Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/653 E. 2023/676 K. 07.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/653 – Karar No:2023/676
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/653
KARAR NO : 2023/676
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 31.03.2023
NUMARASI : 2023/210 E

İHTİYATİ TEDBİR TALEP EDEN
DAVACI :
VEKİLİ : Av. …-(E-Tebligat)

KARŞI TARAF
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Arsa Payı Karşılığı İnşaat
Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati tedbir

KARAR TARİHİ : 07.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 07.06.2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı süresi içinde ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında Ankara 54. Noterliğinin 28.03.2017 tarih ve 13096 yevmiye sayısında Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi imzalandığını, davalı kooperatif tarafından 06.12.2022 tarihli ihtarname ile sözleşmenin tek taraflı feshedildiğinin bildirildiğini, feshin müvekkili şirketçe kabul edilmediğini, tek taraflı olarak sözleşmenin feshi mümkün olmadığı gibi feshin haksız olduğunu, derdest plan iptali davalarının henüz sonuçlanmamış olması ve müvekkili yükleniciden kaynaklanan bir kusurun olmaması nedeniyle müvekkilinin temerrüde düşmediğini, davalının fesih ihbarının şeklen hukuken geçersiz olduğunu, sözleşmenin halen yürürlükte bulunduğunu, sözleşmenin tanzim tarihinde iptal davalarının varlığının her iki tarafça da bilindiğini, imar planlarının iptali yönündeki davaların kesinleşmesi anına kadarki sürenin mücbir sebep olarak süreye ilave edileceğinin sözleşmede kararlaştırıldığını, sözleşmede planların iptal edilmesi ve 24 ay içinde plan tadili yapılamaması halinde kooperatifin tek taraflı fesih hakkı olup, bu halde yüklenicinin müspet zarar talebinde bulunmayacağına yönelik hüküm varsa da planlar iptal edilmediği ve halen davalar derdest olduğu için davalının tek taraflı fesih hakkı olmadığı gibi müvekkilinin de aynen ifayı talep ve aynen ifadan dönerek yoksun kaldığı kar kaybını istemesine engel bir durumun olmadığını belirterek, taraflar arasındaki muarazanın giderilmesine, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin devamı ve aynen ifasına karar verilmesini, aynen ifanın mümkün olmaması ve sözleşmenin feshine karar verilmesi halinde ise TBK’nun 125.maddesi gereğince davalının temerrüdü ve haksız fesih nedeniyle aynen ifa yerine geçen ve olumlu zarar kapsamında olan müvekkili şirketin uğradığı kar mahrumiyeti nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000.000,00 TL’nin davalı kooperatiften fesih tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 28.03.2023 tarihli dilekçesinde özetle: Davalı kooperatifin sözleşme konusu işe ilişkin olarak başka şirketlerle anlaşma durumu olduğu yönünde kuvvetli duyumlar elde edildiğini, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğunun tespit edilmesi halinde müvekkili şirketin hakkını elde etmesinin zorlaşacağını ve hatta imkansız hale geleceğini, bu doğrultuda davalı kooperatifin sözleşme konusu işe ilişkin olarak başka şirketlerle anlaşma durumunun söz konusu olması nedeniyle müvekkili şirketin telafisi zor veya imkansız zararlarının doğmaması adına başka bir şirketle sözleşme yapmasının engellenmesi amacıyla muaraza giderilene kadar tedbir mahiyetinde ilgili Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin maliki olduğu … parselde bulunan taşınmazlar üzerine işbu aynen ifa davasının açıldığının şerh edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, istinafa konu ara kararı sonrası verdiği dilekçesinde ; Feshin hukuka uygun olduğunu, davacının edimlerini yerine getirmediğini, davacı şirketin hakim ortağının konkordato ilan ettiğini, davacının müteahhitlik yapacak donanımı ve ilgili evraklarının bulunmadığını, sözleşmede kooperatife tek taraflı fesih hakkının tanındığını ve müvekkilinin bu hakkı kullandığını, sözleşme konusu alana ilişkin tüm plan kararlarının alındıkları tarih itibariyle hukuka ve şehir planlama ilkelerine uygun olarak kesinleştiğini, 17.01.2019 tarihinden itibaren davacının yükümlülüklerinin ifasına engel bir hususun bulunmadığını, davacının sözleşmeden kaynaklanan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, taleplerinin çelişkili olduğunu, dava açmakta hukuki yararı bulunmadığını, harcın sözleşme bedeli üzerinden tamamlatılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince verilen 31.03.2023 tarihli ara kararda özetle: Talebin niteliği gereği karşı tarafa tebligat yapılmadan dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, haklılık durumunun bu aşamada değerlendirilemediğinden tedbir talebinin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle, ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Davalı kooperatifin kat karşılığı inşaat sözleşmesini tek taraflı feshettiğini bildirdiğini, müvekkili şirket tarafından feshin kabul edilmediğini, bu nedenle taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi, davalı tarafından yapılan feshin geçersiz olduğunun tespiti ile sözleşmenin devamı ve aynen ifasına karar verilmesi, aynen ifanın mümkün olmaması halinde müvekkilinin kar mahrumiyeti nedeniyle alacağının tahsili talepli olarak davanın açıldığını, muaraza giderilene kadar tedbir mahiyetinde ilgili tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin maliki olduğu, belirtilen taşınmazlar üzerine işbu aynen ifa davasının açıldığının şerh edilmesine karar verilmesinin talep ettiklerini, mahkemenin ise 31.03.2023 tarihli ara kararı ile kanuna, hukuka ve hakkaniyete aykırı şekilde gerekçe dahi belirtmeksizin tedbir taleplerinin reddine karar verdiğini, mahkemenin kararının aksine somut olayda haklılık durumuna bakılmaksızın ve bu hususta bir değerlendirme yapılması gerekmeksizin, kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin tek taraflı feshinin mümkün olmadığı göz önünde bulundurularak ihtiyati tedbir taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesinin tek taraflı olarak feshinin mümkün bulunmadığını, müvekkilince davalının tek taraflı feshinin kabul edilmediğini, sözleşmenin ortak bir irade ile feshinin söz konusu olmadığı sabit olup feshin ancak mahkeme kararı ile mümkün olabileceği, bu durumda taraflar arasında akdedilen sözleşmenin halen geçerliliğini koruduğunun açık ve net olduğunu, davalı kooperatifin geçersiz bir şekilde sözleşmeyi feshederek sözleşme konusu işe ilişkin başka şirketlerle anlaşma yapmasının kuvvetle muhtemel olduğundan muaraza giderilene kadar tedbir mahiyetinde ilgili tapu müdürlüğüne müzekkere yazılarak davalı kooperatifin maliki olduğu, belirtilen taşınmazlar üzerine işbu aynen ifa davasının açıldığının şerh edilmesine karar verilmemesi halinde müvekkili şirketin hakkını elde etmesinin zorlaşacağı ve hatta imkansız hale geleceğini, bu nedenle ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin kararın kaldırılması gerektiğini, mahkemece herhangi bir gerekçe belirtilmeden talebin reddi kararının hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkemenin 31.03.2023 tarihli ara kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Talep, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında ihtiyati tedbir istemine ilişkin olup mahkemece ihtiyati tedbir talebinin reddine dair verilen ara kararına karşı ihtiyati tedbir isteyen davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvuruluştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 389/1. maddesi uyarınca, mevcut durumda meydana gelebilecek değişme nedeniyle hakkın elde edilmesi önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakınca yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi halinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir. Yine HMK’nın 390/3. maddesi uyarınca, tedbir talep eden taraf, dilekçesinde dayandığı ihtiyati tedbir sebebini ve türünü açıkça belirtmek ve davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorundadır.
İncelenen dosya kapsamı, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında ve özellikle yargılama aşamasında toplanacak delillere göre her zaman talep edilip mahkemesince değerlendirme yapılabileceğinin tabii bulunmasına göre mevcut dosya içeriği itibariyle ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin mahkeme ara kararında isabetsizlik görülmediğinden, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbir isteyen davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvuru harcının davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07.06.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır