Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/621 E. 2023/944 K. 21.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/621 – Karar No:2023/944
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/621
KARAR NO : 2023/944

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/01/2023
NUMARASI : 2020/26 E-2023/29 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/09/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21/09/2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı tarafından yapılan bitki temini ihalesinin müvekkilinde kaldığını, sözleşmenin akdedildiğini, müvekkilinin bitkileri teslim ettiğini, davalının teslim edilen bitkilerin bir kısmının bedelinin ödenmesi için belirttiği bulvarlarda bitki dikimi, ağaçlandırma, taş döşeme ve sulama tesisatı imalatlarının yapılmasını talep ettiğini, müvekkilinin talep edilen imalatları eksiksiz olarak yaptığını, davalının ödeme yapmadığını öne sürerek sebepsiz zenginleşme ve vekaletsiz iş görme hükümleri gereğince fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik 10.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; Batıkent ve Başkent bulvarlarındaki bitki dikimi, ağaçlandırma, taş döşeme ve sulama işlerinin müvekkili ile ilgili olmadığını, müvekkilinin iş sahibi olmadığını, müvekkili tarafından dava konusu edilen imalatlara ilişkin olarak Ankara Büyükşehir Belediyesine fatura düzenlenmediğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Yukarıda yazılı açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, dava konusunun, bir miktar paranın tahsiline yönelik açılan ticari dava niteliğinde olup, 6102 sayılı TTK’nın 5/A maddesi uyarınca, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulması dava şartıdır. Davanın, 13/01/2020 tarihinde açıldığı, davadan önce yapılmış arabuluculuk başvurusu bulunmadığı, ve dava tarihinden sonra yapılan arabuluculuk başvurusunun, yerleşik yargı kararları da dikkate alınarak tamamlanabilir dava şartı olarak kabul edilmeyeceği anlaşılmakla, 6325 sayılı Kanunun 18/A-2 maddesi ile HMK’nın 115/2. maddesi gereğince, davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar” vermek gerektiği gerekçesiyle “davanın dava şartı yokluğundan usulden reddine” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, görevsizlik kararı verilmesi üzerine gönderme talebinde bulunulduğu, eldeki davanın Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/26 esasına 13.01.2020 tarihinde kaydedildiği, oysa asliye hukuk mahkemesinin görevsizlik kararını takiben 26.11.2019 tarihinde arabuluculuk başvurusu yapılıp, 13.12.2019 tarihinde anlaşmazlık tutanağı düzenlenmekle eldeki davanın ticaret mahkemesinde açıldığı tarih itibariyle arabuluculuk şartının yerine getirildiği, davanın açılmasından üç yıl sonra ve karar aşamasında davanın usulden reddine karar verilmesinin hukuka aykırı olduğu, asliye hukuk mahkemelerinde arabuluculuğun zorunlu olmadığı, belirtilen emsal bölge adliye mahkemesi ve Yargıtay kararları gereğince dava görevsiz mahkemede açıldıktan sonra, dosya görevli asliye ticaret mahkemesine gönderilmeden önce arabuluculuk dava şartı tamamlanmış ise, davanın usulden reddine karar verilemeyeceği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde uyarınca istinaf nedenleriyle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu (HUAK) ile tarafların iradeleriyle kendi çözümlerini üretebilmeleri ve daha hızlı sonuç elde edebilmelerinin yanı sıra, mahkemelerin iş yükünün de azaltılması düşüncesiyle bazı hukuk uyuşmazlıkları için bir alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemi olarak arabuluculuk benimsenmiştir. 01/01/2019 tarihinde yürürlüğe giren 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesi ile Türk Ticaret Kanunu’na eklenen 5/A maddesi gereğince, bu Kanununun 4. üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulması dava şartıdır. HUAK 18/A madde uyarınca arabuluculuğa başvurmanın dava şartı olarak kabul edilmesi halinde, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın dava dilekçesine eklenmesi zorunlu olup, bu zorunluluğa uyulmaması durumunda mahkemece davacıya bir haftalık kesin süre içinde eksikliğin tamamlattırılması için süre verilmeli, verilen sürede eksikliğin tamamlanmaması halinde davanın usulden reddine karar verilmeli, yine dava arabuluculuğa başvurulmadan açılmış ise herhangi bir işlem yapılmaksızın dava şartı yokluğu sebebiyle davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Dava asliye hukuk mahkemesinde açıldığı, mahkemece ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle tensiben davanın usulden reddine karar verildiği, ticaret mahkemesince dava açılmadan önce arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, davacı şirket tarafından bir başka sözleşmeye dayanarak Ankara 11. Asliye Hukuk Mahkemesinde aynı tarihte davalıya karşı açılan alacak talepli davada da, mahkemesince ticaret mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, görevsizlik kararı üzerine davacı tarafın arabuluculuk başvurusu yaptığı, anlaşmazlık tutanağı düzenlendiği, bilahare dava dosyasının Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/435 esasına kaydedildiği, mahkemece davanın açıldığı tarih itibariyle arabuluculuk dava şartının yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verildiği, davacı tarafın istinaf başvurusunun Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesinin 2022/593 esas – 2022/695 karar sayılı ilamıyla esastan reddine karar verildiği, davacı tarafça BAM kararı temyiz edilmiş ise de, Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 19.12.2022 tarih, 4922/5865 sayılı ilamıyla kararın onanmasına karar verdiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve yatırılan istinaf başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21.09.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır