Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/611 E. 2023/927 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/611 – Karar No:2023/927
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/611
KARAR NO : 2023/927

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 06/11/2019
NUMARASI : 2015/464 E-2019/993 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak( Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :20.09.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 09.07.2010 tarihli sözleşme ile Hatay İskenderun, Aşkarbeyli nizamiye binası, komutan konutu, ısı merkezi ve kapalı garaj, altyapı ve çevre düzenlemesi işinde belirtilen iş kalemlerinin yapımı konusunda anlaşıldığını, akabinde 26.02.2011 tarihli ek sözleşmenin yapıldığını, ancak müvekkilince sözleşme konusu işler bitirilip teslim edildiği halde davalı şirketçe ödeme yapılmadığını, bunun üzerine alacağın tahsili amacıyla Ankara 24. İcra Müdürlüğünde 2012/12199 sayılı dosyada takip yapıldığını, davalının itiraz etmesiyle takibin durdurulduğunu, TOKİ tarafından davalıya ödeme yapıldığı halde davalı yanca müvekkiline ödeme yapılmadığını, davalının sebepsiz zenginleştiğini belirterek haksız ve mesnetsiz itirazın iptaline, icra takibinin devamına, % 20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 04.11.2019 tarihli ıslah dilekçesiyle, 09.07.2010 tarihli sözleşme gereği ödenmeyen 140.000,00 TL. alacağın temerrüt tarihi olan 30.11.2010(işin bitim tarihi) tarihinden itibaren en yüksek ticari faiziyle davalı tarafından ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Müvekkili ile birlikte takip borçlusu olan …. … Ltd. Şti. arasında adi ortaklık sözleşmesinin bulunduğunu, davacının sunmuş olduğu inşaat sözleşmesinde imzası bulunan ……Ltd Şti’nin yetkilisi …’a hiçbir zaman adi ortaklığı temsil yetkisi verilmediğini, bu şahsın adi ortaklığın yetkilisi olduğuna dair 18.03.2010 tarihli adi ortaklık ortaklar kurulu kararı aldığını ve müvekkili şirket temsilcisinin imzasını taklit etmiş olduğunu, sonuçta sahte ortaklar kurulu kararı ile Diyarbakır 2.Noterliğinin 22.03.2010 tarihli ve 8287 sayılı imza sirküleri çıkardığını, bu tarihten sonra adi ortaklığı borçlandırıcı işlemleri yapmaya başladığını, bunun üzerine müvekkilince açılan davada Ankara 17. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/49 E. 2013/210 sayılı kararı ile yetkilendirmeye ilişkin … tarafından alınan kararın yok hükmünde sayıldığını, davacı tarafça yapılan icra takibinin ve eldeki davanın dayanağı olarak sunulan inşaat sözleşmesinin 09.07.2010 tarihinde imza altına alındığını, … tarafından imzalanan sözleşmenin adi ortaklığı temsilen imzalanmadığını, zira bu şahsın temsil yetkisinin de bulunmadığını, temsil yetkisine ilişkin belgelerin sahte olup iptal edildiğini, icra takibine dayanak gösterilen iki adet faturayı ve faturaların içeriğini kabul etmediklerini, adi ortaklığın ve müvekkilinin defterlerinin incelenmesini talep ettiklerini belirterek, davanın reddine ve alacağın % 20’sini aşmamak üzere kötüniyet tazminatının davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan ilamsız icra takibine karşı yapılan itirazın iptali davası olup, 09/07/2010 tarihli sözleşmede tarafların ….Ltd.Şti&…..Ltd. Şti ile davacı şirket arasında imzalanan malzemeli ve götürü bedel iş teslimi sözleşmesi olduğu, toplam fiyatının KDV dahil 325.000,00 TL olduğu, davaya esas icra takibinin dayanağı 26/02/2011 tarihli ek sözleşme olarak gösterilmiş ise de söz konusu ek sözleşme incelendiğinde sözleşmenin davacı şirket adına imzalandığı ancak işveren kısmında imza bulunmadığının anlaşıldığı, eksikliğin tamamlanması yönünde(borçlu tarafın imzasının bulunduğu sözleşme suretini ibraz için) davacı vekiline verilen süre içerisinde de işveren (davalı) kısmındaki imzanın olduğu sözleşme örneği dosya içerisine sunulmamış olduğu, görülen dosya kapsamında icra takibine dayanak ek sözleşme bakımından, davalı tarafı bağlayıcı bir borçlandırıcı işlemin veya sözleşmenin olduğuna dair herhangi bir delil olmadığının anlaşıldığı, ayrıca davaya dayanak icra takibinde borç nedeni olarak belirtilen ek sözleşmenin bağlı olduğu 09/07/2010 tarihli esas sözleşmede davalı adına imzası bulunan … aleyhine imza sirkülerinin iptaline dair Ankara 8. ATM’nin 2015/20 esas, 2015/128 sayılı kararının olduğu anlaşılmış ise de aynı sözleşmenin davaya dayanak icra takibinde borç nedeni olarak gösterilen sözleşme olmadığının da anlaşıldığı, ayrıca dosya içerisine TOKİ idaresinden getirtilen 09/07/2010 tarihli sözleşmeye dair 01/10/2013 onay tarihli geçici kabul tutanağından işin 23/09/2013 tarihinde tamamlandığı, Ankara 24. İcra Dairesinin 2012/12199 sayılı ilamsız icra takibinin ise daha önceki bir tarih olan 22/12/2011 tarihinde başlandığı, böylelikle icra takibinin başlangıç tarihinde davalı/borçludan talep edilebilecek muaccel borcun bulunmadığı gerekçesiyle, davanın reddine, Ankara 24. İcra Müdürlüğünün 2012/12199 sayılı dosyasındaki takibin, davalı borçlu ….Limited Şirketi yönünden iptaline, şartları oluşmadığından davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili ile davalı arasında 09.07.2010 tarihli sözleşme imzalandığını, ancak müvekkilinin kendisine verilen işleri bitirip teslim ettiği halde davalı tarafın ödeme yapmadığını, TOKİ ‘nin yapılan işlerin bedelini davalıya ödediğini, davalının müvekkiline ödeme yapmayarak büyük zarar verdiğini, hal böyleyken davanın asıl sözleşme üzerinden açıldığını, ancak mahkemenin gerekçesini ek sözleşme üzerine kurduğunu ve her ne kadar dava dosyasına aslı sunulmamış ise de ek sözleşmenin olmayışının davanın reddini gerektirmediğini, dava ıslah edilmiş ise de bu hususun mahkeme tarafından nazara alınmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle ıslahla davanın alacak davasına dönüştürüldüğü ve mahkemesince alacak davasının reddine karar verildiğinin ve takibin iptaline ilişkin kurulan hükmün sonuca etkili olmadığının anlaşılmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği başvurma harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.09.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır