Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/603 E. 2023/924 K. 20.09.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/563 – Karar No:2023/921
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/563
KARAR NO : 2023/921

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/01/2023
EK KARAR TARİHİ : 22.03.2023
NUMARASI : 2020/322 E-2023/11 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :20.09.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :20.09.2023

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkilinin ihtiyacı olan … Atış Test Değerlendirme Merkezi Yardımcı Tesisler ve Destek Altyapıları Yapım İşi için yapılan ihale sonunda davalı ile 07/05/2018 tarihinde 694.200,00TL anahtar teslim götürü bedel üzerinden sözleşme imzalandığını, işyeri teslim tarihinin 10/05/2018, işin bitim tarihinin ise iş artışı nedeniyle verilen ek süre ile birlikte 13/08/2013 tarihine ötelendiğini, davalının işi tamamladığını bildirmesi üzerine yapılan incelemelerde işin geçici kabule uygun olmadığı ve eksikliklerin bulunduğunun tespit edildiğini, 20 günlük cezalı süre verildiğini, 24/09/2018 tarihinde yapılan incelemelerde de eksiklerin bulunduğunun tespit edildiğini, 30 günlük cezalı ek süre verildiğini, yapılan kontrollerde işin kabule %95 seviyesinde hazır olmadığı görülerek 05/11/2018 tarihli tutanaktaki eksikliklerin yüklenici ile birlikte tespit edildiğini, sonuç olarak iki defa ihtar çekilerek cezalı süre verilmiş olmasına rağmen eksiklerin devam etmesi üzerine 4735 sayılı Kanun’un 20/a bendi gereğince 16/11/2018 tarihli olurla sözleşmenin feshine karar verildiğini, fesih sonrasında işin kalan kısımlarının tamamlanması için 11/01/2019 tarihinde yeniden ihale yapılarak 240.396,69TL bedel üzerinden işin dava dışı şirkete yaptırıldığını, fesih nedeniyle fesihten kaynaklanan menfi zararların (kaçırılan fırsat çerçevesinde) davalıdan tahsili gerektiğini, arabuluculuk sürecinden de sonuç alınamadığını ve anlaşmazlık son tutanağının düzenlendiğini belirtererk fazlaya dair dava ve talep hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 155.089,05TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevap vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın eser sözleşmesinin feshi nedeniyle uğranılan menfi zararların tahsili istemine ilişkin olup davacının iş sahibi, davalının yüklenici olduğu, davacı tarafından … Atış Test Değerlendirme Merkezi Yardımcı Tesisler ve Destek Altyapıları Yapım İşi’nin 07/05/2018 tarihli sözleşmeye istinaden davalıya 624.200,00 TL götürü bedel ile verildiği, 06/08/2018 tarihli makam oluruna istinaden 42.489,88 TL iş artışı sonunda toplam iş bedelinin 736.689,88 TL olduğu ve iş artışı nedeniyle 6 günlük ilave süre sonunda iş bitim tarihinin 13/08/2018 olduğu, takiben davacı iş sahibinin işin tamamlanmaması sebebiyle 03/09/2018 tarihli yazıyla taraflar arasındaki sözleşmenin 25.2. maddesi bağlamında cezalı 20 gün, 27/09/2018 tarihli ihtarname ile de cezalı 30 gün ek süre verilerek eksik işlerin giderilmemesi halinde sözleşmenin feshedileceğinin bildirildiği, 05/11/2018 tarihli tutanak ile de eksik işlerin belirlendiği ve davalı tarafından da imza altına alındığı, takiben davacı tarafından davalıya gönderilen 16/11/2018 tarihli ihtarla verilen ek sürelere rağmen işin tamamlanmadığından bahisle sözleşmenin feshedildiği bildirilerek kesin metraj çalışmaları için davalının davet edildiği, dosyaya mübrez 4 nolu kesin hakediş öncesinde düzenlenen, davalının da ihtirazı kayıtsız imzaladığı 18/10/2018 tarih ve 3 nolu hakedişe göre davalının 17/10/2018 tarihine kadar yapmış olduğu işler karşılığının 594.418,98 TL olduğu, takiben taraflar arasında 16/11/2018 tarih, 4 nolu fesih kesin hakedişinin düzenlendiği, bu hakedişin de davalı tarafından ihtirazı kayıtsız imzalandığı ve yapılan iş karşılığının 21.559,20 TL kesinti ile 572.859,78 TL olarak belirlendiği ve davalı yükleniciye ödenecek tutarın da (-) 46.809,68 TL olarak kararlaştırıldığı ve fesih tarihine göre işin tamamlanmadığının kayıt altına alındığının sabit olduğu, davalı yüklenici tarafından ise dosyaya mübrez tüm bu kayıt ve belgelere karşın eseri iş sahibine sözleşmeye uygun olarak tamamlayıp teslim ettiğinin iddia ve ispat olunmadığı, sonuç olarak, dosya kapsamına göre, iş sahibince davalı yükleniciye süre uzatımları verilmesine rağmen işin tamamlanamadığı sabit olup davacı iş sahibinin bu nedenle haklı olduğu anlaşılan feshine dayalı olarak 6098 sayılı TBK’nın 125/III. maddesi gereğince davalının yarım bıraktığı işlerin daha fazla bedel ödenerek tamamlatılması nedeniyle uğranılan menfi zararını talep etmesinin mümkün olduğu, bu bağlamda tüm dosya kapsamı ile tarafların ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucunda düzenlenen ve davalı tarafından itiraza uğramayan bilirkişi raporuna göre davacının akdin feshi sebebiyle maruz kaldığı menfi zararının toplam 155.088,96 TL kadar olduğu anlaşıldığından bu miktar yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermek gerektiği, davalının temerrüdü hususuna gelince, 6098 sayılı TBK’nın 117. maddesi gereğince sözleşmeden doğan davalarda bir alacağa temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın kararlaştırılan kesin vadede ödenmemiş ya da alacaklının usulüne uygun ihtarı ile borçlunun temerrüde düşürülmesinin zorunlu olduğu, somut olayda, kararlaştırılan kesin vade olmadığı, davalının ise davacı tarafından sözleşmenin 2.3. maddesi kapsamında sözleşmede bildirilen adresine gönderilen 16/08/2019 tarihli ihtarla 139.946,39 TL alacak yönünden 16/09/2019 tarihinde temerrüde düşürüldüğü anlaşıldığından, 155.088,96 TL’nin, 139.946,39 TL’sine 16/09/2019 temerrüt, 15.142,57 TL’sine dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 155.088,96 TL’nin 139.946,39 TL’sine 16/09/2019 temerrüt, 15.142,57 TL’sine dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesinin 22.03.2023 tarihli ek kararında özetle: Her ne kadar karar celsesinde istinaf yasa yolu açık olarak belirtilmiş ise de kararın, karar tarihi itibariyle reddolunan kısım yönünden miktar itibariyle davacı yönünden kesin olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK’nın 341 ve ek madde 1 hükümleri gereğince reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili kurum tarafından davalı yükleniciye 16/08/2019 tarih ve 128021 sayılı menfi zarar konulu Yatırım Direktörlüğü yazısının 29/08/2019 tarihinde ilgilisine gönderildiğini, 31/08/2019 tarihinde iade geldiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.3. maddesinde ” Adres beyanı ile ilgili hükümde adres değişikliği bildirilmediği takdirde en son bildirilen adrese yapılacak tebligat tebliğ edilmiş sayılır. “ hükmünün yer aldığını, işbu kapsamda müvekkili kurum tarafından 16/08/2019 tarihli yazının 29/08/2019 tarihinde sözleşmede belirtilen adrese gönderildiğini, 31/08/2019 tarihinde iade edildiği dikkate alınarak taraflar arasında kararlaştırılmış olduğu üzere tebliğ edilmiş sayıldığını, işbu kapsamda mahkeme tarafından 31/08/2019 tarihi temerrüt tarihi olarak dikkate alınarak bu tarihten itibaren avans faizi yürütülmesi gerektiğini belirterek kararın faiz yönünden kaldırılmasına,
davanın bir bütün olarak kabulüne, 31/08/2019 temerrüt tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili ek karara yönelik istinaf dilekçesinde ise; mahkeme ek kararının hukuka aykırı olduğunu, faizin hukuki olarak asıl alacaktan ayrı fakat ona bağlı bir yan edim olduğunu, faiz asıl alacağın varlığına bağlı olduğundan asıl alacak miktarı ise istinaf sınırı üzerinde olduğundan ilk derece mahkemesi tarafından kararın kesin olarak verilmesinin mümkün olmadığını belirterek mahkemenin istinaf değerlendirme kararına karşı istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının faiz yönünden kaldırılmasına, davanın bir bütün olarak kabülüne, 31.08.2019 tarihi temerrüt tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece verilen karara karşı davacı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça dava dilekçesinde fazla hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 155.089,05TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilinin talep edildiği, mahkemesince davanın kısmen kabulü ile, 155.088,96 TL’nin 139.946,39 TL’sine 16/09/2019 temerrüt, 15.142,57 TL’sine dava tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine karar verildiği, davacı tarafça faiz başlangıç tarihi yönünden hükmün istinaf edilmesi üzerine mahkemenin 22.03.2023 tarihli ek kararı ile, karar tarihi itibariyle reddolunan kısım yönünden miktar itibariyle davacı yönünden kesin olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
Kesinlik sınırı kamu düzenine ilişkin olup kanun yoluna ilişkin kesinlik sınırının belirlenmesinde alacağın aslı nazara alınır.(Yargıtay 6.H 2022/3486E,2023/2166K 05.06.2023)
Buna göre somut olayda faiz başlangıcına ilişkin davacı talebi yönünden kanun yoluna ilişkin kesinlik sınırı kabul edilen miktar üzerinden belirlenmelidir. Davada talep edilen ve hüküm altına alınan alacak miktarı dikkate alındığında davacı tarafın faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf talebinin incelenmesi gerekir.
Bu durumda, miktar itibariyle kesin olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebinin reddine dair mahkemenin 22.03.2023 tarihli ek kararı doğru görülmediğinden ek kararın kaldırılarak davacı vekilinin asıl karara yönelik istinaf başvurusunun incelenmesi gerekmiştir.
Davacı vekilinin asıl karara yönelik istinaf talebinin incelenmesinde; mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin asıl karara yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin ek karara yönelik istinaf başvurusunun kabulü ile Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.03.2023 tarihli ek kararının kaldırılmasına,
2-Davacı vekilinin 10.01.2023 tarih ve 2020/322 E-2023/11 K sayılı asıl karara karşı istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
3-Ek kararın istinafı için davacının ödediği 492,00TListinaf başvurma harcı ile 179,90 TL peşin istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
4- Asıl kararın istinafı için Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye 89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından asıl karar için yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20.09.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır