Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/5 E. 2023/29 K. 09.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/5 – Karar No:2023/29
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/5
KARAR NO : 2023/29

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 23/09/2022
NUMARASI : 2022/126 Esas

İHTİYATİ TEDBİR TALEP
EDEN/ DAVACI :
VEKİLİ :
İHTİYATİ TEDBİRE İTİRAZ
EDEN/ DAVALILAR :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali ve Tescil (Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP KONUSU : İhtiyati Tedbire İtiraz

KARAR TARİHİ : 09/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/01/2023
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan ihtiyati tedbir talepli sözleşmenin feshi, tapu iptali ve tescil, takyidatların terkini davasında mahkemece ihtiyati tedbire itirazın reddine dair verilen ara kararına karşı süresi içinde davalı … vekili, davalı …vekili ile davalı … A.Ş. vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili kooperatif ile davalı yüklenici şirket arasında mülkiyeti müvekkiline ait dava dilekçesinde belirttiği taşınmazlar yönünden Ankara 46. Noterliğinin 09/10/1998 tarih ve … yevmiye sayılı düzenleme şeklinde arsa payı inşaat yapımı ve satış vaadi sözleşmesi imzalandığını, diğer davalıların davalı yüklenici şirketten sözleşme gereğince kendisine aidiyeti kararlaştırılan bağımsız bölümleri devralan ve lehlerine taşınmazlar üzerinde ipotek ve intifa hakkı ile kiracılık şerhi bulunan davalılar konumunda bulunduklarını, dava dilekçesinde ayrıntılı olarak ve kronolojik şekilde açıklanan idari ve yargısal süreçler sebebiyle müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici şirket arasındaki sözleşme gereğince korunması gerekli güven duygusunun ortadan kalktığını, davalı yüklenicinin müvekkiline karşı sözleşme konusu edimini tam ve gereği gibi ifa etmediğini belirterek; dava dilekçesinde ada ve parsel numaralarını belirttiği ve tapu iptali ve tescil istemine konu taşınmazlar yönünden taşınmazların üçüncü kişilere devrini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece 28/02/2022 tarihli ara karar ile; dava dilekçesi ile dava dilekçesinde tapu iptali ve tescili istemine dayanak olarak ileri sürülen maddi ve hukuki olgular birlikte nazara alındığında; HMK 389 ve devamı maddeleri gereğince somut uyuşmazlık konusunu oluşturan taşınmazların yargılama sonuçlanıncaya kadar üçüncü kişilere devir ve temlikini önleyici mahiyette ihtiyati tedbir kararı verilmesi gerektiği gerekçesiyle; isteme konu ve dava dilekçesinin talep sonucu kısmında belirtilen taşınmazların tapu kaydına takdiren taşımazların dava dilekçesinde belirtilen toplam değerinin %15’i oranında teminat yatırılması kaydıyla ihtiyati tedbir şerhi konulmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin ihtiyati tedbir ara kararına bir kısım davalılar ve davalı vekillerince itiraz edilmiştir.
Mahkemece duruşmalı olarak yapılan inceleme sonucunda, 23/09/2022 tarihli ara kararı ile; dosya kapsamı ve ihtiyati tedbire vâki itiraz dilekçeleri ile dosyada tapu iptali ve tescili istemi ile diğer dava konusu taleplere ilişkin olarak ileri sürülen maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde; itiraza konu ihtiyati tedbirin, veriliş gerekçesi ve amacına göre, somut uyuşmazlığın niteliği itibariyle ileride yargılama sürecinde dosyada tapu iptali ve tescili istemine konu taşınmazlar yönünden 3. kişilere iradi devir ve temliki önleyici mahiyette olduğu, tedbir kararı yönünden ileri sürülen maddi ve hukuki olgular ile davanın niteliği ve HMK 389. maddesi bağlamında yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, ihtiyati tedbire vâki itirazın kabulü ile ihtiyati tedbir ara kararının kaldırılması durumunda davanın bulunduğu aşama da dikkate alındığında ileride dava konusu taşınmazların bir kısmı yönünden tapu iptali ve tescili istemine ilişkin olarak davanın konusuz kalma ihtimalinin mevcut olduğu gerekçesiyle; bir kısım davalıları ve davalılar vekillerinin ihtiyati tedbire vâki itirazlarının ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvurusunda; müvekkili Banka lehine tesis edilen ipotek hakkının olduğu taşınmaz (müvekkili banka müşterisi …’un malik olduğu taşınmaz) hakkında verilen tedbir kararının müvekkili Bankanın kullandırdığı kredinin güvencesi ve teminatı olan taşınmaza yönelik icrai işlem yapılamaması neticesini ortaya çıkardığına, kredi borçlarının geri ödenmemesi durumunda müvekkili Bankanın kredi borcunu, teminattan tahsil edemeyeceğini, bu durumun, huzurdaki dava konusu uyuşmazlık bakımından hiçbir etkisi bulunmayan ve iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olan müvekkili Bankanın haklarına halel getireceğini, kaldı ki müvekkili Bankanın, davaya konu taşınmaz üzerindeki ipoteklerini basiretli tacir sıfatına uygun şekilde tapu kayıtlarını incelemesi neticesinde ve tapuya güven ilkesi gereği tesis ettiğini, HMK’nın 390. maddesi uyarınca ihtiyati tedbir talep eden davacının haklılığının yaklaşık ispatının arandığını, itiraza konu kararın dayanağı talebin, somut vaka ve delile dayanmadığından reddi gerekirken kabulünün hatalı olduğunu, kaldı ki dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere davacının daha önce de sözleşmenin feshine ilişkin yükleniciye birden fazla dava ikame ettiğini ve bahsi geçen davalarda sözleşmenin feshi taleplerinin reddedildiğini, kararların kesinleştiğini, mahkemece verilen kararda oldukça cüzi bir meblağ belirlenerek tedbir kararı verildiğini, müvekkili Bankanın toplam riskinin dahi işbu tedbir kararının baz alındığı 90.000,00 TL’nin çok daha üzerinde olduğunu, tedbir talebinin kaldırılması uygun görülmese dahi en azından tedbir kararına konu teminat tutarının gerçek dava değerine uygun şekilde arttırılması gerektiğini, dolayısıyla eksik yatırılan dava harcı tamamlattırılmaksızın tedbir kararına hükmedilmiş olmasının ve yapılan itirazın reddinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinaf başvurusunda; HMK’nın 391. maddesi uyarınca tedbir kararının hangi sebebe ve delillere dayandığının kararda gerekçe olarak gösterilmesi ve tereddüte yer vermeyecek şekilde, ne tür bir tedbir kararı verildiğinin açık olarak belirtilmesi gerektiğini, Mahkemece tesis edilen kararın ise HMK’nın işbu düzenlemelerine aykırılık teşkil ettiğini, müvekkili Banka lehine tesis edilen ipotek hakkının olduğu taşınmazlar hakkında verilen tedbir kararının, müvekkili Banka’nın kullandırdığı kredinin güvencesi ve teminatı olan taşınmaza yönelik icrai işlem yapılamaması neticesini ortaya çıkardığını, kredi borçlarının geri ödenmemesi durumunda müvekkili Bankanın kredi borcunu, teminattan tahsil edemeyeceğini, bu durumun, huzurdaki dava konusu uyuşmazlık bakımından hiç bir etkisi bulunmayan ve iyi niyetli üçüncü kişi konumunda olan müvekkili Banka’nın haklarına halel getireceğini, tapuya şerh edilmeyen kat karşılığı inşaat sözleşmesine dayanarak hak ileri sürülemeyeceğini, kaldı ki dava dilekçesinden anlaşılacağı üzere davacının daha önce de sözleşmenin feshine ilişkin yükleniciye birden fazla dava ikame ettiğini ve bahsi geçen davalarda sözleşmenin feshi taleplerinin reddedildiğini ve kararların kesinleştiğini, bu doğrultuda davacının davasının yaklaşık olarak ispatı şartının da gerçekleşmediğini, Mahkeme tarafından bu hususun gözardı edildiğini, bununla birlikte hükmedilen teminat tutarının da oluşabilecek muhtemel zararın çok altında olduğunu, dolayısıyla, eksik yatırılan dava harcı tamamlattırılmaksızın tedbir kararına hükmedilmiş olmasının ve yapılan itirazın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı …vekili istinaf başvurusunda; müvekkilinin taşınmazı 14/12/2010 tarihinde, tam, bitmiş ve oturulabilir durumda satın aldığını, aynı tarihten bu yana taşınmazda ikamet ettiğini, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 1023. maddesinde yer alan “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka ayni hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.” hükmü uyarınca müvekkilinin iyiniyetli üçüncü kişi konumunda olduğunu, mahkeme dosyasında mübrez bilgi ve belgelerden anlaşıldığı üzere davacı tarafından huzurdaki davadan önce de davalı yükleniciye karşı sözleşmenin geriye etkili feshi için dava açıldığını ancak bu davalardan davacı lehine sonuç alınmadığının görüldüğünü, bu bakımdan davacı tarafından üçüncü kişi konumunda olan müvekkiline ve diğer taşınmaz sahipleri ile yükleniciye karşı dava açılmasının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispatlayacağı somut bir delil sunmadığını, teminat miktarının, dava konusu taşınmazların değerine göre belirlenmemesinden ötürü, muhtemel zararları karşılayacak oranda ve miktarda olmadığını, bu sebeple haksız ve mesnetsiz davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, dava konusu taşınmazlar üzerinde keşif yapılarak her bir taşınmazın değerinin ayrı ayrı rayiç bedeli belirlenmeden ve belirlenen toplam bedel üzerinden teminat miktarı arttırılmadan, tedbir kararına karşı itirazlarının reddedilmesinin hukuka aykırılık teşkil ettiğini belirterek; ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Talep, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil davasında ihtiyati tedbire itiraza ilişkin olup, mahkemece ihtiyati tedbire itirazın reddine ilişkin verilen ara kararına karşı süresi içinde davalılar … vekili, … vekili ile …vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle toplanacak delillere ve oluşacak kanaate göre verilen ihtiyati tedbir kararının her aşamada mahkemece yeniden değerlendirilmesinin tabi bulunmasına göre, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin 23/09/2022 tarihli ara kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, ihtiyati tedbire itiraz eden davalı … vekili, davalı …vekili ile davalı … A.Ş. Vekilinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-İhtiyati tedbire itiraz eden davalı … vekili, davalı …vekili ile davalı … A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalı … A.Ş.’den alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalı … A.Ş.’den alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
4-Harçlar Kanunu gereğince davalı …’den alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
5-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerilerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip