Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/484 E. 2023/583 K. 17.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/484 – Karar No:2023/583

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/484
KARAR NO : 2023/583
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/02/2023
NUMARASI : 2022/678 E-2023/92 K

DAVACI : …
VEKİLLERİ :
DAVALI
VEKİLİ

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/05/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 17/05/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; davalı yüklenici şirket ile … Kooperatif arasında, mülkiyeti … Kooperatifi’ne ait 43669 ada, 2 parselde inşaat yapmak üzere anlaşma bulunduğunu ve nihai kullanıcıları olarak… sakinlerinin bağımsız bölümlerde ikamet etmeye başladığını, gelen şikayet üzerine 24 Ekim 2021 tarihinde yapılan genel kurulda, 1 no’lu dairenin nem ve su sızıntısı probleminden dolayı kabarıklıkların olduğu ve bu problemin çözülmesi için bir heyet kurulmasına karar verildiğini, bu süreçte yönetim olarak bir çok usta ve yalıtım firmasıyla görüşüldüğünü, görüşmelerden sonra binanın 2 köşesine kuyu açılmasını tavsiye ettiklerini, açılan kuyularda su toplandığını muhtemel arızanın ikinci sebebi olarak su deposundan kaçak olabileceği düşünüldüğünü, bunun üzerine yönetim Haziran 2022 ayı içerisinde deponun yalıtımını yaptırdığını, buna rağmen binanın içerisine gelen su miktarında bir değişiklik olmadığını, yaşanan sıkıntıların sebebinin anlaşılabilmesi ve kesin olarak giderilebilmesi için, 28 Temmuz 2022 ayı içerisinde ikamet ettikleri daireleri müteahhit sıfatıyla yaptığı öğrenilen davalı … ile yönetici yardımcısının görüştüğünü, firma yetkililerinin 03 Ağustos 2022 tarihinde gelip açılan çukura baktıklarını, çukurun bina arka çıkış kapısının tamamı boyunca açılmasının problemin tespiti için iyi olacağını bildirdiklerini, 18 Ağustos 2022 tarihinde açılan bölgede 50 cm’lik bölüm tamamen topraktan temizlenmiş ve herhangi bir yalıtım olmayan yerde binanın temelini teşkil eden ve hayati önem arz eden ve beton içine gömülmüş olan kısımda döşenen demir uçlarının açık olduğunu, herhangi bir yere bağlanmadığını, açık olan yerdeki demirlerin korozyona maruz kaldığını, renk değiştirip paslandığının görüldüğünü, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/264 D. İş dosyasında tespit yaptırıldığını, davacının B blok temel perde betonunda mevcut ayıplı imalatın giderilmesi için gerekli su izolasyonun yapılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davaya konu imalatların, davalı ile dava dışı kooperatif arasında yapılan sözleşmeye dayalı olarak yapılmış olduğunu, sözleşmede davacı tarafın herhangi bir sıfatı bulunmadığını, davacı tarafa yönelik olarak davalı firmanın herhangi bir taahhüdü ve sorumluluğu olmadığını, davacıların davaya konu taşınmazları kimden ve hangi taahhüt ile satın almışlar ise, o satıcıya karşı dava açmaları gerektiğini, bu hali ile davanın yanlış kişiye yönlendirildiğini, davacı tarafın iddiaları, dayandıkları hukuki gerekçeler bir arada değerlendirildiğinde taleplerinin zamanaşımına uğramış olduğunu, dava dışı kooperatif ile yine dava dışı … Adi ortaklığı arasında imzalanan sözleşmenin hakediş usulü olup, inşaat sözleşmesinin tüm hükümlerinin aynen yerine getirildiğini, bu kapsamda davaya konu edilen yalıtım işleminin de, davacıların selefi kooperatif tarafından sürme yalıtım olarak istendiğini, müvekkilinin de bu talimata uygun şekilde imalatı yaptığını ve sürme yalıtım bedelini tahsil ettiğini, dava dilekçesinde belirtilen şekilde bir yalıtımın davalıya talimatlandırılmadığını ve böyle bir bedelin de ödenmediğini, müvekkilinden bu nedenle bir talepte bulunamayacağını, ayıbın süresinde ihbar edilmediğini, davaya konu rutubetin/ su sızıntısı iddiasının bina dışından değil, bina içerisinden kaynaklı olması nedeniyle olayın bina yalıtımı ile doğrudan bir ilgisinin olmadığını belirterek, davanın husumet, zamanaşımı nedeniyle usul ve esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; dava dışı … ile davalı yüklenici arasında 09.11.2000 tarihinde… parselde yer alan taşınmaz üzerinde yapımı gerçekleştirilecek olan konutlardan blokların temel kazıları vs işlerin anahtar teslimine ilişkin 100.000.000 TL götürü bedelli eser sözleşmesi bulunduğu, nispilik ilkesi uyarınca sözleşmelerin ancak akitleri hakkında hak ve borç doğuracağı, sözleşmeden kaynaklanan subjektif hakkı dava etme yetkisinin de kural olarak o hakkın sahibine, yani sözleşmenin taraflarına ait olduğu, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 10.03.2022 tarih, 2021/(17) 4-282 Esas, 2022/299 Karar sayılı ilamında “…Bir davada taraf olarak gösterilen kişilerin gerçekten o dava ile ilgili olup olmadıkları hususu ise taraf sıfatı ile ilgilidir. Sıfat, dava hakkı ile taraflar arasındaki ilişkiyi ifade etmektedir. Taraf ehliyeti, dava ehliyeti ve davayı takip yetkisi, davanın taraflarının kişilikleriyle ilgili olduğu hâlde taraf sıfatı bir usul hukuku sorunu olmayıp, dava konusu subjektif hakkın özüne ilişkin maddi bir hukuk sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Kural olarak, bir davada davacı olma sıfatı (aktif husumet) o hakkın sahibine, davalı sıfatı (pasif husumet) ise; o hakka uymakla yükümlü bulunan kişiye (borçlu) aittir. Davanın tarafları o davada gerçekten taraf sıfatına sahip ise mahkeme davanın esası hakkında inceleme yaparak karar verir ( Kuru, Baki: Medeni Usul Hukuku El Kitabı, Ankara 2020, C.I, s. 331 vd.). 23. Görülmektedir ki, mahkemenin davanın esası hakkında bir karar verebilmesi için, bu kişilerin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatlarına sahip olmaları gerekir. Bir davada taraf olarak gösterilen kişiler, taraf ve dava ehliyetine ve davayı takip yetkisine sahip olsalar bile, taraflardan birinin o davada gerçekten davacı ve davalı sıfatı yoksa, davanın esası hakkında bir karar verilemeyeceğinden, dava sıfat yokluğundan (husumetten) reddedilir. Taraf sıfatı, bir dava şartı, dolayısıyla bir usul hukuku sorunu değildir. Sıfat, dava konusu sübjektif hakkın özüne ilişkin bir maddi hukuk sorunudur. Taraf sıfatının yokluğu, davada taraf olarak gözüken kişiler arasında dava konusu hakkın doğumuna engel olduğu için def’i değil, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülmesi mümkün ve mahkemece de kendiliğinden nazara alınması zorunlu bir olgudur. Aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulunun 27.01.2016 tarihli ve 2014/13-684 E., 2016/106 K.; 11.11.2020 tarihli ve 2017/13-663 E., 2020/873 K.; 04.11.2021 tarihli ve 2018/1-941 E., 2021/1342 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir…” hususlarının belirtildiği, eldeki dava dosyasında davacının, dava dışı iş sahibi kooperatif ile yüklenici arasındaki eser sözleşmesi ilişkisine ve tarafı olmadığı bir sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunulduğunun anlaşıldığı, Yüksek Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 2018/5464 Esas, 2019/1422 Karar sayılı ilamının “…Bilindiği gibi sözleşmenin devri, sözleşmeyi devralan ile devreden ve sözleşmede kalan taraf arasında yapılan ve devredenin bu sözleşmeden doğan taraf olmas sıfatı ile birlikte bütün hak ve borçlarının devralana geçiren bir anlaşmadır (TBK’nın 205/1. maddesi). Sözleşmeyi devralan ilen devreden arasında yapılan ve sözleşmede kalan diğer tarafça önceden verilen izne dayanan veya sonradan onaylanan anlaşma da sözleşmenin devri hükümlerine tabidir (TBK’nın 205/2. maddesi). Sözleşmenin devrinde taraflardan biri aynı kalmakta, diğer taraf ise tümüyle sözleşmeden çıkmakta, sözleşmeden doğan hak ve borçlar da tümüyle devralana geçmekte, muaccel hale gelen ve ifa edilmemiş edimleri de kapsayan bütünsel bir değişim meydana gelmektedir. Bu değişim hem geçmişe hemde geleceğe etkili olan külli bir değişimdir. Diğer bir ifadeyle, sözleşmenin devri halinde devralan asıl sözleşmenin tarafı konumuna geçer ve asıl sözleşmenin tüm hükümleri kendisini bağlayıcı hale gelir. Sözleşmenin devrinin geçerliliği devredilen sözleşmenin şekline bağlıdır (TBK’nın 205/3. Maddesi)…” şeklinde olup, davacı tarafından da sözleşmeden kaynaklanan alacakların temlik edildiği ya da sözleşmenin dava dışı kooperatif tarafından kendisine devredildiğine dair bir iddiada da bulunulmamış olup, sözleşmeninde ifa ile son bulduğu gerekçesiyle davacının aktif dava ehliyeti olmadığı bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin müvekkili şirketin aktif dava ehliyeti olmadığı yönündeki gerekçesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu, dava dışı kooperatif ile davalı arasındaki sözleşmenin tanzim tarihi ile dava tarihi arasında 22 yıl bulunduğunu, bu süre zarfında kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince dava konusu binada kat maliki olan maliklerden müteşekkil kooperatif üyelerini, üyelik haklarını, dolayısıyla üyelik hakları ile birlikte üyelik hakkına tekabül eden tapuya dayalı ayni haklarını dava tarihi itibariyle malik olan gayrimenkul sahiplerine TBK kapsamında temlik edilmiş sayılması gerektiğini, hal böyle iken mahkemenin temlike ilişkin bir iddianın olmadığı yönündeki görüşünün dayanaktan yoksun olduğunu, kooperatif üyeliğine dayalı hakların TTK ve TMK gereğince tüm aktif ve pasifiyle, alacak ve borçlarıyla birlikte devredileceğini, bu kapsamda davalı şirketin de kabulü çerçevesinde inşaat yaptığı kooperatifin üyelerinin sahip oldukları hak ve hisselerin tüm hak ve borçlarıyla birlikte temlik edildiğinin kabulü gerekirken, aksi yönde hüküm kurulmasında hukuka uyarlılık bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için aksi düşünülse dahi, kooperatifin tasfiye işlemlerinin tamamlandığını ve buna ilişkin Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinin sunulduğunu, bu nedenle fiziken ve fiilen kooperatife ulaşmanın mümkün olamayacağından, TBK kapsamında gerçekleşen temlikin kabulünün gerektiğini, ayrıca yöneticinin, kat maliklerinin vekili olup, onlar adına apartman ile ilgili olarak her türlü işi yapmak ve gerekli önlemleri almakla mükellef olduğunu, dolayısıyla açılmış olan davanın tüm kat malikleri adına açıldığının kabulü gerekirken aktif husumet yokluğundan bahisle davanın reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, davalı tarafın dava konusu işteki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu ikrar ettiğini belirterek, inşaat tekniğine, yasalara, yönetmeliklere ve hakkaniyet kurallarına aykırı olarak yapılan imalatlardan doğan gizli ayıba ilişkin sorumluluğun davalı şirkete ait olması nedeniyle, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın aktif dava ehliyeti yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince süresinde istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/05/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır