Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/363 E. 2023/841 K. 14.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/363 – Karar No:2023/841
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/363
KARAR NO : 2023/841

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.01.2021
NUMARASI : 2016/284 E-2021/51 K

ASIL DAVADA:
DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 14/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin asıl ve birleşen davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili: Taraflar arasında, 15 Aralık 2008 tarihinde 7.448.000,00 Euro bedelli “Türkiye Elektrik Dağıtım Şebekeleri Rehabilitasyon Projesi 1. Safha 5. Grup Yeşilırmak+Sakarya+Osmangazi-1 (Samsun XI (Merkez) Adapazarı VI (Merkez), Eskişehir IX (Merkez), Eskişehir X (Merkez) ) AG+YG (OG) Elektrik Şebekesi Yapım İşleri” sözleşmesi imzalandığını, idare tarafından hazırlanan 12/A nolu ek kesin hakediş raporuna karşı müvekkili şirket tarafından 12.03.2015 tarih 14947 sayılı ve 24.04.2015 tarih 23628 sayılı ihtirazi kayıt dilekçeleri sunulduğunu, hakediş raporunun bu dilekçelere istinaden ihtirazi kayıt ile imzalandığını, bu tarih itibariyle idarenin müvekkili yükleniciye karşı temerrüte düştüğünü, sözleşme yabancı para cinsi üzerinden imzalandığından temerrüt tarihi itibariyle Euro cinsinden alacağın tespiti ile, alacak miktarının temerrüt tarihi itibariyle TCMB efektif satış kuru karşılığı Türk lirası cinsinden belirlenmesini talep ettiklerini Eskişehir IX (Merkez) işinde proje kapsamında tesis edilen tuvenan kanal miktarının eksik ve bir kısmının da hatalı olarak idare tarafından 12/A nolu ek kesin hakedişe yansıtılmış olması nedeniyle bedellerinin eksik ödendiğini, buna ilişkin kontrol teşkilatının imzasının bulunduğu metrajda 4037 m3 tuvenan kanal yapıldığı tespitinin olduğunu, ancak kablo kanal yapılırken şev oluştuğundan dolayı 20 cm lik fark oluştuğundan müvekkilince hazırlanan metrajda bu durumun 4137 m3 olduğunu, ancak kesin hakedişe 2735 m3 olarak eksik girdiğini, yine bu proje kapsamında tesis edilen XLPE ek muflarının eksik olarak söz konusu ek kesin hakedişe yansıtıldığını, aynı şekilde tesis edilen XLPE dahili tip kablo başlıklarının ise ek kesin hakedişe hiç konulmadığını, bu nedenle söz konusu iş için şimdilik 20.000,00 TL kısmi alacak talep ettiklerini, Eskişehir X (Merkez) işi kapsamında tesis edilen XLPE dahili tip kablo başlıklarının ve 120 s/16 mm2…XLPE ek mufunun ek kesin hakedişe hiç konulmadığını, 240 s/25 mm2…XLPE ek mufunun ek kesin hakedişe eksik olarak yansıtıldığından bu iş nedeniyle şimdilik 18.000,00 TL kısmi alacak talep ettiklerini, Adapazarı VI (Merkez) işi kapsamında arıza gösterge düzeneğinin ve monoblok beton köşklerin idare tarafından ilk kesin hakedişe dahil edilmediğini, dikey sigortalı yük ayırıcısının ek kesin hakedişi eksik yansıtıldığını, bu iş kapsamında şimdilik 22.000,00 TL kısmi alacak talep ettiklerini, Samsun XI (Merkez) işi kapsamında tesis edilen arıza gösterge düzeneğinin, monoblok beton köşk temellerinin ek kesin hakedişe dahil edilmediğini, XLPE kabloları eksik olarak ek kesin hakedişe yansıtıldığını, bu nedenle söz konusu bu iş kapsamında şimdilik 25.000,00 TL kısmi alacak talep ettiklerini, yine işin yapımı esnasında zorunlu olarak montajı yapılan fakat sözleşme teklif birim fiyatlar içinde bulunmayan iş kalemleri için idarece hazırlanan BFZ- 1’i (Birim fiyat zaptı 1) müvekkilinin ihtirazi kayıtlı imzaladığını, zira BFZ-1 de tespit edilen fiyatların sözleşme hükümlerine uygun hazırlanmadığını, sözleşme ve Yargıtay kararlarına uygun olarak hazırladıkları BFZ -1 fiyatların ekte olduğunu, yine davalı idare tarafından kesin hakedişte tek taraflı ve keyfi olarak bazı iş kalemleri için hazırlanan Rev.B.F’lerin hangi mantıkta hazırlandığının anlaşılamadığını, bu fiyatların da ihtirazi kayıtla imzalandığını, BFZ -1 de yer alan iş kalemleri için sözleşmenin SGŞ.39.2.4 maddesi ve Yargıtay kararları doğrultusunda kendilerince hazırlanan fiyatların esas alınması gerektiğini, yine sözleşme teklif birim fiyat listesinde olduğu halde idarece tek taraflı olarak belirlenen bazı iş kalemleri için oluşturulan Rev.B fiyatların dikkate alınmayıp sözleşmede yer alan o iş kalemine ait teklif fiyatlarının o iş kaleminin tamamına şamil olduğunun belirtilmesi gerektiğini, açıklanan birim fiyatların hatalı tespitinden kaynaklı alacaklarından şimdilik kısmi 15.000,00 TL talep ettiklerini, davalının kendisine 14.03.2016 tarihinde tebliğ edilen ihtar gereğince davalıya tanınan 3 günlük süre sonu olan 18.03.2016 tarihi itibariyle temerrüde düştüğünü belirterek, HMK’nın 109/1 maddesi anlamında kısmi alacak istemine esas olmak üzere ileride belirlenecek alacak miktarına göre talebi arttırmak kaydıyla şimdilik (temerrüt tarihi itibariyle Euro cinsinden belirlenecek alacağın TCMB efektif satış kuru karşılığı TL cinsinden) 100.000,00 TL alacağın temerrüt tarihi olan 18.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş, davacı vekili 04.09.2018 tarihli ıslah dilekçesinde, müvekkilinin davalıya gönderdiği 18.03.2016 tarihinde tebliğ edilen ihtarnamesinde 500.000,00 Euro alacağın ödenmesinin talep edildiğini, fazla hakları ve ek dava açma hakları saklı olarak dava dilekçesinin sonuç kısmındaki alacak isteminin Türk Lirası’ndan Euro cinsine çevirdiklerini ve miktarını arttırdıklarını, yani dava dilekçesindeki 100.000,00 TL’lik talebi 31.114,84 Euro olarak ıslah yolu ile değiştirdiklerini, dava dilekçesinin mahkemeye sunulduğu 30.03.2016 tarihi itibariyle TCMB Euro efektif satış kuru bedeli üzerinden 100.000,00 TL’nin 31.114,84 Euro olduğunu, ayrıca dava tarihindeki Euro efektif satış kuru üzerinden eksik ödenen/ ödenmeyen iş kalemleri için 85.000 TL ( = 26.447,61 Euro) olan taleplerini 85.120,39 Euro daha arttırarak 111.568 Euro alacağa yükselttiklerini, BFZ’ lerden kaynaklanan fark alacağı ve Revize BFZ’ lerden dolayı fark alacağı olan 15.000 TL (= 4.667,23 Euro ) olan taleplerini 160.136,77 Euro daha arttırarak (BFZ’ lerden kaynaklanan fark alacağını 89.804 Euro, revize BFZ lerden dolayı fark alacağını 75.000 Euro olmak üzere) toplam 164.804 Euro bedele yükselttiklerini, sonuç olarak toplam 31.114,84 Euro dava değerini ıslahla 245.257,16 Euro daha arttırarak toplam 276.372,00 Euro alacağın temerrütün gerçekleştiği 18.03.2016 tarihinden itibaren, Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden, faiziyle birlikte, fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili: Davanın zamanaşımı süresinin dolmasından sonra açıldığını, davanın zamanaşımı yönünden incelenerek zamanaşımına uğramış ise davanın bu yönden reddini talep ettiklerini, sözleşme genel şartları 39.2 maddesi gereğince genel müdürlük oluru olmadığı, proje değişikliği bulunmadığı ve bunlara ilişkin talimat verilmediği halde davacının kendi lehine fiyatı yüksek olan iş kalemlerini sözleşmede ya da onaylı iş değişikliğinde yer alan miktarların üzerinde yaptığını iddia ettiğini, sözleşme kapsamında yer alan tesislerde işe başlamadan önce yapılan ve davacının da katıldığı yer teslim işlemlerinde AG ve YG kablo başlıkları ve ek muflarıyla ilgili olarak meydana gelen işçilik hatalarının en aza indirilmesi için bu tesis kapsamında yapılacak tüm kablo başlıkları ve ek muflarının toplam sayısının ihale keşfi ile sınırlı olacağı, ihale keşif miktarlarının zorunlu nedenlerden dolayı aşılması halinde bu kablo başlıkları ve ek mufların il müdürlüğü tarafından yapılacağı (Samsun, Sakarya, Eskişehir) şeklinde hüküm bulunduğunu, davacının sözleşme gereği idarenin talimatı ve onayına göre işleri yapması gerektiğini, sözleşme kapsamındaki işlerin teknik birim fiyat tariflerine göre yapılması gerektiğini, kablo kanalı imalatıyla ilgili olarak (Eskişehir tesis işleri) kablo kanallarının sözleşmesine ve genel müdürlük tarafından onaylanmış projelerine göre imal edilmesi zorunlu olduğundan davacı iddiasının proje ve sözleşmesine aykırı olduğunu, diğer iş kalemlerinde ilgili dağıtım şirketinin gönderdiği tespitlerin esas alındığını, tespitlerin davacı ile birlikte yapıldığı hususlarına göre davacı iddiasının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, sözleşme teklifinde yer almayan iş kalemlerinin fiyatların tespitinde sözleşme özel şartlarında hüküm bulunduğunu, bu hükme göre SGŞ 39.2.4 maddesinde yer alan düzenlemeye göre sözleşme teklifinde yer almayan fiyatların tespitinde hakkaniyet ilkesinin gözetilmesi şartı ile sözleşme özel şartlarında sıralanan yöntemlere göre işlem yapılabildiğini, müvekkilince belirtilen yöntemler kullanılarak piyasa şartlarına uyumlu ve hakkaniyetli fiyatların tespitinin yapıldığını, davacının iddialarının dayanaksız olduğunu, sözleşme konusu işin yapılıp teslim edilmesinden sonra kesin hesap aşamasında yapılan tespitlere göre, işin devamı sırasında Genel Müdürlükçe onaylanan iş değişikliklerinin dışında iş kalemlerinin yapıldığı, firmanın ihale aşamasında diğer firmalara göre en uygun/avantajlı olan teklifinin, bu işlerin tamamında sözleşme fiyatları ve ihale koşulları dikkate alındığında ihale aşamasında vermiş olduğu teklif fiyatlarına göre ortaya çıkan iş bedelinin piyasa şartlarına göre yüksek maliyetli, teklif edilen fiyatların iş veren idarenin rekabetten faydalanmasını engelleyici düzeyde olduğunun görüldüğünü, sözleşme teklifinde yer alan miktarı artan iş kalemlerini yeni/ revize fiyat belirlenmesiyle ilgili olarak sözleşme genel şartları 39.2.4 maddesinde yer alan hükme göre sözleşme kapsamında yer alan iş kalemlerinin miktarında artış olması durumunda artan kısımlara ilişkin sözleşmedeki tarife ve fiyatların hakkaniyetli olması halinde esas alınmasının söz konusu olduğunu, aksi durumda değişikliğe ilişkin işlerde ayrıca fiyat tespitinin gerektiğini, sözleşmenin 39.2.4 maddesine göre kesin hesap aşamasında davacı tarafından iş kalemlerine teklif edilen toplam tutarların geçerli kabul edildiğini, bu maliyeti aşan ve iş kalemlerinden miktarı ve fiyatı yüksek olan ve firmanın ihale aşamasında vermiş olduğu teklifin avantajını ortadan kaldıran işlere ilişkin olarak revize/ yeni fiyat tespiti yapıldığını, davacının ihale aşamasındaki bazı iş kalemlerine verdiği teklif fiyatlarının piyasa şartlarına göre yüksek olduğu, sözleşme şartlarının aşılması durumunda ihale şartlarının değişeceği, avantajlı teklif durumunu kaybedeceğinin görüldüğünü, belirtilen iş kalemlerini revize/yeni fiyat yapılması sonucunda davacının yapıp teslim ettiği işin maliyetini rekabet şartlarına uygun ve avantajlı duruma geldiğini, kesin hakediş işlerinin de buna göre ikmal edildiğini, davacı vekilinin fiyat tespitlerine ilişkin emsal gösterdiği kararların dava konusu uyuşmazlıkla ilgisinin bulunmadığını, davacının iddialarının haksız, dayanaksız ve sözleşmeye aykırı olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte fahiş talep edilen faiz oranını kabul etmediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiş, davalı vekili, ıslah dilekçesine karşı vermiş olduğu 19.09.2018 havale tarihli dilekçesi ile ıslah taleplerinin reddini savunmuştur.
Birleşen davada davacı vekili: Taraflar arasında Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/284 Esas sayılı dosya kapsamında görülen davada alınan 02.01.2020 tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda müvekkili yüklenicinin kesin hakedişte alamadığı işlerin toplam tutarının 132.828,96 Euro, revize birim fiyat ödemelerinden dolayı alacağının 247.685,70 Euro olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi raporu kapsamında ıslah dilekçesi ile söz konusu dosyada talep edemedikleri kesin hakedişten alınamayan işlerin toplam tutarı 132.828,96 Euro- 111.568,00 Euro= 21.260,96 Euro ve revize birim fiyat ödemelerinden dolayı 247.685,70 Euro -75.000,00 Euro =172.685,70 Euro olmak üzere toplamda 193.946,66 Euro alacak için ek dava açtıklarını belirterek, dosyanın öncelikle aralarında bağlantı bulunan Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/284 Esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmesine ve müvekkilinin toplam 193.946,66 Euro alacağının temerrütün gerçekleştiği 18.03.2016 tarihinden itibaren Devlet Bankalarının Euro cinsinden açılmış 1 yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı üzerinden faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki kur karşılığı üzerinden davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili: Davaya konu işin sözleşmesinin 39.maddesindeki hükümlere aykırı olarak, işin devamı sırasında onaylanmış iş değişikliği oluru olmadığı, proje değişikliği bulunmadığı ve bunlara ilişkin Genel Müdürlük tarafından herhangi bir değişiklik için talimat verilmediği ve “değişiklik önerisi” olmadığı halde, davacının fiili durum yaratmak suretiyle kendi lehine fiyatı yüksek olan iş kalemleri üzerinden alacak temin etmeye çalıştığını, davaya konu yapım işlerinin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu İstisnalar madde 3-c kapsamında yapıldığından söz konusu işlerin 4734 sayılı kanun kapsamı dışında olduğu, dayanak bilirkişi raporu incelendiğinde davaya konu işlerin 4734 sayılı kanun kapsamında değerlendirildiği ve buna göre revize birim fiyat hesaplamalarının yapıldığı anlaşılmakta olup, yapılan işlemin ihale ve sözleşme şartlarına aykırı olduğunu, bilirkişi raporunda bazı iş kalemlerine ilişkin imalatlara ait metraj tutanaklarında idarenin imzası olduğundan dolayı ödeme yapılmalıdır denildiğini, ancak davacı tarafından; sözleşmedeki hükümlere aykırı olarak, işin devamı sırasında onaylanmış iş değişikliği Oluru olmadığı, proje değişikliği bulunmadığı ve yer teslim protokollerinde açıkça belirtilmesine rağmen kendi menfaatleri doğrultusunda fiyatı yüksek olan bazı iş kalemlerinde fazladan imalat yapıldığını, 02.01.2020 tarihli bilirkişi raporunda aynı heyetin bir önceki raporu ile son raporu kıyaslandığında; iki rapor arasında aynı iş ve kalemlerde bariz tutarsızlıkların olduğu, bilirkişi raporunun özen gösterilmeden tek yanlı hazırlandığı, fiyatların 2-3 kat artırıldığının görüldüğünü belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Asıl ve birleşen davanın eser sözleşmesi nedeniyle alacak istemine ilişkin olduğu, mahkemece tarafların delilerinin toplandığı, bilirkişi incelemelerinin yaptırıldığı, davalı vekili tarafından her ne kadar zamanaşımı def’inde bulunulmuş ise de, kesin kabul tutanaklarının davalı tarafından 21.04.2015 tarihinde onaylandığı, dolayısıyla eserin teslim tarihinin 21.04.2015 olduğu gözönüne alındığında asıl ve birleşen dava tarihi itibariyle 5 yıllık zamanaşımı süresinin sona ermediği anlaşıldığından zamanaşımı def’ine itibar edilmediği, taraflar arasında imzalanan 12/A nolu (Ek Kesin) Hakediş’in davacı yüklenici şirket tarafından 24.04.2015 tarihinde yöntemine uygun şekilde ihtirazi kayıtla imzalandığı, ihtirazi kayıt yazılarına konu hususların dava konusu edildiğinin uyuşmazlık konusu olmadığı, davacı şirket tarafından keşide edilen Ankara 18. Noterliğinin 10.03.2016 tarihli ve 12902 yevmiye numaralı ihtarnamesinin davalıya 14.03.2016 tarihinde tebliğ edildiği, tanınan 3 günlük sürenin eklenmesi ile 18.03.2016 tarihinde temerrüte düştüğü, mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından 12.07.2017 tarihli raporun, tarafların beyan ve itirazları ile sunulan belgeler sonucu ek raporların düzenlendiği, mahkemece görevlendirilen bilirkişiler tarafından sunulan asıl ve ek raporlarda farklı sonuca ulaşılması, ayrıca ikinci ek raporun da muhalefetli olarak düzenlenmesi nedeniyle gerçeğin daha ziyade tezahürü için dosya ikinci bir bilirkişi heyetine tevdi edildiği, ikinci bilirkişi heyeti tarafından 21.06.2019 havale tarihli raporun ve tarafların beyan ve itirazları üzerine 02.01.2020 tarihli ek raporun düzenlendiği, daha önce iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle görevlendirilen üçüncü bilirkişi heyeti tarafından16.06.2020 tarama tarihli raporun ve tarafların beyan ve itirazları üzerine 02.12.2020 tarihli ek raporun düzenlendiği, toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; sözleşme konusu işin teslim edildiği, taraflar arasında düzenlenen 12/A nolu (Ek Kesin) hakedişin davacı yüklenici şirket tarafından usulüne uygun şekilde ihtirazi kayıt ile imzalandığı, geçici ve kesin kabullerin yapıldığı, ilk bilirkişi heyetinin 16.07.2018 havale tarihli ikinci ek raporundaki ayrık görüş ile 02.01.2020 tarihli ikinci bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen ek raporun ve üçüncü bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 16.06.2020 tarama tarihli raporun ufak hesap hataları haricindeki tutarlar ve hesaplama yönteminin uyuştuğu, sözleşme konusu işlerin uygulanması sırasında davalı tarafından keşif değişikliklerinin uygun mütalaa edildiği ve Makam Olur’unun alındığı, sözleşme ve ekler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, götürü bedel değil, birim fiyat usulünün asıl olduğu, dava konusu kalem miktarlarındaki değişikliklerin tesislerin ilerleme durumu ve tesislerin sözleşmede belirtilen yapısıyla uyumlu bulunduğu, tesislerin genel kapsamı içerisinde kalarak ilgisiz bir iş oluşturmadığı, iş artışının sözleşmede belirtilen (+/-) %15 oranını geçmediği, bilirkişi raporlarında yapılan maddi hatalar ve toplam hataları mahkemece resen düzeltilmek suretiyle eksik ödenen/ödenmeyen iş bedelinin 115.583,46 Euro, BFZ fark alacağının 89.807,91 Euro, revize birim fiyat alacağının 247.720,94 Euro olmak üzere toplam 453.112,31 Euro olarak hesapladığı, asıl davada ıslah ile eksik iş bedeli olarak 111.568,00 Euro, BFZ fark alacağı olarak 89.804,00 Euro, revize birim fiyatlar nedeniyle 75.000,00 Euro olmak üzere toplam 276.372,00 Euro talep edilmiş ise de, davacının, sözleşme bedelinin yabancı ülke parası ile kararlaştırılmış olmasına ve TBK’nın 99. ve 100. maddelerine göre, aynen veya vade ya da fiili ödeme günündeki rayiç üzerinden ülke parası ile ödenmesini istemek hakkı var iken seçimlik hakkını TL olarak kullandığı, seçimlik hak kullanıldığından ıslah ile bundan dönülemeyeceği anlaşıldığından ve dava dilekçesinde temerrüt tarihindeki yabancı paranın TL karşılığı dava konusu edilmiş olmakla ve davalı Ankara 18. Noterliğinin 10.03.2016 tarihli ve 12902 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 18.03.2016 tarihinde temerrüte düşmekle, o tarihteki 3,2301 TL/Euro kur üzerinden Euro alacağın TL karşılığı olan 892.709,20 TL’nin hüküm altına alınması gerekmiş, birleşen dava yönünden de eksik iş bedeli olarak 21.260,96 Euro talep edilmiş ise de, bu kalem alacağın 115.583,46 Euro olarak hesaplandığı, asıl davada ıslah ile 111.568,00 Euro’sunun hüküm altına alındığı, buna göre birleşen davada fark olan 4.015,46 Euro ile revize birim fiyat nedeniyle fark olan 172.685,70 Euro’nun talep edilebileceği kanaatine varılmakla bu bedellerin toplamının 18.03.2016 temerrüt tarihindeki TL karşılığı olan 570.762,42 TL’nin hüküm altına alınmasına karar vermek gerektiği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulü ile, 892.709,20 TL’nin 18.03.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, birleşen davanın kısmen kabulü ile, 570.762,42 TL’nin 18.03.2016 temerrüt tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Asıl ve birleşen davada davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemece hatalı hüküm kurulduğunu, ıslah dilekçesi ile dava dilekçesindeki alacak istemlerini Türk Lirasından Euro cinsine çevirmiş ve miktarını arttırdıklarını, buna rağmen bu taleplerinin kabul edilmediğini ve eksik ödenen/ ödenmeyen iş bedeli olarak taleplerini arttırdıkları bilirkişi raporuna uyumlu değer olan 139.895,68 Euro yerine bilirkişi raporlarında dört işlem hatası yapıldığını ileri sürdüğü ancak bu hatayı gerekçelendirmeyerek 115.583,46 Euro bedele hükmettiğini, dava konusu sözleşmenin yabancı para cinsi üzerinden akdedildiğini, mahkemenin taleplerini seçimlik hak kullanımı nedeniyle reddetmesinin hatalı olduğunu, ıslah kurumunun davada işletilmesine engel bir durum olmadığını, Yargıtay Büyük Genel Kurulunun da seçimlik haklarda da ıslah yoluyla değişiklik yapılabileceğini belirttiğini, yabancı para cinsinden belirlenmiş sözleşmeden doğan alacak haklarının dava dilekçesindeki Türk Lirası ile ifa yerine, ıslah yoluyla sözleşmedeki yabancı para cinsi(Euro) ile ifa talep edilmesinin ıslah kurumunun işletilmesi olup, seçimlik hak kullanımı gerekçesiyle reddedilmesinin hatalı olduğunu, yargılama sürecinde 7 kez bilirkişi kurullarından rapor alındığını, son raporun önceki raporların düzeltilmiş hali ve teyidi olduğu gözetilerek, 15.06.2020 ve 02.12.2020 tarihli kurul raporları alacak miktarlarını, kesin hakedişte alamadıkları alacağın 139.895,68 Euro ( 18.722,22 + 121,173,46) olarak hesapladıklarını, rapora göre davacı yanın eksik ödenen imalat bedelinin 121.173,46 € ile kesin hakedişte alamadıkları 18.722,22 € kalemlerinden oluşan alacak toplamının 139.895,68 € olduğunu, bu alacak kaleminde eski tarihli raporlarda mahkemenin hesaplama hatası olduğunu söylediği eksik ödenen imalat bedelinin ve kesin hakedişte alamadıkları bedeller toplamanın 115.583,46 € olduğunu gösterir bir hesaplama bulunmadığını, mahkemenin bilirkişi raporlarındaki maddi hesaplama hatalarını resen düzelttiğini belirtmekle yetindiğini, ancak bunların hangi raporda nereden kaynaklandığını göstermediğini, tüm raporların birbirini teyit ettiğini ve son 2 raporun nihai sonuca ulaştığının kabul edilerek hükme gidilmemesinin hatalı olduğunu, bu nedenlerle yabancı para cinsinden belirlenmiş sözleşmeden doğan alacak haklarının dava dilekçesindeki Türk Lirası ile ifa yerine sözleşmedeki yabancı para cinsi (Euro) ile ifa talep edilmesine dair ıslah taleplerinin reddedilmesi ve 15.06.2020 ile 02.12.2020 tarihli bilirkişi kurulu raporlarındaki hesaplamalara rağmen, eksik ödenen/ödenmeyen imalat bedeli ve kesin hakedişte ödenmeyen bedeller toplamına eksik hükmedilmesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen davada davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Uyuşmazlığın davacının ihale ile üstlendiği işe ilişkin olarak ilave bedel talebi hakkında olduğunu, zamanaşımı itirazları ile ıslaha ilişkin itirazlarının değerlendirilmesi gerektiğini, asıl ve birleşen dava için zamanaşımı ve usul itirazlarını yinelediklerini, davacının seçimlik hakkını kullanarak davayı Türk Lirası olarak açtığını, ıslah kurumunun istisnai bir yol olduğunu dar yorumlanması gerektiğini, davacının hem para birimini değiştirmesi hem de miktarı artırma talebinin kabul edilemez olduğunu, işin devamı sırasında onaylanmış iş değişikliği oluru olmadan proje değişikliği bulunmadan davacı tarafın ihale konusu işe ait ihale sözleşmesinde tek taraflı olarak iş artışı yaptığını ve iş kalemlerine ilişkin olarak fahiş birim fiyatlarla yapay bir fark alacağı hesaplayarak müvekkilinden talepte bulunduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davacı tarafından sözleşmede ya da onaylı iş değişikliğinde yer alan miktarlara göre iş yapıldığı iddia edilen iş kalemlerine ait birim fiyatların tespit edilmesinde bilirkişilerce hakkaniyet ilkesine uyulmadığını, … birim fiyatları ve serbest piyasa rayiçlerinin çok üzerinde fiyatlarla hesaplama yapıldığını, sözleşme dışı kalemlere ilişkin fiyat değerlendirmesinin nasıl olacağının sözleşmede belirlendiğini, buna göre sözleşme dışı kalemlere ilişkin fiyat değerlendirmesinin SGŞ 39.2.4 maddesi kapsamında yapılmakta olduğunu, söz konusu madde de özgül tarifeler, hakkaniyete uyulması vurgusunun yapıldığını ve mutabakat şartının getirildiğini, bilirkişi raporunda hesaplanan birim fiyatlar sonucunda davacıya ait ihale teklifinin en avantajlı teklif olmaktan çıktığını, sözleşmede yer almayan iş kalemleri için yapılan fiyat tespitlerinin hakkaniyetli olması hususunun gözetilmesinin sözleşme gereği olduğunu, sözleşmenin ödeme yöntemleri başlıklı 2.1 alt maddesinde yer alan hükmün onaylı projesine göre tesis edilmeyen idare tarafından onaylı iş artış oluru olmayan ve yer teslim tutanağına göre yapılmayan işleri kapsamadığını, mahkemenin davacının taleplerini bu yönlerden değerlendirmesi gerektiğini, hesap uyuşmazlığından evvel davacının ilave bedel talep edip edemeyeceğinin dahi uyuşmazlık konusu olduğunu, davacının idareden ek bedel talep hakkı olmadığını, söz konusu bedeli de fiili durum yaratmak suretiyle sözleşmeye aykırı ve fahiş olarak hesapladığını, davacının taleplerinin 4735 Sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununa aykırı olduğunu ve kanunun 25.maddesinde belirtilen hile ve yüklenicinin bilgi ve deneyimini idarenin zararına kullanmak fiilerini teşkil ettiğini, ihale konusu işte meydana gelen artışlar çerçevesinde davacının avantajlı teklifinin avantajını yitirmiş olacağını ve bu hususun ihale mantığının ruhuna aykırı olduğunu, idarece dış kredili olarak yürütülen dava konusu işe revize birim fiyatlarının ihale ve sözleşme şartlarına göre hesaplanması gerektiğini, mahkeme hükmü ile sözleşme dengesinin müvekkili idare aleyhine bozulduğunu, mahkemece avans faizine hükmedilmiş olmasının da sözleşme hukukuna aykırı olduğunu, sözleşmeni 1.5 maddesinde ödemelerde gecikme halinde aylık %0,1 faiz oranının uygulanacağının kararlaştırıldığını, dolayısıyla raporlarda hesaplanmış olan faizin türünün avans faizi olması ve hükmedilen rakamın içerisinde avans faizinin olması ve temerrüt tarihi olarak belirlenen tarihten sonrası için de avans faizine hükmedilmesinin sözleşme hukukuna aykırı olduğun belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve yasaya aykırılığın bulunmadığı ve özellikle taraflar arasındaki sözleşme kapsamındaki işlerin bedeli Euro olarak belirtilmiş ise de, davacı tarafça TBK’nın 99.maddesi gereğince seçimlik hakkını TL olarak kullanılmış olmasına, taraflar arasındaki sözleşmede düzenlenen akdi faizin döviz cinsinden ödenecek alacaklara ilişkin bulunmasına, bu nedenle mahkemece TL olarak hükmedilen alacağa avans faizi yürütülmesinde dosya kapsamına, taraflar arasındaki sözleşme ve eklerine uygun olarak hüküm kurulduğunun anlaşılmış olmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada; davacıdan alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,50 TL harcın asıl davanın davacısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada; davalıdan alınması gereken 60.980,97 TL istinaf karar harcından peşin alınan 15.245,25 TL harcın mahsubu ile bakiye 45.735,72 TL harcın asıl davanın davalısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
4- Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada; davacıdan alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,50 TL harcın birleşen davanın davacısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
5-Harçlar Kanunu gereğince birleşen davada; davalıdan alınması gereken 38.988,78 TL istinaf karar harcından peşin alınan 9.747,20 TL harcın mahsubu ile bakiye 29.241,58 TL harcın birleşen davanın davalısından tahsili ile Hazineye irat kaydına,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır