Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/35 E. 2023/691 K. 08.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/35 – Karar No:2023/691
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/35
KARAR NO : 2023/691
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2016/560 E-2019/951 K

ASIL DAVA VE BİRLEŞEN ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/300 ESAS SAYILI DAVASINDA
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak, Muarazanın Giderilmesi / Alacak
(Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.06.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan asıl ve birleşen davada mahkemece dava ve birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili özetle; davalı tarafından belirtilen işe ilişkin yapılan ihalede müvekkillerinin oluşturduğu iş ortaklığının verdiği teklifin 25.07.2014 tarihinde onaylandığını, ihaleye katılan …. Şirketinin yaptığı başvurunun davalı tarafça reddine karar verildiğini, belirtilen şirketin Kamu İhale Kurumuna (KİK) başvurduğunu, KİK tarafından 17.09.2014 tarihinde başvurunun şekil yönünden reddine karar verildiğini, bu süreçte müvekkillerinin işi fiziki ve parasal olarak %80 oranında tamamladıklarını, ancak …. Şirketinin KİK kararının iptali için Ankara 4. İdare Mahkemesinde dava açtığını, 2014/1798 esas sayılı davada kararın iptaline karar verildiğini, iptali kararı üzerine KİK tarafından 24.04.2015 tarihli kanuna aykırı kararın verildiğini, kararın gerekçesinin sonucuyla uyumlu olmadığını, müvekkili …’nın iş hacmini gösteren belgeler kapsamında 2012 yılına ait faturaların yeterli olduğu düşüncesiyle ihaleye katıldığını, iş hacmini gösteren hususları düzenleyen maddelerin uzmanlık gerektirdiğini, müvekkilinin belgeleri iyi niyetli sunduğunu, KİK’in 2012 yılına ait faturaların 2013 yılı sıfır kabul edilmek suretiyle ikiye bölünerek değerlendirilmesi ve müvekkili teklifinin değerlendirme dışı tutulması gerektiğine dair görüşüne katıldıklarını, müvekkilleri hakkında genel hükümlere göre işlem yapılmak gerekirken Kamu İhale Kanunu 17. maddeye göre işlem yapılmasının doğru olmadığını, anılan kanunun 21. maddesi gereğince yasak fiil ve davranışların sözleşme yapıldıktan sonra tespiti halinde teminatlar gelir kaydedilmekle birlikte sözleşmenin feshiyle hesabın genel hükümlere göre tasfiye edilmesi gerektiğini, ancak taahhüdün en az %80’i tamamlanmış ise, sözleşme feshedilmeyerek yükleniciden taahhüdünü tamamlamasının istenebileceğini, idarenin sözleşmenin feshine, 721.542,05 TL kesin teminatın irat kaydedilmesine ve kalan işin nama ifa yoluyla yapılmasına karar vermesinin doğru olmadığını, müvekkili … hakkında sahte belge tanzimi ve kullanma iddiasıyla yürütülen soruşturmada sahte belge düzenlenmediği ve kullanılmadığı tespit edilerek kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini, işlemin hukuki olmadığının tespit edildiğini öne sürerek sözleşmenin feshi nedeniyle alacak-borç ilişkisinin genel hükümlere göre tasfiye edilmesi gerektiğinin tespitine, kalan işlerin nama ifa yoluyla yapılmaması gerektiğinin tespitine ve bu husustaki çekişmenin giderilmesine, 721.542,05 TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacının düzeltici işlemin iptali talebiyle açtığı Ankara 6. İdare Mahkemesinin 2015/1951 esas sayılı davasında verilen kararın temyiz incelemesinde olduğunu, dava derdest olmakla usulden reddine karar verilmesi gerektiğini, idari yargıdaki davanın bekletici mesele yapılmasını talep ettiklerini, uyuşmazlığın çözümünde idari yargının görevli olduğunu, ihalede ikinci avantajlı durumda bulunan …. Şirketinin yaptığı şikayet ve başvurular üzerine idare mahkemesinin KİK kararının iptaline karar verdiğini, KİK’in düzeltici işlem tesisine ilişkin kararı nedeniyle müvekkili tarafından oluşturulan komisyonun sözleşmenin feshine, iş ortaklığı tarafından verilen kesin teminatın gelir kaydına, kalan işlerin iş ortaklığı nam ve hesabına tamamlanmasına, …’nın bir yıl süreyle ihalelerden yasaklanmasına ve hakkında suç duyurusunda bulunulmasına, yine bilançoyu düzenleyen SMMM hakkında bildirimde bulunulmasına karar verdiğini, KİK kararı gereğince işin durdurulması talimatı verilerek tasfiye işlemlerinin başlatıldığını, düzeltici işlem tesis edilerek ihale işlemlerinin mevzuata uygun hale getirildiğini, müvekkili tarafından yapılan işlemlerin hukuka uygun olduğunu, KİK kararları doğrultusunda işlem yapıldığını, sözleşmenin sözleşme hükümlerine istinaden tek taraflı feshinin söz konusu olmadığını, davacıların genel hükümleri göre tasfiye taleplerinin kabul edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacılar vekili özetle; asıl davadaki iddiaları tekrarla Kamu İhale Kanunu 17. madde kapsamında değerlendirme yapılmasının doğru olmadığını, bu madde gereğince işlem yapılmamış olsaydı müvekkillerinin sözleşmesinin feshedileceğini, kalan işlere ilişkin düzeltici işlem yapılarak tamamlanan işler bedelinin kendilerine ödeneceğini, teminatlarının gelir kaydedilmeyeceğini ve kalan işlerin ise nama ifa yoluyla yaptırılmayacağını, kovuşturmaya yer olmadığına dair kararın davalının 17 ve 21. maddeler kapsamında yaptığı işlemlerin temelini sarstığını, işlemlerin hukuki olmadığını teyit ettiğini, müvekkili tarafından yasaklama kararına ilişkin açılan Ankara 15. İdare Mahkemesinin 2015/3123 sayılı davasında yasaklılık kararının iptaline karar verildiğini, davalı tarafça kalan işlerin müvekkilleri nam ve hesabına yaptırılarak kesin hakedişlerinden 167.357,78 USD’nin bloke edildiğini, bu tutardan 21.334,50 USD müvekkillerine ödenmekle bakiye 146.023,28 USD alacaklı olduklarını öne sürerek bu tutarın faiziyle birlikte tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili özetle; asıl davada davaya sunduğu cevap dilekçesindeki vakıaları tekrarla davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Somut olayda; 08.12.2014 tarihli sözleşmeye göre, her iki davada, davacılardan oluşan iş ortaklığı yüklenici (müteahhit), davalı teşekkül ise iş sahibi konumundadır. Dava konusu işin ihale kararına karşı itirazen şikayeti, Kamu İhale Kurulunca reddedilmiş olan dava dışı … …. Şti.nin açtığı dava sonunda, Ankara 4. İdare Mahkemesinin 19.11.2014 tarihli ve E:2014/1798-K:2014/1537 sayılı kararıyla, adı geçen Kurulun şekil yönünden ret kararı iptal edilmiştir. İptal kararı temyiz edilmiş, 07.04.2015 tarihinde Danıştayca onanarak kesinleşmiştir. İptal kararı üzerine, 2014/70303 kayıt numaralı ihaleye ilişkin esas yönünden inceleme yaparak itirazen şikayeti yerinde bulan Kamu İhale Kurulunca, 4734 sayılı Kamu İhale Kanununun 54/11-b maddesi uyarınca, davacılar …–…A.Ş. İş Ortaklığı teklifinin değerlendirme dışı bırakılması yönünde düzeltici işlem belirlenmesi ve bu aşamadan sonraki ihale işlemlerinin, mevzuata uygun olarak yeniden gerçekleştirilmesi gerektiği yönünde 24.04.2015 tarihli ve 2015/UY.I/1178 no.lu karar verilmiştir. …’ın 11.06.2015 onay tarihli İhale Komisyonu Düzeltici İşlem Kararında; 2014/70303 kayıt numaralı ihaleye ilişkin olarak, davacıların oluşturduğu iş ortaklığı ile 08.10.2014 tarihinde imzaladıkları sözleşmenin fesih edilmesine; kesin teminatın, Teşekkülleri lehine gelir kaydedilmesine; iş ortaklığınca yapılmış işlerin, ödemeye esas ölçülebilir halde tespit edilerek, geriye kalan yapılmamış işlerin, anılan iş ortaklığı namı ve hesabına, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu mevzuatına uygun olarak ihale edilmek suretiyle yaptırılmasına, davacı …’nın, 4734 sayılı Kanunun 58. maddesine göre tüm ihalelerden bir yıl yasaklanmasına ve hakkında 59. maddeye göre Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulmasına; bilanço bilgileri tablosu ile 31.12.2013 tarihli ayrıntılı bilançoyu düzenleyen Serbest Muhasebeci Malî Müşavir hakkında, Türkiye Serbest Muhasebeci Malî Müşavirler ve Yeminli Müşavirler Odaları Birliğine bildirimde bulunulmasına karar verilmiştir. Davalı …’ın Düzeltici İşlem Kararına karşı, davacılar tarafından idari yargı konusu yapıldığına ilişkin dosyaya bir delil sunulmamıştır. Yukarıda belirtilen nedenlerle; Davacılar tarafından sözleşmenin feshine dayanak olan düzeltici işlemin iptaline yönelik olarak idari yargıda dava açılmadığı, davacıların kusurlu olmadığına ilişkin iddiasını idare mahkemesinde ileri sürerek ispatlayamadığı, sözleşmenin feshedilmesinde dava ve birleşen dosya davacılarından oluşan yüklenici iş ortaklığının kusurlu olduğu, davalı idare tarafından Ankara 4. İdare Mahkemesinin 19.11.2014 tarihli ve E:2014/1798-K:2014/1537 sayılı kesin iptal kararına uygun olarak işlemler tesis edilmesi nedeniyle, asıl dava ve birleşen dava yönünden davacının taleplerinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır. Belirtilen gerekçelerle; Davacıların oluşturduğu iş ortaklığının sözleşmenin feshinde kusurlu olması ve davalı idare tarafından Ankara 4. İdare Mahkemesinin 19.11.2014 tarihli ve E:2014/1798-K:2014/1537 sayılı kesin iptal kararına uygun olarak işlemler tesis edilmesi nedeniyle, yanlar arasındaki 08.12.2014 tarihli sözleşmenin feshedilmesi dolayısıyla, asıl dava yönünden; aralarındaki alacak borç ilişkisinin genel hükümlere göre tasfiye edilmesi ve kalan işin nama ifa yoluyla yapılmaması gerektiğine yönelik ve irat kaydedilen 721.542,05 TL’nin istirdadına yönelik davacılar isteminin yerinde olmadığı, birleşen dava yönünden; davacı tarafın hak edişinden kesilen 146.023,28 USD’nin tahsiline yönelik davacılar isteminin yerinde olmadığı” gerekçesiyle “DAVANIN VE BİRLEŞEN ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/300 ESAS SAYILI DOSYASINDA DAVANIN REDDİNE” karar vermiştir.
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalının Kamu İhale Kanunu 17 ve 21. maddelere göre sözleşmeyi feshederek tasfiye etmesinin hukuka aykırı olduğunun idare ve yargı organlarınca verilen kararlarla kanıtlandığı, müvekkilinin düzeltme beyannamesi vermesinin sahte belge düzenleme ve kullanma olarak değerlendirildiği, oysa müvekkili … hakkında yürütülen soruşturmada sahte belge düzenlenmediği ve kullanılmadığı belirlenerek kovuşturmaya yer olmadığına, yine işlemi yürüten SMMM hakkında başlatılan disiplin soruşturmasında da kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, düzeltme beyannamesinin gerçek durumu gizlemeye yönelik olmadığının ve gerçek durumu açıklamaya yönelik olduğunun belirlendiği, müvekkili … hakkında verilen ihaleden yasaklama kararının idare mahkemesince iptal edildiği, istinaf başvurusunun da bölge idare mahkemesince kesin olarak reddine karar verildiği, feshin haksız olduğunu gösterir delil, bilgi ve belgeler dikkate alınmaksızın karar verildiği, sahte belge düzenlenmediği ve kullanılmadığı hususlarının idare ile yargı mercileri tarafından verilen kararlarla belirlendiği, düzenlenen kök rapor ile ek raporlara itiraz ettikleri, bilirkişi kurulunun hukuki değerlendirmelerde bulunduğu, bilirkişiler hakkında cumhuriyet savcılığının ve Bilirkişilik Bölge Kurulunun şikayette bulundukları, müvekkilleri ile bilirkişiler arasında çekişme doğduğunu, mahkemece düzenlenen raporların hükme esas alındığı, öğretim üyesi kişiden hukuki mütalaa alarak dosyaya sundukları, hukuki mütalaada sözleşmenin dayanağı olan idari işlemin iptali edilmesi ve taraflar arasındaki sözleşmenin hukuki temelden yoksun kalması nedeniyle sözleşmenin feshedildiği, Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu’nda öngörülen nedenlerden olmadığı, tasfiyenin genel hükümlere göre yapılması ve teminat iadesi gerektiği, kalan işlerin nama ifa yoluyla tamamlatılamayacağı hususlarının belirlendiği, sözleşmenin iş hacmi yetersizliği veya bilanço ve eş değer belgelerdeki mali oranların karşılamaması nedeniyle feshi gerektiği, müvekkili … adına SMMM tarafından ihaleye sunulan bilanço bilgileri tablosunda borçların 610,65 TL olarak gösterildiği, vergi dairesindeki kayıtların farklı olduğu, zira müvekkili …’nın şirketin tek ortağı olduğu, şirket sermayesi için verdiği 14.000 TL’nin vergi dairesine bildirimde borç olarak kaydedildiği, borcun 14.610,65 TL olarak göründüğü, hatanın düzeltme beyannamesi ile giderilerek borcun 610,65 TL olarak düzeltildiği, bilanço değerleri ile vergi dairesindeki kayıtların uyumlu hale getirildiği, bu hususun sahte belge düzenleme ve kullanma teşkil etmediğinin kovuşturmaya yer olmadığına kararıyla teyit edildiği, davalının sözleşmeyi yasak fiil nedeniyle feshinin hukuka aykırı olduğu, müvekkilinin teklifinin davalı tarafça değerlendirme dışı bırakılması gerektiği, Kamu İhale Genel Tebliğinin 25/2 maddesi gereğince sözleşmenin feshi gerekirken 17. ve 21. madde kapsamında değerlendirme yapılmasının hatalı olduğu, bu maddelere göre işlem yapılmamış olsaydı sözleşme feshedilmekle birlikte düzeltici işlem yapılarak müvekkili tarafından tamamlanan işler bedelinin ödeneceği, kalan işlerin de nama ifa yoluyla tamamlanamayacağı, davalının iş hacmi yetersizliğini sözleşme yaklaşık olarak %90 oranında tamamlandıktan sonra fark ettiğini, idarenin hakkı kötüye kullandığı, mahkemece müvekkili taleplerinin hangi kanun maddesine dayandığının bildirilmemiş olmasının ret gerekçesi yapıldığı, mahkemece Ankara 4. İdare Mahkemesinin 2014/1798 esas sayılı davasında verilen karar uyarınca karar tesis edildiği izleniminin oluştuğu, oysa kararın şekil yönünden redde ilişkin olduğu nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava ve birleşen dava eser sözleşmesinden kaynaklı olup, mahkemece dava ve birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacılar vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin iddia ve taleplerinin davalı iş sahibi idarece sözlemenin 4734 Sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 17ve 21.maddelerine dayalı olarak haksız fesih edilmesi nedeniyle taraflar arasındaki alacak borç ilişkisinin genel hükümlere göre tasfiye edilmesi gerektiğinin tespiti ile bu tespite dayalı alacak istemlerine ilişkin olmasına, mahkemesince birleşen davaya ilişkin 22/09/2017 günlü duruşmanın 7 nolu ara kararında ” nama ifa nedeniyle bloke edilen hakedişlerden nama ifa sırasında ne kadar ödeme yapıldığı ve ödenmeyen bloke edilmiş şekilde ellerinde ne kadar para bulunduğunun davalı idareden sorulmasına ve ilgili kayıtların ve makbuzların mahkemeye gönderilmesinin istenmesine , 8 nolu bendinde ise ” bilirkişi incelemesi ve sair hususların bilahare düşünülmesine” dair oluşturulan ara kararlara ilişkin davalı vekilince 11/10/2017 tarihli dilekçesi ve yargılamadaki beyanlarıyla “davacı yüklenici nam ve hesabına yaptırılacak işler için bloke edilen bedelden nam ve hesabına yapılan harcamanın 146.300,46 USD olduğunu, bakiyesinin davacı yüklenicilere iade edildiğini belirtmiş, davacı yükleniciler vekilince de 22/09/2017 tarihli ara karara ilişkin verilen 29/11/2017 tarihli dilekçenin 4 nolu bendinde “…davalının hakediş bedellerinden 146.300,46 $ ‘ı uhdesinde tuttuğunu, kalanı kendilerine ödediğini, yapılan iş ve ödemeler konusunda ihtilaf olmadığını, davadaki çekişmenin davalının sözleşmeyi Kamu İhale Kanunu 17.maddesi ve onun devamı 21.maddesine göre fesih edip edemeyeceğine ilişkin olduğu, haksız fesih nedeniyle teminatlarının gelir kaydedildiği ve hakedişlerinde 146.300,46 $ ‘ın bloke alınarak kalan işlerin tamamlanması için kullanıldığını, tartışılan hususun sözleşmenin genel hükümlerine göre mi yoksa Kamu İhale Kanunu’nun 21.maddesine göre fesih edilip edilemeyeceği hususu olduğu, yoksa kendilerinin bloke alınan 146.300,46 $’ın tamamının ya da bir kısımının harcanıp harcanmadığını tartışmadıklarını” bildirmiş ve 24/11/2017 tarihli duruşmada da “…Bilirkişi incelemesine gerek yoktur, mesele hukukidir” şeklinde beyanda bulunduğu, mahkemesince alınan bilirkişi raporu ve ek raporda davalı tarafça Kamu İhale Kanunu hükümleri kapsamında yapmış olduğu feshin haklı olduğu, bu kapsamda teminatların irat kaydı ve nama ifa için harcanan bedeller yönünden davacıların talebinde haklı olmadığının bildirildiği görülmüştür.
Tüm bu açıklamalar kapsamında davacılar vekilinin asıl ve birleşen davadaki talebinin davalı tarafça yapılan feshin haksız olduğunun tespiti ve bu tespite dayalı alacak istemine ilişkin olup, asıl ve birleşen davada talep edilen alacak miktarının taraflar arasında çekişmeli olmadığının tarafların kabulünde olduğunun anlaşılmasına göre mahkemece asıl ve birleşen davada kurulan hükmün, taraflar arasındaki sözleşme ve eklerine, dosya kapsamına usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmış, birleşen dava yönünden eksik inceleme bulunmadığı noktasında oy çokluğuyla davacılar vekilinin istinaf itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılmış ve aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1.b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince asıl ve birleşen davada alınması gereken 179,90 TL ve 179,90 TL olmak üzere toplam 359,80 TL istinaf karar harcından peşin alınan 108,80 TL harcın mahsubu ile bakiye 251,00 TL harcın asıl ve birleşen davada davacılardan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle asıl ve birleşen davada davacılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvurma harçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 361. madde gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 08.06.2023 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

KARŞI OY
Somut olayda dava ve birleşen davada davacılar yüklenici iş ortakları, davalı iş sahibi olup, ihale sonucu tarafların elektrik iletim hattı tesisi ve demontesine ilişkin 08.10.2014 tarihli eser sözleşmesini akdettikleri çekişmesizdir.
Birleşen davada davacılar vekili müvekkillerinin teklifinin değerlendirme dışı tutulması gerektiğini, ancak Kamu İhale Kanunu 17. maddeye göre işlem yapılmasının doğru olmadığını, sözleşme feshedilmekle birlikte tasfiyenin genel hükümlere göre yapılması gerektiğini, müvekkillerinin teminatının nakde çevrilemeyeceğini, yine kalan işlerin müvekkilleri nam ve hesabına yaptırılamayacağını, davalı tarafın müvekkilinin kesin hakedişinden 167.357,78 USD’yi bloke ettiğini, kalan işleri müvekkilleri nam ve hesabına yaptırdığını, 21.334,50 USD’yi havale ettiğini, bakiye 146.023,28 USD’nin ödenmediğini öne sürerek bu tutarın tahsiline karar verilmesini talep etmiş olup, davacıların 167.357,78 USD hakediş alacağının bloke edildiği, bilahare 21.334,50 USD’nin davacılara havale edildiği, bakiye 146.023,28 USD’nin ise davalı tarafça kalan işlerin davacılar nam ve hesabına yaptırıldığı gerekçesiyle davacılara ödenmediği çekişmesizdir.
İspat yükü davalı yandadır. Davalı, davacılar nam ve hesabına yaptırılan işler nedeniyle uğradığı zararın varlık ve miktarını kanıtlamalıdır. Mahkemece bu yönde bir araştırma yapılmamıştır. Sözleşme ilişkisinin genel hükümlere göre tasfiye edilmesi gerektiği, kalan işlerin nam ve hesaplarına yaptırılamayacağı iddiasıyla eldeki davayı açarak bakiye 146.023,28 USD’nin tahsilini talep etmekle bakiye hakediş alacağının bloke edilmesine dair işlemi tümden reddeden davacıların bakiye işler nedeniyle dava konusu meblağın harcanıp harcanmadığının tartışma konusu olmadığına ilişkin beyanından hareketle, ispat yükü ters çevrilerek bakiye işler nedeniyle davalının bu tutarda zarara uğradığının kabulünün doğru olmadığı, davalının uğradığı zararın varlık ve miktarını ispatlaması gerektiği, dosya kapsamında bu yönde bilgi bulunmadığından eksik incelemeyle kurulan hükmün HMK 353/1.a.6 madde gereğince kaldırılması gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.

Üye …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır