Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/346 E. 2023/812 K. 12.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/11/2018
NUMARASI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 12/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Davalı şirket ile müvekkili arasındaki sözleşmeye uygun olarak sipariş edilen ürünlerin tamamını davalının talep ettiği şekilde üreterek davalıya teslim ettiğini ancak davalı tarafından teslim alınan ürünlere ait fatura bedelinin ödenmediğini, müvekkilince keşide edilen 16/02/2017 tarihli ihtarnameye rağmen borcun ödenmemesi üzerine fatura alacağının tahsili için Ankara 9.İcra Müdürlüğünün2017/6207 sayılı dosyasında başlatılan takibe davalı tarafından itiraz edilerek takibin durdurulduğunu, ürünlerin hatalı olduğuna dair itirazların yerinde olmadığını, aradan geçen süreye rağmen davalının müvekkiline herhangi bir bildirimde de bulunmadığını belirterek davalının takibe itirazının iptali ile alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı davaya cevap vermemiş, davalı vekili bilirkişi raporuna karşı vermiş oludğu beyan dilekçesinde taraflar arasında herhangi bir sözleşme olmadığını ve dahası faturanın davacıya iade edildiğini belirterek davanın reddiyle %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince:Davanın itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, mahkemece taraf delilleri toplanarak davacı tarafça sunulan takibe dayanak 15/02/2017 tarihli 007761 sayılı fatura kapsamının incelendiği, davalının borca itiraz dilekçesinde alacaklı tarafın müvekkili şirkete verdiği ürünlerin hatalı olduğunu, bu nedenle faturaya ve borca itiraz ettiklerini bildirdiğinin anlaşıldığı, itirazın mahiyetine göre, taraflar arasında hukuki bir ilişkinin varlığının, davalı tarafa takibe konu fatura kapsamında satılan ürünlerin davalı tarafça teslim alındığının açıkça kabul edildiğinin görülmüş olduğu, ancak takibe ayıp nedeniyle itiraz eden davalı tarafın satın aldığı ürünlerin ayıplı olduğuna ilişkin dosya kapsamına herhangi bir delil ibraz edemediği, usulünce ayıp savunmasını kanıtlayamadığının anlaşıldığı, mahkemece dosya kapsamı ile tarafların ticari defter ve kayıtları üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldığı, mali müşavir bilirkişinin 04/09/2018 tarihli bilirkişi raporunda özetle; davacının fatura dışında akdi ilişkinin varlığını ispatlayıcı başkaca herhangi bir delil ileri sürememiş olduğundan, dava konusu borcun varlığı kanaatine ulaşılamadığının bildirildiği, mahkemece bilirkişi raporuna dosyadaki deliller kapsamı ile davalı tarafın takibe itiraz dilekçesi kapsamı göz önünde bulundurularak itibar edilmediği, deliller kapsamı itibariyle mahkemece bir kanaate ulaşıldığından yeniden bilirkişi incelemesi yaptırılmasına da gerek görülmediği, tüm dosya kapsamı ve deliller, icra takip dosyası kapsamı, davalının icra takip dosyasına yaptığı itirazı kapsamı hep birlikte göz önünde bulundurulduğunda; taraflar arasında bir hukuki ilişkinin mevcut olup, takibe konu 15/02/2017 tarihli, ,,, sayılı fatura kapsamında davacı tarafça davalı tarafa teslim edilen ürünlerin tutarı olarak 14.180,40 TL bedelin belirlendiği, davalı tarafın icra takip dosyasına yaptığı itirazına göre faturaya konu ürünleri teslim aldığını açıkça kabul etmiş olduğu, ancak teslim aldığı ürünlerin ayıplı olduğunu usulünce ispatlayamadığı, bu halde taraflar arasındaki hukuki ilişkinin varlığının usulünce kanıtlanmış olduğu, davacı tarafça düzenlenen faturanın davalı defterine işlenmemesinin sonucu değiştirmeyeceği, davalı tarafın takibe konu edilen fatura tutarı uyarınca davacı tarafa borçlu olduğu açıkça anlaşıldığından ihtarname tebliğ tarihi olan 17/02/2017 tarihi göz önünde bulundurulmak sureti ile davalı tarafın temerrüt tarihi olarak kabul edilen 25/02/2017 tarihinden takip tarihine kadar yıllık %9,75 avans faizi göz önünde bulundurularak hesaplanan 87,12 TL işlemiş faiz kabul edilmek sureti ile davanın kısmen kabulüne karar verildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 9. İcra Müdürlüğü’nün…. sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile, takibin 14.180,40 TL asıl alacak ve 87,12 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 14.267,52 TL üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, hükmolunan alacağın %20’si oranında takdir edilen icra inkar tazminatının davalı taraftan tahsili ile davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle:Mahkemenin gerekçeli kararında, reddedilen 15.02.2017 tarihli faturanın dikkate alındığını, kararın ilgili faturaya dayandırıldığını, ancak TTK 21. maddede bulunan emredici hükmün açık olduğunu, buna göre bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılacağnı, müvekkilinin noter aracılığıyla gönderdiği ihtarnamede açıkça faturayı iade ettiğini, nitekim iade ettiği faturanın defterlerine de işlenmiş olmadığını, mahkemenin verdiği faturaya dayalı kararın kanunun emredici hükmüne aykırı olduğunu, bir an için bu hukuka aykırılığı bir kenara bırakılsa dahi mahkeme tarafından aldırılan 04.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda açıkça ”iddia edilen borcun varlığını kanaatine ulaşılamamıştır.” denildiğini, dosyada tek bilirkişi raporu bulunduğunu ve ilgili bilirkişi raporunda da borcun varlığına kanaat getirilmemekteyken mahkemenin aksine karar vermesinin hata olduğunu, Yargıtay kararlarında, hâkimin uygun görmediği rapor karşısında yeniden bilirkişiden görüş almadan, bilirkişi raporunun aksine veya gerektiğinde başka bilirkişinin düşüncesine başvurmadan, hâkimin bilirkişi yerine geçerek bilirkişi raporuna aykırı düşen kişisel düşünce ve gözlemine veya tanık sözlerine dayanarak hüküm vermesinin uygun görülmediğini, nitekim ilgili bilirkişi raporu ile müvekkili lehine kazanılmış usuli bir hak doğmuş olduğunu ve bunun ihlalinin bozma nedeni olduğunu, yine Yargıtay’ın yerleşik içtihatları dolayısıyla faturanın tanzim edenle, fatura tanzim edilen arasında akdi ilişki bulunması, faturanın akdin ifasıyla ilgili düzenlenmesinin gerekli olduğunu, faturanın sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkinin varlığının şart olduğunu, Yargıtay’ın isabetle verdiği kararlar ışığında salt fatura ve icra takibine dayalı olarak mahkemenin verdiği kararın açıkça hukuka aykırı olduğunu, yine mahkeme gerekçeli kararında verilen ürünlerin hatalı çıkması nedeniyle borca itiraz edildiğini, bu nedenle alacağın mevcut olduğuna karar verildiğini, itirazın iptali davalarında davalının itiraz sebebinde bildirdiği savunmanın genişletilmesi yasağına tabi olmadığını, mahkemece ilgili hususta verildiği iddia edilen malların akıbetini dahi araştırmadığını, kararın hukuki bir yanı bulunmadığını, bu karar ile birlikte herhangi bir şahıs arada bir ilişki bulunmaması halinde fatura tanzim edip icra takibi yapıp haksız ve kötü niyetli olarak haksız kazanca ulaşabileceğini, sırf bu hususun dahi açıkça bozmayı gerektirdiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın, istinaf incelemesi yapılmak üzere gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 22., 23, 24 ve 27. Hukuk Daireleri arasında görev uyuşmazlığının çıktığı, Dairemizin 2021/1064E-1204K sayılı 29/12/2021 tarihli kararında uyuşmazlığın diş protez hizmeti temin sözleşmesinden kaynaklanmış olduğu gerekçesiyle aidiyet kararı verildiği, Daireler arasında çıkan görev uyuşmazlığının çözümü için dosyanın gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 06.03.2023 tarih ve 2023/101K.sayılı kararı ile Dairemizin görevli olduğuna karar verilmesi üzerine dosya Dairemize gönderilmiş olmakla yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Taraflar arasındaki uyuşmazlık hizmet sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 974,61 TL istinaf karar harcından davalı tarafından peşin ödenen 243,65 TL harcın mahsubu ile bakiye ‬730,96 TL harcın davalıdan tahsili Hazineye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 12/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır