Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/327 E. 2023/850 K. 17.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/327 – Karar No:2023/850

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/327
KARAR NO : 2023/850
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/04/2021
NUMARASI : 2015/485 E-2021/211 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 17/07/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 19/07/2023
Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket tarafından davalı şirket aleyhine Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2015/12445 sayılı dosyası ile 868.116,85 TL alacağın tahsili isteğiyle ilamsız icra takibine geçildiğini, ödeme emrinin tebliği üzerine itiraz edildiğini, itirazın haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davalı ile dava dışı … … arasında 30/05/2014 tarihli … Gençlik Merkezi yapım işine ait sözleşme düzenlendiğini, sözleşme uyarınca davalının yüklenici olarak inşaatın yapım işini üstlendiğini, taraflar arasında ise Kuşadası Noterliği’nin 25/06/2014 tarihli taşeron sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeyle 30/05/2014 tarihli sözleşmenin konusu inşaat yapım işinin davalı şirket tarafından alt yüklenici olarak müvekkili şirkete verildiğini, sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olup, bedelinin elektrik tesisat işleri ve KDV hariç toplam 1.990.000,00 TL olduğunu, bu sözleşmeye ek olarak taraflar arasında 24/10/2014 tarihli ek sözleşme düzenlendiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, davalı şirketin hakedişlerini ödemediğini, 11/02/2015 tarihli ihtarname keşide edildiğini, faturanın gönderildiğini, yine 12/02/2015 tarihli ihtarname keşide edildiğini, ihtarnamelere cevap verilmediğini, ödemelerin yapılmadığını, davalı tarafça 19/02/2015 tarihli keşide edilen ihtarname ile sözleşmenin 19/02/2015 tarihi itibariyle tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, müvekkili şirketin asla işi yarım bırakma, yapmama gibi bir istek ve iradesinin olmadığını, Akhisar Asliye 2.Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı dosyası ile yapılan işlerin ve bedelinin belirlendiğini belirterek; davalının Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2015/12445 Esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın iptalini, alacağın % 20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili ile dava dışı … … arasında 30/05/2014 tarihli … Gençlik Merkezi yapım işine ilişkin ana sözleşme imzalandığını, taraflar arasında 10/06/2014 tarihinde anahtar teslim olarak davalının üstlendiği yapım işi konusunda taşeron sözleşmesi düzenlendiğini, davacının sözleşme ile yüklendiği işleri süresinde ve taahhüt etmiş olduğu tarihte yerine getirmediğini, 01/11/2014 tarihinden itibaren işleri yavaşlattığını, 01/02/2015 tarihinde işin yapımını fiilen bıraktığını, düzenlenen faturaya yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, davalının hiçbir hak ve alacağı bulunmadığını bildirir cevabi ihtarname gönderildiğini, 19/02/2015 tarihli ihtarname ile de sözleşmedeki yükümlülüklerine aykırı şekilde işlerin yapımının yavaşlatılması, daha sonra fiilen bırakılması nedeni ile tek taraflı olarak haklı nedenli sözleşmenin feshedildiğinin davacıya bildirildiğini, ihtara cevap verilmediğini, eksik işlerin tamamlanmadığını, Akhisar 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı dosyası ile haksız olarak delil tespiti talebinde bulunulduğunu, gerçek dışı tespitlerin yer aldığı bilirkişi raporuna yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, davacı tarafın dava dilekçesinde 25/06/2014 tarihli sözleşmeden bahsetmiş ise de tarafların gerçek iradelerini yansıtan sözleşmenin 10/06/2014 tarihli olduğunu, dava dışı idareye birim fiyatlı sözleşme sunulması gerektiğinden yalnızca idareye sunulmak ve şekli zorunlulukları aşabilmek amacıyla tamamen göstermelik olarak 25/06/2014 tarihli sözleşmenin hazırlandığını, davacının şantiyede hiç bir işi yapmadığı gibi, diğer taşeronların çalışmasına da engel olduğunu, sözleşme kapsamındaki teminatı vermediğini, ödemesi gereken işçi maaşları, SGK primlerini, damga vergisini ödemediğini, davacının alacağı olmadığını, davalının davacı adına yaptığı ödemelerin davacının sözde hakediş bedelini fazlasıyla geçtiğini, idarenin yapmış olduğu hakedişler dışında yapılan başka bir iş ve/veya düzenlenen hakediş bulunmadığını belirterek; davanın reddini ve davacı hakkında en az % 20 oranında kötü niyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye dayalı alacağın tahsili isteğiyle girişilen icra takibine itirazın iptali isteğine ilişkin olduğu, dosya kapsamından; davalı ile dava dışı … arasında … Gençlik Merkezi Yapım İşine ilişkin 30/05/2014 tarihli sözleşme düzenlendiği, sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedel sözleşme olduğu, işin tamamı için yüklenici tarafından teklif edilen 2.300.999,00 TL toplam bedel üzerinden düzenlendiği, 10/06/2014 tarihli taşeron sözleşmesinin taraflar arasında düzenlendiği, konusunun … Gençlik Merkezi Yapım İşine ilişkin olup anahtar teslimi götürü 2.000.000,00 TL + KDV bedel üzerinden akdedildiği, yine taraflar arasında 25/06/2014 tarihli taşeron sözleşmesi düzenlendiği aynı yapım işine ilişkin olduğu, işin anahtar teslimi götürü bedelle taşerona yaptırılması işi olup, sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olduğu, özel teknik şartnamesi ya da Bayındırlık Bakanlığı birim fiyat tariflerine uygun nitelikte elektrik tesisat işleri hariç 1.990.000,00 TL (KDV hariç) bedelle yapılmasının kararlaştırıldığı, 24/10/2014 tarihli ek sözleşmenin yine taraflar arasında düzenlenmiş olup, bu sözleşmenin taraflarca 25/06/2014 tarihinde imzalanan sözleşmeye ek olarak 24/10/2014 tarihinde düzenlendiği, buna göre dava konusu … Gençlik Merkezinde yapılan ve yapılacak bütün işlerin taraflarca ortaklaşa beraberce yapılacağı, kâr veya zararın eşit olarak paylaşılacağının kararlaştırıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın, taraflar arasında imzalanan sözleşmelerden hangisinin geçerli olduğu, davacı tarafça takip konusu yapılan faturaya dayalı talep edilebilir bir alacağın olup olmadığı, davalı iş sahibi tarafından yapılan, davacı alacağından mahsubu gereken bir tutarın olup olmadığı hususlarında toplandığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığın çözülebilmesi için öncelikle geçerli olan sözleşmenin hangisi olduğunun belirlenmesi gerektiği, davacı tarafın, geçerli olan sözleşmenin taraflar arasında düzenlenen 25/06/2014 tarihli sözleşme olduğunu, 24/10/2014 tarihli ek sözleşme ile masraflar karşılandıktan sonra kalan kârın eşit şekilde paylaştırılacağının kararlaştırıldığı, Akhisar 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı dosyası ile tespit yaptırıldığı iddiasında bulunduğu, davalı tarafın, geçerli olan sözleşmenin 10/06/2014 tarihli taşeron sözleşmesi olduğunu, sözleşmenin imzalanmasını müteakip dava dışı idareye birim fiyatlı sözleşme sunulması gerektiği bunun üzerine tarafların yalnızca idareye sunulmak ve şekli zorunlulukları aşabilmek amacıyla tamamen göstermelik olarak 25/06/2014 tarihli sözleşmeyi hazırladıkları ve davacının alacağının olmadığı savunmasında bulunduğu, davalı tarafça dosyaya sunulan Ankara 63.Noterliği’nden düzenli 19/02/2015 tarihli ihtarnamesinde “10/06/2014 tarihli … Gençlik Merkezi Yapım İşi konulu sözleşmenin 6 ve devamı maddelerine göre 24/10/2014 tarihli ek sözleşmeden doğan bütün hak ve alacakların ödendiği halde sözleşmeden doğan yükümlülüklerin ifa edilmemiş durumda olduğu” denildiği ve 25/06/2014 tarihli sözleşmeye atıf yapılarak “25/06/2014 tarihli sözleşmenin eki olduğu” açıkça yazılı olan ek sözleşmenin davalı tarafça da kabul edildiği, göstermelik olarak imzalanma iddiasının kişinin kendi muvazaasına dayanamaz ilkesi uyarınca geçerli olamayacağı, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın 25/06/2014 tarihli birim fiyat esaslı sözleşme ve 24/10/2014 tarihli ek sözleşme çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kanaatine varıldığı, dosyada birim fiyat listesinin bulunmadığı Gençlik ve Spor Bakanlığı’ndan yaklaşık maliyet cetvellerinin gönderildiği, bunun davacı ile davalı arasındaki sözleşmeye uyarlanabilmesinin mümkün olmadığı, dava dışı idare ile davalı arasındaki sözleşmenin anahtar teslim-götürü bedelle imzalanmış olduğu, idareden gelen dosyada pursantaj hesaplarının bulunduğu, bu durumda davacı tarafından yapılan imalat bedelinin fesih hakedişinde yer alan toplam KDV dahil 837.998,22 TL tutara oranlanmak suretiyle bulunabileceği, buna göre oranlama yapıldığında davacı tarafından yapılan imalat tutarının 25/06/2014 tarihli sözleşme çerçevesinde 724.735,85 TL’ ye tekabül ettiği ancak 24/10/2014 tarihli sözleşmede Gençlik Merkezi’nde yapılan ve yapılacak olan bütün işlerin taraflarca ortaklaşa ve beraberce yapılacağının kararlaştırıldığı, her iki tarafın kabulünde olan 24/10/2014 tarihli sözleşme çerçevesinde alacağın hesaplanmasında yapılan iş tutarının 837.998,22 TL olduğu, inşaat maliyetinin 847.485,96 TL olarak denetime ve hüküm kurmaya elverişli ikinci bilirkişi heyeti raporunda hesaplanmış olup, davalı defterlerinin incelenmesi sonucu davalı tarafından yapılan giderler, inşaat maliyet, teminat mektubu tutarı, all risk tutarı, vergi ödemesi toplamı düşümü ayrıca SGK ödemeleri de nazara alınarak ve 24/10/2014 tarihli sözleşme uyarınca taraflarca ortaklaşa kâr ve zarara katlanılacağı kararlaştırılmış olmakla bu durum da gözetilerek yapılan hesaplama sonucu davacının davalıdan 24/10/2014 tarihli sözleşme kapsamında 310.620,66 TL bakiye alacağının kaldığı, 24/10/2014 tarihli sözleşmenin içeriği itibariyle adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilecek olması halinde de kâr ve zarar paylaşımı ve davacı tarafça yapılan imalatlar, davalı defterinde belirlenen giderler dışında başkaca bir giderin olmadığı, bu şekli ile tasfiye sonucu bakiye alacağın 310.620,66 TL olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalının Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2015/12445 sayılı takip dosyasında itirazının 310.620,66 TL asıl alacak için iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren avans faizi işletilmesine, davanın niteliği eser sözleşmesinden kaynaklı olması, adi ortaklığın tasfiyesi durumu da nazara alınarak alacak likit sayılamayacağından davacının yine davanın niteliği ve davacı tarafça kötü niyetle takibe geçildiği hususu kanıtlanamadığından davalının reddedilen miktar üzerinden yasal koşulları oluşmayan tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece hatalı ve yetersiz gerekçeler ile müvekkili şirket alacağının eksik ve hatalı hesaplandığını, öncelikle mahkemenin geçerli olan sözleşmenin tespitinde hataya düştüğünü, hükme esas alınan 11/01/2021 tarihli raporun hatalı, usul ve yasaya aykırı bir rapor olup, önceki itirazlarının hiçbirini karşılayacak, çelişkileri giderecek ve hükme esas teşkil edecek yeterlilikte olmadığını, buna rağmen söz konusu raporun hükme esas alınmasının ve söz konusu hatalı rapor doğrultusunda hatalı bir şekilde 24/10/2014 tarihli sözleşme hükümlerine itibar edilerek karar verilmesinin bozma sebebi olduğunu, davanın en başından beri dava konusu olarak dayandıkları sözleşmenin 25/06/2014 tarihli sözleşme ve Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/12 D. İş sayılı dosyası ile yapılan tespit olduğunu, 25/06/2014 tarihli sözleşmenin “Birim Fiyat (Sözleşme)” Kenar Başlıklı 2.1. Maddesine göre Özel Teknik Şartnamesi ya da Bayındırlık Bakanlığı Birim Fiyat Tarifelerine uygun nitelikte işçilikle ve sözleşmede belirtilen iş programına uyularak süresi içerisinde kaba inşaat işleri, ince inşaat işleri, çevre düzenleme işleri, mekanik tesisat işlerinin (elektrik tesisat işleri hariç) 1.990.000,00 TL (KDV hariç) olduğunu, aynı sözleşmenin 6. maddesine göre ise ödemelerin aylık hakedişler şeklinde yapılacağını, müvekkili şirket tarafından Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/12 D. İş Sayılı dosyası ile bu konuda bir tespit yaptırılmış olup, söz konusu dosyada yapılan bilirkişi incelemesi sonucu oluşturulan 24/03/2015 tarihli bilirkişi tespit raporuna göre ödenmeyen hakediş bedellerinin 25/06/2014 sözleşme tarihi itibariyle 1.190.897,70 TL olarak tespit edildiğini, Kuşadası Noterliği’nin 04718 yevmiye numaralı ve 25/06/2014 tarihli “Taşeron Sözleşmesi”nin daha kuvvetli nitelikte olduğunun dosya kapsamında alınan ilk raporlarda dahi belirtilmiş olup, davalının aksi yönlü bir itirazı da bulunmadığını, sözleşmenin noter kanalıyla akdedilmiş olması nedeniyle, dava konusu uyuşmazlığa bu sözleşmenin tatbikinin gerektiğini, kaldı ki söz konusu sözleşmenin 10/06/2014 tarihli sözleşmeye nazaran yeni tarihli oluşu ve noter kanalıyla tanzim edildiği gerçekleri tek başına nazara alındığında dahi, 25/06/2014 tarihli Taşeron Sözleşmesinin tarafların gerçek ve nihai iradesini yansıttığı hususunun tartışmasız bir biçimde anlaşıldığını, kaldı ki; 22/09/2020 tarihli bilirkişi raporunda da taraflar arasındaki uyuşmazlığın 25/06/2014 tarihli birim-fiyat esaslı sözleşme çerçevesinde çözümlenmesi gerektiğinin belirtildiğini, bununla birlikte alınan raporlarda 24/10/2014 tarihli ek sözleşmenin de dikkate alınması gerektiği, bu ek sözleşmeye göre de tarafların esasen adi ortaklık hükümlerine göre sözleşmenin tasfiyesini kararlaştırdıklarının anlaşıldığı tespitlerinin somut olayın özelliklerine aykırı hatalı tespitler olup, bu tespitlerin ve bu tespitler uyarınca yapılan eksik hesaplamaların kabulünün mümkün olmadığını, davalı yanın sözleşmeden kaynaklı yükümlülüklerini yerine getirmekten ısrarla kaçınması ve müvekkilinin yapım işi nedeniyle ziyadesiyle mağdur olması nedeniyle taraflar arasında 25/06/2014 tarihli sözleşmeye atıfta bulunmak suretiyle 24/10/2014 tarihli “Ek Sözleşme” akdedildiğini, ancak bu ek sözleşmenin yapılmasındaki amacın; davalının işe sahip çıkmaması, işle ilgilenmemesi, sorumluluk üstlenmemesi, hakedişleri yapmaması ve Bakanlık nezdinde gerekli yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile işin sürüncemede kalması; buna karşılık müvekkilinin ise Bakanlık nezdinde resmi bir sıfatının bulunmaması, bu haliyle Bakanlığın müvekkilini alt taşeron olarak görmemesi nedeni ile adeta deyim yerindeyse müvekkilinin elinin kolunun bağlanması ve işin sürüncemede kalmasını engellemek istemesinden kaynaklandığını, müvekkilinin Bakanlık nezdinde kabul görmesi, işin sürüncemede kalmaması, ilerlemesi ve gelişmesi için böyle bir ek sözleşme yapma fikri doğmuş ise de, söz konusu ek sözleşmedeki asıl amacın bir iş ortaklığı olmadığı gibi söz konusu ek sözleşmede yer alan hükümlerin yine davalının hukuka aykırı davranışları nedeni ile zaten hayata geçirilmediğini, kaldı ki bir iş ortaklığı kurulması amaçlanmış olsaydı ticaret şirketlerinin iş ortaklığı kurma prosedürünün de işletilmesi gerektiğini, bu konuda zaten resmi iş ortaklığı prosedürü de uygulanmadığını, ayrıca noter kanalıyla düzenlenmiş bir sözleşmeye yapılacak herhangi bir ek sözleşmenin de aynı usulle yani noter kanalı ile yapılması gerektiğini, somut olayda söz konusu hususların hiçbirinin olmadığını, ek sözleşmenin uygulanmasının da mümkün olmadığını, zira adi yazılı bir sözleşme ile noterden düzenlenmiş bir sözleşmenin içeriğinin değiştirilemeyeceğini, kararın hiç değilse 10/04/2019 tarihli bilirkişi raporuna göre verilmesi gerekmekte iken, bu raporda belirtilen hususların hiçbirinin dikkate alınmamasının bozma veya kaldırma sebebi olduğunu, Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/12 D.İş sayılı dosyada yapılan delil tespitinde yapılan imalat bedelinin 2014 yılı piyasa rayiçlerine göre hesaplandığını, buradaki piyasa rayicinden kastın da bakanlığın yayınladığı birim fiyatlar olduğunu, bilirkişi raporlarında dahi tespit olunduğu üzere davalı tarafından tespit bilirkişisinin belirlediği imalat miktarına itiraz edilmediğini, 1. ek rapora göre de maliyet hesabı ile ilgili tespitlerin 2014 yılı piyasa rayiçlerine göre yapıldığının ortada olduğunu bu nedenle Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/12 D.İş sayılı dosyasında yer alan tespitin mahkemece hükme esas teşkil ettiğinin kabul edilmesi ve bu yönde haklı davalarının kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin 11/01/2021 tarihli bilirkişi raporunu, 24/10/2014 tarihli sözleşmeyi ve davalının usule ve yasaya aykırı bir şekilde tutulan defterlerini esas alarak yaptığı hesaplama ve kurduğu hükmün usul ve yasaya aykırı, eksik ve hatalı bir hüküm olduğunu, davalı defterlerinin süresinde sunulmamış olup, davalı defterlerine göre yapılan incelemeye muvafakatleri olmadığını, ayrıca cevap dilekçesinin ve davalı delillerinin de yasal süresi içerisinde sunulup bildirmediğinden davalının süresinde olmayan delillerinin de inceleme dışı bırakılması gerektiğini, bu hususlara da muvafakatleri olmadığını buna rağmen bu beyanlarının mahkemece dikkate alınmadığını, ayrıca müvekkilinin sadece faturalara değil aynı zamanda mahkeme aracılığı ile yaptırdığı delil tespitine de dayandığını, taraflarınca sunulan bu kadar güçlü delil varken, mahkemece eksik ve yetersiz inceleme ile lehe deliller dikkate alınmaksızın hatalı karar verildiğini, tüm dosya içeriğinde ve tüm raporlarda müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının usulüne uygun tutulduğu ve bu nedenle davacı/müvekkili lehine delil niteliğinin bulunduğu yönünde tespit ve değerlendirmede bulunulmuş olup, bu meyanda tek başına müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının münderecatı nazara alındığında dahi müvekkili şirketin davalı yandan talepleri gibi alacaklı olduğu hususunun sabit olup, aksi şekilde kurulan eksik hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bu hususların yani sıra; mahkemenin gerekçesinde “dosyada birim fiyat listesinin bulunmadığını” belirterek eksik inceleme sonucu hesaplama yaptığını beyan ettiğini, 2014 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim fiyatlarının, 2014 yılında akdedilmiş tüm sözleşmelere, bu kapsamda taraflar arasında düzenlenen sözleşmeye de kural olarak uygulanacak bir birim fiyat listesi olduğunu, aksi sözleşme ile kararlaştırılmadığı sürece herkes için geçerli birim fiyatlar olduğunu, ayrıca Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/12 D.İş sayılı dosyada yapılan delil tespitinde de bilirkişilerin 2014 yılı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Birim Fiyatlarını esas aldıklarını, rapordaki piyasa rayicinden kastın da bakanlığın yayınladığı birim fiyatlar olduğunu, bu nedenlerle de Akhisar 2. Asliye Hukuk Mahkemesince 2015/12 D.İş sayılı dosyasında yer alan tespitin Mahkemece hükme esas teşkil ettiğinin kabul edilmesi ve bu yönde haklı taleplerinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini, davalı tarafın itirazının haksız ve kötü niyetli olması nedeni ile asıl alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsili ile müvekkiline ödenmesine de karar verilmesi gerekmekte olup, aksi şekilde verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı aleyhe kısımları bakımından istinaf incelemesi sonucunda bozulmasını veya kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye alacağın tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuş ise de; davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulurken eksik harç yatırıldığı, bu nedenle mahkemece 04/10/2021 tarihli 100,00 TL posta masrafa 1.110,63 TL eksik harcın yatırılması için muhtıra düzenlendiği, usulüne uygun olarak düzenlenmiş muhtıranın davalı vekiline 13/10/2021 tarihinde tebliğ edildiği, muhtıraya rağmen eksik harç ve masrafların yatırılmaması üzerine mahkemece 11/11/2021 tarih ve 2015/485 Esas-2021/121 Karar sayılı ek karar ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 344 maddesi uyarınca yapılmamış sayılmasına karar verildiği, verilen kararın davalı vekiline 17/11/2021 tarihinde tebliğ edilmiş olup, mahkemenin ek kararına karşı istinaf başvurusunda bulunulmadığı anlaşıldığından, davalı vekilinin istinaf başvurusu yönünden inceleme yapılmamıştır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen ve mahkemece de geçerli sözleşme olarak kabul edilen Kuşadası Noterliği’nin 25/06/2014 tarih ve 4718 yevmiyeli taşeron sözleşmesi niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
İşin ifası devam ederken taraflar 24/10/2014 tarihinde bu kez adi yazılı olarak “Ek Sözleşme” başlıklı sözleşmeyi akdetmiş, Gençlik Merkezi inşaatında yapılan ve yapılacak olan bütün işlerin taraflarca ortaklaşa yapılacağını, kâr ve zararın eşit olarak paylaşılacağını, bu sözleşmenin 25/06/2014 tarihinde imzalanan sözleşmenin eki olduğunu kabul etmişlerdir.
Davacı taşeron vekili; taraflar arasında Kuşadası Noterliği’nin 25/06/2014 tarihli taşeron sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmenin birim fiyatlı sözleşme olup, bedelinin elektrik tesisat işleri ve KDV hariç toplam 1.990.000,00 TL olduğunu, bu sözleşmeye ek olarak taraflar arasında 24/10/2014 tarihli ek sözleşme düzenlendiğini, müvekkili şirketin sözleşme gereği üzerine düşen yükümlülükleri eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, davalı şirketin hakedişlerini ödemediğini, davalı tarafça 19/02/2015 tarihli keşide edilen ihtarname ile sözleşmenin 19/02/2015 tarihi itibariyle tek taraflı olarak feshedildiğinin bildirildiğini, Akhisar Asliye 2.Hukuk Mahkemesinin 2015/12 D.İş sayılı dosyası ile yapılan işlerin ve bedelinin belirlendiğini belirterek; davalının Ankara 18.İcra Müdürlüğünün 2015/12445 Esas sayılı icra takibine yapmış olduğu itirazın iptalini talep etmiş, davalı yüklenici vekili; taraflar arasında 10/06/2014 tarihli anahtar teslim taşeron sözleşmesi düzenlendiğini, davacının sözleşme ile yüklendiği işleri süresinde yerine getirmediğini, 19/02/2015 tarihli ihtarname ile sözleşmenin tek taraflı olarak haklı nedenle feshedildiğini, tespit raporuna yasal süresi içerisinde itiraz edildiğini, davacının ödemesi gereken işçi maaşları, SGK primlerini, damga vergisini ödemediğini, yapılan ödemelerin hakediş bedelini geçtiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur. Mahkemece; 25/06/2014 tarihli sözleşmeye atıf yapılarak “25/06/2014 tarihli sözleşmenin eki olduğu” açıkça yazılı olan ek sözleşmenin davalı tarafça da kabul edildiği, göstermelik olarak imzalanma iddiasının kişinin kendi muvazaasına dayanamaz ilkesi uyarınca geçerli olamayacağı, buna göre taraflar arasındaki uyuşmazlığın 25/06/2014 tarihli birim fiyat esaslı sözleşme ve 24/10/2014 tarihli ek sözleşme çerçevesinde çözümlenmesi gerektiği kabul edilmiş, her iki tarafın kabulünde olan 24/10/2014 tarihli sözleşme çerçevesinde alacağın hesaplanmasında yapılan iş tutarının 837.998,22 TL olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli ikinci bilirkişi heyeti raporunda inşaat maliyetinin 847.485,96 TL olarak hesaplandığı, davalı defterlerinin incelenmesi sonucu davalı tarafından yapılan giderler, inşaat maliyet, teminat mektubu tutarı, all risk tutarı, vergi ödemesi toplamı düşümü ayrıca SGK ödemeleri de nazara alınarak ve 24/10/2014 tarihli sözleşme uyarınca taraflarca ortaklaşa kâr ve zarara katlanılacağı kararlaştırılmış olmakla bu durum da gözetilerek yapılan hesaplama sonucu davacının davalıdan 24/10/2014 tarihli sözleşme kapsamında 310.620,66 TL bakiye alacağının kaldığı, 24/10/2014 tarihli sözleşmenin içeriği itibariyle adi ortaklık sözleşmesi olarak değerlendirilecek olması halinde de kâr ve zarar paylaşımı ve davacı tarafça yapılan imalatlar, davalı defterinde belirlenen giderler dışında başkaca bir giderin olmadığı, bu şekli ile tasfiye sonucu bakiye alacağın 310.620,66 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen Kuşadası Noterliği’nin 25/06/2014 tarih ve 4718 yevmiyeli sözleşmesi ve her iki tarafın da kabulünde olan ve Dairemizce de geçerli olarak kurulduğu kabul edilen 24/10/2014 tarihli ek sözleşme uyarınca ve bu ek sözleşme kapsamında tasfiye hükümlerine göre hesaplama yapılarak hüküm kurulmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,80 TL istinaf karar harcının peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,5‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 17/07/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır
Üye…
e-imzalıdır
Üye …
e-imzalıdır
Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır