Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/269 E. 2023/1082 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/269 – Karar No:2023/1082
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/269
KARAR NO : 2023/1082

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/05/2022
NUMARASI : 2021/130 E-2022/351 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2023

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasında düzenlenen 26/11/2013 tarihli sözleşme ile müvekkilinin “… Konut İnşaat Projesindeki … ve Yangın Algılama Sistemi ve Devreye Alınma” işinin 180.000,00 TL bedelle yapılması konusunda anlaşma yapıldığını, ayrıca aynı konutların “Merkezi Uydu Sistemi Malzeme Teklif Listesi” adı altında yazılı olan ürünlerin 46.000,00 TL bedel ile satılması konusunda da anlaşmaya varıldığını, 26/11/2013 tarihli sözleşme kapsamında işlerin sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirildiğini ancak davalıdan kaynaklanan nedenlerle “devreye alma” işinin yapılamadığını, davalının kendilerini şantiyeye sokmadığını, davalıya Ankara 36. Noterliği’nin 14/08/2014 tarihli ihtarnamesinin gönderilerek devreye alma işini yapmaya hazır olunduğunun iletildiğini ve bakiye alacağın talep edildiğini, ancak davalının gönderdiği cevap ihtarında işleri 3. kişiye yaptırdığını beyan ettiğini, davalının kendisine bildirimde bulunmadan işi 3.kişiye yaptırarak sözleşmeye aykırı davrandığını belirterek; taraflar arasında imzalanan sözleşme ve teslim edilen mallardan kaynaklı 27.000,00 TL alacağın davalının temerrüde düşürüldüğü tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacının edimini geciktirdiğini, sözlü olarak işin tamamlanması talep edildiğinde, bakiye alacağın peşin ödenmesini talep ettiğini, davacının sözleşmeye aykırı olarak kalan alacağı peşin olarak istemesi, müvekkilinin de üst işverene karşı işi süresinde tamamlama mükellefiyeti nedeniyle işin kalan kısmının 3.kişi şirket olan … ..Ltd.Şti. isimli şirkete yaptırıldığını, kalan iş için bu şirkete 9.000,00 TL + KDV= 10.620,00 TL ödeme yapıldığını, davacıya gönderilen ihtarda 3.kişi şirkete ödenen 10.620,00 TL bedelin mahsubundan sonra kalan kısmın ödeneceğinin belirtildiğini, davacının yapmadığı işin bedelini istediğini, oysa yoksun kaldığı kârdan başka talepte bulunamayacağını, ayrıca davacının teslim ettiği bir kısım malzemelerin arızalı olduğunun tespit edildiğini, bunun bedelinin de 16.740,00 TL olduğunu, davacının bu malzemeler ile ilgili garanti kapsamında işlem yapması gerektiğini, ancak kabul etmediğini, arızalı parçaların bedeli olan 16.740,00 TL’nin de iş bedelinden düşülmesi gerektiğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda verilen 16/07/2018 tarih ve 2014/374 Esas-2018/665 Karar sayılı davanın kısmen kabulüne, 16.380,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 22/08/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine dair kararına karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine Dairemizin 27/01/2021 tarih ve 2018/2063 Esas-2021/71 Karar sayılı kararı ile; “Taraflar arasında düzenlenen 26/11/2013 tarihli “… Konut İnşaat Projesindeki … ve Yangın Algılama Sistemi ve Devreye Alınma” sözleşmesi ve 27/02/2014 tarihli “… Konut 2 Merkez Merkezi Uydu Sistemi Malzeme ve Fiyat Teklifi”nin kabulü ile kurulan akdi ilişki, 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.26/11/2013 tarihli sözleşme kapsamında yapılacak olan işler bu sözleşme kapsamında düzenlenen fiyat teklifine göre KDV dahil toplam 205.931,24 USD olup, projeye özel iskonto uygulanarak toplam iş bedeli 180.000,00 TL olarak kararlaştırılmıştır. Yazılı sözleşmenin 4.maddesinde işin bedelinin 28/02/2014, 30/03/2014 ve 30/04/2014 tarihli 60.000,00’er TL bedelli çeklerle ödeneceği kararlaştırılmıştır. 27/02/2014 tarihli teklif mektubunda ise yapılacak işlerin bedeli KDV dahil toplam 54.466,67 TL olup, özel iskonto uygulanarak toplam iş bedeli 46.000,00 TL olarak kararlaştırılmıştır. Bu sözleşmeler kapsamında davacı taşeron tarafından toplam 226.000,00 TL bedelli faturaların düzenlendiği, bu faturaların davalının 2013 ve 2014 yılı ticari defterlerine işlendiği, herhangi bir itiraz bulunmadığı anlaşılmıştır. Sözleşmelerin bedelleri hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır. 26/11/2013 tarihli sözleşmenin 5. maddesinde, davacının, davalının işi kendisine tutanakla tesliminden ve işin peşinatının ödenmesine müteakip, binaların sistemi kurmaya hazır olması halinde en geç 30 gün içinde işi bitirip, çalışır vaziyette teslim edeceği, binalar sistem kurmaya hazır değilse, hazır hale gelmesine 2 hafta kala işveren tarafından taşerona yazılı bildirim yapılması şartı ile işe başlayacağı ve yukarıda belirtilen sürede işi bitireceği kararlaştırılmıştır. Bu sözleşmeler kapsamında davacı taşeron tarafından işlerin bir kısmı tamamlanmış, davacı taşeron, Ankara 36. Noterliği’nin 14/08/2014 tarih ve 13639 yevmiyeli ihtarı ile 26/11/2013 tarihli sözleşme kapsamında montaj işinin tamamlandığı, sistemin test ve devreye alınması işini yapmaya hazır olunduğu ancak, işin 3.kişiye tamamlatıldığının iletildiği, işi yapmaya hazır olunduğu belirtilerek; sözleşme gereğince ödenmesi gereken bedelden, ödenmeyen 27.000,00 TL’nin ihtarın tebliğinden itibaren 3 gün içinde ödenmesi ihtar edilmiştir. Bu ihtarın davalı yükleniciye tebliğinden sonra davalı yüklenici, Kozan 2. Noterliği’nin 21/08/2014 tarih ve 5990 yevmiyeli cevabi ihtarı ile, 26/11/2013 tarihli, 180.000,00 TL bedelli sözleşme kapsamında davacıya 160.000,00 TL ödeme yapıldığı, sözleşme kapsamında yapılması gereken devreye alma işleminin yapılmadığı, bu nedenle işin KDV dahil 10.620,00 TL bedelle 3.kişiye yaptırıldığı, bu nedenle işin tamamlanması teklifinin kabul edilmediği, hakedişin 30/09/2014 tarihinde iş sahibi tarafından ödenmesine müteakip sözleşme kapsamında davacı tarafından yapılması gerekip de yapılmayan ve 3.kişiye yaptırılan işin bedeli olan 10.620,00 TL tenzilinden sonra kalan bakiyenin ödeneceği bildirilmiştir. Bu ihtarlara göre, işin devreye alınması işleminin davalı yüklenici tarafından sözleşmenin bu aşamada fiili olarak feshedilmesi nedeniyle davacı taşeron tarafından yapılmadığının kabulü gerekir. Davacı taşeron, sözleşmenin ifasının davalı tarafça engellendiği başka bir deyişle bir kısım işlerin kendisine yaptırılmadığını belirterek, bakiye 27.000,00 TL’nin tahsilini talep etmiş; davalı yüklenici ise sözleşmeye göre iş bedelinin büyük kısmının ödendiğini, davacının bakiye 27.000,00 TL ödenmeden işi bitirmek istemediğinden, şantiyeye alınmadıkları iddiasını ileri sürdüğünü belirterek, sözleşmeye aykırı davranan tarafın davacı olduğunu savunmuştur. Davacı taşeronun dava dilekçesinden, işin karşı tarafın kusuru ile yapılmayan kısmına yönelik olarak kâr mahrumiyeti alacağını, yani sözleşmenin haksız feshi kapsamında müspet zararını da talep ettiği anlaşılmaktadır. Davalı yüklenici vekili ise istinaf dilekçesinde, 3.kişiye yaptırılan işin sözleşmelerdeki bedelinin 16.889,88 TL olduğunu, bu miktarın düşülerek bakiye iş bedelinin belirlenmesi gerektiğini savunmuştur. Yerleşik içtihatlar gereği sözleşmenin ifasının iş sahibi tarafından haksız olarak engellendiğinin, kalan kısım yönünden iş sahibinin fesihte haksız olduğunun kabul edilmesi halinde, yaptırılmayan kısım için taşeronun mahrum kaldığı karın da müspet zarar kapsamında hesaplanarak bu bedele de hükmedilmesi gerekir. Buna karşılık sözleşmenin haklı olarak feshedildiğinin kabul edilmesi halinde, kalan işler yönünden davalı yüklenicinin iş bedelinden mahsubunu talep edebileceği miktarın sözleşmede belirlenen bedele göre tespit edilmesi gerekir. Mahkemece kalan işler yönünden davalı yüklenicinin fesihte haklı olup olmadığı hususunda bir inceleme yapılmamıştır. Dosyadaki belgelerden davacı tarafça işin kendisi tarafından tamamlanacağının ihtar edildiği sabit olup, davalı yüklenici ise, davacının işin eksik kısmının ikmali için davacının uyarıldığını iddia etmiş ise de; bu iddiasını ispatlar şekilde dosyaya sunduğu delili bulunup bulunmadığı ve sözleşmenin feshinde tarafların kusur durumu araştırılarak bir tespit yapılmamıştır. Davacının sözleşme kapsamında bakiye alacağı ve feshin haksız olduğunun belirlenmesi halinde kâr kaybının da hesaplanarak verilmesi, haklı fesih halinde ise sadece bulunan bakiye iş bedeline hükmedilmesi gerekirken eksik inceleme ve fesihte haklılık durumu belirlenmeksizin karar verilmesi doğru olmamıştır.” gerekçesi ile taraf vekillerinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Dairemizce verilen bu karardan sonra Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; davanın, davacı ile davalı arasında biri yazılı, diğeri yazılı olmayan iki ayrı sözleşme kapsamında davacı tarafından yerine getirildiği söylenen işler ile ilgili ödenmediği ileri sürülen iş bedeli ve yoksun kalınan kârın davalıdan tahsili istemine ilişkin olduğu, daha önce yapılan yargılama sonucu davanın kısmen kabulü ile 16.380,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verildiği, BAM iade kararı doğrultusunda alınan tarihsiz ilk raporda da belirtildiği gibi, işin süresinin 30 gün olup, yer teslimi ile sürenin başlayacağı, yer teslimine ilişkin tutanak olmadığı için sürenin başlangıcının belirlenmesi mümkün olmadığından işin süresinde yapılmadığının kabul edilemeyeceği, üstelik gecikme olduğuna ilişkin davalı tarafın ihtarı bulunmadığı, davacının yapılmayan iş kısmı olan devreye alma işlemini yapmak için iş sahasına gittiğinde, davalı tarafından sahaya alınmadığı sabit olduğu için sözleşmenin davalı tarafından feshinin haklı nedene dayanmadığının kabul edildiği, bu durumda davacının hem yaptığı iş bedelinin ödenmeyen kısmını, hem de haksız fesih nedeni ile yerine getiremediği devreye alma işinin bedeli ile ilgili kâr kaybını davalı işverenden talep edebileceğinin kabul edildiği, yukarıda da belirtildiği gibi, davacı ile davalı arasında biri yazılı diğeri yazılı olmayan sözleşmeye dayalı iki ayrı hukuki ilişki olduğu, bunlardan birinin malzeme teslimini içeren 46.000,00 TL bedelli anlaşma, diğerinin ise 180.000,00 TL bedelli yangın algılama sistemi ve devreye alınması işi ile ilgili olduğu, davacı tarafından düzenlenen 13/08/2014 tarihli ihtarname ile her iki işten arta kalan ve davalı tarafından ödenmeyen davacı alacağının açıkça 27.000,00 TL olarak gösterildiği, davalının bu ihtarnameye karşılık olarak düzenlediği 21/08/2014 tarihli ihtarnamede yukarıda belirtilen iki ayrı iş nedeni ile ödenmeyen davacı alacağının 27.000,00 TL olduğunu kabul ettiği, fakat davacının üstlendiği işlerin bir kısmının hiç yapılmamış ya da eksik yapılmış olması nedeni ile dava dışı … Şirketinden mal ve hizmet satın aldığını, davacının eksik bıraktığı ve dava dışı … Şirketi tarafından yerine getirilen iş bedelinin 10.620,00 TL olduğunu, davacının ihtarname ile kendilerinden istediği 27.000,00 TL’nin … Şirketine yapılan 10.620,00 TL dışında kalan kısmını ödemeyi kabul etmiş olmaları nedeni ile her iki işten kaynaklanan davacı alacağının toplam 16.380,00 TL olduğunu kabul ettiği, davalı tarafın talep edilen 27.000,00 TL içerisinde davacı tarafından yerine getirilmeyen devreye alma işi de dahil tüm iş bedelinin ödenmeyen kısmının bulunduğunu ileri sürmekte iken, davacının devreye alma işini davalıdan kaynaklanan nedenlerle yerine getiremediklerini belirtip, tüm işin ödenmeyen bedeli ile kâr yoksunluğundan kaynaklanan alacağın talep edilebileceğini ileri sürdüğü, iade kararı sonrası düzenlenen ilk raporda, test ve devreye alma işinin bedelinin 17.303,64 TL olduğu, bu işin sözleşmenin davalı iş veren tarafından haksız fesih edilmiş olması nedeni ile davacı tarafından yerine getirilemediği, bu durumda davacının davalıdan kaynaklanan nedenlerle yapamadığı işin bedeline karşılık gelen kâr yoksunluğu alacağının 2.595,55 TL olduğu şeklinde görüş bildirildiği, bu rapora yönelik itirazlar sonrası düzenlenen ek raporda ise, yapılmayan iş bedelinden maliyete ait unsurlar arındırıldığında,17.303,64 TL olan ve yapılamayan devreye alma işi bedelinden kaynaklanan yoksun kalınan kâr kaybının 2.257,00 TL olduğunun hesaplandığı, bu hesaplamanın somut olaya uygun olduğu için, davalının haksız fesih ettiği sözleşme nedeni ile davacı tarafından 17.303,64 TL bedelli devreye alma işinin yapılamaması nedeni ile oluşan kâr kaybının 2.257,00 TL olduğu, bu miktarın davalıdan tahsili gerektiğinin kabul edildiği, davacının bir diğer talebinin devreye alma işi de dahil davacı tarafından yapılan iş bedelinin ödenmediği ileri sürülen kısmına ilişkin 27.000,00 TL olup, bu miktarın yapılan ve yapılmayan tüm iş bedelinin ödenmeyen kısmını oluşturduğu, davacının davalının kusuru ile de olsa yapmadığı devreye alma işinin bedeli olan 17.303,64 TL’yi davalıdan talep edemeyeceği, ancak bu işi yapamamaktan kaynaklanan kâr kaybını talep edebileceği, bakiye iş bedeli olan 27.000,00 TL’den, yapılmayan devreye alma işinin bedeli olan 17.3030,64 TL mahsup edildiğinde davacının iş bedelinden kaynaklanan alacağının ( 27.000,00 TL – 17.303/64 TL = 9.696,36 TL) 9.696,36 TL olduğu, davalı tarafa 3 gün ödeme süresi verilen ve 19/08/2014 tarihinde tebliğ edilen Ankara 36. Noterliğinin 14/08/2014 tarihli ihtarnamesi ile verilen 3 günlük ödeme süresinin tamamlandığı 22/08/2014 tarihinde davalı yönünden temerrüdün gerçekleştiği, bu nedenle 9.696,36 TL iş bedeli alacağı ile 2.257,00 TL kâr yoksunluğu alacağının 22/08/2014 tarihinden itibaren hesaplanacak avans faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesi gerektiği gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, 9.696,36 TL iş bedeli alacağı ile 2.257,00 TL kâr kaybından oluşan toplam 11.953,36 TL’nin 22/08/2014 temerrüt tarihinden itibaren hesaplanacak değişen oranlı avans faiziyle birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; İstinaf Mahkemesinin “Davacının sözleşme kapsamında bakiye alacağı ve feshin haksız olduğunun belirlenmesi halinde kâr kaybının da hesaplanarak verilmesi, haklı fesih halinde ise sadece bulunan bakiye iş bedeline hükmedilmesi gerekirken..” derken söz konusu uyuşmazlığa ilişkin haksız fesih veya haklı fesih durumunun varlığının tespitinin yapılması gerektiğini ve eğer haksız fesih söz konusu ise bakiye iş bedeli alacağı ile kâr kaybının da hesaplanmasının gerektiğini vurguladığını, bozma sonrası yapılan yargılama sonucu feshin haksız olduğunun tespit edildiğini, müvekkili tarafından düzenlenen 13/08/2014 tarihli ihtarname ile her iki işten arta kalan ve davalı tarafından ödenmeyen alacak miktarının açıkça 27.000,00 TL olarak belirtildiğini, davalı tarafça bu ihtarnameye karşılık olarak düzenlenen 21/08/2014 tarihli ihtarnamede müvekkilinin iki iş nedeni ile ödenmeyen alacağının 27.000,00 TL olduğunun açıkça kabul edildiğini, dolayısıyla müvekkilinin bakiye iş bedelinin her iki tarafça da kabul edildiği üzere 27.000,00 TL olduğunu, hal böyle iken bilirkişi heyeti tarafından her iki teklif tarihi esas alınarak o dönem ki USD kuru üzerinden hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, sözleşme uyarınca ayrıca davalının ihtarnamede de kabul ettiği üzere taraflarınca talep edilen iş bedeli bakiyesinin 27.000,00 TL olduğunu, dolayısıyla davalının sözleşmeyi haksız olarak feshettiği de tespit edildiğinden, müvekkili şirketin yükletilen işi yapamaması sebebiyle alacaktan mahrum kaldığı meblağın 27.000,00 TL olduğunu, kaldı ki bozma ilamının gerekçesinde de belirtildiği üzere sözleşme kapsamında bakiye alacağın ve feshin haksız olduğunun belirlenmesi halinde kâr kaybının da hesaplanarak verilmesi gerektiğini, mahkeme kararında da görüleceği üzere sözleşme kapsamındaki bakiye alacağın talep edilen miktar kadar olduğunu, ancak neye istinaden devreye alma işinin bedeli olan 17.303,34 TL’lik meblağın bakiye alacak olan miktardan mahsup edilerek 9.696,36 TL miktara hükmedildiğinin anlaşılamadığını, söz konusu devreye alma işinin davalının kusurlu olarak sözleşmeyi feshetmesi olduğunu, sözleşme uyarınca yüklenilen iş bedeli kısmının tamamının müvekkili şirkete verilmesi gerekirken, devreye alma iş bedelinin yapılmaması gerekçesiyle bu kısmın mahsup edilmesinin isabetli olmadığını, istinaf ilamı gerekçesinde de bu bakiye alacağa hükmedilmesi gerektiği açıkça belirtilmiş olup, verilen kararın müvekkilinin hak kaybına neden olduğunu, mahkeme tarafından hem bozma nedenine hem de sözleşmede yer alan unsurlara aykırı hüküm verildiğini, kaldı ki mahkeme tarafından yapılmayan iş bedelinin neden talep edilemeyeceği hususunda herhangi bir gerekçe gösterilmediğini, müvekkilinin sözleşme uyarınca 27.000,00 TL’nin tamamı açısından mağduriyeti olduğunun açık olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle Dairemizin yukarıda özetlenen 27/01/2021 tarih ve 2018/2063 Esas-2021/71 Karar sayılı kararı sonrasında yapılan yargılama sonucu, Dairemiz kararına uygun olarak sözleşmenin davalı tarafından haksız olarak feshedildiğinin tespitinden sonra davacının sözleşme kapsamında bakiye alacağı ve kâr kaybının hesaplanarak, belirlenen alacak miktarına hükmolunmuş olmasına göre davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 179,90 TL’nin mahsubu ile bakiye ‬89,95 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 25/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır