Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/26 E. 2023/190 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/26 – Karar No:2023/190

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/26
KARAR NO : 2023/190

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/06/2022
NUMARASI : 2021/481 E-2022/433 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.02.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş olup, mahkemece verilen 05.12.2022 tarihli istinaf dilekçesinin reddine dair ek karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ;
Davacı vekili özetle; müvekkilinin yüklenicisi olduğu inşaat işi kapsamındaki kaba ve ince işlerin yapımını 06.03.2019 tarihli sözleşme ile davalıya taşere ettiğini, 11.03.2019 tarihinde yer teslimi yapıldığını, davalının 25.12.2019 tarihine kadar tamamlamayı taahhüt ettiği halde, yükümlülüklerini yerine getirmediğini ve 2020 yılı Şubat- Mart aylarında şantiyeyi terk ettiğini, müvekkilinin sözleşmeyi feshederek eksik iş ve işlemleri davalı nam ve hesabına yaptırma yoluna gittiğini öne sürerek davalı nam ve hesabına yaptırılan imalatlar bedeli ile cezai müeyyideler için şimdilik 100.000 TL’nin tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı tarafça cevap dilekçesi sunulmamıştır.
İlk derece mahkemesince; “Toplanan delillere, davacı yanın ticari defter ve kayıtları ile alacağa konu hakedişler, faturalar ve ticari defter kayıtlarında görünen davacı ödemelerine göre; HMK’nun 222/3. Maddesinde yer alan; “İkinci fıkrada belirtilen şartlara uygun olarak tutulan ticari defter kayıtlarının sahibi ve halefleri lehine delil olarak kabul edilebilmesi için, diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defterlerindeki kayıtların bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerekir. (Ek cümle:22/7/2020-7251/23 md.)…” hükmü uyarınca davacının defterleri, davalıya çıkartılan muhtıraya rağmen defterlerin ibraz etmemiş olması nedeniyle davacının defterleri lehine delil olarak kabul edilmiş olup, taraflar arasında ticari satım ilişkisi sabit olup davacının ticari defter ve kayıtları ile defterlerinde kayıtlı olduğu üzere davalıdan 1.219.254,19 TL alacaklı olduğundan ve hatta dava dosyası içerisinde bulunan hakedişler, faturalar ve ticari defter kayıtlarında görünen davacı ödemeleri birlikte değerlendirildiğinde ise davacının davalıdan 2.313.414,72 TL alacaklı olduğundan, davacı bu miktarların çok altında kalan davaya konu 100.000,00 TL alacağının tahsilini talep edebilir. Zira taraflar arasındaki ihtilaf, davalının yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeni ile tamamlanamayan işlerin nam ve hesaba yaptırılmış olması sonucu oluşan borçların ve sözleşmede belirtilen cezai müeyyidelerin tahsiline ilişkindir. Davacı yüklenici ile davali taşeron arasında yapılan sözleşmeye göre taşeron, … Depolar ve Atölye İnşaatı işinde, yüklenicinin yapmış olduğu 6. hakediş tespit hakedişi olarak kabul edilmek suretiyle bakiye inşaat işlerini yüklenmiş olup, işin süresi 25.12.2019 tarihinde dolmaktadır. Taşeronun hakettiği bedel, idare tarafından yükleniciye ödenen imalat * fiyat farkına %15 tenzilat uygulanmak suretiyle belirlenecektir. İş bitirilerek, 08.09.2020 tarihi itibarıyla geçici kabulü yapılmış bulunmaktadır. Ancak, davalımın işe gereken özeni göstermemesi, yeterli sayıda personel ve ekipmanla işe devam etmemesi nedeni ile davalı, davacı tarafından kendişine keşide edilen 24,07.2019, 05.11.2019, 29.12.2020 ve 28.01.2020 tarihli ihtarnamelerle uyarılmışsa da netice alınamamış olması ve davalının şantiyeyi terk ederek işi bırakması üzerine bakiye işler, sözleşmenin 22.maddesine istinaden taşeron nam ve hesabına yüklenici tarafından yapılmış bulunmaktadır. Buna göre taşeronun alacağı, işin tamamının kendisi tarafından yapılmış gibi düzenlenecek kesin hakedişinden, nam ve hesabına yapılan ödemeler düşülmek suretiyle 2.313.414,72 TL olarak hesaplanmış olup, bilirkişi raporu ile doğrulanmıştır, bu nedenlerle davanın kabulüne dair karar vermek” gerektiği gerekçesiyle “Davanın KABULÜ ile 100.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine,” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının dava dışı iş sahibiyle yaptığı sözleşme kapsamında imalatlara başlayarak altı adet hakediş yaptıktan sonra kalan kaba ve ince inşaat işlerin tamamının yapılmasına ilişkin müvekkili ile sözleşme akdettiği, müvekkilinin 11 adet hakediş yaptığı ve faturalar kestiği, davacı tarafça gider katılım bedeli açıklamasıyla 568.000 TL bedelli fatura düzenlenerek gönderilmesi üzerine müvekkilinin faturayı iade ettiği, sözleşme gereğince tüm yükümlülüklerini yerine getirdiği halde ve ihtara rağmen davacının aynı açıklamayla 442.000 TL tutarlı bir fatura düzenleyerek gönderdiği, müvekkilinin bu faturayı da iade ettiği, davacı ile iş sahibi arasında düzenlenen 18 adet hakedişte müvekkilinin sözleşme gereğince tenzilat uygulayarak 2.322.507,50 TL tutarlı fatura düzenlediği, ancak faturanın davacı tarafça iade edildiği, iş sahibinin davacıya ödeme yapmasını takiben 15 gün içerisinde müvekkiline ödeme yapılması gerektiği, davacının daha uzun vadelerle kısmi ödemeler yaptığı, ayrıca ek işler nedeniyle fiyat farklarının müvekkiline yansıtılmadığı, müvekkili tarafından Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/454 esas sayılı dosyasıyla alacak davası açıldığı, ancak 17.11.2022 tarihinde bir arabulucunun müvekkilini arayarak eldeki davadaki bakiye alacağa ilişkin davet mektubu göndermek istediğini belirtmesi üzerine bu davadan haberdar olduğu, dosyaya vekaletname sunulduğu, yargılamanın müvekkilinin yokluğunda yürütülerek karar verildiği ve kararın kesinleştirildiği, tebligatların Tebligat Kanunu 35. maddeye göre yapıldığı, ancak şirket adresinin kapalı olması ve bu hususun yönetici tarafından doğrulanması üzerine iade edildiği belirtilmekle birlikte, bilgiyi veren kişinin isim ve soy isminin tebliğ parçası üzerine yazılmadığı, müvekkilinin belirtilen adreste bulunduğu ve etkin olarak faaliyete devam ettiği, posta memurunun müvekkili adresine hiç gelmediğinin değerlendirildiği, gerekçeli kararın tebliğe çıkarıldığı 28.07.2022 tarihinden önce müvekkilinin daha önceki adresinden ayrıldığı, 18.07.2022 tarihinde ticaret sicil gazetesinde yeni adresin ilan ve tescil edildiği, gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğu, kararın kesinleşmediği, kararın 17.11.2022 tarihinde öğrenildiği ve süresinde istinaf kanun yoluna başvurulduğu nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekilince 30.11.2022 tarihli dilekçe ile karar istinaf edilmiş ise de, mahkemece “mahkememiz tarafından verilen kararın davalı …. ŞTİ’ne TK’nın 35. Maddesi gereğince 06/08/2022 tarihinde tebliğ edildiği, kararın 08/09/2022 tarihinde kesinleştiği, davalı vekili tarafından 30/11/2022 tarihinde istinaf yoluna başvurulduğu, bu hali ile HMK’nin 345/1. maddesinde belirlenen süre geçtikten sonra istinaf yoluna” başvurulduğu gerekçesiyle HMK 346/1. madde uyarınca istinaf dilekçesinin reddine karar verilmiş; davalı vekilince süresinde sunulan ek karara ilişkin istinaf dilekçesinde, gerekçeli karara ilişkin istinaf dilekçesinde gerekçeli kararın tebliğinin usulsüz olduğuna dair nedenlerle ek kararın kaldırılması talep edilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece verilen davanın kabulüne dair karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuş ve mahkemece 05.12.2022 tarihli istinaf dilekçesinin reddine ilişkin ek karara karşı davalı vekilince süresinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Somut olayda davacı yüklenici tarafından alacak talepli davanın 31.08.2021 tarihinde açıldığı, dava dilekçesi ve tensip zaptının dava dilekçesinde yazılı “…” adresine tebliğe çıkarıldığı, davetiyenin hanenin kapalı olduğu ve komşu, kapıcı ve yöneticiye ulaşılamadığından muhatabın adreste tespit edilemediği belirtilerek iade edildiği, davalının ticaret sicilinde kayıtlı “…” adresine çıkarılan davetiyenin de muhatap ve muhatap adına tebligat yapılacak kimse bulunamadığından bahisle iade edilmesi üzerine dava dilekçesi ve tensip zaptının bu adreste Tebligat Kanunu 35. madde gereğince tebliğ edildiği, yargılama aşamasındaki sair tebligatların da bu adrese yapıldığı, 17.06.2022 günlü gerekçeli kararın da 06.08.2022 tarihinde bu adreste Tebligat Kanunu 35. madde gereğince tebliğ edildiği ve mahkemece tarafların kararı istinaf etmediği belirtilerek kararın 08.09.2022 tarihi itibariyle ve bu tarihte kesinleştirildiği, oysa davalının belirtilen adresi değiştirdiği, yeni adresin “…l” olduğu, bu adresin 15.07.2022 tarihinde ticaret siciline kaydedildiği ve Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinin 18.07.2022 tarihli nüshasında ilan edildiği anlaşıldığından gerekçeli kararın davalının önceki adresine tebliği usulsüz olup, davalı tarafça usulsüz tebliğin öğrenildiği belirtilen tarihten itibaren süresi içerisinde istinaf kanun yoluna başvurulmuş olmakla, mahkemenin “istinaf yoluna başvurma dilekçesinin reddine” dair 05.12.2022 tarihli ek kararı usul ve yasaya uygun bulunmadığından davalı vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle, mahkemece verilen 05.12.2022 tarihli ek kararın kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davalı vekilinin gerekçeli karara ilişkin istinaf başvurusunun incelenmesinde ise; mahkemece hüküm altına alınan alacak miktarı üzerinden Harçlar Kanunu gereğince 1.707,75 TL nisbi istinaf karar harcı yatırılması gerekirken davalı tarafça 80,70 TL maktu istinaf karar harcı yatırıldığı görülmüş olmakla, eksik olan 1.627,05 TL harcın ikmali için HMK 344 maddede gösterilen prosedür uygulanmak suretiyle istinaf karar harcının ikmali hususunda davalıya muhtıra çıkarılması ve sonucuna göre gerektiğinde aynı madde hükmü uyarınca mahkemece bir karar verildikten sonra istinaf incelemesi yapılmak üzere dosyanın Dairemize gönderilmesi için ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin ek karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulüyle,
Ankara 14. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.12.2022 tarihli 2021/481 E – 2022/433 K sayılı ek kararının kaldırılmasına,
2-) Yukarıda belirtilen eksikliğin giderilip istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine geri çevrilmesine,
HMK 352/1 madde gereğince dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda 10.02.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip