Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/14 E. 2023/189 K. 10.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/14 – Karar No:2023/189

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/14
KARAR NO : 2023/189

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/10/2020
NUMARASI : 2017/935 E-2020/543 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 10.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 10.02.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; tarafların pet şişe dolum hattına ilişkin 23.11.2015 tarihli sözleşmeyi akdettiklerini, iş bedelinin 7.005.870 TL olduğunu, iş bedelinin aşamalı olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını, müvekkilinin belirttiği tarihlerde olmak üzere toplam 5.750.000 TL ödeme yaptığını, davalının yükümlülüklerini yerine getirmediğini, malları teslim etmediğini, müvekkilinin 16.10.2017/… yevmiye numaralı ihtarname ile sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğini, davalının kendisine ödenen iş bedelini iade etmediğini, tahsil için başlatılan icra takibinin haksız itiraz sonucu durduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; 23.11.2015 tarihli sözleşmenin satış sözleşmesi olmayıp eser sözleşmesi olduğunu, 176 ada 3, 4 ve 5 parsellerin tevhidi ile oluşacak taşınmazda 6.800 m² kapalı alana sahip olacak … Fabrikası projesine ilişkin sözleşmenin edim bütünlüğü ve ifası açısından birbirine bağlı 3 adet sözleşmeden birisi olduğunu, 2015 yılı Kasım ayındaki 1 EURO = 3.02 TL hesabıyla 3 sözleşmenin bedelinin toplam 21.049.689 TL olduğunu, müvekkilinin edimini ifa edebilmesi için öncelikle davacının makinelerin kurulacağı yeri teslim etmesi, fabrika binasının inşası ile trafo ve yeterli güce sahip elektrik alt yapısının tesis edilmesi ve üretim hızını besleyecek debide su akışının sağlanması gerektiğini, davacının öncelikli edimlerini yerine getirmediğini, müvekkilinin borcunun muaccel olmadığını, müvekkilinin sözleşmeyi takiben diğer 2 sözlemenin de imza edileceği inancıyla … firmasıyla anlaşma yaparak makineleri tedarik işlemlerine başladığını, 02.12.2015 tarihli 3.700.000 EURO ve 2.186,388 EURO bedelli sözleşmelerin yapıldığını, … firmasının 2016 yılı Eylül ayında makineleri … Gümrüğü’ne gönderdiğini, müvekkilinin davacıdan yer teslimi talep ettiğini, makinelerin 10 Mayıs 2017 tarihine kadar antrepoda bekletildiğini, 35.000 EURO antrepo ücretinin ödendiğini, yine günlük 1.000 EURO hesabıyla … firmasına karşı 218.000 EURO cezayı şart ödemekle yükümlü hale geldiğini, davacının tek taraflı olarak projeyi uygulamaktan vazgeçtiğini, proje kapsamında hiç imalat yapmadığını, davacının makineleri alamayacağını belirterek üçüncü bir kişiye satılmasını ve aradaki zararı karşılayacağını beyan ettiğini, makinelerin davacı siparişine özel olarak inşa edildiğini, mevcut haliyle satılması mümkün olmadığından 400.000 EURO değerinde imalat ve değişiklikler yapılmak suretiyle üçüncü bir kişiye satıldığını, 2016 yılı Eylül ayından 2017 yılı Temmuz ayına kadar 50.000 EURO ardiye ücreti ödendiğini, kur farkı nedeniyle 360.000 TL zarar meydana geldiğini, sözleşme ifa edilmediği için müvekkilinin 1.050.000 TL kardan yoksun kaldığını, böylece toplam zararın 4.537.674 TL olduğunu, sözleşmenin yürürlükte olduğunu, haksız fesih ihbarıyla davacının temerrüde düştüğünü, davacının müvekkiline ihtarda bulunmadığını, temerrüde düşürmediğini, davacının TBK 484 madde gereğince müvekkilinin zararını tam olarak karşılayacağını beyan ettiğini, sözleşmenin TBK 484 madde gereğince feshedildiğinin tespitini talep ettiklerini, temerrüt söz konusu olmadığından faiz de istenemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Davalı, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunu ve üç aşamalı bir iş olduğunu bildirmekte ise de, 2. Ve 3. Parti makine donanımına ilişkin sözleşme taslaklarının imzalanmadığı ve geçerli bir sözleşmenin bulunmadığı, davalının sözleşmede ‘idare -yüklenici’ denilmesi sebebi ile bu sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu iddia ettiği, ancak içeriği ve başlık itibariyle satış sözleşmesi olduğu, davalının söz konusu malzemeleri dava dışı … firmasına sipariş ederek imal ettirdiği, diğer sözleşmelerin imzalanmadığı da dikkate alındığında üç aşamalı/ sözleşmeli bir eser sözleşmesi yapıldığı iddiasının ancak yazılı delille ispat edilebileceği anlaşılmıştır. Sözleşme içeriğinden açıkça sözleşme konusu malzemelerin davacının Ankara’daki fabrikalarına teslimi içerdiği, hangi fabrika olduğunun zikredilmediği, davalının Karaali’de kurulacak fabrikaya teslimin istendiği, fabrikanın kurulmadığı bu nedenle malların teslim edilmediği savunmasının, yazılı delillerle teyit edilemediği, kaldı ki davalının TBK 235 maddesi kapsamında malın davacı alıcı tarafından teslim alınması için ihtarname ile alıcının temerrüde düşürülmediği anlaşılmıştır ( Y.19.H.D. 2014/17305 esas-2016/283 karar). Nitekim dosya içeriğinden malzemelerin teslimi ve yerine montajı niteliğindeki satış sözleşmesinin imzalandığı, bu sözleşme kapsamında davacıdan 5.750.000,00 TL alındığı, ancak malların, davacı tarafa teslim edilmediği gibi, davacı tarafından sözleşmenin feshi tarihinden önce Temmuz 2017 tarihi itibariyle sözkonusu malların başka bir alıcıya teslim edildiği, dolayısıyla aktin feshi tarihi itibariyle davalı elinde malzemenin de bulunmadığı anlaşılmıştır. Davalı bu konuda davacının teyidini aldığını idda etmekte ise de buna ilişkin delili dosyaya sunamamıştır. Davalı yer teslimi yapılmadığından makinelerin teslim edilmediğini bildirmekle birlikte davacı tarafı bu konuda temerrüde düşürmediği, yer hazırlanması talebinin davacıya iletildiği beyanında bulunan tek tanığın davalı şirket ortağı/ proje müdürü olması nedeniyle tarafsız beyanda bulunduğu ve samimiyeti konusunda mahkemede şüphe oluştuğu, beyanları teyit eder yazılı delilerin dosyaya sunulamadığı, tarafların tacir olması sebebiyle temerrüdün basiretli bir tacir gibi davranılarak tereddüte yer vermeyecek şekilde yazılı yapılmasının ispat yönünden mahkeme olumlu kanaatini oluşturmada gerekliliği, bu bağlamda herhangi bir ihtarının bulunmadığı dikkate alındığında, davalının yer teslimi talebi bulunmadığı, ‘ alacaklı temerrüdünün gerçekleştirilmediği, davalının TBK 107,108,109 maddeleri kapsamında seçimlik haklarını kullanmadığı, sözleşmenin feshi ihtarından sonra yapılan yer teslimi talebinin ise; davalının söz konusu malları başka bir alıcıya teslim ettiği dikkate alındığında samimi görülmediği, fesihten önce ifa niyetinin bulunduğu dönemde yapılması gerektiğinden süresinde olmadığı, seçim hakkının davacıya geçtiği ve davacının da sözleşmeden dönerek alacağını talep etmekte haklı olduğu anlaşılmıştır ( Y.H.G.K.2013/19-1103 esas, 2014/1084 karar). Davalının mücbir sebep iddiası yönünden ise yapılan yargılama sonucunda, sözleşme şartlarına göre mücbir sebep koşullarının yerine gelmediği anlaşıldığından, bu savunmaya itibar edilmemiştir. Dava dosyasında olayın oluş özelliklerine göre, davalı anlatımlarına göre davacı ile davalı arasında üç aşamalı yapılacak malzeme alım ve çalışır vaziyette teslimi konusunda görüşmeler yapıldığı dava konusu ilk sözleşmenin imzalandığı, ancak diğer sözleşmelerin imzalanmadığı, sözleşme kapsamında 6. Madde gereği davalı teyit yazısı verilmediğini bildirmekle birlikte, davacının davalıya peşinatı, sonrasında sözleşme bedelinin önemli bir kısmı olan 5.750.000 TL’yi ödediği, tanık beyanı ile karşılıklı görüşmeler sonucunda … firmasına malı sipariş verdikleri anlaşılmakla ayrıca bir teyit yazısı aranmaksızın tarafların ifa aşamasına geçtikleri, sözleşmenin 20 hafta içerisinde ifası gerektiği, aradan geçen zamana rağmen davalının malı teslim etmediği, davacıyı temerrüte düşürmediği, aksine sözkonusu malı başka bir alıcıya satıp teslim ettiği, davacının sonrasında sözleşmeyi feshettiği, TBK 125 madde çerçevesinde yapılan fesih uyarınca, ödenen bedelin temerrüt 20/10/2017 tarihinde gerçekleşmekle ( 5.750.000*9,75*16/36.500=) 24..575,34 TL tutarında faizi ile toplam 5.774.575,34TL yönünden davacının davalıya yaptığı ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptaline karar vermek gerektiği, alacak likid olduğundan kabul edilen miktar üzerinden % 20 oranında hesaplanan icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesi gerektiği, davalının kötüniyet tazminatı talebi yönünden kötüniyet kanıtlanamadığı ” gerekçesiyle “1-Davacının davasının KISMEN KABULÜ ile, Ankara 12. İcra Müdürlüğüne 2017/20480 Esas sayılı dosyasında davalının 5.750.000,00TL asıl alacak, 24.575,34TL işlemiş faiz toplamı 5.774.575,34TL’ye yönelik itirazın iptali ile takibin bu değer üzerinden takip şartlarıyla devamına, alacak likit olduğundan alacağın %20’si oranında hesaplanan 1.154.915,07‬TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE” karar vermiştir.

Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili tarafından davalı şirkete belirtilen tarihlerde toplam 5.750.000 TL ödeme yapıldığı, ödeme tarihlerinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiği nedeniyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın gerçeğe ve hukuka aykırı olduğu, 05.06.2020 tarihli bilirkişi ayrık görüşüne hiç değinilmediği, sözleşme eser sözleşmesi olduğu halde mahkemece hatalı olarak satış sözleşmesi olarak kabul edildiği, dosyadaki yazılı deliler ve tanık beyanlarıyla … fabrikası projesi için olduğu belirlendiği halde mahkemece hatalı olarak hangi fabrika için öngörüldüğünün belirtilmediği ve yazılı delille ispatlanamadığının belirtildiği, davacının montaj için gerekli hazırlıkları yapması gerektiği, mahkemece alacaklının temerrüdü için yazılı ihtar şartı aranmasının kanuna aykırı olduğu, gerekçeli karar da atıf yapılan Yargıtay kararlarının somut olayla ilgili olmadığı, alacaklı temerrüdünün oluşması nedeniyle müvekkili şirketin borçlu temerrüdüne düşme ihtimalinin bulunmadığı, müvekkilinin borcunun muaccel olmadığı, davacının temerrüde ilişkin ihtarda bulunmadığı, mahkemenin borç ilişkisi ile münferit olarak doğan borcu birbirine karıştırdığı, sözleşmenin 20 hafta içerisinde ifası gerektiği için tespitin dosya içeriğine açıkça aykırı olduğu, müvekkilinin yer teslimine ilişkin ihtarının mahkemece dikkate alınmadığı, sözleşmeyi takiben müvekkilinin … firmasıyla ana sözleşme ve ek sözleşme yaptığı, müvekkilinin makinelerin sevke hazır olduğunu belirterek davacıdan yer teslimini yapmasını talep ettiği, makinelerin … Gümrüğü’ne sevkinden sonra tekrar yer teslimi talep edildiği, makinelerin 2016 yılı Eylül ayından 10 Mayıs 2017 tarihine kadar antrepoda bekletildiği, davacının tek taraflı olarak projeden vazgeçtiği, müvekkilinin borcu ifa etmesinin imkansız hale geldiği hususunun dikkate alınmadığı, davacının talebi üzerine makinelerin üçüncü kişiye satıldığı, mahkemece müvekkilinin uğradığı zararların dikkate alınmadığı, davacıdan kaynaklı nedenle borcun ifa edilmediği ve müvekkilinin usulüne uygun miktarla temerrüde düşürülmediği, haksız fesihte bulunan davacı aleyhine temerrüt hükümlerinin uygulanması gerektiği, davacı tarafın TBK 484 madde hükmü gereğince müvekkilinin tam zararı karşılanmak suretiyle sözleşmenin karşılıklı mutabakatla ikale edileceğini beyan ettiği, ancak göründüğü kadarıyla bundan rücu ettiği, davacının temerrüde dayalı fesih iddiasının gerçek olmadığı, sözleşmenin yürürlükte olduğu, borcun ifası için yer teslimini talep ettikleri, sözleşmenin TBK 484 madde gereğince feshedildiğinin tespitini talep ettikleri halde mahkemece değerlendirilmediği, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatına hükmedilemeyeceği, müvekkilinin asli edimi para borcu olmadığından değişken oranlı avans faizi yürütülemeyeceği nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 23.11.2015 tarihli sözleşmenin başlığı satış sözleşmesi olarak yazılmış ise de; davacının idare, davalının yüklenici olarak gösterildiği, pet şişe dolum hattına ilişkin makinelerin imal, ulaşım ve montajını konu alan eser sözleşmesi imzalandığı anlaşılmakta olup, davacıya ait fabrikada kurulum ve montajının tamamlanıp, muayene ve kabul komisyonunun incelemesiyle çalışır halde teslim edilmesinin ( md 5), peşinatın ödenmesi, ticari ve teknik anlaşmaların sağlanmasını müteakip 20 hafta içerisinde çalışır halde teslim edilmesinin (md 6) kararlaştırıldığı, sözleşme kapsamında peşinat olarak en son ödemenin Şubat 2016 itibariyle yapıldığı, peşinat olarak yapılan ödemeler toplamının 5.750.000 TL olduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır.
Taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında en son yapılan peşinat ödemesinden itibaren 20 hafta içerisinde davalı yüklenicinin sözleşmeye konu makineleri çalışır vaziyette teslim etme yükümlülüğü var ise de; dosya kapsamı ile davacı iş sahibinin süresinde teslim gerçekleşmediğine ilişkin davalıyı temerrüde düşürücü bir ihtarı bulunmadığı gibi, 16.10.2017 tarihli fesih ihtarına kadar fesih yönünde iradesini açıklamayıp ifayı beklediği de anlaşılmış olmakla, yerleşik Yargıtay içtihatları gereğince sözleşmedeki ifa süresinin belirsiz hale geldiğinin kabulü gerekir. Sözleşmenin süresiz hale gelmesi durumunda iş sahibi geciken edimin ifası yönünde süre vererek yükleniciden ifa talep etmelidir. Yüklenici verilen sürede ifa etmez ise, iş sahibi fesih hakkını kullanabilecektir. Yine davalı savunmaları doğrultusunda sözleşmeye konu makinelerin imal ettirilerek 2016 yılı Eylül ayında … gümrüğüne getirildiği, ancak davalı ile yapılan görüşmeler çerçevesinde montaj yapılacak yer hazır olmadığından davacının teslim almaktan kaçındığı, yine sonrasında teslim alınamayacağı belirtilerek davacının da talep ve kabulüyle dava dışı 3. kişiye 2017 yılı Eylül ayında satıldığı belirtilerek satış tarihine kadar depo ücreti ödediğini ve makinelerdeki tadilat nedeniyle masraf yaptığını savunmuş ise de, buna ilişkin davacıyı temerrüde düşürdüğüne dair herhangi bir yazılı belge ve ihtar sunamamıştır. Ancak davalı yemin deliline dayanmıştır.
Mahkemece taraflar arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesi olduğu kabul edilerek, sözleşmede teslimi gerekir tarih belirtilmiş, bu tarih itibariyle sözleşmenin ifa edilmediği anlaşılmış olmakla birlikte, sözleşmenin belirsiz süreli hale geldiği ve yine davacının sözleşmeyi feshettiği 16.10.2017 tarihinden önce davalı tarafça sözleşmeye konu makinelerin satıldığı da dikkate alınarak tarafların sözleşmenin ifasından vazgeçtikleri kabul edilerek, davalıya savunmasını ispat yönünde yemin teklif etme hakkı da hatırlatılmak suretiyle, davalının sözleşmenin ifa edileceğine güvenerek davacının fesih iradesini açıkladığı 16.10.2017 tarihinden önce yapmış olduğu masraflarını talep hakkı bulunup bulunmadığı incelenip değerlendirilerek, davacının ödediği ihtilafsız olan peşinattan mahsubu gerekip gerekmediği gözetilerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK 353/1.a.6 madde gereğince kabulüyle, mahkeme kararının kaldırılmasına ve Dairemiz kararına uygun biçimde yargılama yapılmak üzere dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Taraf vekillerinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-) Ankara 12. Asliye Ticaret Mahkemesi 15.10.2020 tarih ve 2017/935 E-2020/543 K sayılı kararının HMK 353/1-a.6 madde gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-) Davacı tarafça yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-) Davalı tarafça yatırılan 59,30 TL ve 98.615,31 TL olmak üzere toplam 98.674,61‬ TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
6-) Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 10.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır