Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/131 E. 2023/140 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/131 – Karar No:2023/140
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/131
KARAR NO : 2023/140
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 31/10/2022
NUMARASI : 2017/801 E-2022/655 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 02/02/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 02/02/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; yanlar arasında 1996 yılından bu yana ticari faaliyet yürütüldüğünü, müvekkilinin davalı yana havuz malzemeleri, elektrik panelleri satışı, imalat, montaj ve işçilik hizmeti sağladığını, davalı tarafın çoğunlukla iş bedellerini bir sonraki yıl ödediğini, müvekkili tarafından 2014 yılında yapılan satış ve imalat bedellerinin 2015 yılında faturalandırıldığını, davalı firmaya gönderildiğini, davalı tarafın faturaları kabul etmediğini, ödeme yapmadığını,davalı şirket müdürü …’in bazı firmalar ile iş birliğine giderek davalı şirketi zarara uğrattığı gerekçesi ile işine son verildiğinin sonradan öğrenildiğini, aslında 325.145,00 TL olan alacağından şirketin talebi üzerine 2014 yılı içinde satılan mallar ve imalatlar yönünden müvekkilinin 23/02/2015, 24/02/2015, 25/02/2015 ve 26/02/2015 tarihli KDV dahil toplam 136.396,01 TL fatura düzenleyerek davalı firmanın muhasebe sorumlusuna teslim ettiğini, 26/03/2015 tarihinde 19.099,00 TL ödendiğini, bakiye kalan kısmın ödenmediğini, bu faturalar haricinde 2015 yılında davacı tarafın siparişi üzerine davalıya KDV dahil 34.313,81 TL bedelli imalat yapıldığını, müvekkilinin 20 gün … şantiyesinde, 28 gün de … ortaklığınca yürütülen … şantiyesinde bir kısım imalatların montajı için çalıştığını, bu işler içinde müvekkiline herhangi bir ödeme yapılmadığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000 TL bakiye alacağın fatura tarihlerinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında cari hesap şeklinde işleyen ticari ilişki bulunduğunu, kayıtlarda yapılan düzeltmeler sonucu davacının müvekkili şirkete 704.460,03 TL civarında borcu olduğunun tespit edildiğini, davacının dayandığı 4 adet faturanın müvekkilinin kayıtlarında bulunmadığını, bunların içeriklerini kabul etmediklerini, davacının 19/02/2015 tarihli iş listesini tek taraflı düzenlediğini, kabul etmediklerini, davacının 12/02/2015 tarihli 2 adet faturayı müvekkiline teslim ettiğini, bu fatura bedelleri yüksek olduğundan iade edildiğini, davacının 352.034,12 TL bedelli faturaların içeriğini de yüksek fiyatta mal ve hizmet verdiğini, teslim etmediği mal ve hizmete ilişkin fatura düzenlediğini kabul etmiş olması nedeniyle bunların tenkizi sonucu 125.209,27 TL bedelli faturalar düzenlediğini, davacı tarafın zor durumda bulunması nedeniyle fatura bedellerindeki düzeltmeler yaptığına ilişkin beyanını kabul etmediklerini, davacının alacağı bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince; hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporu doğrultusunda davacının 2015 yılında düzenlenen 20.01.2015 tarih 1.508,63 TL tutarlı, 26.01.2015 tarih 236,00 TL tutarlı, 12.02.2015 tarih 3.068,00 TL tutarlı ve 11.02.2015 tarih 708,00 TL tutarlı 4 adet fatura bedeli toplamı olan 5.520,63 TL alacaklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 5.520,63 TL ‘nin davalıdan tahsiline, davalı yanın dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğü iddia ve ispat olunmadığından, hüküm altına alınan alacağa dava tarihinden itibaren avans faiz işletilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesinde bahsi geçen dört ayrı faturanın davalı müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarında yer almadığını, 19/02/2015 tarihli iş listesi olarak adlandırılan belgenin tek taraflı düzenlenmiş bir belge olduğunu, müvekkili şirketin onay ve imzasını içermediğini, 19/02/2015 tarihli iş listesi kapsamında yapıldığı öne sürülen bir iş için daha eski tarihli faturalar düzenlenmesinin düşünülemeyeceğini, bunun ticari hayatın gerekleriyle de bağdaşmadığını, montaj işleminin yapılan işin bir parçası olduğunu, dolayısıyla davacının yevmiyeli çalıştırılması iddiasının gerçeği yansıtmadığını, böyle bir işçilik alacağı bulunduğu takdirde ayrı bir işçilik faturası düzenlenmesi gerekeceğini, ancak davacı tarafından düzenlenmiş herhangi bir işçilik faturasının bulunmadığını, dosya içeriğinde, 2015 yılında davacının davalıya teslim ettiğini ifade ettiği mal teslimine ve imalatlara ilişkin somut hiçbir belge sunulmadığını, bu hususa ilişkin taraflar arasında bir sözleşme bulunmadığı gibi davacı tarafça işin yapıldığına ve imalatların teslim edildiğine ilişkin herhangi bir tespit yapılamadığını, her ne kadar mahkemece davacı tarafça düzenlenen 4 ayrı faturanın dayanağı irsaliyelerin taraflarca imza altına alındığı kabulü karar gerekçesini oluşturmuş ise de, davaya dayanak yapılan 20/01/2015 ve 26/01/2015 tarihli iki ayrı fatura konusu ürünlerle ilgili ortada teslim belgesi bulunmadığını, bu faturaların müvekkilinin ticari defter ve kayıtlarında da hiçbir zaman yer almadığını, 11/02/2015 ve 12/02/2015 tarihli fatura ile o faturaların dayanağı sevk irsaliyelerinin ise müvekkili tarafından kabul edilmeyip davacıya iade edildiğini, iade edilen sevk irsaliyelerinden hareketle hüküm tesisinin doğru olmadığını, müvekkilinin usulüne uygun olarak düzenlenmiş ticari defter ve kayıtlarında yer almayan faturaların, salt davacının ticari defterlerinde bulunduğu gerekçesiyle davacı lehine bir delil olarak değerlendirilmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin, yasaya aykırı bu değerlendirmesinin mahkemece HMK’nın 222/3 maddesine aykırı olarak benimsendiğini ve hükme esas alındığını, müvekkili şirketin satın alma eski müdürü ile davacının haksız bir menfaat ilişkisine girerek, satın alınan ürünlerin hem miktarını hem bedelini gerçeğe aykırı olarak 2 katı, 3 katı hatta 5 katı göstermek suretiyle müvekkiline fatura ettiğinin 2015 yılı Ocak ayı başlarında anlaşılması üzerine düzenlediği son faturaların davacıya iade edilerek, ürün adet ve miktarları ile bedellerini gerçek değerlerine çekmesinin istendiğini, bunun üzerine davacı tarafından 23/02/2015, 24/02/2015, 25/02/2015 ve 26/02/2015 tarihli 7 adet fatura düzenlendiğini, davacının bu faturalarda hem ürün adet ve miktarlarını hem de bedellerini gerçek duruma uygun hale getirmek zorunda kaldığından bunun dava dilekçesinde ya da aşamalarda davacı vekili tarafından öne sürüldüğü gibi müvekkilinin ilgisi olmadığını, davacı vekilinin dosyaya dosyaya sunduğu 25/01/2021 tarihli dilekçesinde dava konusu ettiği 10.000,00 TL alacağın 7.200,00 TL’sinin yevmiye alacağı ve 2.800,00 TL’nin de imalat ve malzeme bedeli alacağı olduğunu bildirdiğini, bu durumda davacının faturaya dayalı imalat ve malzeme bedeli alacağı talebini 2.800,00 TL’ye hasrettiğinin açık olduğunu, mahkemece bu husus ve talepten fazlaya hükmedilemeyeceği göz ardı edilerek, davanın 5.520,63 TL’lik kısmının kabulüne karar verilmesinin hatalı ve hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nun 341/2 maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 01/01/2022 tarihinden itibaren 8.000,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda, kesinlik sınırı, alacağın tamamına göre belirlenir. (HMK madde 341/3) Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda talebin kabul edilen veya edilmeyen bölümü 8.000,00 TL’yi geçmeyen taraf istinaf yoluna başvuramaz. (HMK madde 341/4)
HMK’nun 346. maddesi gereğince kesin karara yönelik istinaf başvurusu ile ilgili olarak ilk derece mahkemesince karar verilebileceği gibi, bu konuda, olumlu ya da olumsuz bir karar oluşturulmadan, istinaf incelemesine gönderilen dava dosyaları ile ilgili, aynı yasanın 352. maddesi gereğince istinaf mahkemesince de bir karar verilmesi mümkündür.
Davada, fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 10.000 TL talep edildiği, mahkemesince 31/10/2022 günlü kararla davanın kısmen kabulüyle 5.523,63 TL’nin tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verildiği, karara karşı sadece davalı vekili istinaf talebinde bulunduğu, dava tarihi ve hükmolunan bedelin kesinlik sınırı olan 8.000,00 TL’nin altında kaldığı anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkeme kararı HMK’nun 341/2 maddesine göre istinaf kesinlik sınırının altında kaldığından kesin niteliktedir.
Açıklanan nedenlerle, mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352. maddesi gereğince usulden reddine,
2-Davalı tarafça yatırılan 80,70 TL ve 94,28 TL istinaf karar harçlarının talep halinde davalıya iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla HMK’nın 346/2. maddesi gereğince 1 hafta içerisinde TEMYİZ yolu açık olmak üzere 02/02/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan Üye Üye Katip
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır