Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2023/13 E. 2023/287 K. 09.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/13 – Karar No:2023/287
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2023/13
KARAR NO : 2023/287

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/06/2021
NUMARASI : 2021/186 E-2021/371 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09.03.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.03.2023
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflar arasında gölet inşaatı işine ilişkin iş ortaklığı sözleşmesi kurulduğunu, iş ortaklığının ihale sonucu DSİ ile yapılan sözleşme ile gölet ikmal inşaatı işini üstlendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşme ile membran serilmesi vs işlerin davalıya taşere edildiğini, düzenlenen hakedişlerle davalıya iş bedelinin tam ve eksiksiz olarak ödendiğini, ancak davalının edimini ayıplı ifa ettiğinin delil tespitiyle belirlendiğini öne sürerek davalının iş ortaklığından almış olduğu hakedişlerden ayıp oranında bedel indirimi yapılarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; taraflar arasında akdedilen 16.09.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesi gereğince açılacak davalarda ortakların birlikte hareket etmesi gerektiğini, davacının tek başına dava açma ehliyeti bulunmadığını, 2 yıllık zamanaşımı süresinin tamamlandığını, iş ortaklığı şantiye şefinin davacı şirket yetkilisi Ufuk olduğunu, Kamu İhale Kurumu kararı gereğince iş ortaklığı tarafından üstlenilen işte ortaklardan birisiyle taşeron ilişkisi kurulamayacağını, dava dilekçesinde belirtilen tuvenan serilmesi ve tel çit yapılması işinin sözleşme kapsamında olmadığını, işin usulüne uygun yapıldığını, belirlenen zararların taş düşmesi sonucu veya başıboş hayvanlar tarafından oluşturulduğunu, iş sahibi idarenin 26.12.2018 tarihli yazıyla montajı yapılan malzemelerdeki deformasyonu iş ortaklığına bildirdiğini, davacının ayıp ihbarında bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Mahkememizce yapılan yargılama neticesinde; söz konusu dava DSİ 4. Bölge Müdürlüğünün “…İnşaatı” işinin ihalesini alan iş ortaklığını oluşturan kişilerin, bu işin belli bir kısımının yapılmasına ilişkin aralarında yapmış oldukları taşeron sözleşmesinden kaynaklı bir dava olup, öncelikle taraf ehliyeti hususunun irdelenmesi gerekmektedir. Bu kapsamda, dava konusu taşeron sözleşmesinde işveren olarak “….” gözüktüğü, yüklenicinin ise işveren olarak gözüken iş ortaklığının ortaklarından …. olduğu, iş ortaklığının ayrı bir tüzel kişilinin olmaması nedeniyle söz konusu sözleşmeye dayanak iş ortaklığını oluşturan firmaların birlikte dava açması gerektiği, ortaklardan birinin dava açması halinde yerleşik Yargıtay İçtihatları gereğince dava açmayan diğer ortaktan muvafakat istenmek suretiyle devam edilebileceği, bu davada iş ortaklığının diğer ortağının aynı zamanda davalı olması nedeniyle muvafakat istemenin anlamsız olduğu, davacının, dava konusu sözleşmede işveren olarak gözüken iş ortaklığı adına tek başına dava açma ehliyetinin bulunmadığı ayrıca söz konusu davada alacaklı borçlu sıfatının da birleştirildiği anlaşılmakla, taraf ehliyeti bulunmadığından davanın usulden reddine karar vermek” gerektiği gerekçesiyle “1-HMK 114/1-d maddesi gereğince davanın dava şartı yokluğundan HMK 115/2 maddesi uyarınca usulden reddine,” karar vermiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; tarafların gölet ikmal inşaatı için 06.09.2016 tarihli iş ortaklığı sözleşmesini akdettikleri, müvekkilinin pilot ortak olduğu, ortaklık payının %80-20 olarak belirlendiği, işin bir kısmının taraflar arasında akdedilen taşeron sözleşmesi ile davalı tarafça üstlenildiği, davalının kendisinin neden olduğu zarar için dava açmasının beklenemeyeceği, müvekkilinin tek başına dava açmak zorunda olduğu, mahkemece ortaklığa temsilci yahut kayyım atanması yoluna gidilmeksizin davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığı nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Adi ortaklık sözleşmesi, iki ya da daha çok kişinin ortak bir amacı gerçekleştirmek üzere emek ve mallarını birleştirmeyi üstlendikleri bir sözleşmedir (TBK 620). Ortaklığa devredilen ve ortaklık için edinilen hak ve alacaklar, mallar, ortaklık sözleşmesi çerçevesinde el birliği halinde ortaklara ait olduğundan ortaklık tarafından açılacak davada ortaklar zorunlu dava arkadaşıdır. Zorunlu dava arkadaşı olmalarına rağmen dava adi ortakların tamamı tarafından açılmamış ise, diğer ortakların muvafakatının sağlanması, olmadığı taktirde muvafakat vermeyen ortak hakkında eldeki dava ile birleştirilmek üzere dava açılmak suretiyle taraf teşkilinin sağlanması gerekir. Ortaklar, adi ortaklığın borçlarından müteselsilen sorumlu olduklarından para alacakları ile ilgili olarak adi ortakların tamamına karşı dava açılabileceği gibi, bir veya birkaçına karşı dava açılması da mümkündür.
Somut olayda tarafların DSİ tarafından ihale edilen gölet ikmal inşaatı işi için adi ortaklık kurdukları, …. Şirketinin pilot ortak olarak belirlendiği, DSİ ile adi ortaklık arasında sözleşme akdedildiği, bilahare iş ortaklığı ile davalı ortak arasında akdedilen 16.09.2016 tarihli sözleşme ile gölet inşaatı kapsamındaki membran ve keçe imalatı işinin davalıya taşere edildiği anlaşıldığından eldeki davada adi ortaklığı oluşturan her iki ortak davada taraf olduğu gibi, davaya konu uyuşmazlığın adi ortaklık sözleşmesinden değil, akdedilen 16.09.2016 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklandığından mahkemece uyuşmazlığın esası incelenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken hatalı değerlendirme ve eksik inceleme ile yazılı şekilde davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmesi dosya kapsamına, usul ve yasaya uygun bulunmadığından davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK 353/1.a.4 madde gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, dava dosyasının kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-) Ankara 1. Asliye Ticaret Mahkemesi 14.06.2021 tarih ve 2021/186 E – 2021/371 K sayılı kararının HMK 353/1.a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-) Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-) Davacı tarafından ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 09.03.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır