Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/128 – Karar No:2023/722
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/128
KARAR NO : 2023/722
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 01/11/2022
NUMARASI : 2014/946 E-2022/722 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14/06/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/06/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan is istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkilinin, işveren dava dışı İdare … ile yüklenici sıfatı ile imzaladığı 15/08/2011 Tarihli “… inşaatı işinin” yapımı konusunda davalı … San. İç ve Dış Tic. Ltd. Şti.nin alt yüklenici/taşeron konumunda bulunduğu anahtar teslimi götürü bedel türünde bir sözleşme akdettiğini, sözleşmenin yüklediği tüm edimleri tam olarak ifa etmelerine rağmen davalı/taşeron firmanın edimlerini ikmal ve ifada temerrüde düştüğünü, yazılı, sözlü, ihtar ve uyarılara müspet cevap veremediğini, bunun üzerine müvekkilinin sözleşmenin 25. ve 26.maddeleri uyarınca, Beyoğlu 8.Noterliğinin 23 Mayıs 2012 Tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesiyle sözleşmeyi tek taraflı olarak fesih ettiğini, işin devamı sırasında taraflar arasında 3 adet hak ediş düzenlendiğini ve ödemelerinin yapıldığını, sözleşme hükümlerine göre müvekkili tarafından yapılan kesin hesap sonucunda davalının 711.902,18 TL borçlu olduğunu, ayrıca sözleşmenin feshi ile birlikte inşaat sahasında davalı/taşerona ait olduğu beyan ve iddia konusu yapılan malzemelerden dava dışı satıcı … San.ve Tic.Ltd.Şti.’den satın alınmış bulunulan malzemelerin bedellerinin, davalı/taşeron tarafından satıcıya ödenmemesi nedeniyle inşaat sahasından satıcı tarafından alınmaya kalkışılması üzerine davacı tarafından, davalı/taşeronun hesabından tenzil edilmek üzere davalının nam ve hesabına satıcıya ödeme yapıldığını, sözleşmenin feshini müteakip davacı şirket tarafından, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/68 D.İş. sayılı dosyası ile yapılan işlerin fiili ve fiziki durumlarının belirlendiğini, taahhütte geç kalınmamak için davalı firmaya alt yüklenicilik yapan dava dışı … Ltd. Şti. ile 11/06/2012 tarihinde bilirkişi tespit tutanağında yapıldığı tespit edilen işlerin dışında kalan işlerin yapılması için alt yüklenici/taşeron sözleşmesi akdedildiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak 10.000 TL alacağın sözleşmenin fesih tarihinden itibaren işleyecek banka avans faizi ile tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı tarafça sözleşmenin imzalanmasından sonra onaylı proje örneklerinin davalıya teslim edilmediğini, davacıya bu konuda yazılı ihtar çekilmesi üzerine bir süre sonra onaylı projelerin teslim edildiğini, işin gecikmesine davacı tarafın neden olduğunu, ağır kış şartlarına rağmen davalının eksiksiz olarak yükümlülükleri yerine getirdiğini, daha sonra davacının hukuka aykırı nedenlerle ve haklı gerekçeleri olmadan tek taraflı olarak sözleşmeyi feshettiğini bildirdiğini, buna karşı olarak davalı şirketin, sözleşmenin feshinin haksız olduğu yönündeki itirazlarını ve beyanlarını davacıya bildirdiğini, davacı tarafça, davalının yükümlülüklerini ifa etmediği beyan edilmiş ise de; bu konuda davacı tarafın davalıya yapmış olduğu herhangi bir sözlü veya yazılı ihtarı olmadığını, davacı tarafça davalının alacaklarının ödenmediğini, akabinde davacı tarafın, davalı şirketin taşeronu olan … … Ltd. Şti.’nin yan firması olan … Ltd. Şti. ile sözleşme yaptığını, davacı tarafın … ile yaptığı sözleşmeyi de feshettiğini, bu firmalarca Ankara 11.Asliye Ticaret Mahkemesinde 2012/304 Esas sayılı dosyası ile dava açılmış olduğunu, davacı tarafın kötüniyetli olarak davalıyı bilerek ve isteyerek zarara uğrattığını, davalının sözleşmeye aykırı davrandığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkili şirket tarafından davacı tarafça sözleşme haksız yere feshedildikten sonra Ankara 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/80 D.İş. dosyası ile tespit yaptırıldığını, alınan raporda davalının yaptığı imalatların açıkça belirlenmiş olduğunu, kaldı ki davacı tarafça Ankara 5.Sulh Hukuk Mahkemesinin 2012/68 D.İş. sayılı dosyası ile yaptırılan tespitin de lehlerine olduğunu, davacı tarafça neye göre yapıldığı belli olmayan bir hesabı kabul etmediklerini savunarak, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; taraflar arasında düzenlenen 10/10/2011 tarihli eser sözleşmesinin davacı tarafından feshedildiği, eser sözleşmelerinde işin tamamlanarak teslim edildiğinin ispatının yükleniciye, iş bedelinin ödendiğinin ispatının ise iş sahibine düştüğü, bu bağlamda, faturanın tek başına işin yapıldığını yahut teslim olgusunu kanıtlamaya yeterli olmadığı, yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri sözleşme ve ekleri ile fen ve tekniğine uygun olarak tamamlayıp iş sahibine teslim ettiğini ayrıca kanıtlaması gerektiği, somut olayda sözleşmeye göre işin teslim süresi ve teslim tarihi ile gecikme süresinin belirlenmesi bakımından yapılan değerlendirmede; taraflar arasındaki sözleşme hükümleri uyarınca, davalı yüklenicinin sözleşmenin 9.7 nolu maddesi ile; yer teslim tutanağı ile (15/10/2011) tarihi ile işe başlayacağı, 73 gün ve 29/12/2011 tarihine kadar işi tamamlayacağını taahhüt ettiği, sözleşmenin 12.4 nolu maddesiyle, işin yapılmasına engel bir durum ortaya çıktığında yazılı olarak işverene bildirmesi gerektiğinin hükme bağlandığı, sözleşmenin 18.2 maddesi uyarınca, işverenden kaynaklı gecikme olması durumunda, engelleyici sebeplere göre işe tesir ettiği orandaki süre kadar uzatılacağının kararlaştırıldığı, sözleşmenin 22.4.3.1 maddesinde ise; inşaat mahallini gördüğünü, “işi yapılmasına herhangi bir tesiri olan veya bunlara taalluk eden her türlü şartı dikkatli tetkik ettiğini, ve sözleşmenin 22.4.3.2 maddesinde ise “… sözleşmenin konusunu teşkil eden işlerin en küçük teferruatına varıncaya kadar işlerin ehli sıfatı ile işe vukuf kesbettiğini beyan ve kabul eder.” hükümlerinin düzenlendiği, davalının işi yapmasına engel durumu işverene bildirmediği, bu durumda sözleşmenin geciktiği 144 gün kadar, kendisine ek süre tanınması gerektiği iddiasının davalı tarafından kanıtlanamadığı, gecikme cezası uygulanması gerekip gerekmediği bakımından yapılan değerlendirmede ise; dosya kapsamına göre sözleşme süresinin bitiminden sonra düzenlenen 2 ve 3 nolu hak edişlerde gecikme cezası uygulanmadığı, sözleşmenin 26. maddesine göre gecikme cezasının uygulanabilmesi için öncelikle davalı yükleniciye süre verilmesi gerektiği, davacı tarafça bu süre tanınmaksızın sözleşmenin feshedilmesi nedeniyle gecikme cezası talep edilemeyeceği, sözleşmede kararlaştırılan 73 günlük süreye rağmen 144 gün geciken davalı yanın, bu gecikmesinin ne kadarlık kısmının haklı nedene dayandığı ve tanınması gereken ek süreyi kanıtlar nitelikte bir kanıt sunmadığı, davacı yanın sözleşmeyi feshetmeden önce, sözleşmenin 26.2.1.maddesinde yer alan 5 günlük ihtarı göndermemiş olsa da, 5 günlük süre verilse dahi bu sürede işin tamamlanamayacağı açık olduğundan, TBK’nun 124. maddesine göre davacının sözleşmeyi haklı olarak feshettiği sonucuna varıldığı, Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/68 D. İş sayılı dosyası ile yaptırılan delil tespitinin dikkate alınarak, davalının fesih tarihine kadar yaptığı imalatların piyasa rayiçlerine göre tutarının KDV dahil 2.857.298,49 TL olarak belirlendiği, davalı adına dava dışı satıcıya ödenen bedel yönünden yapılan değerlendirmede ise; tespit raporlarında sözleşmenin feshi ile altyüklenicinin sahada kalan malzemelerinin miktarlarının belirlendiğini, parasal tutarının bilirkişi raporu ile 153.592,00 TL olarak hesaplandığı, ancak davacı tarafça ödeme belgesi sunulmadığından davacının bu yöndeki iddiasına itibar edilmediği, eksik ve kusurlu işler yönünden ise yapılan değerlendirmede; 2012/68 D.İş sayılı dosyasında belirtilen Kongre Merkezi çevresi saha beton kalınlığının, imalat alanının yaklaşık %15’i oranında standart kalınlıkta olmadığı tespitinin yapıldığı, bu konuda bilirkişi heyetince 3.100,00 TL kesinti yapılması gerektiği belirtilmiş olmakla, hesaplanan kesinti bedelinin davacı alacağının tespitinde dikkate alınması gerektiği, fazla ödeme yapılıp yapılmadığı yönünden yapılan değerlendirmede. taraflar arasında düzenlenmiş bulunan 10.10.2010 tarihli sözleşmenin “Anahtar Teslimi Götürü Bedel” türü sözleşme olduğu, işin kesin keşif bedelinin 4.000.000 TLve alt yüklenicinin işin tümünü kesin keşif bedeli üzerinden %22 indirimli olarak KDV hariç 3.120.000 TL’ye yapmayı taahhüt ettiği, talimat mahkemesince düzenlenen rapor uyarınca; davacı tarafça yapılan ödemelerin toplamının 2.622.254,89 TL olup, bu ödemelere dahil olan 172.762,73 TL’lik kısmın teminat kesintilerinden oluştuğu, bu nedenle teminatın taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi sona erdiğinde iadesi gerekmekte olduğu, buna göre net ödeme tutarı olarak (2.622.254,89-172.762,73) 2.446.492,16 TL’nin esas alınması gerektiği, davalının sözleşmenin fesih tarihine kadar yaptığı imalatların piyasa rayiçlerine göre tutarının KDV dahil 2.857.298,49 TL olarak belirlendiği, bu tutara malzeme bedelinin de ilavesi ile davalının KDV dahil toplam alacağının 3.010.890,49 TL (2.857.298.49 TL + 153.592,00 TL ) hesaplandığı, davalı tarafça ayıplı imalatı neticesi tenzili gereken (Kongre Merkezi çevresi saha beton kalınlığının, imalat alanının yaklaşık %15’i oranında standart kalınlıkta olmadığı tespiti yapılmış olup,( bu konuda bilirkişi heyetince 3.100,00 TL kesinti yapılması gerektiği belirtilmiş olmakla) 3.100,00 TL düşüldüğünde ise (3.010.890,49 TL-3.100,00 TL) davalı alacağının 3.007.790,49 TL olarak belirlendiği, davacı tarafça yapılan 2.446.492,16 TL ödemeye karşılık davalı tarafça yapılan imalat tutarının 3.007.790,49 TL olduğu , davacının fazla ödeme iddiasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkeme kararının tüm dosya içeriği ve mevcut delil durumuna aykırı, haksız, maddi ve hukuki olgu ve dayanaktan yoksun olduğunu, yargılama sırasında çok sayıda bilirkişi raporu alındığını ancak raporlar arasındaki çelişkiler giderilmeden, hangi raporun hükme dayanak yapıldığı belirtilmeksizin verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tüm bilirkişi raporlarında müvekkilinin sözleşmeyi haklı feshettiğinin tespit edilmesine rağmen fazla ödeme yapılmadığı yönündeki kararı anlamanın mümkün olmadığını, bilirkişilerin dosyayı tam incelenmeden, daha önceki bilirkişi raporlarından alıntılar yaparak kendi içerilerinde dahi çelişkilere düştüğünü ve bu hususların mahkemece göz ardı edildiğini, asıl işveren … ile müvekkili şirket arasında 15/08/2011 tarihinde “… İnşaatı İşi’nin” yapımı için 4735 sayılı Kamu ihaleleri Sözleşmeleri Kanunu gereğince sözleşme akdedildiğini, 10/10/2012 tarihinde ise, müvekkili ile ….Ltd. Şti. arasında anahtar teslim götürü bedel türü sözleşme düzenlendiğini, müvekkilinin sözleşmedeki tüm edimlerini yerine getirmesine rağmen ….Ltd. Şti.’nin sözleşmedeki edimlerini ikmal ve ifada temerrüde düştüğünü, yazılı ve sözlü tüm ihtar ve uyarıları da cevap vermediğini, bu nedenle sözleşmenin 25. ve 26. maddeleri uyarınca Beyoğlu 8.Noterliği’nin 23/05/2012 tarih ve … yevmiye nolu ihtarnamesi ile sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, bilirkişi raporlarında müvekkilinin sözleşmenin feshinde haklı olduğunun belirtildiğini, sözleşmenin 6. maddesinde sözleşme bedeli, 11.maddesinde ise ödeme, ödeme yeri ve şartlarının düzenlediğini, bilirkişi raporlarında; müvekkili ile … arasında 05/05/2012 tarihinde düzenlenen ve dosyada mevcut olan 3 nolu hakedişteki imalat miktarının 2.322.379,60 TL olduğu, bu tutardan sözleşme gereği %22 indirim yapılmak sureti ile yapılmış olan işlerin tutarının 1.811.456,09 TL olduğu, davalı taşeronun işin %58,06 oranında gerçekleştirdiğinin kabul ve tespitinin yapıldığını, bu durumda davalıya ödenmesi gereken tutarın 3.120.000 TL X %58,06 = 1.811.472 TL + %18 KDV olmak üzere toplam 2.137.536,96 TL olması gerekirken, 2.446.492,16 TL ödendiğinin sabit ve çekişmesiz olmasına rağmen, mahkemece ne şekilde %58,06 oranındaki imalatın 3.010.890,49 TL olarak hesaplandığının anlaşılamadığını, bu durumda, işveren … ile müvekkili arasında tanzim edilen hakediş raporuna göre, müvekkilinin taşerona 308.955,02 TL net fazla ödeme yapıldığının kesin olarak ortaya çıkmasına rağmen mahkemece çelişkiye düşüldüğünü, sözleşmenin 11.2.1 maddesinde işverenin, alt yükleniciye/ taşerona ödeme yapabilmesi için o aya ait yapılan imalatların işveren hakedişine konulup, idare tarafından ödenmesine müteakip idarenin kabul ettiği miktarlar doğrultusunda, sözleşme ekinde verilen pursantaj oranına göre ödeme yapılacağının düzenlendiğini, buna göre de ödenmesi gereken tutarın 2.137.536,96 TL olduğunu, ödenen miktarın ise bilirkişi raporunda tespit edildiği üzere 2.446.492,16 TL olup, 308.955,20 TL fazla ödeme yapıldığının açık olduğunu, bu itibarla somut veriler ve sözleşmesel gerçekler böyle iken mahkemece davalı yanca yapılan imalatların KDV hariç 2.421.439,40 TL ve KDV dahil 2.857.298,49 TL olduğunun tespit edilmesi, bu çerçevede davalı yanın işin gerçekleştirme oranını %77,61 olarak varsayılmış olmasının da hatalı olduğunu, zira davalıya ödenen bedel KDV dahil bedel olup, işin %58,06 oranında gerçekleştirdiğinin kabul edilmesi karşısında, %77,61 oranının varsayım olarak kabul edilmesinin de çelişkili ve açıkça taraflar arasındaki ve idare ile olan sözleşmeye aykırı olduğunu, kaldı ki mahkemenin gerekçeli kararının 6.sayfasında bilirkişi raporuna atıf yapılarak, işin fiziken gerçekleşme oranı üzerinden bir tespit yapmanın olanaklı olmadığının bilirkişi raporunda belirtildiğini yazmasına rağmen davalının işin %77,61 oranında iş yaptığı kabul edilerek hesaplama yapılmasının kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin davalı yana kesin hakediş dahil olmak üzere … tarafından da onaylanan ve sözleşme hükümlerine uygun 3 adet hakediş tanzim ettiğini, sözleşmenin 27.1 maddesinde sözleşmenin feshedilmesine ilişkin şartların ve sözleşmeye ilişkin diğer hususlarda 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanunu ve YİGŞ hükümlerinin uygulanacağının kararlaştırıldığını, atıf yapılan YİGŞ’nin 47.maddesinin 18.fıkrası hükümlerinin de dikkate alınması gerektiğini, nitekim davalının 1 nolu hakedişi hiçbir itiraz beyan etmeden imzaladığını, 2 ve 3 nolu hakedişleri ise bedelini aldığı halde imzalamaktan kaçındığını ve faturalarını da kesmeyerek suç işlediğini, bu nedenle noter kanalı ile gerekli ihtarların çekildiğini, kesin hesap hakedişinin tek taraflı olarak yapıldığını, bilirkişi raporunda, önceki bilirkişi görüşüne itibar edilerek “4.000.000,00 TL kesin keşif dosya kapsamında bulunmadığı, fesih tarihi itibariyle yapılan imalatların bedelinin, sözleşmenin 11.maddesine uygun olarak tespiti imkanı bulunmadığı gerekçesiyle önceki heyetin birim fiyatlar üzerinden hesapladığı KDV dahil 2.857.298,49 TL’nin kabulü gerektiği” görüşünde hukuki isabet olmayıp, soyut nitelikteki kanaatlerinin, sözleşmenin 27.maddesi ve sözleşme eki YİGŞ’nin 47/18 maddesine aykırı olduğunu ve bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının mümkün olmadığını, keşif bedelinin 4.000.000,00 TL olarak kesin şekilde belirlenmesine ve pursantaj oranına göre alt yükleniciye/ taşerona ödeme yapılacağı hükme bağlanmış olmasına rağmen piyasa rayiçleri üzerinden hesap yapılarak sonuca varılmasının, dosya içeriğine, sözleşmeye, YİGŞ hükümlerine aykırı olduğunu, sözleşmenin anahtar teslimi götürü bedel olduğunu ve sözleşme ile kesin olarak belirlenmiş keşif bedeli ve bu bedel üzerinden %22 oranında indirim yapılmasının söz konusu olduğunu, bu tür sözleşmelerde metraj, keşif ve birim fiyatlar üzerinden hesaplama yapılmasının mümkün olmadığını, sözleşmenin 11.maddesinde ödemelerin ne şekilde yapılacağının düzenlendiğini, bilirkişi heyetince sözleşmeye ve genel uygulamaya aykırı olarak hesap yapıldığını, bilirkişilerin yapıldığı iddia edilen imalat ve metraj birim fiyatlarına göre hesaplama yaparak, davalının alacağını tespit etmesinin hatalı olduğunu, davacı tarafça, dava dışı satıcı ….Ltd.Şti’den satın alınan malzemelerin bedellerinin davalı/ taşeron tarafından satıcıya ödenmemesi nedeniyle, müvekkili tarafından davalının hesabından tenzil edilmek üzere davalının nam ve hesabına ödenmesi nedeniyle mahsup talebi ile ilgili bilirkişi raporunda yapılan değerlendirmenin hatalı olduğunu, makbuzun dosyada olduğunu ve bunun bilirkişi kurulu tarafından incelenmediğini, bunun yanında 153.592,00 TL olarak dava dışı ….Ltd.Şti’ye davalı tarafından ödenmeyen malzeme bedellerinin de imalat bedeline dahil edilmesinin hatalı olduğunu ve mahkemenin çelişkisini gösterdiğini, eksik ve ayıplı işlerin düzeltilmesi için dosyaya sunulan faturaların dikkate alınmamasının dosyanın yeterince incelenmediğini gösterdiğini, zira Ankara 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2012/68 D.iş sayılı dosyasında eksik ve ayıplı işler nedeniyle nefaset kesilmesi, toprak ve hafriyat malzemesinin de kaldırılması gerektiği tespitlerine yer verildiğini, mahkemece alınan bilirkişi raporlarında tespit dosyasında belirtilen eksik ve ayıplı imalat kalemleri hakkında dosyadaki belgeler incelenmeden görüş belirtildiğini, eksik ve kusurlu işlerin düzeltilmesi için hesap yapılması gerektiğini, bilirkişilerce hesap yapılmaması nedeniyle raporların hükme esas alınamayacağını, eksik ve kusurlu işlerin giderilmesine ilişkin sunulan faturaların dikkate alınmamasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, kazıdan çıkan toprağın şantiye dışına nakledilmesi ile ilgili gerekçeli kararda değerlendirme yapılmadığını, belirtilen eksik ve ayıplı işlerin düzeltilmesi ile şantiye sahasına dökülen toprağın kaldırılmasın yönünde yapılan masraflarla ilgili bir karar verilmesi gerekirken, bu hususun atlanmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, müvekkili tarafından bunun için harcanan bedelin 423.507,00 TL olduğunu ve buna ilişkin belgelerin dosyada bulunduğunu, gecikme cezası talep edilemeyeceğine dair mahkeme kararının mesnetsiz olup, çelişkili olduğunu, sözleşme feshedilmeden önce 5 günlük süre verilerek ihtar gönderilmemiş ise de, TBK’nun 124.maddesi hükmü dikkate alındığında, gecikme cezası talep edilebileceğini, bu nedenle kararın hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacı ile dava dışı iş sahibi … arasında … İnşaat İşi’ni konu alan 14.175.000,00 TL götürü bedelli 15/08/2011 tarihli sözleşme kapsamında işin bir kısmının kesin keşif bedeli üzerinden %22 indirimle 3.120.000,00 TL + KDV götürü bedel üzerinden davalıya taşere edildiği, yine davacı ile dava dışı idare arasındaki düzenlenecek hakedişlere ilişkin ödemelerden sonra davacı tarafça davalıya ödeme yapılacağı düzenlemesini içeren taraflar arasında 10/10/2011 tarihli sözleşmenin düzenlendiği, bu sözleşme kapsamında taraflar arasında 05/12/2011 tarihli, 06/05/2012 tarihli 2 nolu hakedişin düzenlendiği, bu hakedişlerin davacı ile dava dışı idare arasında düzenlenen hakedişlerin sözleşme ile kararlaştırılan %22 indirimi kapsar şekilde düzenlendiği, bu nedenle sözleşmeye uygun olduğu, bu hakedişlere uygun faturaların kesildiğinin tarafların kabulünde olduğu üzere ihtilafsız olup, davalı tarafça 21/05/2012 günlü kesin olarak belirtilen hakediş dosyaya sunulmuş ise de; bu hakedişte davalının imzasının bulunmadığı ve bu hakedişe ilişkin davalı tarafça fatura düzenlenmediğinin anlaşılmasına, dosya kapsamından davacı tarafça sözleşmenin 25/05/2012′ tarihinde tebliğ edilen 25/05/2012 tarihli ihtar ile feshedildiği, davacı tarafından sunulan davalının imzasının olmadığı 21/05/2012 günlü 3 nolu hakedişin ise, davacı ile dava dışı idare arasında yapılan 03/05/2012 tarihli hakedişe uygun olarak düzenlendiği, davacı tarafça sözleşmenin 23/05/2015 tarihinde feshedildiği, bu tespitler kapsamında 03/05/2012 tarihi ile 23/05/2013 arasında yapılan imalatlara yönelik herhangi bir hakediş düzenlenmediği, davacı tarafça dava dilekçesinde 2.453.492,16 TL ödeme yapıldığının iddia edildiği, bu ödeme dışında davacı tarafça davalının alt taşeronuna ödeme yapıldığı, stopaj + KDV tevkifatı ile eksik ve ayıplı imalatların giderilmesi için harcanan tutar dikkate alındığında, müvekkilinin 711.902,18 TL fazla ödeme yaptığı, ayrıca davalı tarafça inşaat alanına getirtilen malzeme bedelini ödememesi nedeniyle kendisinin davalı yerine 153.592,00 TL ödeme yaptığını belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL’nin tahsili talebinde bulunulduğu, dosya kapsamı, alınan kök ve ek bilirkişi raporları ve taraflar arasındaki sözleşme hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, davalı taşeronca yapılan imalat bedeli 2.421.439,40 TL olarak belirlenmiş olmakla birlikte, davacının iddia ettiği gibi davalı hakediş alacağı 2.274.924,16 TL kabul edilse bile, bu bedele taşeron hakedişlerinden kesildiği belirlenen nakti kesinti miktarı olan ve sözleşmenin feshi ile davalıya iadesi gereken 172.726,73 TL ile davalı tarafça inşaat alanında bırakıldığı kabul edilen ve davacı tarafça imalatta kullanıldığı anlaşılan 153.592,00 TL malzeme bedelinin, davacı tarafça da 3.kişiye ödendiği ispatlanamadığından malzeme bedeli olan 153.592,00 TL’nin ilavesi ile bulunacak miktardan, eksik ve ayıplı işler nedeniyle davalı taşeron hakedişinden kesilmesi gereken 98.100,00 TL’nin mahsubu ile davacı tarafça ödendiği kabul edilen ve davalı tarafça karşı çıkılmadığı gibi kararın davalı tarafça istinaf edilmediği de dikkate alındığında 2.446.492,16 TL olarak belirlenen ödemenin de mahsubu durumunda dahi davacının fazla ödemesinin bulunmadığının anlaşılmasına göre, mahkemece verilen karar usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf talep eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 14/06/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan … Üye … Üye … Katip …