Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2023/1154 – Karar No:2023/1133
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2023/1154
KARAR NO : 2023/1133
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2023
NUMARASI : 2023/642 E-2023/650 K
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit ve İstirdat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/11/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/11/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat davasında mahkemece dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında güneş enerjisi elektrik üretim tesisi yapılması ile ilgili sözleşme imzalandığını, davalı şirket ile görüşmelere başlandığını, yapılacak olan iş ve işlemler konusunda anlaşma sağlandığını, nakit avans konusunda yüklenici firmanın nakit avansı almadan imza atmayacağını beyan ettiğini ve nakit avansı aldıktan sonra sözleşme imzaladığını, sözleşmenin imzalandığı gün sözleşmenin 3. maddesinde yazılı olduğu gibi 10.000 doların peşin olarak ödendiğini, bu hususun davalının ticari defterleri incelendiğinde ve olay yerindeki tanıkların anlatımları ayrıca sosyal medya yazışmaları ile sabit olacağını, ancak devamında davalı şirketin üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemeye başladığını, bahse sözleşmenin 4 maddesinde “sözleşme tarihinden itibaren en geç 45 gün içerisinde anahtar teslim olarak tüm montaj işlemlerinin tamamlanacağı ve sistemin elektrik enerjisi üreteceğini ve kabul süreçleri için gerekli başvuruları yapmış olacağını kabul beyan ve taahhüt eder. Aksi taktirde geciken her gün için Mdde 7′ de belirtilen gecikme cezası uygulanacaktır.” şeklinde açık hüküm bulunduğunu, davalı şirketin bu süre sınırını çoktan aştığını, bu sebeple müvekkili davalı şirkete 17/10/2022 tarihinde sözleşmeden üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmesi aksi taktirde cezai şartları uygulayacağını ve hatta sözleşmeyi dahi fesih edebileceğini bildirir ihtarname gönderdiğini, bu ihtara bir cevap verilmediğini, sonrasında şirket yetkilileri ile sosyal medya üzerinden görüşüldüğünü, sözleşmede yazılan marka invertörün sağlanamadığı bu sebeple gecikme yaşandığını belirttiğini, müvekkilinin sözleşme hükümlerini olduğu gibi yerine getirilmesi yönünde talepte bulunduğunu, kaldı ki şirket yetkilisi ile olan sosyal medya görüşmelerinde açıkça görüleceği üzere bu durumdan ötürü müvekkilinden özür dahi dilendiğini, davalı şirketin işlemleri tamamlaması için belirli bir süre daha beklendiğini ancak yine bir gelişme olmayınca 28/12/2022 tarihinde ikinci kez ihtarname gönderildiğini, sonrasında müvekkilinin anahtar teslim şeklinde bir sözleşme yapmış olmasına karşın bazı bölümlerin müvekkili tarafından tamamlanmasının istenildiğini, müvekkilinin bunları süreç uzamaması adına istemeyerek de olsa yaptırdığını ve karşı tarafa bunları rücu edeceğini açıkça bildirdiğini, davalının sözleşmede yazılı olan marka model invertörü koymadan ve diğer sözleşme hükümlerine dahi uymadan işlemi bitirmeye çalıştığını ve … A.Ş ‘ye kullanım onayı vermesi için başvuruda bulunduğunu, ancak gelen şirket yetkililerinin tesisin eksikleri olduğunu söyleyerek onay vermediğini, sonrasında davalı şirketin müvekkiline yaptığı tesis için tekrar onay başvurusunda bulunduğunu ve yine onay alamadığını, müvekkilinin bahse konu elektrik projesinden bir telefon şarj edecek elektrik dahi kullanamadığını, davalının müvekkili aleyhine 24.000 USD tutarında icra takibi başlattığını, müvekkilinin UETS sahibi olduğu için itiraz süresini haberi olmadan kaçırdığını,
müvekkili ile aralarında imzalanan sözleşmede toplam 20.000 USD + KDV olarak anlaşıldığını, ancak ilk 10.000 USD’nin sözleşmenin 3 maddesinde yazılı olduğu gibi o gün nakit olarak şirket yetkilisine ödendiğini, kalan ödemenin de sözleşmede yazılı olduğu gibi iş sonunda hak ediş olarak cezai şart ve başkaca zararları düşüldükten sonra yapılacağını, müvekkilinin sözleşmeye konu işin durumunun tespiti için Buldan Suh Hukuk Mahkemesine başvuruda bulunduğunu ve 2023/6 D.iş sayılı dosyasında keşif yapılarak alınan bilirkişi raporunda açıkça sistemin çalışmadığının, sözleşmede belirtilen invertörün kullanılmadığının ve kabloların sözleşmede yazan boyutlarda olmadığının tespit edildiğini, yapılan keşif tarihi itibariyle bile sözleşmenin üzerinden 374 gün geçtiğini, müvekkilinin yaptığı sözleşme gereği 45 gün içerisinde tesisin teslim edileceğinin kararlaştırıldığını, sözleşmede bahsedilen 45 gün düşüldükten sonra cezai şart uygulanması gereken toplam gün sayısının 329 gün olduğunu, sözleşmenin 7. maddesine göre uygulanacak olan cezai şart miktarı 16.450 USD olup, müvekkilinin başta peşinen ödemiş olduğu 10.000 USD da hesaba katıldığı taktirde müvekkilinin davalı şirkete borçlu değil tam aksine alacaklı olduğunu, kaldı ki müvekkilinin bu elektrik sistemini bu süreçte kullanamamasından kaynaklanan zararında bilirkişi tarafından hesaplanarak karşı tarafın olası alacağından düşülmesi gerektiğini, müvekkilinin hesapların görülmesi için işlemlerin ve projenin bitirilmesini beklerken bir anda bu icra dosyasıyla maddi ve manevi kayıplara uğradığını, davalının kötü niyetli olarak 616 bin lira kalan borç miktarına rağmen müvekkiline ait 20 milyon TL değerinde taşınır ve taşınmaza haciz işlemi uyguladığını, bu nedenle haksız ve kötü niyetle işleme konulmuş icra takibi ile alakalı olarak borçlu olunmadığının tespitine, icra takibinin iptaline ve davalının aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmemiş, davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacının dava dilekçesinde borçlu olmadığının tespitine ve istirdata karar verilmesini talep etmesi, 28/3/2023 tarihinde kabul edilip 05/04/2023 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan ve 01/09/2023 tarihinde yürürlüğe giren 7445 nolu İcra ve İflas Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunun 31. maddesi ile değiştirilen Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesinin 1. fıkrasına göre istirdat ve menfi tespit davalarından önce arabuluculuğa başvurulmasının dava şartı haline getirilmesi, dava dilekçesi ekinde arabuluculuk son oturum tutanağının sunulmaması ve davacı vekilinin 08/10/2023 tarihli dilekçesinde dava açılmadan önce arabuluculuğa başvurulmadığını bildirmesi göz önüne alındığında, davanın Türk Ticaret Kanununun 5/A maddesi, Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinin 2. fıkrası ile Hukuk Muhakemeleri Kanununun 114. maddesinin 2. fıkrası ve 115. maddesinin 2. fıkrasının 1. cümlesi gereğince, arabuluculuğa başvurma dava şartı noksanlığı nedeni ile usulden reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı ile müvekkili arasındaki ticari ilişki sonucunda taraflar arasında bir sözleşme imzalandığını, müvekkilinin sözleşme gereği yaptığı işin ücretini davacı yandan alamaması sebebiyle, Ankara 12. İcra Müdürlüğü’nün 2023/82755 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, davacının, başlatılmış olan bu takip hakkında, menfi tespit ve istirdat davası açtığını ve mahkemece gerekçeli kararda arabuluculuğa başvurma dava şartı noksanlığı sebebi ile usulden reddine karar verildiğini, dava konusunun zorunlu arabuluculuk kapsamına girmediğinden kararın hukuka uygun olmadığını ve davanın esastan incelenmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit ve istirdat istemine ilişkin olup, mahkemece dava şartı noksanlığı nedeniyle davanın usulden reddine dair verilen kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 352/1.b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 08/11/2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.
Başkan
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Üye
e-imzalıdır
Katip
e-imzalıdır
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır