Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/970 E. 2023/69 K. 20.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/970 – Karar No:2023/69
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/970
KARAR NO : 2023/69

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2019
NUMARASI : 2015/55 E-2019/917 K

ASIL DAVADA
DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Tespit, Manevi Tazminat- Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/01/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 31/01/2023
Asıl davada davacılar vekillerince davalı aleyhine açılan tespit ve manevi tazminat, birleşen davada davacı vekilince davalılar aleyhine açılan alacak istemine ilişkin davalarda, mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacılar ….A.Ş. Ve …A.Ş. vekilleri; müvekkilleri şirketlerin yükleniminde bulunan Konya-Karaman İstasyonları arası mevcut hattın çift hatta dönüştürülmesi işi projesi kapsamında yapılacak toprak işlerin imalatları konusunda davalı şirket ile Taşeron Sözleşmesi imzalandığını, sözleşme ile Konya ve Karaman İlleri sınırları içerisinde demiryolu hattında yapılacak toprak işlerinin şartnameye uygun olarak yapılması işini davalı şirketin üstlendiğini, ancak davalı firmanın işbu taşeron sözleşmesine aykırı davranarak sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getirmediğini, 09/11/2014 tarihi itibariyle de çalışma sahasını terk ettiğini, yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle 09/12/2014 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, davalı şirketin 3. kişilere olan borçları nedeniyle bu kişiler tarafından davalı şirket aleyhine başlatılan icra takiplerinde müvekkilleri ortaklığa 3. kişi haciz ihbarnameleri gönderildiğini, icra alacaklısı 3. kişilerin bu ihbarnameleri göndermelerinin tek nedeninin davalı şirketin müvekkilleri ortaklıktan alacaklı olduğu yolundaki gerçeğe aykırı beyanları ve onları bu yönde işlem yapmaya yönlendirmesi olduğunu, davacı ortaklık, davalı şirket ile olan ilişkisi nedeniyle iyi niyetle bu ödemeleri davalı namına yapmış ise de, daha sonra davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle aralarındaki sözleşme ilişkisinin sona erdirildiğini, bu arada müvekkilleri davacı ortaklığın, davalı şirket ile olan sözleşme ilişkisine dayalı olarak iyiniyetle haciz ihbarnamesi olmaksızın da davalı şirketten alacaklı olan 3. kişilere bir kısım ödemeler yaptığını, oysa müvekkilleri ortaklık tarafından davalıya doğrudan ve/veya onun adına 3. kişilere davalı şirketin üstlendiği iş nedeniyle hak etmiş olduğu meblağın çok üzerindeki miktarda ödemeler yapıldığını, davalı şirketin söz konusu iş nedeniyle müvekkilleri ortaklıktan alacaklı olduğu, ortaklığın kendisine ödeme yapmadığı şeklinde gerçeğe aykırı beyanlarla kendisinden alacaklı olan 3. kişileri kandırmak suretiyle bu kişileri müvekkilleri şirketlerden talepte bulunmaya yöneltmenin ötesinde, bu kişiler nezdinde müvekkili ortaklığın borcunu ödemeyen bir firma olduğuna dair iyi niyetle bağdaşmayan gerçek dışı söylentilerle müvekkili ortaklığın ticari itibarı ile kişilik değerlerini zedeleyici eylemlerde bulunduğunu, davalı şirketin kötü niyetli davranışı ile daha fazla zarar görülmemesi pahasına bu ödemelerin yapılmak zorunda kalındığını belirterek; davalının dürüstlük kurallarına aykırı haksız faaliyetlerinin tespitini, haksız faaliyetlerinin men edilmesini, 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir.
Davalı ….Şti. vekili; müvekkilinin davacıların oluşturduğu ortaklık ile taşeron sözleşmesi imzaladığını, ancak işi sebepsiz olarak bırakmadığını, davacının ödeme güçlüğü çektiğinden, müvekkiline olan borçlarını ödemediğini, bu nedenle müvekkilinin de ekonomik olarak zor durumda kaldığını, müvekkili şirketin işin yapıldığı Karaman İli civarında tanındığını ve yapılan işin devamı açısından çevre esnafına borçlandığını, yapılan borçlanmanın tamamının davacılara yapılan iş ile ilgili olduğunu, davacıların müvekkiline yapacakları ödemeleri geciktirdiklerini ve müvekkilini ekonomik olarak zor durumda bıraktıklarım, dava dilekçelerinde kabul ettikleri üzere davacı şirketin müvekkilinin alacaklılarına müvekkili adına ödemelerde bulunduğunu, davacının yapmış olduğu bu ödemeler nedeniyle bütün alacaklıların da davacıya haciz ihbarnamesi göndermeye başladıklarını, hukuken haklı olarak, müvekkilinden alacaklı olanların, müvekkilinin alacaklı olduğu yada olma ihtimali olan şirkete yada şirketlere haciz ihbarnamesi göndermesinin hukuki hakları olup, bu durumun, davacıların manevi olarak zarara uğradığını göstermeyeceğini belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/625 Esas-2016/478 Karar Sayılı Dosyasında;
Davacı ….Şti. vekili; müvekkili ile davalı şirketler arasında “Taşeron Sözleşmesi” imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkilinin Konya ve Karaman İlleri sınırları içerisinde demiryolu hattında Konya Tren Garı 0+000 olarak alınmak üzere,68+000 ile 101+500 kilometreleri arasındaki demiryolu güzergahında yapılacak toprak işlerini üstlendiğini, sözleşme gereği müvekkilinin, davalının göstermiş olduğu stabilize ocaklarından çektiği dolgu malzemesini Konya Karaman demiryolu hattı güzergahına dolgu malzemesi olarak taşıdığını, demiryolu hattının dolgu yapılacak zeminin kazı ve hafriyatının taşınmasını ve boşaltılmasını sağladığını, stabilize ocaklarından getirilen dolgu malzemesinin demiryolu hattına dolgu malzemesi olarak dökümünü sağladığını, ancak taraflar arasında son dönemde üretilen iş miktarı ve dolgu yapılan metreküp konusunda ihtilaf çıktığını, davalı tarafın, müvekkilinin yaptığı üretim miktarlarını yanlış ölçüm adımı ile hesapladığını ve müvekkilinin hakedişlerini eksik tespit ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği alması gereken parayı tam olarak alamadığını, davalı tarafından müvekkiline eksik hakediş düzenlendiğini ve eksik ödeme yapıldığını, davalıya bahse konu alacağın ödenmesi için Konya 6. Noterliği kanalıyla l6/01/2015 tarihinde ihtarname gönderildiğini ancak hiçbir ödeme yapılmadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 16/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
Davalılar ….A.Ş. Ve ….A.Ş. vekilleri ayrı ayrı vermiş oldukları cevap dilekçelerinde; davacının, işbu davaya konu alacak iddiasıyla ilgili önceden Karaman 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2015/26 Esas ve 2015/32 D.İş dosyalarında delil tespiti talebinde bulunduğunu, mahkemece bu davaların hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle reddolunduğunu, müvekkilleri şirketlerin ortağı bulunduğu … Adi Ortaklığı’nın yükümlülüklerini yerine getirmiş olmasına rağmen, davacının kendi edimlerini yerine getirmekte temerrüde düştüğünü, bu nedenle adi ortaklık ve bu ortaklığı oluşturan şirketlere dava dışı diğer şirketler tarafından büyük baskı oluşturulduğunu, bu baskıdan aşırı zarar gören adi ortakların davacı aleyhine Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesinde 2015/55 Esas numarasıyla haksız fiilden kaynaklanan tazminat davası açtıklarını, taşeron sözleşmesinde stabilize ocak belirlenmesi ve her türlü resmi izin ve ruhsat alınması işlerinin davacının yükümlülüğünde olduğunun kararlaştırıldığını, dava dilekçesinde üretilen iş miktarı ile dolgu yapılan metreküp miktarı konusunda ihtilaf çıktığı iddia edilmiş ise de; hakedişlerde kullanılan miktarlar hakkında ihtilaf olmasının mümkün olmadığını, zira davacıya yapılan hakkedişlerin, davalının yüklenici olarak …’ye yapmış olduğu ve tutanaklarla müşavir ve idare kontrollüğünce tespit edilen miktarlara paralel hazırlandığını, hatta bu miktarların tespitine yönelik davaların soruşturmaya gerek olmadığı sonucu ile reddedildiğini, davacı şirketin yaptığı işin karşılığını, düzenlenen hakedişlerle zamanında ve tam olarak aldığının banka dekontları ile de sabit olduğunu, davacının yaptığı işin karşılığını almış olmasına rağmen kendi alt yüklenicilerine ödeme yapmaması nedeni ile alacaklıları tarafından hakkında icra takipleri başlatıldığını belirterek; davanın reddini savunmuşlardır.
Birleşen dava ilk olarak Karaman Asliye Hukuk Mahkemesi (Asliye Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) açılmış, bu mahkemenin 26/06/2015 tarih ve 2015/330 Esas-2015/628 Karar sayılı karar ile, mahkemenin yetkisizliğine, yetkili mahkemenin Ankara Ticaret Mahkemesi olduğuna karar verilmiş, bu kararın temyiz edilmeksizin kesinleşmesi üzerine, dosya Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2016 tarih ve 2015/625 Esas-2016/478 Karar sayılı kararı ile iş bu dosyanın aynı mahkemenin 2015/55 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmiştir.
Mahkemece; asıl davanın haksız fiil nedeni ile manevi tazminat istemine, birleşen davanın eser sözleşmesi nedeni ile eksik ödenen hakedişlerin tahsili istemine ilişkin olduğu, Türk Borçlar Kanunun 470. maddesine göre eser sözleşmesinin, yüklenicinin bir eser meydana getirmeyi, iş sahibinin de bunun karşılığında bir bedel ödemeyi üstlendiği sözleşme olduğu, davaya konu sözleşme ile taşeron olan …. Şti’nin Konya – Karaman istasyonları arası mevcut hattın çift tarafa dönüştürülmesi işi projesi kapsamında toprak işlerinin yapımını üstlendiği, iş ortaklığının ise bir bedel ödemeyi taahhüt ettiği, aynı kanunun 471. maddesine göre yüklenicinin sorumluluğunun üstlendiği edimleri iş sahibinin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle ifa etmek olduğu, yine aynı Kanunun 479. maddesine göre iş sahibinin bedel ödeme borcunun, eserin teslimi anında muaccel olacağı, bununla birlikte taraflar arasında hakedişin nasıl ödeneceği sözleşme ile belirlendikten sonra, hakedişlere usulüne uygun itiraz edilmez ise iş sahibinin ödemesini usulüne uygun olarak gerçekleştirdiğinin kabul edileceği, Taşeron Sözleşmesinin 28. maddesine göre taşerona ödeme tahakkukunun aylık imalatına göre gerçekleşeceği, taşeronun gerçekleştirdiği aylık imalatına göre hazırlayacağı geçici hakediş raporunu imzalayarak müteahhide sunacağı, müteahhidin kendisine usulen tevdi olunacak hakediş raporunu kontrol ettikten sora bu gerçekleşmelere dahil iş kalemlerine ait geçici hakediş raporu bedelini ödeyeceği, buna göre taşeronun sahayı terk etmeden önce aylık imalatına göre hazırlayacağı geçici hakediş raporunu imzalayarak müteahhide sunmuş olması gerektiği, taşeronun iş sahibinin Ankara 56. Noterliğinin 10/12/2014 tarihli … nolu ihbarnamesi tarafına ulaşana kadar her hangi bir itirazda bulunduğuna dair dosyaya yansıyan evrak bulunmadığı, diğer yandan davacının yargılamanın hiç bir aşamasında eksik hesabın neden kaynaklandığını ve iddiasını bildirmediği ve savını da ispat edemediği, asıl dava yönünden ise, davacı iş ortaklığının sözleşmeyi haklı nedenle feshettiğinin kuşkusuz olduğu, ancak iş ortaklığının, sözleşmenin feshi nedeni ile değil, maruz kaldığı haciz ihbarnameleri ve 3. kişilere yaptığı ödemeler nedeni ile tazminat talep ettiği, bu hususun iş ortaklığı vekillerinin duruşma beyanları ile de sabit olduğu, dosyanın bu çerçevede değerlendirildiği, basiretli bir tacirin sözleşme imzalar iken muhatabını tanımak, muhatabının tüm durumunu araştırmakla mükellef olduğu, bununla birlikte İİK 89 maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilmesinin, basit bir hukuki prosedür olup, ihbarnamelere itiraz edilerek ödemenin önüne geçilmesinin mümkün olduğu, İİK 89 maddesine göre, tek bir cevap ile etkisinden kurtulabilecekleri ihbarnamelere cevap vermeyerek zarara uğrayan iş ortalığının kendi ihmalinden faydalanmasının mahkemece mümkün görülmediği, aksinin kabulünün tüm hukuki süreçlerin kişilik hakkının ihlali sayılması sonucunu doğuracağı, iş ortaklığının, haciz ihbarnamelerinin taşeronun beyanı nedeni ile gönderildiğini de ispat edemediği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. vekili istinaf başvurusunda; davalının gerçeğe aykırı beyanlarla, müvekkili ortaklıktan alacaklı olduğunu, ortaklığın kendisine ödeme yapmadığı şeklindeki gerçek dışı iddialarıyla, kendisinden alacaklı olan 3.kişileri yanıltmak suretiyle bu kişileri müvekkilinden talepte bulunmaya sevk ettiğini, iyi niyetli olmayan bu söylentilerle müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini, bilirkişi raporunda davalıdan kaynaklanan hacizler nedeniyle davacıların devamlı icra dosyasına itirazlar yazmasının davacı için bir külfet olduğu belirtilmesine rağmen asıl dava yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olup, kararın asıl dava yönünden kaldırılarak, asıl dava yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek; mahkeme kararının asıl dava yönünden kaldırılmasını ve asıl davada davanın kabulüne karar verilmesini, karşı dava yönünden ise, mahkemenin davanın reddine yönelik kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. vekili istinaf başvurusunda; davalının gerçeğe aykırı beyanlarla, müvekkili ortaklıktan alacaklı olduğunu, ortaklığın kendisine ödeme yapmadığı şeklindeki gerçek dışı iddialarıyla, kendisinden alacaklı olan 3.kişileri yanıltmak suretiyle bu kişileri müvekkilinden talepte bulunmaya sevk ettiğini, iyi niyetli olmayan bu söylentilerle müvekkili şirketin ticari itibarını zedelediğini, bilirkişi raporunda davalıdan kaynaklanan hacizler nedeniyle davacıların devamlı icra dosyasına itirazlar yazmasının davacı için bir külfet olduğu belirtilmesine rağmen asıl dava yönünden davanın reddine karar verilmesinin hatalı olup, kararın asıl dava yönünden kaldırılarak, asıl dava yönünden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek; mahkeme kararının asıl dava yönünden kaldırılmasını ve asıl davada davanın kabulüne karar verilmesini, karşı dava yönünden ise, mahkemenin davanın reddine yönelik kararı usul ve yasaya uygun olduğundan davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı- birleşen davada davacı ….Şti. vekili istinaf başvurusunda; mahkemece dosyanın yeniden bilirkişiye gönderilmesine karar verildiğini, bunun için eksik bazı evrakların ilgili kurumlardan gönderilmesinin beklendiğini, son olarak 10/06/2019 tarihli yazıda bazı evrakların eksik olduğunun, dolgu miktarının öğrenilmesi için gereken evrakların talep edilmesi halinde gönderileceğinin bildirildiği, bu aşamada eksik evrakların tamamlanarak dosyanın yeniden bilirkişiye verilmesi beklenirken, mahkemece mazeret dilekçelerinin olduğu bir duruşmada tahkikat bitirilmeden, sözlü yargılamaya geçilmeden doğrudan davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemece kısa kararda gerekçe olarak “ yazı cevabı içeriğine göre bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek olmadığına” şeklinde bir gerekçe yazıldığını, gerekçeli kararda ise taşeronun iş sahibinin ihbarnamesi tarafına ulaşana kadar her hangi bir itirazda bulunmaması, yargılamanın hiçbir aşamasında eksik hesaplamanın neden kaynaklandığının bildirmemesi nedeniyle davanın reddine karar verildiğinin belirtildiği, kısa karar ile gerekçeli kararın gerekçelerinin çeliştiğini, mahkemenin delilleri toplamadan ve eksik bilirkişi raporu ile karar verdiğini, Mahkemenin eksik hesabın neden kaynaklandığını bildirmedikleri yönündeki gerekçesinin de yerinde olmadığını zira müvekkilinin belirli bir kilometre aralığında dolgu yaptığını, bu dolgu miktarının müvekkilinin yada davalının hesapladığı miktar olmayıp, devletin projesinde yazılı miktar olduğunu, eksik hesabın neden kaynaklandığı gibi bir gerekçe sunmak zorunda olmadıklarını, Mahkemece eksik hesaplanan kısmın, bilirkişilerin istediği evrakların tamamlanmasından yani ilgili kurumdan celbinden sonra dosyanın yeniden bilirkişi heyetine sevkiyle ortaya çıkacak raporda belirleneceğini, aslında yapılması gerekenin, bilirkişilere kurumdaki ihale ve proje ile ilgili kayıtları inceleme yetkisi verilerek, müvekkilinin yaptığı üretim miktarının tespit edilmesi olduğunu, ancak mahkemece bu husus yerine getirilmek yerine aniden davanın reddine karar verildiğini, müvekkilinin yapılan hesaplamalara hiç itiraz etmediği konusunda ki mahkeme görüşüne de katılmadıklarını, zira sözleşmeye göre taraflar arasında üretim konusunda bir mutabakat olması ve hakedişlerin ona göre düzenlenmesi gerektiğini, oysa davalıların, müvekkilinin düzenlemiş olduğu geçici hakediş raporlarını teslim almadıklarını, bu nedenle sözleşmenin ödeme prosedürünün hiçbir zaman yerine getirilemediğini, Mahkemenin, hakedişe usulüne uygun itiraz edilmez ise bu hakedişin kesinleşeceği gerekçesinin kabul edilebilmesi için öncelikle müvekkiline usulüne uygun bir hakediş tebliğ edilmesi gerektiğini, oysa müvekkiline hiçbir hakediş tutanağı teslim edilmeden, tek taraflı hesaplamalar ile kısmi ödemeler yapıldığını, yapılması gerekenin ise, müvekkilinin üretim ile ilgili geçici hakedişleri davalıya sunması, sonrasında davalının bu hakedişlere göre ödeme yapması olduğunu, yapılan yargılamanın 5 yıl sürdüğünü, yaptıkları tespit taleplerinin mahkemelerce red edildiğini, son olarak da dava sırasında alacağın tespit edilebileceği ümidi ile eldeki davanın açılmış ancak mahkemece yargılamanın aşamaları tamamlanmadan karar verildiğini belirterek; mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını ve istinaf talepleri gibi yeniden dosyanın bilirkişiye verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava taraflar arasında düzenlenen taşeron sözleşmesi kapsamında, tespit-manevi tazminat ve alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 17/05/2022 tarih ve 2021/1019 Esas-2022/528 Karar sayılı geri çevirme kararı gereğince asıl davada davacı-birleşen davada davalılardan …. adına kararı istinaf eden Av. …’in vekaletname eksikliğinin ikmal edilerek, dosyanın esası incelenmek üzere dairemize gönderildiği anlaşılmıştır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen üzerinde tarih bulunmayan “Taşeron Sözleşmesi” başlıklı sözleşme niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, asıl davada davacı-birleşen davada davalı …. ve …. tarafından oluşturulan ortaklık yüklenici, asıl davada davalı-birleşen davada davacı ….Şti. taşerondur. İş bu sözleşme ile taşeron ….Şti.; yüklenici …. ve ….Şti. ortaklığının yükleniminde olan Konya-Karaman İstasyonları arası mevcut hattın çift hatta dönüştürülmesi işi kapsamında Konya ve Karaman illeri sınırları içerisinde demiryolu hattında yapılacak toprak işlerinin yapımı işini üstlenmiştir.
Asıl davada davacı yükleniciler, davalı taşeronun 09/11/2014 tarihi itibariyle çalışma sahasını terk ettiğini, yapılan görüşmelerden sonuç alınamayınca davalının sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle 09/12/2014 tarihinde sözleşmenin feshedildiğini, davalı şirketin söz konusu iş nedeniyle ortaklıktan alacaklı olduğu, ortaklığın kendisine ödeme yapmadığı şeklinde gerçeğe aykırı beyanlarla kendisinden alacaklı olan 3. kişileri kandırmak suretiyle bu kişileri şirketlerden talepte bulunmaya yöneltmenin ötesinde, bu kişiler nezdinde ortaklığın borcunu ödemeyen bir firma olduğuna dair iyi niyetle bağdaşmayan gerçek dışı söylentilerle ortaklığın ticari itibarı ile kişilik değerlerini zedeleyici eylemlerde bulunduğunu belirterek; davalının dürüstlük kurallarına aykırı faaliyetlerinin tespitini, bu faaliyetlerden men edilmesini ve 10.000,00 TL manevi tazminata hükmedilmesini talep etmişlerdir. Birleşen davada davacı taşeron, Konya ve Karaman İlleri sınırları içerisinde demiryolu hattında Konya Tren Garı 0+000 olarak alınmak üzere,68+000 ile 101+500 kilometreleri arasındaki demiryolu güzergahında yapılacak toprak işlerini üstlendiğini, sözleşme gereği müvekkilinin, davalının göstermiş olduğu stabilize ocaklarından çektiği dolgu malzemesini Konya Karaman demiryolu hattı güzergahına dolgu malzemesi olarak taşıdığını, demiryolu hattının dolgu yapılacak zeminin kazı ve hafriyatının taşınmasını ve boşaltılmasını sağladığını, stabilize ocaklarından getirilen dolgu malzemesinin demiryolu hattına dolgu malzemesi olarak dökümünü sağladığını, ancak taraflar arasında üretilen iş miktarı ve dolgu yapılan metreküp konusunda ihtilaf çıktığını, davalı tarafın, müvekkilinin yaptığı üretim miktarlarını yanlış ölçüm adımı ile hesapladığını ve müvekkilinin hakedişlerini eksik tespit ettiğini, müvekkilinin sözleşme gereği alması gereken parayı tam olarak alamadığını belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin ihtar tarihi olan 16/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek ticari faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Asıl davada davalı-birleşen davada davacı taşeron ….Şti. vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;
Mahkemenin 16/05/2018 tarihli celsesinde verilen ara kararı ile; ilk iki maddede belirtilen eksiklikler giderildikten sonra; davacı-karşı davalı vekili tarafından bugünden itibaren iki haftalık süre içerisinde 1.000,00 TL’den olmak üzere toplam 3.000,00 TL bilirkişi ücreti yatırıldığında; tarafların iddia ve savunmaları, dosya içeriği, asıl ve birleşen karşı davadaki ön inceleme duruşmaları sonucu zapta geçen uyuşmazlık konuları hakkında konusunda uzman ve komisyon listesinde ismi bulunan elektrik mühendisi, inşaat mühendisi ve hesap bilirkişisinin resen seçilerek yazılı ve gerekçeli rapor alınmasına, bilirkişilerden; taraflar arasındaki ticari ilişkinin defter ve belgelere nasıl yansıdığı, aradaki taşeron sözleşme, ihale, geçici ve kesin hakediş, makbuz ve faturaların geçerli olup olmadığı, davalı-karşı davacının gönderilen haciz ihbarnameleri nedeniyle bir zararının doğup doğmadığı, varsa miktarı konularında yazılı ve gerekçeli olmak üzere 3 suret rapor sunması için bir aylık süre verilmesine, bilirkişilere tarafların ticari defter ve belgeleri ile ihaleye konu yerde yerinde inceleme yetkisi verilmesine, celse arasında rapor geldiğinde gün beklenmeksizin birer suretinin taraflara tebliğine, masrafın gider avansından karşılanmasına karar verilmiştir.
Mahkemenin 20/03/2019 tarihli celsesinde;1 numaralı ara kararı ile Devlet Demir Yolları’na müzekkere yazılarak bilirkişi kurulunun raporunun sonuç bölümünün (2) numaralı bendinde geçen bilgi ve belgelerin ve tutanakların gönderilmesinin talep edilmesine, 2 numaralı ara kararı ile dosyanın yeniden bilirkişiye tevdii edilip edilmeyeceği hususunun (1) nolu ara kararın cevabının gelmesi akabinde düşünülmesine karar verilmiştir.
Mahkemenin 18/11/2019 tarihli celsesinde ise; yazı cevabı içeriğine göre bilirkişi incelemesi yapılmasına yer olmadığına, davalı-birleşen dosya davacı vekillerinin mazeretlerinin kabulü ile yokluklarında yargılamaya devam edilmesine, mazeretlerinin içeriğine ve ekinde belge olmamasına göre yeni duruşma günü tayini taleplerinin reddine karar verilmiş, tahkikat bitirilerek hazır olan asıl davada davacı vekillerinden son beyanları alındıktan sonra karar verilmiştir.
Dava, Türk Ticaret Kanunu’nun 4/2 maddesine göre miktar itibariyle basit yargılama usulüne tabidir. Basit yargılama usulüne tabi davalarda Mahkeme, tahkikatın tamamlanmasından sonra, tarafların son beyanlarını alır ve yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder. Taraflara beyanda bulunabilmeleri için ayrıca süre verilmez. (H.M.K. 321/1) Somut olayda dosya içeriğinden asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin 15/11/2019 tarihli mazeret dilekçesi verdiği anlaşılmaktadır. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi’nin 09/06/2015 tarih ve 2014/6405 Esas-2015/21039 Karar sayılı emsal kararında da belirtildiği üzere, Mahkemece, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin mazeret dilekçesinin kabulüne karar verilmesine rağmen, duruşmanın başka bir güne bırakılması talebinin reddine karar verilmesi; vekilin duruşmaya katılmama nedeninin meşru bir mazerete dayandığının kabul edilmesine karşın, yokluğunda beyanda bulunma hakkı kısıtlanarak karar verilmesi olacağından hatalı olmuştur.
Dosyada bulunan mahkeme ara kararları ile dava dışı iş sahibi … Genel Müdürlüğü’nün yazı cevaplarının incelenmesinde;
Mahkemenin 02/02/2017, 25/05/2017, 18/10/2017, 09/05/2019 ve 21/06/2019 tarihli yazıları ile;Konya ve Karaman İlleri sınırları içerisinde YHT demir yolu hattı projesinin Konya Tren Garı 0+000 alınmak üzere, 68+000 ile 101+500 km arasındaki demiryolu güzergahında yapılan demiryolu kazı ve dolgu miktarını gösterir mimari proje, kesin ve geçici kabuller, hakediş raporlarının onaylı suretinin, yine aynı güzergahta yapılan işin ölçüm ve metrajlarına ilişkin tutanaklar, ataşmanlar, kesin hakedişe kadar yapılan imalatları gösteren bütün hakedişler, kesin hakedişte belirtilen birim fiyatların gösterildiği bilgi ve belgeler ile varsa iş teslim tutanaklarını gösterir bilgi ve belgelerden birer örneğin gönderilmesi istenilmiştir. Mahkemenin bu yazılarına karşılık iş sahibi idare tarafından gönderilen 02/11/2017 tarih ve E.417653 sayılı yazısında; Konya-Karaman Hızlı Tren Projesi imalatının, Mahkemece belirtilen Km: 0+000 -101+500 kilometreleri arasında değil Km: 0+130 – Km: 100+770 arasında yapıldığı, ayrıca Mahkemenin ilgi (b) ve ilgi (d) yazıları ile istediği bahse konu hat kesimine ait kazı ve dolgu miktarlarını gösterir mimari projelerin demiryolu hat güzergahlarına ait sadece bina,yapı,istasyon vb. yapılacak kesimlerde mimari projelerinin çizilmekte olup kazı ve dolgu gibi altyapı işlerinde mimari çizim yapılmadığı belirtilerek; talep edilen Km: 68+000 – 100+770 arasında yapılan kazı ve dolgu miktarlarını gösterir kübaj cetvelleri ile kesitleri, geçici kabul tutanağı ve kesin hakediş raporunun gönderildiği, Mahkemece yazılan yukarıda tarihleri belirtilen yazılara karşılık yine çeşitli tarihlerde aynı nitelikte bilgi ve belgelerin klasör ve CD’ler halinde gönderildiği anlaşılmıştır.
Birleşen davaya yönelik bilirkişi heyetince düzenlenen 27/02/2019 tarihli raporda iş sahibi … tarafından dosyaya gönderilen belgelere ilişkin hiçbir açıklama yapılmamış, raporun sonuç bölümünün ikinci bendinde; birleşen dava yönünden; dosyada sadece … Ortaklığının tek taraflı yaptığı hakedişin olduğu ve bu hakedişin ….Şti.’ye ihtar ekinde gönderildiği belirtilmiş ise de tebliğ şerhine rastlanmadığı, bu ihtarı ….Şti. teslim almış ise hakedişe usulüne uygun itirazda bulunmadığının görüldüğü, ancak mahkemece 16/01/2015 tarihli ….Şti. nin cevabi ihtarı aynı zamanda hakedişe itiraz olarak nazara alınmasının kabul edilmesi halinde davacı ….Şti.’nin davalı … Ortaklığından alacağı olup olmadığını tespit edebilmek için Ölçüm, metrajlara ilişkin tutanaklar, ataşmanlarm sunulması, bu belgeler olmadığı takdirde dosya ekinde bulunan kesin hakedişe kadar yapılan imalatları gösteren bütün hakedişler,kesin hakedişte belirtilen birim fiyatların gösterildiği bilgi ve belgeler ile varsa iş teslim tutanaklarının sunulması ile davacı ….Şti’nin alacağı olup olmadığının tespit edilebileceği belirtilmiştir.
Mahkemenin 20/03/2019 tarihli celsesinde verilen ara kararı ile bilirkişi heyetinin talebi doğrultusunda yeniden … Genel Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına karar verilmiş, bu yazıya cevaben gönderilen 10/06/2019 havale tarihli yazı ve ekleri dosyaya derc edilmiştir.
Her ne kadar Mahkemece; Taşeron Sözleşmesinin 28. maddesine göre taşeronun sahayı terk etmeden önce aylık imalatına göre hazırlayacağı geçici hakediş raporunu imzalayarak müteahhide sunmuş olması gerektiği, taşeronun imalat miktarlarına yüklenicilerin gönderdiği Ankara 56. Noterliğinin 10/12/2014 tarihli … nolu fesih ihtarnamesi tarafına ulaşana kadar her hangi bir itirazda bulunduğuna dair dosyaya yansıyan evrak bulunmadığı, diğer yandan davacının yargılamanın hiç bir aşamasında eksik hesabın neden kaynaklandığını ve iddiasını bildirmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; taraflar arasındaki sözleşmenin 28.maddesinde taşeron tarafından hakediş düzenleneceği ve ödemelerin yüklenici ortaklık tarafından hakedişin kontrol edilmesinden sonra yapılacağı kabul edilmişse de, hakedişe itiraz edilmemesi halinde hakedişin kesinleşeceğine ilişkin bir düzenleme getirilmemiştir. Yüklenici ortaklığın Ankara 56.Noterliği’nin 10/12/2014 tarih ve … yevmiyeli fesih ihtarında kesin hesap çıkarıldığı ve ihtarname ekinde sunulduğu belirtilmişse de, bu ihtarın birleşen davada davacı taşerona 12/12/2014 tarihinde tebliğinden sonra, davacı taşeron tarafından, Konya 6. Noterliği’nin 16/01/2015 tarih ve … yevmiyeli ihtarı ile cevap verilmiş, tek taraflı hazırlanan hakkedişlerin kasıtlı olarak eksik düzenlendiği, ödeme yapılmadığı, düzenlenen hakedişlerde hesaba esas alınan malzeme miktarının (dolgu malzemenin metreküp miktarı) eksik hesaplandığı, yüklenici ortaklık tarafından yapılan hesaplamanın doğru olmadığı bu nedenle yeniden hesaplama yapılarak ortaya çıkacak gerçek hakedişin 3 gün içinde ödenmesi talep edilmiş, eksik hesaplamanın neden kaynaklandığı da iş bu yukarıdaki taşeron ihtarında belirtilmiştir.
Bu durumda mahkemece, yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden; öncelikle iş sahibi …’nin gönderdiği yazı cevaplarına ilişkin olarak (yapılan imalatın metresi ile ilgili) taşerondan beyan alındıktan sonra, … tarafından gönderilen yapılan imalatlara ilişkin belgeler incelenerek, fesih tarihine kadar yapılan imalatların tespit edilerek, yine taraflardan sözleşmenin 5. maddesine göre sözleşmenin eki olduğu anlaşılan ancak dosyada bulunmayan birim fiyatlara ilişkin cetvelin temininden sonra taşeron tarafından yapılan imalatların belirlenmesi, bu imalatlar için yapılan ve ispat edilen ödemeler düşüldükten sonra taşeronun bakiye iş bedeli alacağı olup olmadığının tespiti gerekirken eksik inceleme ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
Asıl davada davacı-birleşen davada davalı …. ve …. vekillerinin istinaf başvurusunun ise verilen kararın niteliğine göre bu aşamada incelenemeyeceğinden esası incelenmeksizin kabulüne karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı- birleşen davada davacı ….Şti. vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. ve …. vekillerinin esası incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına ve Dairemiz kararına uygun şekilde inceleme yapılmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Asıl davada davalı- birleşen davada davacı ….Şti. vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2- Asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. ve …. vekillerinin esası incelenmeksizin istinaf başvurularının KABULÜNE,

3-Ankara 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2019 tarih ve 2015/55 Esas- 2019/917 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

5-Asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. tarafından yatırılan 54,40 TL + 54,40 TL olmak üzere toplam 108,80 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-Asıl davada davacı- birleşen davada davalı …. tarafından yatırılan 54,40 TL + 55,00 TL olmak üzere toplam 109,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
7-Asıl davada davalı- birleşen davada davacı ….Şti. tarafından yatırılan 54,40 TL + 54,40 TL olmak üzere toplam 108,80 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
8-İstinaf başvurusu nedeniyle taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 353/1-a madde gereğince KESİN olarak 20/01/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır