Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/94 E. 2023/1159 K. 15.11.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/94 – Karar No:2023/1159
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/94
KARAR NO : 2023/1159

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KAYSERİ 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021
NUMARASI : 2016/662 E-2021/713 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Tespit ve Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :15.11.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :15.11.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tespit ve alacak istemlerine ilişkin davada mahkemece verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında 25/06/2015 tarihli sözleşme imzalanarak davacı şirketin davalı şirkete ait … Projesi kapsamında otel inşaatının tüm dış cephe işlerinin müvekkili şirket tarafından anahtar teslimi suretiyle imalat ve montajının yapılması hususunda anlaşıldığını, işin bedelinin sözleşmeye göre 564.618 Euro+KDV olarak belirlendiğini, müvekkilinin sözleşmeye uygun olarak imalat ve montaja başladığını, işe devam ederken davalının sözleşme dışı talep ve ek imalat talepleri olduğunu, bu nedenle 28/12/2015 tarihli ek protokol yapılarak sözleşme süresinin uzatıldığını, müvekkilinin ek protokole ve de sözleşmeye uygun olarak işleri %90 oranında tamamladığını, davalı şirket lehine 190.166Euro+KDV’lik ek iş ile toplamda 750.784,00Euro + KDV bedelli iş yaptığını, ancak davalı şirketin bu süre zarfında müvekkiline sözleşme gereği ödemesi gereken hakedişleri ödemediğini, daha sonra davalının 03/03/2016 tarihinde müvekkili şirketin çalışanlarını, malzeme ve ekipmanları iş sahasından çıkarttığını, bu hususun müvekkili şirket yetkilisi ve proje müdürü tarafından tutanak altına alındığını, davalının 12.04.2016 tarihinde noterden gönderdiği ihtarname ile sözleşme ve ek protokol gereğince işin süresinde teslim edilmediğini, bu hususun Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/384 D.İş sayılı dosyası ile tespit edildiğini belirterek sözleşmenin ayakta tutulduğunu, ifadan vazgeçip müspet zarar ile cezai şart talep ettiğini bildirdiğini, söz konusu tespit raporu müvekkiline tebliğ edilmediğinden varsa raporlardaki aleyhe hususları kabul etmediklerini, davalının müvekkili şirket çalışanlarını 03.03.2016 tarihinde iş sahasından çıkararak işten el çektirdiğini, bu fiili durumun davalının tek taraflı olarak herhangi bir ihtar yapmaksızın sözleşmeyi feshettiğini gösterdiğini, buna karşın davalının keşide ettiği noter ihtarında sözleşmenin ayakta tutulduğuna ilişkin ifade arasında çelişki bulunduğunu, bu nedenle müvekkilince 25.04.2016 tarihinde ihtarname gönderilerek Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/444 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırılarak rapor aldırıldığı, alınan rapora göre işin süresinde bitirilemediği ve temerrüt iddiasının doğru olmadığı, işe devam edilmemekteki kusurun davalı tarafta olduğu, iş seviyesinin %90 oranında tamamlanmış olduğunun belirtildiği, bununla birlikte davalının ihtarında nihai bitim süresinin 30.01.2016 olduğunu iddia etmesine rağmen aradan uzunca bir süre geçmesine rağmen işten el çektirme işlerine girişilmesi nedeniyle aynen ifa ve gecikme cezası talebinde bulunamayacağının belirtildiğini, dolayısıyla davalının müvekkilinin teminat mektubunu bozdurmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu ve bu bedeli müvekkiline iade etmesi gerektiğini, yine müvekkilince yapılan işlerin bedelini de ödemesi gerektiğini belirterek öncelikle MK 893/3maddesi gereğince davalı adına kayıtlı dava konusu taşınmaz üzerine kanuni ipotek tesis edilmesine, aksi takdirde taşınmazın 3.kişilere devrinin önlenmesi bakımından ihtiyati tedbir, bu talep de kabul edilmezse davalıdır şerhinin konulmasına, taraflar arasındaki protokol ve ek protokol hükümlerine uygun şekilde işin yapıldığı sırada herhangi bir ihtar ya da sözleşmenin feshedildiğine ilişkin mahkeme kararı alınmaksızın müvekkilinin iş sahasından fiilen davalı tarafça haksız olarak çıkarılması dikkate alınarak müvekkilince yapılan imalat ve montaj bedellerinin tespitine, müvekkilince davalıya ibraz edilen teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği hususunun tespitine, bu tespitlerden sonra fazla hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00TL’nın müvekkilince davalıya gönderilen ihtarname tarihi olan 25.04.2016 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiş, davacı vekili 13.06.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle; dava dilekçesindeki netice-i talep kısmında “müvekkilince davalıya ibraz edilen teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği hususunun tespitine” ilişkin talebi dilekçeden çıkartarak dava dilekçesini ıslah ettiğini bildirmiştir.
Davalı vekili:Sözleşme gereğince davacı yükleniciye işin 28.07.2015 tarihinde işyeri teslim tutanağı ile teslim edildiğini, bu arada müvekkilince işin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığının denetlenmesi için ….Ltd.Şti. ve ….Ltd. Şti.ile danışmanlık sözleşmesi akdettiğini, ayrıca müvekkilinin cephe işleri dahil tüm otel inşaatı işlerinin yürütümünü takip ve kontrol maksadıyla ayrıca mimar …’yi istihdam ederek yüklenici ile irtibatı ve yazışmaları uzmanı ile sağladığını, ancak davacının sözleşme gereği üstlendiği edimi sözleşmede belirtilen 4 ay içinde bitirmediğini, gecikmesi üzerine davacıya müvekkilinin iyiniyetli olarak 09.11.2015 tarihinde proje müdürü mimar … tarafından 15.11.2015 tarihine kadar ek süre verildiğini ve bu süre sonunda işin teslim edilmemesi halinde sözleşmede kararlaştırılan günlük 6.000,00TL gecikme cezasının uygulanacağının açıkça bildirildiğini, ancak davacının bu ek süre de dahi işi teslim edemediğini, sonrasında tarafların bir araya gelerek 28.12.2015 tarihinde ek protokol düzenlediklerini, bu ek protokolde davacının üstlendiği işi gereği gibi ve süresinde yapmadığını açıkça kabul ettiğini, ek protokole göre davacı yüklenicinin işi 30.01.2016 tarihinde bitirememesi halinde teminat mektubunun nakde çevrileceğini açıkça kabul ettiğini, sözleşmenin 23.maddesi gereğince gecikme cezası ile müspet zarar talebinin teminattan karşılanmasının hukuka uygun olduğunu, davacının ek süre içersinde de işi gereği gibi ifa etmemesi üzerine Kayseri 7. Noterliği’nin 12/04/2016 tarih 11592 yevmiye numaralı ihtarname ile kar kaybı, 3.kişilere ödenecek tazminat, gecikme cezası, davacının yükümlülüğünde olan SGK prim borcu, su, elektrik bedeli ve asansör kullanım bedelinin ödenmesinin talep edildiğini, davacı işi süresinde bitirmediği gibi yapılan imalatta da eksik, kusur ve kötü ifada bulunduğunu, davacının iddiasının aksine davacının 07.03.2016 tarihinde iş yerini ve işleri tüm ekipmanlarıyla ve işçileriyle terk edip bıraktığını, bu hususta tanıkların dinlenmesini talep ettiklerini, davacının kendi işçisi tarafından tek taraflı imzalanmış delil olarak sunduğu tutanağın müvekkilini bağlayıcı ve geçerli olmadığını, müvekkilince davacıyı işten el çektirme gibi bir durumun ve feshin söz konusu olmadığını, Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/384 D.İş sayılı dosyasında yaptırılan tespit sonucu verilen bilirkişi raporuyla 08.03.2016 tespit tarihi itibariyle işin süresinde ve gereği gibi ifa edilmediğinin belirlendiğini, davacının aksi iddia ile Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/444 D.İş sayılı dosyası ile yaptırdığı tespite müvekkilince itiraz edildiğini, iş bedelinin ödenmediğine dair iddianın da yerinde olmadığını, çeşitli zamanlarda davacıya 495.120,00Euro ve ayrıca 71.425,00TL ödendiğini, bu nedenle iş bedeline ilişkin davacı talebinin reddi gerektiğini, mahkemece aksi kanaat halinde sözleşme ve yasadan kaynaklanan müspet zarar ve gecikme cezası alacağının tespiti ile bundan ve ödemelerden takas mahsup edilmesini talep ettiklerini, yine müvekkilince ek iş yapılması konusunda bir talepte bulunulmadığını, ek protokolde davacının ana sözleşmede belirtilen işleri de yerine getirmediğini ikrar ettiğini, davacının işi yarım bırakarak terk ettiğini, işi terk ettiği tarihten inşaatçı ipoteğini talep ettiği dava tarihine kadar 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiğini, iddia edilen alacağın müvekkilince de kabul edilmediği için inşaatçı ipoteğinin yasal şartlarının gerçekleşmediğini, davacının tedbir taleplerinin de yerinde olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın taraflar arasında imzalanan 25/06/2015 tarihli sözleşme uyarınca davacı tarafça yapılan imalat ve montaj bedellerinin tespiti ile bu bedelin davalıdan tahsili ve davalıya ibraz edilen teminat mektubunun haksız olarak nakde çevrildiği hususunun tespiti istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında 25/06/2015 tarihinde imzalanan … Projesi cephe işleri sözleşmesi ve teknik şartnamesinde işverenin tüm hak ve talep haklarının sözleşmesel ve yasal olarak saklı kalmak üzere, iyi niyetli olarak yükleniciye tüm yükümlülüklerini yerine getirmek üzere 30/11/2016 tarihine kadar ek süre verildiğine dair dosya arasında yer olan protokoldür başlıklı 28/12/2015 tarihli ek protokolün imzalandığının anlaşıldığı, dosyada mevcut olan 07.03.2016 tarihli tutanak sureti incelendiğinde, tutanağın …. Şti. proje müdürü olduğu belirtilen … tarafından düzenlenmiş olan tutanak içeriğinde özetle, … firmasının vermiş olduğu talimat gereği, işi bu haliyle yarım bırakıp gitme talimatı gereğince işverene ait şantiyeden tüm çalışanların şantiyeyi terk ettiği, yükleniciye ait tüm ekipmanlar, konteynır ve hurdalar dahil sahanın terk edildiğine dair işbu tutanağın işveren talebi üzerine yüklenicinin oluru ile tarafınca imzalanmış olduğu, 03.03.2016 tarihinde işveren firma tarafından işlerine son verildiği için el aletlerini ve konteynırları 07.03.2016 tarihinde teslim aldıkları ve şantiyeyi terk ettiklerinin anlaşıldığı, Kayseri 1.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/384D.İş sayılı dosyası kapsamında mevcut bilirkişi heyeti raporunun tetkikinde, delil tespiti isteyenin … Tur. Ltd. Şti. olduğu, aleyhine tespit istenilenin … Yapı … Ltd. Şti. olduğu, 08.03.2016 tarihinde yapılan tespitte, … Yapı … Ltd. Şti.’nin otel inşaatının cephe işlerini sözleşmede verilen süre içerisinde işi tamamlamamış olduğu, yükleniciye işin bitmesi için 30.01.2016 tarihine kadar ek süre verilmiş olduğu, yüklenicinin ek süreye uymayarak 07.03.2016 tarihi itibariyle iş yerini ve işleri tüm işçiler ve ekipmanları ile birlikte terk etmiş olduğunun tutanakla tespit edildiği, ekte verilen dokümanda yapılan imalatların, yarım bırakılan imalatların ve eksik bırakılan imalat ile hatalı olan imalatların fotoğraflar ile birlikte tespit edilmiş olduğunun anlaşıldığı, dosya içerisinde yer alan Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/444 D.İş sayılı dosyası kapsamında alınan mevcut inşaat bilirkişisi raporunun tetkikinde, delil tespiti isteyenin … … Ltd. Şti. olduğu, aleyhine tespit istenilenin … Tur. Ltd. Şti olduğu, 22.03.2016 tarihinde yapılan tespitte, otel inşaatında yapılan işler, eksik yapılan işler ile yapılmayan ve hatalı yapılan imalatların belirlendiği, somut davada, öncelikli olarak taraflar arasında geçerli bir sözleşmenin olup olmadığı, sözleşmenin feshedilip feshedilmediği, davacı tarafından yapılan iş miktarı ve davalıya ibraz edilen teminat mektubunun haklı mı haksız mı nakde çevrildiğinin tespit edilmesi ve davacının davalıdan alacaklı olup olmadığının tespit edilmesi gerektiği, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme ve ek sözleşme kapsamında, davacı yüklenici tarafın sözleşme hükümleri kapsamında davaya konu edilen otel inşaatının dış cephe yapım işini üstlenmiş olduğu ve davalı tarafın da yapılacak olan iş karşılığında 564.618,00 Euro + KDV ücret ödemesi yapmakla yükümlü olduğunun dosya kapsamında anlaşıldığı, taraflar arasında akdedilmiş olan ana sözleşme ve ek sözleşmenin her iki tarafı da bağlayıcı nitelikte olduğu, taraflar arasında akdedilmiş olan sözleşme gereğince, davacı tarafın işe başlamış olduğu, davacıya verilen 4 aylık sürede işin tamamlanamamış olması nedeniyle taraflar arasında ek protokol yapılarak davacı yükleniciye 30.01.2016 tarihine kadar ek süre verilmiş olduğu ancak, verilen ek süre içerisinde de davacı yüklenicinin üstlenmiş olduğu işi tamamlayamamış olduğu, yapılan imalatlarda eksiklikler ve hataların olduğu dosya kapsamında mevcut olan tespit dosyaları, taraflar arasındaki yazışmalar ve davalı iş sahibinin düzenlemiş olduğu tutanaklar ve tanık anlatımları ile sabit olduğu, davacı tarafın 03.03.2016 tarihli tutanak ile işveren tarafından işten el çektirildiklerini, ihtarname öncesinde fiilen akdin feshedilmiş olduğunu belirtmiş ise de, yüklenicinin tek taraflı düzenlemiş olduğu tutanağa itibar edilmesinin mümkün olmadığı, davalı iş sahibinin, davacı yükleniciye çekmiş olduğu ihtarnamede TBK. 125/2. maddesi gereğince sözleşmeyi ayakta tutarak “ifadan vazgeçip müspet zararın tazmini” seçimlik haklarını kullandıkları belirtilmiş olduğu ve akabinde yüklenicinin eksikliklerinin davalı iş sahibi tarafından tamamlatılarak davaya konu edilen otelin faaliyete başlamış olduğu nazara alınarak, buna göre davalı tarafın sözleşmeyi feshederek uğradığı zararın tazminini talep etmekte olduğunun yasal düzenleme gereğince dosya kapsamından anlaşıldığı, dosya kapsamına bakıldığında da davacı tarafın, yukarıda da belirtildiği üzere, sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini süresinde ve gereği gibi ifa etmemesinden dolayı davalı iş sahibinin haklı nedenle sözleşmeyi feshetmiş olduğu kanaatine varıldığı, mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda davacının 664.236,50 Euro alacaklı olduğu belirlenmiş ise de, davacı tarafça davanın ıslah edilmediği, bunun yanı sıra işbu dava dosyası ile aynı mahiyette 2021/624 Esas sayılı dosya üzerinden dava açıldığı ve bu dosya ile birleştirilmesi talep edilmiş ise de, 2021/624 Esas sayılı dosyasının heyet dosyası olması ve dosyanın önceki esas sayılı dosya olan mahkemenin 2016/662 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesi gerekli ise de 2016/662 Esas sayılı dosyanın heyetle görülmesi gereken dosya olmaması nedeniyle heyet dosyasının işbu dosya ile birleştirilmesinin mümkün olmaması, ayrıca eski esasın da yeni esas ile yani mahkemenin 2021/624 ile birleştirilmesi mümkün olmadığından birleştirme talebinin reddine karar verildiği, 2021/624 Esas sayılı dosyadaki taleplerin o dosyada değerlendirilmesi gerektiği kanaatine varılarak ve somut davada davacının talebinin 10.000,00 TL olduğu gözetilerek davanın kabulü ile, 10.000,00 TL’nin dava tarihi olan 17/10/2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Sözleşmenin davalı tarafça haklı olarak feshedildiği hususundaki mahkeme gerekçesine katılmadıklarını, davalının davacı şirkete şantiyeye terk ettirmek suretiyle sözleşmeyi haklı olarak feshettiği savında bulunduğunu, mahkemece esasen bu kısmın bu davada artık değerlendirilmesi gereken bir husus değilken gerekçeye konu edildiğini, anılan hususta teminat mektuplarının paraya çevrilmesi nedeni ile oluşan zararlarına ilişkin talep haklarının saklı tutulduğunu, mahkemede bu konuda yeterli ve gerekli değerlendirme yapılmadığını, bilirkişi raporlarına dayanılmış olmasının kabul edilemeyeceğini, zira hukuki değerlendirme içerdiğini, bu hususta mahkeme gerekçesini istinaf ettiklerini, davalı tarafça sözleşmenin haksız feshedildiğini, sözleşme feshinde davalı tarafın müvekkili davacıyı sahaya almayarak ve terke zorlayarak işin yapımına fiilen engel olduğunu, davalı tarafça gönderilen ihtarnamede işi feshetmedikleri beyan edilmiş olmakla sözleşme feshinde haklı oldukları gerekçesinin kabul edilemeyeceğini, zira davalı tarafın sözleşme feshetme iradesinin bulunmadığını, ayrıca Kayseri 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2021/624E. Sayılı dosyasında aynı mahiyette ek dava açıldığını, birleştirme talep edilmiş ise de mahkemesince taleplerinin kabul edilmediğini, mahkeme gerekçesinde ek davanın heyet yetkisinde olması nedeniyle birleştirme hususunda kararın beklenmeyeceği belirtilmiş olup bu kararın kabulünün mümkün olmadığını, aynı mahiyette aynı işe dayalı taleplerin mahkemesince belirlenen dosyada birlikte değerlendirilmesi gerektiğini belirterek istinaf başvurularının kabulune karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının hukuka ve yasaya aykırı olduğunu, kararın gerekçesiz olduğunu, eksik inceleme, yanılgılı değerlendirme ve hesap hataları olduğunu, mahkemenin ek protokolü hiç dikkate almadığını, eser bedeli türünün gerekçeli kararda gerekçeleriyle belirlenmediğini, iş sahasını terkeden davacı yüklenicinin eksik ve ayıplı işlerinin giderimi için 3. kişilere işin tamamlattırıldığı bunun için işsahibinin 3.kişilere 1.017.806.63 TL. ödendiğinin görmezden gelindiği, sanki davacı iş sahasını terk ettikten sonra geri dönüp geri kalan işi yapmış gibi inşaat mühendisinin değerlendirme yaptığını, yüklenicinin yapmadığı imalatın yapmış sayılarak bitmiş işin bedelinin belirlenerek davacı alacağı olarak hesapta belirlendiğini, uyuşmazlığın yeterli ve denetime elverişli bilirkişi incelemesiyle incelenmediğini, bilirkişi raporları arasında çelişkinin giderilmediğini, hükme esas alınan bilirkişinin hukuki görüş bildirdiği ve bunun yasaya aykırı olduğu hususunu gözetmediğini, davacının talebinin bir tazminat olmadığını, alacak talebi olduğunu, dayanağının TBK. 125.madde olmadığının dava dilekçesindeki netice-i talepten anlaşılması gerektiğini, davacının eser bedeli talep ettiğini, ancak mahkemenin iş sahibinin seçimlik haklarına yer verdiğini, somut isteme dair hukuki dayanak belirtilmediğini, ayrıca, mahkemenin son bilirkişi raporuna göre hüküm kurduğunu ama gerisinin belirtilmediğini, bilirkişi raporları arasında çelişki olduğunu, uyuşmazlığın çözümünde 28.12.2015 tarihli ek protokün dikkate alınmadığını, müvekkilinin ana sözleşmede 3.2 maddesinde kararlaştırılan işin bedeli olan 564.618,00 Euro götürü bedeli ödediğini, bu konuda bir ihtilaf bulunmadığını, hatta müvekkili davalının davacı yüklenicinin şantiyede çalıştırdığı işçilerin SGK prim borçlarını da ödediğini, dolayısıyla iş sahibinin eser bedeli borcunun bulunmadığını, ancak davacı yüklenicinin, dava dilekçesinde davalı iş sahibinin kendilerinden ek iş ve imalat talep ettiğini bunun için ek protokol yapıldığını iddia ettiğini, dava yoluyla ek imalatın bedeli iddia ettiği 190.166,00 Euro için şimdilik 10.000,00 TL. talep edildiğini, bu iddia karşısında ek protokolün mahkemece değerlendirilmesi, taraf iradelerinin ortaya çıkarılması gerektiğini, davacı yüklenicinin verilen sürede işi zamanında ve gereği gibi bitirmemesi, bazı işlerin hiç yapılmamış olması nedeniyle önce 15.11.2015 tarihine kadar ek süre verildiğini, bu hususun taraflar arasındaki mail yazışmalarında belli olduğunu, işin yürütümünde olan mimar …’nin yükleniciye işin eksiklikleri konusunda uyarıları işin seviyesi ile ilgili bildirimleri bu mail yazılarında bulunduğunu, bu eksik ve ayıplı imalatın parasal değerinin belirlenmesi gerektiği ancak belirlenmediğini, mahsup edilmediğinin son bilirkişi raporunda görüldüğünü, müvekklinin eksik ve ayıplı imalatı başka yükleniciye tamamlattığını, bunun 8 ay sürdüğü ve 1.017.806.63 TL. daha iş sahibinin diğer yüklenicilere ödediğinin faturalarıyla dosyada mevcut olduğunu, bu hususun hiç tartışılmadığını, oysa 3. kişilere ödenen bu bedelin yüklenici için bir borç olarak işin bedelinden düşülmesi gerektiğini, bu bedelin sözleşmedeki iş bedeli olan 564.618 Euro dan düşülmesi gerektiğini, davalı iş sahibinin 495.120 Euro+ 21.603,23 TL yi yükleniciye ödediğini ve bu 1.017.806,63 TL de düştüğünde davacının borcu çıktığını, otel cephe işlerinde yüklenicinin bıraktığı eksik ve ayıplı işin davacı değil başka yükleniciler yaptığını, sözleşmenin 23.5 nolu maddesinde davalının işi başkasına yaptıracağının açıkça kararlaştırıldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda ise sanki davacı yapmış gibi bu işlerin de bedeli birim fiyatla hesaplama yapıldığını, işin bedelinin tespit edildiğini ve buna ilişkin yazılı ve duruşmada sözlü olarak bildirilen itirazların dikkate alınmadığını, bilirkişilerin bu konuyu atlamalarının da, raporun çoğu yerinde hukuki görüş bildirdiklerinden yola çıkarak maksatlı yapıldığını, esasen bilirkişiler hakkında kurula şikayet edildiğini, uyarı cezası verildiğini, savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturma dosyası olduğunu, davacının delil tespit istemli Kayseri Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/444 D. iş sayılı dosya dilekçesinde işi % 90 seviyesinde tamamlandığını belirttiğini, böylece işi süresinde bitirmediğinin davacının ikranında olduğunu, çoğu işin hiç yapılmadığı ve yapılma oranı % 50 ,% 60,% 70 oranında olan diğer işler bulunduğunu, işin tamamlanma oranının % 50 yi geçmediğini, tamamlanmış işlerin de ayıplı olduğunun fotoğraflarla da tespit edildiğini, davacının kendi tespit istemli dosyadaki raporda bile tamamlanmayan, yapılmayan işlerin olduğunun görüldüğünü, yüklenicinin bu sürede de işi teslim etmemesi üzerine tarafların biraraya geldiğini ve işin gereği gibi yapılması ve bunun için ek süre (30 Ocak 2016 ya kadar) verilmesinin kararlıştırıldığını, tarafların 28.12.20215 tarihinde ek protokol akdettiklerini, davacı tarafın bu ek protokolün bağlayıcılığına ve geçerliliğine itiraz etmediğini, davacı yüklenicinin, edimini fen ve tekniğe, sözleşme hükümlerine göre yerine getirmediğini açıkça kabul ettiğini, böylece ek protokolün 2. maddesinde, öncelikle yüklenicinin kötü ifasını kabul beyanı olduğunu, bundan önce ek protokolün 1.maddesinde de asıl sözleşmedeki tüm yükümlülüklerinin devam ettiğinin yazıldığını, ek protokolün 2. maddesinin devamında, yükleniciye gereği gibi ifa için ek süre verildiğinin belirtildiğini, işin tam ve gereği gibi ifa edilmemesi halinde teminat mektubunun nakde çevrileceği, ceza koşulu ödeyeceğinin belirtildiğini, ana sözleşme ve ek protokol değerlendirildiğinde lafzen ve ruhen bir yükleniciden sözleşme dışı ek iş talebinin olmadığını, bunun vakıasının delilinin sunulmadığını, bu hususun görmezden gelindiğini, ana sözleşmede kararlaştırılan götürü bedelin ödendiğini ve ek protokol ile de işin gereği gibi ifasının arzulandığını, ek işin kararlaştırılmadığını, davacının edimini gereği gibi özen yükümlülüğüne uygun yerine getirmediğinin mahkeme kararında da belirtildiğini, esasen davacı tarafın bile kendi dava dilekçesinde de % 90 seviyesinde imalat olduğunu belirttiğini, gerçekte ise bu oranın yaklaşık % 50 lara kadar indiğini, tek ve net bedelin belirtilmesiyle götürü ücret üzerinden bedel belirtildiği bu bedelin ödendiğinin mahkemeye sunulan banka dekontlarıyla ispatlandığını, bilirkişice ticari defterlerde davacı lehine alacak görülmediğini, sözleşmede ek iş ifadesi olmadığını, talimat ve iş emrine dair belge sunulmadığını, ana sözleşmede tek bedelli anahtar teslimi iş kararlaştırıldığını ancak yüklenicinin kötü ifayı kabul beyanı olduğunu, mahkemenin ek protokolü esas almadan karar verilmesinin hatalı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede, eser bedelinin tek ve net rakam olarak belirtildiğini, işin Yargıtay uygulamasında da tek ve kesin bir bedelin yazdığı eser sözleşmelerinin, götürü ücret olarak kabul edildiğini, bu halde, iş sahibinin bu ücreti ödemekle borcundan kurtulacağını ve yüklenicinin başkaca bir ücret talep hakkı kalmayacağını, TBK madde 480/f.1 de götürü ücretin belirlenmesi halinde yüklenicinin başkaca bir bedel talep edemeyeceğinin belirtildiğini, hükme esas alınan 30.11.2020 tarihli bilirkişi raporunun 12. sayfasında eser bedelinin birim fiyatlı olduğunun belirtildiğini, oysa ana sözleşmede 3.2 maddesinde anahtar teslimi tek ve kesin bedelin yazdığını, ilgili maddede işin bedelinin 564.618,00 Euro olduğunun belirtildiğini, hatta 3.3. fıkrasında “ Yüklenici tarafından işin bedeli hiçbir şekilde arttırılamaz” şeklinde açık hükme de yer verildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede tek ve net bir bedelin açıkça yazılması karşısında tahmini bedele dair birim fiyatlı türden bir iş bedelinin belirlenmediğini gösterdiğini, sözleşmenin 3.4. fıkrasında tüm işlerin sözleşme bedeliyle tamamlanacağının da açıkça kararlaştırıldığını, sözleşme açık ve net olarak tek bir bedeli ve bu sebeple götürü ücreti ifade ettiğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda 12. sayfasında sözleşme kapsamındaki işin bedeli olarak 714.912 Euro olduğu da asıl sözleşmedeki iş bedelinin esas alınmayarak birim fiyat esas alınarak hesaplandığını, oysa sözleşme kapsamındaki işlerin hepsi için sözleşmenin 3.2 maddesi gereğince 564.618,00 Euro olduğunu, bedelin arttırılamayacağı belirtilmişken bunun esas alınmamasının hatalı hükmün kurulmasına neden olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi raporunun 12. sayfasında, davacı imalatlarının metrajlara göre ve birim fiyata göre fiyatlandırıldığı belirtilmesinin sözleşmeye aykırı bir tespite yol açtığını, davacı yüklenicinin sözleşme dışı işi olmadığını, hükme esas alınan 30.11.2020 tarihli bilirkişi raporunda inşaat bilirkişisi böyle olduğunu belirtmişse de, bu işlerin davacı tarafından ifa edilmediği davalının, işi terk etmesinden sonra işi faturalarıyla ispatlı şekilde eksik işlerin başkasına tamamlattırdığı, ayıpların düzelttiğinin dosyada açık olduğunu, eksik ve ayıplı işin 3. kişiye tamamlattırılan kısmı için delil tespit dosyasında da faturaların sunulduğunu, bilirkişinin bu faturaları dikkate almadığını, esasen bilirkişiler mahkemenin ara kararına göre ticari defterleri inceleme görevini ifa etselerdi bu faturaları da ticari defterlerde olduğunu göreceklerini, ancak bilirkişi heyetinin davalı iş sahibinin ticari defterlerini inceleme gereği duymadıklarını ifade ettiklerini, mahkemenin verdiği inceleme görevini ifa etmediklerini, bu nedenle de Bilirkişi Bölge Kuruluna şikayet edildiğini, bilirkişilerin teminat mektubunun tutarını da davacı yükleniciye alacak olarak kaydettiklerini, 399.750 Euro teminat mektubu alacağını, davacı aktifine kaydettiklerini, böylece davacının alacağını 1.182.478 Euro ya çıkarttıklarını, bu meblağdan ödemelerinin düştüğünü, geriye 665.754,94 Euro bakiye alacak çıkardığını, davacının bile sözleşme ve sözleşme dışı olarak toplam 754.784 Euro talepte bulmuşken, bilirkişilerin bir milyon Euro yu geçen bir rakam bularak hatalı hesap yaptığını, oysa davacı yüklenicinin, işi gereği gibi ifa etmediği için verdiği teminat mektubunun irad kaydedildiğini, davacının işi terk etmesi işi yarım bırakarak edimin gereği gibi ifa etmemesinin kusurlu görüldüğünü, sözleşme hükmü gereği de irad kaydedildiğini, davacı tarafın ıslahla teminat mektubu talebinden vazgeçtiğini, dava konusu dışında kaldığını, sözleşme dışı iş olmadığını, eksik ve ayıplı iş olduğu bunları 3.kişilere tamamlattırıldığının dosyadaki fatura ve delil tespit raporlarıyla belli olduğu için davacının iddiasının dayanaksız kaldığını, hükme esas alınan bilirkişi raporunda, davalı iş sahibinin 3. kişilere tamamlattırdığı iş bedelinin de davacı için alacak kaydedildiğinin görüldüğünü, bu nedenle davacı yüklenicinin 782.728,16 Euro bedelli iş yaptığı hesabının hatalı olduğunu, bu bedelin tüm bitmiş işe göre belirlendiğini, oysa davacı yüklenicinin işi yarım bırakıp terk ettiğini, işin bedelinin kesin ve net olarak sözleşme hükmünde yer aldığını, davacı yüklenicinin işi terk ettiğini, işi yarım bıraktığının tanıkla da ispat edildiğini, talimatla dinlenen davacı tanıklarının da iş sahasını terk ettiklerini belirttiklerini, davacının edimini özenle ve sadakatle yerine getirmediği için kusurlu olduğunu, iş sahibini bilgilendirmediği bu konuda delil sunamadığını, taraflar arasındaki 25.6.2015 tarihli ana sözleşmenin 25. maddesinde, taraflar arasındaki uyuşmazlıklarda işsahibi … şirketinin ticari defter ve belgelerinin münhasır delil olacağının açıkça belirtildiğini, bu delil sözleşmesinin geçerli olduğunu, aksinin de davacı tarafından iddia edilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunda davalı iş sahibinin ticari defterleri inceleme gereği duyulmadığının belirtildiğini, oysa mahkeme ara kararıyla irdelenmesinin istendiğini, delil sözleşmesi hükmüne rağmen bu delillerini değerlendirme gereği duymamalarının hukuka aykırı olduğunu, götürü bedel üzerinden yapılmış bir sözleşme olduğu gözardı edilerek bunu aşan iş bedeli belirlemenin hatalı olduğu gibi, iş bedelinde % 19 iskonto yapılarak belirlenmesi halinin hakedişlerinde bu iskonto uygulanmadan hesap edilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, tespit ve alacak istemlerine ilişkin olup mahkemece verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı ile davalı arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle Yargıtay yerleşik içtihatlarında da kabul edildiği üzere sözleşmenin feshinin haklı veya haksız olmasının sözleşme kapsamında bakiye hakediş bedelinin talep edilmesine engel olmayacağının kabul edilmiş bulunmasına, taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokol hükümleri ile davalının 12.04.2016 tarihli ihtarnamesindeki beyanlarına göre, davalı tarafça paraya çevrilen teminat mektupları bedellerinin davacı yüklenici alacağına dahil edilmesinde dosya kapsamına usul ve yasaya aykırılık bulunmadığının anlaşılmasına, eldeki davada fesihteki haklılık durumu değerlendirilmeksizin davada talep edilip hüküm altına alınan miktara göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK’.nın 353/1-b.1 maddesi uyarınca esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince davalıdan alınması gereken 683,10 TL istinaf karar harcından peşin alınan 171,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 512,10 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
4-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödedikleri istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 15.11.2023 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır