Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/934 E. 2023/165 K. 09.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/934 – Karar No:2023/165
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/934
KARAR NO : 2023/165

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/10/2019
NUMARASI : 2018/374 E-2019/804 K

ASIL DAVADA :
DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 09.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.02.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin asıl ve birleşen davada mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı- birleşen davada davalı….Ltd.Şti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili; Müvekkil şirket ile davalı idare arasında “Web Tabanlı, Su İdaresi Yönetim Sistemi Yazılımı (…)” hizmet alımına ilişkin olarak 14/07/2017 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşmede işin işin süresinin 5 ay olarak belirlendiğini, müvekkilin sözleşmeden doğan sorumlulukları yerine getirdiği halde, davalı idarenin alt birimlerince tutanaklarla saptadığı hata şeklinde yazılı soyut eksiklikleri davalı idare üzerinde algı yaratarak davalı tarafça 06/02/2018 tarihinde taahhüdün yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğini ve kesin teminatın irat kaydedildiğini, feshin haksız olduğunu, müvekkili şirketin haksız fesih sonrası uğradığı zararların tazmini için sözleşme gereği idari yargı bünyesinde dava açtıklarını, ancak Ankara 14. İdare Mahkemesi’nin 2018/484 E.sayılı dosyasında açtığı davada verilen kararla uyuşmazlıkta adli yargı yerinin görevli olduğuna karar verildiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı olmak üzere, sözleşmenin haksız feshinden dolayı müvekkili şirketin uğramış olduğu zararların, yapılan masrafların, kâr kaybı (müspet ) zararının ticari faiziyle birlikte tahsili ile oluşan tüm zararlardan şimdilik 1.000,00TL‘nın tazminine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı vekili;Davacı şirketin 14/12/2017 tarihli dilekçesine istinaden muayene ve kabul işlemlerine başlandığını, ancak kontrol teşkilatının yaptığı ön inceleme sonunda, işin sözleşme hükümlerine uygun tamamlanmadığını ve kabule uygun olmadığının tespit edildiğini, eksik kalan hususlar için kontrol heyetince tutanaklar tutulduğunu, bunun üzerinde 4735 Sayılı Kanunun 20/a maddesi hükmü çerçevesinde 12/01/2018 tarihinde eksiklerin giderilmesi ve taahhüdün yerine getirilmesi için yükleniciye 10 günlük süre verildiğini ve bildirimin posta yoluyla yapıldığını, 26/01/2018 tarihinde dolan süre sonunda yüklenici tarafından bahse konu iş sözleşme hükümlerine göre tamamlanmamış olduğundan, ASKİ Genel Müdürlüğü Yönetim Kurulunun 02.02.2018 tarihli kararı ile bahse konu sözleşmenin 4735 Sayılı Kanunun 22. ve 26. maddeleri gereği feshedilmesine karar verildiğini ve fesih kararının yükleniciye 06/02/2018 tarihinde posta yoluyla bildirildiğini, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini, müvekkili idare tarafından gerçekleştirilen iş ve işlemlerin mevzuata, hukuka uygun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili; Taraflar arasındaki 14/07/2017 tarihli sözleşmenin müvekkili idare tarafından feshine karar verildiğini, fesih kararının 06/02/2018 tarihinde posta yoluyla davalıya bildirildiğini, 4735 sayılı kanunun 22.maddesi hükmü esas alınarak 50.820,00TL kesin teminatın 56.030,90TL olarak güncellendiğini, güncellenmiş tutar ile kesin teminat bedeli arasında 5.210,90TL fark bulunduğunu, bu bedelin 23/03/2018 tarihli yazıyla davalı yükleniciden talep edildiğini ancak yüklenici tarafından ödenmediğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.210,90TL kesin teminat fark bedelinin sözleşmenin feshinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın, taraflar arasında akdedilen, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasına ilişkin olduğu, taraflar arasında 14/07/2017 tarihli akdedilen sözleşmeye ilişkin, ASKİ tarafından sözleşmenin 02/02/2018 tarih ve 2018/23 sayılı karar ile feshedilip fesih ihbarının muhatabına 06/02/2018 tarihli yazı ile bildirildiği noktasında ihtilaf bulunmayıp, taraflar arasındaki ihtilafın, davacı yüklenicinin edimini sözleşme bilim ve fen kurallarına uygun olarak yerine getirip getirmediği, feshin haksız olup olmadığı, asıl davada yoksun kalınan kar miktarı ve talep edilip edilemeyeceği, birleşen davada ise kesin teminat farkının talep edilip edilemeyeceği, edilebilecek ise miktarı noktasında toplandığının anlaşıldığı, mahkemece yüklenici tarafından işin fen ve sanat kurallarına, idari teknik şartnameye uygun bir şekilde edimini yerine getirilip getirilmediği, sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığı, asıl davada yoksun kalınan kar miktarı, birleşen davada kesin teminat farkının talep edilip edilemeyeceği, edilebilecek ise miktarının tespiti amacıyla bilgisayar mühendisi, mali müşavir ve nitelikli hesap uzmanından oluşan, yerinde inceleme ve belge alma yetkisi verilerek bilirkişi heyeti incelemesi yaptırıldığı, bilirkişi heyetinin mahkemeye sunduğu 10/07/2019 tarihli raporunda, asıl davanın eser sözleşmesinin haksız feshedildiği iddiasıyla açılan müspet zarara ilişkin alacak davası, birleşen davada ise kesin teminat fark bedeline ilişkin alacak davası niteliğinde olduğu, davacının aksaklıkların giderilmesi için süre verilmesi talebinin gerek sözleşmeye, gerekse Hizmet İşleri Genel Şartnamesine uygun olmadığının değerlendirildiği, davalının sözleşmeyi feshetmesinin haklı nedene dayandığı kanaatinin oluştuğu, bu nedenle davacının kar mahrumiyetinin yerinde olmadığı, davacının iş bedelini 22/02/2018 tarihli yazıya istinaden tahsil ettiği, davalı idarenin feshinin haklı olması nedeni ile davacı tarafça müspet zarar ya da menfi zarar talep edilemeyeceği, birleşen davada ise davacı idare tarafından 4735 Sayılı Kanunun 22.maddesi uyarınca fark teminat alacağının tahsili talebiyle açıldığı, dava değerinin 5.210,90 TL olduğu, yapılan hesaplama neticesinde, davacının fark teminat alacağının 5.216,92 TL olarak hesaplandığı, davacı tarafça alacağa sözleşmenin fesih tarihi olan 06/02/2018 tarihinden itibaren avans faizi talep edilebileceği görüş ve kanaatinde olunduğunun belirtildiği, taraflar arasında 14/07/2017 tarihinde “Web Tabanlı, Su İdaresi Yönetim Sistemi Yazılımı (…) ” hizmet alımına ilişkin olarak sözleşme imzalandığı, sözleşmede işin süresinin 5 ay olarak belirlendiği, davacı tarafça 17/02/2017 tarihinde işe başlanıldığını, bu durumda işin süresinin bitiminin 17/12/2017 tarihi olacağı, davacı tarafça süre tamamlanmadan 3 gün önce 14/12/2017 tarihinden işin tamamlandığı idareye bildirilerek, muayene kabul ve hakediş işlemlerinin yapılması için davalı idareye başvuru yapıldığı, davalı idare tarafından yapılan muayene sonucunda sözleşmeye aykırılıkların tespit edildiği, davacı tarafça 25/01/2018 tarihinde davalı idareye dilekçe ile başvurmak suretiyle, 15/04/2018 tarihine kadar eksikliklerin giderileceğinin bildirildiği, idare tarafından bu talep uygun görülmeyerek sözleşmenin 26. maddesine göre 10 günlük ihtar süresi verildiği, ihtarın 16/01/2018 tarihinde tebliği edildiği 06/02/2018 tarihinde idare tarafından 4735 sayılı Kanunun 22. ve 26. maddeleri gereğince taahhüdün yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiğinin anlaşıldığı, taraflar arasındaki sözleşmede idareden kaynaklanan nedenlerle süre uzatımı verilecek hallerin 17.2., sözleşmenin feshinin 26. maddede ve Hizmet işleri Genel Şartnamesinin 54. maddesinde düzenlendiğini, yine birleşen davaya konu kesin teminata ilişkin olarak; 4735 sayılı Kamu İhaleleri Sözlemeleri Kanunun 22/2 maddesinde hükme yer verildiği, mahkemece yapılan yargılama, toplanan deliller, ibraz edilen hüküm kurmaya ve denetime elverişli kabul edilen bilirkişi raporu ile birlikte değerlendirildiğinde, asıl davada, taraflar arasında 14/07/2017 tarihinde “Web Tabanlı, Su İdaresi Yönetim Sistemi Yazılımı (…)” hizmet alımına ilişkin olarak imzalanan sözleşmede işin süresinin 5 ay olarak belirlendiği davacı tarafça işe başlanma tarihine göre işin süresi bitiminin 17/12/2017 tarihi olduğu, davacı tarafça süre 14/12/2017 tarihinden işin tamamlandığı idareye bildirilerek, muayene kabul ve hakediş işlemlerinin yapılması için başvuru yapıldığı, davalı idare tarafından yapılan muayene sonucunda sözleşmeye aykırılıkların tespit edildiği, davacı tarafça 25/01/2018 tarihinde davalı idareye dilekçe ile başvurmak suretiyle, 15/04/2018 tarihine kadar eksikliklerin giderileceği bildirilerek süre uzatımı talebinde bulunulduğu, idare tarafından bu talep uygun görülmeyerek sözleşmenin 26. maddesine göre 10 günlük ihtar süresi verildiği, ihtarın 16/01/2018 tarihinde tebliği edildiği 06/02/2018 tarihinde idare tarafından 4735 Sayılı Kanunun 22. ve 26. maddeleri gereğince taahhüdün yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin feshedildiği, yukarıda yer alan düzenlemeler ve hükümler dikkate alındığında davacının eksikliklerin giderilmesi için talep ettiği süre uzatıma ilişkin şartların verilen ihtarlı süreye rağmen davacı tarafından bildirilen eksikliklerin giderilmediği, davacı tarafından eksikliklerin idarenin kusurundan kaynaklandığı iddia edilmiş ise de işin tamamlandığı ve muayene kabulün yapılmasının istenildiği, 14/12/2017 tarihi öncesinde bu konuda tutulmuş herhangi bir tutanak veya başvurunun bulunmadığı dikkate alındığında bu iddiaya itibar edilmeyerek davalı idarenin 4735 Sayılı Kanunun 26. maddesine uygun olarak yapmış olduğu fesih işleminin yerinde olduğu, bu durumda davacı tarafça, davaya konu eser sözleşmesinin haksız olarak feshedildiği iddiasıyla müspet zararın ve yapılan masrafların tazmini isteminin davalı idarenin fesih işleminin usul ve yasaya uygun olması ve müspet zararın sözleşmesi haksız nedenle feshedilen kişi tarafından istenebilmesi ile menfi zararın (yapılan masraflar) sözleşmeyi haklı nedenle fesheden tarafından istenebilmesi dikkate alınarak yerinde olmadığı değerlendirilerek asıl davada davanın reddine, birleşen davada ise, taraflar arasındaki sözleşme 14/07/2017 tarihinde imzalanmış olup, 13/07/2017 tarihli kesin teminat mektubu bedeli olan 50.820,00TL’nin, sözleşmenin feshedilmesinden sonra, teminatın irat kaydedileceğinin 19/02/2018 tarihi karar altına alındığı, 4735 Sayılı Kamu İhaleleri Sözlemeleri Kanunu’nun 22/2 maddesine göre yapılan hesaplamaya göre bu tarih itibariyle 56.036,92 TL olduğu, bu durumda davacı idare tarafından; 56.036,92- 50.820,00= 5.216,92 TL tutarında ek teminat talep edilebileceği kanaatine varılmakla bu miktar üzerinden fesih tarihinden avans faiz işletilmek üzere birleşen dava yönünden davanın kabulüne karar vermek gerektiği gerekçesiyle, asıl dava yönünden davanın reddine, birleşen dava yönünden davanın kabulü ile, taleple bağlı kalınarak 5.210,90 TL’nin sözleşmenin fesih tarihinin bildirimi olan 06/02/2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte birleşen dava davalısından alınarak birleşen dava davacısı kuruma verilmesine karar verilmiştir.
Davacı- birleşen davada davalı….Ltd.Şti. vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkilinin 14.07.2017 tarihli sözleşme ile ihale aldığı işi 14.12.2017 tarihinde davalı idareye teslim, kabul ve hakediş işlemlerinin yapılmasını talep ettiği taraflar arasında çekişmesiz olduğu gibi mahkemenin de kabulünde olduğunu, fakat mahkemenin gerekçesine yanlış bir şekilde yazdığı gibi müvekkilinin iş teslimi akabinde ek süre talep etmediğini, davalı idarenin eksikliklerin giderilmesi için 10 günlük süre vermesi üzerine bu eksikliklerin 10 gün içerisinde giderilemeyeceğini, sözleşmede belirtilen 10 günlük sürenin en az olarak belirtildiğini, halin icabına göre bu sürenin artırılması gerektiğini beyanla, 15.04.2018 tarihine kadar ek süre talep ettiğini, müvekkilinin sözleşmenin ifası için ek süre talep etmediğini, belirlenen eksikliklerin giderilmesi için ek süre talep ettiğini, müvekkilinin süresi içerisinde ihale konusu ürün teslimini yaptığını, hükme esas alınan 10.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda da 10 günlük ek sürenin yetersiz olduğunun belirtildiğini, eksikliklerin giderilmesi için verilen sürenin yetersiz olmasına ve müvekkilinin talebine rağmen davalı idarece ek süre verilmemesinin açıkça sözleşmenin feshine zemin hazırladığını, bunun da feshi açıkça haksız ve hukuka aykırı hale getirdiğini, heyet içerisindeki bilgisayar mühendisi teknik bilirkişisinin bu görüşünün diğer heyet üyeleri tarafından hiç dikkate alınmadan ve verilen sürenin neden en az olarak belirlenen süreden verildiği hiç tartışılmadan davalı idarenin feshinin haklı olduğuna hükmedildiğini ve bu şekilde bir rapor tanzim edildiğini, bu konuda yaptıkları itirazların mahkemece dikkate alınmadığını ve yeni bir heyetten rapor alınması veya ek rapor konusundaki taleplerinin reddedilerek karar vermeye elverişli olmayan kendi içerisinde çelişkiler barındıran bilirkişi raporunun esas alınarak eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile karar verildiğini, eğer 10 gün olarak verilen ek süre yetersiz ise müvekkilinin istediği ek sürenin yerinde olup olmadığı ve hali ile feshin haklı olup olmadığının tespiti için yeniden bir bilirkişi heyetinden rapor alınmasını talep ettiklerini, işin %80’lik kısmının tamamlandığının mahkemenin de kabulünde olduğunu, hükme esas alınan 10.07.2019 tarihli bilirkişi raporunda işin %80’lik kısmının tamamlandığının belirtildiğini, %80 seviyesinde tamamlanan bir işte 10 günde giderilemeyeceği açık olan eksiklikler için 10 gün süre verilmesi ve sözleşmenin bu haliyle feshedilmesi ve bu feshin de mahkemece haklı fesih sayılmasının müvekkilinin sözleşmenin %80’inin yapımı için harcadığı para kadar zararını almaması anlamına geldiğini, bunu kabul etmelerinin mümkün olmadığını, asıl dava yönünden mahkeme kararının kaldırılarak alınacak yeni rapora göre yeni bir karar verilmesini talep ettiklerini, birleşen dava yönünden yine karar vermeye elverişli olmayan taraflı, kendi içerisinde çelişkiler barındıran, hukuki yorum içeren 10.07.2019 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak verilen kararı kabul etmediklerini, yeni bir rapor alınarak karar verilmesi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve birleşen dava, alacak istemine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın reddine, birleşen davanın kabulüne dair verilen karara karşı davacı- birleşen davada davalı….Ltd.Şti. vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, Web Tabanlı, Su İdaresi Yönetim Sistemi Yazılımı (…) işinin yapımını konu alan 14/07/2017 tarihli eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle taraflar arasındaki sözleşmeyle yapımı kararlaştırılan eserin niteliği dikkate alındığında davalı tarafından yapılan fesih işleminin taraflar arasındaki sözleşme ve ekleriyle dosya kapsamına uygun olduğunun anlaşılmasına göre davacı- birleşen davada davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı- birleşen davada davalı….Ltd.Şti. vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl dava yönünden alınması gereken 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın asıl davanın davacısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3- Harçlar Kanunu gereğince birleşen dava yönünden alınması gereken 355,96 TL istinaf karar harcından peşin alınan 89,00 TL harcın mahsubu ile bakiye 266,96 TL harcın birleşen davanın davalısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı- birleşen davada davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harçlarının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 09.02.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye
Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır