Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/84 E. 2022/400 K. 07.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/84 – Karar No:2022/400
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2022/84
KARAR NO : 2022/400

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2018
NUMARASI : 2016/535 E-2018/891 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkili şirket ile davalı şirket arasında 03.09.2013 tarihli sözleşme ile 500 KW tribün imalatı- anahtar teslimi ve yine 25.09.2014 tarihli sözleşme ile de 1000 KW tribün imalatı-anahtar teslimi konusunda mutabık kaldıklarını, müvekkiline tribün kurmaya elverişli olduğuna dair davalı tavsiyesi üzerine satın aldırılan arazi üzerine kurulacak 1000 KW rüzgar tribünü izin talebinin …’ nin 11.08.2015 tarihli ret kararı ile birlikte taraflar arasındaki 25.09.2014 tarihli sözleşmenin konusuz kaldığını, müvekkilinin 03.09.2013 tarihli sözleşmenin kendisine yüklediği edimlerini zamanından çok önce ve sözleşmede belirtilen tarihleri beklemeden tamamına yakınını davalıya ödediğini, yer teslimi yapılmış olmasına rağmen davalının sözleşmenin 7.7 maddesinde belirtilen 20 haftalık sürede tribünü üretemediğini, imalatına dahi başlamadığını, müvekkilinin davalı ile görüşme ve yazışmalarında davalının maddi sıkıntıları olduğunu beyan ederek 1000 KW ile ilgili sözleşmenin konusuz kalmasının kendilerini ciddi oranda kardan mahrum bıraktıklarını, ellerinde 2.el bir tribün bulunduğunu ve bunu kurabileceklerini gibi mazeretler ileri sürdüklerini, müvekkilinin … 40.Noterliği’nin 11.03.2016 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile davalıyı sözleşmenin gerekleri yerine getirmesi için ihtar çekmesine rağmen davalının ihtara cevap vermediğini, müvekkilinin davalıya 13.09.2013 tarihli sözleşme ile 500 KW imalatı-anahtar teslimi için 1.750.758,22 TL (USD olarak) ödeme yaptığını, sözleşme ve ihtarın gereğini yerine getirmeyen davalı hakkında Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2016/9632 sayılı icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; müvekkili ile davacı şirketin Eylül 2013 ayında, davacının Balıkesir Bandırma bölgesinde kurmak istediği rüzgâr türbinin üretimi konusunda sözleşme akdettiklerini, sözleşmenin 4-2 maddesiyle tarafların işin teslimi konusunda anahtar teslim olarak anlaşmadıklarını, taraflar arasında akdedilen sözleşmelerde türbinin kurulacağı yerin tespiti, alımı, gerekli izin ve onayların alınması hususlarının davacının yükümlülükleri altında olduğunu, dava dilekçesinde iddia edildiği gibi 25.09.2014 tarihli sözleşme ile Balıkesir-Erdek’ te kurulacak olan 1000 KW türbinin kurulum sahasıyla ilgili müvekkilinin sözleşmede yüklenen bir edim sonucu yer gösterip alımını sağlamadığını, yalnızca davacı firmanın talebi üzerine tavsiyede bulunduğunu, yer tespiti ile ilgili yükümlülüğün davacıda olduğunu, …’nin 11.08.2015 tarihinde red kararı vermiş olmasına rağmen projenin devamı ile ilgili yazışmaların 11.01.2016 tarihine kadar devam ettiğini, davacının 11.01.2016 tarihli mailinde aynı proje ile yeni müracaatların belirtildiğini, davacı şirket yetkilisinin üretimin durdurulmamasını ve hızla tamamlanmasını, Erdek’teki mevcut yer üzerinde küçük bir değişiklik yapılarak yeniden müracaat edilip uygunluk alacağını belirttiğini, müvekkilinin uygunluk alınamaması konusundaki kaygılarının davacı tarafça Manisa veya başka bir yerde üretilen türbinin kurulacağı konusunda giderildiğini, İzmir ve Manisa’da yeni alternatif yerlerin rüzgâr verimlilikleri hakkında müvekkilinden bilgi ve öneri istemeye devam ettiğini, 11.06.2016 tarihinden sonraki yazılarında ise, yine üretimin durdurulmamasmı ve yeni araziler için rüzgâr verimliliği konusunda müvekkili tarafından bilgi aktarılmasını istediğini, davacı tarafın 25.09.2014 tarihli sözleşmede düzenlenen 13-2 maddesi gereği teminat vermesi gereken temliknameyi de müvekkili şirkete teslim etmediğini, müvekkili şirketin davacı tarafından temlikin yapılacağı konusunda sürekli olarak oyalandığını, taraflar arasında akdedilen 2. sözleşmenin işlemlerinin 1.sözleşme işlemlerinden daha hızlı ilerlediği için 1.sözleşme için yapılan ödemelerin 2.sözleşme kapsamında üretilecek türbin için harcanması konusunda mutabık kalındığını, davalı müvekkili şirketin türbinlerin üretimi konusunda gerekli tüm işlemleri yaptığını, faaliyetini gerçekleştirirken davacı tarafça gönderilen miktarın çok üzerinde harcamada bulunduğunu, bu proje kapsamında üretilen türbinin müvekkili şirketin elinde olmayan nedenlerle dikilemediği, müvekkili şirketin ciddi anlamda zarara uğradığını savunarak , davanın reddine, takipten ötürü %20’den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; bilirkişi raporu ve toplanan delillerden 500 KW’lik sözleşme gereğince davalının üstelendiği tribün imalatı ve montaj işini sözleşmede kararlaştırılan sürede yerine getirmediğinden davacının sözleşmeden dönerek ödenen bedelin iadesini talepte haklı olduğu, bilirkişi kurulundan ek ve kök rapor alındığı, davalı tarafın ticari defterlerinin incelenmesi suretiyle davacı tarafından yapılan ödemelerin sunulan dekontlara ve davalının ticari defterlerine göre belirlendiği ancak takip tarihi itibariyle hesaplanan alacağın B.K’nun 101 ve 102. maddelerine uygun olmadığı, bilirkişi raporundaki veriler esas alınmak suretiyle yapılan ödemelerin mahkemece re’sen hesaplanması sonucu; ikinci sözleşmenin tarihi olan 25/09/2014 tarihinden önce yapılan toplam 155.857,33 USD’lik ödemenin 500 KW’lik tribün için yapıldığının kabulünün gerektiği, her iki sözleşmenin yürürlükte olduğu tarihten sonra yapılan ödemeler yönünden ise B.K’nun 101 ve 102. maddeleri dikkate alındığında 30/04/2015 tarihi ile 08/05/2015 tarihi arasında yapılan toplam 200.000,00 USD’ lik ödemelerin BK 101. maddesi gereğince 500 KW’lik sözleşme için yapıldığının kabulü gerektiği, davacı tarafından dekontlarda açıklama yapılmayan ve 19/03/2015 tarihi ile 27/03/2015 tarihleri arasında yapılan 6 adet toplam 212.000,00 USD’ lik ödemenin ise, BK 102/2 maddesi gereğince orantılı olarak yapıldığı kabul edilerek, her iki sözleşme bedeline oranlandığında 500 KW’lik sözleşme için yapılan ödemenin 74.754,89 USD olduğu buna göre 500 KW’lik sözleşme için toplam 430.615,22 USD (155.857,33 USD+ 200.000,00 USD+ 74.757,89 USD) ödeme yapıldığının kabul edildiği, takip tarihi itibariyle alacağın 1.252.056,81 TL olduğu, davalının tribün imalat ve montajı yapmaması nedeniyle davacının sözleşmeden dönmede haklı olduğu ve ödediği bedeli talep edebileceği, takip tarihinden önce davalının temerrüte düşürülmediği, alacak likit olduğundan davacının icra inkar tazminatı talebinde haklı olduğu gerekçesiyle davacının davasının kısmen kabulü ile, Ankara 11. İcra Müdürlüğü’nün 2016/9632 sayılı dosyasında davalı itirazının 1.252.056,81 TL asıl alacak üzerinden iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, itirazın iptaline karar verilen alacağın %20’si olan 250.411,36 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, davalının kötü niyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece verilen kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, 1000 KW’lık sözleşmenin davalının tespit ettiği yerin uygun olmaması sebebiyle ruhsatlandırılamadığından projeye başlanılmadığını, 500 KW’lık sözleşmede olduğu gibi 1000 KW ‘lık sözleşmede de tesis kurmaya elverişli yerin tespitinin davalı tarafından yapılacağı ve belirlenen yerin müvekkili tarafından satın alınacağı veya kiralanacağının düzenlendiği, 1000 KW’lık sözleşme için uygun yer temin edilememesi nedeniyle sözleşmenin konusuz kaldığını, konusuz kalan 1000 KW’lık sözleşme için peşinat olarak ödenen 34.274,40 USD dışında ödeme yapıldığını kabul etmenin işin ruhuna aykırı olduğunu, her iki sözleşme için toplam 602.131,73 USD ödeme yapıldığını, 1000 KW’ lik sözleşmenin 11.08.2015 tarihli red yazısıyla konusuz kaldığından 602.131,73 USD’ nin tamamının iadesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, sözleşmelerde ödemelerin tamamının 500 KW türbin için yapılmış sayılacağı ile ilgili hüküm bulunmadığını, 500 KW ‘lik türbin imalatının 1000 KW’ lik tirbün imalatından önce yapılacağının açık olduğunu, bu nedenle 210.000 USD’ lik ödemenin 500 KW’ lik türbin için yapıldığının kabulü gerekirken yarısının bu sözleşme için yapılan ödeme olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, 500 KW imalatına dair sözleşme borcunun muaccel olduğunu, 1000 KW’lık sözleşme borcunun muaccel olmadığını, 137.245,11 USD’nin 1000 KW’lik tirbüne yapılan ödeme olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davalı şirketin 02.02.2016 tarihinde 212.000 USD’nin 1000 KW tirbüne ödenmiş gibi gösterilerek gönderilen ekstreye itiraz edildiğini ve bu ödemenin 500 KW tirübüne mahsup edilmesi gerektiğinin bildirildiğini, 11/03/2016 tarihli ihtarname ile davalının temerrüde düşürüldüğünü ve 04.05.2016 tarihinde icra takibi başlatıldığını, bu nedenle mahkemenin 31/12/2015 tarihindeki kuru esas alarak hesaplama yapmasının hatalı olduğunu ve davanın 1.750.758,22 TL asıl alacak, 20.936,15 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 1.771.694,37 TL üzerinden kabulünün gerektiğini, mahkemece ticari defterlerin incelenmesi için 10.05.2017 tarihli duruşmada ara kararı verildiğini ancak defterlerin incelenmediğini, defterler incelendiğinde 19.03.2015 tarih ile 27.03.2015 tarihleri arasında yapılan 7 adet toplam 212.000 USD’ lik ödemenin 500 KW’ lik tirübün için yapıldığının anlaşılacağını, bu nedenle ticari defter ve kayıtlar incelenmeden nihai karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalının sözleşme gereğince yüklendiği eseri inşa etme sorumluluğunu yerine getirmediğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili katılma yoluyla istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin anahtar teslim şartlı sözleşme olmadığını, tam iki tarafa borç yükleyen sözleşme olması nedeniyle davacının sözleşmeden dönme hakkını kullandığı kabul edilerek karar verilmesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmede anahtar teslimli ibarenin bulunmadığını, tarafların hak ve yükümlülüklerinin düzenlendiğini, kurulum öncesinde davacı tarafından yerine getirilmesi zorunlu olan sözleşmede düzenlenen yükümlülüklerin yerine getirilmemesi nedeniyle kurulumun gerçekleştirilemediğini, davacının sözleşmeden dönme hakkını kullanamayacağını, davalının sözleşmedeki yükümlülüklerine bağlı kalarak imalatı tamamladığını, imalatın yapıldığı ve kuruluma hazır olduğu hususlarının mahkemece yerinde keşfen tespitinin istenilmesine rağmen mahkemece taleplerinin reddedildiği gibi gerekçeli kararın 3.sayfasında inşaata başlanılmamış olduğuna ilişkin kanaat belirtildiğini, bunun da maddi vakıaya aykırı olduğunu, müvekkiline işi süresinde bitirdiğini ispatlama imkanı verilmediğini, davacının ikinci sözleşme için yaptığı ödemelerin birinci sözleşmeye yapıldığı kabul edilerek davacıya fazladan iade kararı verildiğini, ödemelerin bir kısmının 2. anlaşmaya ilişkin olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterlerindeki ödeme kayıtlarının sırf dava konusu olmadığı gerekçesiyle hükme esas alınmadığını ve davacının tek taraflı olarak şerh düştüğü banka dekontlarının doğru kabul edilerek iadenin kapsamının hatalı olarak belirlendiğini, savunmalarında belirttikleri gibi 2.sözleşmenin işlemlerinin 1.sözleşme işlemlerinden daha hızlı ilerlediği için 1. sözleşme için yapılan ödemelerin 2.sözleşme kapsamında üretilecek tirübün için harcanması konusunda tarafların mutabık kaldıklarına ilişkin savunmalarının araştırılmadığını, iadesine karar verilen miktarın yüksek olduğunu, müvekkili şirketin ticari defterlerinin delil olarak kabul edilmemesinin hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin feshi nedeniyle verilen iş bedelinin tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 10/11/2021 tarih, 2021/764 E-2021/968 K. sayılı geri çevirme kararı gereğince eksiklik mahal mahkemesince ikmal edildikten sonra, istinaf edilen kararın esası incelenmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 11. ve Tebligat Yönetmeliği’nin 18. maddeleri gereğince, vekil ile takip edilen işlerde tebligatın vekile yapılması zorunludur. Tebligat Kanunu’nun 17. ve Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 26. maddelerine göre; bir yerde devamlı olarak meslek veya sanatını icra edenler o yerde bulunmadıkları takdirde, tebliğ o yerdeki daimi memur veya müstahdemlerden birine yapılır. Bu durumda muhatabın o yerde geçici olarak bulunmadığı hususu tespit edilerek, tebligat mazbatasına şerh verilmelidir. Şerh gereğinin yerine getirilmemesi ise tebligatı usulsüz kılar.
Somut olayda, Dairemizce davalı vekilinin istinaf talebi üzerine verilen 10.11.2021 tarih 2021/764 E-2021/968 K sayılı geri çevirme kararı gereğince eksik harcın ikmali için ilk derece mahkemesince davalı vekili Av. … adına çıkarılan meşruhatlı davetiyenin “…” a tebliğ edildiği, vekile yapılan bu tebligat, tebliğ memuru tarafından muhatabın adreste bulunup bulunmadığı araştırılarak tespit edilmediğinden bir başka deyişle tebliğ işlemi 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 17. maddesi hükümlerine uygun yapılmadığından usulsüzdür (HGK’nun 30.01.2013 tarih ve 2012/6-644 E.- 2013/164 K. sayılı ilamı).Bu nedenle ve davalı vekilince harcın da yatırıldığı anlaşılmakla davalı vekilince yapılan istinaf başvurusunun davacı vekilinin istinaf başvurusuyla birlikte esastan incelenmesi gerekmiştir.
Taraflar arasında 500 KW gücündeki bir adet “SoyutWind 500” rüzgar türbini tesisinin imali, montajı test ve ön işletiminin yapılması konusunda 03.09.2013 tarihli eser sözleşmesi ile 25/09/2014 tarihli 1000 KW gücündeki bir adet “…” rüzgar Türbini tesisinin imali, montajı ve ticari işletmeye alınması konusunda iki adet sözleşmenin yapıldığı hususu taraflar arasında ihtilafsız olup, dava konusu somut uyuşmazlık 03/09/2013 tarihli sözleşmenin çekilmez hale gelmesi nedeniyle feshi nedeniyle iş bedelinin iadesi istemini içeren icra takibine vaki itirazın iptali istemi olup, itirazın iptali davası takipteki dayanak belgelere sıkı sıkıya bağlı olduğundan uyuşmazlığın bu belgelerin esas alınarak çözümlenmesi gerekir
Davacı tarafça, icra takip talebi ve dava dilekçesiyle dava konusu ödemelerin taraflar arasındaki 03.09.2013 tarihli 1. sözleşme kapsamında yapıldığı ileri sürülmüş, davalı tarafça bir kısım ödemelerin 25/09/2014 tarihli2.sözleşme kapsamında yapıldığı savunulmuş, mahkemece yapılan ödemelerin tespiti ve hangi sözleşme kapsamında yapıldığının belirlenmesi için tarafların ticari defter ve ödeme belgeleri üzerinden bilirkişi incelemesi yapılmasına ilişkin 10.05.2017 tarihli duruşmada ara kararı oluşturulmuş, davalı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde konusunda uzman bilirkişi incelemesi yapılmış ise de, davacı tarafın ticari defter ve kayıtları üzerinde mahkemece inceleme yapılmasına ilişkin ara kararı gereği yerine getirilerek davacının ticari defter ve kayıtları incelenmemiştir. Bu nedenle davacı vekilinin bu hususa ilişkin delilleri toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yine, davalı tarafça sözleşme kapsamında bir kısım imalatların yapıldığı iddiasında bulunulmuş, ancak bu imalatın davaya konu imalatların 1 nolu sözleşme kapsamında mı, yoksa 2 nolu sözleşme kapsamında mı yapıldığı hususu davalı tarafça açıkça belirtilmediğinden, davalı tarafa yapıldığı belirtilen imalatın hangi sözleşme kapsamında yapıldığını açıklaması ve bu kapsamda gerektiğinde delillerini bildirmesi için süre verilerek sonucuna göre imalatın 1 nolu sözleşme kapsamında yapıldığının belirtilmesi halinde konusunda uzman bilirkişi heyeti ile mahallinde keşif yapılarak, davalı tarafça davaya konu 03.09.2013 tarihli sözleşme kapsamında davacının yararına ve sözleşmeye uygun imalat olup olmadığının belirlenmesi, varsa bunun bedelinin tespiti ile davacının defter ve kayıtları incelenerek itirazlar da değerlendirilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin sair istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-Ankara 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.11.2018 tarih ve 2016/535 Esas- 2018/891 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan (44,40 TL+ 59,30 TL+ 21.337,60 TL) olmak üzere toplam 21.441,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…