Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/814 E. 2022/1285 K. 21.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/814 – Karar No:2022/1285
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/814
KARAR NO : 2022/1285

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/02/2020
NUMARASI : 2017/835 E-2020/70 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/12/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/01/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; lisans sahibi müvekkili firmanın, … HES işini 15/01/2011 tarihinde bitirdiğini, davalının bu süreç içerisinde yapması gereken Enerji İletim Hattını yapmadığını, dolayısıyla müvekkili firmanın … HES’de Enerji üretimi yapamadığını, bu nedenle müvekkili ile davalı İdare arasında 09/04/2009 tarihli Tesis Sözleşmesi ve Bağlantı Anlaşması yapılarak yapım ve imalat bedelinin iş bitiminde müvekkili firmaya ödenmek üzere, işin yapımının müvekkili tarafından yüklenildiğini, bu anlaşmada yatırım tutarı tespitinin, davalının o yıl için yayınladığı birim fiyatlar kitapçığındaki birim fiyatlar kullanılarak ve Tesis Sözleşmesi’nin 2.maddesinin son paragrafında yazılı esaslar dahilinde, yine davalı tarafından yapıldığını, aynı maddenin devamında, davalı tarafça teslim alınan tesislerin gerçek maliyetlerinin, kabul işleminin yapıldığı tarihteki Kurum kitapçığındaki birim fiyatlar üzerinden hesaplanarak, nihai kesin maliyet tutarının güncellenerek tespit edileceğinin kabul edildiğini,Tesis Sözleşmesi kapsamında yapılan imalatların 01/03/2011 tarihinde kabul işlemleri yapılarak davalıya teslim edildiğini, ancak davalının sözleşmenin hükümlerine uymayarak, içeriği ve nedeni bilinmeyen bir şekilde yatırımlar bitirilip teslim edildikten sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu tarafından çıkarılan ve sözleşmede bulunmayan 26/04/2010 tarih ve 2536 Sayılı kurum metodolojisine göre hesap yapmak suretiyle yatırımların gerçek maliyet bedelini yüksek oranda azaltarak, maliyet tutarını 1.534.184,35 TL olarak belirlediğini, 26/04/2010 tarih ve 2536 Sayılı EPDK’nın “Geri Ödemelere Esas Yatırım Tutarı Metodolojisi”‘nin Danıştay 13. Dairesi’nin 2010/2546 Esas-2015/1256 Karar sayılı kararı ile iptal edildiğini, müvekkili firma tarafından tesis bedeli hesaplamasına itiraz edildiğini ve gerekli düzeltmenin yapılmasının istendiğini, geçici kabul tarihindeki yatırımların gerçek maliyet tutarlarına yıllar itibariyle oluşan %11,70 oranındaki artış da eklendiğinde gerçek yatırım bedelinin 2.151.024,78 TL olması gerektiğini, davalının tesislerin yatırım bedelini 1.534.184,35 TL tespit ederek müvekkili firmayı 616.840,43 TL zarara uğrattığını, yine davalının taraflar arasındaki sözleşmede olmayan, sonradan çıkan bir düzenleme nedeniyle geri ödemelerin en fazla on yılda ve aylık taksitlerle ödeneceğini kabul ettiğini, böyle bir geri ödeme şekli sözleşmeye yazılmış olsaydı, müvekkilinin bu taahhüdün altına girmeyeceğini, bu nedenle ödeme şeklinin müvekkili firmayı bağlamadığını belirterek; müvekkili firma tarafından imal ve inşa edilen ve davalı tarafından kabulü yapılan tesislerin toplam yatırım bedelinin 2014 yılı birim fiyat kitapçığındaki fiyatlar ile değerlendirilerek hesaplanmasını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla şimdilik 50.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmesini, tespit edilecek gerçek yatırım tutarından, davalı tarafça ödenmeyen bakiye tutara temerrüt faizi ilave edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle idari sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıkların görüm ve çözümünün idari yargı mercileri tarafından gerçekleştirilmesi gerektiğini, yargı yolu itirazı gözetilerek davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, davalı ile imzalanan Bağlantı Anlaşması kapsamında, davacı tarafından yapılan yatırımın, geri ödeme metodolojisi çerçevesinde müvekkili tarafından davacıya ödenmekte olduğunu, … HES projesi için Teşekkül ile davacı şirket arasında 09/04/2009 tarihinde Bağlantı Anlaşması imzalandığını, bu anlaşmanın … HES’in tadil edilen üretim lisansı kapsamında, davacı ile … arasında Dağıtım Sistemine Bağlantı ve Sistem Kullanım Anlaşmaları yapılmış olması nedeniyle 03/07/2014 tarihinde Teşekkülce feshedildiğini, 09/04/2009 tarihli Bağlantı Anlaşması EK-4 Tesis Sözleşmesi’nde yer alan ve davacı tarafından tesis edilerek Teşekküle devredilen iletim yatırımlarının geri ödemesi işlemlerine mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde devam edilmesi için 03/07/2014 tarihli “Protokol” imzalandığını, davacı ile Teşekkül arasında imzalanan Sistem Kullanım Anlaşmasının ise 30/05/2014 tarihinde feshedildiğini, Bağlantı Anlaşmasının 5. Maddesi gereğince, TEİAŞ tesislerine bağlanmak isteyen davacının, kendi tesisleri ile Teşekkül tesisleri arasındaki bağlantıyı sağlamak için gerekli hatları ve tesisleri kendisinin yaptığını, Teşekkülce bu bağlantı nedeniyle yapılan masrafların davacıya taksitle geri ödenmekte olduğunu, ancak Teşekkülce geri ödeme yapılırken, yatırımcının yaptığı masrafın serbest piyasa değerine göre aynen ödenmediğini, EPDK tarafından onaylanan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Metodolojisi”’ne göre, o tesisin ne kadara yaptırılabileceği hesaplanarak bulunan bedelin dikkate alındığını, EPDK tarafından onaylanan 26/04/2010 tarihli “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Metodolojisi”’nin Danıştay 13. Dairesi Başkanlığınca iptal edildiğini ancak Teşekkülce Danıştay Kararı çerçevesinde yeniden hazırlanan ve EPDK tarafından onaylanarak 26/11/2016 tarih ve 29900 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren yeni tarihli “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi”’ne göre hesaplamaların yapıldığını, tamamlanmasını müteakip ise şirketin bilgilendirileceğine ilişkin cevabın davacıya bildirildiğini, buna rağmen, devam eden bu süreçte Mahkemede dava açılmasının haksız olduğunu, yasal mevzuat gereği, Teşekkülün kendi kendine bir metodoloji düzenleyerek davacıya uygulama imkanı olmayıp, Teşekkülce hazırlanan ve EPDK tarafından onaylanarak yürürlüğe giren yeni metodolojiye göre hesaplama yapılması sürecinin beklenmesi gerektiğini, Bağlantı Anlaşmasının Genel Hükümler başlıklı 23. maddesinin “Bu Anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişiklikleri taraflar için bağlayıcıdır.” şeklinde olup, yeni metodoloji yürürlüğe girmiş olduğundan; bu metodoloji uyarınca yapılacak hesaplamanın tarafları bağlayacağını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesine dayalı alacak davası olduğu, taraflar arasında 09/04/2009 tarihli “Bağlantı Anlaşması ve EK-4 Tesis Sözleşmesi” anlaşması yapıldığı, davacı tarafından yapılan yatırımların miktarı konusunda ihtilaf bulunmadığı, ihtilafın… … HES projesi kapsamında davacı tarafından yapılan yatırımların 2014 yılı birim fiyat kitapçığındaki fiyatlar üzerinden mi değerlendirme yapılarak ödeneceği, yoksa Danıştay 13. Dairesi tarafından iptal edilen Metodoloji, yahut 26/11/2016 tarihinde yayınlanan Metodolojiye göre mi hesap edileceği, davacının davaya konu alacağının istenilebilir olup olmadığı, miktarı, davalının temerrüde düşüp düşmediği noktasında toplandığı, mahkemece öncelikli olarak davacının alacak kalemi yönünden sözleşmedeki birim fiyatların mı, yoksa davalı kurum tarafından düzenlenen ve EPDK tarafından onaylanan metodolojinin mi uygulanacağı konusunun açıklığa kavuşturulması gerektiği, tacir olan davacının akdedilen sözleşmenin 23. maddesi ile anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar yönünden bağlayıcı olduğunu açıkça kabul ettiği, 6446 sayılı yasanın 8/5 ve Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliği’nin 20/3 maddesine göre davalı kurumunun müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarının TEİAŞ tarafından hazırlanıp kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağının belirtildiği, anılı yasa maddeleri uyarınca Danıştay 13. Dairesi’nin kesinleşen 2010/2546 Esas-2015/1256 Karar sayılı ilamı ile EPDK’nın “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisinin” sözleşmenin 23. maddesi uyarınca davacıyı da bağladığı nitekim anılı metodolojinin Geçici 1. maddesinde açıkça metodolojinin taraflar arasındaki sözleşmeyi de kapsadığının düzenlendiği, bu kabulden hareketle mahkemeye ibraz edilen 02/04/2019 tarihli kök ve 17/12/2019 tarihli ek bilirkişi heyeti raporunda, sözleşmede 2.086.562,25 TL olarak öngörülen yatırım bedelinin TEİAŞ’ın 2011 yılı birim fiyatlarını yayınlanmaması sebebiyle Yİ-ÜFE katsayıları kullanılmak suretiyle yatırım tutarının 2.457.587,34 TL olarak belirlendiği, bunun üzerinden yapılan hesaplama sonucunda dava tarihine kadar davacının 506.643,54 TL alacağının olduğu saptanmış ise de mahkemenin yukarıda aktarılan kabulüne göre, eldeki davada davacının sözleşmedeki birim fiyatlara göre hesaplanması gereken yatırım bedeli ile metodolojiye göre hesaplanan yatırım bedeli dışında alacağının olmadığı gerekçesiyle; davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; davalı … ile müvekkili arasında yapılan sözleşmede yatırım bedelinin, iş bitimi olan ve geçici kabulün yapıldığı yılki birim fiyatları ile güncellenerek ödeneceğinin kararlaştırıldığını, mahkeme kararına Bağlantı Anlaşmasının 23. maddesinin esas alındığını, buna itiraz etmekte olduklarını, zira işin yapımı devam ederken çıkarılan Haziran 2013 tarihli mevzuat değişikliğinin yatırımcıların lehine bir kurul kararı olduğunu, bu kurul kararının firmalarına da uygulanmasının talep edildiğini, davalının “Yapılan değişiklik Haziran 2013 tarihinden sonraki anlaşmalar için geçerli olup bundan önceki anlaşmalarda uygulanmaz” şeklinde cevap verdiğini, müvekkilinin de bunu doğru kabul ettiğini, Mahkemenin bu cevabı dikkate almadığını, iş devam ederken çıkan kurul kararı geriye doğru işlemezken, işin bitiminden yaklaşık beş yıl sonra çıkarılan Metodolojiye göre hesap yapılmasının hukuki olmadığını, mahkemenin sonradan çıkan ikinci Metodolojiye göre yapılan yatırım tutarı hesabını kabul etmesinin hatalı olduğunu, iş bitimi olan 01/03/2011 tarihinden yaklaşık beş buçuk yıl sonra 26/11/2016 tarihinde çıkan Metodolojiye göre yapılan hesaplamanın kabulünün hukuki olmadığını, anlaşmanın 23. maddesinin ve taraflardan birinin kamu gücünü kullanarak zorla yaptırım uygulamasının da ayrıca gayri hukuki olduğunu, son derece spesifik ve konusunda uzman bilirkişilerce gerek teknik, gerekse bilimsel verilerle desteklenerek oluşturulan uyuşmazlık çözümüne ilişkin hesap ve raporun, Mahkemece tümüyle yok sayılmasının da, Mahkemenin dosyayı bilirkişiye göndermesinin saikinin de anlaşılamadığını belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini, aksi takdirinde detayları dava dosyasında bulunan ve kısaca yukarıda özet olarak sıralanan hususların dikkate alınması için kararın kaldırılarak mahkemesine gönderilmesini talep etmiştir.
Dava, taraflar arasındaki eser sözleşmesi kapsamında yapılan imalat bedelinin eksik hesaplanması nedeniyle alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 29/06/2022 tarih ve 2020/1173 Esas- 2022/748 Karar sayılı geri çevirme kararı gereğince mahkemece, davacı vekilinin vekaletname eksikliği ikmal edilerek, esası incelenmek üzere dosya Dairemize gönderilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. Maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 09/04/2009 tarihli Bağlantı Anlaşması’nın Ek-4 Tesis Sözleşmesi niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir.
Bu sözleşme ile davacı yüklenici, davalıya Anamur TM’de 1 adet 380/154/OG KV’luk fider donatılması ve Anamur TM’den itibaren 154 kV, 18 Km, 795 MCM (Tek Devre) karakteristikli bir ENH tesisi, kullanıcı şalt sahasında 154 kV, 2 adet, yedek hat fideri yeri hazırlanması işlerini üstlenmiştir. Bu işler için sözleşmede tahmini bedeller de belirtilmiş olup, sözleşmenin 2.maddesinin devamında, 1.ve 2. bentlerdeki bedellerin, davalının o yıl için yayınlamış olduğu birim fiyatlar kitapçığından “Tesis Sözleşmesi” tarihindeki bedeller alınarak hesaplanacağı, bu sözleşmede belirtilen süreyi aşmamak kaydıyla geçici kabul tarihinde birim fiyatlar kitapçığındaki esaslara göre güncelleneceği belirtilmiştir. Yine taraflar arasında düzenlenen aynı tarihli Bağlantı Sözleşmesi’nin 23.maddesinde ise bu anlaşmanın yürürlük tarihinden sonraki mevzuat değişikliklerinin taraflar için bağlayıcı olduğu kabul edilmiştir. Tesis sözleşmesinde belirtilen Anamur TM’de 1 adet 154 kV’luk hat fiderinin geçici kabulünün 21/03/2011 tarihinde, Enerji İletim Hattının geçici kabulünün ise 13/04/2011 tarihinde onaylandığı hususunda taraflar arasında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
03/07/2014 tarihinde ise taraflar arasında “Protokol” başlıklı olarak düzenlenen belge ile, taraflar arasında düzenlenen 09/04/2009 tarihli Bağlantı Anlaşması’nın feshedildiği, ancak söz konusu Bağlantı Anlaşması Ek-4 Tesis Sözleşmesinde yer alan …. tarafından tesis edilerek davalıya devredilen iletim yatırımlarının geri ödemesi işlemlerine mevcut mevzuat hükümleri çerçevesinde devam edilmesine karar verildiği, yine aynı protokolde iletim yatırımlarının gerçekleşen yatırım tutarlarının ve kamulaştırma bedellerinin geri ödemesi işlemlerine mevcut uygulama ve mevzuat hükümleri çerçevesinde devam edileceği kararlaştırılmıştır.
EPDK’nın 26/04/2010 tarih ve 2536 Sayılı “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi” kararı Danıştay 13. Dairesi’nin kararı ile iptal edilmiş ise de, iptal kararından sonra, 26/11/2016 tarih ve 29900 Sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yeni düzenlenen metodoloji yürürlüğe girmiş olup, davalı iş sahibinin mahkemeye göndermiş olduğu 27/06/2019 tarih ve 258386 sayılı yazı cevabından, yürürlüğe giren bu metodoloji kapsamında imalat bedelinin yeniden hesaplandığı, yapılan bu hesaplama ile gerçekleşen yatırım tutarının toplam 2.248.839,78 TL olarak tespit edildiği ve ödemesinin de devam ettiği anlaşılmıştır.
Bu durumda, iş sahibi idarece 03/07/2014 tarihli protokolde kararlaştırıldığı üzere, iletim yatırımlarının gerçekleşen yatırım tutarlarının geri ödemesi işlemlerine mevcut uygulama ve mevzuat hükümleri çerçevesinde devam edildiği anlaşılmakla yapılan uygulamanın taraflar arasındaki sözleşme ve protokol hükümlerine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu kabul ve tespitler kapsamında, dosya kapsamına, kararın dayandığı delillerle, yasaya uygun gerektirici nedenler ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 21/12/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan … Üye … Üye … Katip …
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır