Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/751 E. 2022/1005 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/751 – Karar No:2022/1005
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/751
KARAR NO : 2022/1005

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2020
NUMARASI : 2017/396 E-2020/139 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ :13.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ :14.10.2022
Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline iade edilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Davalı ortaklık ile dava dışı idare arasında imzalanan … Havalimanı Raylı Sistem Bağlantısı İnşaatı ve Elektro Mekanik Sistemleri Temin, Montaj Ve İşletmeye Alma İşleri Sözleşmesi kapsamında Hastane, Şeyhli ve Kurtköy İstasyonları Kaba İnşaat İşleri ile … Havalimanı İstasyonu Altyapı Galerisi İnşaat İşlerinin yapılması konularında taraflar arasında 03/12/2016 tarihli sözleşmenin imzalandığını, işin tahmini bedelinin 4.199.876,50 TL olup işin süresinin Şeyhli İstasyonu için yer tesliminden itibaren 120 gün, Kurtköy İstasyonu için 120 gün, Hastane İstasyonu için 150 gün, Havalimanı Tesisat Galerisi için 90 gün olarak kararlaştırıldığını müvekkilinin işi sözleşmeye ve teknik şartnameye ve iş programına uygun yerine getirmeye başladığını, ancak işin devamında hiçbir haklı neden yok iken yazılı ve sözlü ihtar dahi yapılmaksızın davalı yanca sözleşmenin feshedildiğini ve 11/03/2017 tarihi itibariyle müvekkilinin şantiye sahasından çıkarıldığını, fesihten evvel toplam 1,2 ve 3 (kesin)nolu hakedişlerin imzalandığını, bu hakkedişlerin toplam miktarı 99.811,33 TL iken davalılarca sadece 23.682,17 TL ödeme yapıldığını belirterek ve fazla hakları saklı olmak üzere ödenmemiş bakiye hak ediş alacaklarının öncelikle tespiti ile şimdilik 10.000,00 TL’nin ve haksız fesihe dayalı olarak kar kaybı alacağının tahsili ile şimdilik 10.000,00 TL’nin 09/05/2017 temerrüt tarihinden itibaren reeskont faizi uygulanmak suretiyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekilleri: Davacının sözleşme imzalandıktan sonra yükümlülüklerin yerine getiremeyeceğini anlayıp, işi bırakmak ve devretmek istediğini, bu anlamda yarım kalan işin tespitinin yapıldığını ve karşılıklı tutanakla imzalandığını, bu tespitlerden sonra davacının hatta işi kendisinden devir alacak taşeronla anlaşma yoluna gittiğini ve şantiye sahasındaki tüm harcamaları davacı yanın tahsil ettiğini, davacının sözleşme şartlarına uymadığını iş programına uygun süre ve kalitede iş yapmadığını, diğer yönden makine, ekipman ve eleman sıkıntısı yaşanarak işin süresinde tamamlanmasının imkansız hale getirildiğini, davacının iddiasının aksine davacının kendi isteği ile işi bıraktığını ve müvekkilinin borçlu olmadığı gibi ortaklığın davacı şirketten 11.514,23 TL alacaklı olduğunu, sözleşmenin müvekkilince feshedildiğini kabul anlamına gelmemek üzere kar kaybı talebinin yasal dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın yüklenici adi ortaklık ile davacı taşeron arasında 03/12/2016 tarihinde imzalanan bir kısım işlerin kaba inşaat ve alt yapı inşaat işlerinin yapılması konusunda düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklı bir kısım hak ediş alacağı ile sözleşmenin haksız feshi iddiasına dayalı mahrum kalınan kar talebine ilişkin olduğu, taraflar arasında eser sözleşmesinin varlığı ve bu sözleşmeye dayalı biçimde davacının ilgili iş yerlerinde kısmen de olsa işin yapıldığı konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, mahkemece taraflar arasında düzenlenen sözleşme teknik şartname ve tüm hak edişler. yapılan ödemelere ilişkin belgeler ile tarafların sundukları tüm delil ve dayanak ticari kayıtlarının dosyaya getirtildiği ve inceleme yapıldığı, dosyanın uzman İnşaat, hesap- hukukçu ve mali bilirkişiye tevdii edilerek alınan 20/05/2019 günlü bilirkişi raporunda özetle; yanlar arasındaki sözleşme hükümleri de dikkate alındığında sözleşmenin konusunu açıklayan 2. madde, iş tanımını ve miktarını belirleyen 4. madde, ödeme başlıklı 6. madde, işin süresine dair 8. madde, sözleşmenin feshine dair 25. madde açıklamaları dikkatle izlendikten sonra taraflar arasındaki sözleşmenin eki keşif özeti ve hak edişlere ilişkin tüm detay bilgilerinin incelendiği, ticari kayıtların ayrıntılı olarak ele alınıp değerlendirildiği, adi ortaklık cari hesap ilişkisi kapsamında yapılan incelemeye göre davalı adi ortaklığın davacı şirketten 11.514,23 TL alacaklı olduğu, davacı yanın ise belirlenen hak edişleri + 4.229,40 TL kesilen teminat tutarı haksız görülmekle bu kez davalı yanın hak ediş alacaklarından mahsubu neticesi davacı taraftan 7.284,83 TL alacaklı konuma geçtiğinin açıklandığı, mahkemece tarafların bilirkişi raporuna karşı beyan ve itirazlarının rapor ile karşılaştırıldığı ve davacı yanın tanık dinleme talebi bu aşamada ileri sürülmüş ise de, davalı yanın davacının tanık dinlenme talebine delil ibraz süresinin tamamlandıktan çok sonra bildirilmiş olduğu ve muvafakat etmedikleri nazara alınarak yerinde görülemediği, diğer yönlerden alınan raporun hüküm kurmaya ve denetime elverişli bulunmakla, davacının diğer rapora itiraz ve beyanlarına değer verilmediği, tahkikatın sonucunda konusunda uzman bilirkişilerin raporu dayanak alınarak davacının davalı taraftan eksik ödenmiş hak ediş alacağının olmadığı ve sözleşmenin kurulması aşamasında davalı yana tek taraflı fesih hakkı tanındığı hususu da dikkate alındığında davanın kanıtlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Dava dilekçesinde tanık deliline başvurulduğunu, müvekkilinin mahkemeye 27/04/2018 tarihinde delil dilekçesini delil ibraz süresi tamamlanmadan ibraz ettiğini, dilekçesinde tanık isimlerini bildirdiğini, ancak mahkeme tarafından tanıklara duruşma gününü bildirir meşruhatlı davetiye gönderilmediğini, mahkemenin kabulünün aksine yasal süresi içerisinde bildirilen tanıkların dinlenmesinin karşı tarafın açık muvafakatına bağlı olmadığını, tanık beyanları alınmadan dosyanın bilirkişilere tevdii edilmesinin dosyanın eksik incelenmesine ve tanzim edilen raporda müspet zararın hesaplanamamasına sebep olduğunu, bu nedenle yazılı şekilde karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkeme hükmünün sadece bilirkişi raporuna dayandığını, dosya genelinde hiçbir somut delil incelemesi yapılmadığını, banka hesap dokümanlarının hesap bilirkişisi tarafından incelemeye tabi tutulmadığını, bu sebeple menfi zarara ilişkin eksik inceleme yapıldığını, fesihten önceki 31.12.2016, 31.01.2017 ve 28.02.2017 tarihli karşılıklı imza altına alınmış kesin hakkedişler göz önünde bulundurulduğunda müvekkilinin toplam 99.811,33TL alacağının bulunduğunu, davalıca yapılan 23.682,17 TL kısmi ödeme sonucunda bakiye alacağının 76.129,16 TL olduğunu, sadece davalı şirketlerin ticari defterleri baz alınarak hesaplamalar yapıldığını, davalıların tek taraflı defterleri incelendiği göz önünde bulundurulunca, banka kayıtlarının hesap işlemleri sırasında değerlendirilmemesinin eksik incelemeye sebep olduğunu, işin yükleniciliğini yapan müvekkili şirketin işi eksiksiz ve hatasız teslim etmesine rağmen borçlu gösterildiğini, davalıların dahi müvekkilinin belli bir hakedişe sahip olduğunu ve bu ödemeyi yaptıklarını ikrar ederken bilirkişinin sadece ticari defterler üzerinden yaptığı hesabın gerçek verileri göstermediğini, davalıların cevap dilekçesinde bildirmiş olduğu hesap hareketlerine dahi aykırı hesaplamalar bulunduğunu, sözleşmenin tek taraflı fesih hakkı tanımasının, müvekkilinin gerçek hakedişlerini alamadığı ve zarara uğradığı gerçeğini değiştirmediğini, sözleşmenin feshi başlıklı 25. maddesinin alenen Anayasaya aykırı olduğunu hak arama özgürlüğüne engel teşkil ettiğini, kusuru bulunmayan ve noter marifeti ile kusuru kendisine bildirilmeyen müvekkili şirketin şantiye sahasından çıkartıldığını, üzerinde değişiklik yapılması mümkün olmayan, tek taraflı haklar gözeten, aşırı yarara (gabin) sebep olan haklar ihtiva eden sözleşme gerekçe gösterilerek tazminat ödemekten kaçınamayacağını, kaldı ki tek taraflı feshin hakedişin ödenmesine engel teşkil etmeyeceğini, müspet zarara ilişkin eksik inceleme yapıldığını, davalıların tam kusuru sebebiyle müvekkili şirketin belli bir kardan yoksun bırakıldığını, davalı tarafça iddia edilen taşeronluk sözleşmesinin devri nedeniyle müvekkilinin işi bıraktığı iddiasının gerçeği yansıtmadığını, bu iddiadan etkilenerek hazırlanan bilirkişi raporunu kabul etmenin mümkün olmadığını, müvekkili şirketin hakedişlerin tesliminden hemen sonra şantiye alanından çıkarıldığının tanık beyanlarıyla da sabit olduğunu, teknik inceleme dışında yapılan değerlendirmelerin somutlaştırılması ve sağlıklı analizi bakımından tanık beyanları dinlenilmeden rapor tanzim edilmesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 03.12.2016 tarihli “Hastane, Şeyhli ve Kurtköy İstasyonları Kaba İnşaat İşleri ile … Havalimanı İstasyonu Altyapı Galerisi İnşaat İşlerinin Yapımı” konulu eser sözleşmesinin akdedildiği ihtilafsız olup, davacı taşeron, davalı taraf yüklenicidir.
Yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporuna dayanılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece alınan bilirkişi raporuna davacı tarafça itiraz edilmiş olmakla ve delil listesinde de davacı kendi ticari defterlerine de dayanarak, defterlerin bulunduğu yeri bildirdiği, ancak davacı defterleri incelenmeksizin bilirkişi raporunun düzenlendiği anlaşılmakla, davacı tarafın da ticari defterleri incelenmek üzere bilirkişi heyetinden ek rapor alınarak sözleşme kapsamında davacı taşeronun davalı taraftan talep edebileceği bakiye alacağının bulunup bulunmadığının tespitiyle, ödemeler bakımından davalı tarafça yemin deliline dayanıldığı da dikkate alınarak, toplanacak delillere ve sonucuna göre bir hükme varılması gerekirken eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 13. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 28.02.2020 gün ve 2017/396 E., 2020/139 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafça yatırılan 54,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
5-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen başvuru harcının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 13.10.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip