Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/692 E. 2022/916 K. 28.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/692 – Karar No:2022/916

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/692
KARAR NO : 2022/916

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/03/2022
NUMARASI : 2020/653 E-2022/186 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 28/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28/09/2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; müvekkiliyle dava dışı …. Şirketi arasında akdedilen sözleşmeler gereğince müvekkilinin kararlaştırılan peyzaj işlerini tamamladığını, iş bedelinin ödenmediğini, delil tespit dosyasında iş bedelinin 3.756.637,14 TL olarak belirlendiğini, 13.11.2019 tarihi itibariyle akit şirketin iflasına karar verildiğini, dava dışı akit şirket ile davalılar arasında fiili, hukuki ve organik bağ bulunduğunu, gerçekte müflis şirket nam ve hesabına faaliyet gösterdiklerini öne sürerek perdenin aralanması suretiyle 3.756.637,14 TL’nin faiziyle birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili özetle; müvekkillerinin müflis şirketten farklı olduklarını, ortaklık yapılarının ve adreslerinin de farklı olduğunu, organik bağ bulunmadığını, müvekkillerinin mal kaçırma eylemlerinin olmadığını, perdenin aralanması suretiyle müvekkillerinin sorumluluğuna gidilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “Davacı, dava dışı şirketi muhatap kabul edip, yaptığı iş bedelinin müflis şirketten istemiş ve hatta kayıt başvurusunda bulunmuş, fakat ikinci alacaklar toplantısı yapılmamıştır, borçlu şirket hakkında verilen iflas kararından sonra müflise ait mallar İİK’nun 208.maddesi ve devamına göre tasfiye edilip İİK’nun 251.maddesine göre alacağının tamamının alamaması halinde alacaklıya aciz vesikası verilir. Henüz bu aşama tamamlanmadan davacı alacaklı şirketin tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle alacağını davalılardan tahsilini talep etmesi mümkün değildir. Toplanan delillere göre davacı dava dışı müflis şirketten alacağını tüzel kişilik perdesinin aralanması suretiyle sorumlu olan davalı şirketlerler ve şahıslardan tahsili amacıyla iş bu alacak davasını açmışsa da müflis şirkete yönelik yapılan alacak başvurusu sonuçlanmadan ve aciz belgesi alınmadan iş bu dava açılamayacağı” gerekçesiyle “Davanın REDDİNE, ” karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili ile dava dışı …. Şirketi arasında sert ve bitkisel peyzaj işlerine ilişkin iki ayrı sözleşme akdedildiği, müvekkilinin edimini ifa ettiği, delil tespit dosyasında iş bedelinin belirlendiği, akit şirketin iflasına karar verildiği, Ankara 21. İcra Müdürlüğünün 2019/44 iflas sayılı dosyasında müvekkilinin alacağının 10.02.2020 tarihinde kaydedildiği, müflis …. Şirketiyle davalılar arasında belirttiği nedenlerle organik bağ bulunduğu, davalıların gerçekte müflis şirket nam ve hesabına faaliyet gösterdikleri, iflasta aciz vesikası istenmeyeceği, davanın tasarrufun iptali talepli olmadığı, kaldı ki Yargıtay kararları gereğince muvazaa nedeniyle açılan iptal davalarında aciz belgesinin aranmayacağı, dava dışı müflis şirketin mal varlığının bulunmadığı, iflasına karar verildiği, davalılarla ticari faaliyetlerini sürdürmekte olduğu, aciz belgesi dava şartı ise davanın dava şartı yokluğundan reddine ve maktu vekalet ücretine karar verilmek gerekirken mahkemece nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin de doğru olmadığı, davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği nedenleriyle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Tüzel kişiler kural olarak kendilerini oluşturan kişilerden bağımsız, ayrı kişiliklere sahip olup, sınırlı sorumluluk ilkesi çerçevesinde hukuki işlemlerde malvarlığının bağımsızlığı ve mal ayrılığı prensipleri gereğince kendi mal varlıklarıyla sorumlu olurlar. Bununla birlikte tüzel kişilerin kimi zaman sözleşme ve kanundan doğan borç ve yükümlülüklerinden kurtulmak maksadıyla tüzel kişiliği araç olarak kötüye kullanmaları nedeniyle perdenin aralanması teorisi geliştirilmiş ve teori Yargıtay tarafından da benimsenmiştir. Teori gereğince perdenin kaldırılması suretiyle arkadaki kişi ve ana ortaklık, ana ortaklığın borcu için yavru ortak ve pay sahibi, yahut perdenin aralanması suretiyle talebi üzerine tüzel kişinin kendisi ve kardeş şirketler sorumlu tutulabilir. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin emsal içtihadında da belirtildiği üzere perdenin aralanması teorisi gereğince sorumlu tutulmak istenen şirket ya da gerçek kişiler ile sözleşmenin tarafı olan şirketin davada taraf olması gerekir (15 HD, 12.02.2020, 2019/2590, 2020/408). Somut olayda davacının akdettiği eser sözleşmelerinin tarafı olan akit şirketin davada yer almadığı, akit …. Şirketinin iflasına karar verildiği anlaşılmakla, iflas kararı verildiği anda iflasın açılacağı, iflas açıldıktan sonra müflisin masaya dair mal ve hakları üzerindeki her türlü tasarrufunun iflas masasına geçeceği ve iflas masasının kanuni temsilcisinin iflas idaresi olduğu (İİK 165,254,226) gözetilerek akit …. Şirketi yönünden iflas idaresi aleyhine eldeki dava ile birleştirilmek üzere dava açması için davacı tarafa süre verilip, dava açıldığı taktirde eldeki davayla birleştirilip sonucuna göre bir karar verilmek gerekirken hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmadığından, istinaf nedenleri incelenmeksizin davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a.4 madde gereğince kaldırılmasına, Dairemiz kararına uygun biçimde yargılama yapılmak üzere dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-) Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/03/2022 tarih ve 2020/653 E-2022/186 K
sayılı kararının HMK 353/1-a.4 madde gereğince kaldırılmasına,
3-) Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-) Davacı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-) Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 28.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır