Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/68 E. 2022/126 K. 09.02.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/02/2020
NUMARASI ….
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 09/02/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/02/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkil şirketin harita mühendisliği, yeryüzünün bütününün ya da bir parçasının çeşitli yöntemlerle metrik düzeyde ölçülmesi ve elde edilen mekansal bilgilerin bilgisayar platformunda değerlendirmek, plan ve harita biçiminde ifade ve tasvirini yapmak işi ile iştigal ettiğini, davalı şirketin …. Göleti kamulaştırma işlerini aldığını ve ardından davacı şirket ile ”davalı tarafından verilecek kadastral altlık ve tapu bilgilerine göre kamulaştırma planlarının, mülkiyet alan ve tablolarının çizimi ile ilgili beyannamelerin elektronik ortamda hazırlanarak yine elektronik ortamda posta (e-mail) yolu ile teslim edilmesi” konusunda anlaşma yaptığını, davacının üzerine düşen edimi yerine getirdiğini, ayrıca davalıya ait ücreti ayrıca verilmek üzere başka bir yol genişliği revizyon işini de yaptığını, davalının hatasından kaynaklanan düzeltmelerin de yapıldığını ve elektronik ortamda davacı şirket yetkilisi … ait muratcankaradas…. adreslerine gönderildiğini, işlerin tesliminin ardından talep edilen ücret konusunda rayiçlerin çok altında ücret teklif edilerek ihtilaf çıkartıldığını ve davacıya ödeme yapılmadığını, güven-tanışıklık ilişkisinden kaynaklı olarak ücret ödenmeden işin teslim edildiğini, davalının yalnızca 2.000,00 TL ödeme yaptığını, davalıya gönderilen ihtarnamede ödemenin yapılmasının istendiğini ancak davalının cevabi ihtarında taraflar arasında herhangi bir sözleşme bulunmadığı ve başlangıçta ödenen 2.000,00 TL’nin de iadesinin istendiği yönünde cevap verdiğini belirterek, 10.000,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin kurulduğu günden itibaren içme suyu, atıksu ve kanalizasyon, altyapı, karayolları, doğal gaz boru battı, petrol boru hattı, gölet, enerji nakil hattı projeleri ve bunlara altlık olacak her türlü harita üretimi, kamulaştırma mühendislik hizmetleri ve coğrafi bilgi sistemleri konularında çalışmalar yaptığını, davalı şirket yetkisi … davacı şirket yetkilisi … öğrencilik yıllarından tanıdığını ve …’ın davalı şirkete gelerek maaşlı olarak bir firmada çalıştığını ancak yeni bir şirket kurduğunu bir süre sonra çalıştığı şirketten ayrılarak kendi işini yapacağını ve müvekkili şirketle çalışmak ve alt yüklenicisi olmak istediğini söylediğini, bunun üzerine davalının işlerine yardımcı olabileceği konusunda anlaştıklarını ve bu sözlü anlaşmaya binaen motivasyon olması açısından 2.000,00 TL ödeme yapıldığını, yapılan sözlü anlaşma uyarınca bir kısım görüşmeler yapılarak taslak sözleşme hazırlandığını, ancak taslak sözleşmede konuşulanlardan farklı hükümlerin yer aldığını ve davacı tarafından hazırlanan taslak sözleşmedeki eksikliklerin davalı tarafından düzeltilerek yeniden davacıya gönderildiğini ancak davacı yetkilisi tarafından sözleşmenin kabul edilmemesi üzerine davacı ve davalı arasında bir sözleşme imzalanmadığını, davacı şirket yetkilisinin bir başka şirkette sigortalı olarak çalıştığını ve davacı şirketin işleri yapmak için personel, araç gereç, bilgisayar donamının bulunmadığını, davalı şirketin resmi mail adresine herhangi bir dokümanın ulaşmadığını, davacının bahsettiği mail adreslerinin davalı şirket ile ilgisi bulunmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın eser sözleşmesi uyarınca sözleşme bakiye alacağının tahsili istemine ilişkin olduğu, davacı şirket yetkilisi … ile davalı şirket yetkilisi …, davalı çalışanı … arasında ……….. Kamulaştırma işi hakkında proje ve çizimler konusunda yoğun şekilde mail ve whatsapp yazışmalarının yapıldığı hususunun dosyaya sunulan kayıtlar, bilirkişi raporu, tanık beyanları ile sabit olup, tarafların da kabulünde olduğu, davacı yetkilisi …’ın 24/10/2018 tarihinde davalı şirketin resmi mail adresine ve davalı yetkilisinin şahsi mail adresine davacı ile davalı arasında akdedilmek üzere hazırlanan sözleşme taslağını gönderdiği, ardından 09/11/2018 tarihinde ise davalı yetkilisinin şahsi mail adresinden davacı yetkilisinin şahsi mail adresine sözleşme taslağı gönderildiği, ancak her iki taslakta da gerek bedel gerekse sözleşme koşulları açısından farklılıkların bulunduğu, bu noktada uyuşmazlığın, davalı ile davacı arasında bir sözleşme akdedilip akdedilmediği ve akdedildi ise sözleşme bedelinin ne olduğu ve davacının davalıdan alacak talebinin yerinde olup olmadığı noktasında toplandığı, somut olayda, davacı şirket yetkilisi ile davalı şirket çalışanı ve yetkilisi arasında yapılan yazışmalar uyarınca bir iş ilişkisinin bulunduğu anlaşılmakta ise de, davacı şirketin 20/07/2018 tarihinde kurulması, sözleşme taslağına yönelik mail yazışmalarının 15/10/2018 ile 09/11/2018 tarihleri arasında yapılması ancak anlaşmanın sağlandığına dair bilgi ve belgenin bulunmaması ve ayrıca davalı şirket yetkilisi ve çalışanı ile davacı şirket yetkilisi … arasındaki whatsapp yazışmaları ve iş ilişkisinin ise Haziran 2018 tarihinde başlamış olması, davalı ile davacı arasında sözleşme taslağına yönelik mail yazışmalarının öncesine ait iş ilişkisinin bulunduğunun ispat edilememiş olması, davalı ile davacı şirket yetkilileri arasındaki iş ilişkisinin ise davacı şirket arasında olduğunun kabulünü sağlayan bilgi ve belgenin dosya kapsamında bulunmaması karşısında davacının aktif husumetin bulunmadığı gerekçesiyle, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; Mahkemenin husumet yokluğuna ilişkin gerekçesinin oluşa uygun olmadığını, davacı şirket kurucusu ve yetkilisi … ile davalı şirket yetkilisi ve çalışanları arasında yapılacak iş konusunda mutabakat, haziran ayında sağlandıktan hemen sonra işin yapılabilmesi için … tarafından … … Ltd Şti.’nin kurulduğunu, anlaşma ile şirket kurulması arasında geçen kısa süreden anlaşılacağı üzere … … Ltd Şti.’nin bu işin yapılması için kurulduğunu, işin de … … Ltd Şti tarafından yapıldığını, ancak … Ltd Şti tek ortaklı bir şirket olup şirketin kurucu yetkilisi ve tek ortağı … olduğundan davalı tarafın işin şirket tarafından değil …’ın şahsı tarafından yapıldığını iddia ederek husumet yokluğu gerekçesiyle davanın reddini sağlamaya ve zaman kazanmaya çalıştığını, davalının mahkemeye verdiği 01/02/2019 tarihli cevap dilekçesinin 5.maddesinde işin yapımı için … … Ltd Şti ile sözlü olarak anlaşıldığı hususunu açıkça kabul ve beyan ettiğini, gerekçeli kararda da kabul edildiği üzere taraflar arasındaki yazışmalar ve sözlü anlaşmanın Haziran 2018 tarihinde başladığını, 05/03/2019 tarihli beyan dilekçelerinde detaylı olarak açıklandığı üzere yapılan işlerin 18/07/2018 tarihi ile 16/09/2018 tarihleri arasında davalı tarafa teslim edildiğini, davalının hiçbir ödeme yapmadığı halde sürekli revizyon ve yeni işler istemesinden rahatsızlık duyan müvekkilinin işin artık yazılı bir sözleşmeye bağlanmasını talep ettiğini, taraflar arasındaki maillere konu sözleşme taslağının bu nedenle sonraki bir tarihi taşıdığını, davalının kendisine gönderilen bu sözleşme taslağında itiraz ettiği hususları çizdiğini/değiştirdiğini ancak taraf olarak … Şirketinin bulunmasına bir itirazı olmadığını, kaldı ki işin … … Ltd Şti tarafından yapılacağının davalı tarafın da kabulünde olduğuna ilişkin dosyada beyanları bulunduğunu, TTK’nun 335. maddesi başta olmak üzere bir çok ticari ilişkide iş anlaşmalarının önceden yapılmasını müteakip işi yapacak şirketlerin sonradan kurulabileceğinin kabul edildiğini, bu nedenle mahkemenin kabulünün aksine müvekkili şirketin kuruluş tarihinin husumet açısından hiçbir önemi bulunmadığını, ayrıca TTK’nun 588. maddesinde tescilden önceki işlemlerle ilgili olarak tescilden önce şirket adına işlem yapanların, bu işlemler dolayısıyla şahsen ve müteselsilen sorumlu olduklarının kabul edildiğini, ancak 4. fıkrada bu gibi taahhütlerin, ileride kurulacak şirket adına yapıldıklarının açıkça bildirilmeleri ve şirketin ticaret siciline tescilini izleyen üç aylık süre içinde şirket tarafından kabul edilmeleri koşuluyla, bunlardan yalnızca şirketin sorumlu olacağının düzenlendiğini, davacı şirket tek ortaklı bir limited şirket olup şirket ortağının yaptığı davaya konu ticari nitelikli işin şirket tarafından kabul edilmemesi gibi bir durumun da zaten söz konusu olmadığını, davaya konu işin yapıldığı ancak bedelinin ödenmediğinin ispatlandığını, bu hususun gerekçeli kararda da açıklandığı üzere mahkemece de kabul gördüğünü, buna rağmen davanın sadece müvekkili şirket ile davalı şirket arasındaki yazışmaların müvekkili şirketin kuruluş tarihinden önce olduğu gerekçesi reddedilmesini kabul etmediklerini, kaldı ki Mahkemenin değerlendirdiği açıdan bakılacak olsa dahi işin önemli bir bölümüne ait veri akışı, yazışmalar, bu veriler esas alınarak müvekkili tarafından yapılan işler ve biten plan ve projelerin teslim tarihinin şirketin tescilinden sonraya ait olduğunu, şirket tescilinin 17/07/2018 (20 Temmuz 2018 tarihli ticaret sicil gazetesi) tarihinde yapılmış olup, tamamlanan ilk dosyanın 18/07/2018 tarihinde teslim edildiğini belirterek; mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına ve davanın kabulü ile müvekkili şirket lehine hüküm kurulmasına, bu mümkün olmadığı takdirde mahkeme kararının müvekkili şirket lehine, davalı aleyhine bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesi kapsamında yapılan işin bedelinin tahsili için açılan alacak davası olup, mahkemece davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek, yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,3‬0 TL harcın davacıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin istinaf talep eden davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 09/02/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

….
e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır