Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/660 E. 2022/767 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

….

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

…..

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 17/05/2022
NUMARASI …..
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
TALEP : İhtiyati Tedbir
KARAR TARİHİ : 30/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin davada mahkemece verilen ihtiyati tedbire ilişkin ara karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı şirket arasında Kayseri … …….. Yapım işi kapsamında 15/04/2021 tarihinde sözleşme imzalandığını, sözleşme kapsamında tüm yükümlülüklerin müvekkil şirket tarafından yerine getirildiğini, sözleşme kapsamında yapılması gereken ve edimin ifa yükümlülüğü davalı şirkette olan bazı işlerin, bilinçli bir şekilde davalı tarafça yerine getirilmediğini ve yapılan işlerin bir kısmının kamu kurumlarını zarara uğratacak şekilde ifa edildiğini ancak söz konusu yapının imalat projesinde hatalar ortaya çıkmasından dolayı taraflarınca revize imalat yapılmak sureti ile hataların giderildiğini, bu hatalardan dolayı ve iş yeri tesliminin gecikmesinden kaynaklı işin geciktiğini, işin gecikmesinin sebebinin davalı şirketin ihmalinden ve kusurundan kaynaklandığını, Ankara 28. İcra Dairesi’nin 2022/5318 sayılı dosyasında yapılan icra takibi yapıldığını, müvekkilinin, takip yapana ödeme emrinde belirtildiği şekilde asıl alacak ve asıl alacağa işlemiş faiz miktarında ve tüm dosya kapsamında belirtilen miktarda borcu bulunmadığını, borç alacaklı şirket tarafından hiçbir belirleme yapılmadan tespit edildiğini, bu nedenlerle ihtiyati tedbir yoluyla icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesi yönünde karar verilerek takibin durdurulmasına ve dosya kapsamındaki tüm hacizlerin kaldırılmasını talep etmiştir.
Mahkemece 17/05/2022 tarihli ara kararı ile, İcra İflas Kanunu’nun 72/3. maddesi uyarınca, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında ihtiyati tedbir yolu ile takibin durdurulmasına karar verilemeyeceği ancak borçlunun gecikmeden doğan zararları karşılamak ve alacağın yüzde onbeşinden aşağı olmamak üzere göstereceği teminat karşılığında, mahkemeden ihtiyati tedbir yoluyle icra veznesindeki paranın alacaklıya verilmemesini isteyebileceği, davacı vekilinin talebinin İİK’nın 72/3. maddesi kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek talebinin kabulü ile teminat karşılığında, icra veznesindeki paranın alacaklıya /davalıya ödenmemesi için dava sonuna kadar ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle, taraflar arasındaki 15.04.2021 tarihli sözleşme gereğince müvekkilinin sözleşme bedelini ödediğini, ancak alt yüklenici davacının sözleşmeye uygun imalat yapmadığını, ayıplı ve eksik imalat yaptığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın davacının eksik ve projeye aykırı imalatından doğan zarara ilişkin olduğunu, … Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2022/2 D.İş Sayılı dosyasında yapılan tespit sonucu alınan bilirkişi raporunda davacının sözleşmeye uygun imalat yapmadığı, eksik imalat yaptığı hususlarının ispatlandığını, davacının ihtiyati tedbire dayanak olarak gösterdiği faturalardan 22.04.2022 tarihli olanın kabul edilmediğini ve bir borç olmadığından iade edildiğini, davacının ekte sunduğu iade edilen fatura dışındaki faturaların ise sözleşme bedeli kapsamında ödendiğini, ihtiyati tedbir kararı verilebilmesi için gerekli şartların oluşmadığını, HMK’nın 389. maddesinde bir sakıncanın, ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi gerektiğinin belirtildiğini, müvekkili şirketin borçlu olmadığını, kaçınma saiki bulunmadığını, icra takibine konu alacağın işin gecikmesinden kaynaklanan zararlar olmayıp davacının eksik ve projeye aykırı imalatından doğan zarara ilişkin olduğunu , davacının iddiasının aksine taraflar arasındaki uyuşmazlığın gecikme ile ilgisi bulunmadığını, hal böyleyken davacının sürekli işin gecikmesinden, iyi niyet ve dürüstlük kuralından bahsetmesinin Mahkemeyi yanıltarak yargılamanın uzamasına sebebiyet verme amacı taşıdığını, icra takibinde yapılan tebligatın usulüne uygun olduğunu, Mahkemenin ara kararında istinaf yoluna başvurulması için gerekli süreyi belirtmemesinin ifade hak arama özgürlüğüne açıkça aykırılık teşkil etmekte olduğunu, ihtiyati tedbir koşullarının bulunmadığını belirterek verilen ihtiyati tebdir kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece verilen ihtiyati tedbir ara kararına karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK’nın 341/1. maddesine göre, ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin kabulü halinde itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
Karşı taraf dinlenilmeden verilen ihtiyati tedbir kararına karşı itiraz edilebilir. Bu itiraz, tedbir kararını veren mahkemeye yapılır. İtiraz üzerine mahkeme, tedbir kararını değiştirebilir veya kaldırabilir. İtiraz hakkında verilen karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulabilir (HMK 394).
İstinafa konu somut olayda, mahkemenin 17/05/2022 tarihli ara kararı ile verdiği karar ihtiyati tedbir mahiyetinde olup, bu karara karşı davalı vekili tarafından istinaf dilekçesi verilmesi üzerine, dosya istinaf incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiştir.
Bu durumda, az yukarıda belirtilen yasal düzenleme, dosya kapsamı değerlendirildiğinde, ihtiyati tedbire itiraz eden davalının yokluğunda verilen ihtiyati tedbir kararına karşı öncelikle itiraz yoluna başvurulabileceği, itiraz üzerine duruşma açılarak mahkemesince verilecek karara ilişkin istinaf yoluna başvurulabileceğinden davalının başvurusu itiraz olarak kabul edilip, duruşma açılarak itiraz hakkında bir karar verilmesi gerekirken ve ayrıca mahkemesince verilen ara kararına karşı hatalı olarak istinaf kanun yolunun gösterilmiş olması davalıya istinaf kanun yoluna başvuru hakkı da tanımayacağından istinafı kabil bir karar bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 352. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin mahkemenin 17/05/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun istinafı kabil bir karar olmadığından 6100 sayılı HMK’nın 341/1 ve 352. maddeleri gereğince usulden reddine,
2-Davalı tarafından yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talebi halinde kendisine iadesine,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle yapılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yargılama giderlerinin istinaf eden davalı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 sayılı HMK’nın 362/1.f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 30/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

…..
…..