Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/57 E. 2023/1078 K. 25.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/57 – Karar No:2023/1078
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/57
KARAR NO : 2023/1078

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2021
NUMARASI : 2019/748 E-2021/578 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 22/11/2023

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı davalı vekilince süresi içerisinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin davalı şirkete karşı Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2018/15256 Esas sayılı dosyası üzerinden alacağını alma iddiasıyla takibe geçtiğini, davalı şirketin yapılan takibe itiraz ettiğini ve takibin durduğunu, Türk Ticaret Kanunu’nun 21. maddesine göre bir fatura alan kişinin aldığı tarihten itibaren sekiz gün içinde, faturanın içeriği hakkında bir itirazda bulunmamışsa bu içeriği kabul etmiş sayılır hükmü gereği, davalının icra takibine dayanak faturayı aldıktan sonra herhangi bir itirazda bulunmadığından faturanın içeriğini kabul ettiğini, müvekkili şirket ile davalı şirketin HES yapımı ve … takibi hususunda 2015 yılında sözlü olarak anlaştıklarını, … için çalışmalara başladığını, projenin yapılacağı yere ekipmanları ile giderek keşif yaptığını, fizibilite raporları, resimler ve alternatif … oluşturduğunu, yapılan tüm çalışmaları davalı şirkete mail yolu ile bildirdiğini ve bu projelerin davalı şirket yetkililerince onaylandığına ilişkin maillerin de bulunduğunu, yapılan çalışmalarla ilgili masrafların müvekkili şirket bütçesinden karşılandığını, yapılan çalışmalar sonrasında tarafların sözlü anlaşmayı 24/01/2018 tarihinde yazıya döktüklerini, müvekkili şirket hesabına bir miktar masraf gönderildiğini, fakat gönderilen miktarın masrafları karşılamaya yetmediğini ve bu nedenle davalı şirkete ihtarname gönderilerek masraflara ve sözleşmeye göre verilmesi gereken avansa ilişkin ödeme yapılmasının istendiğini, davalı şirketin ise sözleşmeye uygun davranılmadığını belirterek sözleşmeyi tek taraflı olarak feshettiğini ve verilen masrafların iade edilmesi gerektiğini bildirdiğini, sözleşme konusu işin yapılmamasında müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığını, davalı şirketin üzerine düşen sorumlulukları yerine getirmediğini, masraf göndermediğini, söz konusu çalışma alanına ilişkin kamulaştırma işlemlerinin zamanında yapılmamasından ötürü müvekkili şirketin projeyi sözleşmede bahsi geçen sürede tamamlayamadığını belirterek; davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini, davalı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; davacı ile müvekkili şirket arasında akdedilen 24/01/2018 tarihli İmranlı Enerji Grubu Projeleri … ve Mühendislik Hizmet Alım Sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiğini, dava konusu alacağın doğmadığını, sözleşmenin 6. maddesinde sözleşmeye konu edilen tüm işlerin 5 ay içinde tamamlanmasının kararlaştırıldığını ve bu sürenin 24/06/2018 tarihinde dolduğunu, ancak davacı tarafın iş kalemlerinden sadece Alternatif … Formülasyonlarının Çalışılması başlıklı kaleme ilişkin çalışma yaptığını, bu iş kaleminin de teknik hata ve eksikliklerle dolu olduğunu, alanda yapılacak çalışmaların belirtilen alanın tüm hava koşullarının toprak ve arazi durumunun, bitki örtüsü ve engebe durumunun, su kapasitesinin, debisinin, yağış rejimi gibi elektrik üretim tesisinin kurulmasında etkili her türlü parametrenin yerinde tespit edilebilmesi gerektiğini, bunun için de alanda ciddi ve uzun süreli çalışmaların yapılması gerektiğini, davacı şirketin ise alanda sadece 1 gün çalıştığını, daha sonraları DSİ ile müvekkili şirket arasında imzalanan Su Kullanım Anlaşmasında DSİ’nin müvekkili şirketin kullanımına bıraktığı suyun kapasitesi ve sözleşmede yer alan diğer veriler incelendiğinde davacının alternatifleri gösteren rapor olarak hazırlandığını iddia ettiği rapordaki verilerin gerçek verilerle uzaktan yakından ilgili olmadığının anlaşıldığını, müvekkili şirkete davacı şirket tarafından gönderilen belgede yatırımın geri dönüş süresinin maksimum 6,5 yıl olarak gösterildiğini, mevcut durumda ise geri dönüş süresinin 48 yıldan önce olamayacağının ortaya çıktığını, bu nedenlerle davacı şirketin sözleşme kurallarına riayet etmediğini ve sözleşmenin, 15. madde gereğince haklı olarak feshedildiğini, davacı şirket tarafından tanzim edilen 13/02/2018 tarihli fatura bedelini kabul etmediklerini, alacak ifadan doğar ilkesi gereği davacı yanın ifa edimini yerine getirdiğini ispat etmesi gerektiğini, dava konusu edilen faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olmasının, faturanın kabul edileceği anlamına gelmeyeceğini, davacı tarafından faturaya konu ön ödemeye ilişkin olarak işlerin tamamlandığına dair somut verinin dosyaya kazandırılmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkmece; davanın, sözleşme ve faturadan kaynaklı alacağın tahsili istemi ile açılan takibe itirazın iptaline ilişkin olduğu, taraflar arasında 24/01/2018 tarihinde İmranlı Enerji Grubu Projeleri … ve Mühendislik Hizmet Alım Sözleşmesi’nin akdedildiği, sözleşmenin 2. maddesine göre davacının her türlü … ve şartname hazırlanması, projelerin idarece onayı için gerekli mühendislik hizmetini vereceği, davalının ise sözleşmenin 7. maddesinde belirtilen bedeli ödeyeceği, sözleşmenin 6. maddesinde işin süresinin 5 ay olarak ve sürenin haritaların ve sondaj çalışma sonuçlarının davacıya teslimi ile başlayacağının belirtildiği, yine sözleşmenin 7. maddesinde 35.360,00 USD’nin ön ödeme olarak verileceğinin belirtildiği, bahsi geçen sözleşmenin davalı tarafından Ankara 20. Noterliği’nin 22/10/2018 tarih ve 16841 yevmiye nolu ihtarnamesi ile feshedildiği, Borçlar Kanunu’nun 97. maddesinde “Karşılıklı borç yükleyen bir sözleşmenin ifası isteminde bulunan tarafın, sözleşmenin koşullarına ve özelliklerine göre daha sonra ifa etme hakkı olmadıkça, kendi borcunu ifa etmiş ya da ifasını önermiş olması gerekir.” hükmünün düzenlendiği, taraflar arasındaki sözleşme incelendiğinde sözleşmenin 7. maddesinde ön ödeme düzenlenmiş olmakla davalının sözleşme gereği ön ödemede bulunması gerektiği, yine davalı tarafından sözleşmenin 6. maddesi gereği haritaların ve sondaj çalışma sonuçlarının davacıya verildiğinin ispat edilemediği, bu itibarla edimlerini yerine getirmeyen davalının sözleşmeyi feshinin haklı görülmediği, kaldı ki davalı tarafından ön ödeme alınmadan ve gerekli dokümanlar sunulmadan bir kısım işin de yapılmış olup, takibe konu faturanın da taraf defterlerine işlendiği, bu itibarla davalının TBK’nın 97. maddesi mucibince sözleşmedeki bir kısım edimleri önce ifa yükümlülüğü altında olup, bu yükümlüğünü yerine getirmeyerek sözleşmeyi haksız olarak feshettiğinden davacının sözleşme gereği hakkı olan ön ödeme miktarı olan 136.468,00 TL ve ihtarname tebliğ tarihinden itibaren davalı temerrüte düştüğünden 3.030,73 TL faiz olmak üzere 139.498,73 TL ‘yi talep etmesinin haklı görüldüğü gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, davalı borçlunun Ankara 20. İcra Müdürlüğünün 2018/15256 Esas sayılı dosyasında 136.468,00 TL asıl alacak 3.030,73 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 139.498,73 TL üzerinden itirazının iptaline, bu miktar yönünden takibin devamına, fazlaya ilişkin istemin reddine, alacak likit ve itiraz haksız olmakla hükmolunan meblağın %20’si oranında hesaplanan 27.889,74 TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davacının kötüniyeti tespit ve ispat olunmadığından kötüniyet tazminatı isteminin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının sadece “bir kısım işler” yaptığı ibaresinin kullanıldığını, davacının yaptığı işin ne olduğunun, bu işi eksiksiz yapıp/yapmadığının, dava konusu edilen 136.468,00 TL alacağa hak kazanıp/kazanmadığının belirtilmediğini, dolayısıyla mahkemenin dava ispat edilmeksizin karar verdiğini, davacının süresinde sözleşmeden doğan hiçbir edimini yerine getirmediğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.maddesinin bentlerinde yapılacak olan işlerin sayılmış olup, davacının Alternatif … Formülasyonlarının Çalışılması, Revizyon Fizibilite Raporlarının Hazırlanması, Sondaj Teknik Şartnamesi’nin Hazırlanması, Tribün, Jenaratör ve Elektrik Ekipman (EMK) Şartnamesinin Hazırlanması, Kat’i Projelerin Hazırlanması, Keşifler ile Tesis Edilen Maliyet Listesinin Hazırlanması, Uygulama Projelerinin davacı tarafından yapılması gerektiğini, davacının davaya dayanak yaptığı rapor adı altındaki baştan savma, teslim etmesi gereken süreden aylar sonra müvekkiline verdiği belgeye teknik anlamda itibar edilmesinin mümkün olmadığını, bu nedenle hizmet alım sözleşmesinin müvekkili tarafından haklı nedenle feshedilmiş olup, dava konusu alacağın doğmadığını, kaldı ki, kabul anlamına gelmemekle birlikte, bir an için sözleşmenin haklı nedenle feshedilmediği varsayılsa dahi davacının davaya konu alacak tutarına hak kazanmadığının ve müvekkiline fatura konusu hizmeti vermediğinin tartışmadan uzak olduğunu, yine tüm işler için belirlenen sürenin sözleşmenin 6. Maddesine göre maksimum 5 ay olup, bu sürenin 24/06/2018 tarihinde dolduğunu, ancak davacı tarafından bu süreç içerisinde belirtilen iş kalemlerinden sadece “Alternatif … Formülasyonarının Çalışılması” başlıklı kaleme ilişkin çalışma yapıldığını, bu çalışmanın da teknik olarak hata ve eksikliklerle dolu, bilimsellikten uzak, kaşe ve imza dahi yapılmadan, hiçbir atıf, hiçbir mühendislik verisi içermeyen, 5 sayfalık bir word belgesi olarak hazırlanarak, davacı tarafından 21/06/2018 tarihinde mail ortamında Türkçe olarak iletildiğini, halbuki, taraflar arasındaki sözleşmenin 4. maddesi gereğince sözleşmeye istinaden yapılacak tüm yazışmaların İngilizce ya da Rusça olması gerektiğini, davacı firma tarafından sözleşme kurallarına riayet edilmediğini, davacıdan sözleşmede belirtilen iş kalemlerinin en geç 5 aya kadar teslim edilmesi istenmesine karşın davacı tarafından bu kalem işlerden yalnızca bir kalemin ifa edildiğini, bu ifa da 6 ay sonra gerçekleştirildiğinden müvekkili tarafından sözleşmenin ” Sözleşmenin Feshi” başlıklı 15. maddesine uygun olarak Ankara 20. Noterliği’nin 22/10/2018 tarih ve 16841 yevmiyeli ihtarı ile feshedildiğini, sözleşmenin haklı nedenle feshi halinde sözleşmede belirtilen iş ve ödemeler konusuz kalacağından davacının, dava konusu 13/02/2018 tarihli fatura bedeli olan ön ödemeyi talep etmesinin hukuka aykırı olup, davacıya yapılan ödeme bedeli kadar iş yapılıp yapılmadığı hususunun davacı tarafından ispat edilmesi gerekirken, dosya kapsamında hiçbir dayanağı olmayan değerlendirmeler ile davanın kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, davacı tarafından tanzim edilen davaya dayanak 13/02/2018 tarihli faturanın sadece müvekkilinin ticari defterlerine kaydedilmiş olmasının alacağın bulunduğuna delil teşkil etmeyeceğini, faturanın ön ödeme bedeline ilişkin olarak düzenlendiğini, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “İşin Bedeli” başlıklı 7. maddesi “..İşler yukarıda ayrıldığı şekilde tamamlandıkça … Firması tarafından İşveren’in onayına sunulacak ve İşveren tarafından her bir basamak tamamlandıktan sonra yapılacak onay doğrultusunda ödeme yapılacaktır.” hükmüne havi olmakla birlikte, davacı tarafça varsa yapılan işler tamamlandıktan sonra müvekkili şirket onayına sunulmadığını, kaldı ki, davacı tarafından 5 aylık işin bitirilme süresinde tamamlanarak müvekkili şirket onayına sunulacak herhangi bir iş de gerçekleştirilemediğini, mahkemenin gerekçesinde dayanak yaptığı bilirkişi raporunda bir takım işlerden kastedilenden ne anlaşılması gerektiği dahi belirsiz olup, davacının hangi kalem işleri hangi bedelle yaptığını ispat edememesine rağmen lehine hüküm kurulduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacının rapor adı altında hazırladığı 4 sayfa word belgesinin bir iş kalemi olarak kabul edilmesi durumunda dahi bu raporun davacıya ödenen 5.333,00 USD (20.000,00 TL) bedele karşılık gelmeyeceğinin açık olduğunu, davacının başkaca iş yapmaksızın dava konusu 136.468,00 TL’ye hak kazanmasının mümkün olmadığını, davacının başkaca hiçbir iş kalemini yapmadığı ortadayken 136.468,00 TL alacağa hak kazandığının kabul edilmesinin mümkün olmadığını, davacıya ödenen 20.000,00 TL’ye karşılık gelecek bir iş kaleminin davacı tarafından yapılmadığının açık olduğunu, davacı tarafından yapılan işlerin ne olduğunun belirlenmesi, bu işlerin ne kadar bedel ile tamamlandığının belirlenmesi gerektiği defalarca beyan edilmiş ise de bu beyan ve talepleri dikkate alınmaksızın hüküm kurulduğunu, dava konusu edilen 13/02/2018 tarihli 132.600,00 TL bedelli faturaya ilişkin 19/10/2018 tarihli iade faturası düzenlendiğini, kaldı ki, dava konusu edilen fatura, taraflar arasında akdedilen hizmet sözleşmesinden kaynaklı olup sözleşme kapsamında belirtilen işlerin süresinde ifa edilmeden tanzim edilen faturaya 8 gün içerisinde itiraz edilmemiş olmasının da faturayı kabul anlamına gelmeyeceğini, dava dışı DSİ ile müvekkili şirket arasında imzalanan Su Kullanım Hakkı Sözleşmesinin ön lisans alınabilmesi için tamamlanması gereken bir prosedür olup, bu sözleşmenin elektrik üretim işi ile iştigal etmekte olan müvekkili ile DSİ arasındaki bir sözleşme olduğunu, davacı ve davacının yaptığı herhangi bir işlem ile hiçbir bağlantısı bulunmadığını, müvekkili şirket ile DSİ arasında imzalanan su kullanım hakkına ilişkin sözleşme ile davacının vermekle yükümlü olduğu hizmet arasında da herhangi bir bağlantı bulunmadığını, belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddine karar verilmesini, aksi durumda ilk derece mahkemesi kararının bozulmasını talep etmiştir.
Dava, faturaya dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 24/01/2018 tarihli “İmranlı Enerji Grubu Projeleri … ve Mühendislik Hizmetleri Sözleşmesi” niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Davacı yüklenici, bu sözleşme ile sözleşmenin 2.maddesinde ana hatları ile açıklanan kalemler kapsamında İmranlı Enerji Grubu Projelerinin inşası ve enerji üretimi için gerekli olan her türlü … ve şartnamelerin hazırlanması, yurt içinden ve yurt dışından temin edilecek ekipmanlarla ilgili dokümanların tetkiki ve projelerin idarelerce onayı için gerekli mühendislik hizmetlerinin verilmesi işlerini üstlenmiştir. İş bedeli sözleşmenin 7.maddesinde götürü bedel olarak düzenlenmiş olup, madde 2’de tarif edilen iş kalemlerinin toplam bedelinin 176.780,00 USD + KDV olduğu belirtilmiş, hangi ifa aşamasında, ne miktar ödeme yapılacağı da tablo halinde gösterilmiş; yapılan işlerin maddede belirtildiği şekilde tamamlandıkça … firması tarafından iş sahibinin onayına sunulacağı, iş sahibi tarafından her bir basamak tamamlandıktan sonra yapılacak onay doğrultusunda ödeme yapılacağı kabul edilmiştir.
Davacı yüklenici, bu sözleşme kapsamında projenin yapılacağı yere gidilerek keşif yapıldığını, bu yere ilişkin fizibilite raporlarının ve alternatif projelerin oluşturulduğunu, 2016 yılı içerisinde DSİ’den gelen personelle HES projesi yapım alanında keşif yapıldığını, yapılan çalışmalar neticesinde fizibilite yapılabilirlik durumu, maliyet ve üretim durumu raporları düzenlendiğini, buna karşılık davalının sözleşmede kararlaştırılan avansa ilişkin ödemeyi yapmadığını, işin kendi kusuru ile tamamlanamamasına rağmen sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini ileri sürmüş, davalı iş sahibi ise, taraflar arasındaki sözleşmeye göre işin süresinin 24/06/2018 tarihinde dolduğunu, davacının sözleşmedeki iş kalemlerinden sadece Alternatif … Formülasyonlarının Çalışılması başlıklı kaleme ilişkin çalışma yaptığını, bu iş kaleminin de teknik hata ve eksikliklerle dolu olduğunu, davacının bedele hak kazanmadığını, sözleşmenin haklı olarak feshedildiğini savunmuştur.
Davacı yüklenici tarafından 13/02/2018 tarihli faturaya dayanılarak 136.468,00 TL asıl alacak, 17.497,81 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 153.955,81 TL alacağın tahsili için Ankara 20.İcra Müdürlüğü’nün 2018/15256 Esas sayılı dosyası üzerinden ilamsız icra takibi başlatılmış, yapılan takibe davalı tarafından itiraz edilmesi üzerine iş bu itirazın iptali davası açılmıştır. Dosyada icra takibine dayanak faturaya rastlanılmamıştır.
Taraflar arasındaki sözleşmenin davalı iş sahibi tarafından Ankara 20. Noterliği’nin 22/10/2018 tarih ve 16841 yevmiyeli ihtarnamesi ile feshedildiği hususunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Bedel karşılığı düzenlenen eser sözleşmelerinde fesih iradesinin karşı tarafa ulaşması ile fesih gerçekleşir. Ani edimli sözleşmelerin fesih yada dönme suretiyle sona ermesi halinde geriye etkili sonuç doğuracağı, yani sözleşme hiç yapılmamış gibi başa dönüleceğinden taraflar sözleşme ile üstlendikleri borçlarını ifa etme yükümlülüğünden kurtulacakları gibi, daha önce ifa ettikleri edimlerini geri isteyebileceklerdir. Götürü bedelli işlerde TBK’nın 480.maddesi hükmü gereğince iş kararlaştırılan bedelle yapılmak zorunda olduğundan bu tip bir sözleşmenin fesih nedeniyle sona ermesi halinde tasfiye hesabının yani yüklenici yada iş sahibinin alacaklı yada borçlu olup olmadığı, fazla ödeme bulunup bulunmadığının fiziki oran yöntemine göre çıkartılması gerekir. (Yargıtay 15.Hukuk Dairesi’nin 15/06/2015 tarih ve 2015/518 Esas-2018/3395 Karar sayılı kararı) Bu yöntem gereğince sözleşmede yapımı kararlaştırılan işin tamamına göre eksik ve kusurlar dikkate alınıp düşülmek suretiyle gerçekleştirilen imalatın fiziki oranı tespit edilip, bu oranın götürü bedele uygulanarak hak edilen bedel hesaplanmak ve kanıtlanan ödemeler düşülmek suretiyle tasfiye hesabı çıkartılır. Ancak, burada dikkat edilmesi gereken husus, fesih halinde yüklenicinin, iş sahibinin yararına olan imalâtın bedelini talep edebilecek olmasıdır. Yapılan imalatın iş sahibinin yararına bir imalat olmaması halinde, iş bedeli olarak talepte bulunulması mümkün olmayıp, ancak sözleşmenin feshinin haklılığı/haksızlığına göre müspet ve menfi tazminat taleplerinin değerlendirilebileceği gözden kaçırılmamalıdır.
Bu durumda Mahkemece yapılması gereken iş; davanın itirazın iptali davası olup, sıkı sıkıya takibe bağlı olduğu da gözetilerek, takibe dayanak fatura dosyaya kazandırıldıktan sonra, davadaki talebin niteliğinin (iş bedeli/müspet-menfi zarar tazmini) belirlenmesi, talebin niteliği belirlendikten sonra, yeniden oluşturulacak bilirkişi heyetinden, tarafların iddia ve savunmaları, dosyaya sunulan bilgi ve belgeler ile yukarıdaki açıklamalar kapsamında rapor alınması, rapora itiraz olunması halinde ek rapor alınarak itirazların karşılanmasından sonra değerlendirme yapılarak sonucuna göre karar verilmesidir.
Açıklanan kapsamda düzenlenmediği anlaşılan bilirkişi raporuna dayanılarak, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru bulunmadığından, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,

2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2021 tarih ve 2019/748 Esas 2021/578 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL + 2.322,99 TL olmak üzere toplam 2.382,29‬ TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 25/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır