Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/560 E. 2022/870 K. 21.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/560 – Karar No:2022/870
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/560
KARAR NO : 2022/870

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/02/2022
NUMARASI : 2021/665 E-2022/107 K

DAVACILAR :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 21/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14/10/2022
Davacılar vekili tarafından davalı aleyhine açılan menfi tespit davasında mahkemece verilen görevsizlik kararına karşı davalı vekilince süresinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili nöbetçi iş mahkemesine tevzi edilmek üzere verdiği dava dilekçesinde; davalı şirket tarafından, müvekkilleri aleyhine Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1101 Esas, sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine mahsus 170.000,00 TL bedelli senet dayanak gösterilerek takip başlatıldığını, müvekkillerinin, … işyeri nolu alacaklı şirketin işçisi konumunda olduğunu, müvekkilleri…in 15/08/2017 ve …’in 06/09/2017 tarihinden itibaren alacaklı şirkette işçi olarak çalıştığını, müvekkillerinin, davalı şirkette işçi olarak çalışırken, davalı şirket tarafından, 30/09/2018 tarihinde, müvekkilleri ile prosedür için gerekli olduğu beyan edilerek, taşeronluk sözleşmesi imzalandığını ve takibe konu senedin alındığını, müvekkillerinin çalışmaya devam edebilmek için davalının taleplerini kabul etmek zorunda kaldıklarını, davalı şirketin, işçi maaş ödemelerini müvekkillerinin hesabı üzerinden yaptığını, ancak, davalı tarafından müvekkillerinin maaş ödemelerinin düzensiz olarak yatırıldığını, bu nedenle müvekkillerinin 20/01/2019 tarihinden itibaren işten ayrıldıklarını, ancak alınan senedin müvekkillerine iade edilmediğini, davalı şirketin, izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmemeleri gerekçesiyle savunmalarını vermeleri için müvekkillerine ihtarname gönderdiğini, davalının, müvekkillerinden iş yerinde çalışmaya devam edebilmelerinin koşulu olarak alınan ve arkasında “Teminat senedidir” ibaresi bulunan 170.000,00 TL bedelli senede ilişkin olarak, Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1101 Esas sayılı dosyası ile takip başlattığını belirterek; Ankara 15. İcra Müdürlüğü’nün 2020/1101 Esas sayılı dosyası ile takibe konulan senede dayalı olarak başlatılan icra takibinin durdurulması ve iptali için müvekkillerinin, davalıya borcu olmadığının tespitini, davalının haksız ve kötü niyetli takip yapmış olması nedeni ile senette yazılı miktarın % 20’si üzerinden kötüniyet tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; açılan davanın haksız ve hukuka aykırı olduğunu, öncelikle Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2020/1101 Esas sayılı icra dosyasında takip çıkışı miktarının 213.601,51 TL olduğunu, menfi tespit davasında kısmi dava açılamayacağını, icra takibinin konusunun bono olarak gösterildiğini, yani alacağın temeli kambiyo senedi olduğundan görevli mahkemenin ticaret mahkemeleri olduğunu, davacı tarafın imzaya veya borca itiraz etmediğini, senedin arkasında, teminat senedidir yazmasının takibe dayanak yapılmasını engellemeyeceğini, icra takibine konu bononun, kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde olup, davacıların işçi değil de taşeron olmalarının yahut diğer hususların icra takibine dayanak belge ile alakası olmadığını, bu tartışmaların taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisini etkilemeyeceğini, davacıların banka hesap hareketlerinden de anlaşılacağı üzere müvekkili ve müvekkili şirket yetkililerinden aldıkları borçları ödememeleri sebebiyle icra takibine geçildiğini, davacıların, müvekkillerinden para aldıklarını, şirketi zarara uğrattıklarını, işi yarım bıraktıklarını ve iş makinelerine zarar verdiklerini, her ne kadar davacılar taşeron olsalar da SGK girişlerinin teamülen ve prosedür gereği müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğini, SGK’dan çıkışları verilirken de tüm SGK’sı yapılan kişilere ihtar gönderilmekte olup, davacılara da aynı ihtarın maktu olarak gönderildiğini, davacılar taşeron temsilcileri olsa da SGK kapsamında işçi statüsünde olduklarından bu ihtarın gönderildiğini, davacıların özel durumunun (taşeron temsilcisi olduklarının) maddi hata ile gözden kaçtığını, davacılara müvekkili şirket tarafından ödenen paralar incelendiğinde zaten işçi olmadıklarının ortaya çıkacak olmasına rağmen, işbu ihtara sığınarak böyle bir dava açılmasının kötüniyet olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Dava ilk olarak 21/04/2021 tarihinde İş Mahkemesine açılmış, dosyanın tevzi edildiği Ankara 9. İş Mahkemesi’nin 30/09/2021 tarih ve 2021/263 -542 Esas-Karar sayılı kararı ile dosyada mevcut, taraflar arasında imzalanan 01/12/2017 tarihli taşeronluk sözleşmesi ile davacılar…’in , davalı … Ltd. Şti ‘nin … Mekanik Tesisat işlerinin yapımını taşeron olarak üstlendikleri, dosya kapsamı ve taşeronluk sözleşmesi incelendiğinde taraflar arasındaki ilişkisinin istisna akdi olduğu, taraflar arasında bir hizmet akdinin söz konusu olmadığı, işçi işveren ilişkisi bulunmadığı; bu nedenle taraflar arasındaki uyuşmazlığın Asliye Ticaret Mahkemesi’nin görevi kapsamında kaldığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı taraflarca istinaf kanun yoluna başvurulmamış, süresinde verilen gönderme dilekçesine istinaden dava Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin yukarıdaki esasına tevzi edilmiştir.
Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce yapılan inceleme sonucunda; somut olayda; davacı işçiler tarafından keşide edilerek, davalı şirkete verilen bononun, davalı tarafından icra takibine konu edildiği ve davacıların borçlu olmadığından bahisle menfi tespit istemli işbu davanın açıldığı, ticaret mahkemesinin görev alanının, TTK’nın. 4. ve 5. maddelerinde ayrıntılı şekilde düzenlendiği, her iki tarafı tacir ve ticari işletme ile ilgili olan uyuşmazlıklar ve kanunda özel olarak sayılan konular ve sözleşmelerden kaynaklanan uyuşmazlıklarda ticaret mahkemelerinin görevli ve yetkili olduğu, davacıların tacir olmadığı, davacı…in 15/08/2017, davacı …’in 06/09/2017 tarihinde davalı şirkette SGK girişlerinin yapıldığı, davalı şirketin işçisi olarak çalışmaya başladıkları, davacıların 4 gün işe gelmediğinden bahisle davalı şirket tarafından davacıların 16/01/2020-17/01/2020- 18/01/2020 ve 20/01/2020 tarihlerinde amirlerden/işverenden yazılı veya sözlü izin almaksızın ve haklı bir neden bildirmeksizin mesaiye gelmedikleri ve bu hususta mazeret bildirmedikleri belirtilerek, 4857 sayılı İş Yasası’nın 25/2 ve 109. maddeleri gereği savunma yapmaları için davacılara ihtarname keşide edildiği, her ne kadar, davalı tarafça cevap dilekçesinde, davacıların SGK giriş ve çıkışlarının teamülen ve prosedür gereği yapıldığı, yine SGK çıkışları yapılırken de bütün işçilere ihtar çekildiği, davacıların taşeron temsilcileri olsa da işçi statüsünde olduklarından bu ihtarnamenin gönderildiği ve davacıların taşeron temsilcisi oldukları hususunun maddi hata ile gözden kaçırıldığı belirtilerek, davacılarla kendi aralarında işçi işveren ilişkisi bulunmadığı ve iş mahkemelerinin görevli olmadığı iddia edilmişse de, kendi beyanlarından da anlaşılacağı üzere davacıların işçi statüsünde oldukları ve davalı şirketin basiretli bir tacir gibi davranması gerektiği, sonuç olarak dava konusu ihtilafın, İş Kanunu kapsamında kalan uyuşmazlık niteliğinde olduğu gerekçesiyle, davanın mahkemenin görevsizliği nedeniyle usulden reddine, görevli ve yetkili mahkemenin Ankara 9. İş Mahkemesi olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davadaki uyuşmazlığın iş mahkemelerinin görev alanına girmediğini, alacağın temeli kambiyo senedi olduğundan uyuşmazlığın incelenmesi görevinin ticaret mahkemelerine ait olduğunu, icra takibine konu bononun, kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde olup, davacıların işçi değil de taşeron olmalarının, yahut diğer hususların icra takibine dayanak belge ile alakası olmadığını, bu tartışmaların taraflar arasındaki alacak/borç ilişkisini etkilemeyeceğini, davacıların banka hesap hareketlerinden de anlaşılacağı üzere müvekkili ve müvekkil şirket yetkililerinden aldıkları borçları ödememeleri sebebiyle icra takibine geçildiğini, davacılar her ne kadar taşeron olsalar da SGK girişleri teamülen ve prosedür gereği müvekkili şirket tarafından gerçekleştirildiğinden, SGK’dan çıkışları verilirken de tüm SGK’sı yapılan kişilere gönderilen ihtarın davacılara da gönderildiğini, davacılar taşeron temsilcileri olsalar da SGK kapsamında işçi statüsünde olduklarından bu ihtarın gönderildiğini, davacıların özel durumunun(taşeron temsilcisi olduklarının) gözden kaçırıldığını, zaten davacılara ödenen paralar incelendiğinde işçi olmadıklarının anlaşılacağını, hayatın olağan akışı içerisinde bir şirketin maaşlı çalıştırdığı inşaat işçisine banka hesabından bir-bir buçuk yıllık süre içerisinde 1.000.000,00 TL’yi aşan miktarda para göndermesinin de beklenemeyeceğini, kaldı ki, işçi oldukları kabul edilse dahi menfi tespit konusu edilen icra takibinin işçi/işveren ilişkisinden bağımsız borç olarak verilen paraya karşılık alınan senedin icraya konulmasından kaynaklandığını, davacıların müvekkilinden fazlaca para alarak şirketi zarara uğrattıkları gibi, işi de yarım bırakarak terk ettiklerini, iş makinelerine zarar verdiklerini ve müvekkili şirketin işi geç teslim etmesine sebep olduklarını belirterek; menfi tespiti istenen icra takibi dayanağının bono olması nedeniyle, taraflar arasında işçi/işveren ilişkisi değil yüklenici taşeron ilişkisi mevcut olduğundan, delilleri araştırılmadan karar verildiğinden mahkemece verilen görevsizlik kararının hukuka aykırı olması nedeniyle mahkemenin görevsizlik kararının kaldırılmasını ve yeniden hüküm kurularak ticaret mahkemesinin görevli olduğu yönünde karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan menfi tespit istemine ilişkin olup, mahkemece verilen görevsizlik kararına karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava dilekçesi ve cevap dilekçesinden taraflar arasında imzası inkar edilmeyen 27/11/2017 (sözleşme kapağındaki tarihe göre 01/12/2017) tarihli davalının yüklenicisi olduğu … inşaatının mekanik klima tesisat işlerinin davacılar tarafından yapılması konusunda eser sözleşmesi (taşeronluk sözleşmesi) olduğu anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin geçerliliği ve dava konusu senedin sözleşme kapsamında verilip verilmediğine ilişkin iddia ve savunmaların, genel yetkili mahkemece değerlendirilmesi gerekli olup, bu kapsamda mahkemesince davacıların tacir olup olmadıklarına ilişkin yapılacak araştırmanın sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile iş mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.3-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/02/2022 tarih ve 2021/665 Esas- 2022/107 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.3-6 maddeleri gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davalı tarafça yatırılan 80,70 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 21/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır