Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/525 E. 2022/800 K. 13.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/525 – Karar No:2022/800
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/525
KARAR NO : 2022/800

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/09/2019
NUMARASI : 2017/294 E-2019/804 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 13.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.09.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan davada davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline gönderilen dosya gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkilinin davalı şirketlerin ihtiyaç duyduğu mal ve hizmetleri değişik zaman ve miktarlarda tedarik ettiğini ve davalıların müvekkiline 14.11.2016 tarihi itibariyle faiz ve feriler hariç olmak üzere 90.205,15 TL bakiye borcunun bulunduğunu, alacağın tahsili için davalılar aleyhine Kayseri 6. İcra Müdürlüğünün 2016/14947 sayılı dosyasında faturalara dayanılarak icra takibi başlatıldığını, takibe dayanak faturaların davalılar ve müvekkilinin defterlerine işlenmiş olduğunu, ancak davalıların haksız ve kötü niyetli olarak takibe itiraz ettiklerini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, en az %20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ….Ltd.Şti.vekili: Davacıya dava dilekçesinde belirtilen miktarda borcun bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ……A.Ş. vekili: Müvekkili ile davacı arasında fatura kesmeyi gerektirecek bir iş ilişkisinin bulunmadığını, ayrıca müvekkiline tebliğ edilmiş bir fatura da olmadığını, davacı ile …- ….Ltd.Şti. iş ortaklığının ticari ilişkide bulunduğunu, iş ortaklığının uçak bakım hangarı yapılması işinin ifası için 24.07.2014 tarihli ortaklık sözleşmesi ile kurulduğunu ve ayrı bir tüzel kişiliğinin olduğunu, bu nedenle davanın husumet yönünden reddi gerektiğini, yine iş ortaklığınca 14.04.2017 tarihli dekontta davacının hesabına 50.000,00TL EFT yapılmış olduğunu, davanın ise bu ödemeden 4 gün sonra açıldığını, söz konusu ödemeye rağmen davacının icra takibindeki miktarın tamamı üzerinden dava açmasının iyi niyetli olmadığını gösterdiğini belirterek, davanın husumet nedeniyle reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın davacı alacağının tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, davacı ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasında yazılı bir sözleşme ilişkisi bulunmamakla birlikte, davacı tarafından iş ortaklığı adına düzenlenen faturaların davalıların oluşturduğu iş ortaklığının ticari defterlerinde kayıtlı ve yine mal alım beyannamelerinde yer almış olması nedeni ile taraflar arasında ticari ilişki bulunduğu, davacının davaya konu ticari ilişkisi her iki davalının oluşturduğu iş ortaklığı ile olduğu, iş ortaklığının tüzel kişiliği ve buna bağlı olarak davalı sıfatı bulunmadığı için davalı sıfatının iş ortaklığını oluşturan şirketlere ait olduğu, bu nedenle her iki davalının davalı sıfatlarının bulunduğunun kabul edildiği, davacının iddiasının ileri sürülüş şekli itibari ile 12 adet fatura ve cari hesap ilişkisinden kaynaklandığını söylenip icra takibine konu ettiği alacağın varlığının davacı tarafından kanıtlanması gerektiği, bu durumda davacının iş ortaklığı adına düzenlediği faturaların kapsamında yer alan ürünlerin davalılara teslim edildiğini, bu nedenle davalılardan alacaklı olduğunu kanıtlaması gerektiği, davacının alacağının varlığını kanıtlaması halinde bu kez davalıların ödeme yada başka nedenlerle borçlarının sona erdiğini kanıtlamaları gerekeceği, davalılardan … şirketinin ticari defterleri üzerinde inceleme yapan bilirkişinin 07/08/2018 tarihli raporunda icra takibinin dayanağı olan 12 adet faturadan toplam bedelin 375.034,19 TL olan 9 adet faturanın iş ortaklığı adına kalan 3 adet ve toplam bedeli 79.421,86 TL olan faturaların ise diğer davalı … şirketinin hesaplarına kayıt edildiğini, 14/04/2017 tarihinde iş ortaklığı hesabından davacı için yapılmış 50.000,00 TL ödeme kaydının bulunduğunun tespit edildiği, davacının yerleşim yeri itibariyle Kayseri Mahkemeleri’ne talimat yazılıp bilirkişiden alınan 18/06/2018 tarihli raporda davacının ticari defterlerinde iş ortaklığını oluşturan … şirketi ile ilgili herhangi bir kayıt olmadığı, iş ortaklığını oluşturan diğer davalı … şirketi ile olan ticari ilişki nedeniyle düzenlenmiş 77.368,96 TL bedelli bir adet faturanın kayıtlı olduğu. 2015 yılına ilişkin ticari defterler sunulmadığı için inceleme yapılamadığı, davalıların oluşturduğu iş ortaklığı ile davacı arasındaki ticari ilişki nedeniyle davacının iş ortaklığından olan alacağının 268.518,64 TL olarak kayıtlı olduğunun tespit edildiği, rapora itiraz üzerine hazırlanan 12/11/2018 tarihli ek raporda da aynı tespitler yapılıp, iş ortaklığı adına davanın açıldığı tarihte ödenen 50.000,00 TL’nin borçtan mahsup edilip edilmeyeceği hususunda takdirin mahkemeye bırakılmış olduğu, iş ortaklığına ait ticari kayıtların davalı … şirketi tarafından tutulduğunun belirtilmiş olması nedeni ile Eskişehir Mahkemeleri’ne yazılan talimat üzerine bilirkişi tarafından 13/03/2019 tarihli raporun düzenlendiği, iş ortaklığının kayıtlarına göre davacıdan alınan ürünler karşılığı toplam bedelin 375.034,19 TL olan 9 adet faturanın iş ortaklığı defterlerinde kayıtlı olduğu, bu kayıtlara göre yapılan ödemenin 680.962,43 TL olup, bu hali ile iş ortaklığını oluşturan şirketlerin davacıya borçlarının bulunmadığı belirlendiği, davalıların ticari defterlerinde yer alan ödemelerin dayanağı olan belgeleri sunamamış olduğu, davacı taraf alacağının dayanağı olarak faturalara dayandığı için bu faturaların işlendiği ticari defterler yanında ayrıca faturaların beyan edildiği mal alım beyannameleri de temin edilip, önceki bilirkişi raporlarında tespit edilen veriler de kullanılmak suretiyle yıllar içerisinde davacı tarafından iş ortaklığı adına düzenlenen ve iş ortaklığına teslim edildiği kabul edilen ürün bedelleri nedeniyle oluşan davacı alacağı belirlenip, aynı kapsamda iş ortaklığı tarafından yapılan ödemelere ilişkin kayıtlar da dikkate alınmak suretiyle takip tarihi itibariyle davacının davalılardan alacağı olup olmadığının belirlenmeye çalışıldığı, iş ortaklığının mal alım beyannamesi içeriği dikkate alındığında, davacı ile davalıların oluşturduğu iş ortaklığı arasındaki ticari ilişkinin 2015 ve 2016 yıllarında gerçekleştiğinin anlaşıldığı, bilirkişilerin tarafların ticari defterleri üzerinde yaptıkları inceleme sonucu belirledikleri ürün teslim miktarı, ödeme kayıtları ve iş ortaklığının mal alım beyannameleri hep birlikte değerlendirildiğinde ; davacının ticari defterlerine göre, davacının iş ortaklığına 2015 yılında gerçekleşen ticari ilişki nedeniyle 521.402,65 TL bedelli ve 2016 yılında gerçekleşen ticari ilişki nedeniyle 104.276,82 TL bedelli ürün teslimi kaydı bulunduğu için iki yılda gerçekleşen ticari ilişki nedeni ile davacı kayıtlarına göre iş ortaklığına satılıp teslim edilen ürün bedelinin (521.402,65 TL + 104.276,82 TL = 625.679,47 TL ) 625.679,47 TL olduğunun belirlendiği, davacının kayıtlarına göre iki yıllık ticari ilişki nedeni ile iş ortaklığından 2015 yılından 264.216,83 TL ve 2016 yılında 92.944,00 TL ve dava tarihinden sonra yapılan 50.000,00 TL tahsilat dikkate alındığında kanıtlanan iş ortaklığı ödemesi miktarının ( 264.216,83 TL + 92.944,00 TL + 50.000,00 TL= 407.160,83 TL ) 407.160,83 TL olduğu, bu haliyle davacının kendi kayıtlarına göre davalıdan olan alacağının satışı kanıtlanan ürün bedelinden yapıldığı kabul edilen tahsilat miktarı mahsup edildiğinde (625.679,47 TL – 407.160,83 TL = 218.518,64 TL) 218.518,64 TL olduğu, icra takibi ile şimdilik 90.205,15 TL talep edildiği için davacının alacağının varlığını kanıtladığının kabul edildiği, davacının ticari kayıtları esas alınıp değerlendirme yapıldığında ise, davacı alacağı 218.518,64 TL olarak belirlenmiş olup, iş ortaklığına ait mal alım beyannameleri dikkate alındığında 2015 yılında teslim alınan ürün bedelinin 537.243,38 TL olduğu, 2016 yılı içerisinde ise 106.872,45 TL bedelli ürün alındığı beyan edildiği için iş ortaklığının kayıtlarına göre teslim alınan toplam ürün bedelinin (537.243,38 TL + 106.872,45 TL = 644.115,83 TL ) 644.115,83 TL olduğu, davacı kayıtlarında yer alan toplam 407.160,83 TL ödeme bu miktardan mahsup edildiğinde iş ortaklığının mal alım beyannameleri ve davacının tahsilata ilişkin kabulüne göre davacıya olan borçlarının (644.115,83 TL – 407.160,83 TL = 236.955,00 TL) 236.955,00 TL olduğu, şimdilik icra takibi ile 90.205,15 TL talep edildiği için davacının icra takibi ile talep ettiği alacağının iş ortaklığının mal alım beyannameleri ile de kanıtlandığının kabul edildiği, her iki tarafın kayıtlarının incelenmesi sonucu davacının icra takibi ile talep ettiği alacak miktarını aşar biçimde davalılardan alacaklı olduğunun kanıtlandığı, kanıtlanan davacı alacağının daha altında bir miktarın icra takibi ile talep edilmiş olması nedeni ile asıl alacağa yönelik itirazın iptali gerektiği, davacı icra takibi öncesine ilişkin işlemiş faiz talep etmiş ise de, davacı alacağı kesin vadeyi içermediği gibi ihtar ile davalılar temerrüde düşürülmediği için işlemiş faiz talep edilemeyeceği, davacı alacağı ticari ilişkiden kaynaklanmakta olup, davalıların alacağın dayanağı olan faturaları mal alım beyannamelerinde Vergi Dairelerine bildirdikleri için bu beyanname ve ticari kayıtlarına göre alacak borç miktarı hesaplanabilir nitelikte olup, davalıların haksız itirazları nedeni ile davacının alacağına ulaşması geciktirildiği için hüküm altına alınan alacağın % 20 sine karşılık gelen icra inkar tazminatının davalılardan tahsili gerektiği, fazla miktar yönünden davacının kötü niyetli olarak icra takibi yaptığı kanıtlanamadığı için davalıların kötü niyet tazminatı isteme koşullarının gerçekleşmediği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalıların Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14947 sayılı icra takibine yönelik itirazlarının 90.205,15 TL asıl alacak üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlı avans faizi uygulanmak suretiyle takibin devamına, hüküm altına alınan 90.205,15 TL’nin % 20’sine karşılık gelen 18.041,03 TL icra inkar tazminatının davalılardan müteselsilen alınıp davacıya ödenmesine, icra takibi öncesi davalılar yönünden temerrüt oluşturulmadığı için takip öncesi döneme ait faiz istemine ilişkin itirazın iptali isteminin reddine, fazla miktar yönünden davacı icra takibi yapmakta haksız olmakla birlikte kötü niyetli olarak icra takibi yapıldığı kanıtlanamadığı için davalıların koşulları oluşmayan kötüniyet tazminat isteklerinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu, mahkeme tarafından kısmen kabul kararı kurulduğunu belirtilmiş ise de kabul edilen rakamın dava değeri olan 90.205,15 TL olduğunu, bu nedenle davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, dava açılırken icra takibi öncesi döneme ilişkin temerrüt faizi talebinde bulunulmadığını, sadece asıl alacak miktarı olan 90.205,15 TL üzerinden davanın ikame edildiğini, bu nedenle mahkeme kararında kısmi ret hükmü verilmesinin hukuka ve taleplerine aykırı olduğunu, hatalı olan kısmen kabul hükmü kurulması nedeniyle davalı taraf lehine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmesinin de hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili istinaf dilekçesinde özetle: Müvekkili şirketlerin davacıya borcunun bulunmadığını, davacının cari hesap alacağı iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, taraflar arasında cari hesap sözleşmesi bulunmadığını, ispat külfetinin davacı yanda olduğunu, davacının fatura kesmiş olmasının tek başına alacaklı olduğunu ispatlamayacağını, davacı yanca alacağın varlığı ve takibe konu faturalar içeriğindeki ürünlerin teslim edilip edilmediğinin kanıtlanamadığının mahkemece göz ardı edildiğini, alınan bilirkişi raporlarında davacının haksız alacak iddialarına konu faturaların ve fatura konusu malların müvekkil iş ortaklığına teslim edilip edilmediği hususunda tespit ve kanaatin yer almadığını, kaldı ki iş ortaklığının ayrıca bir tüzel kişiliği olduğunu, müvekkili iş ortaklığına ait ticari defter ve kayıtlar üzerinde yapılan inceleme neticesinde alınan 13/03/2019 tarihli raporda davacının iş ortaklığından alacaklı olmadığı, aksine dava tarihi itibari ile davalının müvekkili iş ortaklığına 36.489,40 TL borçlu olduğunun tespit altına alındığını, davacının müvekkili aleyhine başlattığı takibe dayanak olarak gösterilen faturalardan 01/06/2015 tarihli 10.399,10 TL bedelli fatura, 02/06/2015 tarihli 1.733,18 TL bedelli fatura ve 13/06/2015 tarihli 67.289,58 TL bedelli faturanın kabul anlamına gelmemek üzere müvekkili ……. Ltd. Şti. muhatap alınarak tanzim edildiğinin dosyada alınan 07/08/2018 tarihli raporda belirtildiğini, mezkur üç adet fatura nedeniyle müvekkili … … … Ltd. Şti’nin de sorumluluğu bulunmamakla birlikte iş ortaklığı adına tanzim edilmemiş işbu faturalar nedeni ile müvekkili iş ortaklığının sorumlu tutulmasının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, yargılama süresince alınan bilirkişi raporlarının ve değerlendirilen delillerin hiçbir suretle davacının takibe dayanak gösterdiği faturaların ve fatura konusu malların teslim edildiğini kanıtlamadığını, davacı defterlerinde …. Ltd. Şti.-… İnşaat…A.Ş. Adi ortaklığına ilişkin kayıtlar eksik olmakla hatalı hesaplama yapılmasına ve neticeten hatalı bir tespite ulaşılmasına sebebiyet verdiğini, şöyle ki adi ortaklık tarafından davacıya gönderilen 14/07/2015 tarihindeki 50.000,00 TL, 25/08/2015 tarihindeki 35.000,00 TL, 31/08/2015 tarihindeki 41.000,00 TL ve 21/09/2015 tarihindeki 80.000,00 TL miktarlarındaki havalelerin davacı defter kayıtlarında yer almadığı, işbu havalelerin davacıya ait … … IBAN numaralı hesaba gönderildiği, 14/07/2015 tarihli … referans numaralı 50.000,00 TL miktarlı havale, 31/08/2015 tarihli … referans numaralı 41.000,00 TL miktarlı havale ile 21/09/2015 tarihli … referans numaralı 80.000,00TL miktarlı havale işlemlerinin adi ortaklığa ait … Şube’de bulunan … numaralı hesaptan yapıldığı, yine adi ortaklık tarafından davacıya gönderilen 25/08/2015 tarihli … fiş numaralı 35.000,00 TL tutarındaki havale adi ortaklığa ait … hesabından gönderildiği, işbu havale/EFT işlemlerine dair dekontların ilgili bankalardan celbini talep etmelerine ve cevap dilekçesinde banka kayıtlarına delil olarak dayanılmasına rağmen mahkemece işbu deliller ikame edilmeksizin müvekkilleri aleyhine karar verildiği, müvekkili iş ortaklığı tarafından bilirkişi incelemesine konu tarihler arasında yapılmış olan havalelerin davacı defterlerinde bulunmamasının defter kayıtlarının usulüne uygun olmadığını gösterdiğini, işbu havalelerin hesaplamaya dahil edilmemesinin de neticeten bilirkişi incelemesinden beklenen tespitleri hatalı kıldığını, ancak mahkemece yalnızca davacının somut gerçeği yansıtmayan ticari defter ve kayıtları nazara alınarak hüküm tesis edildiğini, kararda yer alan davacının alacağının daha yüksek miktarda olduğu yönündeki açıklamaları kabul etmenin mümkün olmadığını, kaldı ki davacının alacağının daha yüksek miktarda olması ihtimalinde dahi kabul anlamına gelmemek üzere icra takibine cari hesap alacağını dayanak gösteren davacının çok daha düşük bir miktar ile talepte bulunmasının da hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, davacının müvekkili şirketlerden alacağı bulunmadığını, mahkemece tarafların dilekçelerinde delil olarak dayanmadıkları hâlde Eskişehir Vergi Dairesi’ne müzekkere yazılarak müvekkili iş ortaklığının 2015-2016 yıllarına ait mal alım beyannamelerinin gönderilmesinin istenildiği, bu hususun taraflarca getirilme ilkesine açıkça aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki beyannamelerin de doğru şekilde değerlendirilmediğini, davada ispat yükünün davacıda olduğunu, davacının alacağın varlığını, alacak talebine konu ettiği faturaları ve fatura konusu malları teslim ettiğini ispat edemediğini, mahkemece eksik inceleme yapıldığını belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili 05.06.2020 havale tarihli UYAP sisteminden göndermiş olduğu dilekçelerle istinaf başvurusundan feragat ettiğini bildirmiş ise de, vekaletnamesinde istinaf başvurusundan veya kanun yollarından feragata yetkili olmadığı anlaşılmakla, söz konusu yetkiyi içeren vekaletnamenin sunulmasına ilişkin Dairemizin 2020/1135 E-2022/404 K sayılı 13.04.2022 tarihli geri çevirme kararı sonrasında vekaletname sunulmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının incelenmesinde;
Dava itirazın iptali davası olup, davaya dayanak Kayseri 6. İcra Müdürlüğü’nün 2016/14947 sayılı icra dosyasında 90.205,15 TL asıl alacak, 5.054,76TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 95.259,91TL miktar üzerinden icra takibi yapılmış, dava açılırken dava dilekçesinde harca esas değer olarak gösterilen asıl alacak üzerinden harç yatırılarak dava açılmış olup, ancak dava dilekçesinin neticesi talep kısmında herhangi bir ayrım ya da açıklama yapılmaksızın icra dosyasına itirazın iptali takibin devamının talep edildiği görülmüştür.
Bu durumda, mahkemece HMK’nın 31. maddede düzenlenen “hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında davacı tarafa davadaki talebin icra dosyasında talep edilen asıl alacak ve işlemiş faizin tamamına mı yönelik yoksa sadece asıl alacağa mı yönelik olduğu hususu açıklatılarak, itirazla duran işlemiş faiz yönünden talep varsa eksik harcın ikmal edilerek dosyanın esası incelenip sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gibi davacı vekilince yapılacak açıklama sonrasında davacı tarafça sözleşme kapsamında yapmış olduğu toplam iş ve talep edebileceği bedel ile yine bu kapsamda adi ortaklığı oluşturan şirketler ve adi ortaklıkça davaya konu sözleşme dolayısıyla yapılan ödemeler dayanak belgeler değerlendirilerek davanın esası incelenerek sonucuna göre bir hüküm verilmesi gerekirken davacı tarafın talebi açıklattırılmaksızın eksik inceleme ve değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, eksik inceleme ve değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmadığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, tarafların diğer istinaf sebepleri ve kararın esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.4-6 maddeleri gereğince kaldırılmasına, davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,
2-Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/09/2019 tarih, 2017/294E-2019/804 K sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.4-6. maddeleri gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davacı tarafından yatırılan 44,40 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça yatırılan 1.540,48 TL istinaf karar harcının istek halinde yatırana iadesine,
6-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harçlarının ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 13.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…