Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/52 E. 2023/1092 K. 27.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2021
NUMARASI : …..

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 27/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/10/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; taraflar arasındaki 14.07.2016 tarihli sözleşme ile ….. Hizmet Alımı İşi’nin müvekkili şirket tarafından üstlenildiğini, işin tamamlanarak muayene kabul işlemlerinin davalı idarece yapıldığını, sözleşme kapsamında işin %20’sinin çok üzerinde fazla imalat yapıldığını, bunun yanında müvekkili şirketin 12/10/2017 tarihinde hak edişi imzalayarak davalı idareye sunduğunu, hak ediş alacağının 06/12/2017 tarihinde muaccel hale geldiğini, hak ediş alacağının 03/09/2018 tarihinde ödendiğini, davalı idareye 1 nolu hak edişte yapılan eksiltmelere ve değişikliklere itiraz edildiğini ancak sonuç alınamadığını ileri sürerek, işin bitim tarihinin 01/08/2017 olarak tespit ve revize edilmesine, iş artışından dolayı %20 ve akabinde doğan süre uzatım nedeniyle fiyat farkı toplamı olmak üzere 12/10/2017 tarihli yazı ile sunulan ek-1 nolu hak ediş tutarından bakiye 28.294,52 TL’nin temerrüt tarihi olan 06/12/2017 tarihinden itibaren işletilecek temerrüt faizi ile tahsili ile hak ediş alacağı olan 77.408,00 TL’nin geç ödenmesi nedeni ile bu alacağın muaccel hale geldiği 06/12/2017 tarihinden itibaren ödemenin yapıldığı 03.09.2018 tarihine kadar işlemiş faiz alacağı nedeniyle 1.000,00 TL, 06/10/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile; bu alacak kalemini 4.815,4‬0 TL arttırarak, 5.815,40 TL faiz alacağının davalıdan alınarak müvekkiline ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; haksız ve mesnetsiz davanın kabulünün mümkün olmadığını, öncelikle görev, yetki, zaman aşımı, hak düşürücü süre, husumet ve derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, ayrıca davacı şirketin hakedişleri usulüne uygun ihtirazı kayıt koymadan almışsa, taleplerinin dinlenmesinin mümkün olmadığını, idarece sözleşme ve şartnameler doğrultusunda hareket edildiğini ve davacı iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinden kaynaklı bir gecikme ya da zararın söz konusu olmadığını, dolayısıyla davacının süre uzatımı talebinin dayanağının olmadığını, sözleşmenin 17.maddesinde bu hususun düzenlendiğini ve davacının talebinin bu madde doğrultusunda kabulünün mümkün olmayacağını, sözleşmenin 16.1.1 maddesinde ise gecikme cezaları hususunun düzenlendiğini ve meydana gelen gecikmenin davacıdan kaynaklandığını, sözleşmenin 14.maddesinde fiyat farkının düzenlendiğini, fiyat farkı verilmesinin de idareden kaynaklı bir durum olmaması nedeniyle mümkün olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; taraflar arasındaki uyuşmazlığın sözleşme kapsamında iş artışından kaynaklanan hakediş alacağı ve hakedişin geç ödenmesinden kaynaklanan faiz alacağının olup olmadığı hususlarına ilişkin olduğu, delillerin toplanarak bilirkişi heyetinden rapor ve ek raporun alındığı, bilirkişi raporunun dosya kapsamına ve denetime uygun olup, hüküm tesisine esas alındığı, buna göre davacı vekilince taraflar arasındaki sözleşme kapsamında fazla imalat nedeniyle bakiye hak alacağı olduğu belirtilmiş ise de, “Sözleşmenin Ekleri” başlıklı 8.2 maddesinde Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin sözleşmenin ekleri arasında belirtildiği, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42.maddesinde, hakediş raporlarında, yüklenicinin, idarece yapılan düzeltmelere karşı itiraz hakkını öngörülen sürede kullanmadığı takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağının düzenlendiği, dosya içerisinde yer alan 01.08.2017 tarihli ve 1 no’lu hak ediş raporunda; sözleşme fiyatları ile yapılan iş tutarının 65.600,00 TL, KDV’sinin 11.808,00 TL, tahakkuk tutarının 77.408,00 TL olduğunun belirtildiği, yine … … Bankası A.Ş’nin 31.08.2018 tarihli ve 8 nolu ödeme fişine göre; davalı idarenin hesabından davacı şirketin … … Bankası A.Ş’nin … Şubesi nezdinde bulunan hesabına 66.780,80 TL’nin EFT yolu ile gönderildiği, buna mukabil olarak davacı tarafça tanzim olunan davalı idare adına kesilen 14.08.2018 tarihli ve (A) seri, 001202 sıra nolu faturada; “Ankara ili ….. Hazırlanması Hizmet Alımı İşi 1 No’lu Hak edişi” açıklamasıyla, 65.600,00 TL asıl alacak, KDV 11.808,00 TL olmak üzere toplam 77.408,00 TL ve 8/10 KDV tevkifatı 10.627,20 TL’nin mahsubu ile 66.780,80 TL tutarlı fatura düzenlendiği, buna göre davacı şirketin davalı idarece yapılan düzeltmelere karşı, hak edişin ödendiği 31.08.2018 tarihinden sonra 10 günlük süre içerisinde usulüne uygun itirazda bulunduğuna dair bir delilin bulunmadığı, davacı vekilince dosya içerisine sunulan 16.08.2018 ve 28.05.2018 tarihli belge örneklerine göre hak edişlere itiraz edildiği ileri sürülmüş ise de, belge tarihleri dikkate alındığında ve bu tarihlerden sonra davacı tarafça keşide edilen fatura içeriği nazara alındığında, usulüne uygun bir itirazın bulunmadığı gerekçesiyle, bu yöne ilişkin taleplerin reddine, hak ediş ödemesinin gecikmeli olarak yapılması nedeni ile doğduğu ileri sürülen faiz alacağı bakımından yapılan değerlendirmede ise; Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin “Hakediş ödemeleri” başlıklı 42. maddesi gereğince hakedişin imzalandığı tarihten başlamak üzere 30 gün içinde tahakkuka bağlanması ve bu tarihten başlamak üzere 30 gün içinde de ödeme yapılması düzenlendiğinden, başka bir anlatımla hak edişin imzalandığı tarihten başlamak üzere (30+30=) 60 gün içinde ödeme yapılması gerekmekte olup, davacı şirketin 01.08.2017 tarihli ve 1 nolu hak ediş raporunu 12.10.2017 tarihinde imzaladığı, hak ediş raporunun davalı idarece 16.11.2017 tarihinde onaylandığı, KDV tevkifatı yapıldıktan sonra 66.780,80 TL’nin 31.08.2018 tarihinde ödendiği, hak edişin ödenmesinde [(31.08.2018-12.10.2017=) 324 gün-60 gün=] 264 gün gecikme söz konusu olduğu, bilirkişi raporu içeriğine göre, hak ediş bedelinin 264 gün geç ödenmesinden kaynaklanan faiz tutarının 5.815,40 TL belirlendiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, 5.815,40 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; kararın hukuka aykırı olduğunu, davacı müvekkilinin 12/10/2017 tarih ve 2017-447 sayılı yazı ve ekinde 105.702,52 TL tutarındaki 1 no.lu hak edişi davalı idareye sunduğunu ve hak edişin 16.11.2017 tarihinde davalı tarafça onaylandığını, müvekkilin hak edişinin aylarca ödenmeyerek müvekkilinin mağdur edildiğini, 03/09/2018 tarihinde müvekkil alacağının sadece 77.408,00 TL’lik kısmının ödendiğini, hak edişin taraflarca imzalandıktan sonra davalı idare tarafından keyfi eksiltmeler ile hakedişte oynamalar yapıldığını, kamu otoritesi olmasından kaynaklı güç kullanılarak işlem yapıldığını ve 105.702,52 TL olarak düzenlenen ve taraflarca imzalanan hak edişi müvekkiline eksik ödediğini, b olay akabinde davacı müvekkil tarafça 16.08.2018 tarih ve 2018-349 sayılı yazı ile davalı idareye 1 no’lu hak edişte yapılan eksiltmelere ve değişikliklere itiraz edildiği, geri kalan alacaklarının ödenmesinin talep edildiğini, 28.05.2018 tarihli hakedişlere itirazı içeren dilekçenin davalı kuruma götürülerek … Evrak Kayıt servisine bizzat teslim edildiğini, … barkod sistemi ile evrak kayıt yapılan sistemine kaydedildiğini ve müvekkiline Barkod çıktılı evrak kayıt çıktısı verildiğini, davacının fatura düzenleyip idareye teslim etmekle davalı idare tarafından kendisine ne miktar ödeme yapılacağını bildiğini ve buna göre ödeme tarihinden önce itirazlarını davalı idareye bildirdiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42. maddesinin 1 nolu bendinde bahsedilen 10 günlük itiraz süresinin hakediş raporunda tahakkuk işleminde sonra ve ödeme tarihine kadar yapılacak davacı tarafça bilinmeyen değişikliklere ilişkin olduğunu, oysa ki davaya konu hakedişte değişikliğin idare tarafından tahakkuktan önce yapıldığını, bu hususun müvekkiline bildirildiğini ve buna göre faturasını düzenlemesinin istenildiğini ve müvekkilinin faturasını düzenleyerek akabinde derhal bu husustaki itirazlarını davalı kuruma bildirdiğini, Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42. maddesindeki düzenlemenin mahkemece hatalı değerlendirildiğini, geçici hakedişin, ihtirazi kaydın ve fiyat farkının hukuken değerlendirilmesinde mahkeme tarafından yanlışlık yapıldığını, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararına göre geçici hak edişlere itiraz hakkının süreyle sınırlanmasının hukuka aykırı olduğunu, bir hizmet alım ihalesi dolayısıyla idare tarafından ödenen geçici hakedişe ihtirazi kayıt koymadan kabul eden yüklenici, eksik ödemelerin yapılması amacıyla idareye başvurduğunda Hizmet İşleri Genel Şartnamesinin 42(a) maddesi gerekçe gösterilerek talebi reddedilmesi üzerine yüklenici vekili aracılığıyla ilgil şartname maddesinin iptalinin ve idarenin işleminin yürürlüğünün durdurulması talepli şekilde açılan davada, Danıştay 13. Dairesi 05.10.2020 tarihli ve 2020/1740 sayılı kararla yürütmeyi durdurma talebinin reddedildiğini, bu karar aleyhine itiraz yoluyla kendisine başvurulan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu 2020/585 YD İtiraz No sayılı kararıyla davacının itirazının kabul edildiğini ve dava konusu düzenlemenin yürütülmesinin durdurulmasına karar verildiğini, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu kararında “Söz konusu düzenleme ile yüklenicinin geçici hak edişlere itiraz hakkının belirli bir süreyle sınırlandırıldığı ve itiraz şerhi konulması koşuluna bağlandığı görülmektedir. Anılan koşul nedeniyle, yapılan bir iş ya da sunulan bir hizmet dolayısıyla katlanılan bir bedelin ve/veya uğranılan bir zararın talep edilememesi sonucu doğabilecektir. Bu yönde bir sınırlamanın, kanuni dayanağı bulunmadığı gibi 4735 sayılı Kanunun amir hükmüne aykırı olarak sözleşme hükümlerinin uygulanmasında taraflar arasındaki eşitlik ilkesini zedeler biçimde, yüklenici aleyhine, alacak hakkını ve hak arama özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelik taşıdığı anlaşılmaktadır. Bu itibarla Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin dava konusu düzenlemesinde hukuka uyarlık görülmemiştir.” şeklinde hükmün hukuka aykırı olduğuna hükmedildiğini, müvekkilinin henüz hakediş ödemesi yapılmadan çok önce 12.03.2018 tarih, 03750 yevmiye numaralı Adana 9. Noterliğinin “İhtarnamesi” ile iş artışı ve fiyat farkı alacaklarının kendisine ödenmesini, 1 nolu hakediş tutarının tamamının eksiltme yapılmadan kendilerine ödenmesini davalı idareye ihtar ederek itirazlarını bildirdiğini, yine hakediş ödemesi yapılmadan önce davacı müvekkili tarafça 16.08.2018 tarih ve 2018-349 sayılı yazı ile davalı idareye 1 no.lu hak edişte yapılan eksiltmelere ve değişikliklere itiraz edildiğini, yani bilirkişi raporundaki tespitin aksine davacı müvekkilinin gerek hakediş ödemesini almadan önce ve gerekse hakediş ödemesini aldıktan sonra itirazlarını yaptığını, bilirkişilerin bu itirazları dikkate almaksızın, tartışmaksızın düzenledikleri raporun hukuka, yasaya ve usule aykırı olduğunu, kaldı ki iş artışının hakediş ödemesinin yapıldığı tarihteki itiraza kayıtlanmasının mümkün olmadığını, iş artışının işin geneli anlamında %20 oranından fazla olup, yaratılan bu değerin görmezden gelinmesinin hukuka, hakkaniyete ve mevzuata aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davayı ve mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarını kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davanın kısmen kabulüne karar verildiği halde, gerekçeli kararın hüküm bölümünün 6.maddesinde müvekkilinin yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişi ek kurulu raporuna itiraz ve beyan dilekçeleri, cevap dilekçesi ve davacının ıslah dilekçesine itiraz ve beyan dilekçesinde belirtilen nedenlerle, mahkeme kararının aleyhlerine olan kısımlarının kaldırılmasını, davanın tamamen reddine karar verilmesini, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacı şirket hakedişleri usulüne uygun ihtirazi kayıt konmadan almışsa, taleplerinin dinlenmesinin mümkün olmadığını, müvekkilinin sözleşme ve şartnameleri doğrultusunda hareket ettiğini ve davacı iddialarının hukuki dayanağının bulunmadığını, müvekkilinin sözleşme ve şartnamelere aykırı davranışının bulunmadığı gibi sözleşme ve şartnameler kapsamında idareden kaynaklı bir gecikme yada zararın söz konusu olmadığını, dolayısıyla davacının süre uzatımı talebinin dayanağının olmadığını, sözleşmenin 17.maddesinde süre uzatımı verilebilecek haller ve şartların düzenlendiğini ve talebin bu madde doğrultusunda kabulünün mümkün olmayacağını, sözleşmenin 16.1.1 hükmünün dikkate alınması gerektiğini, gecikmenin davacıdan kaynaklandığını, bu sürenin verilmesinin mümkün olmadığını, fiyat farkı verilmesinin de idareden kaynaklı bir durum olmaması nedeniyle mümkün olmadığını, bilirkişi raporlarından aleyhe tespit ve hesaplamaları kabul etmediklerini, bilirkişi raporunda belirtilen ve hesaplanan alacaklardan ve kararda aleyhlerine ve davacı lehine hükmedilen bedellerden müvekkilinin sorumlu olmadığını, zamanaşımı hak düşürücü süre, husumet itirazlarını tekrar ederek, davanın usulden de reddi gerektiğini belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı vekili dava dilekçesinde; iş bitim tarihinin 01/08/2017 olarak tespit ve revize edilmesini, iş artışından dolayı %20 ve akabinde doğan süre uzatımı nedeniyle fiyat farkı nedeniyle toplam 28.294,52 TL, 1 nolu hakediş bedeli olan 77.408,00 TL’nin geç ödenmesi nedeniyle işlemiş faiz alacağı olarak ıslahla birlikte toplam 5.815,40 TL’nin tahsili talebinde bulunmuş, davalı vekili hakedişe usulüne uygun itiraz bulunmadığını, fiyat farkı ve süre uzatımı verilmesini gerektiren koşulların bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Taraflar arasında düzenlenen 14/07/2016 tarihli “… ilçesi … Bölgesi içmesuyu şebekesi projesi hazırlanması hizmet alımı sözleşmesi” niteliği itibariyle 6098 sayılı … Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yükleinci davalı iş sahibidir.
Bu sözleşme kapsamında davacı yüklenici, … … … Bölgesi içmesuyu şebekesi projesi hazırlanması işini götürü bedel, 65.750,00 TL +KDV bedel ile üstlenmiş olup, sözleşmenin 8.maddesine göre Hizmet İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin ekidir. Sözleşmenin 14.maddesinde fiyat farkı düzenlenmiş olup, idareden kaynaklı nedenlerle işin bitim tarihinin süre uzatımı verilmek suretiyle uzatılması halinde yürürlükte bulunan fiyat farkına ilişkin esaslar dikkate alınarak fiyat farkı verileceği kabul edilmiştir. Aynı sözleşmenin 12. maddesinde ise sözleşme dışı iş yapılması halinde bu işin bedelinin de ödeneceği düzenlenmiştir.
Dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerden taraflar arasında düzenlenen sözleşme kapsamında davacı yüklenicinin işi yaparak teslim ettiği, iş yapılırken, davalı idare tarafından iş artışı yapıldığı, revize iş programı düzenlendiği ve bu programa göre işin bitiş tarihinin kesin kabul tutanağındaki bilgilere göre işin sözleşmeye göre bitirilmesi gereken tarih 01/10/2016 iken süre uzatımı dahil işin bitirilmesi gereken tarihin 01/08/2017 tarihi olduğu ve bu tarihte de işin tamamlanarak davalıya teslim edildiği anlaşılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 26/10/2017 tarihli 1 no’lu hakedişin incelenmesinde, iş bu hakkediş tutanağının davacı yüklenici tarafından 12/10/2017 tarihinde imzalandığı, bu tarihten sonra, düzenlenen hakedişde iş sahibi idare tarafından kırmızı ile çizilmek suretiyle değişiklikler yapıldığı, son olarak ise 16/11/2017 tarihinde onaylandığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki Sözleşmenin eki Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42. maddesinde yüklenicinin geçici hakedişlere itirazı olduğu takdirde, karşı görüşlerinin neler olduğunu ve dayandığı gerekçeleri, idareye vereceği ve bir örneğini de hakediş raporuna ekleyeceği dilekçesinde açıklaması ve hakediş raporunu “idareye verilen … tarihli dilekçemde yazılı ihtirâzi kayıtla.” cümlesini yazarak imzalaması gereklidir. Eğer yüklenicinin, hakediş raporunun imzalanmasından sonra tahakkuk işlemi yapılıncaya kadar, yetkililer tarafından hakediş raporunda yapılabilecek düzeltmelere bir itirazı olursa hakedişin kendisine ödendiği tarihten başlamak üzere en çok on gün içinde bu itirazını dilekçe ile idareye bildirmek zorunda olduğu, bu şekilde itiraz edilmediği takdirde hakedişi olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı düzenlemesine yer verilmiştir.
Buna göre, Hizmet İşleri Genel Şartnamesi’nin 42. maddesi HMK’nin 193/1. maddesi anlamında davalı idare ile davacı yüklenici arasında delil sözleşmesi niteliğinde olup hakedişlere itirazın ne şekilde yapılacağı açıkça düzenlendiğinden belirtilen usule uygun olarak itiraz edilmediği takdirde geçici hakedişler hizmet veren açısından kabul edilmiş sayılacaktır.
Bu maddeye göre yukarıda açıklanan 1 no’lu hakedişin yüklenici tarafından imzalandıktan sonra iş sahibi idare tarafından yapılan düzeltmelerine davacı yüklenici tarafından iş bedeli ödenmeden önce 28/05/2018 ve 16/08/2018 tarihli yazılar ile itiraz edildiği, bu itirazların 42.madde kapsamında usulüne uygun hakediş itirazları olduğu anlaşılmıştır. Bu durumda hakedişe yapılan itirazın usulüne uygun olduğu kabul edilerek inceleme yapılması ve davacı taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken, bu husus gözden kaçırılarak hatalı değerlendirme yapılması doğru olmamıştır.
Yine davada, davacı yüklenici tarafından sözleşme dışı iş yapıldığı ileri sürülmüş, ancak mahkemece alınan bilirkişi heyeti raporlarında hakedişe süresinde itiraz edilmediğinden sözleşme dışı iş bedelinin talep edilemeyeceği, yine buna bağlı olarak süre uzatımı talebinin yerinde olmadığı kabul edilmişse de; Yargıtay yerleşik içtihatlarında kabul edildiği üzere hakedişe girmeyen imalatlara itiraz aranmayacağı, sözleşme dışı işlerin idarece kırmızı ile çizildiği gibi, zaten hakedişe girmediğinden itiraz aranmayacağı, yine fiyat farkı talebi yönünden de hakkedişte herhangi bir kalem bulunmadığından itiraz aranmayacağı gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşme ve eki şartname hükümlerine göre ödemenin hakedişin düzenlenmesinden sonra 30 gün içerisinde tahakkuka bağlanması, tahakkuka bağlanan alacağın ise bu tarihten itibaren 30 gün içinde ödenmesi kabul edilmişse de yerleşik Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği üzere bu süreler alacağın muaccel olması için gerekli olan süreler olup, kesin vade olarak kabul edilmediğniden, faiz talep edilebilmesi için iş sahibinin TBK’nın 117.maddesi uyarınca usulüne uygun olarak temerrüde düşürülmesi gerektiği ve bu kapsamda şartları varsa hesaplama yapılması gerekirken, iş bu düzenlemeler gözden kaçılıralarak yazılı şekilde karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Bu durumda mahkemece yukarıda esaslar ve yasal düzenlemeler dikkate alınarak, tarafların iddia ve savunmaları ile dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler birlikte değerlendirilerek, taleplerin karşılanması için konusunda uzman bilirkişi heyeti atamak ve rapor almak suretiyle karar verilmesi gerekir. Eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne,

2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 19/01/2021 tarih ve 2018/782 Esas- 2021/36 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davacı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafından yatırılan 59,30 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 27/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

e-imzalıdır

e-imzalıdır

e-imzalıdır

e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır