Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/514 E. 2022/968 K. 11.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/514 – Karar No:2022/968
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/514
KARAR NO : 2022/968

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2020
NUMARASI : 2015/85 E-2020/719 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Tespit- Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 24/10/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan tespit ve alacak davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekili ile davalı şirket temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirket ile davalı firma arasında 07/05/2009 tarihinde teklif birim fiyatlı alt yüklenici sözleşmesi imzalandığını, imzalanan sözleşmenin 11.1.1 maddesinde belirtildiği üzere; müvekkilinin uhdesinde bulunan … 3.Etap 512 Adet Konut ve Ticaret Merkezi ile Adaiçi Genel Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaat işinin ince işlerinin malzeme ve işçilikli olarak 30/09/2009 tarihine kadar bitirilmek üzere davalıya verildiğini, sözleşmeden sonra davalının işe başladığını, ancak bir süre sonra tarafına yapılacak ödemelerin yapılamayacağından endişe duyduğunu belirterek işleri durduğunu, bunun üzerine alacağı doğmamış olmasına rağmen davalıya yapacağı işlere karşılık idareden tahsil edebilmesi için 10/03/2010 tarih ve … yevmiye numaralı sözleşme ile 1.350.000,00 TL, 23/03/2010 tarih ve 07619 yevmiye sayılı 400.000,00 TL olmak üzere toplam 1.750.000,00 TL temlik verildiğini, adı geçen temliklerin davalının yaptığı ve yapacağı işler karşılığı olup “temlike konu miktarın idare tarafından ödenmeye başlayacağı tarihten önce yüklenici tarafından alt yükleniciye ödeme yapılması halinde bu ödemelerin temlik miktarından düşüleceği ve yine toplam borcun bu biçimde ödenmesi halinde ise temlik sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız olarak feshedileceği” yönünde 04/05/2010 tarihli ek protokolün taraflar arasında imza edildiğini, davalının kötü niyetli talebinin müvekkili firma tarafından yerine getirilmesine rağmen, davalının yüklendiği işi eksiksiz ve zamanında ifa etmediğini,… tarafından 05/12/2010 tarihinde geçici kabul işlemi yapıldığını, düzenlenen geçici kabul süre tespit tutanağından da anlaşılacağı üzere noksan ve kusurlu işler bedeli olarak 1.345.988,50 TL takdir edildiğini, bu noksan ve kusurlu işler bedelinin 245.374,50 TL’sinin davalı firmanın eksik ve kusurlu işleri sebebiyle doğduğunu, ayrıca geçici kabulün süresinde yapılmaması nedeniyle müvekkili firmaya gecikme cezası bedeli olarak 876.850,00 TL’lik müeyyide uygulandığını, yine müvekkilinin davalının sözleşmeye aykırı tavrı nedeniyle ekonomik acze düştüğünü ve dava dışı iş sahibi…’den geçici kabul eksikleri yönünden nama ifa talep etmek zorunda kaldığını, işlerin tamamlanıp konutların sahiplerine tesliminden sonra… tarafından işin kesin kabul işlemlerinin yapıldığını, kesin kabul süre tespit tutanağı ile 841.846,00 TL kesin kabul noksan ve kusurlu işler bedeli takdir edildiğini, bu kez de bunların tamamlanması için 30/04/2013 tarihine kadar 200 gün süre verildiğini, tespiti yapılan eksik ve kusurlu işlerin 182.747,00 TL’sinin davalının yüklenip yaptığı işler bedeli olduğunu, ayrıca müvekkiline geçici kabul eksikliklerinin geç tamamlanması kapsamında 97.128,00 TL ceza uygulandığını, davalının sözleşmedeki edimlerini gereği gibi ve zamanında ifa etmemesi sebebiyle müvekkilinin uğradığı cezai müeyyidelere ilişkin zararlardan sorumlu olduğunu, işi süresinde ve gereği gibi ifa etmeyen davalının güvene dayalı olarak beraber imzalanıp hakem kişiye teslim edilen bonoyu taahhütnameye aykırı olarak hakemden alarak icra takibine geçtiğini, takibe yapılan itiraz sonucu takibin durdurulmasından sonra da temliklerinin tahsili yoluna gittiğini, bu yönde… aleyhine Ankara 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/958 esas sayılı dosyasında bulunan derdest davayı ikame ettiğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre davalının taahhüdünün tümünü 30/09/2009 tarihinde tamamlaması gerektiğini, 11.maddede ise gecikme halinde alınacak cezaların düzenlenmiş olup, 13.8 maddesine göre de, ödeme yapılmasının veya ihtirazi kayıt konulmamasının müvekkilinin gecikme cezasına ilişkin haklarını ortadan kaldırmayacağını, gecikilen her gün için müvekkilinin 5.000,00 TL gecikme cezası talep etme hakkı olduğunu, yine sözleşmenin 25.maddesine göre davalının iş süresince teknik personel bulundurma zorunluluğu olup, bunu ispat aracının da şantiyede müvekkili tarafından tutulan puantajlar ile SSK maaş bordroları olduğunu, 24/10/2010 tarihli yazı ile şantiyede teknik personel bulundurma yükümlülüğünün hatırlatıldığını, buna rağmen davalı tarafından teknik personel bulundurulmadığından, ceza talep etme haklarının doğduğunu, ayrıca müvekkili tarafından iş bu sözleşmede kararlaştırılan işlerin bedeli tamamen ödendiği gibi, 64.343,48 TL fazla ödeme yapıldığının tespit edildiğini belirterek; taraflar arasındaki sözleşme çerçevesinde davalının yüklendiği işi zamanında, eksiksiz ve kusursuz olarak teslim etmemesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı müspet ve menfi zararlarının tespiti ile bu tespit sonrasında artırılmak ve her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminatın temerrüt faizi ile; sözleşmede kararlaştırılan gecikme cezası tazminatının tespiti ile tespit sonrasında artırılmak ve her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminatın temerrüt faizi ile; yine sözleşmede kararlaştırılan teknik personel bulundurma yükümlülüğünün ihlali sebebiyle ödenmesi gereken cezai şartın tespiti ile bu tespit sonrasında artırılmak ve her türlü fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 5.000,00 TL tazminatın temerrüt faizi ile tahsilini, müvekkilinin sözleşme konusu iş ile ilgili olarak davalıya yaptığı ödemeler sonrasında borcunun kalmadığının tespiti ile yapılan 64.343,48 TL fazla ödemenin temerrüt faizi ile birlikte iadesini, 20/10/2020 dilekçe ve sayman mutemet alındı tarihli ıslah dilekçesi ile; teknik personel bulundurma yükümlülüğünün ihlali nedeniyle ödenmesi gereken cezai şart olan 5.000,00 TL müddeabihin, 59.876.14 TL artırılarak 64.876,14 TL olarak belirlenmesini, davalının sözleşmeyle yüklendiği işi zamanında teslim etmemesi sebebiyle ödemesi gereken gecikme cezası olan 5.000,00 TL müddeabihin, 200.000,00 TL artırılarak 205.000,00 TL olarak belirlenmesini, 64.343,48 TL olan cari hesap alacağı müddeabihin, 40.123,86 TL daha artırılarak 104.467,34 TL’ye olarak belirlenmesini, toplam 379.343,48 TL’nin, dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalı taraftan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; davanın eser sözleşmesinden kaynaklı dava olduğunu, davanın, aradan 5 yıl geçtikten sonra açılması nedeniyle zamanaşımına uğradığını, davanın reddi gerektiğini, ayrıca davacı tarafından belirttiği 64.343,48 TL fazla ödemenin iadesine ilişkin talebin istirdat davasının konusu olduğunu, bu tür taleplerde zamanaşımının 1 yıl olduğunu, bu talebe ilişkin itirazda bulunduklarını, yine davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebinin de zamanaşımına uğradığını, menfi tespit davalarında da dava açma süresinin 1 yıl olduğunu, iş bu davanın asıl amacının Ankara 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/958 esasında devam etmekte olan davayı oyalamaya yönelik olduğunu, müvekkili şirket ile davacı arasında, … İnşaatı işinin ince işlerinin yapımı ile ilgili alt yüklenici sözleşmesi düzenlendiğini, müvekkili şirketin toplamda 10 adet olmak üzere toplam 2.353.362,00 TL bedelli fatura düzenlediğini, bu faturaların 7 adedinin tutarının 1.986.741,00 TL olup 2009 yılına ait olduğunu, temliklerin verilişinden aylar öncesinde bu işlerin yapıldığını ve karşılığında 1.750.000,00 TL tutarındaki temliklerin verildiğini, 2010 yılının Mayıs ayında inşaat sezonunda müvekkili şirket ile birlikte 14-15 civarındaki taşeronun el birliği yaparak işi sezon sonuna yetiştirdiklerini, bu süreç içerisinde 07/07/2010 tarihli 14 nolu 1.840.052,00 TL’lik hak ediş, 13/09/2010 tarih 15 nolu 904.954,00 TL’lik hak ediş, 11/11/2010 tarihli 16 nolu 2.302.522,00 TL’lik hak ediş olmak üzere toplamda 5.047.528,00 TL bedelli hakediş yapıldığını, bu tutarların temliklerden önceki toplamda 19.544.000,00 TL’lik hakkedişlere aktarıldığını, sıra müvekkilinin temliklerinin ödenmesine geldiğinde, yüklenici davacının mali acz gerekçesiyle kalan işin nam hesabına yapılması için…’ye başvuruda bulunduğunu, davacının, toplamda 26.980.000,00 TL olan işi bu seviyeye getirdikten sonra sadece geçici kabul noksanları olarak tespit edilen 1.345.000,00 TL için ticari aczini istemesinin gerçek niyetini ortaya koyduğunu, davacı ile…’nin elbirliği ile başlattığı haksızlık dizisinin bu noktada başladığını, nam-ı hesaba ifa şartları oluşmadan bu talebe…’nin onay verdiğini, asıl amacın temliklerin devre dışı bırakılmak istenmesi olduğunu, davacının, baskı ve tehdit altında işin gecikmemesi uğruna çaresiz kalarak bu temlikleri vererek alt yüklenici sözleşmesini tek taraflı olarak neden feshettiği ve sözleşme gereği cezaları teminatından kestiğini, ayrıca temlik ek protokolünde belirtilen “…ödenmesi halinde ise temlik sözleşmesinin kayıtsız ve şartsız olarak feshedilmiş olacağının…” şeklinde düzenleme olduğu halde ve üstelik temliklerin üzerinden 5 yıl geçmiş olmasına rağmen neden bu maddenin gereğinin yerine getirilmediği veyahut 2 yıldan beri devam eden…/ temlik davasına müdahil olup iptal davası açmadığı sorularına cevap vermesi gerektiğini, eksik iş yapıldığından yola çıkılarak toplamda kesilen faturaların KDV’siz tutarı olan 2.045.966,00 TL’nin nasıl oluyor da yapılması gereken iş tutarı olarak iddia edilen 2.051.906,00 TL’ye neredeyse eşit olabildiğinin, yapılan bunca işin karşılığında düzenlenen faturaların izahının yapılmasının gerektiğini, ödenen temlik bedellerinin, dekont ve makbuzların sunulmadığını belirterek; davanın zamanaşımı yönünden reddini, esasa ilişkin olarak da tüm itirazları dikkate alınarak davanın reddini savunmuş; 06/11/2020 tarihli ıslaha cevap dilekçesinde, davanın belirsiz alacak davası şartları taşımadığından, kısmi dava olarak açılması gerekirken hatalı açıldığından öncelikle reddini, ıslah dilekçesinde belirtilen alacak, cezai şart, gecikme cezası ve tazminat talepleri yönünden zamanaşımı itirazında bulunduklarını, davacının hem ıslah öncesi tüm talep kalemleri için, hem de ıslah sonrası tüm talep kalemleri için zamanaşımı itirazında bulunduklarını belirterek, zamanaşımı itirazlarının kabulü ile davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan, işin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı, davacı tarafından taşeron olan davalıya fazla ödeme yapılıp yapılmadığı ve sözleşme kapsamında cezai şart ile gecikme tazminatı doğup doğmadığına ilişkin olduğu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; davacı yüklenicinin dava dışı… ile yapmış olduğu sözleşme uyarınca…’nin … 3. Etap Konut ve Ticaret Merkezi İnşaatı ile alt yapı ve çevre düzenlemesi işini aldığı, davacı ile davalı arasında tanzim edilen sözleşme ile de bu inşaata ait ince işlerinin işçilik ve malzemeli olarak davalı tarafından üstlenildiği, davalının işi süresinde bitirerek teslim etmediği, eksik ayıplı işler bulunduğu, yapılan ödemelerin fazla olduğu iddiasıyla fazla ödenen cari hesap alacağının, süresinde bitirilmemesi nedeniyle gecikme cezası, teknik eleman bulundurmamadan dolayı sözleşme kapsamında ön görülen ceza ile uğranılan müspet ve menfi zararın tazmini talebiyle derdest davanın açıldığı, taraflar arasında tanzim edilen sözleşme ve protokol, hak ediş evrakları, geçici ve kesin kabul tutanakları, yapılan ödemeler, tarafların ticari defter ve kayıtları ile bilirkişi raporları ve ek raporları hep birlikte değerlendirildiğinde; sözleşme kapsamında davacının yüklendiği işi süresinde ve eksiksiz ayıpsız olarak yaparak teslim etmediği, yapılan toplam iş bedelinden dava dışı…’nin davalı namına üçüncü kişiye yaptırdığı kısımların bedelleri tenzil edilerek davacı tarafından nakden banka yoluyla ve hakedişlerinin temliki yoluyla yaptığı ödemeler tenzil edindiğinde davacı yüklenicinin davalı alt yükleniciye yaptığı fazla ödemenin (cari hesap alacağının) 104.467,34 TL olduğu, bunu davalıdan talep etme hakkının bulunduğu, sözleşme kapsamında bulundurması gereken teknik elemanlar bulundurulmadığından mühendis için 414.750,00 TL, tekniker için 276.500,00 TL ceza talep etme hakkının bulunduğu, işin süresinde bitirilmemesi nedeniyle geciken süreden dolayı 862.000,00 TL gecikme cezası talep etme hakkının bulunduğu, her ne kadar davacı bunların haricinde menfi ve müspet zarar talebinde bulunmuş ise de; buna yönelik herhangi bir delil sunamadığı zaten yukarıda hesaplanan meblağların müspet zarar kapsamında olduğu değerlendirildiğinde ayrıca bu kaleme yönelik talebin ispatlanamadığı, her ne kadar davacı vekili davasını ıslah ederek sunduğu dilekçe ile dava değerini artırmış ise de dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını saklı tuttuğunu belirterek kısmi dava açtığı, bu nedenle artırım dilekçesi olarak sunduğu dilekçe artırım dilekçesi değil, ıslah dilekçesi olarak değerlendirilmiş olup, işin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, TTK.147.maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, kesin kabulün 11/10/2012 tarihinde yapıldığı, ıslah dilekçesinin 19/10/2020 tarihinde verildiği ve 8 yıllık sürenin geçtiği yani 5 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davalı taraf da süresinde zaman aşımı def’inde bulunduğundan ıslah talebinin zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiği, gerekçesiyle davacının dava dilekçesinde talep ettiği cari hesap alacağı olan 64.343,48 TL, teknik personel bulundurmama cezası nedeniyle 5.000,00 TL, işin süresinde bitirilmemesinden dolayı gecikme cezası olarak 5.000,00 TL, kusurlu ve eksik işler nedeniyle 5.000,00 TL olmak üzere toplam 79.343,48 TL yönünden davanın kısmen kabulüne davalı daha önce temerrüde düşürülmediğinden dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte bu meblağın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, ıslahla artırılan talep yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; mahkemenin eser sözleşmesinin 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğundan bahisle, ıslah taleplerinin davalının zamanaşımı def’i nedeniyle reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu zira; davalı taraf eser sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini ağır kusurlu olarak yerine getirmediğinden davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, yine, tacirin göstermesi gereken objektif özen yükümlülüğünün, onun kusurunun ağır kusur olarak nitelendirilmesini gerekli kıldığını, çünkü içinde bulunduğu şartlar bakımından kendisinden beklenecek asgari özeni ve dikkati gösterse yapmayacağı bir davranışta bulunulmasının, ağır ihmal olarak nitelendirileceğini bu nedenle de, davanın 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğunu, yüklenicinin ağır kusuruna bağlı ayıplarda, zamanaşımı süresinin TBK’nın 478. maddesi gereği 20 yıl olduğunu, TBK’nın 147/6 maddesindeki 5 yıllık zamanaşımı süresinin, eser sözleşmesinden kaynaklanan, ancak ayıp dışında kalan alacaklarla ilgili olduğunu, dava konusunun davalının ağır kusuruyla meydana getirdiği ayıplı ve eksik işlerden kaynaklanması nedeniyle zamanaşımı süresinin 20 yıl olarak uygulanması gerektiğini, ancak mahkemece ayıpların ağır kusurdan kaynaklanıp kaynaklanmadığının araştırılmadığını, öte yandan, davalı tarafından üstlenilen işin müvekkiline teslim edilmediği gibi, iş bu sözleşmenin taraflardan biri tarafından da feshedilmediğini, sözleşmenin dava tarihi itibariyle yürürlükte olup, mahkemece dava dışı ve sözleşme tarafı olmayan… tarafından yapılan kesin kabul işleminin zamanaşımının başlangıcı olarak belirlenmesinin de hukuka uygun düşmediğini, her ne kadar dava kısmi dava olarak kabul edilmişse de, açılmış olan davanın belirsiz alacak davası olup, HMK m.107/II maddesine göre davanın açıldığı tarihin zamanaşımının kesildiği tarih olduğunu bu nedenle de ıslahla artırılan miktar yönünden zamanaşımı süresinin dolmadığını, dava dilekçesinde, talep edilen kalemler dışındaki müspet zararlarının da talep edildiğini, TBK’nın180/II maddesine göre, Mahkemenin, ceza koşulunu aşan bir zararları bulunup bulunmadığını araştırmadan karar vermesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, işbu davadaki taleplerinden birinin de, davalı şirketin, dava dışı…’ye karşı dava konusu ettiği temliknameler de dahil olmak üzere, asıl dava ve ıslah ile arttırılan alacaklarının tespiti ile fazladan yapılan tüm ödemelerin tespiti ve tahsili istemi olduğunu, bu halde müvekkilinin işbu dava ile davalının, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde yargılamaya konu edilmiş ve üçüncü kişi … üzerinden devam edilmiş davanın konusu itibariyle borcunun olmadığının tespitini de talep etmekte olup, bu halde TBK’nun 188.maddesi ile borçlunun devri öğrendiği sırada devredene karşı sahip olduğu savunmaları devralana da karşı ileri sürebileceği düzenlendiğinden, bu halde işbu dava ile borçlu bulunulmadığı yönündeki tespit bakımından davaya, mezkur davanın konusunu temlik almış olan …’ın da dahil edilmesi gerekmekte iken ve bu hususta taraflarınca talepte de bulunulmuş olmasına rağmen, Mahkemece dikkate alınmamasının da usul ve yasaya aykırı olduğunu, yine HMK’nın 125. maddesi ile, davanın açılmasından sonra davalı taraf dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacının seçeneklerinden birinin de davasını, dava konusunu devralan kişiye karşı devam edebilmesi olduğunu, dolayısıyla dava konusunu devralmış olan …’ın işbu davaya davalı taraf olarak dahil edilmesinin aynı zamanda HMK 125. madde gereği de olmasına rağmen, Mahkemece bu talebin karşılanmamış olmasının da hukuka aykırı olduğunu, davalı lehine, müvekkili aleyhine hükmedilen vekalet ücreti ile yargılama giderinin kanuna aykırı olduğunu, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Tarife’nin 2. maddesine göre, davanın kısmen reddi durumunda karşı taraf vekili yararına tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğinden, davalı lehine hükmedilecek vekalet ücretinin taraflarına hükmedilen 11.114,65 TL’den fazla olamayacağından kararın bu yönüyle de hukuka uygun düşmediğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak/bozularak, artırım dilekçesindeki talepleri doğrultusunda, talep edilen alacak tür ve miktarları yönünden davanın tümden kabulüne karar verilmesini, …’ın dahili davalı sıfatıyla davaya dahil edilmesini, Daire aksi kanaatte ise, davalı lehine hükmedilen vekalet ücretinin davacı lehine hükmedilen vekalet ücretini geçemeyeceği dikkate alınarak hükmün ortadan kaldırılarak düzeltilmesini/hükmün bozulmasını, davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket temsilcisi istinaf başvurusunda; Mahkemece, bilirkişi heyetinin sunduğu kök rapordan sonra 18/09/2019 tarihli, 13 nolu celsede verdiği ara kararla 15 civarında yeni soru ile ek rapor tanzimini istediğini, 15 nolu celsede ise, dosyanın eski bilirkişi heyetine tevdi edilerek 18/09/2019 tarihli ara kararda belirtilen tüm hususlara ayrı ayrı cevap verecek şekilde ve gerekçeleri ve dayanakları da belirtilerek ek rapor tanzimi istediğini, yine bu celsede ara kararında belirtilen hususlara cevap verilmediği takdirde bilirkişiler hakkında yasal işlemlerin başlatılacağının ihtarına karar verdiğini, bilirkişi heyetinin bu ara kararına rağmen sorulara cevap vermemesinin ve aynı görüşünde ısrar etmesinin hukuka aykırı olduğunu, 17 nolu celsede taraflarınca sözlü olarak ara kararının uygulanmasının talep edildiğini, ancak mahkemece, davalı şirket temsilcisinin bilirkişilerin sicilden silinmesi talebinin, görevli ve yetkili olan Ankara Bilirkişi Kuruluna bildirmesi hususunda muhtariyetine karar verildiğini, sonuç olarak mahkemenin vermiş olduğu ara kararına uymadığını, Mahkemece verilen ara kararına uyulmamasının hukuki güvenlik ilkesinin ihlal edilmesi, davalının meşru ve haklı beklentisinin karşılanmamasını, yargı etiği ilkelerinin ihlal edilmesini getirdiğini, davanın, gecikme cezası ve teknik personel bulundurmama cezaları yönünden konusuz olduğunu zira, eser sözleşmesinin yani asıl edimin ifa ile ortadan kalkmasıyla diğer fer’i hak ve borçlarla birlikte alt yüklenicilik sözleşmesinin de ortadan kalktığını, eserin sözleşmeye uygun yapılıp yapılmadığı hususu ile cezai şartların, asıl edimle birlikte ortadan kalktığını, davanın bu iki iddia yönüyle 5 yıldan beri konusuz sürdürüldüğünü, davacı yüklenicinin, 03/02/2011 tarihinde Ankara 17. Noterliği’nce düzenlenen taahhütname ile; kalan işin nam ve hesabına yürütülmesi, işin bitirilmesi için iş sahibi…’ye yetki verdiğini, akabinde iş sahibi tarafından kalan iş için, … Şirketi ile 23/05/2011 tarihinde sözleşme akdedildiğini ve inşaat ve altyapı eksiklerinin yapılması hususunda anlaşmaya varıldığını, davacı yüklenici … İnşaat’ın, TBK m. 477 gereği ihbar yükümlülüğünü yerine getirmeden, kalan işi re’sen başkasına emanet usulü verdiğini, davacı ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden eseri kabul etmiş sayılacağını, kesin kabulün üzerinden iki yıl geçtikten sonra ikame edilen işbu davada; bağlayıcı resmi bir tutanak, yerinde bilirkişi tespiti vb. delil olmadan geçmişe dönerek, genel-geçer soyut beyanlarla huzurdaki davada işin eksik yapıldığı iddiasının dinlenemeyeceğini, davanın alacak talebi yönünden de konusuz olduğunu, zira düzenlenen bilirkişi kök ve ek raporları ile faturaya dayalı 2.352.861,83 TL alacaklarının kesinleştiğini, kesinleşen 2.352.861,83 TL alacağa karşılık 566.422,00 TL ödeme yapıldığını, geriye kalan alacak için de… nezdinde doğacak hakkedişler üzerinden 1.750.000,00 TL tutarında alacak temliki verildiğini, temlik edilen bu alacağın 718.110,94 TL’sinin ödenmesi yönünde Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27.Hukuk Dairesi’nin 2016/16 Esas-2017/281 Karar sayılı kararının verildiğini, 1.169.802,72 TL akdi vade farkı için Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2018/288 Esas ile dava devam ettiğini, davanın ilerleyen döneminde bu alacağa tekabül eden temerrüt faizi için ek dava ikame edileceğini, 1.031.889,06 TL tutarındaki temlik bakiyesi için Ankara 14. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde 2018/642 Esas ile dava devam ettiğini, davanın ilerleyen döneminde bu alacağa tekabül eden akdi vade farkı ile temerrüt faizi için ek dava ikame edileceğini, görüldüğü üzere 2.201.691,78 TL tutarında iki adet alacak davasının halen derdest olduğunu, davacı şirket yetkilisinin, Ankara 26. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2011/528 Esas sayılı davasının 1 nolu celsesinde; “Sanıklardan …, yetkilisi olduğum şirketin Bitlis ilindeki şantiyesindeki işin taşeronudur, kendisinin benden alacağı bulunmaktadır, bunun büyük bir kısmını ödediğimiz halde hukuk yoluna başvurmayarak…” şeklindeki beyanının, davacı şirketin müvekkili şirkete borçlu olduğunun mahkeme içi ikrarı olduğunu, bu kesin delilin mahkemece dikkate alınmadığını, bu nedenle de dava konusu alacağın varlığından söz edilemeyeceğini, Mahkeme kararının makul bir gerekçeye dayanmadığı gibi, çelişkiler içerdiğini, Mahkemenin, davacının dava dilekçesindeki taleplerini, hiçbir delil ve makul gerekçeye dayandırmadan paket halinde aynen kabul ederek hüküm kurduğunu, dava sonucuna etkili delillerinin değerlendirmeye alınmadığını, bilirkişi heyetinin Mahkeme sorularını cevaplandırmamasının; hukuka aykırı bir fiil olup aynı zamanda gerçeğe aykırı bir raporun düzenlenmiş olduğunun Mahkeme eliyle ortaya konulması olduğunu, Mahkemenin 15 nolu celsedeki ara kararının arkasında durmadığını, Mahkemenin ara kararını uygulamamasının, davalının, bilirkişi heyetinin Bilirkişilik Bölge Kuruluna bildirilmesi yönündeki haklı ve meşru beklentisini karşılamaması sonucunu doğurduğunu, Mahkemenin ara kararını uygulamaması ve diğer taraftan da davanın konusuz kaldığı yönünde raporlar ortaya çıkmışken hiçbir gerekçe ve delile dayanmadan sadece “davacının dava dilekçesindeki taleplerini” aynen kabul ederek karar vermesinin, “sürpriz karar yasağı” nın ihlali olduğunu belirterek; Mahkemenin davacıya 79.343,48 TL ödenmesi kararının kaldırılmasını,dava konusuz olduğundan karar verilmesine gerek olmadığına karar verilmesini, bilirkişi heyet üyeleri …’nın sicilden ve bilirkişilik listesinden silinmek üzere Bilirkişilik Bölge Kurulu’na bildirilmek üzere görevli ve yetkili mahkemeye iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan müspet ve menfi zararların tazmini ve istirdat istemlerine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davacı vekili ve davalı temsilcisi tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 06/04/2022 tarih ve 2021/205 Esas- 2022/381 Karar sayılı geri çevirme kararı gereğince mahkemece eksiklikler ikmal edilerek, dosya esası incelenmek üzere tekrar Dairemize gönderilmiştir.
Her ne kadar mahkemenin gerekçeli kararında davacının ünvanı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. olarak gösterilmişse de, davacı şirketin dosyaya sunulan 19/07/2016 tarihli Ticaret Sicil Gazetesi örneğinden, ünvan değişikliğine gittiği, … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ünvanın, … İnşaat San. Ve Tic. A.Ş. olarak değiştirildiği, ünvan değişikliğinin 14/07/2016 tarihinde tescil edildiği anlaşılmakla, Dairemiz karar başlığında davacı ünvanı eski ünvanı da gösterilmek suretiyle … İnşaat San. Ve Tic. A.Ş. olarak gösterilmiştir.
Davacı vekilinin istinaf başvurusu yönünden; Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle; davadaki taleplerin, taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli … 3.Etap 512 Adet Konut ve Ticaret Merkezi ile Adaiçi Genel Altyapı ve Çevre Düzenlemesi İnşaat işinin İnce İşlerinin yapılmasını konu alan eser sözleşmesi kapsamında, fazla ödeme, gecikme cezası, teknik personel bulundurmama cezası, müspet ve menfi zararların tazmini istemlerine ilişkin olup, bu taleplerin yasa ve yerleşik içtihatlar gereği işin teslim tarihinden itibaren 5 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, dosya kapsamına ve toplanan delillere göre, davalı taşeronun yapılan imalatlardaki kusurlara ilişkin kasıt yada ağır kusurunun bulunmadığı, taraflar arasında işin teslimine ilişkin yazılı bir belge düzenlenmemiş olmakla, bu durumda, zamanaşımının, işin en geç teslim edildiğinin kabul edilmesi gereken, davacı yüklenici ile dava dışı iş sahibi arasında düzenlenen kesin kabul tutanağının onay tarihi olan 18/06/2013 tarihi ile davadaki bir kısım taleplerin ıslah edildiği 20/10/2020 tarihi arasında 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olmasına, yine dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında her bir alacak kalemi yönünden Mahkemece kabul ve redde ilişkin gerekçe oluşturulmak suretiyle karar verilmiş bulunmasına göre, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
Davalı temsilcisinin istinaf başvurusu yönünden; Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle; mahkemece 2. bilirkişi heyetinden rapor alınması için ikinci kez süre verilmesi yönünde oluşturulan 24/10/2018 tarihli ara kararına ilişkin davalı şirket temsilcisinin12/11/2018 tarihli itirazı ve ara kararından dönülmesi talebi kapsamında talebin reddine dair verilen 16/11/2018 tarihli ara kararının ve 06/12/2018 tarihli itirazı ve ara kararından dönülmesi talebi kapsamında, talebin reddine dair 13/12/2018 tarihli ara kararının gerekçesinin usul ve yasaya uygun olup, denetlenebilir olduğunun anlaşılmasına göre, davalı şirket temsilcisinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında istinaf nedenleri yerinde görülmemiştir.
Davalı şirket temsilcisinin diğer istinaf nedenleri yönünden;
Taraflar arasında düzenlenen 07/05/2009 tarihli “Teklif Birim Fiyat Yapım İşlerine Ait Altyüklenici Sözleşmesi” niteliği itibariyle dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı yüklenici, davalı taşerondur.
Bu sözleşme ile davalı taşeron, davacı yüklenicinin yükleniminde bulunan… Toplu Konut … 3.Etap 512 adet konut ve ticaret merkezi ile ada içi genel altyapı ve çevre düzenlemesi inşaatı işinin ince işlerinin malzemeli ve işçilikli olarak yapılması işini birim fiyat esaslı olarak üstlenmiştir. Sözleşmenin 9.maddesine göre Yapım İşleri Genel Şartnamesi 2.sırada iş bu sözleşmenin ekidir. Yine sözleşmenin 7.1 maddesine göre KDV sözleşme bedeline dahil olmayıp, yüklenici tarafından taşerona ayrıca ödenecektir.
Sözleşmenin 3.5 maddesine göre işin geçici kabulüne kadar yapılan işlerin korunması, geçici ve kesin kabullerin yaptırılması, sözleşme ve eklerinde bahsedilen garanti sürelerinin taahhüt edilmesi, davalı taşeronun yüklenimindedir. Sözleşmenin 11.1. maddesine göre davalı taşeron taahhüdün tümünü 30/09/2009 tarihine kadar tamamlamayı üstlenmiş, sözleşmenin 11.2. maddesinde ise, işin zamanında bitirilmemesi halinde geçen her takvim günü için taşeronun hakedişinden 2.000,00 TL gecikme cezası kesileceği, bu cezaların hiçbir ihtarda bulunmaya ve hüküm almaya hacet kalmaksızın hakedişlerden, hakedişlerden karşılanamadığı takdirde taşerondan ayrıca tahsil edileceği kabul edilmiştir. Teslim, muayene ve kabul işlemlerini düzenleyen sözleşmenin 17.1. maddesine göre, dava dışı iş sahibi idarenin yapacağı geçici kabul eksikleriyle ilgili tüm sorumluk taşerona aittir. Teminat süresini düzenleyen 18.4. maddesinde ise, teminat süresi içinde taşeronun kendisine yazı ile bildirilecek olan kusur, ayıp, eksik ve arızalardan kaynaklanan tamir bakım ve onarımları zamanında yapmadığı takdirde yüklenici tarafından onun adına yaptırılacağı ve bedelinin iki kat olarak teminatından kesileceği kabul edilmiştir. Taşeronun teknik sorumluluğuna ilişkin şartları düzenleyen 21.8 maddesinde taşeronun sağladığı teçhizat ve iş gücünün istenilen ve gerekli miktar, kalite ve yeterlilikte olmaması nedeniyle işin sürüncemede kalması veya süresinde bitirilmemesi halinde taşeronun durumun yüklenici tarafından kendisine yazı ile ihtarından itibaren ihtarda belirtilen süre içinde gerekli tedbirleri almak zorunda olduğu kabul edilmiştir. Sözleşmenin 25.maddesi ise, teknik personel bulundurulmamasına ilişkin olup, imalatla ilgili olmak üzere en az 1 adet mühendis ve 1 adet teknikerin şantiyede bulunması zorunlu kılınmış, teknik personelin iş başında bulunmaması halinde aynı maddede günlük cezalar tespit edilmiştir. Sözleşmenin 27.maddesi ise, taahhüdün yerine getirilmemesi halinde davacı yüklenicinin seçimlik haklarını düzenlemiştir.
Bu sözleşmeden sonra 04/05/2010 tarihinde aynı taraflar arasında ek protokol düzenlenmiş olup, protokolün 2.maddesine göre; protokolün konusunun, taraflar arasında düzenlenen yukarıda maddeleri açıklanan 07/05/2009 tarihli sözleşme kapsamında taşeron tarafından yapılan ve yapılacak olan imalatlara karşılık gelen bedellerin yüklenicinin idareden tahsil edeceği hakediş alacaklarından 1.350.000,00 TL + 400.000,00 TL tutarındaki kısmını temlik ederek ödemesi olduğu görülmüştür. Bu protokolün 3.maddesinde, taşeron sözleşmesi kapsamında 31/01/2010 tarihine kadar yüklenicinin yaptığı ödeme toplamının taşeron tarafından yapılan imalatların karşılığı olarak tahakkuk etmiş ve vadesi gelmiş hakediş alacağından çıkarılmasıyla kalan hakediş alacağına (anaparaya) 31/01/2010 tarihinden itibaren aylık %4,5 oranında vade farkı (aylık olarak hesaplanacak faiz anaparaya eklenmeden) uygulanarak temlik edilen tutardan mahsup edileceği, ayrıca yüklenicinin de taşerondan altyüklenici sözleşmesinin 13.maddesinde belirtilen vadelerden daha erken ödeme yapılması halinde yine aylık %4,5 oranında vade farkı tahsil edeceği, vade farkı uygulamasının temliğe esas miktarın ödemesi tamamlanana kadar devam edeceği, iş bu protokolün imzalanmasıyla yüklenicinin, taşeron sözleşmesi kapsamında taşerondan aldığı teminat çek/senetleri haricindeki tüm çek ve senetleri; taşeronun da daha önceden aldığı yüklenici imzalı çek ve senetleri ismi belirtilen hakeme teslim edeceği, böylelikle tarafların teslim ettikleri çek ve senetlerin hükümsüz kalacağı ve üzerilerinde hiçbir hak iddia edilemeyeceği kabul edilmiştir.
Yine taraflar arasında bu protokole uygun olarak Ankara 17.Noterliği’nin 10/03/2010 tarihli ve 1.350.000,00 TL bedelli ve Ankara 17. Noterliği’nin 23/03/2010 tarihli ve 400.000,00 TL tutarlı 2 adet temliknamesinin düzenlendiği, temliknameleri kabul eden, bu suretle temlik borçlusu olan iş sahibi… tarafından temlik bedelinin ödenmemesi üzerine temlik alacaklısı davalı taşeron tarafından açılan alacak davasında, Ankara 24. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce verilen 20/09/2016 tarih ve 2016/105 Esas- 2016/346 Karar sayılı davanın kabulüne dair kararın, davalı temlik borçlusu iş sahibi… ve fer’i müdahil yüklenici … İnş… Ltd.Şti. (Yeni Ünvanı: … İnş. San. Ve Tic. A.Ş.) vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 14/06/2017 tarih ve 2016/16 Esas- 2017/281 Karar sayılı kararı ile davalı vekilinin istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile mahkeme kararının kaldırılmasına, 718.110,94 TL’nin davalı temlik borçlusu…’den alınarak davacıya ödenmesine, fer’i müdahil vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verildiği, ilk derece yargılaması sırasında temlik alacaklısı taşeron … İnş…Ltd.Şti’nin alacağını …’a temlik ettiği, Dairemizin işbu kararına karşı temlik alan davacı …, davalı temlik borçlusu… ve fer’i müdahil yüklenici … İnş…Ltd.Şti vekilince temyiz başvurusunda bulunulduğu, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 22/03/2018 tarih ve 2017/2122 Esas- 2018/1118 Karar sayılı kararı ile tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun olan hükmün onanmasına kesin olarak karar verildiği anlaşılmıştır.
Dava dışı iş sahibi… ile davacı yüklenici arasında 05/12/2010 tarihinde geçici kabul tutanağı düzenlenmiş, bu tutanakta tespit edilen eksiklerin giderilmesi için yükleniciye 06/12/2010 tarihinden itibaren 05/05/2011 tarihine kadar 150 takvim günü süre verilmiş, bu süre dolmadan yüklenicinin nama ifa talebi üzerine iş sahibi… tarafından geçici kabul eksikleri 3.kişi firma ile yapılan sözleşme kapsamında giderilmiştir. Nama ifa kapsamında geçici kabul eksik ve ayıplı işlerinin tamamlanmasından sonra 03/10/2011 tarihinde geçici kabul tutanağı onaylanmıştır.
İş sahibi… tarafından geçici kabul incelemesi yapılan 05/12/2010 tarihinden önce davacı yüklenici tarafından davalı taşeronun da dahil olduğu taşeron şirketlerine, işin geçici kabule hazır edilmesi yönünde muhtelif ihtar yazılarının gönderildiği, ancak geçici kabul incelemesinden sonra iş sahibi… tarafından tespit edilen eksik ve ayıpların giderilmesi için herhangi bir yazılı ihtar yada talepte bulunulmadığı, iş sahibi… tarafından tespit edilen geçici kabul eksik ve ayıplı işler bedelinin 245.347,50 TL olduğu anlaşılmıştır.
Dava dışı iş sahibi… ile davacı yüklenici arasında 11/10/2012 tarihinde kesin kabul tutanağı düzenlenmiş, bu tutanakta tespit edilen eksiklerin giderilmesi için yükleniciye 12/10/2012 tarihinden itibaren 30/04/2013 tarihine kadar 200 takvim günü süre verilmiş, ancak kesin kabul eksikleri de iş sahibi… tarafından 3.kişi firma ile yapılan sözleşme kapsamında giderilmiştir. Nama ifa kapsamında kesin kabul eksik ve ayıplı işlerinin tamamlanmasından sonra 18/06/2013 tarihinde kesin kabul tutanağı onaylanmıştır.
İş sahibi… tarafından kesin kabul incelemesi yapılan 11/10/2012 tarihinden önce davacı yüklenici tarafından davalı taşerona işin kesin kabule hazır edilmesi yönünde ihtar yazısı gönderildiği, ancak kesin kabul incelemesinden sonra iş sahibi… tarafından tespit edilen eksik ve ayıpların giderilmesi için herhangi bir yazılı ihtar yada talepte bulunulmadığı, iş sahibi… tarafından tespit edilen kesin kabul eksik ve ayıplı işler bedelinin 182.474,00 TL olduğu anlaşılmıştır.
Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan bilirkişiler … tarafından düzenlenen rapor ve ek raporlarda, taraflar arasındaki akdi ilişki kapsamında davalı taşeronun nama ifa sözleşmeleri kapsamında iş sahibi… tarafından 3.kişi şirkete yaptırılan işler bedelinin orantı kurulmak suretiyle taşerona düşen kısmının da taşeronun iş bedelinden mahsup edilmesi gerektiği kabulü ile hesaplama yapılmış ise de; taraflar arasındaki sözleşmede, Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşmenin eki olup, şartname ve yerleşik içtihatlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı tarafça, dava dışı iş sahibince düzenlenen geçici ve kesin kabul tutanaklarında tespit edilen eksik ve ayıpların ve bu eksik ve ayıpların giderilmesi için idarece verilen sürenin davalı taşerona bildirilmek suretiyle taşeronun temerrüde düşürüldüğü dosya kapsamı itibariyle ispat edilemediğinden, davacının geçici ve kesin kabul eksik ve ayıplarının iş sahibince 3.kişiye tamamlatılması sebebi ile oluşan zarardan davalı taşeronun sorumlu tutulması mümkün olmadığından bu kaleme ilişkin talebin reddi gerekmiştir.
Bununla birlikte iş sahibi… tarafından düzenlenen geçici ve kesin kabul tutanaklarında tespit edilen eksik ve ayıplar yönünden bu imalatların sözleşme, fen ve sanat kurallarına uygun olarak yapılarak teslim edilmesi, sözleşmenin yukarıda açıklanan hükümleri kapsamında davalı taşeronun sorumluluğunda olması nedeniyle, geçici ve kesin kabul tutanaklarının eki listelerde belirlenen eksik ve ayıp bedellerinin taşerona ödenmesi gereken iş bedelinden mahsup edilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Yine her ne kadar mahkemece 5.000,00 TL teknik personel bulundurmama cezasının davalıdan tahsil edilmesi gerektiği kabulü ile hüküm kurulmuşsa da, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin 26/11/2014 tarih ve 2014/3502 Esas- 2014/6857 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere; taraflar arasında düzenlenen sözleşmedeki teknik personel bulundurmama cezası, TBK’nın 179/2 maddesinde belirtilen ifaya ekli ceza olup, bu cezanın talep edilebilmesi için, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça ifanın çekincesiz olarak kabul edilmemiş olması gerektiği, dosyadaki bilgi, belge ve yazılar birlikte değerlendirildiğinde davalıya gönderilen 27/04/2010 tarihli yazının teslimden önce ihtirazı kayıt yada teslim sırasında ihtirazı kayıt olarak kabul edilemeyeceği, bu durumda mahkemece bu talep kalemi yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı kanaatine varılmıştır.
Davacı yüklenicinin fazla ödeme yapıldığı iddiası ve talebi yönünden yapılan incelemede ise; yukarıdaki açıklamalar, taraflar arasındaki sözleşme ve eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi, mahkemesince toplanan deliller, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflarca kabul edilen ince işler metraj cetveline göre davalı taşeronun talep edebileceği hakediş bedeli 2.051.906,36 TL olup, sözleşmenin 7. maddesi gereğince KDV’si dahil edildiğinde davalı hakedişi 2.421.249,50 TL’dir. Bu bedelden sözleşme gereği mahsubu gereken 60.791,50 TL KDV tevkifatı, yüklenici tarafından taşeron adına ödendiği ispatlanan 54.308,97 TL SGK ödemesi ve davacı ile dava dışı idare arasında yapılan geçici ve kesin kabullerde davalı tarafça yapılan eksik ve ayıplı işlere yönelik olarak tespit edilen toplam 427.821,50 TL’nin mahsubu ile davalı taşeronun hakediş alacağı 1.878.327,53 TL olarak tespit edilmiştir. Bu bedelden davalı tarafından düzenlenen ve davacı tarafından kabul edilen 10.976,24 TL bedelli davacı faturasının da iş bedelinden mahsubu ile yükleniciye ödenmesi gereken tutarın 1.867.351,29 TL olduğu tespit edilmiştir.
Bu iş bedeline karşılık yapılan ödemelerin incelenmesinde; davalı tarafça banka yoluyla ödendiği kabul edilen 566.422,00 TL’nin iş bedelinden mahsubu gerektiği, bu ödeme dışında, hükme esas alınan bilirkişi kök ve ek raporlarında düzenlenen tabloda 2.sırada gösterilen 17/09/2009 havale tarihli … dekontu ile yapılan 30.000,00 TL ödeme, 3.sırada gösterilen 18/09/2009 havale tarihli … dekontu ile yapılan 20.000,00 TL ödeme, 4.sırada gösterilen 26/07/2011 havale tarihli … Bankası dekontu ile yapılan 20.000,00 TL ödeme, 5.sırada gösterilen 26/07/2011 havale tarihli … Bankası dekontu ile yapılan 29.879,21 TL ödeme, 6.sırada gösterilen 22/07/2011 tarihli PTT aracılığı ile yapılan 2.500,00 TL ödeme, 7.sırada gösterilen 22/07/2011 tarihli … dekontu ile yapılan 3.527,00 TL ödeme, 8.sırada gösterilen 20/07/2011 tarihli İşbankası bankamatiğinden yatırılan 5.000,00 TL ödeme, 9.sırada gösterilen 01/07/2011 tarihli PTT aracılığı ile yapılan 4.983,00 TL ödeme, 10.sırada gösterilen 08/08/2011 tarihli PTT aracılığı ile yapılan 9.980,00 TL ödeme, 11.sırada gösterilen 01/07/2011 tarihli PTT aracılığı ile yapılan 5.000,00 TL ödeme, 12.sırada gösterilen 17/10/2009 tarihli davalı temsilcisinin imzası bulunan taşeron avansı açıklamalı 200,00 TL bedelli para makbuzu ile ödeme, 13.sırada gösterilen …’a ait 0402007 nolu 120.000,00 TL bedelli çekin davalının … Bankası hesabına gönderilen 50.000,00 TL, 29/01/2010 tarihli … Bankası dekontu ile ödendiği anlaşılan 2.000,00 TL, yine 23/02/2010 tarihli … Bankası dekontu ile ödendiği anlaşılan 25.000,00 TL nedeniyle toplam 77.000,00 TL’lik ödeme, 14.sırada gösterilen 24/10/2009 tarihli ve 190.000,00 TL bedelli senet için … Bankası A.Ş. tarafından düzenlenen dekontlara göre 24/12/2009 tarihinde davalının hesabına gönderildiği anlaşılan 5.000,00 TL ve 30.000,00 TL olmak üzere toplam 35.000,00 TL ödeme, 17.sırada gösterilen 20/05/2011 tarihli tutanak kapsamında 250.000,00 TL ödeme olmak üzere toplam 493.069,21 TL’nin de yüklenici ödemesi olarak iş bedelinden mahsubu gerektiği kanaatine varılmıştır. Bilirkişi raporundaki tabloda gösterilen diğer ödemelerin bir kısmının zaten yukarıda banka yolu ile yapılan ödemeler kapsamında kaldığı, bir kısmının ise davalı şirket yada temsilcisi imzasına havi olmadığı ve iş bedeli olarak ödendiğinin ispatlanamadığı kanaatine varıldığından, iş bedeli ödemesi olarak kabul edilmemiştir.
Yine Dairemizin Yargıtay incelemesinden geçerek kesinleşen 14/06/2017 tarih ve 2016/16 Esas- 2017/281 Karar sayılı kararı kapsamında dava dışı iş sahibi… tarafından temlik borcuna mahsuben yapıldığı anlaşılan 718.110,94 TL ödemenin de iş bedeli ödemesi olarak kabulü gerektiği, bunun dışında iş bedeli ödemesi olarak verildiği ileri sürülen çek ve senetlere yönelik ödeme iddialarının, taraflar arasında düzenlendiği anlaşılan 04/05/2010 tarihli protokol kapsamında kaldığı ve ödeme olarak kabul edilemeyeceği kanaatine varılmıştır.
Yukarıdaki açıklamalar kapsamında toplam davacı yüklenici ödemesinin 1.777.602,15 TL olduğu anlaşılmakla, yapılan işe göre davacının fazla ödemeye ilişkin talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile kabul kararı verilmesi doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı şirket temsilcisinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne, davacının 5.000,00 TL gecikme cezası alacağının dava tarihi 22/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının diğer taleplerinin reddine, ıslah ile arttırılan alacak kalemlerinin zamanaşımı def’i nedeniyle reddine dair aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı şirket temsilcisinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
3-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/11/2020 tarih ve 2015/85 Esas- 2020/719 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Davanın KISMEN KABULÜ ile;
-Davacının 5.000,00 TL gecikme cezası alacağının dava tarihi 22/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, diğer taleplerinin reddine,
-Davacının ıslah ile arttırılan alacak kalemlerinin zaman aşımı def’i nedeniyle reddine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 341,55‬ TL karar harcının peşin alınan 1.354,99 TL harç ile 5.124,00 TL ıslah harcı olmak üzere toplam 6.475,99‬ TL’den mahsubu ile fazla yatırılan 6.134,44‬ TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
6-Davacı tarafından yatırılan 341,55 TL peşin harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
7-Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 586,90 TL tebligat posta gideri ve 10.200,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 10.814,6‬0 TL yargılama giderinden davanın kabul oranına göre hesaplanan 141,67 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
8-Davalı tarafından yapılan 11,00 TL tebligat yargılama giderinin davanın red oranına göre hesaplanan 10,85 TL’sinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine, bakiye kalan kısmın davalı üzerinde bırakılmasına,
9-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 5.000,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
10-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T gereğince hesaplanan 55.408,09 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
11-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf İncelemesi Yönünden:
12-İstinaf başvurusunda bulunan davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL’nin mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
13-İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.355,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
14-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde bırakılmasına,
15-Davalı tarafından yatırılan 162,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 11/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır