Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/50 E. 2022/385 K. 06.04.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/50 – Karar No:2022/385
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/50
KARAR NO : 2022/385
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN :
ÜYE :
ÜYE :
KATİP :

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/11/2021
NUMARASI : 2021/6 E-2021/883 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/04/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 06/04/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin şahıs firması olup halı saha, tenis sahası vb. iş ve işlemlerin yapı imal ve kurulum işlemlerini yaptığını, müvekkilinin bahse konu okulla sentetik çim halı saha yapımı ve tenis sahası koruma filesi yapım işi için sözlü olarak anlaştığını, 16/09/2017 tarihinde işi yapmaya başladığını 18/09/2017 tarihinde işi bitirip teslim ettiğini, taraflar arasında yapılan anlaşma ve davalının bir eğitim kurumu olmasına güvenen müvekkilinin davalının işi bitirmeden “file kapatma işini de yap, ondan sonra ödemeni yapalım” demesine güvenerek 31/12/2017 tarihinde de tenis sahası file kapatma işlemini yaptığını ve bu işi de davalı çalışanlarından …’e teslim ettiğini, davalı şirketin muhasebecisinin müvekkiline fatura kesip göndermesini (hatta eğitim kurumu olduğundan KDV’den muaf olduğunu, yapılan işin de 3065 sayılı kanunun 13/d maddesi kapsamında olup buna göre fatura kesmesini beyan ettiğini) söylediğini, bunun üzerine müvekkilinin faturasını kesip davalıya iadeli taahhütlü olarak gönderdiğini, ancak davalı kurum tarafından 29/03/2019 tarihinde ” firmamız ile herhangi bir ticari faaliyetiniz, sözleşmeniz, çalışmanız bulunmaması nedeniyle faturanız tarafımızca işleme alınamamış, gönderildiği şekilde açılmadan kapalı olarak tarafınıza iade edilmek üzere firma adresinize geri gönderilmiştir” şeklinde cevap verildiğini, davalı firmanın müvekkili ile herhangi bir iş yapmadığını herhangi bir çalışması vs. olmadığını beyan etmişse de 31/05/2019 tarihinde de müvekkiline, davalının iki blok arasında boşluk alanın arka cephesinin tel örgü ve demir imalatını yaptırdığını, müvekkiline bahse konu davalı okulun kurucusu ve sahibi … tarafından bir adet 7.200,00 TL bedelli senet düzenlenip verildiğini ve bunun sonucunda yapılan iş karşısında müvekkiline elden ödeme yapıldığını belirterek; davanın kabulü ile, 55.073,75 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile taraflarına ödenmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davaya bakmakla görevli mahkemenin Ankara Batı Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle davanın öncelikle usulden reddine karar verilmesini talep ettiklerini, müvekkili şirkete ait … okullarının 2017-2018 yıllarında yapılan inşaatında davalıya, A ve Blok arasında bulunan alanın etrafına korkuluk niteliğinde tel örgü yapılması işi verildiğini, iş bedelinin garantiye alınması adına müvekkili şirket yetkilisi tarafından şahsi senet verildiğini ve devamında iş bedeli ödenerek, senedin iade alındığını, verilen işin bedeli olarak kararlaştırılan 7.200,00 TL’nin şirket yetkilisinin kendi hesabından davalıya ödendiğini, bu iş dışında, müvekkili şirketle veya şirket yetkilileriyle davacı arasında başkaca bir hukuki ilişki bulunmadığını, davacının iddia ettiği işlerin müvekkili tarafından sözleşme ve resmi kayıt karşılığı dava dışı bir firmaya yaptırıldığını, bu firmaya da sözleşmeyle belirlenen ödemelerin yapıldığını, davacı tarafından müvekkiline bir kısım fatura gönderilmişse de, bu faturaların davacı ile müvekkilinin herhangi bir iltisakının bulunmaması, herhangi bir alacak veya borç ilişkisinin bulunmaması nedenleriyle 29/03/2019 tarihinde iade edildiğini, o tarihten bu yana da davacı tarafından alacak talebinde bulunulmadığını, davacının, müvekkiline bir kısım iş yaptığını ve karşılığında alacağı olduğunu iddia etmekteyse de, yapılan işe ilişkin hiçbir somut delil sunmadığını, sözleşme, fatura, ticari defter, SGK kaydı ve sair herhangi yazılı, kayıtlı veya resmi belge ibraz edemeyen davacının iddialarının gerçeklikten uzak olduğunu, müvekkili yetkilisi tarafından, dava konusu işten tamamen farklı bağımsız bir iş nedeniyle verilen senedin, işin tamamlanmasını takiben ödemesinin yapıldığını, belirtilen senedin; kanun maddesi kapsamında yapıldığı iddia edilen işin varlığını ispat eder nitelikte olmadığını, ayrıca, müvekkili şirket yetkilisi tarafından verilen senet nedeniyle herhangi bir işle ilgili müvekkili ve davacı aralarında hukuki bir ilişki olduğu iddiasının hayatın doğal akışına da aykırı olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesi kapsamında ifa edildiği iddia edilen işin, bedelinin tahsili istemine ilişkin 15/09/2018 sevk 03/03/2019 tarihli … seri sıra numaralı 55.073,75 TL tutarlı faturadan kaynaklı alacak davası olduğu, uyuşmazlık hususlarının yapılan işin çim halı saha yapımı ve tenis sahası koruma filesi yapım işi mi, yoksa A ve B Blok arasında bulunan alanın etrafına korkuluk niteliğinde tel örgü yapılması işi mi olduğu noktasında ve yapılan işten kaynaklı 15/09/2018 sevk 03/03/2019 tarihli … seri sıra numaralı 55.073,75 TL tutarlı fatura alacağının ticari defterlerde bulunup bulunmadığı hususlarına ilişkin olduğu, faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olmasının birbirinden farklı olup, 6102 sayılı TTK’nın 21/2. maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriğinin kesinleşeceği, ancak akdî ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerektiği, fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222. maddeye bakmak gerektiği, sözleşme ilişkisinin ispatlanması halinde, tebliğ edilip itiraz edilmeyen faturanın miktar itibarıyla kesinleşeceği, eser sözleşmesinde iş bedeliyle ilgili olan TBK’nın 481. maddeye göre iş bedeli önceden belirlenmemiş veya yaklaşık olarak belirlenmişse işin yapıldığı yer ve zamanda eserin değerine ve yüklenicinin giderine bakılarak bedel belirleneceği, bu kuraldan anlaşılması gerekenin, bedelin mahalli piyasa rayicine göre belirleneceği olduğu, belirtilen açıklama ve kurallar somut olayla değerlendirildiğinde, akdi ilişkinin varlığı, faturaların tartışılması ve fatura içeriklerinin kesinleşip kesinleşmediğinin değerlendirilmesi ve iş bedelinin tartışılması kapsamında alınan bilirkişi raporunda halı saha mahallinde 630,00 m² metrajda sentetik çim halının bulunduğu, fatura tarihi itibariyle değerinin 630 x 85 = 53.550,00 TL, dava tarihi itibariyle değerinin 630 x 115 = 72.450,00 TL olduğu, ancak imalatların kim tarafından yapıldığının tespit edilemediği, tenis sahası mahallinde 265,00 m² metrajda saha koruma filesinin bulunduğu, fatura tarihi itibariyle değerinin 265 x 5,75 = 1.523,75 TL, dava tarihi itibariyle değerinin 265 x 7,5 = 1.987,50 TL olduğu, yapılan iş noktasında anlaşmazlığın bulunduğu, davalının akdi ilişkinin A ve B blok arasında bulunan alanın etrafına korkuluk niteliğinde tel örgü yapılması ile ilgili olduğu, savunması kapsamında iş bedelinin garantiye alınması adına davalı şirket yetkilisi tarafından şahsi senet verildiği ve devamında iş bedeli ödenerek, senet iade alındığı, verilen işin bedeli olarak kararlaştırılan 7.200,00 TL’nin davalı şirket yetkilisinin kendi hesabından davalıya ödendiğine yönelik beyanının; dosya kapsamında senet örneği incelendiğinde davalı beyanı ile aynı doğrultuda olduğu, davalı şirket yetkilisi … tarafından davalı … adına kesildiği, davacı adına kesilen senet olduğu, faturanın adına tanzim edilen aleyhine ispat vasıtası olması, yani, faturayı alan kişinin fatura kendinden sadır olmamakla birlikte aleyhine delil teşkil etmesinin TTK’nın 21. maddesinin 2. fıkrasında düzenlenen karineden kaynaklandığı, işin bedeli sözleşme kurulurken kararlaştırılmış olup, fatura ise bu aşama ile ilgili değil, ifa safhası ile ilgili bir belge olduğu, fatura öncesinde taraflar arasında borç doğurucu hukuki ilişkinin bulunması, faturanın da bu ilişki nedeniyle düzenlenmiş olması gerektiği, faturayı alan (faturayı defterlerine kaydetmemesi koşulu ile) akdi ilişkiyi inkâr ettiğinde, faturayı gönderenin önce akdi ilişkiyi kanıtlaması gerektiği, faturanın, sözleşmenin kurulması safhasıyla ilgili olmayıp ifasına ilişkin olduğundan öncelikle temel bir borç ilişkisinin bulunması gerektiği, yazılı sözleşme olmasa da sözleşmenin varlığını ortaya koyan davacının veya O’nun adına hareket eden kişinin imzasını taşıyan teslim belgesi, irsaliyeli fatura, ile de sözleşme ilişkisinin ispatı gerektiği, 7.200,00 TL’lik ödemenin tarafların kabulünde olduğu gibi iki blok arasında boşluk alanın arka cephesinin tel örgü ve demir imalatına ilişkin olduğu, bunun dışında yapıldığı iddia edilen çim halı saha yapımı ve tenis sahası koruma filesi yapım işine ilişkin akdi ilişkinin varlığının sabit olmadığı, buna ilişkin işin yapımını davacının 15/09/2018 sevk 03/03/2019 tarihli … seri sıra numaralı 55.073,75 TL tutarlı faturaya dayandırdığı fakat iş bu faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olmadığı, faturadan kaynaklı anlaşılan ve yapılan iş miktarı yönünden akdi ilişkinin varlığı ve fatura içeriğinin kesinleşip kesinleşmediğinin davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; müvekkil ile davalı kurumun, söz konusu okula sentetik çim halı saha ve tenis kortu yapım işi için sözlü olarak anlaştıklarını, müvekkilinin yüklendiği işi tam ve eksiksiz bir şekilde ifa ettiğini ancak davalının borçlandığı ödeme edimi yerine getirmediğini, iş bu davada mahkemece delil takdirinde yanılgıya düşüldüğünü, zira söz konusu ihtilafın hukuki bir fiilin gerçekleşip gerçekleşmediğine ilişkin olup, hukuki fiillerin de tanıkla ispat edilebilir olmasına rağmen yargılama sırasında maddi vakıanın açığa kavuşması adına mahkemeye sundukları tanık delilinin gözardı edilmesinin hukuka aykırı olduğunu, 10/08/2021 tarihli keşifte davacı asilin hazır bulunduğunu, keşif sırasında vakıa ve bahse konu eserlerle ilgili kendisine sorulan sorulara karşılık cevaplar verdiğini, ancak ne kendisinin keşfe geldiği ne de beyanlarının zapta geçirilmediğini, halbuki müvekkilinin beyanlarının vakıanın aydınlatılması adına önem teşkil ettiğini, keşif sırasında müvekkiline söz konusu sahaların ölçüm ve değerlerinin sorulduğunu, müvekkilinin cevabından sonra bilirkişilerce yapılan hesaplamaların da müvekkilinin cevaplarını doğruladığını söz konusu işi gerçekleştirmeyen birinin tereddütsüz bir şekilde sorulan bu sorulara karşılık eksiksiz cevap verebilmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, müvekkili tarafından kesilen faturadaki değerlerin de bilirkişi raporundaki değerlerle örtüşmesinin bu hususu kanıtlar nitelikte olduğunu, bilirkişi raporlarında her iki tarafın da ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda bahse konu işin kim tarafından yapıldığının tespit edilemediğinin belirtildiğini, davalı kurumun iddia ettiği şekilde üçüncü bir şahsın varlığının da kanıtlanmadığını, 3. bir şahıs var ise davalı yanın bu hususu arz etmemesinin izahtan vareste olduğunu, açıklanan nedenlerle ve işin mahiyeti açısından maddi vakıanın sadece tanık ile ispatı mümkün hale gelmiş olup dava dilekçesinde tanık delilinin yanı sıra yemin deliline de dayanıldığını, ancak mahkemenin yemin teklif etme hakkını hatırlatmadan iş bu davayı sonuca bağladığını belirterek; mahkemenin eksik araştırma ile incelemesi ve re’sen değerlendirecek nedenlerle mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) ‘nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu ve özellikle davacı tarafça yargılama aşamasında yemin deliline dayanılmadığının anlaşılmasına göre, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,4‬0 TL’nin davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,

3-Davacı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 06/04/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip