Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/465 E. 2022/908 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/465 – Karar No:2022/908
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/465
KARAR NO : 2022/908

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/12/2019
NUMARASI : 2018/963 E-2019/1156 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 27.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.09.2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline gönderilen dosya ikmalen gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili:…Yapımı işinin anahtar teslimi götürü bedel ile davalı şirkete ihale edilerek 22/07/2010 tarihinde sözleşme imzalandığını ve işin ikmal edilerek kesin hesabının yapıldığını ve 12/11/2012 tarihinde kesin kabulün yapıldığını, kesin kabul sonrası kule camlarında imalat ve montaj hatalarından kaynaklı leke ve izlerin bulunması nedeniyle kule görüşünün olumsuz etkilendiğini ve bu durumun uçuş emniyeti açısından risk oluştuğunu, Yapım İşleri Genel Şartnamesinin 25/4 maddesi gereğince yüklenicinin kesin kabul onay tarihinden itibaren 15 yıl süreyle sorumlu olduğu hükmüne istinaden ortaya çıkan arızaların giderilmesi hususunun yazı ile davalı yükleniciye bildirildiğini, söz konusu arızaların giderilmesi yönünde her hangi bir çalışmanın yapılmadığını, bu nedenle ilgili mevzuat çerçevesinde yüklenici firma nam-ı hesabına 34.880,00 TL bedelle hatalı ve arızalı kule camları yaptırılarak ödemesinin yapıldığını belirterek fazlaya ait hakları saklı kalmak kaydıyla 34.880,00 TL alacağın ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Davacı tarafından iddia olunan imalat ve montaj hatalarına ilişkin olarak müvekkiline herhangi bir yazılı bildirimin yapılmadığını ve müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, müvekkilince üstlenilen işin başından sonuna kadar idarenin gözetim ve denetimi altında yapıldığını, yine müvekkili tarafından kullanılan tüm malzemeler ve yapılan işçiliklerde, idarenin onayı ve olurunun alınarak yapılmış olduğunu, işin eksik ve kusurlu olması halinde kesin kabulün yapılamayacağını, davacının kesin kabulün üzerinden 5 yıldan fazla bir süre geçtikten sonra, müvekkili şirketçe yapılan işin teknik incelemesi neticesinde camların hatalı imalata konu olduğu iddia edilerek alacak talebinde bulunmasının hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, kesin kabul tarihinin 12.11.2012 olduğu göz önüne alındığında, her halükarda davacının alacak talebinin zaman aşımına uğradığını, müvekkili temerrüde düşürülmediğinden ödeme tarihinden itibaren faiz talebinin hukuka aykırı olduğun belirterek zamanaşımı nedeniyle davanın reddine, aksi takdirde ise davacı idare tarafından davalı müvekkili şirkete herhangi bir yazılı bildirimde bulunulmaması ve bu anlamda müvekkili şirketin temerrüde düşürülmemesi, müvekkilinden kaynaklanan bir kusur ve zararın olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince: Davanın yapım sözleşmesinden kaynaklanan gizli ayıp nedeniyle meydana gelen zararın tazmini istemine ilişkin olduğu, taraflar arasında … Yapımı işine ait sözleşme akdedildiği, söz konusu sözleşmenin 22. maddesinde yüklenicinin edimini fen ve sanat kurallarına uygun şekilde yerine getirme mecburiyeti getirilmiş olduğu, aksi halde yüklenicinin 15 yıl süreyle sorumlu olduğunun düzenlendiği, davacının davalıya dava konusu camların değiştirilmesi için ihtar göndermesine rağmen davalının camları değiştirmediği, mahkemece aldırılan 24/05/2019 tarihli bilirkişi raporunda, camlara basınç dengeleme işlemi yapılmaması nedeniyle dava konusu camların değiştirilmesinin uygun olacağının belirtildiği, mahkemece aldırılan 27/11/2019 tarihli bilirkişi raporunda davacı yanın talep edebileceği bir miktar olmadığı, davalının davacı tarafından öne sürülen kusurlarda ve meydana gelen zararda kastı, ağır kusur, fen ve sanat kurullarına uygunsuzluk, hileli malzeme kullanımı v.b. bir durumunun olmadığı, zararın gizli ayıp sayılamayacağı, şikayet konusu ısıcamların yeniden değişim bedellerinin bugünkü piyasa koşullarına göre uygun olduğunun tespit edildiği, toplanan deliler, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre, davalının dava konusu hassas görüş gerektiren kule camını yaparken
… tarafından yapılan inceleme sonucu düzenlenen rapora göre basınç farkını hesap etmeyerek ve basınç dengelemesi yapmayarak camlarda şişme ve büzülmeye neden olduğu, bu kapsamda davalının üzerine düşen dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı davrandığı ve fen ve sanat kurallarına uygun olmayan malzeme kullandığı ve kusurlu hareket ettiği, bu itibarla davacı ile aralarındaki sözleşmeye göre 15 yıl boyunca sorumlu kabul edilmesi gerektiği ve meydana gelen zarardan sorumlu olduğu gerekçesiyle, davacının davasının kabulü ile 34.880,00TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının dosya kapsamı ve toplanan delillerin tam aksi yönünde olduğunu ve hukuken kabulünün mümkün olmadığını, cevap dilekçesinde ileri sürülen zamanaşımı itirazlarının mahkeme tarafından dikkate alınmadığını, bu hususta herhangi bir değerlendirme yapılmadığını, davacı idare ile davalı müvekkili şirket arasındaki hukuki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığını, TBK.’nın 147/6.maddesi kapsamında ise, eser sözleşmesinden doğan alacaklarda 5 yıllık zamanaşımı uygulandığını, bu doğrultuda sözleşme tarihinin 22.07.2010, kesin kabulün ise 12.11.2012 olduğu göz önüne alındığında, her halükarda davacının alacak talebinin zamanaşımına uğradığını, bu nedenle davanın reddedilmesi gerektiğini, bilirkişi raporları incelendiğinde gerek kök raporda gerekse ek raporda davalı müvekkili şirket lehine tespitlerde bulunulduğunu, zira 24.05.2019 tarihli kök raporda, hileli malzeme ve gizli ayıp kavramlarından bahsedilmediğini böyle bir durumun varlığına işaret edilmediğini, yine aynı raporda, davacı idarenin … Sanayi A.Ş.’nin uzman bilirkişileri tarafından yapılan incelemede de, camlarda üretim hatasının olmadığının vurgulandığını, dolayısıyla bilirkişinin de dayanak olarak raporunda yer verdiği Yapım İşleri Şartnamesinin 26/5.maddesi hükmünün uygulanabilirliğinin bulunmadığını, 24.05.2019 tarihli bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, idare tarafından gerek geçici gerekse kesin kabuller yapılmadan önce yapılan iş ve inşaatta birtakım eksiklik ve kusurların giderilmesi yönünde davalı müvekkili şirkete süre tanındığını ve bu süreler sonunda yapılan incelemelerde müvekkili şirketçe eksik ve kusurların giderildiği tespit edilerek geçici ve kesin kabullerin yapıldığını, davalı müvekkili şirket tarafından hileli malzeme kullanıldığı ve kullanılan malzemelerde gizli ayıbın olduğu sonucuna ulaşılabilmesi mümkün olmadığı gibi bu yönde bir kanaatin da hukuka ve hakkaniyete aykırı olacağını, kaldı ki her ne kadar söz konusu kök rapor ve ek raporda, müvekkili şirket lehine tespitler yapılmış ise de, tespitler ile bağdaşmayan şekilde varılan sonuç ve kanaatler neticesinde yaptıkları itirazlar üzerine, mahkemenin 31.10.2019 tarihli celsenin 3 no’lu ara kararı ile, “… tarafından düzenlenen raporun denetime ve hüküm kurmaya elverişli görülmemesi nedeniyle dosyanın uzman bir endüstri mühendisi bilirkişiye tevdi ile …davalının meydana gelen zararda ağır kusur, fen ve sanat kurallarına uygunsuzluk, hileli malzeme kullanılması vb. durumun olup olmadığı, zararın gizli veya açık sayılıp sayılamayacağı, ayıp var ise ayıbın giderilme bedelinin yerinde olup olmadığı hususunda rapor alınmasına…” karar verdiğini, mahkemenin kendi verdiği ara karar ile çelişerek, ara karar ile dosyanın tevdi edildiği bilirkişi tarafından hazırlanan rapora hiçbir gerekçe gösterilmeyerek itibar edilmemesi, denetime ve hüküm kurmaya elverişli bulunmayan raporların ise sonradan hükme dayanak yapılmasının anlaşılabilir ve kabul edilebilir olmadığını, bu nedenle de mahkemenin denetime ve hüküm kurmaya elverişli olmadığı kanaatine vardığı 24.05.2019 tarihli kök rapor ile 05.08.2019 tarihli ek raporlara itibar ederek davanın kabulüne karar vermesinin 27.11.2019 tarihli bilirkişi raporunu ise yok sayarak gerekçeli kararında yer dahi vermemesinin hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 22.07.2020 tarihli … Yapımı İşi konulu sözleşme akdedilmiş olup davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir.
Sözleşmenin 22.2 maddesinde “Yapının fen ve sanat kurallarına uygun yapılmaması, hileli malzeme kullanılması ve benzeri nedenlerle ortaya çıkan zarar ve ziyan bakımından alt yükleniciler işin kendi yaptıkları kısmından, yüklenici ise işin tamamından işe başlama tarihinden kesin kabul tarihine kadar sorumludur. Bu sorumluluk işin kesin kabulünün onay tarihinden itibaren on beş yıl süre ile müteselsilen devam eder.”, 22.3 maddesinde de ” Yüklenici ve alt yüklenicinin sorumluluğuna ilişkin diğer hususlar da Yapım İşleri Genel Şartnamesinde yer alan hükümler uygulanır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Bu durumda sözleşmenin az yukarıda belirtilen hükmü gereğince 15 yıllık garanti süresinin olduğu, yerleşik içtihatlarda da kabul edildiği üzere açık ayıp ve gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de, yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için bunu önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplara ilişkin herhangi bir ihbara bağlı olmaksızın iş sahibinin talepte bulunabileceği sabittir.
Dava konusu somut olayda, işin kesin kabulünün 07.11.2012 tarihinde yapıldığı, kesin kabul tutanağının 12.11.2012 tarihinde onaylandığı, davaya konu camlardaki ayıplara ilişkin davacı tarafça 25.03.2013, 05.06.2013 tarihli yazıların gönderildiği, davalının davacının 05.06.2013 tarihli yazısına cevaben gönderdiği ve davacı idarede 24/06/2013 tarihinde kayda alınan yazısı ile kule camlarındaki problemlerle ilgili sorumluluğunun bulunmadığını, işin kesin kabulünün yapıldığını belirterek ayıplı imalat iddiasına karşı çıktığı anlaşılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporları, dosyaya sunulan … San.A.Ş’nin raporu birlikte değerlendirildiğinde davalı tarafça yapılan imalatın ayıplı olduğu anlaşılmakta olup, ayıbın gizli veya açık nitelikte olması davacının garanti süresi içinde ayıba dayalı talepte bulunmasına engel nitelikte değilse de davacının ayıba ilişkin talebini 05.06.2013 tarihli yazıyla davalıya bildirdiği, davalının da 24/06/2013 kayıt tarihli cevabi yazısı ile sorumlu bulunmadığını belirterek karşı çıkmış olmakla mevcut ayıbın giderilmesi için makul süre belirlenerek bu süre kapsamında davacı tarafça talepte bulunulması gerekirken 2018 yılında ayıbın giderilmesi için sözleşme ve işlem yapmış olması zararını artmasına sebebiyet verecek niteliktedir. Mahkemece davalının ayıpları gidermeyeceğini bildirdiği tarihe ayıbın giderilmesi için makul süre tespit edilerek o tarih itibariyle ayıpların giderim bedelinin hesaplanıp hüküm altına alınması gerekirken bu hususlar üzerinde durulmaksızın eksik inceleme ve hatalı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, esası incelenmeksizin mahkeme kararının HMK.’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.12.2019 gün ve 2018/963 E., 2019/1156 K. sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine,
4-Davalı tarafça yatırılan 2.382,65 TL peşin istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-Davalı tarafça ödenen istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 27.09.2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…