Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/416 E. 2022/1038 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/416 – Karar No:2022/1038
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/416
KARAR NO : 2022/1038

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11/02/2020
NUMARASI : 2015/789 E-2020/110 K

DAVACI :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
İHBAR OLUNANLAR :

DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/10/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; yüklenici dava dışı … İnş. ve Tic. Ltd. Şti. tarafından üstlenilen …İl Hududu yol yapım işi’nin, Ankara 10. Noterliği’nin 12/08/1994 tarih ve … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.’ne devredildiğini ve bu şirketin taahhüdünde devam ettiğini, yol yapım çalışmaları sırasında … no’lu parsel üzerinde bulunan ev, arsa, ağaç ve diğer eklentilerin zarar gördüğünden bahisle … tarafından Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin 2007/226 Esasına kayden açılan davada mahkemece verilen 11/06/2009 tarihli ve E.2007/226 K.2009/1095 sayılı kararı ile maddi tazminatın ödenmesine karar verildiğini, kararın … tarafından Batman İcra Müdürlüğü’nün 2009/10231 sayılı dosyası ile icra takibine konulması nedeniyle, idare tarafından 20.195,81 TL olarak ödendiğini, davalı yüklenici şirket ile akdedilen yol işleri sözleşmesi’nin 48’inci, 47’nci ve 30’uncu maddeleri ile yine sözleşmenin (ve eki şartnamenin) yüklenicinin sorumluluğunu belirten maddelerine göre, oluşan zararlardan davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. sorumlu bulunduğunu, bu nedenle müvekkili idare tarafından taşınmaz malikine ödenen tazminatın davalı yükleniciden tahsilinin gerektiğini ileri sürerek, 20.195,81 TL rücuen tazminat alacağının 11/10/2010 ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemesi olduğunu, dosyanın Ankara 5.Asliye Ticaret Mahkemesinde görülmekte olan 2010/756 Esas sayılı dosyası ile aynı olduğunu bu nedenle birleştirilmesi gerektiğini, meydana gelen zarar ile davalı eylemi arasında illiyet bağı bulunmadığını savunarak; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; tüm dosya kapsamı, toplanan deliller, Diyarbakır 2.İdare Mahkemesi’nin 11/06/2009 tarih ve 2007/226 Esas- 2009/1095 Karar sayılı kararı ve bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde, davacı idare ile dava dışı … İnş. ve Tic. Ltd. Şti. arasında 07/12/1993 tarihinde akdedilen sözleşmenin “Sözleşme Konusu İşin Yapılma Yeri, Niteliği, Nev’i ve Miktarı’’ başlıklı 2. maddesine göre, … İl Hududu Yolunun Takriben Km:0+000-34+200 kesiminde yaptırılacak keşif özetinde nev’i ve miktarları belirtilen “Tesviye, sanat yapıları, üst yapı (Alttemel, temel yapılması ile sathi kaplama mıcırı temini) vs. ” işlerinin dava dışı …… Ltd. Şti.’nce üstlenildiği, bahse konu yol yapım işinin 02/08/1994 tarihli ve … yevmiye nolu devir sözleşmesi ile davalı …… Ltd. Şti.’ne devredildiği ve dava konusu işin 30/08/2010 tarihinde tamamlandığı, dava dışı …’in maliki olduğu … parsel nolu arsa, üzerindeki kargir ahır, üstünde briket bina, yanındaki toprak ahır ve meyve ağaçlarında, heyelan nedeniyle oluşan zararın tazmini amacıyla açılan davada, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin 11/06/2009 tarihli ve 2007/226 Esas- 2009/1095 Karar sayılı kararında; davacının taşınmazlarının davalı idarenin sorumluluğunda olan Batman-Sason Karayolunun yapımı sırasında heyelan meydana gelmesi nedeni ile zarar gördüğü hususunun hem Sason Asliye Hukuk Mahkemesince 2003/56 Esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporu ile hem de idare mahkemesi tarafından yaptırılan bilirkişi incelemesi neticesinde sabit olduğu buna göre idarece zararın tazmini gerektiği belirtilerek davanın kısmen kabulüne karar verildiği, daha sonra ilama bağlı olarak dava dışı …’e davacı idare tarafından toplam 20.195,81 TL ödendiği, hükmün tesisinde esas alınan 25/11/2019 tarihli rapor içeriğinde belirtildiği üzere; dava dışı …’in taşınmazında oluşan zararı davacı idarenin taraflar arasındaki sözleşmenin 48.maddesi gereğince tazmin etmekle yükümlü olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne 20.195,81 TL’nin 11/10/2010 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; müvekkilinin, davacı tarafından ihalesi yapılan “… İl Hududu Yol Yapım İşinin” yüklenicisi olduğunu, eldeki davanın müvekkili ile davacı idare arasındaki sözleşme uyarınca yapımı üstlenilen iş devam ederken meydana geldiği iddia edilen toprak kayması neticesinde zarar gören 3. kişi tarafından Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin 2007/226 E. sayılı dosyasına açılan dava sonucu 3.kişiye yapılan ödeme nedeniyle rücuen alacak istemine ilişkin olduğunu, özellikle heyelandan kaynaklanan 3. kişi zararlarının yükleniciye rücu edildiği davalarda Yargıtay 4. ve 15. Hukuk Dairelerince verilen istikrar bulmuş kararlarda, taraflar arasındaki sözleşmenin 30. ve 48. maddelerinin mutlak olarak uygulanacak emredici hükümler olmadığı, zarara konu eylemde yüklenici ve idare kusurunun araştırılması gerektiğinin belirtildiğini ve emsal kararların dosyada bulunduğunu, bu itibarla, davacının dava dilekçesinde ve yargılama süresince ileri sürdüğü, taraflar arasındaki sözleşmenin 30. ve 48. maddeleri hükümleri uyarınca, tarafların kusurları incelenmeksizin, ödenen bedelin tazminine karar verilmesi isteminin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, Mahkemece, hükme esas alınan 25.11.2019 tarihli ek raporun 4.sayfasında “Yol yapım çalışması devam ederken 15.10.2003 tarihli Araştırma Raporuna dayalı olarak … İl Hudut yolunun 18 + 700 km’deki heyelanın stabil (yatay ve düşey yönde hareketsiz) hale gelmesi için ilk olarak yarma şevinden geriye doğru tıraşlama şeklinde malzemenin temizlenmesi, ardından istinat duvarı yapılması, arkasına taş dolgu ile doldurulması, bunun yanında hendek ve standart yüzey altı drenaj yapılması önerilmiş, bu önerinin yerine getirilmesi için de davacı idarenin 20.10.2003 tarihli ve 22455 sayılı yazısı ile davalı yükleniciye ivedi olarak bildirim yapılmış olmasına karşın, dava dosyasındaki mevcut delil durumuna göre davalı yüklenicinin talimat gereklerini yerine getirmediği anlaşılmış, bildirime rağmen davalı yüklenicinin ihmali nedeniyle dava dışı … ‘e ait konut üzerinde kırık, çatlak ve gerilemelere yol açtığı, sonuçta davacı idarenin dava dışı …’e ilama bağlı olarak 11.10.2010 tarihinde toplam 20.195,81 TL’yi ödemek zorunda kaldığı ” tespitine yer verildiğini, raporun hatalı olduğunu, kusur durumuna ilişkin esaslı yanılgılar içerdiğini, yüklenicilerin plan ve projeye aykırı yada ek imalat yapmasının mümkün olmadığını, bu nedenle bilirkişi tarafından heyelanın meydana geldiği yerde bir sanat yapısının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerekirken, bu konuda inceleme yapılmadan kusurun tamamının müvekkiline yükletilmesinin yasaya, mevcut delil durumuna aykırı olduğunu, heyelanın meydana geldiği tarihin ispatlanması gerektiğini, ek bilirkişi raporuna göre 2003 yılında davacı idarenin araştırma raporu hazırlayarak heyelanı ve 3.kişi zararlarını önleyecek tedbirleri öngördüğü ve bunu davalı yükleniciye bildirdiği, ancak yüklenicinin ihmalkar davranarak zarara sebebiyet verdiği belirtilmiş ise de, bu tespitin bütünüyle soyut dosyada mevcut delillere, sözleşmeye aykırı olduğunu, raporun kendi içerisinde çelişkili olduğunu, Diyarbakır 2. İdare Mahkemesi’nin 11.06.2009 tarihli ve E:2007/226, K:2009/1095 sayılı kararında heyelanın ne zaman meydana geldiğinin tespitinin mümkün olmadığının belirtildiğini, bu açık tespite göre, heyelanın idarenin hazırladığı 15.10.2003 tarihli araştırma raporundan sonra mı önce mi meydana geldiğinin belli olmadığını, davacının heyelanın araştırma raporundan sonra meydana geldiğini ispatlayamadığını, oysa bunun aksinin, yani 3. kişi zararına sebep olan heyelanın araştırma raporu düzenlenmeden önce meydana geldiğinin kesine yakın karinesinin, bizatihi araştırma raporu ve davacı kayıtları olduğunu, zira davacı idarenin, projesinin hatalı ve güzergahın heyelanlı bölgede belirlenmiş olması nedeniyle, sıklıkla heyelan vakıasıyla karşı karşıya kalınması üzerine böyle bir araştırma raporu düzenlemeye gerek duyduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için heyelanın, 2003 tarihli araştırma raporu düzenlendikten sonra meydana geldiği varsayılsa dahi, zararın meydana gelmesinde yegane kusurun yine davacı idarede olduğunu, araştırma raporunun, zaten proje müellifi olan ve yol güzergahını belirleyen davacı idarenin, sonraki aşamada bölgenin heyelanlı bir alan olarak seçildiğini bizzat bildiğinin, diğer bir ifade ile yüklenici tarafından bu hususta ayırca bilgilendirmesinin gerekmediğinin kanıtı olduğunu, araştırma raporunu düzenleyen davacı İdarenin, bu raporu yükleniciye ulaştırması, yüklenicinin projede değişiklik yapmasına, projede olmayan ancak raporda bahsedilen çeşitli sanat yapılarına başlamasına olanak sağlamayacağını, bunun olabilmesi için idarece projede gerekli değişiklerin yapılması, projeye giren yeni sanat yapıları ve imalatlara göre ödenek temini ve yüklenicinin bu hususlarda bilgilendirilmesi gerektiğini, idarenin, araştırma raporu düzenlemekten başka, heyelanın olduğu bölgede bunu engellemeye dönük başka bir işlem yapmadığını, müvekkiline kusur atfedilmesinin yegane dayanağı olarak kabul edilen araştırma raporunun davacı idarece de uygulanmaması ve proje değişikliğine gidilmesi nedeniyle verilen kararın hatalı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 31. maddesinde, savaş, seferberlik, ayaklanma ile toprak kayması ve idarenin işlerin tamamlanmış kısımlarını teslim alarak kullanmasından doğacak risklerin idareye ait olduğunu, davaya konu 3. kişi zararının, yol yapım çalışmaları sırasında meydana gelen toprak kaymasından dolayı meydana geldiğini ve sözleşmenin bu açık hükmü uyarınca da müvekkilinin sorumluluğundan söz edilemeyeceğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 07/04/2022 tarih ve 2020/743 Esas- 2022/398 Karar sayılı kararı gereğince mahal mahkemesince eksiklikler ikmal edildikten sonra, istinaf edilen kararın esası incelenmiştir.
Dava, davalı yüklenici tarafından gerçekleştirilen yol yapımı çalışmaları sırasında dava dışı 3. kişinin taşınmazına zarar verildiği, açılan dava sonunda hüküm altına alınan miktarın davcı işsahibi tarafından ödendiği belirtilerek, rücuen alacak istemiyle açılmıştır.
Mahkemece, dava dışı …’in taşınmazında oluşan zarardan davalı yüklenicinin sorumlu olduğu gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 25/11/2019 tarihli bilirkişi raporunun sonuç bölümünün d bendinde yol yapım çalışması devam ederken 15/10/2003 tarihli araştırma raporuna dayalı olarak dava konusu işin bünyesindeki Çatakköprü – Sason Karayolu’nun 18+ 700 km’deki yapılması istenilen yarma şevinden geriye doğru tıraşlama şeklinde malzemenin temizlenmesine, ardından istinat duvarı yapılması imalatlarını, dava dosyasındaki mevcut delil durumuna göre, davacı idarenin 20/10/2003 tarihli talimatına rağmen yerine getirmeyen davalı yüklenicinin en azından15/05/2008 tarihinden önce meydana gelen heyelan nedeniyle dava dışı …’in taşınmazında oluşan zararı tazmin etmekle yükümlü olduğu kabul edilerek, araştırma raporunun olaydan önce yükleniciye tebliğ edildiğinin belirtildiği anlaşılmıştır. Oysa dosya kapsamı ve dosyaya kazandırılan Karayolları Genel Müdürlüğü’nün 10/01/2017 tarihli yazı cevabı ve eklerinin incelenmesinden araştırma raporunun dava dışı 3.kişinin taşınmazının zarar görmesine neden olan heyelan geldikten sonra düzenlendiği anlaşılmakla, mahkemenin bu belgeye ilişkin hükme esas alınan bilirkişi raporu dikkate alarak yaptığı değerlendirmenin hatalı olduğu sonucuna varılmıştır.
İddia, savunma ve dosya kapsamından, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğu ve sözleşme kapsamında davalı yüklenici tarafından yol yapım çalışmaları sırasında dava dışı …’in taşınmazına zarar verildiği ve zararın davacı iş sahibi tarafından ödendiği hususlarında uyuşmazlık bulunmadığı anlaşılmaktadır. Dairemizin 07/04/2022 tarih ve 2020/743 Esas- 2022/398 Karar sayılı geri çevirme kararı üzerine dosyaya kazandırılan davacı ile dava dışı … İnşaat ve Ticaret Ltd. Şti arasındaki 07.12.1993 tarihli sözleşme ve bu sözleşmenin davalıya devrine ilişkin Ankara 13. Noterliği’nin 12.08.1994 tarihli … yevmiye nolu Devir Sözleşmesi’nin incelenmesinde; yanları bağlayıcı nitelikte bulunan sözleşmenin 30, 31 ve 48. maddelerinde 3. kişilere verilecek zararlardan yüklenicinin ne şekilde sorumlu olacağı belirlenmiştir.
Buna göre sözleşmenin 30/1. Maddesinde ve 30/2. maddelerinde iş yerinin, araç ve malzemelerin kesin kabul yapılıncaya kadar korunması ve 3. kişilere verilecek zararların karşılanması bakımından yükleniciye All Risk ve Malî Sorumluluk Sigortası yaptırılması yükümlülüğü getirilmiştir. Yine sözleşmenin “Müteahhidin kusuru dışındaki hasar ve zararlar” başlıklı 31/1 maddesinde “olağan üstü haller ve doğal afetlerin iş yerlerinde ve yapılan işlerde meydana getireceği hasar ve zararlar 30.maddede belirtilen All risk sigorta kapsamında bulunduğundan, müteahhit bu hasar ve zararlar için idareden hiçbir bedel isteyemez” hususu, 31/2 bendinde ise; “Ancak, savaş, yurt içinde seferberlik, ayaklanma, iç savaş ve bunlara benzer olaylar veya bir nükleer yakıttan kaynaklanan radyasyonlar ve bunların gerektirdiği önlemler sonucunda meydana gelecek riskler ile toprak kayması (heyelan), …doğacak riskler idareye aittir.” hususu düzenlenmiştir.
Davalının sözleşmeyle üstlendiği all risk ve mali sorumluluk sigortası yaptırma yükümlülüğünü yerine getirmediği, yani all risk ve malî sorumluluk sigortası yaptırmadığı hususu taraflar arasında aynı sözleşmeden kaynaklanan ve Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin denetiminden geçerek kesinleştiği anlaşılan 12/03/2009 tarih ve 2008/2406 E- 2009/1391 K sayılı ilamından anlaşılmıştır. Sigorta yapılmaması sebebiyle davacının sigortadan karşılayabileceği zararın ödenmek durumunda kalınıp kalınmadığı konusunda bir değerlendirme yapılmamıştır. Bu nedenle mahkemece ikisi sigortacı ve birisi hukukçudan oluşturulacak bilirkişi kurulundan rapor alınarak 3. kişilerin uğradıkları zararın sözleşme gereğince sigorta yaptırılmış olsaydı sigorta kapsamında kalıp kalmayacağının belirlenerek sözleşmenin yukarıda belirtilen madde hükümleri de değerlendirilmek suretiyle ve sonucuna göre davanın karara bağlanması gerekirken eksik inceleme ve değerlendirme ile davanın kabulü doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile mahkeme kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-Ankara 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11/02/2020 tarih ve 2015/789 Esas- 2020/110 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,

3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davalı tarafından yatırılan 345,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır