Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/408 E. 2022/845 K. 15.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/408 – Karar No:2022/845

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/408
KARAR NO : 2022/845

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12/03/2020
NUMARASI : 2018/29 E-2020/245 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 15/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 15/09/2022
Eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; taraflarca akdedilen 29.03.2011 tarihli soğuk hava deposu ve teçhizatı işi ile ilgili eser sözleşmesi gereğince müvekkilinin edimini ifa ettiğini, 17.09.2011 tarihinde geçici kabul yapılarak işin teslim edildiğini, davalının 112.500 Euro tutarlı teminat mektubunu müvekkiline iade ettiğini, müvekkilinin 112.500 Euro hakedişinin kesin kabul tarihine kadar davalı tarafça tutulduğunu, müvekkilinin bakiye alacak ve gecikme cezasının tahsili için Ankara 15. İcra Müdürlüğünün 2011/16352 sayılı dosyasıyla takip başlattığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/58 esas sayılı davasında davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, ancak temyiz üzerine Yargıtay’ın 383.725 Euro asıl alacaktan 112.500 Euro’nun takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı, 18.09.2012 tarihinde muaccel olacağı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verdiğini, mahkemece bozma ilamına uyularak 271.225 Euro karşılığı asıl alacak ve işlemiş faiz üzerinden davanın kısmen kabulüne dair verilen 2017/58 esas- 2017/764 karar sayılı ilamın davalı tarafça temyiz edildiğini, halen temyiz incelemesinde olduğunu, 112.500 Euro teminat alacağının 18.09.2012 tarihi itibariyle muaccel olduğunu, tahsili için Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2017/22327 sayılı dosyasıyla 01.12.2017 tarihinde takip başlatıldığını, haksız itiraz sonucu takibin durduğunu öne sürerek itirazın iptali ile takibin devamına, icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini dava etmiştir.
Davalı vekili özetle; davacı yüklenicinin iş bedeline hak kazanabilmesi için eseri sözleşmeye uygun olarak tamamlaması gerektiğini, 2017/58 esas sayılı davada verilen kararın temyiz edildiğini, karar kesinleşmemiş olmakla davanın derdest olduğunu, kesin kabul tutanağında 8 kalem eksik belirlendiğini, davacının kabul ettiği bu eksikliklerden ikisinin yapılmadığını, bir tanesinin yarım bırakıldığını, 12 aylık test sürecinde birçok hata ve arıza meydana geldiğini, 17.09.2011 tarihinde geçici kabul yapıldığını, gecikme nedeniyle davacı alacağından cezanın mahsup edildiğini savunarak davanın usulden reddine, olmadığı takdirde eksik ve kusurların tespitiyle bedellerinin ve cezai şartın hesaplanarak davacı alacağından mahsup edilmek suretiyle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; “…Tüm dosya kapsamı, Ankara 8. Ticaret Mahkemesi’nin 2017/450 (bozma öncesi 2012/58) Esas sayılı dava dosyası ve faiz hesaplamasına ilişkin bilirkişi raporuna göre; taraflar arasında soğuk hava deposu ve teçhizatı işiyle ilgili olarak 29/03/2011 tarihli eser sözleşmesi imzalandığı, sözleşme kapsamındaki işin davacı tarafından ifa edildiği, 383.725 euro bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemli davanın Ankara 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/450 E sayılı dava dosyasında görülüp sonuçlandırıldığı, işbu davaya konu alacak anılan dava dosyasına da konu edilmiş olup muaccel olmadığı gerekçesiyle 18/10/2017 tarihinde reddine karar verildiği, yargılama aşamasında karar kesinleşmiş olmakla usul ekonomisi yönünden davalının derdestlik itirazının yerinde görülmediği, kesin kabulün 18/09/2012 tarihi itibari ile yapıldığı, 112.500 euro’nun kesin kabule kadar tutulan nakit olup 18/09/2012 tarihi itibari ile iade koşullarının gerçekleştiği ve muaccel olduğu (Ankara 25. Noterliği’nin 21/11/2011 tarihli ihtarname ile talep edildiği ihtarnamenin 12/11/2011 tarihinde tebliğ edildiği), bakiye alacağın tahsili amacıyla başlatılan Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22327 E sayılı takip dosyasında 18/09/2012 tarihinden icra takip tarihine kadar talep edilen faizin 20.599,05 euro olarak hesap edildiği anlaşılmakla taleple bağlı kalınarak itirazın iptali ile takibin devamına, takip tarihinden itibaren asıl alacağı yıllık %2,45 oranında faiz uygulanmasına alacak likit (hesap edilebilir) olmakla harca esas dava değerinin %20 oranında icra inkar tazminatına karar vermek” gerektiği gerekçesiyle “Davanın kabulüne, Davalının Ankara 27. İcra Müdürlüğü’nün 2017/22327 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile takibin asıl alacağa takip tarihinden itibaren yıllık %2,45 oranında faiz uygulanmak suretiyle devamına, Hüküm altına alınan miktarın dava değeri TL karşılığı 590.719,40 TL nin %20 oranı 118.143,88 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine…” karar vermiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında görülen ve dava konusu aynı olan 2012/58 esas sayılı (bozma sonrası 2017/450 E) davada verilen kararın 03.12.2018 tarihinde kesinleştiği, eldeki davaya konu icra takibi 01.12.2017 tarihinde açılmış olmakla davanın derdest olduğu, mahkemece davanın usulden reddi yerine usul ekonomisi gerekçe gösterilerek kabule karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, kesin kabul tutanağında 8 kalem eksik ve ayıplı imalat belirlendiği, davacı yüklenicinin kabul ettiği bu eksikliklerin tamamını gidermediği, icra inkar tazminatına karar verilmesinin doğru olmadığı nedenleriyle kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali talepli olup mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK’da derdestlik dava şartı olarak kabul edilmiştir. Açılmış ve görülmekte olan bir davanın davacısı, hukukî korunma sürecini başlatmış olduğundan artık onun aynı davayı yeniden bir başka mahkeme önüne getirmesinde hukuken korunmaya değer güncel bir yararı bulunmamaktadır. Bu nedenle daha önce açılmış ve hâlen görülmekte olan bir davanın, ikinci kez açılması hâlinde, davacının bu ikinci davayı açmasında hukukî yararı olmadığı gerekçesi ile HMK’nın 114. maddesiyle derdestlik dava şartı kabul edilerek maddenin (ı) bendinde “Aynı davanın, daha önceden açılmış ve hâlen görülmekte olmaması” düzenlemesine yer verilmiştir. HMK’nın 114. maddesinin gerekçesinde derdestlik itirazının hukukî yarar eksikliğinin somut ve özel planda bir düzenleniş biçimi olduğu, onun da temelinde yatan bu düşünceye uygun işlev görmesinin sağlanabilmesi için ilk itiraz olmaktan çıkartılıp, dava şartına ilişkin usulî itiraza dönüştürülmesinde kaçınılmaz bir zorunluluk olduğu belirtilmiştir. Derdest bir davanın ilk koşulu, tarafları, müddeabihi ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış olmasıdır. İkinci koşulu ise daha önce açılmış bulunan davanın hâlen görülmekte olması, kesin hükümle sonuçlanmamış olmasıdır. Bu iki koşulun birlikte bulunması hâlinde derdest bir davanın varlığı kabul edilmelidir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2018/(19) 11-1015 E. 2022/146 K. 17.02.2022 tarih).
Dava konusu somut olayda, derdestlik olumsuz dava şartının sonradan tamamlandığı hususu belirlidir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davalı vekilinin istinaf sebepleriyle sınırlı inceleme yapılmış olmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b.1 madde gereğince esastan reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 40.352,04 TL istinaf karar harcından peşin alınan 10.143,4‬0 TL (54,40+1.500+8.589) harcın mahsubu ile bakiye 30.208,64 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-) İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödediği istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 15.09.2022 tarihinde oy çokluğu ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …

KARŞI OY
Dava şartları, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeniyle ilgili zorunlu koşullardır. Dava şartlarının davanın açıldığı andan hükmün verilmesine kadar var olması gerekir. Davanın açıldığı sırada bulunması gereken dava şartları olumlu, bulunmaması gereken dava şartları ise olumsuz dava şartıdır. Mahkeme dava şartlarının mevcudiyetini davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır ve taraflarca dava şartı noksanlığı her zaman ileri sürülebilir (HMK 115/1). Dava şartı noksanlığının tespiti halinde mahkemece davanın usulden reddine karar verilir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkünse, bunun tamamlanması için kesin süre verilir. Bu süre içerisinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilir (HMK 115/2). Dava şartı noksanlığı mahkemece, davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş; taraflarca ileri sürülmemiş ve fakat hüküm anında bu noksanlık giderilmişse, başlangıçtaki dava şartı noksanlığından ötürü, dava usulden reddedilemez (HMK 115/3).
Dava şartı noksanlığının yargılama aşamasında giderilmesi halinde mahkemenin davanın usulden reddine karar verememesi kanunda düzenlenen koşulların birlikte gerçekleşmesi yani dava şartı noksanlığının davanın esasına girilmesinden önce fark edilmemiş olması ve taraflarca ileri sürülmemiş bulunması, yine noksanlığın hüküm anında giderilmiş bulunmasını gerektirir. Diğer bir deyimle dava şartı noksanlığı hüküm anında giderilmiş olsa dahi, daha önce taraflarca dava noksanlığı ileri sürülmüşse, mahkemece noksanlığın yargılama aşamasında giderildiği gerekçesiyle uyuşmazlığın esasının incelenmesi, esas hakkında karar verilmesi mümkün olmayıp, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi zorunludur.
Olumsuz dava şartları arasında yer alan derdestlik ise tarafları, dava konusu ve dava sebebi aynı olan bir davanın daha önce açılmış ve halen görülmekte olmasını ifade eder. Mülga HMUK’da ilk itiraz olarak düzenlenmiş olan derdestlik, HMK’da dava şartı olarak kabul edilmiştir.
Somut olayda davacı yüklenici, davalı iş sahibi olup, taraflarca 29.03.2011 tarihli eser sözleşmesinin akdedildiği çekişmesizdir. Davacı yüklenici, Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2012/58 esas sayılı davasında 2011/16352 sayılı takibe vaki itirazın iptalini dava etmiş, mahkemece davanın kısmen kabulüyle, 112.500 EURO teminat kesintisi ve 271.225 EURO bakiye iş bedeli karşılığı 943.349,54 TL asıl alacak için itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına…, karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 15. Hukuk Dairesi 17.05.2016 tarih, 2015/3241 esas, 2016/2839 karar sayılı ilamında özetle 112.500 EURO teminat kesintisinin takibin yapıldığı tarihten sonra, yargılama aşamasında 18.09.2012 tarihinde yapılan kesin kabulle muaccel olduğu, bu alacağa ilişkin talebin reddine karar vermek gerektiği gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiş, 2017/450 esasa kaydedilen davada mahkemece bozma ilamına uyularak teminat kesintisine ilişkin alacağın takip tarihi itibariyle muaccel olmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, bakiye iş bedeli 666.712,04 TL asıl alacak ve 4.109,86 TL işlemiş faiz olmak üzere itirazın 670.821,90 TL için iptaline… karar verilmiş, karar Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin 18.12.2018 tarih, 2918/3912 sayılı ilamıyla onanmak ve taraflarca karar düzeltme yoluna başvurulmamak üzere 03.12.2018 tarihinde kesinleşmiştir.
İtirazın iptali talepli eldeki davaya dayanak, 01.12.2017 tarihinde başlatılan Ankara 27. İcra Müdürlüğünün 2017/22327 sayılı takibi 112.500 EURO teminat kesintisinin tahsili talepli olup, itirazın iptali talepli eldeki dava ile 2012/58 (2017/450) esas sayılı davanın tarafları, her iki dava 112.500 EURO teminat kesintisine ilişkin olmakla dava konuları ve dava sebepleri aynıdır. Takip tarihi ve itirazın iptali talepli eldeki davanın açıldığı tarih gözetildiğinde davanın derdest olduğu tartışmasızdır.
Eldeki davanın yargılaması aşamasında 2012/58 (2017/450) esas sayılı davada verilen karar kesinleşmekle olumsuz dava şartı ortadan kalkmış ise de, davalı tarafça cevap dilekçesinde davanın derdest olduğu ileri sürüldüğünden mahkemece davalının derdestlik itirazının incelenmesi ve yukarıda açıklandığı üzere davanın derdestlik nedeniyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken davalının savunması göz ardı edilerek yargılama sürdürülerek usul ekonomisinden bahisle uyuşmazlığın esası incelenmek ve davanın kabulüne karar verilmek suretiyle derdestlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmesi durumunda davalı lehine oluşacak maddi hukuka ve usule ilişkin hakların bertaraf edilmesi, dava şartı noksanlığının taraflarca ileri sürülmesi durumunda noksanlık bilahare giderilmiş olsa dahi davanın usulden reddine karar verilmesini emreden yasa hükmüne açıkça aykırı olduğundan davalının istinaf başvurusunun kabulüyle, mahkeme kararının HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına ve davanın derdestlik nedeniyle dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği düşüncesiyle çoğunluk görüşüne katılmıyorum.
Hâkim …