Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/399 E. 2022/565 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

….
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ


T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

….

DAVACI …

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30/05/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada Dairemizce ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüne dair verilen karar davalı vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozma kararı üzerine dosya Dairemizin yukarıdaki esasına kayıt edilmesi ile yapılan yargılamada duruşmalı inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; yanlar arasındaki 18.12.2009 tarihli sözleşme ve 16.04.2010 tarihli ek sözleşme uyarınca müvekkilinin 50 ton hurdanın kesim-söküm işini yüklendiğini, edimini ifa edip SGK’ndan ilişiksizlik belgesi sunmasına karşın işçi alacakları bahane edilmek suretiyle iki adet teminat mektuplarının iade edilmediğini, 40.000,00 TL bakiye alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, 66.750,00 TL bedelli ve 267.000,00 TL bedelli teminat mektupları nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile iadesini, teminat mektupları iade edilmediği için ödenmek zorunda kalınan komisyon masrafları nedeniyle 6.250,00 TL’nin mevduata uygulanan en yüksek faizi ile birlikte, bakiye hakediş bedeli nedeniyle 40.000,00 TL’nin 19/07/2010 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte tahsilini, yargılama sırasında teminat mektuplarının 16/05/2014 tarihinde nakde çevrilmesi nedeniyle bedellerinin tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasındaki 18/12/2009 tarihli sözleşmenin 11.4, 29 ve 31. madde hükümlerine göre teminat mektuplarının iade şartlarının gerçekleşmediğini, işçi alacakları için müvekkilinin alacaklarını davacıya rücu etme ve teminattan alma hakkı bulunduğunu, davacının işçileri tarafından müvekkili kuruma karşı Kırıkkale 1. ve 2. İş Mahkemeleri’nde açılan davaların kabulüne karar verildiğini ve verilen ilamların icraya konulması nedeniyle ödendiğini, işçi alacaklarının başka sözleşmelerden kaynaklansa da sözleşmenin 31. maddesi gereğince davacının sorumluluğunun bulunduğunu savunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; yanlar arasında hurda kesim-söküm işi konusunda sözleşmeler düzenlendiği ve asıl işveren- alt işveren ilişkisi bulunduğu, sözleşmelerin 11.4 ve 33. maddesi hükümleri uyarınca davalı kurumun davacı yüklenici işçilerine ve üçüncü kişilere herhangi bir ödeme yapmak durumunda kalması halinde yüklenicinin bunu rücuen davalı kuruma derhal ödemekle yükümlü olduğu, aksi halde davalının; önce hakedişlerden, yetmediğinde teminattan kesme hakkına sahip olduğu, davacının, bu iş yanında davalı kurumdan başka işler de aldığının anlaşıldığı, bu hükümlere göre davacı alt işverenin işçilere ve SGK’ya borcu olmaması, SGK’dan ilişiksizlik belgesi getirmesi, işçilerin bir haklarının kalmadığına dair ibraname, ödeme belgesi vb. ibraz etmesi gerektiği, davalının sözkonusu ettiği işçi alacaklarının bu işlerle ilgili olduğu, bu nedenle sözleşme hükmü uyarınca davacı teminatından kesilmesinin sözleşme hükümlerine uygun bulunduğu, dosyadaki mahkeme kararları vb belgeler incelendiğinde davalı asıl işverenin davacı alt işverenin işçilerle ilgili borçlarını teminat mektuplarını nakde çevirerek ödediği ve davalının bu uygulamasının yerinde olduğu, davacının yaptığı işten dolayı davalıdan başkaca bir alacağının da kalmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/12/2016 tarih ve 2013/861 Esas- 2016/784 Karar sayılı davanın reddine dair kararının davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Dairemizin 28/01/2021 tarih ve 2018/2046 Esas- 2021/93 Karar sayılı ilamı ile davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile 333.750,00 TL’nin 16/05/2014 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizini geçmemek üzere işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen kararın davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2022 gün ve 2021/3058 Esas- 2022/663 Karar sayılı kararında özetle; “Bölge adliye mahkemesince sözleşmenin 11.4.1. maddesine göre; yüklenicinin işçi alacaklarından sorumluluğunun bu sözleşme ile sınırlı olduğu teminatın taraflar arasında yapılan diğer sözleşmelerin teminatını teşkil etmediği kabul edilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş ise de, sözleşmenin 33.1-b hükümlerine göre idare hangi nedenle olursa olsun, gerek işçi hakları (ücret, fazla mesai, ikramiye, ihbar kıdem tazminatı vs. gibi işçilik hakları) ve bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi konularda ve keza iş kazası ve meslek hastalığı gibi sebeplerle idare, yüklenici işçilerine ve üçüncü kişilere herhangi bir ödeme yapmak durumunda kalırsa, yüklenici bu ödemeleri rücuen idareye derhal ödemekle mükelleftir. Bu hükümler nazara alındığında yüklenici diğer sözleşmelerle ilişkili de olsa işçi alacaklarından dolayı idarenin yaptığı ödemelerden sorumludur. Dava konusu teminat mektubu bu ödemeleri de kapsar.
Dava konusu teminat mektuplarının yapılan ödemeleri kapsamadığının kabul edilmesi halinde dahi dosya içindeki belgelerden, alınan bilirkişi rapor ve ek raporundan, davalı idarenin iş mahkemelerindeki davalar ve icra müdürlüklerindeki takipler nedeni ile 336.613,17 TL ödeme yaptığı görülmektedir. Davalı idare vekili de süresi içinde ve usulüne uygun verdiği cevap dilekçesi ile ödeme iddiasını dile getirmiştir. Bu savunma takas def’i niteliğinde olduğundan inceleme yapılarak davalının takas savunması değerlendirilerek idarenin yüklenici işçilerine ödediği bedel göz önünde bulundurulup sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.” gerekçesiyle oybirliği ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup, bozma sonrası Dairemizce duruşma açılarak tarafların bozma ilamına karşı beyanları alınmış olup, davacı vekili önceki kararda direnilmesini, davalı vekili bozma ilamına uyulmasını talep etmişlerdir.
Yargıtay bozma ilamına karşı Dairemizin 28/01/2021 tarih ve 2018/2046 Esas- 2021/93 Karar sayılı önceki kararında direnilmesine karar verilmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve teminat mektupları bedellerinin iadesi istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karar davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında, davalı iş sahibine ait hurdaların davacı yüklenici tarafından kesim- söküm işinin yapılmasına ilişkin 18/12/2009 asıl ve 22/04/2010 tarihli ek sözleşme imzalanmış olup, sözleşmeler gereğince davacı yüklenicinin söküm-kesim işine ilişkin edimini ifa ettiği hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmamaktadır.
Taraflar arasındaki ihtilaf, davalı iş sahibi tarafından, işçilerin dava konusu dışındaki başka sözleşmeler nedeniyle davalı kuruma karşı açtıkları tazminat davaları ve talepleri gereğince ödenen tazminat bedelinin gerekçe gösterilerek davacının teminat mektuplarının iade edilmemesinin sözleşme hükümleri gereğince yerinde olup olmadığı , davacının bakiye hakediş alacağının ve banka teminat mektupları nedeniyle komisyon bedelleri alacağının olup olmadığı hususlarına ilişkindir.
Taraflar arasındaki 22/04/2010 günlü ek sözleşmede ana sözleşmedeki hükümler çerçevesinde işin yapılmasının kararlaştırıldığı, bu kapsamda ek sözleşmede belirtilen maddeler dışında ana sözleşme hükümlerine atıf yapıldığının kabulü gerekmiş olup, buna göre yapılan incelemede; taraflar arasında akdedilen sözleşmenin “kesin teminat ve ek kesin teminatın geri verilmesi” başlıklı 11.4.1 maddesinde “Taahhüdün, sözleşme ve ihale dökümanı hükümlerine uygun olarak yerine getirildiği ve Yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun olmadığı tespit edildikten sonra, … Kurumundan alınan ilişiksiz belgesinin idareye verilmesinin ardından kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tamamı yükleniciye iade edilecektir.” hükmüne yer verildiği, yine sözleşmenin “diğer hususlar” başlıklı 33.1-a maddesinde idare, hiçbir şekilde yüklenicinin istihdam edeceği personelin muhatap ve sorumlusu değildir.”, 33.1-b maddesinde ise “hangi nedenle olursa olsun, gerek işçi hakları hangi nedenlerle olursa olsun, gerek işçi hakları (ücret, fazla mesai, ikramiye, ihbar kıdem tazminatı vs. gibi işçilik hakları) ve bunlarla ilgili olarak prim, vergi ve fon gibi konularda ve keza iş kazası ve meslek hastalığı gibi sebeplerle idare, yüklenici işçilerine ve üçüncü kişilere her hangi bir ödeme yapmak durumunda kalırsa, yüklenici bu ödemeleri rücuen idaremize derhal ödemekle mükelleftir. Aksi taktirde öncelikle hakedişlerinden yetmediğinde teminatından defaten tahsil edilecektir. Yüklenici sunacakları ücret ve prim bordrolarında belirtilenlerin yanı sıra diğer tüm işçilik haklarının da ödendiğine ve işçinin herhangi bir hakkının kalmadığına ilişkin ibraname ve bu ödemeyi gösteren banka dekontu gibi gerekli belgeler ile ödeme bordrosu (resmi nitelik taşıyan belge) vb belgeleri ibraz etmedikçe veya başka bir işyerinde işçileri çalıştırmaya devam ettiğini belgeleyemediği sürece, kesin teminat serbest bırakılmaz. Yüklenici işçilerinin başvurmaları veya dava açmaları durumunda anılan belgeleri getirmesi için yükleniciye 15 gün süre verilir. Bu süre içinde belgeleri getiremez ise işçilik alacakları yüklenicinin önce hakedişlerinden kesilerek yetmediğinde teminatı paraya çevrilerek işçilere ödenecektir. Fazlası için idaremizin rücu hakkı saklıdır.” hükmüne yer verildiği görülmektedir.
İş sahibi davalı taraf da bu hükümlere dayanarak, işçilerinin dava konusu olmayan sözleşmelere dayanarak açmış olduğu dava ve talepler sonucu yapmış olduğu ödemeleri gerekçe göstererek teminat mektuplarını iade etmemiştir. Dosyaya ibraz edilen 12/05/2016tarihli bilirkişi kurulu raporunda, davacının dava konusu sözleşmelerden önce 04/04/2008 tarih, 01/11/2008tarih, 24/06/2009 tarih, 14/07/2009 tarihlerinde yine aynı hurda işi aldığı, aynı işçilerle çalıştığı, dolayısıyla bu eski işlerden işçi alacaklarının doğduğu, davacının dava konusu işten dolayı davalı idareye herhangi bir borcunun bulunmadığı ve davacı tarafından çalıştırılan işçilerle ilgili ödenmeyen bir alacağın olmadığı belirtilmiş olup, dosya kapsamından da bu hususların tarafların kabulünde olduğu ve ihtilaf konusu olmadığı anlaşılmıştır.
Bu durumda, yukarıda belirtilen sözleşmenin 33.1.b maddesindeki “her ne suretle olursa olsun gerek işçi hakları…” denilerek tespit edilen işçi alacaklarına ilişkin sorumluluğun sözleşmenin 11.4.1 maddesindeki “… yüklenicinin bu işten dolayı idareye herhangi bir borcunun bulunmadığı tespit edildikten sonra” hükmü dikkate alındığında bu sözleşme kapsamında değerlendirilmesinin gerektiği, dolayısıyla+ teminat mektupları yönünden işçi alacaklarına ilişkin teminatın davaya konu sözleşme ve ek sözleşme kapsamından kaynaklanan işçi alacakları yönünden olduğunun kabulü gerekir. Dava konusu sözleşmelerden kaynaklanmayan işçi alacaklarının bu kapsamda olmadığı, teminatın iadesini engelleyen nedenlerden sayılmadığı, eş deyişle teminatın iadesi koşulları gerçekleşmiş olduğundan, mahkemece davalı idare tarafından irat kaydedilen teminat mektuplarının bedelinin tahsiline karar verilmesi gerekirken reddine ilişkin kararı usul ve yasaya aykırı olduğunun kabulü gerekmiştir. Dosya kapsamından 16/05/2014 tarihinde nakde çevrildiği anlaşılan dava konusu … … Kırıkkale şubesi, 15/12/2009 tarihli ve 267.000,00 TL bedelli ve … … şubesi, 66.750,00 TL bedelli teminat mektupları yönünden davacı vekilinin istinafının yerinde olduğu sonucuna varılmıştır.
Davacı vekilinin bakiye hak ediş bedeli istemine ilişkin talebinin dosya kapsamı ve alınan 12/05/2016 tarihli bilirkişi kurulu raporu dikkate alındığında son hakediş bedelinin ödenmiş olduğu anlaşılmakla talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Yine, davacı vekilinin teminat mektupları için bankalara ödenen komisyon bedellerine ilişkin alacak talebinin de dosya kapsamı, alınan bilirkişi raporu ve davacı tarafça dosyaya sunulan delillerden ıspat edilemediği anlaşılmakla, bu talebin reddine karar vermek gerekmiştir.
Ayrıca uygulanacak temerrüt faiz oranı yönünden, 3095 sayılı Kanun’un 1. maddesinde yasal faiz, 2. maddede ise temerrüt faizi düzenlenmiştir. 2/2. maddede ticari işlerde temerrüt faizinin maddedeki tarih ve oranlara göre belirlenecek avans faizi oranında istenebileceği belirtilmiştir. Avans faizi olarak veya bu anlama gelecek şekilde oran belirtilerek açık talep var ise buna göre; talep farklı bir orana ilişkin ise taleple bağlılık ilkesinin düzenlendiği 6100 sayılı HMK 26/1. maddeye göre talepten fazlaya hükmedilemeyeceğinden taleple bağlı kalınarak uygulanacak faiz türü belirlenmelidir. Bu belirlemede, taleple bağlılık ve hakimin hukuku resen uygulaması ilkelerinin sentezi olarak değerlendirebileceğimiz “kural aşılmaksızın taleple bağlılık ilkesi” de gözardı edilmemelidir. Çünkü talepteki miktarla bağlılık yanında, kuraldaki miktar da aşılmamalıdır. Bu nedenle avans faizi isteme hakkı bulunan tarafın, bunun yerine en yüksek mevduat faizi istemesi halinde en yüksek mevduat faizini geçmemek üzere avans faizine hükmedilmesi gerekeceği (Yargıtay15. H.D. 2016/3378 Esas 2017/2560 karar 14.06.2017 tarih). gözetilerek karar verilmiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın nakde çevrilen teminat mektupları bedellerinin toplamı olan 333.750,00 TL yönünden kısmen kabulü ile bu bedelin teminat mektuplarının irat kaydedildiği 16/05/2014 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizini geçmemek üzere avans faiziyle davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine, diğer taleplerin reddine dair Dairemizin 28/01/2021 tarih ve 2018/2046 Esas- 2021/93 Karar sayılı kararı usul ve yasaya uygun olup, Yargıtay bozma ilamına karşı önceki kararda direnilmesine karar verilerek, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
333.750,00 TL’nin 16/05/2014 tarihinden itibaren en yüksek mevduat faizini geçmemek üzere işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
2-Alınması gereken 22.798,46 TL harçtan peşin alınan 6.489,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 16.309,01 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 31.812,50 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
4-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 6.812,50 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yatırılan 6.489,45 TL harcın davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından yapılan 24,30 TL başvurma harcı, bilirkişi ücreti 2.500,00 TL ile tebligat ve posta gideri 309,00 TL olmak üzere toplam 2.833,30 TL ile istinaf incelemesinden sonra davacı tarafından yapılan 24,50 TL tebligat ve posta gideri olmak üzere toplam 2.857,80 TL yargılama giderinin davanın kabul oranına göre hesap edilen 2.509,71 TL’sinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda bir karar verilmesine yer olmadığına,
8-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
9-Davacı tarafından yatırılan 35,90 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
10-Davacı tarafından yapılan 98,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 28,00 TL tebligat masrafı ile 33,83 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 159,93 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
11-Davalı tarafından temyiz başvurusu nedeniyle yapılan yargılama giderlerinin Dairemizce verilen kararda direnilmesi nedeniyle üzerinde bırakılmasına,
Dair, davacı vekili ve davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.
….

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır