Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/380 E. 2022/1160 K. 17.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
.
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

.
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/04/2019
NUMARASI :….
ASIL VE KARŞI
DAVANIN KONUSU : Alacak- Tazminat (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 17/11/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/11/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan alacak ve tazminat davaları ile karşı davacı tarafından açılan tazminat davasının yapılan yargılaması sonucunda mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen kararına karşı süresi içerisinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin taraflar arasında düzenlenen 25/03/2010 tarihli sözleşme ile davalının yapımını üstlendiği “…” kapsamında bulunan … kazı, destekleme ve beton imalatlarının yapımı işini taşeron olarak üstlendiğini, sözleşme konusu işin bitirilerek davalıya teslim edildiğini ancak, sözleşme kapsamında ödenmesi gereken bazı iş kalemlerinin hiç, bazılarının ise eksik ödendiğini, sözleşmenin 7.maddesine göre tünel kazılarında ölçümlerin B hattı üzerinden yapılacağını, A-B hattının ise en fazla 10 cm. olacağını, bu açık hükme karşın Giriş E-1, Giriş E-2, Giriş E-3, Çıkış E-4 ve Çıkış Bacasının toplam 347.817,12 TL kazı bedelinin hakkedişlere yansıtılmadığını ve dolayısıyla müvekkiline ödenmediğini, taraflar arasındaki sözleşmeye göre müvekkilinin beton imalatlarının sadece işçiliğinden sorumlu olduğunu, bu imalatların 30,00 TL/ m³ birim fiyat üzerinden yapıldığını, Giriş E-1 tüneli beton işçiliğinden, A-B hattına dökülen 839,70 m³ betonun işçilik bedeli olan 25.191,00 TL’nin hakkedişlere yansıtılmadığını ve dolayısıyla müvekkiline ödenmediğini, A-B hattında yapılan kazının bedelinin ödenmediği gibi, bu hatta yapılan kazıların “fazla kazı” olarak nitelendirildiğini ve 5 ila 10 nolu hakkedişler ile 11 ve 12 nolu hakkedişlerden “tünellerdeki tüm fazla kazılara yapılacak olası beton imalatının malzeme bedeli” olarak toplam 156.143,26 TL kesinti yapıldığını, davalı tarafça tüm tünellerde A-B hattı kazısı “fazla kazı” olarak nitelendirilerek imalatı bizzat müvekkili tarafından yapılan 4.188,90 ton Shotcrete (püskürtme beton) işçilik bedelinin de ödenmediğini, birim fiyatı 30,00 TL/ton olan bu imalatının tutarının da 125.667,00 TL olduğunu, yine yukarıdaki aynı nedenle yani tüm tünellerde A-B hattı kazısı “fazla kazı” olarak nitelendirildiğinden, A-B hattına yapılacak olan püskürtme beton işi nedeniyle hakkedişlerden malzeme bedeli olarak toplam 139.478,51 TL kesinti yapıldığını, dolayısıyla sözleşmenin açık hükmüne rağmen A-B hattında yapılan kazı, beton işçiliği ve shotcrete bedelinin ödenmediği gibi, bu alana yapılacak olan olası beton ve shotcrete malzeme bedelinin de hakkedişlerden kesildiğini, neticeden A-B hattı nedeniyle müvekkiline ödenmeyen imalat ve haksız kesinti bedeli toplamının 794.296,69 TL olduğunu, bunun yanısıra Giriş E-1 ve Giriş E-2 tünellerinde taban kazılarında 13 cm.den fazla kazı yaptırıldığını, bu imalatın bedeli olan 37.854,97 TL’nin de müvekkiline ödenmediğini, sözleşme gereğince vinç bedeli, bakımı ve onarımının davalı şirkete ait olduğunu, vincin 25 gün arızalı kalması nedeniyle çalışma yapılamadığını, bu süre zarfında işçilere maaşlarının, sigorta primlerinin iaşe bedellerinin ödendiği gibi, vinç nedeniyle hasar gören excavatörün hasar bedelinin ve yine kiralık olan …’un kirasının müvekkili şirket tarafından ödenmiş olup, toplam olarak 88.815,00 TL zarar oluştuğunu, bu zararın davalı tarafından karşılanması gerektiğini, sözleşme gereğince topoğrafya işlerinin davalı şirkete ait olmasına ve bu işleri kendi bünyesinde çalıştırdığı topoğraf ile yapmasına rağmen, bünyesinde çalışan bu topoğrafların maaşlarının müvekkilinin hakkedişinden kestiğini, bu kapsamda kesilen fatura toplamının 131.384,00 TL olduğunu, yapılan bu haksız kesintinin de davalıdan tahsilini talep ettiklerini, sözleşmenin henüz iş tamamlanmadan davalı tarafça haksız olarak feshedilmesi nedeniyle hakkedişlerden kesilen toplam 474.333,57 TL nakit teminatın da müvekkiline iadesi gerektiğini, sözleşme kapsamında olmasına rağmen, bir kısım imalatların dava dışı 3.kişi şirketlere yaptırıldığını, bu davranışın sözleşmenin tek taraflı ve haksız feshi anlamına geldiğini, haksız fesih nedeniyle şimdilik 10.000,00 TL kâr mahrumiyeti talepleri olduğunu belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL alacağın, 10.000,00 TL kâr mahrumiyeti tazminatının ve 474.333,57 TL nakit teminatın dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesini, sözleşme kapsamında verilmiş olan 1.090.000,00 TL bedelli … Bankası …Şubesinin 17573 nolu hesabı üzerinden keşide edilmiş olan …. seri nolu çekin iadesi mümkün olmazsa iptalini talep etmiştir.
Mahkemece 05/04/2012 tarihli celsede; davacı vekilinin teminat olarak verilen … bankasına ait çekin iadesi yada iptaline ilişkin talebi yönünden, eksik harcın yatırılması için bir sonraki duruşma gününe kadar kesin süre verilmiş, 31/05/2012 tarihli celsede ise verilen kesin süre içerisinde harcın yatırılmamış olması nedeniyle, teminat çekine ilişkin davanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiştir.
Davacı vekili 17/01/2017 harç tahsil tarihli ıslah dilekçesi ile; dava dilekçesinin ıslahı ile fazlaya ilişkin hak ve alacakları saklı kalmak kaydıyla 474.333,57 TL nakit teminat ve 428.324,56 TL imalat alacağı olmak üzere toplam 902.658,00 TL alacağın işlemiş avans faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili; iş yerinin davacıya 13/04/2010 tarihinde teslim edildiğini, sözleşmenin 6.maddesine göre işin sürenin 15 ay olduğunu, davacı işe başladıktan sonra sözleşmenin 7.maddesine uygun olarak yapılan hesaplamalara göre ara hakkedişler düzenlendiğini, davacının, taraflar arasında düzenlenen 31/07/2011 tarihli 15. ara hakkedişten sonra kısa bir süre daha çalıştığını ve işi yarım bırakarak, işçi alacaklarını ve bazı çevre esnafa borçlarını ödemeden şantiyeyi terk ettiğini, davacının sözleşme ile üstlendiği işleri tamamlamadığını, esasen davacının yaptığı imalatlardaki eksik, hatalı ve projeye aykırı işleri düzeltmesi için uyarıldığını yine hatalı işlerden doğan kesintilerin yapılacağının da ihtar ve tebliğ edildiğini, son olarak ise 21/09/2011 tarihli ve …. sayılı yazı ile “…betonun, kesitin uygun hale getirilme işi kaldığı, 47 gün geçmesine rağmen işlerin yapılmadığı, tünelde 1.311,696 m³ eksik iş olduğu, bu işin aciliyetinden dolayı sözleşme gereği yaptırımların uygulanacağı”nın bildirildiğini, davacının işi tamamlamaması nedeniyle müvekkilinin kalan işleri başka bir müteahhide daha yüksek birim fiyatlarla taşere etmek zorunda kaldığını, davacının yaptığı işlere ilişkin geçici kabul başvurusu yapmayarak, müvekkili şirkete borçlu olmasına rağmen iş bu davayı açtığını, davacı şirketin sözleşme kapsamındaki işleri tamamlamaması üzerine, müvekkili şirket tarafından davacının üstlendiği işlerin kübaj cetvellerinde belirtilen toplam icmalinin yapılarak, davacının yaptığı tüm imalatların miktarı ve parasal değerinin bulunduğunu, yapılması gereken kesintilerin mahsup edildiğini ve ara hakkedişlerde A hattına göre yapılan kazı kesintilerinin iadesi yapıldıktan sonra neticeten davacının kesin hesabının KDV tevkifatı ve stopaj kesintisi öncesi toplam 9.480.565,20 TL olarak tespit edildiğini, davacının …. kapsamındaki imalatları ile birlikte müvekkili şirkete toplam 323.492,28 TL borcu bulunduğunu, yapılan icmaldeki hesaplamalarda, A+B hattına göre tünel ve galeri kazı işlerinden 4085,54 m³, dik tünel ve şaft kazısı işlerinden 330.22 m³ kazı imalatının hesaplamaya dahil edildiğini, yine yapılan icmalde, A+B hattı için ara hakkedişlerden fazla kesilen kesintiler bedelinden toplam 150.240,86 TL’nin geri ödemesinin yapıldığını, bu icmalde A+B hattında 959,85 m³ beton işçiliğinin hesaplamaya dahil edildiğini, yine ara hakkedişlerde fazla kesilen beton bedeli olan 76.955,82 TL’nin de geri ödemesinin yapıldığını, bu itibarla davacının A+B hattı ile ilgili 794.296,69 TL alacak iddiasının reddi gerektiğini, davacının fazla taban kazısı yaptırıldığına yönelik iddiasının da doğru olmadığını, aksine projeye aykırı olarak fazla taban kazısı yapıldığından ve çukurlar davacı tarafça doldurulmadığından, bunların düzeltilmesi bedeli olan 8.393,48 TL’nin davacının hesabına borç olarak kaydedildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede vincin müvekkili tarafından temin edileceğine ilişkin bir hüküm olmadığı gibi, arızalanan bir vinç de olmadığını, olsa bile bunun bakım ve onarımının müvekkili şirkete ait olmadığını, taraflar arasındaki sözleşmenin 2.,4.16. ve 5.b maddelerine göre ölçüm personelleri…, …ücretlerinden davacının sorumlu olduğunu, bu işçiler için ödenen ücretlerin davacıya fatura edildiğini, faturalara davacı tarafından itiraz edilmediğini, davacı adına düzenlenen toplam 15 adet hakkedişten 474.333,57 TL nakit teminat kesintisi yapıldığını, sözleşmenin 10. Maddesi ve diğer hükümler gereğince nakit teminatın iadesi şartlarının oluşmadığını, nakit teminatların mahsubundan sonra dahi müvekkilinin 323.492,28 TL bakiye alacağı olduğunu, taraflar arasında geçici kabul yapılmadığını, bu kapsamda geçici kabulden itibaren 1 yılın da geçmediğini, davacının SGK ilişiksiz belgesi de ibraz etmediğini, sözleşmenin 14.maddesinde sözleşmenin sona erme ve fesih hükümlerinin düzenlendiğini, 14.5. maddesine göre müvekkilinin sözleşmeyi işin gereği gibi veya hiç yapılmaması halinde tek taraflı olarak feshedebileceğini, 14.6. maddesine göre de, müvekkilinin geriye kalan işleri dilediği gibi tamamlatmaya yetkili olduğunu, bu itibarla sözleşmeyi davacı taraf, işi terk ederek fiilen feshettiği gibi, somut olayda müvekkili yönünden fesih hakkının da doğduğunu, bu nedenle davacının tazminat taleplerinin de yerinde olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuş, karşı davasında; taraflar arasındaki sözleşmenin 16.maddesine göre müvekkilinin geciken her gün için 5.000,00 TL gecikme cezası kesme hakkı olduğunu, işyerinin 13/04/2010 tarihinde teslim edildiğini, bu tarihe sözleşmeye göre işin süresi olan 15 ayın eklenmesi halinde işin bitirilme tarihinin 13/07/2011 olacağını, bu tarihte işin bitirilerek teslim edilmesi gerekirken karşı davalının işi eksik bırakarak şantiyeyi 21/09/2011 tarihinde terk ettiğini, bu tarihe göre işte 70 gün gecikme meydana geldiğini ve 350.000,00 TL gecikme cezası tahakkuk ettiğini, yine bu tarih itibariyle işin %87’lik kısmının tamamlanmış olup, kalan %13’lük kısmın tamamlanabileceği sürenin 58,50 gün olduğunu, eksik işlere tekabül eden gecikme cezasının da 292.500,00 TL olup, toplam 642.500,00 TL gecikme cezası tahakkuk ettiğini belirterek; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL gecikme cezası tazminatının karşı dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile karşı davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece; asıl ve karşı davanın taraflar arasında düzenlenen eser sözleşmesinden kaynaklandığı, alınan bilirkişi raporlarındaki bilimsel bulgu ve değerlendirilmelerin esasen benzediği, aradaki kısmi çelişkilerin farklı değerlendirmeye dayandığı, esasen alınan üçüncü bilirkişi kök ve ek raporunun hüküm kurmaya yeterli olduğu, bu rapora değer verildiği, çelişen konularda ilk iki rapora göre üstün tutulduğu, davacı yanın 3.879.239 m³ tünel ve galeri kazısı, 330.218 m³ denge bacası kazısı karışlığında 347.817,12 TL’lik hafriyat bedeli alacağının ödenmediğini ileri sürdüğü, davalı işverenin ise A+B hattına göre 4085,54 m³ tünel ve galeri kazısı ile 330.22 m³ dik tünel ve şaft kazısını kabul ettiklerini ve zaten hesaplara dahil ettiklerini beyan ettikleri, bu nedenle davalının cevap dilekçesindeki kabul ve beyanlarına itibar edilip, davacının talebi ile bağlı kalınarak 3.879,238 m³ tünel ve galeri kazısı ile 330,218 m³ denge bacası kazısının 15 nolu hak ediş miktarına ekli tabloda ilave edildiği, A-B hattına dökülen 839,70 m³ beton bedeli konusunda davalı yanın bunun kesin hesapta 959,85 m³ olarak zaten bulunduğunu bildirdiği, davacının ilave kazı bedellerinin davalı tarafından ödenmediğini davalının hatalı kazı yapıldığı iddiasıyla 5 ve 10 nolu hakedişlerden 1.101,83 m³, 11 ve 12 nolu hak edişlerden 633,300 m³ beton bedeli olarak toplam 156.143,26 TL kesintinin iadesi gerektiğini kabul ettiği ve tek taraflı hesaplamalarda dikkate alındığını bildirdiği, davacının kendi hatalı kazısından kaynaklanan beton miktarındaki artıştan davalının sorumlu olmadığı, sözleşmenin 7. maddesinde, her hangi bir sebeple oluşan kazı, beton ve kalıp imalatının taşeronun sorumluluğunda olduğu, ödemeye esas alınamayacağı, jelolojik nedenlerle meydana gelen taşeronun hatasından meydana gelmeyen göçüklerin ise tünel kazı fiyatının yarı bedeliyle ödeneceğine ilişkin hüküm mevcutsa da, davacının jeolojik bir neden ileri sürmediği gibi, her hangi bir kanıt da sunmadığı, davalı vekilinin beyanından 150.240,86 TL kesintiyi iade ettiğini beyan etmekle, davacının davalının kabulünde olan tutarın üzerindeki talebinin yerinde olmadığı, davacının, davalı tarafından yapılan hatalı imalat nedeniyle 4.188,90 ton shotcrete beton işçilik bedeli olarak 125.667,00 TL’nin ödenmediği gibi 2 ve 3 nolu hak edişlerden 467,290 m³ 4 , 5, 6, 7, 8, 9, 11 nolu hak edişlerden 1.563,84 m³, 14 ve 15 nolu hak edişlerden 254,53 m³ shotcrete beton malzeme bedeli olan 139.478,51 TL kestiğini iddia ettiği, davalının ise hak edişlerden fazla kesilen 76.955,82 TL’yi geri ödediğini ileri sürdüğü, oysa sözleşmenin 7. Maddesine göre fazla beton kullanımının tamamen davacının sorumluluğunda olduğu, davalının sorumlu tutulamayacağı, davacı, davalı tarafın talebi ile 13 cm fazla kazı yapıldığını Giriş E-1 tünelinde 393,921 m³, Giriş E-2 tünelinde 67,725 m³ ilave kazı bedeli olmak üzere toplam 37.854,97 TL’nin müvekkiline ödenmesini istemişse de, davalının davacı tarafından yapılan hatalı kazının 8.393,48 TL masrafla geri doldurduğunu talebin haksız olduğunu savunduğu, şartnamede taban kazısı diye ayrı bir imalat bulunmaması ve bu imalattan davacının sorumlu olması nedeniyle davacının talebinin yerinde olmadığı, sözleşmenin 7. Maddesi gereğince taban kazısının fazla olması nedeniyle doğan sorumluluğun davacıya ait olduğundan bu talebin yerinde olmadığı, davacı taraf vincin davalı tarafça temin edileceği, bakım ve onarımından davalının sorumlu olduğu, 25 gün arızalı olması nedeniyle personeli çalışmadığı, personel ücreti SGK pirimi, makine kirası, vincin tamiri gibi sebeplerle 88.815,00 TL zarara uğradığını iddia etmişse de, sözleşmenin 12. maddesi gereğince işin ifası için taşeronun her türlü makinenin kirası, bakım ve onarımının taşerona ait olduğu 5.c maddesinde işverenin taşeronun talebi ile iş makinelerini taşerona bedeli mukabilinde kiraya verebileceğinin belirtildiği, buna göre davacının vinç ile ilgili talebinin yerinde olmadığı, davacı tarafça sözleşme gereğince topoğraf hizmetinin davalı tarafından yürütüleceği belirtilerek, topoğraf için ödenen toplam 131.384,00 TL’nin haksız olarak kesildiğinin ileri sürüldüğü, sözleşmenin 2. 4.16. ve 5.b madde hükmüne göre tüm personel gibi topoğrafya ekibinin ücretinin pirim ve vergi vb. masrafların davacının sorumluluğunda olduğu, bu nedenle bu talebin dahi yerinde olmadığı, davacının kesilen 474.333,67 TL nakdi kesintinin iadesini istediği, davalının nakit teminatın ödenebilmesi için davacının kendilerine borçlu olmaması gerektiği, oysa nakdi teminat mahsup edilse dahi davacının halen borçlu kaldığı, bu nedenle nakdi teminatın iade edilemeyeceğini savunduğu, taraflar arasında 474.333,57 TL kesildiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, sözleşmenin 10. Maddesine göre hak edişlerden %5 nakit teminat kesileceği, işin %70’inin bitirilmesi halinde nakit teminatın %50’sinin banka teminat mektubu karşılığında geri ödenebileceği, kesin kabulden sonra SGK’dan işsizlik belgesi getirilmesi durumunda kalan %50 nakit teminat ile banka teminat mektubunun iade edileceğinin hüküm altına alındığı, sözleşmeden işin %70’i bitirildiğinde teminat mektubu verildiği taktirde, nakdi teminatın %50’sinin iade edilebileceği bildirilmişse de, bunun kesin bir uygulama olmadığı, bakiye %50’nin iade alınabilmesi için kesin kabulün yapılması ve SGK’dan ilişiksizlik belgesinin alınması gerektiği, TBK 123. Madde hükmüne göre somut olayda iş sahibi olan davalının, borcunu ifa etmesi için davacı taşerona uygun bir süre vermesi gerektiği, oysa buna ilişkin dosyada her hangi bir ihtar bulunmadığı, bu nedenle işin bakiye kısmının üçüncü kişiye yaptırılmasının sözleşmenin eylemli feshi anlamına geldiğinin kabul edildiği, bu nedenle aktin eylemli feshi nedeniyle kesin kabulün beklenilmesine gerek bulunmadığı, yerleşik Yargıtay İçtihatlarına göre teminatın iadesi istemlerinde diğer koşulların oluştuğu anlaşıldığından, ilişiksizlik belgesinin sunulması halinde teminatın iadesini gerektiği ancak hem davacı hem de davalı aleyhine işçilik alacaklarının tahsili istemiyle iş mahkemesinde açılan davanın kısmen kabulüne karar verildiği ve icra takibinin devam ettiği gibi, SGK’dan ilişiksizlik belgesinin de getirilmediği bu nedenle, hem nakit teminat kesintisi hem de teminat çekinin iadesine karar verilemeyeceği, davacı taşeronun sözleşmenin davalı tarafından haksız feshi nedeniyle kayıp ettikleri kâr kaybına karşılık çoğa ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL’nin tahsiline karar verilmesini istediği, davalının işin tamamlanmadığı eksik ve hatalı olduğu, sayısız uyarılara rağmen davacı tarafından tamamlanmadığı, yapılan işin hatalı ve eksik olduğu, işverenin işi %30 azaltabileceğine ilişkin sözleşme hükmü ve imalatın seviyesi karşısında kâr kaybı talebinde bulunamayacağı, sözleşmenin 6. maddesine göre işin başladığı tarihten sonra 15 ayda bitirilmesinin öngörüldüğü, işin bitirileceği tarihin 13/06/2011 olduğu, ancak bu tarihte işin bitirilmediği, sözleşmenin 3. maddesine göre işin tamamlanmayan kısmının işveren tarafından gerekli takviye yapılarak taşeron namı hesabına yapılması gereken işleri yapmakta veya yaptırmakta serbest olduğunun kararlaştırıldığı, davalı işverenin işin sözleşme şartlarına göre yapılması ve tamamlanması için defalarca davacı taşeronu uyardığı, bu durumda davalı işverenin sözleşmenin 3. maddesindeki hakkını kullanarak eylemli olarak akitten dönerek bakiye işi üçüncü kişiye yaptırmakta haklı olduğu dolayısıyla davacının kâr kaybı şeklindeki talebinin yerinde olmadığı, davacı taşeronun, sözleşme gereği verdiği 1.090.000,00 TL teminat çekinin iadesini istediği, davalının çekin iadesi için gerekli koşulların oluşmadığını savunduğu, teminat çekinin iadesi için geçici ve kesin kabullerin yapılması ve SGK ilişiksizlik belgesinin sunulmuş olması gerektiği, bu hususlar yerine getirilmeden çekin iade edilemeyeceği, sözleşmenin 4.11. maddesinde taşeronun sözleşme bedelinin %10 oranında 1.090.000,00 TL tutarında kesin teminat vereceğini, işin süresinde noksansız ve sözleşmeye uygun tamamlanması, kesin kabulün onaylanması, taşeronun personeline borcunun işverene rücu edilmesi olasılığının ortadan kalkması halinde bir ay içerisinde çekin iade edileceğinin taraflarca kabul edildiği, taraflar arasındaki sözleşmenin eylemli olarak feshedildiği, teminat çekinin iadesinin kesin hesap çıkarılması ve taşeronun işverene borcunun bulunmaması ve SGK ilişiksizlik belgesi bulunmadığının tespitine bağlı olduğu, ancak davacının davalıya borçlu olup olmadığının bu dava ile anlaşılacağı, davacının borcunun bulunmadığının anlaşılması halinde verilecek süre içinde SGK ilişiksizlik belgesinin sunulması halinde teminat çekinin iadesinin gerektiği, bu dava devam ettiği ve SGK ilişiksizlik belgesi sunulmadığından, teminat çekinin iadesinin mümkün olamayacağı, karşı dava yönünden yapılan incelemede; karşı davacı … İnşaatın sözleşme süresinin 13/07/2011 tarihinde dolduğu, taşeronun 21/09/2011 tarihinde işyerini terk ettiği, iş yerini terk ettiği tarihte işin 70 gün gecikmiş olduğu, kalan %13 oranındaki işin 58,5 günde tamamlanabileceği, işverenin sözleşmeye günlük 5.000,00 TL ceza üzerinden toplam 642.500,00 TL ceza alacağının doğduğunu ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL bedelin tahsilini istediği, iş süresinin sözleşmenin 6. maddesinde düzenlendiği, yer tesliminin 13/03/2010 tarihinde yapıldığı, 15 aylık iş süresinin sonunun 13/06/2011 olarak hesaplanmışsa da, karşı davacı vekilince 13/07/2011 olarak belirtildiği, sözleşmenin 16. maddesinde gecikilen her gün için 5.000,00 TL cezai şart öngörüldüğü, ancak gecikmenin bir ayı geçmesi halinde işverenin sözleşmeyi fesh edebileceği, teminatlara el koyabileceği, 17. Maddede ise işverenin, taşeronun sözleşmede belirtilen yükümlülüklerini yerine getirmesini talep etmedeki ihmalinin bu yükümlülüklerin yerine getirilmesini talep etmekten tamamıyla feragat ettiği anlamına gelmeyeceği gibi, yükümlülüklerin yerine getirilmesinin daha sonra da talep edilmesini engellemeyeceği hükmünün yer aldığı, sözleşmenin 16. maddesindeki cezai şartın ifaya ekli ceza koşulu olduğunun belirgin olduğu, ifaya ekli cezai şartın talep edilebilmesi için sözleşmenin ifa ile sonuçlanması başka deyişle akdin feshedilmemesi gerektiği, somut olayda karşı davacının sözleşmeden eylemli olarak dönerek işi üçüncü kişiye tamamlattığı, bu nedenle ifaya bağlı cezai şartı isteyemeyeceği, belirtilen bu kabul dışındaki bilirkişi raporları ve taraf iddia ve savunmalarına, taraf itirazlarına değer verilmediği gerekçesiyle; asıl dava ve karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı- karşı davalı vekili istinaf başvurusunda; gerekçeli kararda, onaylı projenin davacı tarafından ibraz edilmediğinin belirtildiğini, oysa, her iki tarafın da onaylı projenin ibrazı yükümlülüğü olduğunu, Mahkemenin öncelikle onaylı projenin ve revize projelerin örneklerini dava dışı iş sahibi … Müdürlüğünden isteyerek dava dosyasına getirtmesi ve bilirkişilerin detaylı inceleme yapmasına olanak sağlaması gerekirken, yapılmamış olmasının usulü eksiklik olduğunu, imalatı yapılan tünellerin iç içe geçmiş tüneller olduğunu, örneğin şaft (baca) tüneli açılmadan ana tünel inşaatının başlayamayacağını, dolayısıyla tünellere ilişkin işyeri tesliminin aynı gün olmasının mümkün olmadığını, bu nedenle, mahkemeden ana işveren … … ile davalı … arasında yapılan işlere ilişkin, günlük, haftalık tutanak ve yazışmaların dava dosyasına getirtilmesinin, bu şekilde tünel işlerine ne zaman başlandığının tespitinin talep edildiğini, ancak dava dışı … …’nin, davacı … Ltd. ile aralarında bir yazışma veya tutanak olmadığını bildirerek, davalı … … ile aralarındaki yazışmaları ve tüm tutanakları ibraz etmekten kaçındığını, ibrazdan kaçınılan raporlar ve tutanaklarda hangi tünelin hangi tarihte kazılmaya başlandığı, dolayısıyla yapılan işte gerçekten bir gecikme olup olmadığı araştırılabilecek iken, mahkemenin bu hususu gözardı etmesinin usulü eksiklik olduğunu, hükme esas alınan 3. bilirkişi raporunun, dava dışı … … ile davalı … arasında yapılan ara hakedişlerin dava dosyasına sunulmaması ve bu nedenle karşılaştırma yapılamaması nedeniyle denetime elverişli bir rapor olmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, mahkemenin gerekçeli kararının 10.sayfasında tünel kazısı ve püskürtme beton alacağına ilişkin olarak, davalının kabulünde olan 150.240,86 TL’nin üzerindeki talebinin yerinde olmadığı belirtilmesine karşın, hüküm kısmında davanın tamamının reddedilmesinin de usule aykırı olduğunu, sözleşmeye göre tünel aynasının hazırlanarak taşerona teslim edilmesinin zorunlu olduğunu, yine şaft tüneli açılmadan da ana tünele girilmesinin mümkün olmadığını, baraj inşaatının, çoğunlukla birbirine geçmeli tünellerinin hepsinin aynasının aynı anda kazılmasının mümkün olmadığını, dolayısıyla tüm işyerinin aynı günde taşerona teslim edildiği yönündeki iddianın işin yapılışına uygun olmadığını, Mahkemece hükme esas alındığı belirtilen 3. bilirkişi raporuna göre, 15 nolu hakedişe yansıtılmayan imalat tutarının (eksik olsa bile) Tünel kazısı; 3879,24 m³ x 82,00 TL:318.097,68 TL, Denge bacası kazısı;330,22 m³x 90,00 TL:29.719,80 TL, Beton işçiliği;839,70 m³ x 30,00 TL:25.191,10 TL, Püskürtme beton işçiliği;3.003,26 m³ x 30,00 TL: 90.097,80 TL olmak üzere toplamda 463.106,38 TL olarak hesaplandığını, bu bedele 83.359,15 TL KDV eklendiğinde toplam alacak miktarının 546.465,53 TL olacağını, yine bu miktara 227.196,68 TL kesintilerin iadesine dair alacak eklendiğinde, 773.662,21 TL alacağın ortaya çıktığını, bilirkişinin KDV tevkifatı olarak 358.104,50 TL mahsup etmesinin yasal olmadığını, zira dava tarihi itibariyle KDV tevkifat oranının, KDV tutarının 1/6’sı olup bu rakamın da 298.420,41 TL olduğunu, bilirkişi raporunda yapılan hesaplama biçimi esas alınacak olursa tasfiye kesin hesabının; Yapılan imalatların tutarı 9.947.347,19 TL, %18 KDV tutarı 1.790.522,49 TL, 1/6 KDV tevkifatı (-) 298.420,41 TL = 11.439.449,27 TL olduğunu, iade edilmesi kabul edilen kesintiler toplamı 227.196,68 TL eklendiğinde 11.666.645,95 TL alacak bulunduğunu, davalının yaptığı ödemeler toplamı 10.967.772,84 TL’nin bu bedelden mahsubu halinde ise; 698.873,11 TL imalat bedeli alacağının bulunduğunun ortaya çıktığını, bu alacağın 474.333,57 TL’sı nakit teminat kesintisi olduğundan, bakiye imalat bedeli alacağının; 224.539,54 TL olduğu sonucuna varıldığını, bilirkişi raporunda, iade edilmesi gereken 227.196,68 TL’nin toplam hesaba yansıtılmaması nedeniyle yanlışlık yapıldığını, buna rağmen, 3. Bilirkişi raporunu hükme esas alan mahkemenin davanın reddine dair kararının dayanağının ne olduğunun anlaşılamadığını, dava dışı … …’nin istenilen belgeleri göndermediğini, yine kendilerinde olması gereken onaylı projeyi dahi ne davalı şirketin ne de dava dışı iş sahibi … …’nin ibraz etmediğini, dolayısıyla tünel aynalarının farklı zamanlarda teslim edildiği olgusunu kanıtlama şanslarının kalmadığını, buna rağmen dava dışı … … ile davalı şirket arasında düzenlenen 13/07/2011 tarihli tutanakta tünel işlerinin %94 ‘ünün bitmiş olduğunun belirtildiğini, bu tutanağın bilirkişi raporlarında işin %13’ünün kaldığı yönündeki tespitlerin aksini ispatladığını, davalı şirketin sözleşmeyi hangi nedene dayanarak feshettiğini gösteren tek bir yazılı belge bulunmadığını, 21/09/2011 tarihli TSN-68 sayılı yazının, davacı şirketin … tüneli’nden çekilmesinin istendiği belge olduğunu, bu belgede de fesih nedeni belirtilmediğini, kalan %6’lık iş için TBK 123.maddesi uyarınca davacı şirkete süre verilmesi gerektiğini, davalı şirket tarafından davacı şirkete bu yönde süre verildiğine ilişkin yazılı belge bulunmadığını, buna rağmen bilirkişi kurulunun “davalı şirketin davacı şirketi bu hususta defalarca ikaz ettiği” yönünde davalı şirketin beyanlarının tekrarı mahiyetinde kanaate vardığını, mahkemenin de aynı kanaati paylaşarak kâr mahrumiyetine ilişkin taleplerinin reddine karar vermesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin nakdi teminatın iadesi taleplerinin reddine ilişkin kararının da yerinde olmadığını, zira sözleşmeyi tek taraflı olarak fesheden davalının, feshedilen sözleşme ile yüklendiği edimlerin yerine getirilmesini müvekkili davacıdan isteyemeyeceğini, yargılama sırasında davalının, davacı taşeronun her hangi bir SGK primini ödemediğini, ödenmeyen sigorta primini müteselsil sorumluluk gereği kendisinin ödediğini ileri sürmediğini, zira taşeronun sözleşme konusu iş nedeniyle SGK pirim borcu olmadığını, ayrıca kendi işyeri sicili üzerinden SGK’da kaydı bulunan davalı …’ın, davacı taşeron şirketin SGK borcu bulunup bulunmadığını sorgulama olanağı bulunduğunu ve borcunun olmadığını bildiği halde, davacının SGK ilişiksiz belgesi getirmediğini ileri sürerek nakit teminat kesintisini iade etmemesinin TMK 2.maddesinde belirtilen “hakkın kötüye kullanılması” niteliğinde olduğunu, diğer yandan, mahkeme tarafından ilgili SGK müdürlüğüne yazı yazılmak suretiyle davacı taşeron şirketin SGK mevzuatından kaynaklı bir borcunun bulunup bulunmadığı hususunu sorması ve gelecek cevaba göre, borcun bulunması ve/veya davalı tarafından ödenmiş olması halinde bu miktarın hesaplamadan düşülmesi suretiyle yargılamayı sürdürmesi gerekirken, bu yönde bir ara karar kurmadan, hatta taraflarına ilişiksiz belgesi sunmak için süre dahi vermeden, ilişiksiz belgesi ibraz edilmediğinden teminat alacağına ilişkin davayı reddetmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu, nakdi teminatın iade edilmemesi gerekçesi olarak gösterilen iş mahkemesi kararının, davacı şirket çalışanının iş kazası nedeniyle uğradığı zararın tazminine yönelik olduğunu, davalı şirketin işyeri all-risk sigortası yaptırdığı, sigorta şirketi … Sigorta’nın anılan davada ihbar edilen olarak yer aldığını, her ne kadar davalı … şirketi, iş kazası nedeniyle uğranılan zararı kendisi ödemiş olsa da, ödediği miktarı sigorta şirketinden alacağını, bu durumda mahkemece Ankara 15. İş Mahkemesi kararı nedeniyle, davalı … şirketinin davacı … Ltd. adına yaptığı ödemelerin ne kadar olduğunu, yapılan ödemelerin … Sigorta şirketinden tahsil edilip edilmediğini, tahsil edildi ise veya tahsil edilmemiş olmasına rağmen sigorta teminatı dışında kalan miktarın ne kadar olduğunu araştırıp, sigorta teminatı dışında bir miktar kalmadığının tespiti halinde, … İnşaat tarafından ödenen miktarı göz ardı etmesi, sigorta teminatı dışında kalan bir miktar bulunması halinde ise belirlenecek bu miktarın kararın infazı sırasında dikkate alınması gerektiğini belirtmesi gerekirken, bu usullerin hiç birini takip etmeden, Ankara 15. İş Mahkemesinin anılan kararını gerekçe göstermesi ve nakit teminat alacağına yönelik davayı reddetmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; istinaf istemlerinin esastan kabulü ile, usul ve yasaya aykırı mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın ıslah dilekçesi de dikkate alınarak kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf başvurusunda; Mahkemenin gecikme cezası tazminatına ilişkin taleplerinin reddine ilişkin kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, taşeron sözleşmesinin “Cezalar” başlıklı 16. maddesinde, fesih hakkı ve kararının tamamen müvekkili şirketin inisiyatifine bırakıldığını, bilirkişilerin ve yerel mahkemenin tespit ettiğinin aksine, ifaya bağlı cezai şart tanımının yapılabilmesi için yüklenicinin edimini ya hiç ya da gereği gibi yerine getirmemiş ve/veya yüklenicinin kusuru olmaksızın işe başlamamış olması gerektiğini, dava konusu olaya bakıldığında ise, mahkemenin kanaatinin aksine, müvekkilin sözleşmeyi eylemli olarak feshetmediğini, aksine davacı-karşı davalı şirketin, sözleşmenin gereklerine uygun olarak yapması gerekenleri yapmak yerine sebep dahi göstermeden işyerini terk ettiğini, bunun üzerine müvekkilinin işyerini terk eden şirketin işini başka bir taşerona daha yüksek giderlerle tamamlattırmak zorunda kaldığını, bu durumda müvekkili şirketin eylemli feshinden bahsedilemeyeceğini, asla kabul anlamına gelmemekle beraber ifaya bağlı cezai şartın salt sözleşmenin ifa ile sonuçlanmasında değil, sözleşmenin yüklenicinin kusuru ile sonlanması halinde de istenebileceğini, kaldı ki TBK’nın “Seçimlik Haklar” başlıklı 125. maddesi uyarınca “Temerrüde düşen borçlu verilen süre içinde, borcunu ifa etmemiş veya süre verilmesini gerektirmeyen bir durum söz konusu ise alacaklı, her zaman borcunu ve gecikme sebebiyle tazminatını isteme hakkına sahiptir.” demek suretiyle süre verilmesini gerektirmeyen hallerde de gecikme tazminatının istenebileceğini açıkça hüküm altına aldığını, bu açıklamalar çerçevesinde müvekkili şirketin 642.500,00 TL gecikme cezası talep etmesinde sözleşmesel veya kanuni bir engel bulunmamakta olup taleplerinin kabulü gerekmekte iken, aksi yönde verilen hükmün usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkemenin karşı davalarının reddine ilişkin kararının kaldırılarak, karşı davanın kabulüne karar verilmesini, davacı- karşı davalı şirketin istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl ve karşı dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak ve tazminat istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl ve karşı davanın reddine dair verilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 23/02/2022 tarih ve 2020/252 Esas-2022/213 Karar sayılı geri çevirme kararı uyarınca, davalı-karşı davacı şirketin vekaletname eksikliği ikmal edilerek gönderilmekle, tarafların istinaf başvurularının esası incelenmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 25/03/2010 tarihli “… İşine Ait Tünel Yapım İşlerine İlişkin Taşeron Sözleşmesi” niteliği itibariyle sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 355 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı-karşı davalı … ….Ltd.Şti. taşeron, davalı-karşı davacı …..Ltd.Şti. yüklenicidir. Bu sözleşme ile davacı-karşı davalı taşeron; davalı-karşı davacı yüklenici tarafından üstlenilen … kapsamında gerçekleştirilecek olan, Km. 0+000 ile 2+964,37 arası … Tüneli, Km.2+964,37 ile 3+156,38 arası … …. L=293,36’nın kazı, beton, kalıp ve demir işleri ile bu işlere ilave olarak gerçekleştirilerek her türlü destekleme çalışmaları ve beton döküm öncesi yapılması gerekli hazırlık işlerinin, burada yazılı olmayan, konuyla ilgili tüm işçiliklerinin yapılımı işini, tabloda gösterilen birim fiyatlar ile üstlenmiştir. Birim fiyatlara KDV dahil olmayıp, KDV ödemesinin aylık olarak düzenlenecek hakedişlere dahil edileceği kabul edilmiştir.
Taraf beyanları ve dosya kapsamındaki bilgi ve belgelere göre, sözleşme kapsamındaki işin tamamlanmadığı sabittir.
Davacı-karşı davalı taşeron vekilince dava dilekçesinde; sözleşme kapsamında yapılan işle ilgili, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak; iş bedelinden yapılan kesintiler ve eksik ödemelere ilişkin 10.000,00 TL, hakedişlerde yapılan nakdi teminat kesintisi bedeli 474.333,57 TL ve haksız fesih nedeniyle 10.000,00 TL kâr kaybı tazminatı; 17/01/2017 tarihli ıslah dilekçesinde ise, yine fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 474.333,57 TL nakit teminat ve 428.324,56 TL imalat alacağı olmak üzere toplam 902.658,00 TL alacağın işlemiş avans faizi ile davalıdan tahsili talep edilmiştir. Mahkemece; davalının cevap dilekçesindeki kabul ve beyanlarına itibar edilip, davacının talebi ile bağlı kalınarak 3.879,238 m³ tünel ve galeri kazısı ile 330,218 m³ denge bacası kazısı üzerinden yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı belirtilmiş ise de; davacının dava ve ıslah dilekçesinde fazlaya ilişkin haklarını, metrajlara ilişkin olarak da saklı tuttuğu anlaşılmış olmakla, bu alacak kalemleri için, fazlaya ilişkin saklı tutulan haklar yönünden bir inceleme yapılmaması hatalı olmuştur.
Gerekçeli kararda; davacı-karşı davalı taşeron tarafından, hakedişlerde yapılan hatalı ilave kazı kesintileri nedeniyle 156.143,26 TL alacak talebinde bulunulduğu, davalı-karşı davacı yüklenici vekilinin 150.140,86 TL kesintinin iade edildiğini beyan ettiği, bu nedenle davalı-karşı davacının kabulünde olan tutar yönünden davacı-karşı davalı talebinin yerinde olduğu kabul edilmiş ise de; davacı-karşı davalı alacağı hesaplanırken, kabul edilen miktar hesaplamaya dahil edilmemiş olup, böylelikle gerekçe ile hüküm arasında çelişki oluşturulması doğru olmamıştır.
Mahkemece bilirkişiler … tarafından düzenlenen 3. Bilirkişi Heyeti raporu hükme esas alınmıştır. Bilirkişi heyetince düzenlenen 09/10/2017 tarihli kök raporda, taraflar arasındaki sözleşme kapsamında tasfiye kesin hesabı çıkarılmıştır. Bu rapora karşı taraf vekillerinin beyan ve itirazları sonrası, 22/12/2017 tarihli celsede, davanın taraflarına, davacı-karşı davalının üstlendiği işlerle ilgili davalı- karşı davacı tarafından kabul edilen projelerin sunulması için kesin süre verilmiş, projeler sunulduğu takdirde bu projeler dikkate alınarak, dava, cevap, karşı dava, karşı davaya cevap ve şu ana kadar alınan bilirkişi raporları dikkate alınarak tüm iddiaları ve savunmaları karşılayacak ek rapor düzenlenmesinin istenilmesine karar verilmiştir. Bu ara kararı kapsamında davalı-karşı davacı yüklenici vekilince 05/01/2018 tarihli dilekçe ile birlikte … Barajı ve HES projesinin bulunduğu belirtilen CD dosyaya sunulmuş olmakla birlikte, bilirkişi heyetinin 15/10/2018 tarihli ek raporunda bu CD’nin incelendiğine ilişkin bir tespitte bulunulmamış, bu kapsamda, davacı-karşı davalı taşeronun projeler hususundaki iddiaları, yine kök rapora taraflarca yapılan diğer itirazlar karşılanmamıştır.
Davacı taşeronun nakdi teminatların iadesine yönelik talebi yönünden; sözleşmenin 10. maddesinde “işin %70’inin tamamlanması şartıyla nakdi teminatların yarısının, kesin kabulün yapılmasından ve SGK ilişiksiz belgesinin getirilmesinden sonra da kalan diğer yarısının iade edileceği” düzenlenmiştir. Taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşme konusu işin taraf beyan ve kabullerinde olduğu üzere tamamlanmadan sonlandırıldığı anlaşılmış olmakla, sözleşmenin bu madde hükümleri ve işin tamamlanma oranına göre, yeni uyuşmazlık ve davalara sebep olunmaması da değerlendirilerek, teminata ilişkin SGK ilişiksiz belgesi yönünden, davacı-karşı davalıya bu belgenin sunulması için makul bir süre verilmesi, yine işçi alacakları ile ilgili açılan davalar ve bu davalar nedeniyle davalı-karşı davacı tarafından yapıldığı yada yapılacağı belirtilen ödemelere ilişkin miktarlar belirlenerek ve davacı-karşı davalının, işçi alacakları yönünden sigorta kapsamında, ödemenin sigorta şirketi tarafından yapılacağına ilişkin iddiası ve beyanı ile, dava konusu olmayan ve davacı tarafından verildiği anlaşılan teminat çeki de değerlendirilmek suretiyle, toplanacak bu delillere göre değerlendirme yapılması gerekirken, eksik inceleme ile bu alacak kalemi yönünden yukarıdaki gerekçe ile talebin reddine karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Mahkemesince yapılması gereken iş; yukarıdaki açıklamalar da dikkate alınarak, taraflar arasındaki sözleşmenin, iş tamamlanmadan sonlandığı dikkate alınarak, dava konusu sözleşmeye ilişkin projelerin olduğu belirtilen CD, taraflar arasındaki sözleşme hükümleri, taraflarca sözleşmenin ifası ile ilgili dosyaya sunulan deliller kapsamındaki belgeler ve yazışmalar ile taraf beyanları değerlendirilmek suretiyle, yine davalı tarafça dayanılan icmalin davalıyı bağlayacağı da gözetilerek, tarafların hükme esas alınan 3.bilirkişi heyetinin kök ve ek raporuna itiraz ve beyanları da değerlendirilmek suretiyle tasfiye kesin hesabının çıkartılması, sözleşme kapsamında davacı taşeron alacağından kesildiği anlaşılan nakdi teminatların iadesine ilişkin talebe yönelik deliller toplandıktan sonra; nakdi teminat kesintilerinin davacı-karşı davalı taşeron alacağına eklenip eklenmeyeceği ve eklenecek ise miktarının belirlenmesi, yine bu kapsamda tarafların sözleşmenin sona erdirilmesindeki kusur durumları da değerlendirilerek asıl ve birleşen davanın sonuçlandırılmasıdır.
Açıklanan nedenlerle; taraf vekillerinin sair istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜNE,

2-Ankara 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 18/04/2019 tarih ve 2011/673 Esas- 2019/346 Karar
sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Davacı- karşı davalı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,

5-Davalı- karşı davacı tarafından yatırılan 44,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,

Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 17/11/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır