Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/38 E. 2023/1014 K. 11.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/38 – Karar No:2023/1014

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/38
KARAR NO : 2023/1014

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/11/2021
NUMARASI : 2020/176 E-2021/746 K

DAVACI :
VEKİLİ
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 11/10/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 03/11/2023

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen kararına karşı davalı vekilince süresinde istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davalı borçlu aleyhine; ödenmeyen fatura bedellerinin tahsili amacıyla Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15997 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı borçlunun itirazı üzerine takibin durduğunu, müvekkili şirket ile davalı arasında sözleşme akdedilerek, sözleşmede belirtilen ölçü ve nitelikte cam ürünü temini ile öngörülen süre içinde teslimi hususunda anlaşmaya varıldığını, müvekkili şirketin sadece ürünün temininden sorumlu olup montaj sorumluluğu bulunmadığını, montajın gecikmesi ya da montajdan kaynaklanan kusur, eksik ve ayıplardan ötürü müvekkili firmaya sorumluluk yüklenemeyeceğini, sözleşmede kararlaştırılan edimin ifa edildiğini, davalı şirket tarafından faturalarla ilgili herhangi bir ödeme yapılmaması üzerine müvekkili şirketçe, takibe konu Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15997 Esas sayılı dosyası ile faturalar/cari hesap ekstresi dayanak gösterilerek 72.383,28 TL bedelli icra takibi başlatıldığını, davalının takibe haksız olarak itiraz ettiğini belirterek; davalının icra takibine yaptığı itirazın iptalini, davalı şirket aleyhine %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin yükleminde tamamlanan, … projesinde cephe cam sistemleri imalat, tedarik ve montajı işlerinin çeşitli firmalara verildiğini, davacı firmanın da anlaşma yapılan firmalardan olduğunu, davalı taraf ve müvekkili arasında; 11/05/2016 tarihinde “B,C1,C2,C3,E,F Blok Cephe Camları İmalat ve Tedarik Sözleşmesi ile, 21/09/2016 tarihli 4 mm Kalınlıkta Rodajlı Fiotal Ayna yapılması konulu Zeyilname -1, 31/10/2016 tarihli 6 mm Kalınlıkta Rodajlı Fiotal Ayna yapılması konulu Zeyilname -2, 31/10/2016 tarihli 8 mm Temperli TRC Coolplus 50/33 4-20 mm HB -6 mm Kalınlıkta Temperli Emaye Boyalı Düz Camın 8 mm Temperli TRC Coolplus 50/33 -Z0mm HB 410 mm Kalınlıkta Temperli Emaye Boyalı Cam İle Değişimi konulu Zeyilname -3’ün imzalandığını, sözleşme ve zeyilnamelerde, sözleşme konusu malzemelerin sipariş şartlarına, proje ve teknik şartnamelere uygun olarak, tam kusursuz ve zamanında imal ve teslimi konusunda anlaşıldığını, davacı tarafın 72.383,28 TL bakiye cari hesap alacağı olduğu gerekçesi ile takibe geçtiğini, davayı kabul anlamına gelmemek ile birlikte, davacının nakit teminat alacağının 63.451,19 TL, cari hesap alacağının ise 2.611,19 TL olmak üzere toplam 66.062,52 TL olduğunu, her halükarda davacının iddia ettiği miktarın likit olmadığını, dava konusu edilen tutarın 11/05/2016 tarihli “B,C1,C2,C3,E,F Blok Cephe Camları İmalat ve Tedariki ” konulu sözleşme ve bu sözleşmeden kaynaklı nakit teminat kesintileri olduğunu, bu sözleşmenin Kesin Teminat başlıklı 10. maddesinde “Taahhüdün tedarik sözleşmesi ve şartname şartlarına uygun olarak yerine getirilmesini sağlamak amacıyla, işbu sözleşmenin yürürlüğe girmesinin bir ön şartı olarak tedarikçi sözleşme bedelinden hesaplanmak suretiyle %10 oranında teminat mektubunu iş bu sözleşmenin imzalandığı tarihte işverene verecektir” ibaresi ile yine sözleşmenin “Hakedişlerin Tazmini ve Ödemeler” başlıklı maddesinde “Tedarikçi hakkedişleri tutarından %5 nakit teminat kesilecektir. Tedarik sözleşmesine uygun kesintiler yapıldıktan sonra kalan miktar hakkediş tahakkuku olarak değerlendirilecektir. Teminat mektubu vermeyenlerden ayrıca ilave olarak %5 teminat da kesilecektir.” ibaresinin yer aldığını, Borçlar Kanunu kapsamında da eser sözleşmelerinde yüklenicinin gizli ayıplardan sorumlu olacağına ilişkin yasa maddelerinin açık olduğunu, buna göre kabul yapıldıktan sonra ortaya çıkan ayıplardan da yüklenicinin sorumlu olacağını ve iş sahibince yükleniciye bildirilmiş olması halinde eseri kabul etmiş sayılmayacağını, söz konusu sözleşme hükümleri ve yasa maddeleri karşısında davacının camlardaki çizik, çatlamalar ve kırılmalardan kaynaklı ayıplı imalat ve kusurlardan sorumlu olduğunu, davacı şirketin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini eksiksiz ve tam olarak yerine getirmediğini, teslim ettiği işlerle ilgili olarak garanti sorumluluğunun da devam etmekte olduğunu, işin eksik yapılması nedeniyle ayıpların giderilmesi zorunluluğu doğduğunu, davacının bu zararları gidermediğini, dolayısıyla bahsi geçen sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili şirketin haklı olarak davacının nakit teminatlarını iade etmediğini, yukarıda açıklanan ayıplı ürünler ve ifa ile ilgili zararların hesaplanarak kesin hesaba yansıtılması neticesinde davacının müvekkili şirkete borçlu çıkma ihtimali olduğunu, kesin hesap yapılmaksızın ve kesin hakedişten yapılacak kesintiler belli olmaksızın davacının teminatlarının iade edilmesinin sözleşmesel olarak mümkün olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesine dayalı düzenlenen faturaya yönelik yapılan takibe itirazın iptali istemi olduğu, taraflar arasındaki uyuşmazlığın; taraflar arasında imzalanan ve tarafların kabulünde olan 11/05/2016 tarihli B-C1-C2-C3-E-F blok cephe camları imalat ve tedarik sözleşmesi ve ekleri çerçevesinde davacı tedarikçinin cam imalatından kaynaklanan ayıplı bir işi olup olmadığı, bu ayıp nedeniyle davalının bir zararı olup olmadığı, camlarda oluştuğu bildirilen kırılma-çatlamaların imalat hatasından kaynaklı gizli ayıp olup olmadığı, ayıplı imalat varsa davalının sözleşme hükümlerine istinaden nakdi teminatları uhdesinde tutma hakkı olup olmadığı, takibe konu fatura bedellerinin davalı tarafça tutulan nakdi teminat karşılığı ve bakiye alacak karşılığı olup olmadığı noktasında toplandığı, tüm dosya kapsamı ve deliller, yaptırılan bilirkişi incelemeleri kapsamı, tarafların ticari defter ve kayıtları hep birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasında … Projesi kapsamında B, C1, C3, E ve F Blokların cephe camlarının imalatı ve tedariki işi için tedarik sözleşmesi imzalandığı, davacı şirketin dosya kapsamında toplanan delillere göre sözleşme şartlarına uygun ölçü ve nitelikte cam ürünü temin ederek davalı şirkete teslim ettiği dosya kapsamında toplanan delillere ve taraflar arasındaki tedarik sözleşmesi ve ekleri kapsamına göre davacının ürün temininden sorumlu olup montajdan kaynaklı bir sorumluluğunun bulunmadığı, davalı tarafın bir kısım daire camlarında meydana gelen kırıklardan dolayı ayıp savunmasına dayanarak davacının verdiği nakdi teminatı iade etmediği gibi davacının cari bakiye alacağını ödemediği, mahkemece konusunda uzman bilirkişiler tarafından davalının ayıp savunmasında bahsi geçen dairelerden davalı tarafın hazır ettikleri bizzat yerinde incelenerek rapor düzenlendiği, incelenen rapor kapsamına göre davacı cam firmasının şartname gereği camları üreterek teslim ettiğinin, davacı cam firmasının montaj ve uygulamadan sorumlu olmadığının, bu nedenle kusurlu ve sorumlu tutulamayacağının tespit edildiği, incelenen camların sökülerek incelenmesi ve kırılmaların rodajlama hatasından kaynaklı olup olmadığının tespiti bakımından davalı tarafa süre verilmesine karşın bu hususta gereğinin yerine getirilmediği, buna yönelik muvafakat içerir bir beyanda bulunulmadığı, mahkemece taraf vekillerinin mevcut hali ile itirazlarını karşılar şekilde bilirkişi heyetinden ek rapor alındığı ve bilirkişi heyetinin 28/04/2021 tarihli raporu ile itirazları karşıladığı, davacı cam firmasının camları teslim ettiği, teslim alınırken davalı tarafça kalite kontrolünün yapılmış olması gerektiği önceki teslimlerde bazı camlarda davalı tarafça çizik olduğu görülerek değişim talep edildiği, davacı şirketin de bu camları talep üzerine değiştirmiş olmasına göre dava konusu edilen ve davalı tarafın dilekçesinde sözü edilen B Blok 178-214, C1 Blok 113, C2 Blok 44, C3 Blok 110, D1 Blok 30-39-41, D2 Blok 21 nolu daireler yönünden de bu camların kalite kontrolü yapılarak teslim alındığının kabulü gerektiği, teslim alınması sırasında cam kenarlarına bakılarak rodajlama işlemi olup olmadığının kolaylıkla görülebileceği, bu hususun açık ayıp olarak kabulü gerektiği, buna yönelik davalı tarafın bir ihtirazi kaydı ya da ihtarnamesi bulunmamasına göre davacı şirket tarafından camların kusursuz teslim edildiğinin kabulü gerektiği, bu halde mevcut hasarların da davalı tarafından gerçekleştirilen montaj ve uygulama işlemleri sırasında ortaya çıkmış olduğunun kabulü gerektiği vicdani kanaatine varıldığı gerekçesiyle; incelenen ticari defter ve kayıtlar kapsamı ile ispatlanan davanın kabulüne davalının Ankara 30. İcra Müdürlüğü’nün 2019/15997 Esas sayılı takip dosyasına vaki itirazının iptali ile, takibin; 72.383,28 TL asıl alacak üzerinden aynen devamına, asıl alacağa takip tarihinden geçerli yıllık %19,50 avans faizi yürütülmesine, alacağın varlığı yargılamayı gerektirdiğinden likit olmadığı değerlendirilerek icra inkar tazminatı ile yasal koşulları bulunmayan kötüniyet tazminat talebinin ayrı ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; bilirkişilerce üretilen camların teknik şartnameye uygun olup olmadıklarına ilişkin inceleme yapılmadığını, camlar sökülmeden sadece yüzeye bakarak camların teknik özelliklerine ilişkin rapordaki tespitlerin yapılmasının mümkün olmadığını, ayrıca yapılan bu tespitlerin de camların detayını yansıtmadığını, camların yalıtım camı olarak kombinasyonunun dilekçe ekinde gösterildiğini, çizimden de anlaşılacağı üzere, sözleşmede yazan ısıcam ünitesinin dış camı olan kaplamalı camın temperli olarak üretildiğini, ısıcam ünitesi lamine olarak belirtilen camlarının ise her iki tarafının da tempersiz olarak üretildiğini, yani raporda “…Fakat lamine camın bir tarafı (bir yüzü) temperli iken diğer yüzdeki cam temperli imal edilmemiştir.” tespitinin yanlış olduğu gibi; lamine camın bir tarafının temperli diğer tarafının ise tempersiz olduğu için “yapılan camlarda titreşim sönümlenmesi aynı olmayacağından en zayıf yüzey olan tempersiz camdan çatlamalar oluştuğu” görüşünün de ilk tespit hatalı olduğundan ötürü doğal olarak yanlış sonuç verdiğini, sonuç olarak, 19/02/2021 tarihinde binadaki ısıcam ünitelerinin incelemesinde yapılan tespitlerin eksik ve hatalı olduğunu, yine hükme esas alınan raporda “…Camların maliyet açısından daha ucuz olması nedeniyle bir tarafın (bir yüzü) temperli diğer tarafın ise tempersiz olarak sipariş verildiği görülmektedir…” tespitinin farazi bir tespitten öte olmadığını, bilirkişilerin raporda “.. Dış cephede bulunan ve binayı çevreleyen güneş engelleyici metalik saç paneller camların çerçevesi olan alüminyum doğramaya montaj edilmiştir. Montaj resimleri şekil 2’de verilmiştir. Montaj işleminin alüminyum doğramaya yapılmaması gerekir. Bu montaj yerlerinden kaynaklanan titreşim sebebiyle camların kırılma ihtimali yüksektir.” tespitinin kabul edilmesinin de mümkün olmadığını, gerek panellerin, gerekse camı çevreleyen sacların tüm statik hesapları ve teknik analizlerinin yapıldığını, bilirkişi heyetince keşifte bu durum dile getirilip herhangi bir bilgi ve belge talep edilmediğini, yine bilirkişi raporunda heyetçe, cam kırılmalarının 3 farklı nedenden kaynaklanabileceği konusunda kanaate varmış olup, 3. sırada yazılan maddede “Camlarda rodajlama (cam kenarlarının keskin kenar olarak bırakılmaması ve kenarının taşlanması işlemi) hatası olabilir. Bu hata yüzünden camların kenar bölgelerinden çatlak başlangıcı oluşarak camın kırılması gerçekleşebilir. Bu durumun tespiti, cam kenarlarının incelenmesi ile mümkündür.” denilerek 19/02/2021 tarihindeki tespitin eksik kaldığını ve detaylı incelemenin ancak ısıcam ünitesinin yerinden sökülerek cam kenar işleme kalitesinin incelenmesiyle netleşeceğini kesin bir dille belirttiklerini, ancak raporun sonuç kısmında kendileri ile çelişerek “…sonuç olarak incelemelerimizde, … firmasının şartname gereği camları üreterek teslim ettikleri görülmüştür. … firmasının, montaj ve uygulamadan sorumlu olmadığından, herhangi bir şekilde kusur ve sorumlu tutulamayacakları açıktır.” ifadesini kullandıklarını, tespit etmedikleri bir husus ile ilgili olarak kesin sonuca ulaştıklarını, montaj ve uygulama işlemlerinden bağımsız olarak; … firmasının üretimini yaptığı ısıcam ünitelerindeki camların kenar işleme kalitesinin tespit esnasında görülememesi ve buna yönelik olumlu ve/veya olumsuz bilginin elde edilememesine rağmen yorumda bulunulduğunu, kararın da bu yoruma dayalı olarak kurulduğunu, söz konusu raporun; konuyla ilgili teknik bilgi, belge ve dokümanlar ışığında hazırlanması gerekirken yetersiz verilere göre hazırlandığını ve eksik tespitler yapılması sonucu hatalı yorumlar içerdiğini, yargılama sırasında ve yukarıda açıklandığı üzere davacı şirketin sözleşme kapsamındaki yükümlülüklerini eksiksiz ve tam olarak yerine getirmediğini, kaldı ki teslim ettiği işlerle ilgili olarak garanti sorumluluğunun da devam etmekte olduğunu, davacının yaptığı işlerdeki eksik ve ayıpların giderilmemiş olup hala değiştirilmemiş birçok çatlak ve kırık cam bulunduğunu, yine, gerek cam imalatından gerekse montaj esnasındaki hatalardan kaynaklı olarak mevcut camlarda da yeni çatlama ve kırılmaların devam ettiğini, dolayısıyla bahsi geçen sözleşme hükümleri uyarınca müvekkili şirketin haklı olarak davacının bakiye alacağını teminat olarak tutabileceğini, mahkemece eksik inceleme ile hüküm kurulduğunu belirterek; mahkeme kararının istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasını ve yeniden yargılama yapılarak talepleri doğrultusunda davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazı iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.944,50 TL istinaf karar harcının peşin alınan 59,30 TL + 1.236,00 TL olmak üzere toplam 1.295,3‬0 TL’den mahsubu ile bakiye 3.649,2‬0 TL harcın davalıdan tahsili Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 11/10/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır