Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/364 E. 2022/566 K. 25.05.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/364 – Karar No:2022/566
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/364
KARAR NO : 2022/566

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALILAR :
VEKİLLERİ :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)

KARAR TARİHİ : 25/05/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 25/05/2022

Davacı vekili tarafından davalılar aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin davada mahkememizce verilen karar davalılar vekilince temyiz edilmiş olup, Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin bozma kararı üzerine dosya mahkememizin yukarıdaki esasına kayıt edilmesi ile yapılan duruşmalı inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Müvekkili ile davalılardan …Ltd.Şti. arasında 30/05/2013 tarihinde Alt Yüklenici Sözleşmesi’nin imzalandığını, müvekkilinin edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, bu hususun 12/12/2015 tarihli tutanak ile de sabit olduğunu, sözleşme gereğince davalı şirketin 13,5 dairenin tapusunu müvekkili şirkete vermesi gerektiğini, davalı şirketin kestiği faturada %1 KDV alacaklısı iken müvekkilinin ise kestiği fatura sebebiyle %18 KDV ödemesi gerektiğini ancak davalı şirketin yapması gereken tapu ferağ işlemini KDV’nin ödenmiş gibi kendi hesaplarından çıkıp müvekkili şirket hesabına gönderilmesi ve müvekkili şirket hesabından da diğer davalılar … ve …’ın hesabına aktarılması şartını ortaya koyarak aşırı yararlanma yolunu seçtiğini, sözleşmenin 8.2 maddesi gereğince müvekkiline devredilecek 13,5 dairenin devrinin işin bitim aşamalarına göre kademeli olarak verilmesi gerektiğini, ancak davalının bunu yapmadığını, 16/01/2014 tarihinde bir adet daire ve 08/10/2015 tarihinde bir adet daire verdiğini, kalan 11,5 dairenin devri için inşaatın tamamlanmasını beklediğini, ve ferağ verme işleminin her iki şirketin ödemesi gereken KDV’ler arasındaki farkın davalı … ve …’ın hesaplarına geçirilmesi şartına bağlayarak müvekkilini zor durumda bırakarak aşırı yararlanma yoluna gittiklerini, davalı tarafından müvekkiline 12/12/2015 tarihli KDV’si 27.000,00 TL olan 2.727.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, müvekkilince davalı şirkete 12/12/2015 tarihli KDV’si %18 (486.000,00TL) olan 3.186.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, bu faturanın KDV’sinin %17’lik kısmı olan 459.000,00 TL’nin müvekkiline ödenmesi ve müvekkili şirkette kalması gerekirken paranın banka aracılığı ile davalı şirketin hesabından 14/12/2015 tarihinde müvekkilinin hesabına gönderildiğini, sonra da bu paranın davalı şirketin sahipleri olan davalı … ve …’ın hesaplarına aktarıldığını, bunun üzerine tapudan ferağ verildiğini, daha sonra bu hususlarda davalılara noterden 18/12/2015 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini ve dairelerin ferağ işleminin yapılması için KDV’nin ödenmiş gibi gösterilip kendi hesaplarına aktarım yaptırılan KDV’nin istenildiğini, ancak davalıların ihtarnameye cevap vermediklerini, TBK’nın 28.maddesi gereğince edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesinin ya da edimin geri verilmesinin istenebileceğini belirterek fazla hakları saklı olarak müvekkiline eksik ödenen KDV farkı 100.000,00 TL.nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 02/11/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle davadaki talebini 459.000,00 TL’na yükselterek bu miktardan, davalı …’ın şirketle birlikte 200.000,00TL’sından, davalı …’ın şirketle birlikte 259.000,00TL’sından sorumlu olup müştereken ve müteselsilen paranın yatırıldığı 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili; Davaya konu sözleşmenin müvekkili şirket ile davacı arasında akdedildiğini, şirket ortağı olan davalı … ile şirketle ortaklık dahil hiçbir ilgisi bulunmayan davalı …’a husumet yöneltilemeyeceğini ve iddia edildiği gibi bu kişilerin hesaplarına para aktarılmasının da söz konusu olmadığını, davacının dayandığı TBK’nın 28/2 maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürede dava açılmadığını, yine TBK’nın 39.maddesinde de tüm irade bozukluklarında hak düşürücü sürenin 1 yıl olduğunun hüküm altına alındığını, dava konusu olayda böyle bir zor durumda kalma veya irade bozukluğu söz konusu olmayıp varsayılsa bile 1 yıllık zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin dolduğunu, tapu ferağlarının 14/12/2015 tarihinde verildiği, ihtarnamenin 18/12/2016 tarihli olduğu, davanın ise 1 yıllık süre geçtikten sonra 23/12/2016 tarihinde açıldığını, olayda TBK’nın 28.maddesi kapsamına giren bir durumun da söz konusu olmadığını, davacı iddialarının yerinde olmadığını, davacı tarafça tapuların daha önce müvekkilinden istenilmediğini, tapu ferağ tarihinde yüklenicinin zorda kaldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmenin 7.maddesi gereğince KDV’nin davacı tarafça ödenmesi gerektiğini, bu nedenle aldığı KDV’yi geri iade ettiğini, aslında taraflar arasındaki sözleşmenin nitelik itibariyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğu, zira sözleşmeye göre davacının yapacağı inşaata karşılık 13,5 dairenin satış vaadinin davacı şirketin kendisine devredilecek 11,5 daire nedeniyle faturayı 2016 yılına girmeden 2015 yılı sonunda kesmek istediğini, zira 2016 yılında Bayındırlık inşaat maliyet birim fiyatları artacağından daha fazla KDV ödemek zorunda kalacağını, müvekkilinin bunu kabul etmesi üzerine faturanın 2015 yılı sonunda kesilmesini kabul ettiklerini, vergi ve KDV mevzuatı açısından KDV’nin müvekkilince davacı hesabına aktarılması gerektiğini, müvekkili şirket hesabında para olmadığından önce …’ın kendi şahsi hesabından şirketin hesabına para aktardığını, daha sonra da müvekkili şirket hesabından davacı şirket hesabına paranın aktarıldığını, aslında davacının kestiği faturada KDV oranının %1 olması gerekirken %18 olarak faturayı kestiğini, davacıya karşı müvekkili şirketçe Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2016/1509 esas sayılı dosyasında geç teslim nedeniyle tazminat davası açılması nedeniyle işbu davanın açılmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle; Davanın kabulüne, 459.000,00 TL’nin 200.000,00 TL’ sinden davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti.ve davalı … sorumlu tutularak, 259.000,00 TL’sinden ise davalı … İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı … sorumlu tutularak söz konusu miktarların ödeme tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine dair verilen karar davalılar vekilince istinaf edilmiş olup, Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde, davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/10/2018 tarih ve 2016/1002E. 2018/814 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, 459.000,00TL’nın 200.000,00TL’ sından davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.ve davalı … sorumlu tutularak, 259.000,00TL’sından ise davalı … İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı … sorumlu tutularak söz konusu miktarların temerrüd tarihi olan 24/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine, dair verilen 22/01/2021 tarih ve 2018/2023 E- 2021/49 K sayılı kararının davalılar vekilince temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi’nin 01/03/2022 tarih ve 2021/1216 E -2022/1104 K sayılı kararında özetle; ” …6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesine göre; “Eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez”. Toptan götürü bedel kararlaştırılan eser sözleşmelerinde, KDV götürü bedele dahil olduğundan sözleşmede aksine hüküm yoksa yüklenici ayrıca KDV isteyemez… Davacı altyüklenici ile davalı yüklenici şirket … İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti arasında imzalanan 30.05.2013 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi taraflar arasında ihtilafsız olup, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.maddesinde sözleşme tutarına her türlü işçilik ve verginin dahil olduğu, 8.2. maddesinde ise yapılan imalatın tamamına karşılık iş bedeli olarak belirlenen taşınmazların davacıya devredileceği kararlaştırılmıştır. Bu hali ile taraflar arasındaki sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesine göre götürü bedelli eser sözleşmesidir. Davacı altyüklenici tarafından tamamlanan imalat, davalı şirket tarafından 12.12.2015 tarihli tutanak ile teslim alınmış, davacı alt yüklenici , 12.12.2015 tarihli 708478 numaralı, muhatap davalı şirkete yönelik inşaat yapım bedeli açıklamalı 2.700.000,00TL anapara + %18 KDV 486.000,00TL olmak üzere toplamda 3.186.000,00TL lik fatura düzenlemiştir. Davalı yüklenici şirket ise 12.12.2015 tarihli … numaralı, muhatap davacıya yönelik düzenlemiş olduğu faturada davacıya düşen daireleri açıklama olarak belirterek %1 KDV 27.000,00TL dahil olmak üzere toplamda 2.727.000,00TL’lik fatura düzenlemiştir. 14.12.2015 tarihinde ise davalı şirket tarafından kendi düzenlediği faturadaki KDV bedeli mahsup edilmek sureti ile 459.000,00TL davacı altyükleniciye gönderilmiş, devamındaki işlemler ile bu bedel davalı şirket ve diğer davalılara iade edilmiş ve sözleşemde iş bedeli olarak kararlaştırılan bağımsız bölümler davacı altyükleniciye devredilmiştir. Davacı altyüklenici tarafından düzenlenmiş olan imalat bedeline ilişkin fatura karşılığında, taraflar arasındaki götürü bedelli eser sözleşmesinde KDV dahil olarak belirlenmiş iş bedeli karşılığında kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davacıya devri ile davalı şirket sözleşme gereği bedel ödeme borcunu yerine getirmiş olup, yukarıda da belirtildiği üzere bu bedele KDV dahil olduğundan davalı şirketin ayrıca bir KDV borcu ya da diğer bir deyişle davacının ayrıca bir KDV alacağı bulunmamaktadır. Yerel mahkeme kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’nce kaldırılarak yeniden karar verildiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yer verilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulü doğru olmamış, kararı temyiz eden davalılar yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir…” gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir.
Yargıtay bozma ilamı taraf vekillerine tebliğ edilmiş olup, davacı vekili bozma ilamına karşı direnilmesini, davalılar vekili bozma ilamına uyulmasını duruşmadaki beyanlarıyla talep etmişlerdir.
Usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
Davacı altyüklenici ile davalı yüklenici … İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti arasında akdedilen 30.05.2013 tarihli sözleşmenin 7.maddesinde sözleşme tutarına her türlü işçilik ve verginin dahil olduğu, 8.2. maddesinde ise yapılan imalatın tamamına karşılık iş bedeli olarak belirlenen taşınmazların davacıya devredileceği kararlaştırılmış olup, buna göre taraflar arasındaki sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 480. maddesine göre götürü bedelli eser sözleşmesidir. Davacı altyüklenici tarafından tamamlanan imalat, davalı şirket tarafından 12.12.2015 tarihli tutanak ile teslim alınmış, davacı alt yüklenici tarafından düzenlenmiş olan imalat bedeline ilişkin fatura karşılığında, taraflar arasındaki götürü bedelli eser sözleşmesinde KDV dahil olarak belirlenmiş iş bedeli karşılığında kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davacıya devri ile davalı şirket sözleşme gereği bedel ödeme borcunu yerine getirmiş olduğundan ve bu bedele KDV dahil olduğundan davalı şirketin ayrıca bir KDV borcu ya da davacının ayrıca bir KDV alacağı bulunmadığından hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davanın reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 80,70 TL harcın peşin yatırılan 1.707,75 TL peşin harç ile 6.130,83 TL ıslah harcı toplamı olan 7.838,58 TL harçtan mahsubu ile bakiye 7.757,88 TL harcın karar kesinleştiğinde ve talep halinde davacıya iadesine,
3-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 40.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-Davalılar tarafından yapılan 63,00 TL tebligat gideri ve 149,00 TL posta masrafı olmak üzere toplam 212,00 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalılara verilmesine,
6-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair, davacı vekili ve davalılar vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 25/05/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…