Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/363 E. 2023/716 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/363 – Karar No:2023/716
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/363
KARAR NO : 2023/716

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI
VEKİLLERİ :

DAVANIN KONUSU : Alacak (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 14.06.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.06.2023

Eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak talepli davada mahkememizce davanın kısmen kabulüne dair verilen karar taraf vekillerince temyiz edilmekle Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 01.02.2022 gün, 2021/1180 E.- 2022/438 K. sayılı ilamı ile verilen bozma kararı üzerine duruşmalı yapılan inceleme sonucunda;

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili özetle; tarafların akdettikleri 10.09.2013 tarihli sözleşmeyle davalının imal edeceği makineleri 04-14 Ekim 2013 tarihlerinde teslim etmesi kararlaştırıldığı halde 14.10.2013 günü makineleri almak için gidildiğinde teslimat yapılmadığını, son malzemelerin 29 gün gecikmeyle 13.11.2013 günü teslim edildiğini, sözleşmeye konu makine ve ekipmanın havuzlardan kazınan tuzun havuz dışına çıkarılmasında kullanıldığını, tuz üretimi mevsimsel yapıldığından geç teslimin telafisinin mümkün olmadığını, müvekkilinin geç teslim nedeniyle en az günlük 15.000 TL kar kaybına uğradığını öne sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL nın tahsiline karar verilmesini dava etmiş; talebini kısmi ıslahla 403.800 TL ya artırarak dava tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili özetle; sözleşmede makine ve ekipmanların müvekkiline ait işyerinde müşteri aracına kamyon üzerinde yüklenmiş olarak teslim edilmesinin kararlaştırıldığını, son gün olan 14.10.2013 tarihi Kurban Bayramı arefesine rastladığını, davacının 10-12 gün kamyon bulamadığını, davacının 28.10.2013 tarihinde ihtarname keşide ederek teslimin geciktiğini öne sürdüğünü, oysa aynı tarihlerde müvekkili yetkilisinin davacıya ait işyerinde çalışmakta olduğunu, davacının kaybolduğunu söyleyerek gönderilmiş olan malzemeleri tekrar talep ettiğini, parçaların müvekkili tarafından tekrar gönderildiğini, bu parçalara ilişkin irsaliyelere dayanarak teslimin geç yapıldığını öne sürdüğünü, davacının sipariş verdiği tarihte gölden tuz hasadının sonlandırılmış olduğunu, davacı göldeki tuzu almış olduğundan zararının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda özetle, davalının ekipmanı 29 gün geç teslim etmesi nedeniyle kar kaybının 369.148,25 TL olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, 369.148,25 TL’nin faiziyle birlikte tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar davalı vekilince istinaf edilmiş, Dairemizce yapılan istinaf incelemesinde davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüyle kararın HMK 353/1.b.2 madde gereğince kaldırılmasına, davanın kısmen kabulüyle 126.849 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte tahsiline karar verilmiş, taraf vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay 6. Hukuk Dairesi 01.02.2022 gün, 2021/1180 E.- 2022/438 K. sayılı ilamında “1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK 355. maddedeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir. 2- Davacı vekilinin ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince; Taraflar arasında düzenlenen 10.09.2013 tarihli sözleşme ile nitelikleri ve ölçüleri belirtilen,üretilen tuzun taşınmasında kullanılan 20 adet Bantlı Konvenyör, 20 Takım kızaklı ayak ve 1 adet Bunker Besleme Bantının üretim ve teslimi konulu eser sözleşmesi düzenlenmiş olup, davacı iş sahibi, davalı ise yüklenicidir. Sözleşmede iş bedeli 560.000,00 TL + KDV teslimin 04.10.2013-14.10.2013 tarihleri arasında, nakliyenin ise davalıya ait olacağı kararlaştırılmış, sözleşme konusu ekipmanın 03.10.2013-13.11.2013 tarihleri arasında davacıya teslim edildiği anlaşılmıştır. İlk derece mahkemesince görüşüne başvurulan iki ayrı bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen raporlarda davacı tuz üretimine ilişkin bir delil sunmadığından 2013-2015 yılları arasında davacının yapmış olduğu satış miktarına göre toplam üretim miktarı tesbit edilerek tazminat hesaplaması yapılarak sonuca gidilmiştir. Halbuki tazminat hesabında davacı tarafından satışı gerçekleştirilen tuz miktarı değil, iş sahasından dava konusu sözleşme döneminde üretimi yapılabilecek ortalama tuz miktarının esas alınması, meteoroloji verileri de değerlendirilerek davacının tuz üretimini gerçekleştirdiği iş sahasında tuz üretim döneminin belirlenmesi, belirlenen bu dönem içerisinde eski usulle ne kadar tuz çıkarılıp taşınabileceği, sözleşme konusu makine 13.11.2013 tarihinde teslim alındıktan sonra ne miktarda tuz çıkarılıp taşınabileceğinin ayrı ayrı tespit edilmesi, üretilebilecek tuz miktarına göre de geç teslimden dolayı davacının üretim kaybının belirlenip buna göre de zararın hesap edilmesi gerekmektedir. İlk derece mahkemesince teslimde gecikilen 29 gün için kâr kaybı hesap eden rapora itibar edilerek hüküm kurulmuş ise de, istinaf mahkemesince davalının teslimde temerrüde düşürüldüğü tarih 01.11.2013 olarak kabul edilmiş ve 13.11.2013 tarihine kadar geçen 12 günlük süre için hesaplanan 126.849,00 TL zararın davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Ancak davacı tarafından davalıya makinelerin teslimi için keşide edilen Ankara 46. Noterliği’nin 28.10.2013 tarih ve 8248 yevmiye numaralı ihtarnamesinde atifet mehli verilmediğinden sözleşmede belirlenen teslim tarihinin sözü edilen ihtarın tebliğ tarihine göre değiştirilmesi de doğru görülmemiştir. O halde istinaf mahkemesince yapılacak iş; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 281/3. maddesi uyarınca maddi gerçeğin ortaya çıkması için HMK’nun 266. maddesi hükmüne göre yeniden oluşturulacak tuz üretimi ve taşınması konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan ifada gecikilen 29 gün için davacı zararını belirleyen gerekçeli ve denetime elverişli, önceki raporlar arasındaki çelişkiyi giderecek rapor alınıp, değerlendirilmek ve ulaşılacak sonuca uygun karar vermekten ibaretttir. Bölge adliye mahkemesince bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile karar verilmesi” nin doğru olmadığı gerekçesiyle kararın bozulmasına karar vermiştir.
Usul ve yasaya uygun görülen bozma ilamına uyulmuştur.
Bozma ilamı gereğince oluşturulan tuz üretimi ve taşınması konusunda uzman teknik bilirkişinin de yer aldığı bilirkişi heyeti düzenlediği ek raporunda özetle; davacının 09.08.2011 tarihli ihale sonucu 19.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 10 yıl süreli işletme ruhsatı ile aynı saha için 14.08.2012 tarihinde işletme izni aldığını, idari yargıda açılan ihaleye ilişkin işlemin iptali talepli dava sonucunda Danıştay’ın dava konusu işlemin iptaline karar verdiğini, Maden İşleri Genel Müdürlüğü’nün (MİGEM) 25.06.2015 tarihli oluru ile ruhsatın iptal edildiğini, bu tarih itibariyle tuz üretiminin mümkün olmadığını, davacının işletme iznini 14.08.2012 tarihinde aldığını, 2012 yılında ruhsatlı alanda seddeler inşa ederek tuz havuzları oluşturduğunu, havuzlara su çekilerek buharlaşmaya bırakıldığını, bu nedenle 2012 yılında tuz üretimi yapılmadığını, üretimin 2013 yılında gerçekleştirildiğini, taraflar arasındaki sözleşmenin 10.09.2013 tarihinde imzalandığını, sözleşmeye konu bantlı konveyörler ile kızaklı ayak ve besleme bantıdan oluşan ekipmanın teslimatının 14.10.2013 tarihinde tamamlanmasının kararlaştırıldığını, davalının 29 gün gecikmeyle son teslimatı 13.11.2014 tarihinde yaptığını, davacının MİGEM’e verdiği işletme projesi ve bilgi formlarına göre yıllık üretimin 200.000 ton olarak öngörüldüğünü, makine parkının 4 lastikli traktör ve 2 adet yükleyiciden oluştuğunu, satış bilgi formuna göre davacının 2013 yılında 21.500 ton üretim ve 2.765, 113 ton satış yaptığını, davacının ürettiği tuzun tamamını satamadığını, 18.734,887 ton tuzun stokta kaldığını, stok 18.734,887 ton olmasına rağmen ancak 2014 yılında tuz üretiminin başladığı Ağustos ayına kadar 41.834,49 ton satış yapılmış olduğunu, bu itibarla davacının 2013 yılı tuz üretimi en az 44.599,60 ton olduğunun anlaşıldığını, sözleşmeye konu ekipmanın tuzun havuzdan kazınması ile ilgili olmayıp, kazılan tuzun stok sahasına nakliyesiyle ilgili olduğunu, davacının iddiasının aksine tuz üretiminin siparişe dayalı olarak yapıldığını, zira tuz stoklamanın her zaman bir miktar tuz kaybına neden olduğunu, yine davacının MİGEM’e verdiği formda 2015 yılında üretim yapılmadığını bildirdiğini, ancak bilahare düzenlediği revize formda üretim miktarını 1.820.000 ton olarak belirtip, havuz seddelerinde stoklanmış olarak açıkladığını, davacının MİGEM’e bildirdiği yıllık üretim tutarını gerçekleştiremediğini ve ürettiği tuzun tamamını da satamadığını, sözleşmeye konu ekipmanın geç teslimi nedeniyle davacının zararının bulunmadığını tespit etmiş; ikinci ek raporda ise davacının bir önceki yılda yaptığı faaliyet ve satışlarla ilgili formları idareye vermek zorunda olduğunu, idareye verilen formlardaki bilgilere göre davacının ürettiği tuzun önemli bir miktarını satamadığını, stokta bıraktığını, davacının üretimin artması ile satışın artacağına ilişkin iddiasının yerinde olmadığını, üretim arttıkça stoktaki tuz miktarının da arttığını, davacının kazıcı makineyle kazdığı tuzları eski yöntemle havuz dışına taşıyıp, satışa hazır hale getirmesinin mümkün olduğunu, idareye bildirdiği yıllık üretim tutarının mevcut makine farkı ile sağlamasının mümkün olduğunu, davacının tuz talebini karşılamakta bir sorunla karşılaşmadığı gibi, ürettiği tuzu bir sonraki yola stok olarak devrettiğini, davacı tarafından tutulan defterlerde tuz maliyetine ilişkin kayıt bulunmadığını, sözleşmeye konu ekipmanın havuzlarda çökelen tuzun kazılmasıyla yani tuz üretimiyle ilgili olmadığını, kazılan tuzun havuz dışına taşınmasında kullanıldığını, ekipmanın tesliminden sonra 2014 yılında da davacının idareye bildirdiği yıllık tuz üretim miktarını gerçekleştiremediğini, Tuz Gölünde tuz hasadının hava koşullarına bağlı olarak Ağustos ayında başlayıp Kasım ayı sonuna kadar devam ettiğini, 122 günlük bu dönem itibariyle davacının idareye bildirdiği 200.000 ton üretim hedefi için günlük 1.639,34 ton üretim yapması gerektiğini, buna göre sözleşmeye konu ekipmanın teslim edileceği 14.10.2013 tarihine kadar davacının mevcut makine parkıyla toplam 172.130,70 ton üretim yapması gerektiğini, oysa 2013 yılındaki toplam üretimin 21.500 tonda kaldığını, kazılabilecek tuz kalınlıkları da gözetilerek belirtilen süreler itibariyle 2013 ve 2014 yılı üretim tutarları da dikkate alınarak davacının 29 gün gecikme nedeniyle tuz üretim kaybının 9.266, 254 ton olarak hesaplanabileceğini, eski ve yeni usulde tuz üretim maliyetinin 29 günlük süre için hesaplanmasına ilişkin olarak davacının üretilen tuz maliyetine ilişkin verisinin bulunmadığını, üretim maliyetinin kapasiteye, kullanılan üretim yöntemine, mevcut altyapıya göre farklılıklar göstereceğinden başka bir işletmeye ait üretim maliyet rakamlarının kullanılmasının doğru olmayacağını, ancak Maden Kanunu Devlet hakkına ilişkin 14. maddesine göre işletme brüt karının %10’u Devlet hakkı olarak ödeneceğini, bu itibarla bilançoda maliyetin asgari %30’u kadar brüt kar kabul edilerek hesaplama yapılacağından 9.266,254 ton üretim kaybı itibariyle zararın 83.396,29 TL olarak hesaplanabileceğini, ancak açıklandığı üzere sözleşmeye konu ekipmanın geç teslimi nedeniyle davacının bir zarara uğramadığı kanaatine varıldığını rapor etmiştir.
Gerekçeli ve denetime elverişli bilirkişi heyet raporları kapsamından havuzlarda biriken tuzun lastik tekerli traktörle kazındığı, diğer bir deyimle tuz üretiminin traktörle yapıldığı, taraflar arasında akdedilen sözleşmeye konu ekipmanın üretimde kullanılmadığı, traktör kullanılarak havuzdan kazınan tuzun stok alanına taşınmasında kullanıldığı, tuz üretim miktarına etkisinin bulunmadığı, davacının 2013 yılı itibariyle ürettiği tuzun tamamını satamadığı, stok olarak takip eden yıla devrettiği anlaşılmış olup, davacı tarafça sözleşmeye konu ekipmanın 29 gün geç teslimi nedeniyle zarar oluştuğunun kanıtlanamamış olması nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-) Davanın reddine,
2-) Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 179,90 TL karar ve ilam harcı davacı tarafça yatırılan 170,80 TL peşin harç ile 6.726 TL ıslah harcından mahsup edilerek artan 6.716,90 TL’nin karar kesinleştiğinde ve talebi halinde davacıya iadesine,
3-) Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 59.532 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4-) Davacı tarafından yapılan yargılama masraflarının kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-) Davalı tarafça yapılan 2.250 TL bilirkişi ücreti ile 26,63 TL dosya posta masrafı olmak üzere toplam 2.276,63 TL yargılama masrafının davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
6-) HMK 333. madde gereğince taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
Dair davacı vekili ile davalı vekilinin yüzlerine karşı kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtayda temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 14.06.2023

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır