Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/356 E. 2022/944 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/356 – Karar No:2022/944
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/356
KARAR NO : 2022/944

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/02/2019
NUMARASI : 2016/804 E-2019/120 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 05/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 12/10/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin cari hesap alacağının tahsili için davalı hakkında Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4436 Esas sayılı takip dosyası ile ilamsız takip başlattığını, davalının yapmış olduğu haksız ve mesnetsiz itiraz nedeniyle takibin durduğunu belirterek, davalı tarafından yapılmış olan haksız itirazın iptali ile takibin devamına ve davalı aleyhine %20’den az olmayan icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; müvekkili şirketin davacıdan almış olduğu malzemelerin karşılığı olan 293.286,39 TL’yi … inşaat firmasından alamadığından davaya konu faturayı davacıya iade ettiklerini ve bu durumdan davacının haberdar olduğunu, ayrıca … inşaat firması aleyhine Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/331 Esas sayılı dosyası ile dava açtıklarını belirterek hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine ve %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, taraflar arasındaki ilişkinin eser sözleşmesinden kaynaklandığı, davacının taşeron, davalının yüklenici olduğu, davalının dava dışı … şirketi ile yaptığı sözleşme kapsamında yüklendiği işlerin yapımını sözleşme ile alt taşeron olarak davacıya verdiği, dava konusu sözleşme kapsamındaki işlerin tamamlanarak geçici kabullerinin yapıldığı, işin dava dışı işveren … şirketine teslim edildiği, 2014/331 Esas sayılı davalı …’nın dava dışı … şirketi arasında görülen davada; işin eksik ve ayıplı yapıldığına dair herhangi bir ihtarın bulunmadığı, süresinde ve tam olarak yapılarak teslim edildiği, yüklenici …’nın söz konusu işten dolayı işveren … şirketine herhangi bir borcunun bulunmadığına karar verilerek kararın kesinleştiği, davalının iddiası, davacının sözleşme kapsamında yaptığı işlerin eksik ayıplı olduğu, bu nedenle dava dışı asıl işveren … şirketinin alacağını ödemediği için davacıya ödemediği hususunda toplandığı, gerek bilirkişi raporu gerekse kesinleşen 2014/331 esas sayılı dosyasına göre dava konusu işin eksiksiz ve süresinde yapıldığı, sözleşme kapsamında davacının dava konusu fatura bedelini davalıdan talep etme hakkının olduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne, bilirkişi raporunda belirtilen bedeller üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davalı borçlu haksız olarak takibe itiraz edip davacının zamanında alacağına ulaşmasına engel olduğundan İİK’nın 67/2 maddesi uyarınca hüküm altına alınan alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, reddedilen kısım yönünden davacının kötü niyeti ispatlanamadığından davalı tarafın koşulları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece delillerin takdir ve değerlendirilmesinde özellikle aynı mahkemede görülmüş olan 2014/331 Esas sayılı davadaki mevcut uyuşmazlık konusu ve kararı ile bu dosyadaki uyuşmazlık konusu arasında ilişki kurulmasında hata yapıldığını, davacının sadece … Şti.’nin iş kapsamındaki işlerini yükümlenmediğini, gerekçede sadece müvekkili ile dava dışı … Şti arasındaki dava dosyasındaki işlerin tamamının yerine getirildiğinden bahisle değerlendirme yapılmasının eksik ve hatalı inceleme sonucu olduğunu, davacının işleri eksik ve yarım bıraktığını, dava dışı … Şti’nin tarafı olduğu dosyada işlerin eksiksiz yapıldığının tespitinin işlerin tümünün davacı tarafından yerine getirildiğini ve malzemelerin tümünün de davacı tarafından teslim edildiğini ispatlamaya yeterli olmadığını, taahhüt konusu işin yapıldığı yerde bir kaç binanın olduğunu, … Şti.’nin bunlardan bir binanın işini üstlendiğini ve alçıpan tavan menfez, tavan taşıyıcı konstrüksiyon, hook on işlerinin müvekkiline devrettiğini, bunun gibi diğer binalarda yüklenici olan … İnş. Ltd. Şti ve … İnş. Taah. Ltd. Şti tarafından taahhüt edilen işlerin de müvekkiline alt yüklenici olarak verildiğini, davacı ….Ltd.Şti.’ye ise iş mahallinde mevcut her 3 şirket tarafından taahhüt edilmiş olup, 09/07/2013 tarihli teklif mektubu kapsamına giren tüm işlerin taşeron olarak verildiğini, ancak davacının bir kısım işlere hiç başlamadığını, bir kısım işleri yarım bıraktığını, bir kısım malzemeleri teslim etmediğini ve bunların müvekkili veya diğer yükleniciler tarafından temin edilmek zorunda kalınıldığını, işin tesliminde gecikme yaşandığını, davacının yerine getirmediği işlerin müvekkili tarafından tamamlanmak ve ifa edilmek zorunda kalındığını, davacı tarafından düzenlenen ve müvekkili tarafından iade edilen fatura kapsamındaki malzeme ve işlerin ifa edildiğinin ispat edilemediği gibi davacının tarafı olmadığı 2014/331 Esas sayılı dosyada eksik iş bulunmadığından hareketle, tüm işlerin davacı tarafından yerine getirildiği sonucunun hiçbir maddi dayanağının, delilinin, ispatının bulunmadığını, bilirkişi raporunda da böyle bir sonuca ve hususa değinilmediğini, geçici ve kesin kabulün yapılmadığını, Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/331 Esas sayılı dava dosyasındaki tüm işlerin eksiksiz yerine getirildiği belirtilmiş ise de; bu işlerin tamamının davacı tarafından yerine getirildiğine ilişkin hiçbir tespitin bulunmadığını ve bu hususun davacı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, mahkemenin bu konudaki takdirinin ve delil değerlendirmesinin hukuka aykırı olduğunu, mahkeme gerekçesindeki bilirkişi raporunda yer almayan hususlara yer verildiğini, delillerin takdir ve değerlendirilmesinde hataya düşüldüğünü, bu nedenle kararın gerekçesinin hatalı ve bilirkişi raporunun da somut duruma uymadığını, davacının iddiasını ispatlayamadığını, müvekkiline ait ticari defterlere göre davacının hükümde belirtildiği üzere 328.134,41 TL alacağı bulunmamasına ve davacı tarafından müvekkilince kabul edilmeyen fatura konusu malzeme ve işçiliğin teslimine ilişkin hiçbir delil sunulmamış olmasına rağmen davanın haklı bulunmasının hukuka, yasaya, adaletin temel ilkelerine, hakkaniyet ilkesine ve maddi gerçekliğe aykırı olduğunu, 11/09/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda davacının itiraz edilen fatura konusu mal ve hizmeti verdiğini ispatlayacak delil sunmadığı belirtilmiş, ancak gerekçeli kararda davacının faturadan dolayı alacaklı olduğunun bilirkişi raporu ile haklı olduğunun tespit edildiği belirtilmiş olup, bu durumun bilirkişi raporuna tamamen aykırı olup, raporda tam tersi durumun tespit edildiğini, Yargıtay’ın yerleşik kararları dikkate alındığında faturaya süresinde itiraz edilmemesi halinde faturanın sözleşmeye uygunluğunun ve alacağın ispatının faturayı düzenleyene ait olduğunun kesin ve net olarak ortaya konulduğunu, davacının gönderdiği faturanın müvekkili tarafından itiraz edilerek iade edildiğini, ….Ltd. Şti, … İnş…Ltd.Şti ve … İnş…Ltd.Şti’nin hesaplarından tespit edildiği üzere müvekkilinin hakedişine giren 3 ayrı işin toplam iş miktarının 1.110.216,37 TL olduğunu, davacı tarafından 3 ayrı iş kapsamında yerine getirilen işlerin hakediş tutarının ise 364.752,16 TL olduğunu, davacı tarafından düzenlenmiş ve müvekkili şirket kayıtlarına alınan fatura tutarlarının ise 419.713,02 TL olduğunu, buna göre davacı tarafından müvekkiline fazla tutarda fatura düzenlendiğinin görüldüğünü, müvekkili tarafından davacıya gönderilen yazıda da asıl yükleniciler ile kesin hesap yapılmadığından alacak borç hesabının çıkartılmadığının belirtildiğini, bu nedenle de fiili duruma göre fazla fatura düzenlendiğini, davacının yükümlülüğünde olmasına rağmen müvekkili tarafından temin edilen malzemelere ilişkin sunulan faturaların da davacının edimini tam olarak yerine getirmediğini kanıtladığını, davacı tarafından gönderilen 11/03/2014 tarihli e-postada 101.392,00 TL alacağın olduğunun belirtildiğini, oysa müvekkiline gönderilen fatura tutarının 293.286,39 TL olup, mahkemece bu çelişkinin dahi gözetilerek değerlendirilmediğini, davacının iddiasını ispat etmekle yükümlü olmasına rağmen hakedişlerini, hesabını, malzeme ve işin teslimine ilişkin belgeleri dosyaya sunamadığını, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, Yargıtay yerleşik içtihatları, ticari usul ve kaidelere aykırı şekilde ve bilirkişi raporunun hilafına davanın kabulüne karar verilmesi nedeniyle verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, alacağın likit olmaması nedeniyle icra inkar tazminatına hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak, davanın öncelikle husumet olmadığı takdirde esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu(HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 30/06/2021 tarih ve 2019/1242 Esas- 2021/676 Karar sayılı kararı gereğince mahal mahkemesince eksiklikler ikmal edildikten sonra, istinaf edilen kararın esası incelenmiştir.
Davalı vekilinin aşağıdaki bent dışındaki istinaf nedenlerinin mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
İcra İflas Kanunu’nun 67/2. maddesi uyarınca davacı alacaklı yararına icra inkâr tazminatına hükmedilebilmesi için, usulüne uygun şekilde yapılmış bir icra takibinin bulunması, borçlunun süresi içerisinde itiraz etmesi, davalının icra takibine itirazında haksız ve alacağın likid yani hesaplanabilir olması gerekir.
Dava konusu somut olayda, icra takibinde hem asıl alacak hem de işlemiş faiz talebinde bulunulmuş, alacağın varlığı ile miktarı yapılan yargılama sonucunda alınan bilirkişi raporu ile saptanmış olup ,buna göre likid bir alacak bulunmadığı gibi, mahkemenin kabulünde dahi işlemiş faiz alacağının kısmen kabulüne karar verilmiştir. Dava kısmen kabul edilmiş olmakla alacak miktarı belli ve sabit olmadığı gibi davalı borçlu tarafından açılan Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/331 esas sayılı dava dosyası dikkate alındığında borç tutarının bilinebilir, hesap edilebilir niteliği bulunmadığından alacak likid değildir ve icra inkar tazminatı talebine ilişkin yasal koşullar oluşmamıştır.
Bu nedenle mahkemece icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi de doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerler; davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile davalının vaki itirazının 328.134,41 TL asıl alacak 4.423,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 332.557,48 TL yönünden iptali ile takipteki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, davacının icra inkar tazminatı, davacının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/02/2019 tarih ve 2016/804 Esas- 2019/120 Karar sayılı kararının HMK’nın 353/1.b-2 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Davanın KISMEN KABULÜNE,
-Ankara 16. İcra Müdürlüğü’nün 2015/4436 Esas sayılı dosyası ile yapılan takibe davalının vaki itirazının 328.134,41 TL asıl alacak 4.423,07 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 332.557,48 TL yönünden iptali ile takipteki koşullarda takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine,
-Davacının icra inkar tazminatı talebinin reddine,
-Davalı tarafın kötü niyet tazminatı talebinin reddine,
4-Alınması gereken 22.717,00 TL harcın peşin alınan 4.049,71 TL harçtan mahsubu ile eksik kalan 18.667,29 TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Davacı tarafından peşin yatırılan 27,70 TL başvuru harcı ile 4.049,71 TL nispi harç olmak üzere toplam 4.077,41 TL harcın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
6-Davacı tarafından karşılanan 168,00 TL tebligat posta gideri, 2.400,00 TL bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 2.568,00 TL yargılama giderinin red ve kabul oranına göre hesaplanan 2.546,68 TL’nin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, kalan kısmının davacı üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 49.558,05 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden reddedilen kısım yönünden Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca hesaplanan 2.749,67 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
9-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ilk derece mahkemesince ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
10-Davalı tarafından yatırılan 5.680,00 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
11-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile 72,00 TL dosya posta masrafı olmak üzere toplam 193,3‬0 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 05/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır