Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/305 E. 2022/903 K. 27.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/305 – Karar No:2022/903
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/305
KARAR NO : 2022/903

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22/05/2019
NUMARASI : 2002/784 E-2019/396 K

DAVACI-KARŞI DAVALI :
VEKİLİ :
DAVALI-KARŞI DAVACI :
VEKİLİ :

DAVA VE KARŞI
DAVANIN KONUSU : Muarazanın Men’i, Tespit, Alacak-Alacak

KARAR TARİHİ : 27.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.09.2022

Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan muarazanın men’i, tespit, alacak istemine ilişkin asıl, alacak istemine ilişkin karşı davada mahkemece asıl davanın aktif husumet yokluğundan reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekilleri tarafından istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine eksiklik nedeniyle mahalline geri çevrilen dosya ikmalen gelmiş olmakla yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Davalı vakıf ile müvekkilinin de aralarında bulunduğu Konsorsiyum arasında imzalanan sözleşmeyle, davalının tüm cihaz, ekipman ve malzemelerinin karşılanması işinin üstlenildiğini, bu taahhüd çerçevesinde 130 ayrı üreticiden sağlanan 9700 kalem sistem malzeme, cihaz ekipmanın Rehabilitasyon Bakım Merkezine montajının yapıldığını, davalı yanca muayene ve kabul işlemlerinin tamamlanarak teslim alındığını ve bedellerinin ödendiğini, bu malzemelerden sadece 18 kalem için davalı tarafından 17 kalem için garanti süresi içinde arızada kaldığı, 1 kalem içinde geç teslim edildiği gerekçesiyle genel sözleşmenin 8.3 maddesi yollamasıyla 13.3 maddesi gereğince ceza uygulandığını, müvekkilince söz konusu ceza uygulamasına yazılı olarak da itiraz edildiğini, ancak itirazların göz ardı edilerek toplam 156.593 Euro gecikme cezasının müvekkili şirketin davalı nezdinde bulunan … Ankara Şubesinden verilmiş teminat mektubunu nakde çevirmek suretiyle irad kaydedildiğini ve bu suretle haksız tahakkuk ettirilen cezanın tahsil edildiğini, davalı yanca teslim anında cezai şart hakkının saklı tutulduğuna dair ihtirazi kayıt konulmadığını, itirazsız teslim alındığından cezai şartın talep edilemeyeceğini, ayrıca cezai şartın uygulanması koşullarının da oluşmadığını, cihazların fonksiyonlarını etkilemeyen küçük parça arızalarının tüm cihaza teşmil edilerek ceza kesilmesinin hakkaniyete aykırı olduğu, bu arada bazı arızaların da davanın kusuru ya da yanlış kullanımdan meydana geldiğini belirterek davalı tarafından 156.593 Euro tutarındaki cezanın hukuk ve sözleşme kurallarına aykırı uygulandığı ve davalının ceza uygulamaya hakkı olmadığının tespitine, fazla hakları saklı olarak 156.593 Euro’nun irad kaydedildiği tarih olan 06.09.2002 tarihinden itibaren kamu bankalarında bir yıllık Euro mevduatına uygulanan en yüksek mevduat faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, davalı tarafından müvekkili aleyhine yapılabilecek haksız cezai işlem uygulaması ve teminat mektubunun irad kaydedilmesine ilişkin muarazanın men’ine, davalıya verilen kesin teminat mektubunun nakde çevrilmemesi için ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Davacının edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme cezası uygulananmasının bütün koşullarının gerçekleştiğini, müvekkili ile davacının da içinde bulunduğu konsonsiyum arasında tıbbi cihaz ve aletlerle, elektronik sistemler ve bilgi sistemlerinin temini iş yerine getirilmesi, montajı, işletmeye alınması, kullanıcı personele yeterli eğitimin verilmesi konularını kapsayan 12.11.1998 günlü sözleşmenin imzalandığını, müvekkilinin bedelleri ödeme yükümlülüğünü yerine getirdiğini, ancak teslim alınan bazı malzemelerin garanti süresi içerisinde arızalandığını yazılı olarak arıza ihtarlarının yapıldığını, davacının sözleşmede öngörülen sürede arızaları gidermediği ve yenisi ile değiştirmediği hususlarında uyuşmazlığın bulunmadığını, 17 kalem malzemenin süresi içinde arızalarının giderilmemiş olması nedeniyle sözleşme süresince ceza uygulanmasının BK.’nun 158/II maddesine ve Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına uygun olduğunu, sözleşme hükümlerine göre davacının sözleşmede öngörülen sürede teslim etme ve teslimden sonra da garanti süresi içinde meydana gelecek arızaları gidermek gibi iki ayrı yükümlülüğü bulunduğundan söz konusu cihaz ve malzemelerin ihtirazi kayıtsız teslim alınmasının davacının garanti süresi içinde çıkacak arızaları giderme yükümlülüğünü ortadan kaldırmadığı gibi müvekkilinin kararlaştırılan cezaların ödenmesi işleminden zımmen vazgeçtiği anlamına da gelmediğini, öte yandan arızalanan cihaz ve malzemelerin arıza bildirimlerinin yapılmasından arızaların giderilmesine kadar geçen süre için sözleşmede öngörülen cezanın uygulandığını, davacı tacir olduğundan cezai şartın indirilmesini isteme hakkına da sahip olmadığını, dava konusu olan toplam 156.593 Euro cezanın müvekkiline verilen … Şubesine ait 158.000 Euro miktarındaki kesin teminat mektubundan 06.09.2002 tarihinde nakde dönüştürülerek tahsil edildiğini, bakiye teminat mektubunun serbest bırakıldığını belirterek, asıl davanın reddini istemiş, karşı davada; garanti süresi içinde arızalanan ve gecikmeli olarak arızası giderildiği için genel sözleşmenin 13.maddesine göre ceza uygulanması gereken 3 kalem daha tıbbi cihazın olduğunu, … … 26.07.2001- 21.06.2002 dönemi arasında geçen 330 gün olup, arızada geçen cezalı sürenin 310 gün olduğu, … cihazı için 31.01.2002-20.08.2002 döneminde 201 gün arızada geçen süre olup, 181 gün arızada geçen cezalı süre olduğu, … cihazı için 19.02.2002-22.05.2002 dönemi için arızada geçen sürenin 92 gün, arızada geçen cezalı sürenin 72 gün olduğu, bu cihazlar için sözleşmenin 8.3 ve 13.3 maddeleri uyarınca uygulanacak cezai şart tutarının dava tarihindeki döviz kuruna göre 27.113,12 TL(yeni TL) olduğunu, bu sayılanlar dışında yine garanti süresi içinde arızalandığı ve arıza bildirimi yapıldığı halde davacı tarafından arızaları giderilmeyen ve 18.09.2002 tarihli ihtarnameyle de bu yükümlülüklerini yerine getirmeyeceklerini bildirdikleri 7 kalem daha tıbbi cihazın bulunduğunu, arıza bildirimi yapılan bu cihazların hizmette kullanımları hastalar için büyük hayati öneme haiz olduğundan bir an önce çalışır hale getirilmeleri için onarımlarına başlandığını, bunların onarım giderleri toplamının 305.117,38TL(yeni TL) olduğunu, bunlar için cezai şart talep haklarını saklı tutarak onarım giderlerinin de tahsilini talep ettiklerini, özel sözleşmenin 12.maddesi gereğince karşı davalının montaj işlemleri başlamadan önce bazı dökümanlarla, duvar panolarını ve bunların disketlerini teslim etme zorunluluğu bulunduğunu, karşı davalının işletme el kitaplarını, devre şemalarını, … Projeleri, kullanım duvar panoları, emniyet duvar panolarını müvekkiline teslim etmediğini, ayrıca bu doküman ve çizimlerin disketlerinin maliyetleri toplamının 211.000,00TL(yeni TL) olduğunu belirterek, fazla hakları saklı olarak toplam 543.230,51TL(yeni TL) alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Karşı davalı vekili, karşı davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince:Asıl davanın;taraflar arasında tanzim edilen satım sözleşmesine istinaden davacı tarafından davalıya sözleşme kapsamındaki makina ve teçhizat satılarak teslim edildiği halde verilen teminat mektubunun iade edilmeyip paraya çevrilerek tahsil edildiği iddiasıyla tahsil edilen bedelin iadesi, haksız cezai işlem uygulanması ve teminat mektubunun irad kaydedilmesine ilişkin muarazanın giderilmesi, karşı davanın ise; sözleşme kapsamında davacı karşı davalının garanti süresi içerisinde arızalanan 3 kalem tıbbi cihaz nedeniyle sözleşmenin 13.3 maddesi uyarınca uygulanması gereken cezai şart ile arıza bildirimine rağmen arızaları giderilmeyen tıbbi aletlerin onarım gideri ve döküman pano ve disket bedellerinin tahsili talebinden ibaret olduğu, taraflar arasında tanzim edilen 12 Kasım 1998 tarihli sözleşmenin yapılan incelemesinde, bir tarafın … Bakım Merkezi (…) Vakfı diğer tarafta … Ticaret A.Ş. Liderliğinde… Limited Şirketi ile …Teknolojileri A.Ş. Firmaları tarafından kurulan konsorsiyum olduğu, sözleşme konusunun … Bakım merkezi için gerekli olan tıbbi cihaz ve aletler ile tıbbi tefriş malzemelerinin elektronik ve bilgi sistemlerinin sözleşme şartlarına uygun olarak satıcı tarafından temini ile iş yerine getirilmesi, montajı, testlerin yapılması, işletmeye alınması, personele eğitim verilmesi ve sözleşmede yazılı diğer şartların yerine getirilmesi olduğu, ayrıca sözleşme ekinde genel sözleşme hükümleri ile özel sözleşme hükümlerini kapsayan ek sözleşmeler ve teknik şartnamenin bulunduğu, dava konusu sözleşmenin tarafı olan konsorsiyumu oluşturan şirketlerin kendi aralarında tanzim ettiği 20 Temmuz 1998 tarihli konsorsiyum sözleşmesinin yapılan incelemesinde,… Ltd.Şti.’nin konsorsiyum sözleşmesi tanzim ederek … Vakfının ihalesine girerek ihale kapsamında alınacak işlerin yapımı konusunda kendi aralarında görev dağılımı yaptıkları, bilirkişi heyetlerinden rapor ve ek raporların alındığı, raporlar arasındaki çelişki ve taraf itirazları dikkate alınarak oluşturulan yeni bilirkişi heyetinden aldırılan 24/06/2016 tarihli raporda özetle; taraflar arasındaki sözleşmenin davacınında dahil olduğu 5 ayrı şirketin ortaklığında kurulan bir konsorsiyum tarafından imzalanmış olup hukuki nitelik itibariyle adi ortaklık olduğunu, hükmi şahsiyeti olmadığından ortakların hep birlikte hareket etmesi gerektiğini sözleşmenin cezai şartlara ilişkin hükümleri uyarınca garanti süresi içerisinde arızalar giderilip onarım yapılmadığından davalı-karşı davacı tarafından cezai şarta ilişkin hükümler uygulanmakta haklı olduğunu buna göre yapılan inceleme sonucunda asıl davada talep edilen ve karşı davacı tarafından uygulanan ceza tutarları yönünden … cihazı için uygulanan gecikme cezası ile karşı davada talep edilen ceza tutarlarından… makinesi için talep edilen cezaların uygun olmadığını, disket ve duvar panoları ile tabela için talep edilen 11.987,24 Euro’nun uygun olmadığını, buna göre karşı davacının cezai şarta ilişkin hükümleri uygulamakta haklı olduğunu, davalı-karşı davacının 144.929,77 Euro’dan TL tutarına çevrilerek teminat mektubunu çevrilen kısmın 80.064,73 Euro düşüldüğünde 64.865,04 Euro alacağın tahsilinde haklı olduğunu, davalı-karşı davacının davadan kaynaklanan 253.147,27 TL (yeni satın aldığı ultrason bedeli) tahsil talebinde haklı olduğunu belirttikleri, itiraz üzerine bilirkişi heyetinden aldırılan 03/07/2017 tarihli ek raporunda özetle; davalı karşı-davacının cezai şart olarak davacıdan talep edebileceği alacak tutarının 154.282,48 Euro olup 158.000 Euro’luk teminat mektubundan 156.593 Euro paraya çevrilerek tahsil edildiğinden karşı davacının bu durumda 2.310,52 Euro fazla tahsilat yaptığı bunun davacıya iadesinin gerektiğini, karşı dava yönünden ise … cihazı için 72 günlük geç tamirden dolayı cihaz bedeli olan 5.401 DM ile onarımı davacı-karşı davalı tarafından yapılmadığından karşı davacı tarafından dava dışı şahıslara yaptırılan cihazların onarım gideri olan 305.117,38 TL ve tamir edilmediği için karşı davacı tarafından yenisi alınan ultrason cihazı bedeli olan 253.147,27 TL’nin davacı-karşı davalıdan talep etme hakkının bulunduğunu, teminat mektubundan fazladan tahsil edilen 2.310,52 Euro’nun bundan düşülmesi gerektiğini belirttikleri, itiraz üzerine son bilirkişi heyetinden alınan ek raporda özetle; davalı vakıf tarafından kesilen ceza tutarından uygun bulunanların toplam tutarının 143.635,25 Euro, uygun olmayanların 10.591,99 Euro olduğunu, karşı dava yönünden arızalanan 7 kalemin giderilmeyen arıza bedelinin 305.117,38 TL + 253.147,28 TL = 558.264,66TL olduğunu bunun karşı davacıya ödenmesi gerektiğini, karşı davacının döküman, disket vs. bedeline yönelik talebinin yerinde olmadığını belirttikleri, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamından; dosyaya sunulan sözleşmeye göre sözleşmenin bir tarafının davalı-karşı davacı vakıf diğer tarafın ise davacı şirketin de içinde olduğu toplam 4 şirketin bulunduğu konsorsiyum olduğu, davacının da içinde bulunduğu şirketlerin oluşturduğu konsorsiyum sözleşmesine göre de davacı ile birlikte toplam 4 şirketin birlikte oluşturdukları konsorsiyumun dava konusu işin ihalesine girerek işi almayı ve yapmayı üstlendikleri, konsorsiyumun mevzuatımızda ayrı bir müessese olarak düzenlenmediği, adi ortaklık hükümlerinin uygulandığı, bu durumda adi ortaklığı oluşturan tüm şirketlerin birlikte hareket etmesi gerektiği, bu nedenle ortaklardan sadece biri olan davacı şirketin davayı açmaya ehliyeti bulunmadığından davacıya diğer ortakların muvafakatini sağlamak veya bunların haklarını devraldığına dair temliknameyi sunmak ya da bunlar mümkün olmadığı taktirde o şahıslar hakkında dava açıp birleştirmek üzere kesin süre verilmesine rağmen verilen sürede ara karar yerine getirilmediğinden bu durumda davacı şirketin aktif dava husumeti bulunmaması sebebiyle açtığı davanın husumet yokluğu sebebiyle reddine karar vermek gerektiği, karşı dava yönünden ise; karşı dava dilekçesinde sözleşme kapsamında ayrı ayrı 3 kalem yönünden talepte bulunulduğu, ikinci, üçüncü ve dördüncü bilirkişi raporlarında belirtildiği üzere karşı davacı arızaların geç giderilmesinden dolayı 3 cihaz için toplam 27.113,12 TL cezai şart bedeli talep ettiği ancak bu 3 aletten sadece EMG cihazının arızasının kullanıcı kaynaklı olmadığı garanti kapsamında yüklenici tarafından sözleşmede belirtilen sürede giderilmeyip 72 günlük süre için cihaz bedeli olan 5.401 DM’nin karşılığı olan 4.378,65 TL’nın karşı davacı tarafından talepte haklı olduğu, diğer iki cihaz olan baskı makinesi ve… cihazının arızasının kullanım hatası mı yoksa üretimden mi kaynaklandığı ve arıza hususları tutanaklardan açıkça anlaşılamadığı bu nedenle bunlara yönelik tazminatın ispatlanamaması nedeniyle reddi gerektiği, karşı davacının ikinci talebi olan garanti kapsamında arızaların davacı yüklenici tarafından giderilmesi gerekirken giderilmeyen 7 kalem cihazın karşı davacı tarafından dava dışı şahıslara tamir ettirilmesi bedelinin talep edildiği, bilirkişi raporlarında bu cihazların karşı davalı tarafından onarılmadığı, karşı davacı tarafından üçüncü şahıslara onartıldığının sabit olduğu, bu onarım bedeli faturalarının mevcut olup sözleşme kapsamında karşı davalının bunu ödemesi gerektiği, her ne kadar bilirkişi raporlarında bu kalemden hem 305.117,38 TL onarım bedeli hem de karşı davalı tarafından onarımı yapılmadığı ve onarım imkanı da bulunmadığı için karşı davacı tarafından yerine yenisi alınan ultrason cihazı bedeli olan 253.147,27 TL’nın karşı davacı tarafından talep edilebileceği belirtilmiş ise de karşı davacının bu kaleme yönelik talebi onarım bedeli olarak 305.117,38 TL olup içerisinde ultrason cihazının onarım bedeli de dahil olduğu, bu nedenle ayrıca yeni ultrason cihazı satın alma bedeli talep konusu olmadığından onarım bedeli kapsamında bulunduğu anlaşıldığından karşı davacının onarım bedeli kanıtladığından bu bedelin tamamına karar verilmesi gerektiği kanaatine varıldığı, her ne kadar karşı davacı üçüncü kalem olarak döküman çizim disketleri ve duvar panoları vb. teslim edilmediğinden bedellerinin tahsilini talep etmiş ise de bu husus ispatlanamadığından bu kaleme yönelik talebin reddine karar verildiği gerekçesiyle, asıl dava yönünden; davacının davalı aleyhine açtığı davanın aktif husumet yokluğu nedeniyle reddine, karşı dava yönünden; davanın kısmen kabulüne 4.378,65 TL … Ünitesi cezai şart bedeli, 305.117,38 TL onarım bedeli olmak üzere toplam 309.496,03 TL’nın karşı dava tarihi olan 27/01/2003 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davacı- karşı davalıdan tahsili ile davalı- karşı davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Davacı-karşı davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkemenin müvekkilinin aktif husumet ehliyeti olmadığı yönündeki kabulü ve gerekçesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, aradan geçen 16 sene sonra mahkemece ara kararı verilerek diğer konsorsiyum üyelerinin davaya dahil edilmesi, muvafakat alınması ya da onlardan temlik istenmesinin gerçekçi olmadığını, bu konuda mahkeme ara kararından rücu edilmesi taleplerinin dikkate alınmadığını, davalı vakfın husumet itirazında bulunmadığını, müvekkili şirketin dava ehliyeti olmadığı iddiasının konsorsiyum sözleşmenin 2.maddesi karşısında geçerliliğini yitirdiğini, esasen müvekkili şirketin dava ehliyeti olduğu konusunda bir tereddüt olmayıp, 21/10/2009 tarihli dilekçeleri ekinde sunulan Danıştay 10.Daire kararının da bu konuda davacının tek başına dava açabilme yetkisi olduğunu ve diğer konsorsiyum üyelerinin muvafakatına ihtiyaç olmadığını açıkça ortaya koyduğunu, müvekkili şirket ile davalı vakıf arasında karşılıklı protokoller imzalanarak birebir sözleşmesel ilişkiye girildiğini ve tarafların doğrudan muhatap haline geldiğini, davanın açıldığı tarihte ortada hukuken konsorsiyum olmadığını, bilirkişi raporlarında müvekkili şirketin dava ehliyeti olduğunun belirlendiğini, diğer konsorsiyum üyelerinin iflas ettiğini, birleşme yoluyla tasfiye olduğunu, aktif olarak mevcut olmadıklarının ticaret sicil kayıtlarıyla belirlendiğini, tüzel kişiliğini kaybetmiş şirketlerden muvafakat almak mümkün olmadığına göre ara kararın yerine getirilmesinde hukuki ve fiili imkansızlık olduğunu, tüm bu hukuki ve maddi vakıalara rağmen mahkemece ara kararından rücu taleplerinin reddedildiğini, bilirkişi raporlarıyla müvekkilinin haklılığı ortaya çıktığından asıl davanın esasına girilerek kabulüne karar verilmesini gerektiğini, karşı davaya ilişkin olarak müvekkilinin aktif husumet ehliyeti yoksa pasif husumet ehliyetinin de olmadığının kabul edilmesi gerektiğini, karşı davanın süresinde açılmadığını, davanın açıldığı tarihte yürürlükte olan HMUK’nun ilgili hükmü gereğince karşı davanın ancak 10 günlük cevap süresi içerisinde açılabileceğini, her ne kadar cevap ve karşı dava dilekçesinde cevap süresinin duruşmadan bir gün öncesine kadar uzatıldığı belirtilmekte ise de bu konuda kendilerine mahkemece verilmiş bir kararın tebliğ edilmediğini, … ünitesinin cezai şart bedelinin haksız talep edildiğini, süresinde talep edilmemiş bir cezanın aradan yıllar geçtikten sonra talep edilmesinin usulen yasal olarak mümkün olmadığı gibi iyiniyet kurallarına da aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki … … ve … adlı cihazlara sonradan uygulanan cezaların haksızlığının bilirkişi raporlarıyla da saptandığını ve mahkemece de bu cihazlara ilişkin taleplerin reddedildiğini, diğerleri ile aynı durumda olan … ünitesi için de uygulanmaya çalışılan haksız ceza bedelinin de reddi gerekirken kabulünün çelişkili olduğunu, mahkemece kabul edilen onarım bedellerinin mesnedinin olmadığını, mahkemeye sunulan faturaların proforma fatura olduğu gibi delil sunma konusunda taraflara verilen kesin süreden sonraki tarihli faturalar olup delil niteliğinin bulunmadığını, delillerin hasredilmesine ilişkin ara kararına rağmen aradan iki sene geçtikten sonra yeni tarihli belge ve delilin sunulmasının usule aykırı olduğunu ve her davanın açıldığı tarihteki şartlara göre görüleceği ilkesine aykırılık teşkil ettiğini, kaldı ki bunların garanti süresi bitmiş cihazlara ilişkin oldukları, yine davalı tarafça sunulan sadece kendi personelinin imzasını taşıyan, müvekkili şirketin personelinin imzası olmayan bir takım tutanaklar ve servis raporlarının sonradan dava devam ederken tek taraflı hazırlanan tutanaklar olduklarını, davalının garanti süresi çoktan dolmuş cihazların periyodik bakım ve modifikasyon ücretlerini müvekkilinden talep ettiğini, oysa üçüncü şahıslara onartıldığı iddia edilen cihazların sorunsuz kullanıldığının da davalının bizzat kendi beyanlarıyla ortada olduğunu, müvekkili şirketin dışındaki tarafların birtakım yazışmalarının delil olarak değerlendirilemeyeceğini, müvekkili ile hiç ilgisi olmayan davalı vakfın ihtiyaçları doğrultusunda sonradan alınan Ultrason cihazı bedelinin müvekkiline yüklenmesinin de hukuka ve sözleşmeye uygunluk teşkil etmediğini, davalı tarafça kendi ihtiyaçları doğrultusunda müvekkili şirketin garanti yükümlülükleri de bittikten sonra yani 2004 yılında yeni bir ultrason cihazı alındığını, bunun bedelinin de müvekkili şirket tarafından ödenmesinin istendiğini, bu talebin hukuka ve sözleşmeye aykırı olduğunu, arızalı olduğu iddia edilen söz konusu bu cihazın iddia edildiği dönemde çalışıp çalışmadığının hasta kayıtlarından takibinin yapılmadığını, yeni alınan cihazın niteliklerinin eskisi ile aynı olup olmadığı vs hususların hiç dikkate alınmadığını, bilirkişi raporlarına itirazları nazara alınmadan ve çelişkiler giderilmeden karara varıldığını, mahkemece denetime açık olmayan ve kendi içinde çelişkili raporun karara esas alındığını, ceza bedeli, onarım bedeli ve yeni cihaz alım bedeli adı altında müvekkiline yüklenen bedellere ilişkin mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece karşı davada mesnedi olmaksızın talep edilen doküman, duvar panoları ve disket bedellerine ilişkin alacak talebinin reddinin hukuki ve yerinde olduğunu, bu talebin haksızlığı konusunda tüm bilirkişi heyetlerinin raporlarının istisnasız ittifak halinde olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak asıl davanın kabulüne, karşı davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle ve/ veya süresinde açılmadığından usulden reddine veya esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı- karşı davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme tarafından asıl davaya yönelik verilen karara ilişkin bir istinaf taleplerinin olmadığını, ancak karşı davada mahkemece kabul edilmeyen taleplere ilişkin olarak istinaf taleplerinin kabulüyle kararın düzeltilerek karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesi gerektiğini, mahkeme tarafından “… …” ve ” …” cihazlarına ilişkin cezai şart ve onarım bedeli dikkate alınmadan hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, çünkü … Rehabilitasyon Bakım Merkezinde garanti süresi içerisinde arızalanan ve gecikmeli olarak arızası giderilen ve Genel Sözleşmenin 13.3 maddesine göre ceza uygulanması gereken 2 kalem daha tıbbi cihaz olduğunu, bu cihazların … … ve … olduğunu, … … için arızada geçen sürenin 310 gün ve … için arızada geçen sürenin 181 gün olduğunu daha önceki dilekçelerinde detaylı olarak bahsedildiğini, davaya konu olan cihazlar için genel sözleşmenin 8.3 maddesine göre garanti süresi içerisinde meydana gelebilecek her türlü arıza ve eksikliklerin, alıcının ihbarından sonra belli bir süre içinde giderileceği veya yenisi ile değiştirileceğinin öngörüldüğünü, buna uyulmaması halinde ödenecek ceza sözleşmesinin 13.maddesinde gösterildiğini, dolayısıyla müvekkili vakıf ile… arasında imzalanan genel sözleşme hükümlerine göre satıcının sözleşmeye konu olan cihazlara ilişkin garanti süresi içerisinde meydana gelebilecek arızaları giderme yükümlülüğü olduğunu, kaldı ki karşı yanın cihazları süresinde onarmayarak ve sözleşmesel yükümlülüklerini yerine getirmeyerek çok ciddi zarara da neden olduğunu, bu nedenle…’nin borca aykırı davranışlarının sabit olduğunu, bu iki kalem malzemenin süresi içinde arızalarının giderilmemiş olması nedeniyle sözleşme uyarınca ceza uygulanması ve istenebilirliğinin mahkemenin kabulünde olduğunu, dosyadaki denetime elverişli bilirkişi raporlarında uygun bulunduğunu, BK’nun 158/2 maddesine ve Yargıtay Kurulunun emsal kararına göre de tahsil ve tahakkukundan bir belirsizlik bulunmadığını, bilirkişiler tarafından incelenen taraf yazıları ve tutanakları sonucunda bu iki kaleme ilişkin taleplerinin haklılığının muhtelif bilirkişi raporlarıyla sabit olduğunu, özel sözleşmenin 12.maddesine göre…’nin montaj işlemleri başlamadan önce bazı dokümanları, duvar panolarını ve bunların disketlerini vakfa teslim etme zorunluluğu olduğunu, yazılı ve sözlü uyarılara rağmen, 24 adet İngilizce işletme el kitabı, 21 adet Türkçe işletme el kitabı, 42 adet İngilizce servis el kitabı, 45 adet Türkçe servis el kitabı, 34 adet devre şemaları, 9 adet … Projeleri, 228 adet kullanım duvar panoları ve 49 adet emniyet duvar panolarının müvekkili vakfa teslim edilmediğini, ayrıca bu doküman ve çizimlere ait olan disketlerin de verilmediğini, dökümanların zamanında telim edildiğinin ispat yükünün davacı- karşı davalı şirkete düştüğünü, özel sözleşmenin 12.maddesinde gösterilen tüm dokümanların ve bunların disketlerinin eksiksiz olarak teslim edildiğini iddiasının da diğer iddialar gibi doğru olmadığını, teslimi gerektiği halde teslim edilmeyen dökümanların listesini dilekçe ekinde dosyaya sunduklarını bu listenin incelenmesi ile sözleşmede bulunmasına ve yazılı olarak istenmesine rağmen teslim edilmediğinin açıkça görüleceğini, cevap dilekçesinde teslim edildiği öne sürelen CD’lerin, … projelere ait olduğunu, diğer dokümanların hiçbirisinin CD’lerinin verilmediğini, teknik dökümanların karşı tarafça tamamlanmadığını belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına, karşı davanın tümden kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl dava, muarazanın men’i, tespit ve alacak karşı dava ise alacak istemlerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın aktif husumet yokluğundan reddine, karşı davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dosyanın istinaf incelemesi için gönderildiği Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 2019/2870E-2224K sayılı 19/12/2019 tarihli kararı ile taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesi olarak nitelendirilip istinaf inceleme görevinin Dairemize ait olduğu belirtilerek gönderme kararı verilmiş olup, Dairemizin 2020/2 E, 2020/210K sayılı, 13/02/2020 tarihli kararın da özetle, taraflar arasındaki sözleşmenin, sözleşme ve eklerinde belirtilen tıbbi cihaz ve aletler ile tıbbi tefriş malzemelerinin satışını konu aldığı, uyuşmazlığın eser sözleşmesinden değil, satım sözleşmesinden kaynaklandığı, istinaf başvurusunu inceleme görevi Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesine ait olduğu gerekçesiyle ve daha öncede bu dairece gönderme kararı verildiğinden daireler arasında çıkan iş bölümü uyuşmazlığının çözümü için dosya Başkanlar Kuruluna gönderilmiş ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi Başkanlar Kurulunun 09/03/2020 tarih ve 2020/96 sayılı kararı ile Dairemizin görevli olduğuna karar verilerek dosya Dairemize gönderilmekle yapılan istinaf incelemesi sonucunda;
Davalı-karşı davacı vakıfla davacı-karşı davacı şirketin ortağı olduğu konsorsiyum arasında sözleşmede belirtilen cihaz, malzeme ve ekipmanların temini hususunda 12 Kasım 1998 tarihli sözleşmenin akdedildiği, konsorsiyum sözleşmesine göre konsorsiyum ortaklarının davacı ile dava dışı … A.Ş. oldukları, taraflar arasındaki uyuşmazlığa konu olan 12/11/1998 tarihli sözleşmenin 2.maddede yer alan düzenlemeye göre lider firma ve grubun ortaklarından her birinin işin tamamının sözleşme hükümleri dahilinde yerine getirilmesinden müştereken ve müteselsilen sorumlu olacaklarının kararlaştırıldığı hususları belirlidir.
Taraflar arasında 12/11/1998 tarihli sözleşmeden kaynaklanan uyuşmazlıkta, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olmasına, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmamasına ve özellikle karşı davanın mahkemesince uzatılan süre içerisinde açıldığının anlaşılmasına göre taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı HMK.’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince asıl davada davacının istinaf başvurusu yönünden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın asıl davanın davacısından alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-Harçlar Kanunu gereğince karşı davada karşı davacının istinafı yönünden alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcının peşin yatırılan 5.286,00TL ve 80,70TL olmak üzere toplam 5.366,70 TL harçtan mahsubu ile fazla yatırılan 5.286,00TL harcın talebi halinde karşı davanın davacısına iadesine,
4-Harçlar Kanunu gereğince karşı davada karşı davalının istinafı yönünden alınması gereken 21.141,67 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.285,42 TL harcın mahsubu ile bakiye 15.856,25 TL harcın karşı davanın davalısından tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
5-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderleri ile ödenen istinaf kanun yoluna başvurma haçlarının kendileri üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 361.maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 27.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…