Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/280 E. 2022/958 K. 06.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/280 – Karar No:2022/958
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/280
KARAR NO : 2022/958

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/05/2019
NUMARASI : 2017/171 E-2019/412 K

DAVACI :
VEKİLİ :

DAVALI :
VEKİLİ :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 06/10/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 07/10/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali davasında, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen kararına karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin 27/06/2013 tarihli sözleşme ile… Eğitim ve Sağlık Kampüsü İşi’nin alüminyum dış cephe işlerinin gerçekleştirilmesi taahhüdü altına girdiğini, taahhüt ettiği işleri sözleşmede kararlaştırıldığı gibi eksiksiz bir şekilde yerine getirdiğini, ancak davalı tarafın 351.301,90 TL’lik cari hesap alacağını ödemediğini, bunun üzerine Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21738 Esas sayılı dosyası ile takibe geçildiğini, davalı tarafın kötü niyetli ve alacağı sürüncemede bırakmak amacıyla borca itiraz ettiğini, müvekkili şirket tarafından hazırlanan hakedişlerin davalı tarafından onaylandığını, düzenlenen faturalara itiraz edilmediğini, davalı şirketin Ankara 32. Noterliği’nin 16/06/2016 tarihli ve …yevmiye numaralı ihtarnamesi ile 09/09/2016 tarih ve … yevmiye numaralı ihtarnamelerinde, sözleşmenin 6.maddesine göre, müvekkili şirketten alınan kesin teminat mektubunun süresinin 01/07/2015 tarihinde dolmasını ve müvekkili şirket tarafından 31/12/2016 tarihine kadar geçerli olacak yeni bir teminat mektubu verilmemesini gerekçe göstererek cari hesap alacağının ödenmeyeceğini bildirdiğini, sözleşmede teminat mektubunun süresi dolması halinde yeni bir teminat mektubu verileceği hükmünün bulunmadığını belirterek; itirazın iptalini, takibin 351.301,90 TL üzerinden devamını, alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi işletilmesini, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6. maddesi hükmü gereği, davacı yüklenicinin iş sahibi müvekkiline vermesi gereken kesin teminat mektubunun süresinin 01/07/2015 tarihinde dolmasına ve müvekkili şirket tarafından yeni teminat mektubu talep edilmesine rağmen davacı şirketin bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, bu noktada yüklenicinin işinin tam ve kusursuz olup olmadığının önemi bulunmadığını, müvekkili şirket ile iş sahibi… arasında 24/10/2014 tarihi itibariyle hakem heyeti nezdinde görülen ihtilafın henüz kesin olarak sonuçlanmadığını, dolayısıyla henüz müvekkili şirketin geçici kabulünün dahi yapılmadığı bir aşamada davacı yüklenicinin de kabul süreçlerinin sona ermeyeceğini, davacının varlığını iddia ettiği alacağından kesilmesi gereken borç kalemleri bulunduğunu, ayrıca… tarafından davacıdan kesilecek nefaset bedelinin 9.565,05 TL olduğunun bilindiğini, belirtilen borçlar olmasaydı dahi cari hesap alacağının müvekkili şirket kayıtlarının incelenmesi ile de görüleceği üzere 351.301,90 TL değil 319.949,74 TL olabileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesi nedeniyle bakiye alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, toplanan deliller ve dosya içeriği birlikte değerlendirildiğinde; tarafların ticari defter ve kayıtlarının büyük oranda birbirleri ile uyumlu olduğu, işin süresinde bitirilmediğine veya geciktiğine, işlerin kusurlu yapıldığına dair dosyaya bir belge sunulmadığı, sözleşmenin 6. maddesinde sürenin bitiminden sonra teminat mektubu süresinin uzatılacağı hususunda bir hükmün yer almadığı, kaldı ki davacının davalı nezdinde %5 oranında nakit teminat kesintisinin bulunduğu, sözleşme hükümlerine göre davacı firmanın alacağının muaccel hale geldiği, daha sonra ortaya çıkabilecek ayıplı imalatlar bedelinin %5 oranındaki nakdi kesin teminatın iadesi kapsamında değerlendirilebileceği, sözleşmenin 17/21, 17/28 ve 20. maddelerinde yer alan hükümler çerçevesinde davacı yüklenicinin SGK’lı çalışanı tarafından teslim alınan tutanaklara göre şantiye temizliği vs. zararlardan sorumlu bulunduğu gerekçesiyle; davanın kısmen kabulüne davalının Ankara 22. İcra Müdürlüğü’nün 2016/21738 Esas sayılı dosyasında 318.348,87 TL asıl alacak yönünden yaptığı itirazın iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, alacak likit olmadığından davacı vekilinin icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; bilirkişi heyetince ve mahkemece nakit teminat ile kesin teminatın, birlikte alınması gereken iki ayrı teminat türü olduğunun, nakit teminatın, hakediş kesintileri ile, kesin teminatın ise banka teminat mektubu ile sağlanacağının, ek kesin teminata ilişkin m.6/2 hükmünün, ek kesin teminatın, hakediş kesintileri ile de sağlanabileceğine ilişkin düzenlemesinden yola çıkarak dahi, süresi dolan banka teminat mektubunu (kesin teminatını) yenilemeyen davacının, hakediş kesintileri ile kesin teminatının sağlanmasının sözleşme gereği olduğunun gözardı edilerek haksız bir sonuca varıldığını, dosya kapsamındaki tüm beyanlarında öncelikle belirttikleri dava konusu alacak iddiasının bu aşamada muaccel/ hesaplanabilir olmadığı, sözleşmeye göre teminat iade koşullarının da henüz oluşmadığı yönündeki asıl savunmalarını bir kez daha ispatlamakta olduğundan huzurdaki davada emsal teşkil eden Ankara 5. Ticaret Mahkemesi’nin 18/03/2019 tarih ve 2018/354 Esas- 2019/254 Kararın dosyaya sunulduğunu, ana işveren…’in, davacının ayıplı imalatının ihbarının, huzurdaki dava devam ederken 2017 yılında gerçekleştiğini, davacının gereğini yerine getirmemesi üzerine işin, taraflarınca yapılarak bildirime uygun şekilde fatura edilerek, defter ve kayıtlarına işlendiğini, tüm sürecin eş zamanlı olarak mahkemenin bilgisine sunulduğunu, sadece bu durumun bile davacının muaccel bir alacağı bulunmadan (kesintiler sonucunda ne kadar olacağı da bu aşamada belirsiz cari hesap (teminat) bakiyesine ilişkin olan bu davayı açamayacağını gösterdiğini, müvekkili şirketin kayıt ve defterlerinde yer aldığı halde, 19 no’lu hakedişten ana iş sahibi… tarafından yapılan 31.464,81 TL’lik kesintinin bilirkişilerce yapılan hesaba dahil edilmediğini, bilirkişilerce önce mükerrer kesinti olarak değerlendirilen sonra (ek raporda) mükerrer olmadığı ortaya konan, ancak ana iş sahibi… kesintisinin davacıya yansıtılamayacağı şeklinde sonuca varılan bu tutarın, bu aşamada ana iş sahibi… tarafından yüklenici ile ilgili olarak kesildiğini ve iş sahibi müvekkiline ödenmediğini, bu nedenle müvekkili tarafından da, yüklenici davacıya ödenebilir olmadığını, bu tutarın, ancak kesin hesap (sözleşmenin tasfiyesi) aşamasında müvekkili şirket, ana iş sahibi…’den tüm alacağını alabildiğinde ve davacının da cari hesap (teminat iade) bakiyesi net olarak belirlendiğinde (kalmışsa) ödemesi yapılabilecek tutar içerisinde yer alabileceğini, bu durumun da yine, davacıya ödenmesi gereken cari hesap (teminat) bakiyesinin bu aşamada hesaplanamaz olduğunu gösterdiğini, bilirkişice, cevap dilekçesinde de belirtilen ve dosyaya sunulan kayıtlarla sabit toplam 23.591,77 TL’lik davacı yerine yapılan çöp nakil işi bedelinin de, yevmiye kayıtlarında bulunmadığından bahisle hesaplamaya dahil edilmemesinin, sözleşmenin 17. Maddesine aykırı olduğunu, itirazları üzerine ek raporda, bu bedelin talep edilebileceğinin kabul edildiğini ancak neticede yapılan hesaplamanın bu açıklamaya uygun olmadığını, bu durumun kök raporda belirtilen hesap sonucu ile ek rapordaki hesap sonucunun aynı olmasından anlaşıldığını belirterek; açıklanan nedenlerle, dosyaya sunulan bilirkişi raporlarının eksik ve hatalı tespitlerinin hükme esas alınması mümkün olmadığından, bilirkişi raporuna itibar eden ilk derece mahkemesinin kısmen kabule ilişkin kararının kaldırılarak, bu aşamada hesaplanabilir muaccel bir alacağın bulunduğu anlamına gelmemek kaydıyla; bilirkişi hesaplamaları, hem dosya içeriğine hem de defter ve kayıtlara aykırı şekilde eksik, hatalı inceleme içerdiğinden; devam eden sözleşme ilişkisine rağmen 2017 yılına ilişkin defter kayıtlarında yer alan 34.975,62 TL’lik kusurlu imalat faturasını, dayanak bildirimleri, ana iş sahibi…’in, yüklenici davacı ile ilgili olarak, iş sahibi müvekkiline uyguladığı 31.464,81 TL’lik kesintiye ilişkin 19 numaralı hakediş belgelerini doğru değerlendiremeyerek rapor düzenlenmiş olduğundan, ancak kesin hesap aşamasında kayıtlara girebilecek olduğundan ve bu nedenle bu aşamada defterde yer alamayacağından fakat cevap dilekçesinde dosyaya kayıtları sunulan toplam 23.591,77 TL’lik davacı yerine yapılan çöp nakil işi bedelini de (üstelik ek raporda hesaplamaya dahil edilmesi gerektiğini belirttikleri halde) hesaplamaya dahil edilmediğinden, hesaplamaya dahil etmek ve bu aşamada ancak rakamsal bir tespit niteliği taşımak üzere bilirkişi raporu alınmasını, netice itibariyle dava konusu alacak iddiasının muaccel olup olmadığı, sözleşme koşullarının oluşup oluşmadığı hususundaki hukuki değerlendirme yetkisi münhasıran mahkemeye ait olduğundan, bu konudaki hukuki değerlendirme mahkememizce yapılarak, muaccel olmayan alacak iddiasına dayalı haksız ve hukuki dayanağı bulunmayan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan hakediş cari hesap alacağının tahsili için yapılan ilamsız takibe itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Dairemizin 23/02/2022 tarih ve 2020/243 Esas-2022/210 Karar sayılı geri çevirme kararı gereğince davacı vekillerinin vekaletname eksikliği giderilmiş ve icra dosyasının temini sağlanmış olmakla, dosya mahal mahkemesince istinaf başvurusunun esasının incelenmesi için Dairemize gönderilmiştir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK)’nun 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 27/06/2013 tarihli “Alüminyum Cephe İşleri Yüklenici Sözleşmesi” niteliği itibariyle 6098 Sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi olup, davacı taşeron, davalı yüklenicidir.
Bu sözleşme kapsamında davacının üstlendiği alüminyum cephe işleri tamamlanarak teslim edilmiş, ancak sözleşmenin ilgili hükümleri nedeniyle işin geçici ve kesin kabul işlemleri yapılmamıştır. Geçen sürede, davacı tarafından verilen teminat mektubunun süresi dolmuş olup, davalı yüklenici, dava konusu hakediş bedelini teminat mektubunun yenilenmemesi nedeniyle ödemediğini savunmuştur. Taraflar arasındaki sözleşmede teminat mektubunun yerine hakediş bedelinin teminat olarak tutulabileceğine ilişkin bir hüküm bulunmamaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporundan, davaya cevap dilekçesinde hakediş bedelinden mahsubu gerektiği ileri sürülen harcama ve masraf kalemlerinin; (2014 yılındaki cezalar 7.160,00 TL +2015 yılındaki cezalar 5.800,00 TL + KDV’siz çöp nakliye bedeli 19.993,03 TL= 32.953,03 TL) olarak hakediş bedelinden düşüldüğü anlaşılmakta olup, yargılama sırasında ileri sürülen masraf kalemleri ve daha sonra ortaya çıkabilecek ayıplı imalatlar bedelinin %5 oranındaki nakdi kesin teminatın iadesi kapsamında değerlendirilebileceğine ilişkin mahkeme gerekçesinin de dosya kapsamına ve taraflar arasında düzenlenen sözleşme hükümlerine uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle; Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında, mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.

HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,

2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 21.746,41 TL istinaf karar harcından peşin alınan 5.436,60 TL’nin mahsubu ile bakiye 16.309,81‬ TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 361. maddesi gereğince kararın taraflara tebliği tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay’da TEMYİZ yolu açık olmak üzere 06/10/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …

Üye …

Üye …

Katip …