Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/263 E. 2023/1243 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/263 – Karar No:2023/1243

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/263
KARAR NO : 2023/1243

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/09/2021
NUMARASI : 2018/133 E-2021/600 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2023

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalı ile aralarındaki ticari ilişki kapsamında düzenlenen 09/08/2017 tarihli faturanın bakiye 17.314,27 TL’sinin tahsili için davalı hakkında İstanbul Anadolu 9. İcra Müdürlüğü’nün 2017/32009 takip sayılı dosyası ile icra takibi başlattıklarını, davalının yetki itirazı üzerine icra dosyasının yetkili yer olan Ankara 6. İcra Müdürlüğü’ne gönderildiğini ve 2018/1149 esas sayısını aldığını, müvekkilinin muhasebe kayıtlarında davalı-borçlu şirketin müvekkiline 17.314,27 TL borçlu olduğunu, buna rağmen davalının icra takibine haksız ve kötüniyetli olarak itiraz ettiğini belirterek; icra takibine yapılan itirazın iptalini ve inkâr tazminatı takdirini talep etmiş, 27/12/2019 tarihli beyan dilekçesinde; davaya konu yazılımın, davalı şirket yetkililerinden … tarafından sözlü olarak ifade edilmiş olan algoritmaya bağlı kalınarak müvekkili şirket tarafından hazırlandığını, 17/07/2017 tarihinde … ve … ürün kodlu … marka ürünlere yüklemesinin yapıldığını, ilerleyen günlerde, davalı ….Şti. yetkilisi tarafından öngörülmüş olan revizyonların yapılıp cihazlara yazılımın tekrar yüklendiğini, … ve … ürün kodlu ürünlere online olarak bağlanıp en son hangi tarihte yazılım yüklemesi yapıldığının görülebileceğini, davaya konu yazılımın, … 2.3 program geliştirme arayüzü kullanılarak hazırlanmış olup, ….Şti. şirketinin almış olduğu … ve … işlemcilerine yüklemelerinin yapıldığını, yazılımın revizyonlar ile birlikte yükleme yapıldığı son tarihin …Ltd.Şti. firmasına ait olan “…” programı kullanılarak belirlenebileceğini, ürünlerin ve yazılımın, davalı şirket yetkilisi … tarafından teslim alındığını, yazılımın, bilgisayarlara yüklenerek çalışan bir komponent olmadığını, müvekkilinden davalı tarafından satın alınmış olan … ve … kodlu ürünlere direkt olarak yüklenen bir yazılım olduğunu beyan etmiştir.
Davalı vekili; davacı şirket tarafından müvekkili şirkete yapıldığı iddia edilen iş için 09/08/2017 tarih ve IAF201700001973 nolu faturanın kesilerek müvekkiline gönderildiğini, müvekkilinin taahhüt edilen işin gerçekleştirileceği inancıyla faturayı ticari defterlerine işlemiş ise de aradan uzun bir zaman geçmesine karşılık fatura konusu işin davacı şirket tarafından yerine getirilmediğini ve itiraz süresi geçtiği için müvekkili şirketin davacı tarafa iade faturası kesmek zorunda kaldığını, kesilen iade faturası da tebliğe çıkarılmış olmasına karşılık davacının tebellüğden imtina ettiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 2014/1944 Esas-2014/7000 Karar sayılı kararında da belirtildiği üzere faturanın düzenlenmesi için temel bir borç ilişkisi bulunması gerektiğini, taraflar arasında sözleşme ilişkisi yoksa, düzenlenen belgenin fatura olmadığını, bu belgenin belki icap olarak kabul edilebileceğini, buna itiraz edilmemesinin de TTK’nın 23/2. madde hükmü anlamında sonuç doğurmayacağını, öte yandan, sadece faturanın tebliğ edilmiş olmasının akdi ilişkinin varlığını ispatlamayacağını, karşı tarafın akdi ilişkiyi inkâr etmesi halinde tacirin, öncelikle akdi ilişkiyi başkaca delillerle ispatlaması gerektiğini, akdi ilişkinin ispatlanamaması halinde faturanın anılan fonksiyonundan yararlanma imkanı olmadığını, faturanın ispat aracı olmasının, ancak niteliği gereği faturaya geçirilmesi gereken bilgiler (olağan içerik) hakkında geçerli olduğunu, sözleşmenin ifa safhasıyla ilgili olarak düzenlenen faturanın şekli ve kapsamının ne olması gerektiği konusunda, Türk Ticaret Kanunu’nda özel bir hüküm bulunmadığını, anılan yasanın 23. maddesinde neyi ifade ettiği açıklanmaksızın faturanın münderecatından söz edildiğini, faturanın zorunlu içeriği ve şekil şartlarına ilişkin ayrıntılı düzenlemenin Vergi Usul Kanunu’nda yer aldığını, faturanın olağan içeriğinin, akdin ifası ile ilgili hususlarla sınırlı olduğunu (VUK.230), dolayısıyla, faturanın içeriği, faturanın bu temel niteliğine uygun olmadığı taktirde, sekiz günlük itiraz süresinin geçirilmesinin bu hususları yazılı delil haline getirmeyeceğini, faturaya itirazın, faturanın teslim alındığı tarihten itibaren sekiz gün içinde yapılması gerektiğini, itirazın sekiz gün içinde karşı tarafa varmasının şart olmadığını, sekiz günlük sürenin, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi olmayıp, sadece ispat yükünün yer değiştirmesi açısından önem taşıdığını, sekiz günlük süre içinde itiraz edildiği taktirde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olduğunu ispat külfetinin faturayı veren tarafa ait iken, sekiz günlük sürenin geçmesinden sonra itiraz edilmesi halinde, fatura içeriğinin sözleşmeye uygun olmadığını ispat külfetinin faturayı alan tarafa ait olacağını, faturayı alanın her türlü delille bu külfeti yerine getirebileceğini, emredici yasa hükmü ve içtihat metni göz önüne alındığında davacı tarafça hiçbir mal ve hizmet karşılığı olmadan müvekkili şirkete fatura kesildiğini ve müvekkilinin davacı yana güvenerek bu faturayı kayda geçtiğinin ortada olduğunu, davacı tarafça kesilen faturanın müvekkili şirket tarafından imalatı yapılan iş makineleri için bilgisayar yazılımı ile ilgili olduğunu, bu nedenle faturaya konu yazılımın bir kopyasının CD yahut taşınabilir bellek aracılığı ile mahkemeye sunulmasını, yazılım fiziki şekilde (CD, bant, taşınabilir bellek vs.) müvekkili şirkete teslim edilmiş ise tarih gösterir şekilde teslim yapılan kargo şirketi yahut PTT işlem belgesinin ibrazını, eğer teslim elektronik gönderim ile yapıldıysa gönderim tarih ve saat ile gönderim kapasitesinin (Mb, Gb vs) ibrazını, yazılım davacı şirket personeli tarafından teslim edilmişse teslim eden kişinin adı, soyadı, kimlik ve adres bilgileri ile teslim tarihi bilgisinin beyan edilmesini, yazılım davacı şirket adına yetkili kişi yahut kişilerce müvekkili şirket bilgisayarlarına yüklenmiş ise görevli kişinin adı, soyadı, kimlik ve adres bilgileri ile yüklemenin yapıldığı tarih ve saat bilgisinin beyan edilmesini talep ettiklerini belirterek; davanın reddini, karşı yanın haksız takip tazminatına mahkum edilmesini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, yazılım yükleme işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedeli alacağı için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali istemine ilişkin olduğu, dava konusu faturanın davacı tarafından davalı adına düzenlendiği, toplam bedelinin 19.697,50 TL olup, yazılım bedeli karşılığı düzenlendiği, davacı tarafından sunulan elektronik posta yazışmalarında 27/02/2017 tarihli fiyat teklifinde yazılım bedeli olarak 5.998,06 Euro belirlendiği, yazışmalarda teklifin kabul edildiğinin belirtildiği, davacı şirketin ticari defterleri üzerinde talimat ile alınan 22/07/2019 tarihli bilirkişi raporunda, davacının ticari defterlerinin usulüne uygun düzenlendiğinin, davalı ile yapılan ticari ilişki kapsamında dava konusu faturanın kayıtlı olduğunun, bununla birlikte toplam 5 adet fatura bedeli toplamının 26.377,49 TL tutarında olup, karşılığında 8.531,00 TL ödeme ile kaydedilen 532,22 TL iade faturası sonucu davacının takip tarihinde 17.314,27 TL alacaklı göründüğünün belirtildiği, dava konusu yazılımın yüklü olduğu cihazlar üzerinde ve davalı defterlerinde inceleme yapmak üzere bilirkişi heyetinden rapor alındığı, bilirkişi heyeti tarafından düzenlenen 20/05/2021 tarihli raporda, ticari defterlerin sunulmadığı ve adreste davalı şirket yetkilisi … tarafından “yazılım yüklü olduğu iddia edilen cihazların iş yerinde bulunmadığını, makine üzerine montaj yapılarak müşteriye teslim edildiğini belirtmiştir.” ibaresi ile inceleme yapılamadığının belirtildiği, davacı yanca dava konusu yazılımın davalıya teslim edildiğinin kanıtlanması gerektiği, buna karşılık davacı şirketin HMK 222. maddesi uyarınca yasaya uygun düzenlenmiş ticari defterleri lehine delil olarak kabul edildiğinde takip tarihi itibariyle 17.314,00 TL alacaklı olduğu, usulüne uygun ihtara rağmen davalı yanın ticari defterlerini incelenmek üzere ibraz etmediği ve davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazında dava konusu faturanın davalı şirket tarafından taahhüt edilen işin gerçekleştirileceği inancı ile faturayı ticari defterlerine işlemiş ise de uzun zaman geçmesine karşılık fatura konusu iş davacı şirket tarafından yerine getirilmediği için iade faturası kesmek zorunda kalındığını ifade ettiği, bu kapsamda faturanın davalı tarafından kabul edildiği ve deftere kaydedildiğinin kabul edildiği, bu noktada kanıt yükünün kabul edilen faturanın içeriği yazılımın teslim edilmediğine ilişkin olarak davalı yanda olduğu, davalı şirket adresinde yapılan incelemede, davalı temsilcisi tarafından yazılımın yüklendiği iddia edilen cihazların müşteriye teslim edildiği belirtilmiş olduğundan davacı şirket tarafından düzenlenen fatura içeriği işin yapılarak teslim edildiğinin, buna karşılık bakiye bedelin ödenmediğinin kabul edildiği gerekçesiyle; davanın kabulüne, Ankara 6. İcra Dairesi’nin 2018/1149 sayılı icra dosyasında takibe yapılan itirazın iptali ile takibin 17.314,00 TL asıl alacak üzerinden takip talebindeki koşullar ile devamına, alacak likit olduğundan hükmolunan alacağın % 20’si oranında belirlenen 3.462,80 TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; davacı tarafça kesilen faturanın müvekkili şirket tarafından imalatı yapılan iş makineleri için bilgisayar yazılımı ile ilgili olduğunu, bilirkişi raporunda davacının alacaklı olduğu yönündeki tespite itiraz edilmiş ise de mahkeme ve bilirkişi tarafından itirazlarının dikkate alınmadığını, davacı şirketin müvekkiline fatura konusu mal yahut hizmeti ürettiği yahut teslim ettiğine dair olgunun ispatı için davacıdan faturaya konu yazılımın bir kopyasının CD yahut taşınabilir bellek aracılığı ile mahkemeye sunulması, yazılım fiziki şekilde (CD, bant, taşınabilir bellek vs.) müvekkili şirkete teslim edilmiş ise tarih gösterir şekilde teslim yapılan kargo şirketi yahut PTT işlem belgesinin ibrazı, eğer teslim elektronik gönderim ile yapıldıysa gönderim tarih ve saat ile gönderim kapasitesinin (Mb, Gb vs) ibrazı, yazılım davacı şirket personeli tarafından teslim edilmişse teslim eden kişinin adı, soyadı, kimlik ve adres bilgileri ile teslim tarihi bilgisinin beyanı, yazılım davacı şirket adına yetkili kişi yahut kişilerce müvekkili şirket bilgisayarlarına yüklenmiş ise görevli kişinin adı, soyadı, kimlik ve adres bilgileri ile yüklemenin yapıldığı tarih ve saat bilgisinin beyan edilmesi talep edilmişse de mahkemece bu taleplerinin hiçbiri hakkında değerlendirme yapılmadığını, davacı şirket tarafından yukarıda belirtilen talepleri yerine getirilmediği sürece faturaya konu mal ve hizmetin verildiğinin ispat edilmiş sayılamayacağını, yine; bilirkişi incelemesi sırasında müvekkili tarafından açıkça faturaya konu hizmetin alınmadığı belirtilmişse de hükmün aksi yönde kurulmasının anlaşılamadığını, faturanın konusuz kalmış olup, itirazları yerinde olduğundan davanın reddi ve karşı yanın tazminata mahkum edilmesi gerektiğini belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın reddini karşı yanın haksız takip tazminatına mahkum edilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan faturaya dayalı icra takibine itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya dayanak icra takibi, davacı tarafından davalıya düzenlenen 09/08/2017 tarihli “Yazılım Bedeli” açıklamalı KDV dahil toplam 19.697,50 TL bedelli faturaya dayanılarak yapılmıştır. İcra takibine fatura bakiyesi olan 17.314,27 TL’nin tahsili talebinde bulunulmuştur.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda davacının ticari defterleri incelenmiş, yevmiye defterinin açılış ve kapanış onayının yasal süresi içerisinde yaptırıldığı, takibe dayanak faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, bu fatura ile birlikte davacı tarafından davalıya toplam 5 adet 26.377,49 TL bedelli fatura düzenlendiği, fatura alacağına karşılık davalı taraftan 8.531,00 TL banka yolu ile tahsilat yapıldığı, davalı tarafın davacı adına düzenlediği 1 adet toplam 532,22 TL bedelli iade faturasının da davacı defterlerinde kayıtlı olup, takip tarihi olan 18/12/2017 tarihi itibariyle davacının kendi ticari defterlerine göre 17.314,27 TL alacaklı olduğu tespit edilmiştir. Davalı tarafça ticari defterler sunulmamış, davalı vekili 15/11/2019 tarihli bilirkişi raporuna itiraz dilekçesinde, takibe dayanak faturanın müvekkili şirkete gönderildiğini, müvekkili şirketin taahhüt edilen işin gerçekleştirileceği inancıyla faturayı ticari defterlerine işlediğini, itiraz süresinin geçtiğini, işin yapılmamış olması nedeniyle iade faturası kesilmiş ise de davacının kesilen iade faturasının tebellüğünden imtina ettiği belirtilmiştir. Bu kapsamda Mahkemece faturanın davalı tarafından kabul edildiği ve deftere kaydedildiğinin kabulünde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmıştır.
Usulüne uygun olarak itiraz edilmemiş bir faturanın tacir olan tarafların ticari defterlerine kaydedilmesi, taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığını ispat ettiği gibi, faturanın konusunu oluşturan işin de yapılıp teslim edildiğini ispat eder. Bu karine Yargıtay içtihatlarında kabul edildiği gibi, literatürde de benzer şekilde aşağıdaki görüş dile getirilmiştir.
“Faturanın delil olması ile ticari defterlerin delil olması birbirinden farklıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 21/2.maddeye göre faturaya itiraz edilmemiş ise içeriği kesinleşir ise de akdi ilişkinin yazılı delillerle ispatı gerekir. Fatura ticari defterlere kayıt edilmiş ise artık faturanın delil olmasıyla ilgili bu maddeye değil, ticari defterlerin delil olmasıyla ilgili TTK’nın 222.maddeye bakmak gerekir (Örnek: Yargıtay 15.HD. 09.02.2016 T. 2015/5487 E.2016/826 K.bknz.sf:957) Bu nedenle ticari defterlere kaydedilmiş fatura akdi ilişkinin varlığını da kanıtlar. […] Fatura ticari defterlere kayıt edilmemiş olmasına rağmen alınarak kullanılmış ise bu faturanın ticari defterlerine kaydı gereken bir belge olduğunu, mal veya hizmet aldığı için geçerli bir sözleşme ilişkisine göre düzenlendiğini kabul etmiş sayılır. Ticari defterlerine kayıt etmemiş olsa bile kesin delil sayılan ticari defterlerinde kayıtlı olması gereken bir belge olduğu için ticari defterleri de aleyhine kesin delil olacağından, fatura nedeniyle mal veya hizmet almadığını, bu faturadan dolayı borçlu olmadığını yazılı veya kesin delillerle ispatlaması gerekir. Davalının ticari defterleri incelenmemiş olsa bile ticari defterlerine kayıt edilmiş sayılan belge olduğu ispatlandığı takdirde artık mal veya hizmet alınmadığını ispat yükü faturayı kabul ederek kullanmış olan taraftadır. (Yargıtay 15. HD. 30.05.2016 T.2016/944 E.2016/3009 K.bknz.sf:962)” (Muammer Öztürk-Zeki Gözütok Usul ve Esaslarıyla Eser Sözleşmesi Uygulaması-1. Baskı, Sy:861-862)
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkeme kararında usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle yerleşik Yargıtay içtihatlarında ve literatürde kabul edildiği üzere faturanın tacir olan tarafların ticari defterlerine kayıtlı olmasının taraflar arasında akdi ilişki olduğunun ve işin teslim edildiğinin karinesi olarak kabul edilip, aksinin iş sahibi tarafından ispatlanması gerekmesine, dosyadaki bilgi ve belgeler kapsamında karinenin aksinin davalı iş sahibince kanıtlanamamış olmasına göre, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.182,71 TL istinaf karar harcının peşin alınan 295,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 886,96‬ TL harcın davalıdan tahsili Hazine’ye irat kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır