Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/255 E. 2023/1237 K. 07.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/255 – Karar No:2023/1237

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/255
KARAR NO : 2023/1237

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/09/2021
NUMARASI : 2020/187 E-2021/522 K

DAVACI
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 07/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 29/12/2023

Davacı vekili tarafından davalı hakkında açılan itirazın iptali davasında mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı süresi içerisinde taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkili şirketin, borçlu şirkete vermiş olduğu malzemeli işçilik hizmeti karşılığında 002136 numaralı 03/04/2017 tarihli 256.650,00 TL tutarlı hakediş faturası kestiğini, davalının da bu faturanın 63.314,26 TL’lik kısmını ihtirazi kayıtsız olarak icra takibinden önce ödediğini, bakiye kalan 193.335,74 TL’lik kısmı için yapılmayan ödemeler sebebi ile Ankara 10.İcra Müdürlüğü’nün 2019/6259 Esas sayılı dosyası ile icra takibine geçildiğini, davalı tarafından icra dosyasına kötüniyetli olarak itiraz edildiğini belirterek; davalı tarafından yapılan itirazın iptali ile takibin devamını, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin davacıya borçlu olmadığını, davacıdan alacaklı olduğunu, 2016 yılında ticari ilişkinin başladığını, 002136 numaralı 256.650,00 TL tutarlı fatura karşılığı 260.000,00 TL tutarlı çekin keşide edildiğini, çekin bedelinin 2950432422 vergi numaralı hamile ödenmiş olduğunu, 2950432422 vergi numarasının davacı şirkete ait olduğunu, fatura ile çek tahsil makbuzunun üzerindeki imzaların aynı kişiye ait olduğunu, kaşenin de aynı kaşe olduğunu, ticari ilişkide dava ve takip konusu faturadan sonra davacıya çek ile yapılan 260.000,00 TL bedelli ödemenin faturadan sonraki ilk ödeme olması hasebi ile miktarları da uyuşmakta olan bu ödemenin fatura borcuna istinaden yapıldığının açık olduğunu, dava konusu faturadan sonrada davacıya 8 adet fatura düzenlendiğini, karşılığında bankadan 3 adet ve 2 adet çek ile ödeme yapıldığını belirterek; davanın reddini, davacının açmış olduğu davayı kötüniyetli olarak açtığını, bu sebeple %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
Mahkemece; taraflar arasındaki ihtilafın; Ankara 10.İcra Dairesi’nin 2019/6259 Esas sayılı dosyası nedeniyle davacının davalıdan alacaklı olup olmadığı noktasında toplandığı, yapılan yargılama sonunda, davacı tarafından davalı aleyhine 03/04/2017 tarihli 256.650,00 TL’lik faturadan kalan bakiye alacak için takip yapıldığı, söz konusu takibe davalı tarafından süresi içerisinde itiraz edilmesi üzerine mevcut davanın açıldığı, bu çerçevede dosyanın bilirkişiye tevdi edildiği, bilirkişi tarafından hazırlanan raporda icra takibinin dayanağını oluşturan faturanın tarafların ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, yine tarafların ticari defterlerinde söz konusu faturanın karşılığının ödenmiş olarak gözüktüğü, ödeme kayıtları içerisinde ihtilaflı olan 2 adet çek ödemesinin bulunmadığı, söz konusu çekler bulunmamasına rağmen davalı tarafından takibin dayanağını oluşturan faturanın davacı defterlerinde ödenmiş olarak gözüktüğü, davacı tarafından bilirkişi raporu geldikten sonra mevcut davanın tam ıslahı yönünde dosyaya 21/06/2021 tarihli ıslah dilekçesi verildiği ve davanın alacak davasına çevrilmesi yönünde talepte bulunduğu, mahkemece ıslah harcının yatırılması için 22/06/2021 tarihli celsenin 1 nolu ara kararı uyarınca davacı vekiline süre verildiği, verilen süre içerisinde ıslah harcının yatırılmadığı, bundan dolayı 6100 Sayılı HMK.nun 180.maddesi gereğince ıslah hacı yatırılmadığından ıslahın hiç yapılmamış gibi sayılarak davaya devam edilmiş olup tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, icra takibinin dayanağını oluşturan faturanın tarafların ticari defterlerinde ödenmiş olarak gözükmesi nedeni ile davacının davasının reddine, yine mevcut dosya kapsamında davacının kötüniyetli olduğuna dair bir delil bulunmaması nedeni ile davalının kötüniyet tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf başvurusunda; bilirkişinin mahkemenin talebi üzerine, doğal olarak sadece dava konusu fatura ile ilgili değerlendirme yaptığını, Mahkemece de bu rapora göre karar verildiğini, aslında dosyaya sunulan bilirkişi raporunun tamamı incelendiğinde görüleceği üzere müvekkili firmanın davalı şirketten alacaklı olduğunu ancak takibe konulan faturanın son fatura olmaması nedeniyle davanın reddine karar verildiğini, işbu dava ile kararın kesinleşmesinden sonra müvekkilinin cari hesaptan kaynaklanan ve bilirkişi raporuyla sabit olan alacağını tahsil için ayrıca dava açacağını, her ne kadar Mahkemece ilgili faturaya istinaden davalının borcu olmadığı tespit edilmiş ise de aslında davalının müvekkiline cari hesaba dayalı halen borcu bulunduğunu, esasen davalının cari hesapta borçlu, takibe konu faturadan dolayı borçlu olmamasına rağmen takibe haksız olarak itiraz ettiğini, bu nedenle davalının müvekkilinin kötüniyetli olduğu iddiasının somut dayanaktan yoksun olduğunu belirterek; öncelikle Mahkeme kararının kaldırılmasını, davanın kabulüne karar verilmesini, bu talepleri kabul edilmediği takdirde davalının istinaf talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı vekili istinaf başvurusunda; gerek dava dosyası münderecatı gerekse davacının ve müvekkilinin ticari defterleri ile de açıkça ortaya konulduğu üzere dava konusu faturadan kaynaklanan borcun müvekkili tarafından icra takibi başlatılmadan ve dava açılmadan davacıya ödendiğini, davacının bu ödemeyi bilmesine ve çeki alıp ticari defter ve kayıtlarına işlemesine, aynı zamanda çeki bankaya ibraz ederek parasını da almasına rağmen haksız, mesnetsiz ve kötü niyetli olarak iş bu davayı açtığını, Mahkemece açılan dava reddedilmesine rağmen müvekkili lehine % 20′ den az olmamak üzere tazminata hükmedilmesi gerekirken tazminat taleplerinin reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılarak talepleri gibi dava değerinin % 20’si olan 38.667,14 TL’den az olmamak üzere müvekkili lehine tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın reddine dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamamasına göre, taraf vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının HMK’nun 353/1-b.1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-Davacının istinaf başvurusu yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davacıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
3-Davalının istinaf başvurusu yönünden Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 harcın mahsubu ile bakiye 210,55‬ TL harcın davalıdan tahsili ile Hazine’ye irat kaydına,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle taraf vekilleri tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK 362/1-a madde gereğince kesin olmak üzere 07/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır