Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/248 E. 2022/939 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2020/1194 – Karar No:2022/853
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1194
KARAR NO : 2022/853

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/07/2020
NUMARASI : 2016/542 E-2020/276 K

ASIL VE BİRLEŞEN ANKARA 9.ATM 2016/573- 424 ESAS- KARAR SAYILI
DAVADA DAVACI :
VEKİLİ :

ASIL VE BİRLEŞEN ANKARA 9.ATM 2016/573- 424 ESAS- KARAR SAYILI

DAVADA DAVALI :
VEKİLİ :
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali- Teminat Mektubunun İadesi (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/09/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11/10/2022
Asıl ve birleşen davada davacı vekilince asıl ve birleşen davada davalı hakkında açılan itirazın iptali ve teminat mektubunun iadesi davalarında mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen dava hakkında konusuz kaldığından esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; müvekkilinin yüklenici sıfatıyla … Jeotermal Elektrik Santrali “elektrik ve otomasyon” işlerini üstlendiğini bu hususta taraflar arasında 24/01/2013 tarihli sözleşme yapıldığını, sözleşmenin 17.maddesine göre tamamlanan işlerle ilgili hakediş raporlarının işverence onaylanmasından sonra düzenlenecek faturanın işverene tebliğinden itibaren 15 gün içinde ödeme yapılacağını, hakediş raporlarının davalı işverence onaylanmasına rağmen teminat mektubunun nakde çevrileceği tehdidine boyun eğilerek uzun bir süre fatura düzenlenmediğini, “elektrik ve otomasyon” işlerine ilişkin geçici kabulün 30/10/2013 tarihinde yapıldığını ve tesisin elektrik üretmeye başladığını, müvekkili tarafından 01/02/2016 tarihinde düzenlenen 440.488,00 TL bedelli faturanın, 02/02/2016 tarihli ihtarname ile birlikte davalıya gönderildiğini, davalının ise soyut gerekçelerle faturayı iade ettiğini, sözleşmenin 34. maddesine göre geçici kabulden itibaren 24 ay içinde kesin kabulün yapılacağını, aradan 31 ay geçmiş olmasına rağmen kesin hesabın yapılmadığını, fatura bedelinin tahsili için davalı hakkında Ankara 3.İcra Müdürlüğü’nün 2016/8924 sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını davalının itirazı nedeniyle takibin durduğunu belirterek; itirazın iptalini ve %20 icra tazminatı takdirini talep etmiştir.
Davalı vekili; müvekkilinin yükleniminde olan … Jeotermal Elektrik Santrali inşaatı işi kapsamındaki tüm “elektrik ve otomasyon işlerinin” anahtar teslimi usulü ile davacı ve dava dışı … tarafından oluşturulan adi ortaklığa verildiğini, davacının bir kısım taahhütlerini yerine getirdikten sonra işten el çektiğini, kalan işlerin müvekkili tarafından ve dava dışı … tarafından tamamlandığını, davacının yaptığı tüm işlerin onaylı hakedişlerde mevcut olduğunu, onaylı hakedişlere göre davacının tüm ödemeleri aldığını, davacının 01/10/2013 tarihinde son hakedişin yapılması ile neticelenen iş nedeniyle iki seneyi aşkın süre sonra “hakediş bedeli” açıklaması ile fatura düzenlemesinin hiçbir mantığı olmadığını, davacı tarafından keşide edilen faturaya ilişkin onaylı hakediş raporu olmadığını, idare tarafından geçici kabulün 30/10/2013 tarihinde yapıldığını, işe ait hiçbir eksik olmadığı iddiasının gerçeğe uygun olmadığını, geçici kabulde tespit edilen eksikler listesinin ekte sunulduğunu belirterek; davanın reddini ve %20’den az olmamak üzere kötüniyet tazminatı takdirini savunmuştur.
BİRLEŞEN ANKARA 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’NİN 2016/573 ESAS- 2016/424 KARAR SAYILI DOSYASINDA;
Davacı vekili; taraflar arasında imzalanan “elektrik ve otomasyon işleri” yapım sözleşmesi uyarınca davalıya 210.000,00 TL bedelli kesin teminat mektubu verildiğini, sözleşmenin 6. maddesi gereğince işin eksiksiz olarak teslim edilerek kesin kabulün yapılması ile teminat mektubunun iade edileceğinin hükme bağlandığını, sözleşmeye konu santralin geçici kabulünün 30/10/2013 tarihinde Enerji Bakanlığınca yapıldığını, tesisin elektrik üretmeye başladığını, davalının ise geçici kabulün yapılmadığını gerekçe göstererek ve kesin kabulü gerçekleştirmeyerek haksız olarak teminat mektubunu iade etmediğini, halbuki tesisin geçici kabulünün yapılarak 30 aydan bu yana elektrik üretmeye devam ettiğini belirterek; 31/03/2013 tarihli 210.000,00 TL bedelli teminat mektubunun müvekkiline iadesini talep etmiştir.
Davalı vekili; taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin “Kesin Hesap” başlıklı 18.maddesine göre, geçici kabul prosedürünün yürütülebilmesi için dava dışı adi ortak … … Ticaret Ltd.Şti. ve davacı … Ticaret Ltd.Şti.’nin geçici kabul için birlikte başvurması gerektiğini, gönderilen ihtarnamede de bu hususun belirtildiğini, buna rağmen firmaların birlikte başvuruda bulunmadığını bu nedenle kesin hesap işlemlerinin yürütülemediğini ve onaylanamadığını, sözleşmenin 6.maddesine göre kesin teminatın iadesi için kesin kabulün yapılmış olması gerektiğini, dava dışı İdarenin geçici kabul sırasında tespit ettiği eksik işler listesinin ekte sunulmuş olup, yapılan işte hiçbir eksiklik bulunmadığı iddiasının gerçeğe uygun olmadığını bu nedenle teminat mektubunun iadesine ilişkin talebin haklı olmadığını belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; asıl davanın taraflar arasındaki eser sözleşmesinden kaynaklanan hakediş alacağına ilişkin olarak faturaya dayalı takibe itirazın iptali, birleşen davanın sözleşme uyarınca davalıya verilen teminat mektubunun iadesi istemine ilişkin olduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen 24/10/2019 tarihli ek raporun dosya kapsamı ve sunulan delillere uygun olduğu, bu kapsamda takip tarihi itibariyle davacının kalan alacağının 132.906,39 Euro olup, 01/02/2016 fatura tarihindeki kur üzerinden (132.906,39 Euro x 3,2292 TL ) = 429.181,31 TL olduğu, bilirkişi raporunda her ne kadar alacağa fatura tarihinden itibaren faiz hesaplanmışsa da faturanın tek başına borçluyu temerrüde düşüren belge niteliğinde olmadığı, hakediş ödemelerine ilişkin sözleşmenin 17.3. Madde hükmünün alacağın muaceliyetine ilişkin bir düzenleme olup, kesin vade içermediği ve bu nedenle temerrüde esas alınamayacağı bu nedenle, işlemiş faize yönelik bilirkişi raporundaki hesaplamaya itibar edilmediği, takip öncesi temerrüde ilişkin davacı tarafından keşide edilen 02/02/2016 tarihli noter ihtarında borçluya tebliğden itibaren 15 günlük ödeme süresi tanınmış olup, dosyaya tebliğ belgesi sunulmadığından, ihtarnamenin davalıya cevabi ihtarnamenin keşide edildiği 11/02/2016 tarihinde tebliğ edilmiş sayılacağı, 15 günlük ödeme süresi dikkate alındığında temerrüdün 27/02/2016 tarihinde oluştuğu, bu durumda alacağa 27/02/2016 – 25/04/2016 tarihleri arası 58 gün için temerrüt faiz hesabı yapılacak olup, takip tarihi itibariyle işlemiş faiz tutarının ( 429.181,31 x 58 x 10,50 / 36.500 ) = 7.160,86 TL olarak hesaplandığı, taraf vekilleri her ne kadar lehe hükmolunan tutar üzerinden icra inkar tazminatı ve kötü niyet tazminatı talep etmişlerse de alacağın varlığı ve miktarının yargılama ile ortaya çıktığı, takip tarihi itibariyle likit bir alacak bulunmadığı, takipte haksız çıkılan bölüm yönünden davacının açıkça kötü niyetli olmadığı bu nedenle taraf vekillerinin taleplerinin yerinde görülmediği, birleşen dava bakımından yapılan değerlendirmede ise; iadesi istenen teminat mektubunun sözleşmenin 6. Maddesinde belirtilen kesin teminat niteliğinde olduğu, dava konusu işin asıl işveren tarafından geçici ve kesin kabullerinin yapıldığı, geçici kabul tutanağında belirtilen eksik ve kusurlu işler bedelinin davacı alacağından mahsup edildiği, bunun dışında kesin teminatın iadesi koşulları arasında yer alan malzeme, işçilik, SGK ödemeleri, 3. şahıslara olan borç ve yükümlülüklere ilişkin davalı vekilince herhangi bir iddiada bulunulmadığı, sözleşmenin 6. Maddesinde garanti teminatından bahsedilmekte ise de, garanti teminat tutarının taraflarca hazırlanan son hakedişten mahsubu gerekeceği, ancak taraflarca düzenlenen 8 nolu hakedişte böyle bir mahsup yapılmadığı anlaşılmakla, birleşen davada teminat mektubunun iadesi koşullarının oluştuğu ancak aşamada süresi dolan teminat mektubunun yenilenmediği ve buna ilişkin davanın konusunun kalmadığı gerekçesiyle; asıl davanın kısmen kabulüne, Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2016/8924 sayılı dosyasında davalının itirazının 429.181,31 TL asıl alacak, 7.160,86 TL işlemiş faiz üzerinden iptaline, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, red ve kabul edilen miktarlar yönünden taraf vekillerinin icra inkar ve kötü niyet tazminat taleplerinin reddine, konusu kalmayan birleşen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İş bu karara karşı taraf vekillerince ayrı ayrı istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
Asıl ve birleşen dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali ve teminat mektubunun iadesi taleplerine ilişkin olup, mahkemece asıl davanın kısmen kabulüne, konusuz kalan birleşen davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına dair verilen karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince yargı işlemlerinden bu Kanuna bağlı (1) sayılı Tarifede yazılı olanları, yargı harçlarına tabidir (md 2). Yargı harçları (1) sayılı Tarifede yazılı işlemlerden değer ölçüsüne göre nispi esas üzerinden, işlemin nev’i ve mahiyetine göre maktu esas üzerinden alınır (md 15, 21). Noksan tespit edilen değerler hakkında 30’uncu madde hükmü uygulanır (16/4. md.). (1) sayılı Tarifede yazılı nispi karar ve ilâm harcının 1/4 ü peşin alınır (28. md.). Yargılama sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılırsa, yalnız o oturum için yargılamaya devam olunur, takip eden oturuma kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilâm harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 150. maddesinde gösterilen süre içinde dosyanın işleme konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır (30. md.). Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz (32. md.). HMK 120/1. maddeye göre de davacı, yargılama harçlarını mahkeme veznesine yatırmak zorundadır.
Asıl dava konusu somut olayda; icra takip talebinde 440.488,71 TL asıl alacak ile 15.990,34 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 456.479,05 TL alacağın takip tarihinden itibaren asıl alacağa yürütülecek faiziyle tahsili istenmiş, davalı borçlu tarafından borcun tamamına itiraz edilmiştir. Davacı tarafından dava açılırken dava değeri 440.488,71 TL olarak gösterilip peşin harç asıl alacak üzerinden yatırılmış ise de, dava dilekçesinde takibe vaki itirazın iptâli ile takibin devamına karar verilmesi talep edilmiş, mahkemece davalının itirazının kısmen iptali ile takibin 429.181,31 TL asıl alacak, 7.160,86 TL işlemiş faiz üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi uygulanmasına, fazlaya ilişkin talebin ve icra inkar ile kötüniyet tazminatı talebinin reddine karar verilmekle, harcı ikmal edilmemiş olan işlemiş faize ilişkin itirazın iptaline de karar verildiği anlaşılmıştır. Oysa az yukarıda açıklandığı üzere yargı işlemlerinden alınacak harç yatırılmadıkça müteakip işlemler yapılamaz.
Bu nedenle mahkemece HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen “hakimin davayı aydınlatma ödevi” kapsamında davacı tarafa süre verilerek asıl davadaki talebinin ne miktar olduğu hususu açıklattırılıp, sonucuna göre gerektiğinde 15.990,34 TL işlemiş faiz talebi üzerinden yatırılması gereken karar ve ilam harcının 1/4’ünü yatırmak üzere davacı tarafa süre verilip yatırılması halinde işin esasını inceleyip karar vermek, aksi halde Harçlar Kanunu’nun 30. maddesi gözetilerek karar verilmesi gerekirken açıklanan bu hususlar gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır (Yargıtay 15. HD’nin 2017/2595 E, 2018/285 K sayılı, 31/01/2018 tarihli ilamı).
Açıklanan nedenlerle, esası incelenmeksizin taraf vekillerinin istinaf başvurularının kabulüne, mahkeme kararının HMK 353/1-a.4 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının KABULÜNE,

2-Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/07/2020 tarih ve 2016/542 Esas- 2020/276 Karar sayılı kararının HMK 353/1-a.4 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,

4-Asıl ve birleşen davada davacı tarafından yatırılan 54,40 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-Asıl ve birleşen davada davalı tarafından yatırılan 54,40 TL+ 54,40 TL+ 7.451,63 TL olmak üzere toplam 7.560,43‬ TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
6-İstinaf talep eden taraflarca yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harçları ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK 353/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 20/09/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan

Üye

Üye

Katip