Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/189 E. 2022/646 K. 08.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/189 – Karar No:2022/646
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/189
KARAR NO : 2022/646

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/01/2022
NUMARASI : 2021/744 E-2022/7 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :
VEKİLİ :
DAVANIN KONUSU : Tespit (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/06/2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/06/2022
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan tespit istemine ilişkin davada mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı süresi içinde davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; Müvekkilinin Ankara ili Kahramankazan ilçesi sınırları içerisinde bulunan fabrikasının elektrik ihtiyacını karşılamak ve iç tesisat işini yapması için davalı şirketin kurucusu ve temsilcisi, … ile anlaştığını, taraflar arasında 06/08/2016 tarihinde sözleşme imzalandığını, eser sözleşmesinin konusunu oluşturan eserin yapımı için 20 günlük bir süre belirlendiğini, 06/08/2016 tarihinde davalı yüklenici şirkete 6.000,00TL ve 08/08/2016 4.000,00TL ödeme yapıldığını, ancak eserin ayıplı ve sözleşme kapsamında yapılması gereken iç tesisat ve elektrik tesisatı işlerinin yarım bırakılarak ve ayrıca eserin yapımında sözleşmede belirtilen niteliklere haiz olmayan malzemeler kullanılarak kalitesiz ve taraflar arasında anlaşılandan farklı ürünler kullanılarak teslim edildiğini, müvekkilince bu konu hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunulduğunu, eksiklerin davalıya bildirilmesine rağmen davalının hiçbir girişimde bulunmadığını belirterek eserin ayıplı ifasının tespitinin yapılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; İş bu tespit davasında davacının hukuki yararının olmadığını, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin 06.08.2016 tarihli olup söz konusu sözleşme ve işin teslim tarihi üzerinden 5 yıl gibi bir süre geçtiğini, dolayısıyla delilin hemen tespit edilmemesi hâlinde kaybolacağı yahut ileri sürülmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı durumunun varlığını kabul edilemeyeceğini, bahse konu eser tesliminin 2016 yılında yapıldığını ve hali hazırda halen kullanıldığını, dolayısıyla elektrik tesisatındaki iddia edilen ayıbın yapımdan kaynaklandığını iddia etmenin yersiz olduğunu, yapımdan kaynaklanan bir ayıp olması durumunda, tesisatın hata vermeden dört yıl kullanılmış olmasının beklenemeyeceğini, sözleşme 06.08.2016 tarihli olduğundan ve işbu dava da eda davası nitelikli olmadığından kanunda öngörülen 5 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, dolayısıyla alacağın doğduğunu kabul anlamına gelmemek kaydıyla zamanaşımına uğramış olan işbu alacağın ayıptan kaynaklı olduğu iddiasının tespitinde de hukuki yarar bulunmadığını, müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği ifa edilen hizmet sırasında kullanılan tüm malzemelerin … tarafından kullanımı onaylanan, TSE ve İSO belgelerine haiz malzemeler olduğunu, fabrika elektrik işlemlerinin eksiksiz bir şekilde davacıya müvekkili tarafından teslim edildiği için sözleşme gereği davacının bedelin tamamını ödediğini, ancak davacının faturanın kesileceği şirket ve vergi dairesi numarasını bilmediğini iddia ederek, basiretli bir tacir gibi davranmadığını, fatura kesilmediğini, davanın tümüyle haksız ve asılsız iddialardan ibaret olduğunu belirterek reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince; Davanın ayıplı ifanın tespiti istemine ilişkin olduğu, dava hakkının hukuki yarar ile sınırlı olduğu, hukuki yararın varlığının dava koşulu niteliğinde olduğu, mahkemece kendiliğinden göz önünde tutulacağı, davacının ihlal edildiğini ileri sürdüğü hakkını elde edebilmek için mahkeme kararına muhtaç bulunması gerektiği, bu bağlamda, hukuki korunmada, (davada) zorunluluk olması gerektiği, ideal veya geleceğe dönük bir yararın yeterli olmadığı, kural olarak eda davalarında hukuki yararın varlığının asıl olduğu ve ayrıca bu yönde bir ispat yükümlülüğünün olmadığı, tespit davasının kendine özgü davalardan olduğu, dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyetinin bulunmadığı, bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanının sınırlı olduğu, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 sayılı HMK md.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerektiği, ancak açılmış ve görülmekte olan bir davada savunma olarak ileri sürülebilecek hususlar için, ayrı bir tespit davası açmakta hukuki yararın olmadığı, bu durumun dava şartı olarak öngörüldüğü, iş bu kapsamda yapılan değerlendirmede 06/08/2016 tarihinde davacı asıl …’ın ve … İnş.Tic.ve San.Ltd.Şti. arasında sözleşme gereği işin 2016 yılında teslim edildiği, ödemenin yapıldığı, ancak eserin işverene ayıplı ve sözleşme kapsamında yapılması gereken iç tesisat ve elektrik tesisatı işlerinin yarım bırakılarak ve kullanılarak kalitesiz ve taraflar arasında anlaşılandan farklı ürünler kullanılarak teslim edildiğinin iddia edilerek ayıplı ifanın teslim edildiğine yönelik tespit davası açtığı, dosya kapsamında Kahramankazan C.Başsavcılığı 2020/2629 soruşturma sayılı dosyası, tarafların vergi kayıtları, ticaret sicil kayıtları ile tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde davacının güncel hukuki yararının bulunduğu hususunu ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın hukuki yarar yokluğu nedeni ile HMK.’nın114/1-h maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Mahkeme tarafından her ne kadar hukuki yarar yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmiş olsa da hukuki yararın bulunmadığına ilişkin hiçbir gerekçenin yazılmadığını, gerekçenin doyurucu, kararın neden, nasıl, hangi hukukî gerekçeyle ve hangi deliller değerlendirilmek suretiyle verildiği hususlarını içermesi gerektiğini, TBK’nın 147/6.maddesinde yüklenicinin yükümlülüklerini ağır kusuruyla hiç veya gereği gibi ifa etmemesi dışında, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacaklar için zamanaşımı süresinin 5 yıl olduğunu, Kahramankazan Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan davanın açılış tarihinin 14/10/2020 tarihi olduğu gözetildiğinde zamanaşımı süresinin dolmadığını, menfi tespit davaları için mevzuatta bir hak düşürücü süre de öngörülmediğini, bu sebeple akabinde açabilecek bir eda davası için zamanaşımı süresi geçmeden tespit davası yoluyla dava dilekçesinde ileri sürdükleri hususların tespitinin yapılmasında hukuki yarar olduğunu belirterek mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan tespit istemine ilişkin olup, mahkemece davanın hukuki yarar yokluğu nedeniyle usulden reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında eser sözleşmesinden kaynaklanan ve eserin ayıplı ifasının tespiti istemine ilişkin davada, mahkemece, dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmakla davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine,
2-Harçlar Kanunu gereğince davacıdan alınması gereken 80,70 TL istinaf karar harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin ve ödenen istinaf başvuru harcının kendisi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nın 362/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere 08/06/2022 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…