Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/183 E. 2023/1294 K. 20.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/183 – Karar No:2023/1294

T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/183
KARAR NO : 2023/1294

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ESKİŞEHİR ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/10/2021
NUMARASI : 2020/530 E-2021/878 K

DAVACILAR :
VEKİLLERİ :
DAVALI :
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 20/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 08/01/2024

Davacılar vekili tarafından davalı hakkında açılan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak davasında mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili; müvekkilleri ile davalının Eskişehir 2.Noterliği’nin 13/07/2005 tarih ve 8417 numaralı “Düzenleme Şeklinde Daire Karşılığı İnşaat Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesi” imzaladığını, işbu sözleşme ile tarafların uhdesinde kalacak olan dairelerin belirlendiğini, sözleşmeye konu yapının inşa edildiği arsalara ilişkin emlak vergilerinin, ilk etapta sözleşme ile anahtar teslimine kadar yüklenici tarafından ödenmesi kararlaştırılmasına rağmen anahtar tesliminin sağlanmadığını, yani edimin ifasında gecikildiğini ve müteahhitçe de ödenmediği için, sonrasında da tapu belgesi geç çıkartıldığı için süreç boyunca müvekkilleri adına tahakkuk ettiğini ve kendileri tarafından ödendiğini, son olarak 2014-2019 yıllarına ilişkin müteahhidin uhdesinde kalan dairelere ilişkin mezkur vergilerin de 6111 sayılı yasa kapsamında müvekkilleri tarafından ödendiğini, yüklenicinin sözleşmeye aykırı davranışları nedeniyle arsa sahiplerine karşı sorumlu olduğunu belirterek; davacılardan … için 5.350,12 TL’nin, … için 1.331,46 TL’nin, … için 5.384,25 TL’nin, … için 2.012,08 TL’nin, … için 2.012,08 TL’nin ve … için 6.414,01 TL’nin ödeme tarihinden itibaren hesaplanacak yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili; müteahhitlik işi ile uğraşan müvekkili ile davacılar arasında davacıların maliki oldukları taşınmaz üzerinde inşaat yapmak üzere sözleşme imzalandığını, bu sözleşme ile müvekkilinin taşınmaz üzerine 24 daireli bir apartman inşa edecek olduğunu, bu dairelerden A Blok 3 ve 4 numaralı daireler, B Blok 3 numaralı daire ve C Blok 4 numaralı daire olmak üzere toplam dört dairenin davacılara bırakılacağını, müvekkilinin kendisine tanınan süreden çok daha önce daireleri tamamladığını, müvekkilinin bu süreçte yapı kullanma izin belgesini dahi aldığını, müvekkilinin bahse konu emlak vergilerinden sorumluluğunun dairelerin teslim edilmesine kadar olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak davası olduğu, uyuşmazlığın, taraflar arasında yapılan Eskişehir 2. Noterliği’nin 13/07/2005 tarih ve 8417 numaralı Düzenleme Şeklinde Daire Karşılığı İnşaat Yapımı Ve Satış Vaadi Sözleşmesi gereğince 2014-2019 yıllarına ilişkin davalının uhdesinde kalan dairelerin emlak vergilerini ödeyen davacıların ödedikleri emlak vergilerini davalıdan talep edip edemeyecekleri, talep edebilirlerse miktarının ne olduğu, dairelerin sözleşme şartlarına uygun olarak süresinde davalı tarafından teslim edilip edilmediği noktalarında toplandığı, davalının Eskişehir 2.Noterliği’nde düzenlenen 13/07/2005 tarih 8417 numaralı “Düzenleme Şeklinde Daire karşılığı İnşaat Yapımı Ve Satış Vaadi Sözleşmesi” ile davacılara ait, … parselde en geç 31/12/2005 tarihinde yapılacak yer tesliminden itibaren 36 ay içinde A, B ve C olmak üzere 3 blok halinde 24 adet daire yaparak bunlardan 4 adet daireyi davacılara teslim etmeyi yüklendiği, sözleşmenin eki taslak krokide yapılacak binanın blok harflerinin Turgut Reis Caddesinden başlayarak Dizgin Sokak tarafına A-B ve C blok olarak belirlendiği, sözleşmenin 2.maddesinde davalı arsa sahiplerine bırakılan dairelerin A Blok 3 ve 4 numaralı B Blok 3 numaralı ve C Blok 4 numaralı daireler olduğunun kararlaştırıldığı, 11.maddesinde de blok ve daire numaralarının arsa sahiplerine bırakılan dairelerin sözleşmenin eki taslak krokide gösterilen konum ve katı aynı kalmak koşulu ile düzenlenebileceğinin kabul edildiği, sözleşmenin eki krokide arsa sahiplerine A blokta verilecek 3 ve 4 numaralı dairelerin bloğun dış köşesinde, B blokta verilecek 3 ve C blokta verilecek 4 numaralı dairelerin iki bloğun birleştikleri köşede yer alan birbirine bitişik daireler şeklinde gösterildiği, taraflar arasında görülüp kesinleşen Mahkemenin 2007/291 Esas sayılı dosyasında verilen karar gerekçesinde belirlendiği üzere arsa sahibi davacılara düşen dairelerin aynı büyüklükte olmaması ve B bloktaki 114 m² alana sahip 3 numaralı daireyi, konumunu değiştirerek 99,5 m² alana sahip daireye kaydırması nedeniyle davacının sözleşmeye aykırı davrandığı belirlenmiş olmakla, davalının davacılara ait daireleri sözleşmeye uygun olarak teslim ettiği kabul edilemeyeceğinden, sözleşme hükümleri gereğince teslime kadar tüm vergilerden davalı müteahhit sorumlu bulunmakla, davacıların ödedikleri dosya kapsamına sunulan tahsilat makbuzları ile sabit olan ve her bir davacı yönünden talep edilen miktarın yerinde olduğu gerekçesiyle alınan 26/07/2021 tarihli bilirkişi raporu ile belirlenen 2014-2019 yılları arasındaki döneme ilişkin davacılar adına tahakkuk ettirilen vergilere ilişkin talebin kabulüne, davacı … için 5.350,12 TL, … için 1.331,46 TL, … için 5.384,25 TL, … için 2.012,08 TL, … için 2.012,08 TL ve … için 6.414,01 TL’nin dava tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, ayrıca dava açılmadan önce tarafların dava şartı olan arabuluculuğa başvurduğu, anlaşmazlık sonucu işbu davanın açıldığı, 7036 sayılı yasa ile değişik 6325 sayılı yasanın 18. maddesi gereğince hukuk uyuşmazlıklarında arabuluculuk kanunu yönetmeliğinin 26. ve 6100 sayılı HMK’nun 297 ve 326 maddeleri uyarınca tarafların anlaşamamaları halinde iki saatlik ücret tutarı tarifenin birinci kısmına göre ileride haksız çıkan taraftan tahsil edilmek üzere Adalet Bakanlığı bütçesinden ödendiği sarf kararından anlaşıldığından arabuluculuk faaliyetinin sona erdiği tarihte geçerli olan arabuluculuk asgari ücret tarifesi gereğince Adalet Bakanlığı bütçesinden sarf kararı ile ödenen 1.400,00 TL arabuluculuk ücretinin davalıdan alınarak Hazineye irad kaydına karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; henüz kat mülkiyetine geçiş sağlanmamış taşınmazlarda, taşınmazın niteliği arsa olup söz konusu arsa üzerinde maliklerin hisse oranlarının yazıldığını, müvekkilinin de 2014-2019 yılları arasında hali hazırda hissedar olarak malik olduğu arsada hissesi oranında tahakkuk eden bina vergisini ödediğini, ödeme makbuzlarının dosyaya sunulduğunu, ödeme makbuzlarından anlaşılacağı üzere her daire üzerinde her bir malik adına hissesi oranında bina vergisi tahakkuk ettiğini, yani her bir malikin her bir dairede hissesi oranında tahakkuk çıktığını, müvekkilinin de 2014-2019 yılları arasında dava konusu edilen daireler için arsa üzerindeki hissesi oranında ödeme yaptığını, müvekkilinin başka bir sorumluluğu da bulunmadığını, dava konusu binada kat mülkiyetine geçilememesinin nedeninin de davacılar olduğunu, 2014 yılında yapı kullanma izni alınmasına ve defalarca ihtarname keşide edilmesine rağmen davacıların müvekkiline düşen bağımsız bölümleri teslim etmediklerini, Eskişehir 1. İcra Müdürlüğü’nün 2013/10600 Esas sayılı dosyasına 24/03/2014 tarihinde beyanda bulunularak; takibe konu dairelere ait anahtarların ve iskân raporunun da icra dosyasına sunulduğunu, takibe konu dairelerin teslimi için gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiğini, davacıların kendi adlarına olan daireleri teslim alıp kullanmalarına rağmen müvekkiline ait dairelerin devir ve teslimini yapmadıklarını, bunun üzerine müvekkili tarafından Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/262 Esas sayılı davasının açıldığını mahkemece verilen 17/04/2015 tarih ve 2015/537 Karar sayılı kararda, arsa sahiplerinin belirtilen sebeplerle tapuda ferağ vermemesinin haklı bir gerekçe olamayacağı kabul edilerek davanın açılmasına arsa sahiplerinin sebep olduğunun kabul edildiğini, söz konusu kararın 03/05/2018 tarihinde kesinleştiğini, bu kararın da müvekkilinin dava konusu edilen bina vergisinden sorumlu tutulamayacağının bir diğer göstergesi olduğunu, kaldı ki müvekkilinin kendisine ait bağımsız bölümlerde ancak 2019 yılında tasarruf hakkı sahibi olabildiğini, bunun sebebinin de davacılar olup, bu nedenle de talep edilen alacağın müvekkiline yükletilmesinin hakkaniyete uygun olmadığını, müvekkilinin davacıları 2007 yılında ihtar göndermek suretiyle temerrüde düşürdüğünün mahkemece gözardı edildiğini, iş sahibinin yapılan eseri teslim almakta temerrüde düşmesi halinde, temerrüdün başladığı andan itibaren hasarın iş sahibine ait olacağını, davacıların müvekkiline teslim edilmesi gereken dairelerin teslimi hususunda temerrüde düştüklerinden söz konusu vergi giderlerine katlanmalarının doğal ve hakkaniyete uygun olduğunu, kaldı ki, söz konusu dairelerin 2014-2019 yılları arasında müvekkili adına da kayıtlı olmadığını, adına dahi olmayan taşınmazların vergi borcunun müvekkili tarafından ödenmesinin düşünülemeyeceğini, yine mahkemece 20 dairenin tümünün müvekkiline ait olmadığı yönündeki itirazlarının da dikkate alınmadığını, Eskişehir 4. Asliye Hukuk Mahkemesi kararında da gösterildiği üzere müvekkili adına devir ve tescil edilecek daire sayısının 18 olup, 2 dairenin ise dava dışı Remziye Tonguç ve diğerleri adına tapuda devir ve tescil edildiklerini belirterek; mahkeme kararının müvekkili lehine kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinin özel bir türü olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içerisinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Görülmekte olan dava, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun yürürlüğe girdiği 01/07/2012 tarihinden sonra açılmış olup, ticaret mahkemesinin görevinin bu kanuna göre belirlenmesi gerekir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesine göre; bir davanın ticari dava sayılması için ya uyuşmazlık konusu işin taraflarının her ikisinin birden ticari işletmesiyle ilgili olması ya da tarafların tacir olup olmadıklarına veya işin tarafların ticari işletmesiyle ilgili olup olmamasına bakılmaksızın Türk Ticaret Kanunu veya diğer kanunlarda o davaya asliye ticaret mahkemesinin bakacağı yönünde düzenleme bulunması gerekir. Örneğin, ödünç para verme işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, iflas davaları ise 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 154 ve devamı maddeleri hükmünce ticari dava sayılır. Buna karşılık Türk Ticaret Kanunu’nun 4. maddesi uyarınca, tarafların tacir olup olmadıklarına bakılmaksızın ticari dava sayılan havale, vedia ve fikir ve sanat eserlerine ilişkin uyuşmazlıklardan doğan davalar herhangi bir ticari işletmeyi ilgilendirmiyorsa, ticari dava vasfını kaybedecektir.
Yukarıda yapılan açıklamalar kapsamında somut olay değerlendirildiğinde; davacı arsa sahibi paydaşlar, davalı yüklenici ile aralarında düzenlenen Eskişehir 2.Noterliği’nin 13/07/2005 tarih ve 8417 yevmiye numaralı Düzenleme Şeklinde Daire Karşılığı İnşaat Yapımı ve Satış Vaadi Sözleşmesine göre yükleniciye düşen bağımsız bölümlere ilişkin emlâk vergilerinin kendileri tarafından ödendiği iddiası ile alacak talebinde bulunmuşlardır. Davacı gerçek kişi arsa sahibi paydaşlar, davadaki arsa sahibi sıfatları ve dosya kapsamı dikkate alındığında tacir olmadıklarından, ayrıca eser sözleşmelerinden kaynaklanan davalar TTK’nın 4.maddesinde sayılan mutlak ticari davalardan olmadığından dava tarihi itibariyle davaya bakmakla görevli mahkeme asliye hukuk mahkemesidir.
Eskişehir Vergi Dairesi Başkanlığı tarafından Mahkemeye gönderilen yazı cevabındaki açıklamalar ve ekindeki belgelerden de arsa sahipleri paydaşların tacir oldukları anlaşılamadığı gibi, davaya dayanak olan kat karşılığı inşaat sözleşmesinin arsa sahiplerinin ticari işletmeleri ile ilgili düzenlendiği de iddia ve ispat edilmiş değildir.
Mahkemelerin görevi kamu düzenine ilişkin olup, taraflarca ileri sürülmese dahi mahkemelerce, istinaf ve temyiz aşamasında ise istinaf daireleri ve Yargıtayca re’sen dikkate alınmalıdır.
Mahkemece, davacıların tacir olmaması ve kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden kaynaklanan uyuşmazlıklarda münhasıran ticaret mahkemelerinin görevli olmaması dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, işin esası incelenerek hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin esası incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi uyarınca kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekili istinaf başvurusunun KABULÜNE,
2-Eskişehir Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/10/2021 tarih ve 2020/530 E-2021/878 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan 384,31 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ve yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a.3 maddesi gereğince KESİN olarak 20/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Üye
e-imzalıdır

Katip
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır