Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/180 E. 2023/1252 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/180 – Karar No:2023/1252
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/180
KARAR NO : 2023/1252

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/12/2021
NUMARASI : 2019/321 E-2021/1054 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ : 08/12/2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 18/12/2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali davasında mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; davacı şirket ile davalı şirket yetkilisi … arasında yapılan görüşmeler neticesinde “kule vinç”e ait kaynaklı çelik konstrüksiyon parçaların imali konusunda anlaşma sağlandığını, anlaşmaya istinaden müvekkili şirketin satın alma müdürü … tarafından 19.04.2018 tarihinde mail yolu ile …’e sipariş kapsamını ihtiva eden teklif mektubu iletildiği, akabinde 01.05.2018 tarihinde … tarafından cevaben gönderilen mailde siparişin onaylandığı bilgisi verildiğini ve davalı şirketin kaşesini ve …’in imzasını havi teklif mektubunun müvekkili şirkete ulaştırıldığını, sipariş kapsamında 207.420,00 Euro bedelli malın müvekkili şirket tarafından imal edilerek teslimi ve sipariş bedelinin %40’ının avans olarak ödenmesi kalan tutarın ise imalat bitiminde ödeneceği hususlarında anlaşma sağlandığını, toplam sipariş bedeli olan 207.420,00 Euro’nun %40’ı olan 82.968,00 Euro yerine davalı şirket tarafından müvekkili şirkete toplam 43.000,00 Euro ödeme yapıldığını, sözleşmeye konu bir kısım imalat yapıldığını ve davalı şirkete eksiksiz ve hatasız olarak tesliminin gerçekleştirildiğini, tebliğ edilen faturalara hiçbir itiraz olmadığı gibi gerek malların fabrikadan çıkışında gerekse teslimat aşamasında davalı şirket yetkilisi olan uzman mühendisler tarafından ürünlerin kontrol edildiğini, itiraza konu hiçbir husus gündeme getirilmeden kabul edildiğini, davalı tarafından, üretilen bu malların yurt dışına ihraç edildiğini, gelinen süreçte davalı şirketin sözleşmeye aykırı davranarak avans tutarının kalanını ödememesi üzerine karşılıklı anlaşılarak işin yarıda durdurulduğunu, yapılan görüşmeler neticesinde davalı şirket yetkilisi …’ün müvekkili şirketin fabrikasının bulunduğu Ankara Sincan’daki merkezine gelerek 05/03/2019 tarihinde protokol imzalandığını, protokole göre; davalı şirketin müvekkiline 43.000,00 Euro avans ödemesi yaptığı, 05/03/2019 tarihi itibariyle müvekkilinin 28.480,00 Euro tutarında imalat teslim edip faturalandırdığı, daha önceden ihraç kaydı ile kesilen fakat yurtdışı ihraçları davalı tarafından henüz yapılmayan mallar için müvekkilinin davalıdan 332,00 Euro KDV alacağı olduğu, yapılan işte müvekkilin 500,00 Euro kalıp hizmet bedeli alacağının olduğu, protokolün imzalanmasını müteakip müvekkilinin 17.200,00 Euro (KDV hariç) tutarında 1 adet TV-20, 2 adet UV-20 ve 2 adet UV-15 cinsindeki mamulü ve 21.980 kg ağırlığındaki 19.971.00 Euro bedelli malzeme ve kesilmiş yarı mamul malzemeyi davalıya teslim edeceğinin kararlaştırıldığı, tüm bu mahsuplaşma neticesinde müvekkilinin davalı şirketten 23.483,00 Euro alacağı olduğu ve ödemenin 30 gün sonrasına vade tarihi verilen senet ile yapılacağı hususlarının kararlaştırıldığını, yine davalı şirket yetkilisi tarafından protokolde kararlaştırıldığı üzere 05/04/2019 vade tarihli, 23.483,00 Euro tutarlı senetin müvekkili şirkete teslim edildiğini, müvekkili şirketin, protokolde yazdığı üzere yükümlülüklerini harfiyen yerine getirdiğini, 17.200,00 Euro (KDV hariç) tutarında 1 adet TV-20, 2 adet UV-20 ve 2 adet UV-15 cinsindeki mamulün ve 21.980 kg ağırlığındaki 19.971.00 Euro bedelli malzemenin ve kesilmiş yarı mamul malzemeyi faturalarıyla birlikte verilen senedin vadesini beklemeksizin iyi niyet çerçevesinde davalıya eksiksiz olarak teslim ettiğini, davalının yine kontrol ederek teslim aldığı malzemeyi hiçbir itiraz öne sürmeksizin kabul ettiğini, davalının kararlaştırılan vade tarihinde ödemeyi yapmaması üzerine; 05/03/2019 tarih 037202 sıra numaralı fatura alacağından bakiye kalarn 3.011,20 Euro ve 06/03/2019 tarih 037203 sıra numaralı 19.971,03 Euro tutarlı fatura alacaklarının işlemiş faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 10. İcra Müdürlüğü’nün 2019/14361 sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, davalının haksız ve kötüniyetli itirazı nedeniyle takibin durduğunu ileri sürerek, itirazının iptaline ve takibin devamına karar verilmesini, davalı borçlunun alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; davacı tarafın iddia ettiği bir alacağının olmadığını, davacı şirket ile 2018 Nisan ayında görüşmeler yapıldığını, bu görüşmeler sonunda 19/04/2018 tarih ve TEK-30/68/18/R01 numaralı teklifin davalı müvekkil şirket tarafından da uygun bulunması sonucu ilk planda belirtilen ürünlerin siparişinin verildiğini, siparişi verilen bu ürünler için davalı tarafından toplam 43.000,00 (KırkÜçBin) Euro’nun davacı şirkete ödendiğini, davacı şirketin sözleşme edimlerine riayet etmediğini, işleri teknik şartnamesine uygun ve zamanında ve eksiksiz olarak yaparak teslim etmediğini ve müvekkili şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, 8 gün içerisinde faturaya itiraz edilmemiş olmasından yola çıkarak haksız talepte bulunduğunu, davalının eksik yapılan işler ve zamanında teslim edilmeyen işler karşılığı olarak 165.000,00 TL’den fazla zarardan kaynaklı alacağı bulunduğunu, yapılan işlerin ihracata konu edilen mallar olması nedeniyle eksik ve hatalı işlerin önemli bir kısmının Almanya’da yapılan tetkiklerde ortaya çıktığını, yani sonradan tespit edildiğini, bu tespitlerin davalıya bildirilmiş olmasına rağmen davacı şirketin düzelteceğini ve eksiklikleri gidereceğini söyleyerek davacı şirket yetkililerinin iyi niyetini suiistimal ettiğini, ancak tüm sözlere rağmen bu eksikliklerin giderilmediğini, davalı şirket yetkililerinin de ürünleri alarak bu davacı ile olan iş ilişkisini bitirdiğini, müvekkilinin sipariş ettiği ürünlerin karşılığı olan bedelleri zamanında ve eksiksiz olarak davacıya ödediğini, ancak davacının sipariş edilen ürünleri dahi teknik şartnamesine göre yapamadığını, sürekli oyaladığını, zamanında teslim edeceğini (defalarca yazılı ve sözlü olarak) söylemesine rağmen de bu taahütlerini yerine getirmediğini, davacının kötü niyetle hareket ederek malların teslim şartı olarak davalı şirketin senet imzalaması gerektiğini aksi takdirde ürünleri teslim etmeyeceğini söylemesi üzerine davalı şirket yetkililerinin de yine davacı şirketle tüm ticari ilişkisini bitirmek ve daha fazla zarara uğramamak adına davacı şirkete 05.04.2019 vade tarihli 23.483,00 Euroluk senet imzalayarak verdiğini, davacının fatura alacağını icraya ve davaya konu etmiş olmasına rağmen senedi talebe rağmen iade etmediğini savunarak haksız ve hukuksuz davanın reddine, 9/11/2021 tarihli dilekçesi ile; mahkemece aksi kanaatle davacının alacaklı olduğuna karar verilecek ise cevap dilekçesinin ıslahı ile İstanbul Anadolu 14.İcra Dairesi’nin 2019/25018 sayılı dosyasına konu edilen 143.175,21 TL şirket alacağının ek bilirkişi raporuna yansıyan 49.233,00 TL alacağın, davacının alacağı ile takas ve mahsup edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; yapılan yargılama, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacı tarafından düzenlenen faturaların davacı kayıtlarında bulunduğu ve davalı ticari defterleri ile doğrulandığı, davacının teslim ettiği mallara ilişkin satım bedeli alacağının tahsili talebinin haklı olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, İstanbul Anadolu 10. İcra Dairesi’nin 2019/14361 sayılı takibe yapılan itirazın kısmen iptali ile davalı borçlu hakkındaki icra takibinin 22.982,23 Euro (fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı) asıl alacak ve hükmolunacak davacı alacağı için 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi gereğince hesaplanan 24.31 Euro (fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı) işlemiş faiz üzerinden devamına ve dava konusu alacak likit alacak(bilinebilir) olduğundan kabul edilen asıl alacağın %20’si oranında 4.596,464 Euro (fiili ödeme tarihindeki TL karşılığı) icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, mahkemece müvekkilinin gösterdiği delillerin celp edilmediğini, müvekkiline dava dilekçesi haricinde sadece tensip zaptının gönderildiğini, ancak dava dilekçesinde bahsedilen hiç bir delilin gönderilmediğini ve müvekkilinin usuli dinlenilme hakkının ihlal edildiğini, müvekkilinin “ayıp” iddiasının yeterince incelenmediğini, gerek bilirkişi raporuna yansıyan ve gerekse İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/25018 sayılı icra dosyasına yansıyan delillerin mahkemece değerlendirilmediğini, müvekkilinin davaya konu ürünlerin zamanında ve tam olarak teslimini bir türlü yapmayan davacı şirkete karşı Kartal 2.Noterliğinden 28.02.2019 tarih ve 3238 yevmiye sayılı ihtarnamesini keşide ettiğini ve davacı tarafa ek bir süre vererek siparişlerin teslimini talep ettiğini, işbu ihtara rağmen davacı şirket ürünleri teslim etmediğini ve temerrüde düştüğünü, bu hususun mahkemece gözden kaçırıldığını, dava konusu ürünlerin davacı şirketten, ihracat edilmek üzere imal ettirildiğinden ayıp, hata, kusur incelemesinin de ancak bu ihracatın gerçekleşmesinden sonra yapılmasının mümkün olup, bu tarihten sonra müvekkili şirketin 07/08/2019 tarihli ve 17.700,00 TL tutarlı, 07/08/2019 tarihli ve 31.532,95 TL tutarlı, 07/08/2019 tarihli ve 88.900,60 TL tutarlı, 07/08/2019 tarihli ve 5.041,66 TL tutarlı faturalar ile ayıp/ kusur incelemesi sonunda uğranılan zararı tespit ettirildiğini, dolayısıyla müvekkili şirketin, ürünlerin kendisine tesliminden sonra gizli ayıplı olan bu ürünlerin ayıp tespitini zamanında yaptığını ve davacı şirkete İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/25018 sayılı icra dosyasıyla bildirildiğini, dosya içerisinde yer alan bir kısım mail yazışmalarının ayıp olgusunu desteklediğini ve davacının kötü niyetli davranışına delil olduğunu, müvekkilinin İstanbul Anadolu 19. İcra Müdürlüğü’nün 2019/25018 sayılı icra dosyası ile ayıp nedeniyle alacaklı olduğunu, mahkemece %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesinin de hatalı olduğunu, ilk derece mahkemesince hükmedilen faiz oranı ve miktarının, mahsup iddialarının dinlenmemesinin ve hükmedilen masraf ve avukatlık ücretinin de hatalı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için yapılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
İnceleme, Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında 19/04/2018 tarihli teklifin, davalı tarafından 01/05/2018 tarihinde onaylanması ile eser sözleşmesi ilişkisinin kurulduğu, yine 05/03/2019 tarihli “Protokol” başlıklı belge ile 19/04/2018 tarihli davacının sipariş teklifi ve davalının sipariş teyidi çerçevesinde başlayan işin, karşılıklı olarak tasfiye edilmesine yönelik olarak düzenlendiği ihtilafsızdır.
05/03/2019 tarihli protokolde ; davalının 28.480 Euro tutarında imalat teslim ettiği ve faturaların kesildiği, davacının davalıya 17.200 Euro tutarında bir adet TV-20, iki adet UV-20 ve iki adet UV-15 teslim edeceği, davacı fabrikasında yapılan beton ve kalıp işleri hizmet karşılığının 500 Euro olup, bunun davalı tarafından davacıya ödeneceği, yine davacının davalıya 21.980 kg ağırlığında malzeme ve kesilmiş yarı mamül malzeme teslim edeceği ve bunun bedelinin de 0.77 Euro/ Kg + KDV olduğu, yine 05/12/2018 tarihinde kesilen fatura için KDV ödemesi nedeniyle davalının davacıya 232 Euro ödeyeceği hususları düzenlenerek, toplam ödemenin 66.483 Euro olup, ödemeler toplamı 43.000 Euro’nun mahsubu halinde bakiye 23.483 Euro davacı alacağının 30 gün vadeli senet ile ödeneceği ve senedin davalı şirket yetkilisi … tarafından davacıya verileceği ve bu çerçevede her iki tarafın da birbirini ibra ettiğinin kararlaştırıldığı ve dosya kapsamından senedin de davacı tarafça tahsil edilmediği anlaşılmıştır.
Davacı tarafça davaya konu icra takibinde, taraflar arasında düzenlendiği belirtilen sözleşme ve protokol çerçevesinde düzenlenen 05/03/2019 tarihli 037202 sıra numaralı fatura alacağından bakiye kalan 3.011,20 Euro ile 06/03/2019 tarihli 037203 sıra numaralı fatura alacağı olan 19.971,03 Euro alacağı ile bu faturalar yönünden işlemiş faiz alacağı da dahil edilerek, toplam 23.045,20 Euro alacağın tahsili için takip yapılmış, davalı tarafça, yapılan işin süresinde yapılmadığı gibi eksik ve ayıplı yapıldığı savunmasında bulunulmuştur.
Taraflar arasında imzalanan sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi niteliğinde olup, uyuşmazlığın bu hükümlere göre çözümlenmesi gerektiği açıktır.
Eser sözleşmesi, karşılıklı edimleri içeren bir iş görme akdîdir. Yüklenicinin edimi, eseri meydana getirmek ve iş sahibine teslim etmek, iş sahibinin karşı edimi ise teslim edilen eserin bedelini ödemektir. Eser yüklenicinin sermayesi, sanat ve becerisini kullanarak gerçekleştirdiği sonuçtur. İş sahibi ısmarladığı eserin belli nitelikler taşımasını, amacını karşılamasını arzu eder. Şayet ısmarlanan eser iş sahibinin beklentisini karşılamıyorsa sözleşmenin yararlar dengesi iş sahibi aleyhine bozulur. Bu bakımdan eser, fen ve sanat kurallarına uygun ve iş sahibinin amacını karşılar nitelikte imâl edilmelidir. Aksi halde eser ayıplıdır ve yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluğu ortaya çıkar. Bir tanımlama yapmak gerekirse; yüklenicinin ayıba karşı zararlı sonuçtan sorumluluk borcu, yüklenicinin eseri teslim borcunun tamamlayıcısı olarak, meydana getirdiği eserde ortaya çıkan ayıp ve eksiklikleri üstlenme borcudur. Bu gibi durumlarda eserde dürüstlük kuralları gereğince bulunması gereken niteliklerin yokluğu söz konusudur.
Eser sözleşmesinde ayıba dair hükümler, TBK 474- 478. maddeleri arasında düzenlenmiştir. İmâl edilen eserde ayıp varsa, iş sahibi tarafından süresi içersinde ayıp ihbarında bulunulması şartıyla dava tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu’nun 475. maddesinde sayılan seçimlik haklarından birisini kullanabilir. 6098 sayılı TBK’nın 475. maddesinde ayıp halinde iş sahibine üç seçimlik hak tanınmıştır. Bunlar eserin kullanılamayacak ve kabule zorlanamayacak ölçüde ayıplı ya da sözleşme hükümlerine aykırı olması halinde sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim isteme ve aşırı bir masraf gerektirmediği takdirde onarımı isteme ya da onarım bedellerini talep etme hakkıdır.
Eser sözleşmesi ilişkilerinde 6098 sayılı TBK’nın 474. maddesi hükümlerine göre iş sahibi açık ayıplarda eserin tesliminden sonra, işlerin olağan akışına göre imkân bulur bulmaz (makul süre içerisinde) eseri muayene ve açık ayıpları ihbar etmek zorunda olduğu, BK 362 son ve TBK’nın 472/son maddesi hükümleri gereğince ayıbın gizli olup sonradan ortaya çıkması halinde gecikmeksizin (derhal) ayıbı yükleniciye bildirmek zorunda olduğu, aksi halde eseri olduğu gibi kabul etmiş sayılacağı hükümleri getirilmiştir. Bu hükümler gereğince gerek açık gerek gizli ayıplarda iş sahibinin ihbar zorunluluğu bulunmakta ise de yüklenici eserdeki işçilik, malzeme ve yapımla ilgili açık ve gizli ayıplardan dolayı sorumluluğu garanti ettiği süre için önceden kabul ettiğinden yüklenici lehine olan iş sahibinin ihbar zorunluluğunu aramaktan vazgeçtiği ve garanti süresi içinde ortaya çıkan bu ayıpları ücretsiz olarak gidermeyi sözleşme tarihinde peşinen kabul ve taahhüt ettiği kabul edilmektedir. İş sahibi ihbar zorunluluğu olmaksızın garanti süresi içinde ortaya çıkan açık ve gizli ayıplarla ilgili zamanaşımı süresi içinde seçimlik haklarını kullanarak yükleniciden ayıpların giderilmesini talep edebileceği gibi, aleyhine dava açabilecek ve iş bedelini ayıp giderim bedeli miktarınca ödemekten kaçınabilecektir (Yargıtay 15. H.D. 19.06.2014 gün, 2013/4976 E. 2014/4282 K. sayılı ilamı ile benzer uygulama ve içtihatları).
Bu bilgiler çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; eser sözleşmelerinde sözleşme ifa edilip, teslim gerçekleşmiş olsa bile, sözleşme konusu işteki açık ve gizli ayıpların ortaya çıkması halinde süresi içinde ayıp ihbarında bulunmak kaydıyla, iş sahibinin yasal haklarını kullanılması mümkün olduğundan, davalı tarafça da, taraflar arasındaki 05/03/2019 tarihli protokoldeki ibra tarihinden sonra sözleşme konusu olan ve teslim alınarak yurtdışına gönderilen bir kısım mallarda ayıp iddiasında bulunularak, İstanbul Anadolu 14.İcra Dairesi’nin 2019/25018 sayılı icra dosyası ile takip yapıldığı savunulmuş olmakla, mahkemece ayıp iddiası yönünden ilgili icra dosyası da incelenerek, yukarıda belirtilen ilkeler çerçevesinde ayıp iddiası hususunda kanıt yükümlülüğünün davalıda olduğu gözetilerek değerlendirilmek suretiyle bir hüküm kurulması gerekirken, ayıp iddiası yönünden eksik inceleme ile ve hatalı olarak TTK’nın satışa ilişkin hükümlerine göre değerlendirme yapılarak karar verilmesi hatalıdır.
Kabule göre de, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 117/I. maddesinde muaccel bir borcun borçlusunun alacaklının ihtarıyla temerrüde düşeceği ya da aynı maddenin ikinci fıkrasına göre kararlaştırılan kesin vadenin geçmesiyle temerrüde düşeceği düzenlenmiş olup, somut olayda, mahkemece bu kapsamda davalının temerrüde düşüp düşmediği araştırılmadan ve gerekçeli kararda bu konuda denetime elverişli bir gerekçe oluşturulmadan faize hükmedilmesi de doğru olmamıştır.
Açıklanan nedenlerle; davalı vekilinin diğer istinaf nedenleri incelenmeksizin istinaf başvurusunun kabulüne, mahkeme kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın Dairemiz kararına uygun şekilde yeniden görülmesi için ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,

2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 23/12/2021 tarih ve 2019/321 Esas- 2021/1054 Karar sayılı kararının HMK’nun 353/1-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Dairemiz kararına uygun şekilde davanın yeniden görülmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine,

4-Davalı tarafından yatırılan 2.600,04 TL istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf talep eden davalı tarafından yatırılan istinaf kanun yoluna başvurma harcı ile yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince yeniden verilecek kararda dikkate alınmasına,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK’nun 353/1-a maddesi gereğince KESİN olarak 08/12/2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Üye …
e-imzalıdır

Katip …
e-imzalıdır

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır