Emsal Mahkeme Kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi 2022/167 E. 2023/1038 K. 18.10.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C. ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 27. HUKUK DAİRESİ
Esas No: 2022/167 – Karar No:2023/1038
T.C.
ANKARA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
27. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2022/167
KARAR NO : 2023/1038

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
K A R A R

BAŞKAN : … (…)
ÜYE : … (…)
ÜYE : … (…)
KATİP : … (…)

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANKARA BATI ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/10/2021
NUMARASI : 2021/68 E-2021/827 K

DAVACI :
VEKİLİ :
DAVALI :

DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Eser Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ :18.10.2023
KARAR YAZIM TARİHİ :18.10.2023
Davacı vekili tarafından davalı aleyhine açılan eser sözleşmesinden kaynaklanan itirazın iptali istemine ilişkin davada mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulması üzerine yapılan incelemede;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili: Taraflar arasında çeşitli zamanlarda farklı ticari ilişkilerin olduğunu, müvekkili tarafından davalı yana verilen, iş makinesi çalıştırılması, çevre düzenlemesi ve moloz atımı hizmetlerine ilişkin 31.08.2019 tarihli 59.000.00 TL tutarlı fatura tanzim edilerek davalıya teslim ve tebliğ edildiğini, geçen süre içerisinde taraflar arasında başkaca ticari ilişkiler de olduğunu, müvekkilinin davalı nezdinde doğan alacak haklarını saklı tuttuklarını, müvekkili tarafından verilen hizmete ilişkin düzenlenen dava konusu faturanın tarafların ticari kayıtlarına işlendiğini, taraflarca alım-satım beyannamelerinin verilmiş olmasına rağmen aradan geçen zaman içerisinde fatura bedelinin davalı tarafından ödenmediğini, bu alacağın tahsili amacı ile Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/28297 sayılı dosyası ile icra takibine başlandığını, ancak davalı tarafça icra takibine haksız ve kötü niyetli olarak itiraz edildiğini, takip talebinde, takip öncesi faiz de talep edildiğini, davalının TTK 1530/4 maddesi kapsamında takip öncesi işlemiş olan 9.222.118 TL tutarındaki faiz yönünden de müvekkiline karşı sorumlu olduğunu belirterek, davalının Ankara Batı İcra Müdürlüğü’nün 2020/28297 sayılı icra takibine itirazının iptali ile takibin devamına, alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili: Öncelikle zamanaşımı ve husumet itirazları olduğunu, taraflar arasındaki fatura konusu ticari işin bedelinin tamamının, hatta fazlasının müvekkili şirket tarafından ödendiğini, icra takibine konu 31.08.2019 tarihli 59.000,00 TL bedelli fatura için faturanın düzenlenme tarihinden sonra davacı tarafa elden ve banka kanalı ile ödemelerin yapıldığını, ekte sunulan muavin defter kaydı ve ödemelere ilişkin belgelerden de anlaşıldığı üzere davacı şirketin müvekkilinden herhangi bir alacağının bulunmadığını, takibe konu faturanın düzenlenme tarihi ve sonrasında da davacı şirketin ortağı ve yetkilisinin … olup ticari sicil kayıtları ile bu durumun sabit olduğunu, ekte sunulan ödeme kayıtlarında da görüleceği üzere bir kısım ödemenin elden bizzat …’e imzası karşılığında verildiğini, bir kısım ödemenin de yine fatura tarihinden sonra olmak üzere banka kanalı ile … adına annesi …’a gönderildiğini, banka kanalı ile gönderilen ödemelerin hepsinin açıklamasında “… adına yapıları ödemedir” benzeri açıklamaların olduğunu, yapılan ödemelerin kendi adına ve hesabına annesi …’un adına kayıtlı banka hesabına ödenmesini isteyenin davacı şirket yetkilisi … olduğunu belirterek haksız ve mesnedsiz davanın reddine, davacı aleyhine alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince:Davanın ilamsız icra takibine yönelik itirazın iptali talebine ilişkin olduğu, davacı (alacaklı) şirket vekili tarafından davalı (borçlu) şirket aleyhine 25/11/2020 tarihinde Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/28297 sayılı dosyasıyla 59.000,00 TL asıl alacak, 9.222,18 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 68.222,18 TL alacağın tahsili amacıyla ilamsız icra takibi başlatıldığı, asıl alacağın dayanağı olarak 31/08/2019 tarihli 59.000,00 TL bedelli faturadan kaynaklı cari hesap alacağı gösterildiği, ödeme emrinin davalı borçluya 30/11/2020 tarihinde tebliğ edildiği, davalı vekilinin 04/12/2020 tarihli dilekçeyle itirazı üzerine icra takibinin 08/12/2020 tarihinde durdurulduğu, eldeki davanın 27/01/2021 tarihinde yasal bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde açıldığı, davacı şirketin icra takibine de konu ettiği faturadan kaynaklanan toplam 68.222,18 TL bakiye alacağının davalı tarafından ödenmediğini iddia ettiği, davalı şirketin ise takip dosyasına sunduğu dilekçeyle davacıya herhangi bir borcunun bulunmadığını savunduğu, taraflara ticari defter kayıtların dosyaya sunumu veya bulundukları yerin bildirilmesi için kesin süre verildiği, davacı vekili tarafından müvekkili şirketin ticari defterlerinin bulundukları adresin bildirildiği, meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen davalı tarafça ticari defter ve kayıtlar dosyaya sunulmadığı gibi bulundukları yerle ilgili olarak da herhangi bir bildirimde bulunulmadığı, taraf iddia ve savunmalarının değerlendirilmesi, varsa takip tarihi itibariyle davacı şirket alacağının hesaplanması bakımından tarafların ticari defter ve belgeleri ile BA-BS formları üzerinde yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu düzenlenen 10/08/2021 tarihli raporda özetle, davacı ….Ltd. Şti.’nin takip tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketten 59.000,00 TL alacaklı olduğu, bununla birlikte davacı şirketin icra takibinden önce alacağının tahsili hususunda davalıya yazılı ya da sözlü ihtarı bulunmadığı için, takip tarihinden önce davacının davalıyı temerrüde düşüremediği, bu nedenle icra takibinde davacı tarafından talep edilen işlemiş faiz talebinin yersiz olduğu yönünde görüş bildirildiği, davacının ticari defterlerine dayanarak alacak talep ettiği, HMK 222/2’de, ticari defterlerin delil olarak kabul edilebilmesi için kanuna göre eksiksiz, usulüne uygun şekilde tutulmuş, açılış ve kapanış onayları yaptırılmış ve defter kayıtlarının birbirini doğrulaması gerektiğinin hüküm altına alındığı, HMK 222/3. maddesinde ise, HMK 222/2’de öngörülen şartlara uygun şekilde tutulan ticari defter kayıtlarının, sahibi lehine delil olabilmesi için diğer tarafın aynı şartlara uygun olarak tutulmuş ticari defter kayıtlarının bunlara aykırı olmaması veya diğer tarafın ticari defterlerini ibraz etmemesi yahut defter kayıtlarının aksinin senet veya diğer kesin delillerle ispatlanmamış olması gerektiği, taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde, davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre dava konusu faturanın kayıtlı olduğu, takip tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre 25.11.2020 takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten dava konusu fatura nedeniyle 59.000,00 TL alacaklı bulunduğu, tarafların 2019 yılı BA/BS formalarının karşılaştırılması neticesinde ise, tarafların bu kayıtlarının uyumlu olduğu, karşılıklı olarak 50.000,00 TL mal alışı ve satışı yapıldığının sabit olduğu, Yargıtay 19.HD’nin 2016/7490E., 2017/2932K. sayılı kararında da belirtildiği üzere bu hususun fatura konusu malların veya hizmetin teslimine ve/veya ifasına karine teşkil ettiği, davalı vekilinin davalı şirket tarafından 2019/2020 yıllarında çeşitli tarihlerde bu faturaya ilişkin ödeme yapıldığını belirttiği ve ödeme belgelerini sunduğu, ilki 26.08.2019, sonuncusu 12.10.2020 tarihli 41 adet ödemenin tamamının davalı şirket defterlerine ödeme tarihlerinden çok sonra 31.12.2020 tarihi itibariyle kaydedildiğinin görüldüğü, ödeme belgelerinin incelenmesinde …, … ve Aski’ye yönelik ödemeler olduğu, söz konusu ödemelerin açıklama kısmında dava konusu fatura karşılığında yapılan ödeme olduğuna yönelik herhangi bir açıklama bulunmadığının tespit edildiği, davalı tarafa bu hususta davacı şirket yetkilisine yemin teklif edip etmeyeceğinin sorulduğu, yemin teklif edilmesi üzerine davacı şirket yetkilisinin duruşmada usulüne uygun olarak “dava konusu faturaya ilişkin yetkilisi olduğum şirkete herhangi bir ödeme yapılmamış olup, … hesabına bu faturaya konu ödemenin gönderilmesi konusunda bir talimatım olmamıştır” şeklinde yemin ettiği, bu nedenle davalı tarafın ispat yükü üzerinde olan söz konusu ödemelerin dava konusu faturaya ilişkin olduğunu ispatlayamadığının kabul edildiği, tüm bu açıklamaların TTK 1530/4, HMK 222 ve belirtilen Yargıtay kararı ışığında itirazın iptali ile takibin devamına karar vermek gerektiği, her ne kadar bilirkişi raporunda işlemiş faiz yönünden temerrüte düşürücü bir belge olmadığından bahisle faiz talebinin yersiz olduğu kanaati bildirilmişse de TTK 1530/4. maddesi gözetilerek işlemiş faiz yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, davanın kabulü ile, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/28297 sayılı dosyasında davalının yaptığı itirazın iptali ile takibin devamına, 59.000,00 TL asıl alacak üzerinden hesaplanacak %20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle: Mahkeme kararının usul ve yasaya aykırı olduğunu, HMK’nun 140.maddesi gereği usule uygun bir ön inceleme duruşması yapılmadığını, kararın gerekçe kısmında müvekkili şirketin ticari defter ve kayıtlarının sunulmadığı yahut defterlerin bulunduğu adres bildirilmediği yazılmış iken devamında da ” Taraflara ait ticari defterlerin karşılaştırılması neticesinde de; davalıya ait ticari defter kayıtlarına göre dava konusu faturanın kayıtlı olduğu, takip tarihi olan 25.11.2020 tarihi itibariyle davalı şirketin davacı şirkete herhangi bir borcunun bulunmadığı, davacıya ait ticari defter kayıtlarına göre 25.11.2020 takip tarihi itibariyle davacının davalı şirketten dava konusu fatura nedeniyle 59.000,00 TL alacaklı bulunduğu anlaşılmıştır.” denilmek sureti ile gerekçenin kendi içerisinde çelişkiye düştüğünü, bir yandan defter ve kayıtlar sunulmadığı/bildirilmediği belirtilmekle birlikte bir yandan da müvekkili şirketin incelenen ticari kayıtlarında faturanın kayıtlı olduğunun belirtildiğini, bu çelişkili tespitlerin verilen kararın eksik ve hatalı olduğunu gösterdiğini, icra takibine konu 31.08.2019 tarihli 59.000,00 TL bedelli fatura için faturanın düzenleme tarihinden sonra davacı tarafa elden ve banka kanalı ile ödemeler yapıldığını, dosyada mevcut ödemelere ilişkin belgelerden de anlaşılacağı üzere müvekkili şirketin davacı şirketten alacağı bulunduğunu, ….Ltd. Şti.’nin ortağı ve yöneticisinin … olduğunu, takibe konu faturanın düzenleme tarihi ve sonrasında da yetkilisinin … olduğunu, bir kısım ödemenin elden bizzat …’e imzası karşılığında verildiğini, bir kısım ödemenin de yine fatura tarihinden sonra olmak üzere banka kanalı ile … adına annesi …’a gönderildiğini, banka kanalı ile gönderilen ödemelerin hepsinin açıklamasında “… adına yapılan ödemedir.” benzeri açıklamaların mevcut olduğunu, mahkemece gerekçe gösterilen 10.08.2021 tarihli bilirkişi raporunda tespit edilen hususların eksik ve hatalı olduğunu, bilirkişi raporunda davanın esasına giren ödemelerin hatalı değerlendirmeye tabi tutulduğunu ve gözardı edildiğini, raporda müvekkili şirketin ödemeleri hesaba katılmamasının hakkaniyete aykırı düştüğünü, kaldı ki ödemelerin hesaplamaya dahil edilmesi konusunda mahkemece verilmiş karar olmasına karşın itirazlarını karşılar nitelikte ne yeni bir bilirkişiye gönderildiğini ne de ek rapor alındığını, diğer yandan asıl alacağı kabul anlamına gelmemekle birlikte kararda hükmedilen faize ilişkin yapılan tespit ve değerlendirmenin doğru olduğunu, alacağı talep etmeden ve temerrüde düşürülmeden istenilen faizin haksız ve hatalı olduğunu, mahkeme kararının eksik ve hatalı, yasalara ve hakkaniyete aykırı olduğunu belirterek, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkin olup, mahkemece davanın kabulüne dair verilen karara karşı süresi içinde davalı vekilince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklanmış olup, mahkemece dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı ve özellikle mahkemesince yapılan yargılamada alınan bilirkişi raporunda her iki tarafın ticari defterlerinin incelendiğinin açıkça belirtilmiş olması ve buna ilişkin tespitlerin yapılmış olması nedeniyle davalı vekilinin aşağıda yer alan hususların dışında kalan sair istinaf nedenleri yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
6098 sayılı TBK’nın 117/1 maddesine göre sözleşme ilişkisinden kaynaklanan alacaklara temerrüt faizi yürütülebilmesi için alacağın muaccel olması yeterli olmayıp, borçlunun ihtarla temerrüde düşürülmesi gerekir. Ya da aynı kanunun 117/2 maddesi uyarınca taraflarca ödeme tarihinin kesin olarak belirlenmesi gerekir.
Dosya kapsamında, davacı tarafından icra takibinden önce davalıya gönderilen temerrüt ihtarı olmadığı gibi taraflar arasında kesin vade de belirlenmemiştir.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 1530. maddesindeki ticari hükümlerle yasaklanmış işlemler ile mal ve hizmet tedarikinde geç ödemenin sonuçları ile ilgili olarak yer alan düzenlemenin 2.ve 4.bentlerinin ise ticari işletmeler arasında mal ve hizmet tedariki amacıyla yapılan işlemlerde uygulanması mümkün olup, yanlar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi ilişkisi olması nedeniyle somut olayda bu madde hükmünün uygulanması mümkün görülmemiştir.(Yargıtay 15 HD’nin 2016/3758E,2018/351K, 05/02.2018 tarihli kararı)
Bu durumda yukarıda yer alan yasal düzenlemeler gereğince davalı vekilinin mahkemece kabul edilen takip öncesi işlemiş faiz alacağına yönelik istinaf talebi haklı bulunarak mahkeme kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
Açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın kısmen kabulü ile icra takibinin 59.000,00 TL asıl alacak üzerinden devamına, hüküm altına alınan asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline, işlemiş faiz talebinin reddine karar verilmesi gerekmiş esas hakkında yeniden aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne,
2-Ankara Batı Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26.10.2021 tarih ve 2021/68 E-2021/827 K sayılı kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına,
3-Davanın kısmen kabulü ile, Ankara Batı İcra Müdürlüğünün 2020/28297 sayılı dosyasında davalı borçlunun 59.000,00 TL’lık asıl alacağa ilişkin itirazının iptali ile takibin bu miktar üzerinden devamına, fazlaya ilişkin istemlerin reddine,
4-Hüküm altına alınan 59.000,00 TL asıl alacağın %20 oranında icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5-Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 4.030,29 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 823,96 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.206,33 TL harcın davalıdan alınarak Hazine’ye irat kaydına,
6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada kabul edilen miktar üzerinden hesaplanan 17.900,00 TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile vekille temsil olunan davacıya verilmesine,
7-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince davada reddedilen miktar üzerinden hesaplanan 9.222,18 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile vekille temsil olunan davalıya verilmesine
8-Davacı tarafından ödenen 823,96 TL peşin harç ve 59,30 TL başvuru harcı giderinin davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
9-Davacı tarafından sarf edilen 82,00 TL tebligat ve 700,00 TL bilirkişi ücreti, olmak üzere toplam 782,00 TL yargılama giderinden davadaki kabul oranına göre hesap edilen 676,27 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bakiye giderin davacı üzerinde bırakılmasına,
10-Davalı tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
11-6100 sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince, taraflarca yatırılan gider ve delil avansının kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde yatıran ilgili tarafa iadesine,
İstinaf incelemesi yönünden;
12-Davalı tarafından ödenen 59,30 TL ve 1.105,76 TL olmak üzere toplam 1.165,06 TL peşin istinaf karar harcının talep halinde kendisine iadesine,
13-Davalı tarafından ödenen 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 62,00 TL tebligat gideri ve 64,60 TL dosya gönderme masrafı olmak üzere toplam 288.70 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-a maddesi gereğince KESİN olmak üzere 18.10.2023 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Başkan…

Üye…

Üye…

Katip…

e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır e-imzalıdır